25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nden Sağlık Bakanı Akdağ’a yanıt 7 Ben 27 Mayıs’tayım “Yeni bir 27 Mayıs daha gerekli” diye yazmış bir okur. “Yanlışlıkların düzelmesi, eşitsizliğin ortadan kalkması, adalet gerçeğinin canlandırılması, hak ve özgürlüklerin yaşatılması” diye sıralamış... 27 Mayıs 1960 bir devrim günüdür. On yıllık bir DP iktidarının gide gide bir çıkmaza saplanmasının sonucudur. “İsmet Paşa’yı bile idama götürürüz” diyebilen iktidar, bir tek günde devrilmişti. Türk halkı bir bayram sevinci yaşadı. Şimdi bunu yadsımaya kalkanlar var. Ama tarih ortada!.. Cumhuriyetin kendi gerçeğine dönüşüdür. Mustafa Kemal devrimlerini taze bir güçle yaşatmak isteğidir, özlemidir. Kısa sürdü, evet, bir iki yılda her şey tersine döndü, daha doğrusu eski kötü çizgisine... Masamda takvimi karalamışım, 27 Mayıs’ı unutma diye yazmışım. Ama yazamadım, uğraştım, beceremedim. Oysa kitaplarımda 27 Mayıs üstüne yazdıklarım o kadar çok ki!.. Benim için bir yenileyişti, bir değişimdi, bir kişiliğini, niteliğini bulma idi. Baktım o günkü gazetelere, 27 Mayıs’la ilgili bir tek övgü yok, ama yergi çok!.. 19 Mayıs da böyle geçmişti. Ben beklemiştim neler yapacak bizim beyler diye. Yazmaya kalmadı ki iktidar yapacağını yaptı, anlamsız kılmaya çalıştı 19 Mayıs’ı... Cumhurbaşkanı da, Başbakan da Anıtkabir’e kadar yürümedi, Atatürk’ün kabrine bir çelenk bile koymadı. Bu işi huysuz bir çocuğa benzeyen bir bakanına yaptırdı. İçtensizlik denmez de ne denir... Geçen gün de yazdım, ben on yıl önce demiştim, AKP iktidarında ulusal bayramları saygıyla, sevgiyle anmak epey güç olacak. Halkımız sokaklarda yürüyecek, Mustafa Kemal devrimine inananlar, çelenklerini getirip sunacaklar. Dediğim doğru çıktı. Ne Cumhurbaşkanı ne de Tayyip Bey ortaya çıkıp Ata’nın anısına saygı gösterdi... Önümüzde 30 Ağustos var! Ulusal bir bayram! Türk ordusunun zaferlerinin bilmem kaçıncı yıldönümü... Geçmiş yıllarda Türkiye’de gururlu bir sevinç yaşanırdı. Askeri birlikler caddelerden geçerdi. Türk milletinin gurur duyacağı, onurlu bir gün... Bakalım bu kez ne göreceğiz. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da 30 Ağustos’u nasıl karşılayacaklar. Bir iki içtenlikten yoksun sözle mi? Yaşlandıkça üzüntüm kat kat artıyor. Neydik, ne olduk, ne olacağız? Bir Cumhuriyet çocuğu, Kemalist devrimlere inanmış bir genç, şimdi de o şanlı şerefli günleri anan bir yaşlı yazar olarak, keşke daha önce çekip gitseydim de, bugünleri görmeseydim diyorum boyuna... Evet, ben 27 Mayıs’tayım! ‘Sistem hastalıklı’ SİNAN TARTANOĞLU ‘Köpekçik...’ Çünkü köpeğin adını söylesem şimdi... Söylemeyeyim... İnsan bilemiyor... ? Şöyle diyeyim; bir kasıt, bir ima, bir kötü niyet yok bunda... Her şeyin bir adı var, onun adı da öyle... Şunu söyleyeceğim... İsmi yani... İnsan tereddüt ediyor ne de olsa... ? Hadi söyleyeyim... Söyleyince de... Kızıyorlar... ? Tehdit dört bir yandan geliyor... Misal; twitör Melih Gökçek adımı vermeden Twitter’da bir sürü hakaret, aşağılamadan sonra “Bir halt yemişsin ki... Tükürdüğünü son damlasına kadar yalatırlar sana...” dedi bir gece vakti durup dururken... Sıkı sıkı uyardı bizi: “Demedi deme...” Allah muhafaza... ? Dönüyorum, köpeğin ismine... Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bir köpeği var... Kadrolu... Labrador cinsi... Kurtarma konusunda sertifika sahibi... Çok iyi yetiştirilmiş, bir yabancı dili yok... Her olayda görev alabiliyor, depremde yıkıntıların altındaki canlının kalp atışını duyabiliyor, yangına gidip itfaiyecilerle birlikte insanlara yardım ediyor... Görev bilinci var... Diyelim ki insanlara hizmet edeceği yerde, uçan kuşa havlamıyor... ? “Peki ismi yok mu?” diyeceksiniz... Ben de onu söylüyordum zaten... Yani Melih Gökçek belediyesindeki resmi kayıtlarda geçen adı... Söylüyorum: “Paşa...” ? Rezil ettiniz bizi dünyaya... Durup dururken... Yabancı medya dalga geçiyor... Bizim La Fontaine hikâyemiz adliyelik olunca, İtalyan, Fransız yayıncılar gelip röportaj yapmak istediler, kabul etmedik... Üstüne üstlük bir de “Devletin gizli sırrını İtalyanlara sızdırdı” diye casusluktan yargılanmayalım sonra... Ne yaparsınız, kol kırılır yen içinde... ? Ne vardı bunda?.. Keşke hayvanlara bakıp biraz paylaşmayı, sorumluluğu, tahammülü, saygıyı, sevgiyi, izanı öğrenseydiniz... Herkes işine bakardı, paşa paşa... ANKARA Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu, yüksek sezaryen oranlarının performans sisteminden kaynaklandığını belirten sağlık meslek örgütleri için “Yaptıkları yanlışı sistemin üzerine atıyorlar. Bunlar beyhude çabalardır” diyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a “Yanlışları olan sistemin arkasında hükümet olarak o kadar duruyorlar ki bizim sağlıklı taleplerimiz ‘beyhude’ kalıyor. Biz görevimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz” yanıtını verdi. Sağlık Bakanı Akdağ, yüksek sezaryen oranlarının Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte getirilen performans sistemi ile ilişkili olduğunu söyleyen TTB ve sağlık meslek örgütlerine “Siz tam doğum esnasında anneye ya da ailesine birtakım korku Kamuda performans, özelde ciro baskısı Normal doğumun, sezaryenden çok daha uzun süren bir işlem olduğunu, “performans denilen ödeme biçimi nedeniyle, doktorların daha kısa sürede daha çok iş yapmak peşinde olduğunu” dile getiren Bilaloğlu, “Bu, hastalıklı ve sakat bir sistem. Kamuda performans sistemi, özelde ise ciro baskısı var” dedi. Akdağ’ın “Nasıl isterseniz ona razı oluyor insanlar” sözleri ile ilgili olarak Bilaloğlu, “Hasta hakkı, müşteri memnuniyetine indirgendi. Hekim hastasının yararına olduğunu bildiği konuda ısrar ederse, müşteri yani hasta memnuniyetsiz olup hekimi şikâyet ediyor, soruşturma açılıyor. Hekimler bundan yoruldu. Hastanın talebi karşısında hekimlikten, doğru bildiğini yapmaktan vazgeçti” dedi. lar telkin ederseniz, nasıl isterseniz ona razı oluyor insanlar. Mevcut durumu savunmaya çalışanlar, kendi yaptıkları yanlışı sistemin, Sağlık Bakanlığı’nın, hükümetin üzerine atıyor. Bu beyhude bir çabadır” yanıtını vermişti. TTB Merkez Konseyi Başkanı Bilaloğlu ise Türkiye’deki “Yüksek sezaryen oranlarının Sağlıkta Dönüşüm Programı, kamuda performans uygulaması, özel hastanede ise ciro baskısı, ebelik kurumunun aile hekimliği uygulaması içerisinde yok edilmesi, ağrısız doğum olanaklarının tercih edilmiyor olması” gibi pek çok etkene bağlı olarak oluştuğunu söyledi. Aile sağlığı sistemiyle sağlık ocaklarının kapatıldığını belirten Bilaloğlu, “Sağlık ocakları varken ebelik sistemi çok yaygındı. Ne yazık ki Sağlıkta Dönüşüm Sistemi ile birlikte, aile sağlığı hekimlerinin yanındaki aile sağlığı elemanı oldular. Adları bile kalmadı” dedi. Sistem ile ilgili tüm bu eleştirilerini yönelttiklerinde Akdağ’ın tepkisiyle karşılaştıklarını belirten TTB Başkanı Bilaloğlu, “Beyhude bir çabadır demek, eleştirdiğiniz tüm politikaların hükümet olarak arkasında duruyoruz demektir. Yanlışları olan sistemin arkasında hükümet olarak o kadar duruyorlar ki bizim sağlıklı taleplerimiz beyhude kalıyor” dedi. Erdoğan’ın kürtajla ilgili açıklamaları İstanbul, Ankara ve İzmir’de protesto edildi ‘Başbakan değil cinsbakan’ Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açtığı kürtaj tartışması ve yasa hazırlıkları, Sosyalist Demokrasi Partili (SDP) kadınlar tarafından, Sütlüce’deki AKP İstanbul İl Başkanlığı binası önünde protesto edildi. Ankara’da ise, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) üyesi kadınlar kürtaj yasası hazırlığını bir eylemle protesto etti. İstanbul’da AKP il binası önünde toplanan SDP’li kadınlar, “Başbakan değil cinsbakan, AKP elini bedenimden çek” yazılı pankart açarak, “Kadın düşmanı Recep Tayyip Erdoğan”, “Kadınlar sana bu yasayı geçirtmeyecek”, “Bana bak Başbakan sabrımızı taşırma, kendin yat kuluçkaya, 1 Türkçük, 2 Türkçük, 3 Türkçük doğurmaya” sloganları attı. Başbakan Erdoğan’ın fotoğrafının bulunduğu “Hâlâ aldırılabilir” yazılı döviz ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in fotoğrafının bulunduğu “Kadın düşmanı Melih Gökçek insanlığını kaç kürtajda aldırdın” yazılı dövizleri dikkat çekici olan kadınlar, döviz ve pankartlarını AKP il binasına bırakmak istedi. İki barikat kuran polisle uzun süre tartışan kadınlar, barikatı yıkmaya çalışırken kısa bir arbede yaşandı. Ancak polisin müdahale etmemesi ve birinci barikatı açması sonucu arbede sonlandırıldı. Polisin güvenlik önlemi aldığı ikinci barikat önünde basın açıklaması yapan kadınlar, “Kürtaj yasağı ya da 3 çocuk değil, üc İstanbul’da AKP binası önünde topcinslanan kadınlar, “Başbakan değil retsiz kreş istediklerini” belirttiler. ” Akkaya’dan ‘kıdem’ tepkisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, yaptığı yazılı açıklamada, AKP’nin gerek işsizlik sigortasını amacı dışında kullanmayı gerekse Hazine vasıtasıyla işverenlere çeşitli teşvikler ve muafiyetler tanımayı kendisine görev edindiğini belirtti. Akkaya açıklamasında, “kıdem tazminatlarının kaldırılmasının hem yanlış olduğunu hem de ücretlerin düşürülmesi anlamına geldiğini” ifade etti. Gökçek’e yumurta Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek, önceki gece katıldığı televizyon programında kürtajın cinayet olduğunu belirterek “Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor. Anası kendisini öldürsün” dedi. Gökçek açıklamaları nedeniyle dün katıldığı etkinlikte protesto edildi. Üniversite Kadın Kolektifi üyesi olduğu öğrenilen yaklaşık 20 kadın, Gökçek’e yumurta attı. Gökçek, yakındaki bir mağazaya sığındı. Kadınlarla Gökçek’in korumaları arasında arbede yaşandı. Gökçek, saldırıyı “şehir eşkıyalığı” olarak nitelendirerek “17’ye yakın hanım vardı. Hepsinin fotoğrafı çekildi. Kaçmaları mümkün değil, davacıyım” dedi. (Fotoğraf: AA EVRİM AYDIN) DT oyuncusu Gülen yaşamını yitirdi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Tiyatrosu’nda (DT) görevli oyuncu Teoman Gülen, 62 yaşında yaşama veda etti. Gülen en son Ankara DT’de sahnelenen “Bir Tayyare Serüveni” ve “Kafes Arkasında” adlı oyunlarda oynuyordu. Gülen, yarın saat 11.00’de, Ankara Büyük Tiyatro’da düzenlenecek törenin ardından Kocatepe Camisi’nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. DARBECİ TARTIŞMALARI ‘Ölüme gönderme’ bakan, AKP elini bedenimden çek yazılı pankart açtı. (VEDAT ARIK) Öğretmen deterjanla intihar etti ? BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da müzik öğretmeni olan 28 yaşındaki Eftal Baykal, yalnız yaşadığı evinde deterjanları karıştırıp içerek intihar etti. Kendisinden haber alınamayınca eve gelip kapıyı çilingir yardımıyla açan arkadaşları tarafından cesedi bulunan Eftal Baykal’ın, bir süre önce eşinden boşandığı ve 15 bin TL kredi borcu olduğu öğrenildi. Baykal’ın ölümüyle ilgili soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nca başlandı. Ankara’da ise TMMOB’nin Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 42. Olağan Kongresi’nden sonra yürüyüşe geçen yaklaşık 1000 kişilik grup “Jinekolog başbakan istemiyoruz”, “Devlet elini apış aramızdan çek”, “Kürtaj haktır engellenemez” sloganları atarak AKP İl Başkanlığı binası önüne yürümek istedi. Binaya 40 metre kala çevik kuvvetin kurduğu barikatla durdurulan kadınlar, basın açıklamasını barikat önünde yapabildi. TMMOB Genel Kurulu Divan Başkan Yardımcısı Jale Alel, şunları kaydetti: “Kadın erkek eşitliğine inanmadıklarını her fırsatta dile getirip, üç çocuğu şart AKP işine yarayana dokundurtmuyor AYŞE SAYIN koşan, 4+4+4 ile çocuk gelinliğin önünü açan AKP gericiliği bedenlerimizi de denetlemek istiyor. Başbakan Erdoğan’ı öncelikle saygıya, arkasından da izana davet ediyoruz. ‘Haddini fazla aşma’ diyoruz. Başbakan hem Uludere katliamından hem de sistematik kadın cinayetlerinden sorumludur, bedenlerimizden değil! Ayrıca Başbakan ‘Kürtaj cinayettir’ diyor, biz kadınlar olarak kürtaj haktır, asgari sağlık koşullarına sahip olmayan merdiven altlarında yapılan kürtaj cinayettir, kadınları bilerek, isteyerek ölüme göndermektir diyoruz.” Kadınlar İzmir’de de Konak’tan AKP İzmir İl Başkanlığı’na dek yürüyerek hükümeti protesto etti. ‘Devlet karışamaz’ Grup adına yapılan açıklamada, “Kadınlar olarak, yüzyıllar süren mücadeleler sonunda, bedenimiz üzerindeki cinsiyetçi denetime karşı kazanımlar elde ettik. Doğum kontrolü ve kürtaj hakkı, kendi bedenimiz üzerindeki egemenlik hakkımızın bir parçasıdır. Kadın bedeni üzerinde ne erkeğin ne devletin herhangi bir tasarruf hakkı yoktur” denildi. TEŞEKKÜR 30 Mayıs 2012 Çarşamba günü aramızdan ayrılan ERDÖL’DEN UNICEF’E ÖNERİ 194 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Türkan ERLER’in vefatı nedeniyle acımızı paylaşan, taziyelerini bildiren ve destekleriyle yanımızda olan CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’na, CHP Milletvekillerine, Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına ve okurlarına şükranlarımızı sunarız. Doğmamış çocuğa kimlik Haber Merkezi TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı AKP Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl, çocuk tanımının 018 yerine eksi 1 ila 18 şeklinde yeniden tarif edilmesi için UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’ne resmi bir yazı gönderdi. Erdöl, yazısında “çocukların doğum öncesinde sahip olması gereken haklarına” vurgu yaparak, “018 yerine eksi 1 ila 18 yaş aralığını içine alacak şekilde yeniden tarif edilmesinin gerekli olduğuna inanmaktayım” ifadesini kullandı. Fetus hakkını koruduğunu da belirten Erdöl, “Tecavüzdeki suçlu bebek mi acaba? Bunu neden öldürüyoruz?” diye konuştu. Çocuk pornosu operasyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla internet üzerinden çocuk pornosuna dönük içerikleri paylaştığı ileri sürülen 194 kişi gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği, Nisan 2010’da, bir sosyal paylaşım sitesi üzerinden çok sayıda çocuk pornografisi içerikli profil oluşturulduğunu tespit etti. Amirlik, bu profiller üzerinden profilleri oluşturan kişilerin, küçük yaşta erkek çocukların açtığı profilleri bulmak suretiyle, çocuklara istismar içerikli yazılar yazdığını da belirledi. Operasyonlar sonucunda 26’sı Ankara’da olmak üzere toplam 194 kişi gözaltına alındı. Gülşah ve Mustafa BALBAY ANKARA Hükümeti eleştirenleri “darbeci”, karşı çıktığı düzenlemelere de “darbe ürünü” yaftası yapıştıran AKP hükümetinin, AİHM’nin karşı kararlarına karşın, “zorunlu din dersi”nin de aralarında bulunduğu birçok düzenlemeyi sahiplendiği gibi, “grev yasağı” gibi bazı uygulamaların da kapsamını genişlettiğine dikkat çekiliyor. “Darbe ürünü” söylemiyle kürtaj yasağı propagandası yapan AKP’nin “sevdiği” bazı “darbe ürünü” uygulamalar şöyle: Zorunlu din dersi: Yazım çalışmaları süren yeni anayasayla ilgili TBMM’ye görüşlerini ileten hükümete yakın kişi ve kurumların büyük bölümü de bu uygulamanın sürmesini önerdi. Seçim Barajı: 12 Eylül rejiminin “aşırı uçları” dışlamak için getirdiği seçimlerdeki yüzde 10 barajını AKP, 10 yıllık iktidarı boyunca tartıştırmadığı gibi, “bağımsız milletvekilliği”ni bile zorlaştırdı. Grev yasağı: Darbenin ardından 1983 yılında çıkarılan yasayla, birçok işkolunda grev yasağı getirilirken, grevlokavt koşulları da ağırlaştırıldı. AKP hükümeti birkaç gün önce çıkardığı yasayla, “havayolu çalışanları”nı da alarak grev yasağı kapsamını genişletti. YÖK: Darbe yönetiminin üniversite özerkliğine son veren Yükseköğretim Kurulu’na, AKP muhalefette olduğu dönemlerde hep karşı çıktı. Ancak AKP iktidara gelip, YÖK yönetimini ele geçirince, YÖK’ü sahiplendi. HSYK: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na, darbe yönetiminin soktuğu Adalet Bakanı ve müsteşarını AKP yönetimi de korudu. KHK çıkarma yetkisi: TBMM’yi lağveden darbe yönetimi, kendini Meclis yerine koyarak “kanun hükmünde kararname” çıkardı. AKP hükümeti ise Meclis açık olmasına rağmen 12 Haziran seçimleri öncesinde aldığı “Yetki Yasası” ile Meclis’i devre dışı bırakıp kararları “Bakanlar Kurulu”ndan çıkardı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle