12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 İhracatın performansını değerlendiren TİM Başkanı Büyükekşi, ‘Kesinlikle eski günlere dönmek istemiyoruz’ dedi Kurlarla oynamayın Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, global piyasalardaki hareketlilik nedeniyle kurlarda ortaya çıkabilecek dalgalanmalara karşı bugünden önlem alınması gerektiğini bildirerek “Kesinlikle eski günlere dönmek istemiyoruz” dedi. İhracatın performansını değerlendirmek amacıyla bir toplantı düzenleyen Büyükekşi şöyle devam etti: “Merkez Bankası son iki yılda başarılı bir politika izledi. Kur sepeti uzun bir süredir 2 TL’nin üzerinde. Ancak bunun altına inerse sıkıntı olabilir. İngiltere dışında AB’nin tamamına yönelik ihracatımızda düşme var. Merkez Bankası’nın son iki yıldaki politikalarını takdirle karşılıyor ve devamını diliyoruz. Yine proaktif davranmasını bekliyoruz. Kesinlikle eski günlere dönmek istemiyoruz.” Büyükekşi, ihracatta ilk 1000 firmanın performansı ve mevcut eğilimlerle ilgili bilgi verirken de özetle şunları söyledi: L AB’nin Türkiye’nin ihracatı içindeki payı yüzde 53’lerden yüzde 40’lara kadar geriledi. Üçüncü çeyrekte veya dördüncü çeyreğin başında AB’de bir düzelme bek Orta Gelir Tuzağı Uluslararası işbölümü içerisinde Türkiye nerede yer alıyor? Doksan seneye yaklaşan tarihinde Türkiye ekonomisinin uluslararası göreceli konumunu izleyebilmek için aşağıda sergilediğimiz grafiğe bir göz atmak yeterli. Grafikte, Türkiye’de fert başına milli gelir düzeyi ABD’ye görece olarak çizilmiş. Grafikteki veriler 1950’den bu yana 2007’ye kadar geliyor. Verilerin kaynağı SummerHeston, Penn World Tables veri sitesi. Grafikten Türkiye’de fert başına gelir düzeyinin ABD’ye görece 1950’den bu yana yüzde 17 ile yüzde 20 arasında seyrettiğini ve hemen hemen hiçbir değişiklik göstermediğini anlıyoruz. Yani Türkiye, kapitalizmin hegemonik merkezi (ABD) ile olan göreceli uzaklığını geçmiş 60 yıla yakın süredir hiç değiştirmeden sürdürmüş gözüküyor. Arada 1958, 1979/80, 1994 ve 2001 gibi kriz dalgaları yaşanmış; 196367; 197377 ve 20032007 gibi konjonktürel gelişme dönemlerinden geçilmiş. Ama bir bütün olarak baktığımızda, Türkiye’nin “merkez”e olan mesafesi hep yüzde 80 dolaylarında “ırak” kalmış... ? Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Çin faizleri indiriyor. Brezilya gibi ülkelerden para kaçışı var. Türkiye’deki yüksek faizler bu kaçan parayı çekebilir. Bu durum, döviz kurlarında aşırı dalgalanmaya sebep olabilir. Merkez Bankası AB ekonomilerindeki durumu dikkate alarak yine proaktif politika izlemeye devam etmeli” diye uyardı. liyoruz. Öncelikli hedefimiz AB’ye olan ihracatın daha da düşmesini önlemek. AB’ye yönelik ihracattaki düşüşü diğer bölgelere ihracatı artırarak dengelemek. Bu yıl sonunda 150 milyar TL’ye ulaşırız. L Kümülatif olarak 12 aylık ihracatımız haziran sonu itibarıyla 142.3 milyar dolar oldu. Bu 2012 sonunda yıllık ihracatta 150 milyar dolara ulaşacağımızı gösteriyor. L Bu yılın ilk altı ayında en yüksek ihracat artışı yüzde 12.30 ile tarımda oldu. Sanayideki artış ise yüzde 4.64’te kaldı. Otomotiv sanayisinde ilk altı ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.6’dan yüzde 13.8’e gerileme var. Hazır giyimin payı 12.4’den yüzde 10.9’a düştü. Çelik ürünlerinin payı yüzde 11.8’den yüzde 11.1’e geriledi. L İlk altı ayda ihracatını en fazla artıran sektörler ise yüzde 74.1 ile savunma sanayi, yüzde 65.9 ile tütün mamulleri ve yüzde 46.6 ile mücevherat oldu. L 2011’de 135 milyar dolarlık ihracatın yüzde 64.8’ini (87.2 milyar dolar) ilk 1000 ihracatçı firma yaptı. L 2011’de Türkiye’nin en büyük ihracatçı kuruluşu 4 milyar 283 milyon dolar ile Tüpraş oldu. İkinci sırada 3 milyar 474 milyon dolar ile Ford, üçüncü sırada 3 milyar 212 milyon dolar ile Renault geldi. L İlk 10 grup dış ticaret şirketi sıralamasında Vestel 2 milyar 775 milyon dolar ile ilk sırada, Diler Dış Ticaret 1 milyar 31 milyon dolar ile ikinci, Yücel Boru 524 milyon dolar ile üçüncü sırada bulunuyor. İRAN’A ALTIN SATIŞI DEVAM EDER TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, bu yılın ilk 6 ayında İran’a 3 milyar 88 milyon dolarlık değerli maden ihracatı gerçekleştiğini ancak kendi kayıtlarında tutulmayan külçe altın ticaretinin ihracatın performansı açısından olumsuz bir faktörmüş gibi değerlendirildiğini ileri sürerek şunları söyledi: “2011 yılında Türkiye’nin 6 milyar 126 milyon dolarlık altın ithalatı var. İhracatı da 1 milyar 474 milyon dolar olmuş. Geçen yıl altın ticaretinin Türkiye’nin cari açığına etkisi 4 milyar 652 milyon dolar olarak görülüyor. Bu yılın ocakmayıs döneminde Türkiye’nin 2.3 milyar dolarlık külçe altın ithalatı, buna karşılık 4 milyar 19 milyon dolarlık da altın ihracatı oldu. Bu dönemde de 1 milyar 668 milyon dolarlık ticaret fazlası ortaya çıktı. Görülüyor ki geçen seneyi dengelemek için daha üç milyar dolarlık bir açığımız var. Altın ticareti aleyhte sonuç verip cari açığı yükseltirken kimse işin bu tarafına bakmadı. Şimdi ise ihracatın İran’a altın satışı ile yükseldiği söyleniyor. Oysa altın ihracatını dışarıda tutsak bile ihracatımızda artış var. Altın satışındaki bu tablo ileride de devam eder. Çünkü İran’da adı konulmamış bir devalüasyon var.” Irak’a ihracata dikkat: Büyükekşi, “En fazla dış ticaret fazlası verilen ilk 3 ülke Irak, İngiltere ve Mısır. Irak şu anda en çok satış yaptığımız 2. ülke. Ama süratle birinci sıraya tırmanıyor” dedi. Total, Türkiye’de 2018’e kadar 500 bayiye ulaşacak Borsada gongu Merit Turizm çaldı Ekonomi Servisi NET Holding AŞ bünyesinde faaliyet gösteren Merit Turizm Yatırım ve İşletme AŞ hisseleri, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem görmeye başladı. Şirketin yüzde 99.99 oranındaki hisseleri “MERİT” koduyla 1.43 TL baz fiyatıyla “Serbest İşlem Platformu”nda işlem görecek. İMKB’de düzenlenen gong töreninde konuşan Merit Turizm Yatırım ve İşletme AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar, KKTC’de yakın zamanda Merit Royal Otel’ini açacaklarını ve yeni yatırımların da sırada olduğunu söyledi. İMKB Başkanı İbrahim Turhan da KKTC’den ilk kez bir şirketin İMKB’de işlem gördüğünü belirterek diğer şirketleri de halka açılmaya davet etti. ? Pazar payını yüzde 12 civarında artırmayı planlayan Total, bayilerinin yüzde 15’inin mülkiyetini de satın alacak. Ekonomi Servisi Dünyanın önde gelen petrol ve gaz şirketlerinden Fransa merkezli Total, Türkiye’deki bayi sayısını 2018’e kadar 430’dan 500’e çıkarmayı ve satış miktarlarında yüzde 50 artış hedefliyor. Total Türkiye Genel Müdürü Antoine Tournand, “Şu anda pazar payımız yüzde 6 civarında. Bu oranı 2018’e kadar yüzde 12 oranında artırmayı ve bayile rimizin yüzde 15’inin mülkiyetini satın almayı planlıyoruz” dedi. Total Grubu İkmal ve Pazarlama Bölümü Afrika ve Ortadoğu Başkanı Momar Nguer ise 2017’ye dek istasyonlarının çoğunu enerji tasarrufu sağlayan malzemelerle yenilemeyi planladıklarını belirterek, perakende satış noktalarını şehir hayatında göze çarpmayan hale getireceklerini söyledi. Avansas, yüzde 10 pazar payı hedefliyor Ekonomi Servisi Ofis malzemeleri alanında faaliyet gösteren online alışveriş şirketi Avansas, 2015’te pazar payını yüzde 10’a, satışlarını da 400 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyor. Şu an 4 bin müşterisi olan Avansas, kâğıt, mürekkep ve toner, ofis makineleri, aksesuarlar ve mobilya kategorilerinde 7 bin farklı ürün sunuyor. Şirket uzun vadede pazar payını yüzde 35’e, cirosunu 1 milyar TL’ye yükseltmeyi planlıyor. Türkiye ofis malzemeleri pazarının 3 ila 4 milyar TL arası olduğu tahmin ediliyor. Ünlü turizmciye kırmızı bülten Ekonomi Servisi Karayibler’deki Turks&Caicos Adaları’nda satın aldığı adalarla ve kurduğu dev turizm şirketleriyle tanınan Magiclife’ın eski sahibi işadamı Cem Kınay hakkında İngiltere ve Turks&Caicos Adaları tarafından kırmızı bülten çıkarıldı. Adalarda rüşvet skandalının patlamasının ardından Başbakan Michael Misick görevden alınırken savcılar, aralarında Cem Kınay’ın da bulunduğu yüzlerce işadamı hakkında soruşturma başlatmıştı. Cem Kınay’ın, şirketi Turks Ltd. üzerinden Başbakan Misick’e politik kampanyaya bağış adı altında 500 bin dolar ödeme yaptığı iddia ediliyor. Gözlerindeki ışıltılar her şeyi anlatıyordu. Belki henüz yolun çok başındaydılar ama çoğunun o güne kadar yaşamadıkları bir duygu yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştı içlerine. Kendine güven duygusu. İstanbul’un hızla göç alan 3 ilçesinden geliyorlardı: Zeytinburnu, Ümraniye ve Ataşehir’den. 58 kadın. Kimilerinin başı açık, kimisi türbanlı. Ortak amaçları kendi işlerini kurmak. Bu amaçla KOSGEB’in 60 saat süren Girişimcilik Eğitimi’ni tamamlayıp sertifika almaya hak kazanmışlardı... İstanbul Ticaret Odası (İTO), Coca Cola Türkiye ve TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ortaklığı ile başlatılan “Fikrim Artık İşim” programından bahsediyorum. Sertifika törenlerini izledim. Girişimci adayı kadınlarla konuştum. İş fikirleri ağırlıklı olarak gıda, hizmet, tekstil, organik tarım ile ilgili. Kadınlar, sundukları ek hizmetlerle farklılaşan kafe fikirlerinden el zanaatı gerektiren atölyelerin açılmasına, kreş kurmaktan yaşlı bakımevi işletmeye, organik tarım yapmaktan tasarım yapmaya kadar değişik alanlarda iş kurmayı planlıyor. Bu bir kadın girişimciliği eğitimi ve hibe programı. Ancak asıl amaç, kadınların çalışma hayatına sağlam adımlarla katılmalarını sağlayacak bir model üretmek. Ve sürdürülebilirliliğini sağlamak. Bu yüzden de Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı liderliğindeki bir ekip, programın işleyişini, kadınların gelişimini izleyip hikâyeleştirecek. Sonunda hazırlanacak bir kitapta programın kadınlar üzerinde yarattığı etki ve hibe desteğinde bulunulacak 3 kadının dönüşüm ve başarı hikâyeleri anlatılacak. İlk aşamada bu 3 belediye aracılığı ile programa başvuran 250’ye yakın kadın arasından bir ön değerlendirme yapıldı. İçlerinden 60 kadından 58’i KOSGEB tarafından verilen 60 saatlik Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi’ni başarıyla tamamladı ve hibe programına başvurmaya hak kazandı. 15 Ağustos’ta bu kadınlar arasından en iyi iş fikri sahibi 10 kadın seçilecek. Seçilen bu kadınlar 37 Eylül’de fikirden projeye uzanan kapsamlı bir atöyle çalışması yapacaklar. Ardından yapacakları sunumlar jüri tarafından değerlendirilecek ve her belediyeden bir kişi olmak üzere en yüksek puanı olan 3 kadın girişimci adayının her biri 50’şer bin lira karşılıksız hibe almaya hak kazanacak. Bunun yanı sıra girişimlerin başarısı için 1 yıl boyunca uzman bir ekip tarafın ‘Fikrim Artık İşim’ Diyebilen Kadınlar... dan danışmanlık hizmeti alacaklar. Coca Cola’nın üst düzey 3 yöneticisi de kadın girişimcilere mentorluk desteği verecek. ‘Neden Coca Cola’ diye soruyorsunuzdur herhalde. Sorunun yanıtını; Coca Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölümü Başkanı Galya Frayman Molinas, “Şirketimizin 2020 planlarında kadın girişimciliğine özel önem veriliyor, Coca Cola’nın hedefi 2020 yılına kadar tüm dünyada 5 milyon kadın girişimciyi iş hayatına katmak. Biz de bu önem doğrultusunda ‘Fikrim Artık İşim’ programını Türkiye’de başlattık. Bunu İstanbul sınırları dışına taşıyarak Türkiye’ye yaymayı hedefliyoruz” diyerek verdi. Biliyorsunuz artık kurumsal sosyal sorumluluk projeleri şirketlerin özellikle de büyük ölçekli şirketlerin faaliyet alanlarının, marka değerlerinin önemli bir parçası. Bu yüzden çevre bilincinden kültüre ve spora desteğe, eğitimden sağlığa birçok alanda gerek yerel yönetimlerle gerekse STK’lerle ortak projelere imza atıyor ve sponsor oluyorlar. Kadın istihdamını artırmak, kadın girişimciliğini özendirmek de aynı çerçevede ele alınıyor. Örneğin Garanti Bankası ve KAGİDER’in bu konuda uzun yıllara dayanan başarılı ortaklığı sürüyor. Bu yüzden Coca Cola’nın başlattığı program da son derece önemli. 37 milyonu aşkın kadın nüfusuna sahip Türkiye’de çalışma potansiyeline sahip 27.5 milyon kadın varken çalışan kadın sayısının sadece 7 milyon olması zaten yeterince vahim. Üstüne üstlük Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı sürekli geriliyor. 1988 yılında yüzde 34 iken 2011’de yüzde 29’a geriledi. Göç ve kentleşme kadınların istihdam sorununu çözmüyor. Kadınerkek arasındaki işgücüne katılım dengesizliği ancak kadın üniversiteyi bitirebiliyorsa çözülüyor. Buna bir de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ikide bir tekrarladığı ‘3 çocuk’ söylemini, AKP iktidarının eğitimde 4+4+4 sistemiyle kız çocuklarını evde eğitime yöneltme çabalarını ekleyince Türkiye’de kadın istihdamının artması pek de kolay gözükmüyor. İşte bu yüzden ben bu tür programları çok fazla önemsiyorum. Suya atılan deniz yıldızlarına benzetiyorum kendi dar çerçevesini kırmak isteyen çıkış yolu arayan kadınları... Sayılarını ne kadar artırabilirsek geleceğe ilişkin umutları da o denli çoğaltabiliriz... 58 kadın KOSGEB’in 60 saat süren Girişimcilik Eğitimi’ni tamamlayıp sertifika almaya hak kazandı. Grafikte ayrıca Kore ekonomisine ait veriler de sergileniyor. Kore 1960’ların ortasına değin Türkiye’ye benzer konumda, fert başına milli gelir düzeyi ABD’den sabit bir uzaklıkta görünüyor. Ama, 1965 sonrasında Kore ekonomisi aniden ivmeleniyor; önce Türkiye ile olan farkını 1970’lerde kapatıyor. 1990’ların başında ise fert başına geliri ABD’ninkinin yarısına ulaşıyor. 1997 krizinin etkileri grafikte net. Ancak, kriz sonrası toparlanma sürecine çabuk giren Kore’de, ABD’ye görece yakınsama sürecinin aynı tempoda devam ettiği anlaşılıyor. ??? “Ekonomik büyüme” ve “büyümenin kaynakları” iktisatçıların çok iyi açıklayamadıkları bir olgu. Ülkelerin tarihçelerinden elde edilen ve genel kabul gören yorumlara göre, ekonomik büyümenin ilk evreleri görece hızlı ve kolay aşılmakta. Geleneksel tarımdan hafif tüketim malı sanayilerine geçiş göreceli olarak hızlı büyüme ile aşılmakta. Bu süreçte kırsal ekonomideki “işgücü fazlası”, kent ekonomisine neredeyse “sınırsız” bir kaynak transferi anlamına geliyor. Kent ekonomisinin yüksek kârları sermaye birikimini özendiriyor; sermaye yoğunlaştıkça büyüme temposu ivmeleniyor. Ancak, ekonomiler “orta gelir” düzeyine yaklaştıkça, artık tarımdan kente işgücü transferine ve sermaye yatırımlarının uyardığı yüksek kârlara dayanan görece “kolay” büyüme kaynakları olgunlaşıyor ve uyarıcı gücünü yitiriyor. Sermayenin kârlılığı düşüyor; işgücü ve doğal kaynakların sömürülmesine dayanan ilkel sermaye birikimi ivme kaybediyor. Bu noktadan sonra büyümenin kaynakları artık sermayenin yeni yatırımlarından değil, üretkenlik kazanımlarından gelmek zorunda. Üretkenliğin arttırılması ise beşeri sermayeye eğitim ve araştırmageliştirme (ArGe) yatırımlarıyla ve kurumsal reformlarla olası. İktisatçılar, orta gelir düzeyinde yaşanan bu tıkanıklığı aşmanın kolay olmadığını vurguluyor ve bu noktayı “orta gelir tuzağı” olarak yorumluyor. İktisat tarihi sanayi devriminin ilk öncüleri olan kıta Avrupası ve “yavruları” olan ABD, Kanada ve Avustralya dışında geç sanayileşen ülkelerden sadece Japonya ve Kore’yi orta gelir tuzağından çıkabilen ülkeler olarak değerlendirmekte. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Ekonomi Profesörü Barry Eichengreen ve arkadaşları (*) orta gelir tuzağını üç ana kıstas aracılığıyla değerlendiriyor: (1) fert başına gelir düzeyinin (2005 sabit fiyatlarıyla) 16.000 dolara yükselmesi; (2) fert başına gelirin ABD düzeyinin yüzde 58’ine ulaşması ve (3) ülke içinde imalat sanayinin toplam milli gelirin yüzde 23’üne ulaşması. Türkiye bu üç kıstastan ilk ikisinde daha hâlâ tuzağın gerisinde gözüküyor. Örnek olarak Çin Halk Cumhuriyeti daha ABD’ye görece yüzde 16 düzeyinde fert başına gelire sahip ve gideceği çok uzun bir yol var. Kore’nin 2010’lu yıllarda büyüme hamlesini koruyup koruyamayacağını izleyeceğiz. ??? Türkiye, bir yanda parçalanmış, uluslararası akademik standartlarından uzaklaştırılarak dinselleştirilmiş bir orta eğitim sistemiyle, OECD ekonomileri arasında orta eğitime katılım oranları ve milli gelirden ArGe payları açısından en son sırada yer alan kurumsal yapısıyla ve geçen pazartesi günkü yazısında Mustafa Sönmez’in net olarak vurguladığı üzere, altın ve diğer değerli madeni eşyalara dayalı şişirilmiş ihracat rakamlarına ve sıcak para akımlarının tatlı spekülatif kazançlarına dayalı hormonlu büyüme süreçleriyle orta gelir tuzağını aşabilecek bir üçüncü ülke örneği olabilir mi? Tarihin böyle bir örneği kayıt edebileceğini beklemek büyük bir yanılgı olacaktır. (*) Barry Eichengreen, Donghyun Park ve Kwanho Sin (2011) “When Fast Growing Economies Slow Down: International Evidence and Implications for China” NBER Economic papers, No 16919, Mart. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle