19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2012 CUMA 4 HABERLER KESK operasyonunda gözaltına alınanların evlerindeki kitaplar ve Deniz Gezmiş posterleri bile ‘delil’ oldu Peşkeş Simgesi Sevda Tepesi 28 yıl aradan sonra Sevda Tepesi bir kez daha düştü gündeme. 1984’te ANAP’tan İstanbul Belediye Başkanı olan Bedrettin Dalan’ın, bu tepenin Suudi veliaht prensi Abdullah bin Aziz’e satılması ve imar iznine kavuşması karşılığında Türkiye’ye verileceğini muştuladığı kredinin miktarı 250 milyon dolardı. 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar miktarı 10 milyar dolara çıkarmıştı ve bu 10 milyar kredi değil, düpedüz hibeydi. Bütün değerlerin satıldığı Özal döneminde, Boğaz sırtındaki 57 dönümlük ormanlık arazi, kendisine saray yaptırması için Suudi veliaht prensine satılmıştı ve imar durumu da çıkmış, ama tasarruf o sırada hâlâ var olan bağımsız yargıdan dönmüştü. Bu kez yine imara açılması gündeme geldi, hem de belki saray, belki otel olmak üzere... Artık bağımsız yargı da mevcut olmadığına göre, Suudi Kralı’nın hatırı kırılmayacak, gereken yapılacaktır. ??? Sevda Tepesi Abdullah bin Aziz’e daha veliahtken peşkeş çekilirken, tüm yasaklara rağmen bu arazinin neden Araplara satıldığını soran Cumhuriyet muhabirine, Dalan şunları söylüyordu: Veliaht pensi İstanbullu yapmak bizler için onurdur. Ondan sonra bin işadamı daha gelir ev ve iş sahibi olur. (Bu konuda Oktay Ekinci’nin dünkü Cumhuriyet’in 9. sayfasındaki yazısına bakın.) On milyarın kargaları bile güldüren öyküsü aslında olaya nasıl baktığımızın işareti. Ürettiğinden çok üreyen toplumun talan ve avantaya dayanan sistemi “yabancı sermaye gelsin de ne isterlerse verelim” zihniyetiyle her şeyi peşkeşe hazırdır. Sevda Tepesi’nin öyküsü bu peşkeş zihniyetinin simgesidir. İstanbul yağması ve yabancı sermaye tutkusu birleşince her şey mubah olmaktadır. Bu söylediklerimin, yabancı sermaye düşmanlığıyla bir ilgisi yok. Türkiye gibi tasarruf oranı düşük, yatırımı ve üretimi yetersiz olanlar değil yalnız, ama tüm ülkeler yabancı sermayeyi çekmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Çünkü yabancı sermaye, yatırım getirir, üretim ve istihdamı artırır, ayrıca, yeni teknoloji getirerek, gelişmeye katkıda bulunur. Ancak, herkes yabancı sermaye konusunda bazı kriterlere dikkat ediyor. ??? Yabancı sermaye, doğrudan yatırım yapmak yerine kredi olarak geliyorsa bu krediler de, üretimi artırmak, yatırım yapmak yerine, tüketime veya faiz ödemede kullanılıyor ise bu yabancı sermaye yarardan çok zarar getirir ki Türkiye’de durum budur. Ama yabancı sermaye, velev ki yeni sabit yatırım şeklinde bile gelse, yıllar içinde büyük özverilerle ortaya çıkarılmış Petkim, Tüpraş, Ereğli, İskenderun gibi temel tesislerin yabancılar tarafından satın alınıp işletilmesinde Türkiye’nin bir çıkarı yok. Yabancı sermaye ülkenin kurulmuş, müşterisi hazır, elemanı yetişmiş tesislerini aldığı zaman para getirse bile ne ek istihdam, ne ek üretim yaratmış ne de yeni teknoloji getirmiş oluyor. O zaman yabancı sermaye herhangi bir fayda sağlamıyor. Hele stratejik kuruluşların enerji ve iletişim alanındaki kurumların yabancı sermaye tarafından elde edilmesi çeşitli sakıncalar doğuruyor. Gelişmiş kapitalist ülkelerin bu alanda gösterdiği özen Türkiye’de yok, çünkü Türkiye’de tasarruf açığı var, döviz açığı var, ekonomisi üretime dayalı değil, ürettiğinden çok üreyen ve tüketen toplum, sıcak paraya fena halde muhtaç.* Vur patlasın çal oynasın ekonomisi, sonunda her türlü peşkeşe mahkum hale geliyor. Sevda Tepesi’nin öyküsü, bu çarpıklığın da simgesidir. * Yabancı sermaye ve Türkiye konusunda olduğu kadar, özelleştirmeler konusunda da bilgi edinmek isteyen bütün okurlarıma “Güngör Uras Kitabı (İş Bankası Kültür Yayınları İstanbul 2012) eserinin 555638 sayfalarını okumalarını tavsiye ederim. Suçları sendikacılık ALİCAN ULUDAĞ ANKARA KESK’e yönelik yapılan KCK operasyonunda adliyeye çıkartılan 50 kişiden 22’si dün tutuklandı. Savcı, KESK Başkanı Lami Özgen’in de tutuklanmasını talep etti. Mahkemede kendini savunan bazı sendikacılar, evlerinde alınan kitaplar ile Deniz Gezmiş fotoğraflarının suçmuş gibi gösterildiğini söyledi. Sendikacılar, “İllegal örgüt üyesi değiliz, sendikacıyız” dedi. Soruşturma kapsamında Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı ve Beypazarı Yargıcı Orhan Gazi Ertekin’in Ankara’da bir kafede yaptığı toplantının da polis tarafından izlenerek kayıt altına alındığı ortaya çıktı. Söz konusu toplantının herkese açık olduğunu belirten Ertekin, burada sendikal örgütlenmelerin geleceğinin konuşulduğunu kaydetti. Özel yetkili mahkemelerin tartışıldığı bir dönemde gerçekleşen KESK operasyonunda, soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Yıldırım Bayyurt, ilk grupta adliyeye getirilen 34 KESK’linin tümünü, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla mahkemeye sevk etti. Nöbetçi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, şüphelilerden 22’sinin tutuklanmasına karar verdi. Tutuklananlar, geniş güvenlik önlemleri altında adliyeden çıkartılarak, Sincan F Cezaevi’ne konuldu. Tutuklama kararının açıklandığı saatlerde Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemleri tamamlanan KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in de arasında bu ‘Emek düşmanlarının hedefi’ KESK üyelerinin gözaltına alınıp, tutuklanması kitlesel gösterilerle protesto edildi. İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan KESK üyeleri adına yapılan açıklamada, KESK’in emek ve halk düşmanlarının hedefinde olduğu belirtildi. KESK İzmir Şubeler Platformu da eski Sümerbank önünden AKP İzmir İl Merkezi’ne yürüdü. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Lami Özgen’e tutuklama istemi lunduğu 16 kişi adliyeye getirilerek sorguya alındı. 3 kişinin serbest bırakılmasına karar veren savcı, KESK Başkanı Lami Özgen’in de aralarında bulunduğu 13 kişiyi tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. KESK üyeleri, adliye önündeki “adalet nöbetini” dün de sürdürdü. Eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya da destek verdi. Soruşturma kapsamında 58 kişi hakkında gözaltı kararı alınmış, bunların 50’sine ulaşılmıştı. Beş kişi yakalanamazken üç kişi ise sağlık durumlarını gerekçe göstermesi üzerine serbest bırakılmıştı. Gözaltındaki sendikacılar, mahkemede yaptığı savunmada suçlamaları kabul etmeyerek, katıldıkları etkinlik ve toplantıların yasal sendikal faaliyet olduğunu vurguladı. KESK üyesi Abdulgani Cayhan, KESK Eğitim Çalıştayı’na katıldığını ve bu toplantıda 4+4+4 eğitim sistemi ve 1 Mayıs konusunda değerlendirmeler yapıldığını kaydetti. KESK üyesi, 15 yıllık öğretmen olan Deniz Bozbey’e mahkemede evinde çıkan “yasaklı kitaplar” soruldu. Kitaplardan birini TÜYAP Kitap Fuarı’ndan diğerini ise 1 Mayıs’ta Taksim’de aldığını belirten Bozbey, bunun dışındaki materyallerin EğitimSen ve KESK’e ait yasal dokümanlar olduğunu kaydetti. Bozbey, fotoğraflar konusunda ise “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan gibi kamuya mal olmuş isimlerin fotoğraflarıdır” diye konuştu. EğitimSen Adıyaman Şubesi Örgütlenme Sekreteri Erdal Yılmaz, 25 Haziran’da evinde yapılan aramada birtakım kitapların toplatılarak Ankara’ya getirildiğini anlatarak “Yaklaşık 1500 adet olan kitaplığımın içerisinden belli bir kısmının getirilmesi, ‘olmayan bir suça’ delil oluşturmak maksadı taşımaktadır” dedi. SES Ankara Şube yöneticisi Erdal Turan, katıldığı toplantı ve etkinliklerin sendikal hak ve özgüklüklerin yürütülmesi olduğunu söyledi. Tarım Bakanlığı’nda çalışan Ziraat Mühendisi Özkan Yorgun, eşi olan SES Genel Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun’un da geçen ay larda KESK’li kadınlara yönelik yapılan KCK soruşturmasında tutuklandığını anımsattı. Kendisinin de eşi ile ilgili protesto gösterilerine katıldığını söyleyen Yorgun, “Takdir edersiniz ki suçlu veya suçsuz, eşimle ilgili böyle bir etkinliğe katılmam tamamen insanidir. Kaldı ki bunların tamamı KESK bünyesinde yapılan etkinliklerdir” dedi. Kendisine savcılıkta bir kafede yapılan bir toplantının da suçlama olarak yöneltildiğini söyleyen Yorgun, “Benimli ilgili suçlamaya temel oluşturma adına yönlendirilmiş olan sorgulardan örneğin Das Cafe’deki toplantı; Demokrat Yargı Derneği Başkanı ve aynı zamanda Beypazarı Hâkimi olan Orhangazi Ertekin’in anayasa ile ilgili bir sunumuna katılmıştım” dedi. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Ertekin, söz konusu toplantıya katıldığını belirterek gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Das Cafe neresidir bilmiyorum, ama bir kafede yapılan, sendikal örgütlenmelerin geleceği konulu bir toplantıya katıldığım doğrudur. Bu toplantıya Ayhan Bilgen’in de aralarında bulunduğu, sendika yöneticileri, üyeleri ve çok sayıda kişi de eşlik etmiştir. Türkiye’de herkese açık olan bir toplantıydı. ÖYM’lerin oluşturduğu yeni içtihatlara siyasete dair, gündeme dair, nefes alıp verişimize dair her türlü faaliyet suçmuş gibi dahil ediliyor. Asıl suçlu olanlar, şüpheliye bu soruyu soran savcı ve kolluk güçleridir.” Ertekin: Toplantıya katıldım AKP’DEN ÖYM TURU Muhalefetin görüşünü sordular AYŞE SAYIN/ERDEM GÜL Bahçeli’ye Selanik’te protesto Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Balkanlar turu çerçevesinde ziyaret ettiği Yunanistan’ın Selanik kentinde temaslarda bulundu, Atatürk Evi’ni ziyaret etti. Daha sonra Selanik Başkonsolosluğu’na geçerek burada bir süre istirahat eden Bahçeli ırkçı Altın Şafak Partisi üyeleri ve bazı Kıbrıslı Rumlar tarafından protesto edildi. Selanik Başkonsolosluğu önündeki protesto sırasında polis barikatını geçmeye çalışan eylemciler ile polis arasında gerilim çıktı. Polis, göstericileri göz yaşartıcı gaz kullanarak dağıttı. Polisin, Bahçeli’nin ziyareti süresince Türk Başkonsolosluğu çevresinde geniş güvenlik önlemleri aldığı görüldü. TBMM’DE YENİLİK Hamile vekile ‘emzirme odası’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis yönetimi, genç kadın milletvekili sayısının artması ve görevdeyken doğum yapması üzerine tarihinde ilk kez “emzirme odası” açtı. AKP Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın ocak ayında doğum yapmasının ardından bir başka AKP milletvekili Canan Candemir Çelik’in de hamileliğini dikkate alan Meclis yönetimi, hem milletvekilleri hem de Meclis personelinin kullanabileceği “emzirme odası” yaptı. “Gebe ve Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartları”nı düzenleyen yönetmelik hükümlerine göre yaşları ve medeni durumları ne olursa olsun 100150 kadın işçi çalıştıran işyerlerinde zorunlu olan “emzirme odası” koşulunu Meclis ancak iki milletvekilinin hamilelik ve doğumu nedeniyle gündemine almak zorunda kaldı. TBMM Genel Sekreterliği tarafından hazırlana “bebek emzirme odası”nda mini buzdolabı, bebek bezi değiştirme masası, emzirme koltuğu, dolap, lavabo ve genel kurul çalışmalarını izleyebilmek için ekran bulunuyor. ANKARA Özel yetkili mahkemelerle (ÖYM) ilgili düzenlemeyi, Meclis tatile girmeden önce yasalaştırılması planlanan 3. yargı paketi içine dahil etmek için harekete geçen AKP, dün muhalefet partilerinin nabzını yokladı. Muhalefet turunu gerçekleştiren AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal da “Hukuk devletinde ÖYM’ler olmamalı” eleştirisi yöneltirken CHP ve BDP’nin “ÖYM’lerin tamamen kaldırılması” istemine, “Ama birtakım suçlarla mücadele için özel yapılanma gereklidir. Topyekun kaldırılması da mümkün değildir” karşılığını verdi, MHP ise “ÖYM kalsın, yetkileri yeniden düzenlensin” önerisinde bulundu. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, muhalefet partilerinin grup başkanvekillerini ziyaret ederek nabız yokladı. İlk olarak CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’ı ziyaret eden Ünal, 3. yargı paketinin Meclis tatili öncesinde görüşüleceğini anımsatarak “Ancak içerisine de ÖYM’lerle ilgili düzenlemeleri koymak istiyoruz. Sizin bu konudaki görüşünüzü almak istiyoruz” dedi. Adalet Komisyonu üyesi olan ve daha önce ÖYM’lerin kaldırılmasına ilişkin yasa önerisi hazırlayan CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün de katıldığı görüşmede Tarhan, Öztürk’ün hazırladığı yasa önerisini de Ünal’a verdi. ÖYM’lerin yeniden yapılandırılmasının önemine değinen Ünal, “Bir hukuk devletinde olmaması gerekir” deyince, Tarhan, “Bunu fark etmenizin zamanlaması dikkat çekici. Demek ki 7 yıldır hukuk devleti yok” karşılığını verdi. ÖYM’lerin tamamen kaldırılmasını istediklerini ve yerine de yeni bir yapı konulmaması gerektiğini belirten Tarhan, “Bir dükalık kaldırılırken, başka bir dükalık yaratılmamalı” görüşünü dile getirdi. Ünal’ı kabul eden BDP Grup Başkanvekilleri Hasip Kaplan ve Pervin Buldan da ÖYM’lerin tamamen kaldırılmasını önerdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise ÖYM’lerin tamamen kaldırılmasını doğru bulmadıklarını ifade etti. AKP kurmayları, muhalefetin önerilerini Başbakan Erdoğan’a ileterek yeniden bir çalışma yapılması kararlaştırıldı. ‘ÖYM’lere makyaj sorunu çözmez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tartışmasıyla ilgili olarak “İstediğiniz kadar yetkisini sınırlandırın, kapatın, ceberut zihniyetinizi değiştirmediğiniz takdirde tüm mahkemeler size görev yapacaktır ve emrinizde olacaktır” dedi. Tarhan, dün bir grup milletvekiliyle birlikte parlamentoda basın toplantısı düzenledi. “Ne oldu da bugün özel yetkili mahkemelerin kaldırılması iktidar tarafından gündeme taşındı” diye soran Tarhan, özel yetkili mahkemelerin, tüm uzantılarıyla, yargılama yöntemlerinden tutuklama sürelerine kadar tüm fikri yapısıyla birlikte kaldırılması gerektiğini vurguladı. Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Makyajla uğraşmaktan ve esası gizlemekten vazgeçsinler. Çünkü bu bir tür sahtecilik. DGM’leri kaldırmışlardı da ne oldu? Özel yetkili mahkemeleri kaldırdıklarında da DGM’leri kaldırdıkları gibi bir sonuçla karşılaşacaksak, bunun hiçbir anlamı yok.” Tarhan, Suriye ile ilişkilerde gelişmelerin son derece kaygı verici olduğu kaydetti. Kimseyi savaş gibi bir suça ortak etmemelerini isteyen Tarhan, her türlü savaş kışkırtıcılığına karşı onurluca direnilmesi gerektiğini söyledi. ‘Zana Başbakan’a çıkıyor’ Başbakanlık kaynaklarına göre Zana yarın Erdoğan’la görüşecek Mardin’de kamp hazırlığı yapan BDP konuya sessiz kaldı AYŞE SAYIN ANKARA Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın Başbakan Tayyip Erdoğan ile yarın görüşeceği belirtilirken BDP kanadı bu gelişmeyi “izlemekle” yetindi. Başbakanlık kaynakları, görüşmenin Başbakanlık Resmi Konutu’nda gerçekleşeceğini bildirdi. Zana’nın Kürt sorunu konusundaki “sürpriz” yakınlaşmasından rahatsız olan BDP yönetimi ise AKPABDBarzani eksenli “çözüm projeleri” girişimleri konusunda tavır belirlemek ve izleyeceği yeni dönem politikalarını belirlemek üzere gelecek ay Mardin’de kampa giriyor. BDP ve bağımsız blok milletvekillerinin de katılacağı kampa, Leyla Zana’nın katılıp katılmayacağı önemli olacak. Meclis’in tatile girmesinin ardından BDP yeni “eylem planı”nı belirlemek üzere kampa girecek. Bu kapsamda BDP’liler, önce 14 Temmuz’da Diyabakır’da “Abdullah Öcalan’a özgürlük” mitingine katılacak, daha sonra 17 1819 Temmuz tarihlerinde Mardin’de “kampa” girecek. Kampın ana gündem konusunu Zana’nın açıklamalarıyla gündeme gelen AKP’nin ABD ve Barzani eksenli “Kürt sorununa ilişkin yeni yol haritası” girişiminin masaya yatırıl ması bekleniyor. Kürt sorununun çözümü konusunda BDP’nin tutumunu eleştirmesi nedeniyle, parti yönetimi ile gergin bir dönem yaşayan Zana’nın kampa katılıp katılmayacağı merak konusu. Geçen yıl Van’da yapılan kampa, BDP ile görüş ayrılığı bilinen blok milletvekillerinden Diyarbakır Milletvekili ve KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi katılmamıştı. BDP kampında ayrıca KCK kapsamında başta Van Belediye Başkanı Bekir Kaya olmak üzere çok sayıda partiliye dönük tutuklama operasyonları ile tutuklu milletvekileriyle ilgili izlenecek yeni eylem planı da değerlendirecek. BURKAY, BARZANİ’NİN ÖRGÜT YÖNETİCİLERİYLE TEMASA GEÇTİĞİNİ SÖYLEDİ ‘Silah bırakma talebine PKK olumlu’ ERBİL (AA) HAKPAR üyesi yazar Kemal Burkay, K. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin silah bırakmaları için PKK yöneticileri ile temasta olduğunu söyledi. Burkay “PKK’lilerin kendisini olumlu karşıladıklarını belirtti” dedi. HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel ile birlikte Barzani’yi ziyaret eden parti üyesi Kemal Burkay, değerlendirmelerde bulundu. “Barzani’nin Türkiye’deki Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasına katkı yapmak istediğini” dile getiren Burkay, “ PKK sorumlularıyla buradaki yönetim (IKBY) olarak diyalog kurduklarını, örgütün bazı sorumlularıyla konuştuğunu ve silah bırakmaya ikna etmeye çalıştığını, bu noktada kendisini olumlu karşıladıklarını da belirtti. Ancak ne zaman böyle olumlu bir hava oluşsa bir başka olay patlak veriyor” dedi. HAKPAR olarak PKK’nin tek yanlı olarak silah bırakması, silahlı eylemleri bir bütün olarak sona erdirmesini istediklerini dile getiren Burkay, “Zaten PKK’nin kadroları arasında, taraftarları arasında da bu kanı giderek güçleniyor. Son olarak Leyla Zana’nın mesajlarına yansıdı. Hatta Selahattin Demirtaş’ın kendisi bile PKK’nin silahlı eylemlere son vermesini istedi. Silahların susması gerekir” diye konuştu. Çatışmaların devam etmesini isteyenler olduğunu belirten Burkay, “Bu çatışmadan yararlanan kesimler vardır. Onun için, bir şey olursa bunların işidir diyebilirim” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle