18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B B B B B B B 30 38 33 33 36 37 37 26 30 28 27 29 34 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B PB Y Y Y Y PB PB PB PB PB B Y 32 31 27 32 33 32 35 35 33 34 29 26 24 Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel B Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin PB BudapeştePB Madrid B Viyana PB HABERLER 17 21 17 19 18 18 20 23 23 23 29 35 26 Belgrad B 28 Sofya B 28 Roma B 32 Atina B 33 Zürih B 25 Moskova B 22 Aşkabat A 36 Taşkent Y 35 Baku A 30 Bişkek Y 32 Tiflis PB 31 Kahire A 38 Şam A 34 Ülkemizin güney ve doğusu parçalı ve çok bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Orta ve Doğu Akdeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Sivas, Kayseri, Niğde, Tunceli, Kilis ve Adıyaman çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Suriye hava sahasını ihlal ettiği ileri sürülen uçak Akdeniz’de vuruldu GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada sindirmesi bir alışkanlık yaptı Başbakan’da. Kürtaj sorunu da bu alışkanlığın bir eseri. RTE; kürtajı cinayet olarak tanımladı. Her kürtaj bir Uludere’dir dedi. Yasaklanacağını ilan etti. Bir sosyolog gibi, sosyal nedenler sıraladı demeçlerinde. Tıp bilimi ustası gibi kadın sağlığı üzerinde kürtajın zararlarını anlattı. Kadın derneklerinin, kadın milletvekillerinin karşı çıkan demeçlerini, tıp otoritelerinin Başbakan’ın aksini irdeleyen kürtajı savunmalarını dikkate almadı. Sosyal bir öğeyi hesaba katmadı: Kadın sokağa çıktı! ??? Başbakan’ın umursamadığı, hatta ne demekmiş bu diye omuz silktiği şu slogan kadın oldu, meydanları doldurdu: Bedenim bana aittir. Dokunma! RTE önceleri siyasal etiket taşımayan bu eylemlerin bir süre sonra yavaşlayacağını, söneceğini sandı. Kadın direnci söneceğine daha da parladı. Meclis kapısına dayanan kadın eylemleri, RTE’ye kadının kolay yutulur bir lokma olmadığını kanıtladı ve… …Kasımpaşalı, sözünün eri, sözlerinin arkasında durmakla övünen Başbakan’ı tükürdüğünü yalamaya zorladı. ??? AKP kaynakları, bakanları, parti üst yöneticileri; artık kürtajın yasaklanacağından değil söz etmek, ucundan kenarından geçemiyorlar. Başlarda sandılar ki yasağa muhalefet büyük kentlerde yaşayan kadınların marifetidir ve geçicidir. Kadın nüfusunun büyük kısmı RTE’nin önderliğinde kürtaja karşıdır. Oysa, şöyle geriye bir baksalardı, kadının kürtaja karşı olmayacağını görebilirlerdi... Bir tarihte Türkiye’de doğum kontrol seferberliğine girişildi. Buraya dış ülkelerden gelen uzmanlar Anadolu’yu gezdiler ve hiç beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar. Bir iki değil, beşten sekize kadar çocuk doğurmaktan yılmış, yıkılmış Anadolu kadını da doğum kontrolünü onaylıyordu. ??? Kürtaj konusunda genel merkezin yaptırdığı ve “büyük ustaya” sözünün arkasında duramayacağı işaretini veren anketler; AKP’ye oy veren kadınların yüzde 7.6’sının kürtaja yasak gelirse, oylarını geri çekeceğini açıklıyor. AKP geri adım atıyor. Hükümet 10 haftaya kadar kürtaja yeniden olanak tanımaya hazırlanıyor. Yasa, bu ve kimi sağlık önlemlerini de içereceğini duyuran haberlere göre çıkarsa; sonuç, kadınların zaferi olacak. ??? AKP Grup Başkanvekili Nurettin Çarmıklı, kürtaj için düzenleme yapılmayacağını söylerken, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kürtaj raporunun pazartesi Bakanlar Kurulu’na sunulacağını açıklıyor. Fakat şöyle böyle açıklamalar “büyük ustanın” kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir sözünün arkasında duramayacağını kanıtlıyor. RTE gibi, kürtajı cinayet gören Sağlık Bakanı Recep Akdağ da çark ediyor, kürtaj yasaklanacak diyemiyor. Tabii, Sağlık Bakanı olan Akdağ; şimdi “Mesele kürtajın yasayla yasaklanması ya da yasaklanmaması değil” diyor. Ya neymiş efendim “mesele”? Bakan gönül rahatlığıyla, “meseleye” bakışını içeren söylemlerini bakanlığın arşivine atıyor ve bugün, “mesele” diyor: “Bu prensiplere uygun Türkiye’de yeni bir anlayışı hâkim kılmak ve yeni düzenlemeler yapmak!” Ulusal vicdanı da anımsadı Bakan Akdağ: “Herkesin vicdanen bu oldu dediği bir kararı Bakanlar Kurulu’na sunacak hale getirdiklerini” söylüyor. ??? Bakanların, grup başkanvekilinin açıklamaları; “büyük ustanın” sözünün arkasında duramayacağını hazırlayan altyapı açıklamalar. Gelişmeler kürtaj yasağından vazgeçileceğini duyumsatıyor. Böylesi olası bir sonuç, atasözünü haklı çıkaracak: Kadının fendi, erkeği yeniyor! Türk jeti düşürüldü FIRAT KOZOK BARKIN ŞIK ANKARA Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Malatya’dan havalandıktan sonra Akdeniz üzerinde düştü. Uçağın Suriye tarafından düşürüldüğü ve pilotların da Suriye’nin elinde olduğu iddiası üzerine dünyanın gözü Ankara’ya çevrildi. Brezilya dönüşünde haber üzerine rotasını iki kez değiştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güvenlik zirvesini topladı. Zirve sonrası yapılan açıklamada “Uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğü anlaşılmıştır. Türkiye, olayın tam olarak aydınlatılmasının ardından, nihai tavrını ortaya koyacak, atılması gereken adımları kararlılıkla atacaktır” denildi. TSK’ye ait askeri uçak Hatay’ın güneyinde Akdeniz açıklarında düştü. Genelkurmay olayı, “Malatya Erhaç Meydanı’ndan kalkış yapan bir uçağımız ile (dün) saat 11.58’de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir” açıklamasıyla duyurdu. Kayıp uçağın Hatay’ın Samandağ ilçesi güneyinde Suriye karasularının 8 mil açığında Ras Albasit mevkisine düştüğü öne sürüldü. Mersin’den ve Hatay’ın İskenderun ilçesindeki Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı’na bağlı iki fırkateyn ve bir Sahil Güvenlik botu bölgeye hareket etti. Arama çalışmaları neticesinde pilotların akşam saatlerinde sağ olarak bulunduğu iddia edildi ancak bu bilgi Genelkurmay tarafından teyit edilmedi. Herhangi bir paraşüt izine rastlanmadığı bilgisi pilotların uçakla birlikte düşmüş olabileceği yorumlarına neden oldu. ‘Paraşüt izi yok’ Görgü tanıkları: Alçaktan uçuyordu Dış Haberler Servisi Suriyeli gazeteci Kays el Muharrir’in verdiği bilgiye göre Türk savaş uçağı Suriye hava savunma sistemlerinin bulunduğu Bassit kasabası üzerinde uçaksavar ateşi sonucu düşürüldü. Aynı zamanda tatil merkezi olan kasabadaki evinin balkonundan olayı tüm çıplaklığıyla gördüğünü iddia eden Muharrir şunları söyledi: “Türk savaş uçağı deniz yüzeyine yakın uçuyordu. Muhtemelen tepede bulunan Suriye füze bataryalarından kaçmak istiyordu ancak sahilde de uçaksavar bataryaları var. Yerden açılan ateş sonucu uçaktan parçalar koptuğunu ve sonra da Wadi Kandil yakınlarında düştüğünü gördüm.” Kays el Muharrir, aynı dakikalarda görülen ikinci Türk savaş uçağına da yoğun ateş açıldığını ileri sürdü. BBC Arapça, Lazkiye kentinde bulunan görgü tanıklarının uçağın Suriye hava savunma sistemlerinin açtığı ateş sonucu düşürüldüğünü söylediklerini bildirdi. Lübnan Hizbullahı’na ait olan El Manar kanalı, Suriyeli güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, uçağın vurularak düşürüldüğünü kaydetti. Bu iddia, Reuters haber ajansı tarafından son dakika gelişmesi olarak duyuruldu. İddiaya göre Suriye devlet televizyonunun yanı sıra Dünya Televizyonu ve El Cezire’den ayrılanların kurdukları İhbariye televizyonu olayla ilgili geniş kapsamlı yayın yaptılar. Başbakanlık’ta ‘acil gündemli’ güvenlik zirvesi toplandı Ankara’da alarm Haberi Brezilya dönüşünde havada öğrenen Başbakan Erdoğan, iki kez rota değiştirdi. Brezilya’nın Rio de Jenerio kentinde düzenlenen “BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi”ne katılan ve bir gün önceden Türkiye’ye dönme kararı veren Erdoğan, sabaha karşı İstanbul’a doğru yola çıktı. Rio’dan Türkiye saatiyle 02:15’de hareket eden Ana uçağı, Senegal’in başkenti Dakar’da yakıt ikmali yaptıktan sonra Tunus üzerinden, İtalya, Yunanistan rotasını izleyerek İstanbul’a yöneldi. Başbakan ve heyeti için İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde hazırlıklar yapıldı. Ancak saat 17:30 sıralarında İstanbul’a inmesi planlanan uçağın, Yunanistan hava sahasına girdiği saat 16:00 sularında rotasını Ankara’ya çevirdiği bilgisi geldi. Düşen uçakta bulunan iki pilotun sağ olarak kurtarıldığı haberlerinin üzerine yeni bir bilgi ajanslara düştü ve Erdoğan’ı taşıyan Başbakanlık uçağının İstanbul anda biraz sonra Resmi Konut’ta bir görüşmemiz, toplantımız olacak, hem terörün bir değerlendirmesini yapmış olacağız, hem bu konuyu görüşeceğiz. Bildiğiniz gibi Hatay’ın güneyinde, aynı zamanda Lazkiye’ye yakın 8 mil uzaklıkta böyle bir bölgede olduğu söyleniyor. Pilotlarımızla ilgili bir haber yok, ama şu anda 4 tane hücum botumuz, bunun yanında helikopterlerimiz, Suriye’nin aynı şekilde hücum botları filan, orada müşterek bir aramayı sürdürüyorlar ve Bu arama tarama neticesinde orada bakalım ne gibi bulgular elde edilecek bunu göreceğiz, bu çalışmalar netice alıncaya kadar inşallah orada devam edecek. Detay bilgileri, yapacağımız toplantıdan sonra zaten açıklarız, açıklayacağız.” Erdoğan, “düşen uçaktaki pilotların Suriye tarafından rehin alındığı” şeklindeki iddianın sorulması üzerine ise “Hayır, hayır. Böyle bir bilgi kesinlikle yok” diye yanıt verdi. Erdoğan bu açıklamalar yaptıktan sonra Başbakanlık Resmi Konutu’na yöneldi. Erdoğan burada acil gündemli güvenlik zirvesini topladı. Toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan katıldı. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten de son anda zirveye dahil oldu. Tüm dünyanın gözünün çevrildiği zirve yaklaşık 2 saat sürdü. Toplantı sonrasında Başbakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, savaş uçağını Suriye’nin düşürdüğü doğrulanarak şöyle denildi: “22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu için Malatya Erhaç meydanından kalkış yapan uçağımızla radar ve telsiz temasının kesilmesi akabinde yaşanan gelişmeler, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan toplantıda ele alınmıştır. İlgili kurumlarımızın sağladığı verilerin değerlendirilmesi ve Suriye ile yürütülen ortak arama kurtarma faaliyetleri çerçevesinde elde edilen bilgiler neticesinde, uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğü anlaşılmıştır. Pilotlarımız dahil, arama kurtarma çalışmaları halen devam etmektedir. Türkiye, olayın tam olarak aydınlatılmasının ardından nihai tavrını ortaya koyacak, atılması gereken adımları kararlılıkla atacaktır.” Atatürk Havalimanı’na ineceği açıklandı. Başbakan’ın uçağı İstanbul’a indikten sonra Erdoğan, buradan Ankara’ya yöneldi. Erdoğan’ın, Ankara yolunda yanındaki gazetecilere soruları üzerine, “Uçağın düştüğünden haberim var. Hava ve Deniz Kuvvetlerimiz kurtarma çalışmalarına derhal başladı. Pilotlarımız sağ. Suriye’de bu konuda ciddi şekilde özür diledi” dediği ileri sürüldü. Bu açıklamalarından saatler sonra Esenboğa’ya inen Erdoğan, gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan, bir gazetecinin “Uçağın düşürüldüğü iddiası var, Suriye tarafından düşürüldüğü iddiası var. Bu konuda son durum nedir” sorusu üzerine de şöyle konuştu: “Uçağımızın kaybı, düştüğü noktasında, ‘düşürüldü’ diyemiyorum. Çünkü, bu noktada kesin bilgiler elde olmadıktan sonra bunu söylemek mümkün değil ama şu ‘Gerekli adımlar atılacak’ ‘Suriye ile birlikte arıyoruz’ Divriğililer 28. kez bir arada İstanbul Haber Servisi İstanbul’da yaşayan Divriğililer yarın geleneksel “Divriği Pilav ve Kültür Şenliği” nde bir araya gelecek. Sarıyer Çayırbaşı Mehmet Akif Ersoy piknik alanında gerçekleştirilecek etkinlikte, Sabahat Akkiraz, Onur Akın, Volkan Arslan, Zeynep Karababa, İbrahim Pala, DKD Müzik Grubu, DKD Tiyatro Grubu, Grup Munzur, DKD Halkoyunları ekibi, DKD Kadın Korusu sahne alacak. Şenlikte ayrıca şair, yazar ve aydınların da katılımıyla imza günü düzenlenecek ve çeşitli standlar açılacak. Divriği Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Çelik, etkinlik dolayısıyla yayımladığı mesajda, “KESK’in üzerindeki haksız baskılara, gericiliğe, zulme, yargısız infazlara, 600 öğrencinin tutuklanmasına, basın üzerindeki baskılara, ötekileştirmeye karşı güçlerimizi birleştiriyoruz” diyerek hemşerilerini şenliğe davet etti. POLİS AKADEMİSİ’NDE NOTLAR DEĞİŞTİRİLDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polis Akademisi’nde profesör ve doçentlerden “başarısız” notu alan yaklaşık 200 öğrencinin bilgisayarda notlarda yapılan değişiklik ile sınıfı geçirildiği ortaya çıktı. Vatan gazetesinin haberine göre, aralarında önceki gün mezun olan öğrencilerin de olduğu yaklaşık 150200 öğrenci, girdikleri sınavlarda başarısız olmalarına rağmen, sonra yapılan “bağıl değerlendirme yönergesi değişikliği” ile başarılı sayıldı. Sınıfta kalması gerekirken, başarılı sayılarak sınıf geçen öğrenciler arasında, 100 üzerinden notu 1820 olan öğrenciler bile yer aldı. Polis Akademisi’nde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku öğretim üyesi Prof. Mesut Bedri Eryılmaz, Akademi Başkanlığı’na bir eposta mesajı yazarak, tepkisini dile getirdi. Eryılmaz şöyle dedi: “Sizleri tebrik ederim. Asker ve emniyet müdürü başkanlarımızın başkanlığı döneminde başarılamayan bir işi başardınız ve bizleri öğrencinin gözünde değersizleştirdiniz. Yeni neslin sizin eseriniz olacağınızı konusunda hiç şüpheniz olmasın. Her şeyi vatan için yaptığınızdan kuşkumuz yok. Yeni icraatlarınızı bekliyoruz.” Emniyet Genel Müdürlüğü ise iddiaları yalanlayarak “idarenin notlara müdahale etmediği” açıklaması yaptı. yangınlar da iktidarın anlayışını değiştirmeye yetmeyecek. Adalet Bakanı, Şanlıurfa’da olanları açıklamak yerine, medyada çıkan yangın gerekçelerinin doğru olmadığını açıklamaya çalışıyor. Gerçek ne? Cezaevinde her insan bir eşya! Sadece tutuklu ve hükümlüler değil, cezaevi çalışanları da buna dahil. Bırakıldığı yerde tutulması gereken, sorunları mevzuatlara uydurulan birer demirbaş. Ankara’nın genel bakışı böyle olunca, zaman zaman başlatılan kimi insani çabalar da kaybolup gidiyor. ??? Her şeyden önce devlet tutuklu ile hükümlüyü birbirinden ayırmıyor. Yargılaması devam etmekte olan tutuklularla hakkındaki karar kesinleşmiş olan hükümlüler Şanlıurfa’da olduğu gibi bir arada. Cezaevleri yönetmeliğinde de hükümlülerin hakları sıralandıktan sonra en alta şu madde yazılmış: “Bu haklardan tutuklular da yararlanır.” Kimi cezaevlerinin yöneticileri herhangi bir hak isteminde bulunan tutukluya bu maddeyi anımsatıp şöyle diyor: “Sizin haklarınızla ilgili açık bir madde yok. İstesek bunu da vermeyiz.” Bu maddenin altında da söz konusu hakların nasıl kullandırılacağı şöyle özetlenmiş: “Güvenlik ve cezaevi koşulları elverdiği ölçüde!” Bu iki gerekçeyle dileyen yönetim hiçbir hakkı kullandırmaz, Ankara katında da başı ağrımaz. Temel bakış değişikliği ne olabilir? Uygar dünyada tutukluluk çok seyrek ve çok somut durumlarda uygulanan bir önlem. Bunu Türkiye çok tartışıyor; geçelim. Hükümlülerle ilgili şöyle bir ilkesel anlayış var: Uzun süreli hapis cezası alan kişiler cezaevi gözlem kurulunun kontrolünde oluyorlar. Diyelim ki bir hükümlünün cezasını tamamlamasına daha 5 yıl var ama, toplumun içinde yer alacak noktaya gelmiş. Kurul, o kişinin tahliye edilmesini kararlaştırabiliyor. Türkiye’de ise cezaevine konan kişi, koğuştaki genel iklim neyse ona teslim oluyor. Ya da kendi kendine daha da bilenip çıkınca yeniden suç işlemeye yatkın hale geliyor. Geçen yıl başka cezaevine nakledilen bir hükümlü, koğuşun çöpünü almaya geldiğinde sıklıkla şunu söylüyordu: “Abi ben tahliye olunca dışarıda kaç gün kalacağım belli olmaz. Çünkü görmem gereken birkaç hesap var.” Öteki cezaevlerinden de pek çok mektup alıyorum. Her cezaevinin kendine göre farklı durumu var. Biri ötekinden iyi ya da kötü diye değerlendirilecek bir durum yok. Zira genel anlayış aynı. Ancak Silivri’nin kendine göre farklılıkları var. Kamuoyunda bilinen davalardan yargılananlarla öteki tutuklu ve hükümlüleri değil aynı koğuşa koymak, çok kısa sürelerle yan yana dahi getirmek istemiyorlar. Bizler tecrit edilerek ayrıca cezalandırıldığımız yetmiyormuş gibi, öteki mahpuslar arasında zaman zaman şu tür dedikodular yayılabiliyor: “Onlar daha rahat koşullarda...” Bereket, yemek dağıtmaya gelen mahpuslar gerçeği görüyor. Cezaevlerinde yargıya karşı büyük bir inançsızlık var. Bu psikoloji içerideki bütün olumsuzlukları ikiye katlıyor. Bakanlık yetkililerinin sık kullandığı sözlerden biri şu: Kapasite arttırımı... Kamuoyu bunu ek bina ve benzer adımlarla daha çok kişiye yer açılması olarak algılayabilir. Gerçek şu: Büyük koğuşlardan oda sistemine geçildiğinde AB standartları gözetilmiş, her odada bir kişi kalacak şekilde 7 oda, bir ortak yaşam alanı olan koğuşlar yapılmış. Bakmışlar ki bu yetmeyecek, her odaya ayrıca ikişer katlı ranzalar konmuş. Böylece ortalama 300’er kişilik cezaevlerine 1000’er kişi doldurulmuş. ??? Cezaevlerindeki “eşyalardan” biri de infaz koruma memurları. Onlar da mahpuslardan çok farklı olmadıklarını anlatmak için emekli oluncaya dek geçecek görev süresine dikkat çekip, “Biz de 35 yıla mahkumuz” diyorlar. Meslek yıpranma payları yok. Cezaevindeki düzeni sağlamada, “Siz aynı zamanda güvenlik görevlisisiniz” diyorlar ama, bunun gereği olan hakları vermiyorlar. Onlar da 24 saat kamera gözetimi altındalar. En küçük kural ihlalinde soruşturma yiyorlar. Bu satırları yazarken Şanlıurfa Cezaevi’nde 300 kadar eşya alınmış, aileleri nerededir, nasıl ziyarete gelirler diye bakılmadan, Adıyaman, Mardin, İzmir cezaevlerine götürülmekteydi... Öztürk hakkında iddianame tamam ? İstanbul Haber Servisi Savcı Muammer Akkaş tarafından hazırlanan 377 sayfalık iddianamede Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk, “Suç örgütü kurmak ve yönetmek” ile suçlanırken 70 şüphelinin yer aldığı iddianame İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Çete ile bağlantılı olduğu belirtilen yaklaşık 10 hakim ve savcının dosyası ise ayrılarak Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle