18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER AVUSTURYA’DA YAKALANDI 11 Taliban’ın ‘fuhuş’ gerekçesiyle düzenlediği saldırıda 16 kişi hayatını kaybetti Saddam’ın yeğenini Türk tacirler kaçırdı VİYANA (AA) Irak’ın idam edilen eski lideri Saddam Hüseyin’in yeğeni Bashar N. Avusturya’nın başkenti Viyana dışındaki Traiskirchen kasabasında yakalandı. Polisin rutin kontrolü sırasında kimliğini ibraz edemediği için polis merkezine götürülen Bashar N. İstanbul’dan kaçak olarak geldiğini, pasaportunun insan kaçakçısı tarafından alıkonulduğunu söyledi. Bashar N. İstanbul’daki bir insan tacirine iki arkadaşıyla birlikte 12 bin dolar ödediklerini de belirtti. Avusturya İçişleri Bakanlığı basın sözcüsü KarlHeinz Grundböck, Bashar N’nin gerçek kimliğinin parmak izi alınması sırasında ortaya çıktığını bildirdi. Grundböck, ülkeye kaçak girdiğini itiraf eden Bashar N’nin iltica talebinde bulunduğunu da söyledi. Traiskirchen mülteci kampında Iraklı başka mülteci adaylarının bulunduğunu belirten Grundböck, “olası bir suikasta kurban gidebilir endişesiyle Bashar N’nin özel koruma altına alındığını” duyurdu. Kâbil’de otele baskın ? Afganistan’ın başkentinde zenginlerin ve yabancıların gittiği oteli basan intihar eylemcileri, içerdekileri rehin aldı. Saatler süren çatışmaların ardından saldırganlar öldürüldü. Taliban sözcüsü, “Otelde çılgın partiler, içki, fuhuş ve zina için buluşuyorlardı” dedi. Dış Haberler Servisi Afganistan’ın başkenti Kâbil’in kuzeyinde, Karga Gölü yakınındaki Spozhmai Oteli’ne düzenlenen baskında 16 kişi hayatını kaybetti. Taliban’ın üstlendiği saldırıda ölenlerden 12’sinin sivil olduğu açıklandı. Öldürülenlerin 3’ü koruma görevlisi, 1’i de polis. Kâbil polis yetkilileri, bombalı yelekler giymiş militanlarla Afgan güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların sabah saatlerine kadar sürdüğünü duyurdu.Makineli silahlı ve RPG’li 4 ya da 5 intihar eylemcisinin önceki gece yarısından önce bir doğum günü kutlaması sırasında otele düzenlediği baskının ilk anlarında bir intihar eylemcisi üzerindeki bombaları patlattı. Ardından militanlar oteldekileri rehin aldı. Daha sonra güvenlik güçlerinin operasyonuyla saldırganlar öldürüldü ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 40 re İlhan Selçuk’un ‘Pencere’si İlhan Selçuk’un “Pencere”si heykel oldu. Heykelin açılışı görkemliydi. Erkekli’nin takdimi tutkulu, Kılıçdaroğlu’nun konuşması güzel, heykeltıraş Aksoy’un sözleri anlamlıydı. Hele konuşmanın bitiminde söylediği “Kars ve Karslılara selam gönderiyorum!” sözleri yok mu? Tüm ahval ve şeraiti özetliyordu. Heykelin kendisi ise bir destan gibiydi... Ama bunları sonra da konuşabiliriz. Selçuk’u biz bugün gene Selçuk’un satırlarıyla analım… İlhan Selçuk dendiğinde hep “aydınlanmacı” yönü öne çıkarılıyor. Oysaki Selçuk edebiyat yönü çok güçlü bir yazardı. Selçuk’un farklı bir derinliği ve etkileyiciliği vardı. Yazarın bu özelliklerini bir araya getiren “Turhan…” yazısını bu yüzden ben özellikle severim. “Zaman artık Turhan’a çalışıyor” diye biten aşağıdaki yazıyı, “Zaman artık İlhan Selçuk’a çalışıyor” diye de okuyabilirsiniz… İntihar komandolarının bastığı otele operasyon düzenleyen güvenlik güçleri, saldırganların öldürülmesini kutladılar. (Fotoğraflar: REUTERS ) hine kurtarıldı. Saldırı sırasında, zenginlerin ve yabancıların rağbet ettiği otelde konaklayan 4 kişinin de iki katlı otel binasından otelin yanındaki göle atlayarak kurtuldukları öğrenildi. Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid otelde kadınlı erkekli, içki içilen partiler düzenlendiğini, İslama aykırı faaliyetlerde bulunulduğunu, saldırıyı bu nedenle düzenlediklerini söyledi. Sözcü, yabancı diplomatlar, ülkede görev yapan NATO ve hükümet yetkililerini de partilere katıldıkları için suçlayarak, “Otelde çılgın partiler, içki, fuhuş ve zina için buluşuyorlardı” dedi. ISAF destek verdi Afganistan’da ABD yönetiminde görev yapan Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nden (ISAF) yapılan açıklamada da uluslararası gücün, Afgan güvenlik güçlerine destek verdiği belirtildi. Bölgedeki gazeteciler de ISAF’ye bağlı helikopterlerin saldırıya uğrayan otelin etrafında uçtuğunu söylediler. Kâbil’deki hükümet binaları, büyükelçilikler ve askeri üsler sık sık saldırıların hedefi oluyor. PENCERE Turhan... Turhan... Çevremizi saran üç boyutun ötesinde, dördüncünün varlığını duyumsamadığımız yıllardı... Uzunluğu, genişliği, derinliği biliyorduk... Zamanı tanımıyorduk... Geçmiş yoktu... Geleceği iple çekiyorduk... Yaşadığımız an’ın bilincine uzaktık... Bilya oynarken, meşin topun peşinden koşarken, okula giderken, gezip tozarken, avarelik ederken, hızla akan zamanın dışındaydık... Ta içimizde, yüreğimizde, beynimizin gizli bir köşesinde, geleceğimizin gizemine adamıştık hırsımızı... Ulaşılamaz yıldızlara gidecektik, bilmediğimiz ülkelerde görülmemiş serüvenler bizi bekliyorlardı, göz kamaştırıcı hayatlara ışınlanmıştık... Yakınımızdaki hiçbir olay, ailemizdeki hiçbir bağ, çevremizdeki hiçbir kişi, ülkemizdeki hiçbir gerçek, yaşadığımız kent veya kasabadaki hiçbir koşul, bizim yarınlara şartlanmış yaşam tasarımlarımızı engelleyemezdi... Yaşayacaktık; ama, daha sonra, ileride, gelecekte, hayat kollarını bize açacaktı... Özlemlerimizin anlamı, sıradanlaşmanın sınırlarını ruhumuzda çiğneyip geçmişti... Yaz sıcağına emen geceler, pırıl pırıl gökte kayan yıldızları ciğerlerimize çekiyorduk; o yıldızlar gökte bizim için kayıyorlardı... “İki Çocuğun Devri Âlemi”ni, “Tarzan”ı, “Baytekin”ı, “Üç Silahşörler”i aşıp “La Dam o Kamelya”ya geçmek güç olmadı; “Çocuk Sesi”ni “Afacan”ı geride bırakırken üzülmedik; bunlardan çok daha uzakta, gizemli ve görkemli bir yerde, hayat kollarını açmış bizi bekliyordu. Çok küçük yaştayken, İstanbul’da elektrik düğmesini çevirdiğimiz zaman ortalığın aydınlanması, bize doğal gelmişti. Anadolu’nun uzak kasabalarında, fitilli petrol lambasının soluk ışığında kitap sayfalarını çevirmek de ne kolaydı!.. Çünkü hayat, çok ötede, gelecekte, bilinmeyen kentlerde, balta girmemiş ormanlarda, uzak gezegenlerde yaşanacak apayrı bir şeydi. Bilincimizin gölgesinde, geleceğin bilinmezliğine yayılıyordu umutlarımız... Çocuklukta yaşadığımız yıllar, ileride yaşayacağımız güzel zamanlardan ödünç alınmıştı. Schubert’i, Gorki’yi, Zola’yı, Gogol’ü tanıdığımızda, kendimize yakıştırdığımız dünyanın insanlarını bulmuş gibiydik; ama, sanki hepsi de üç boyutun kapsamı içindeydi... Dördüncü boyutun bize hazırladığı tuzaktan habersizdik... Zamanı duyumsamaya başladığımız gün, yaşam değişti, dördüncü boyut ikimizi de uçurumuna çekmeye başladı... Turhan’la kardeşliğin ötesinde bir ikili oluşturuyorduk, yaşımız büyüdükçe düşüncelerimiz de birlikte büyüyor, düşlemlerimize karışıyordu, gece gözlerimizi kapadığımızda gördüğümüz rüyaların birbirine benzemesi doğaldı... Ya Ülfet?.. O “bizim” kızkardeşimizdi... Benim ya da Turhan’ın değil, “bizim” kardeşimiz... Uzun sandığım bir çocukluk evresinde “ben” ile “biz”i düşüncelerimde karıştırdığımı sanıyorum. Gerçek ile düşü ayrımsamak çok zor oldu. Çocukluğumuzun uçsuz bucaksız evreninden kopup ayaklarımızın toprağa değdiği anda, ben çok korktum... Turhan’ın ürktüğünü sanıyorum. Dünyalarımız yıkılıyor muydu? Yıldızlara gidemeyecek miydik? Evrenin bilinmeyen güzelliklerini, adına hayat denen süreçte keşfedemeyecek miydik? İlkgençlik yılları aşılıp da “zaman boyutu” yaşamda devreye girdikçe, üç boyutun yetersizliği, kısırlığı, bağlayıcılığı ortaya çıkıyordu. İnsanın durduğu, oturduğu, hele geceleyin yattığı yerde düşünceleriyle devinebilen bir yaratık olduğunu küçükken keşfeden bizler, hayatın gerçekliği karşısında, ellerimizin ayaklarımızın bağlandığını mı görecektik?.. Büyüyorduk, hayata atılmak, meslek sahibi olmak, para kazanmak, bir evin sorumluluğunu taşımak gibi zorunlukların oldubittisiyle karşı karşıyaydık. Kuralların bukağısı, ayak bileklerimize vuruluyordu. Gerçekler, hışımla üstümüze geliyordu. Dünyalarımızın yıkılmasına, gezegenlerimizin yok olmasına, yıldızlarımızın ellerimizden kaymasına seyirci mi kalacaktık?.. Kıyamet günü yaklaşıyordu... O sırada Turhan bir şey keşfetti. Alaeddin’in lambasından çıkan dev, Turhan’a bir çizginin gizeminde bütün dünyaları, yıldızları, gezegenleri, galaksileri, insanları, duyguları, sevdaları, dostlukları, düşmanlıkları, ağlamayı, gülmeyi, geçmişi, geleceği ve an’ı tek sözcükle yaşamı yakalamasını öğretti. Oh, ne büyük mutluluk!.. Turhan, evrendeki her şeyi çizgiye dönüştürmenin ilmi simyasında benliğini buldu... Yaratacağı evrenin Allah’ıydı artık... Baytekin gibi yıldızlara gitmiyor, yıldızları ayağına çağırıyordu, Doktor Faust’un gücü artık ne yazardı!.. Güliver’in devleri ve cüceleri, çizginin büyüsünde bir büyüyüp bir küçülüyorlardı, Şekspir’in tiyatrosu, çizgi dünyasının egemenliğinde perdelerini açıp kapıyorlardı. Molyer’in mizahı, çini mürekkebiyle beyaz kâğıt üzerine dökülüyordu. Donkişot ya da Kazanova, Turhan’ın yanında yaya kalırlardı. Turhan’ın dünyası, yaşadığımız gerçek dünyanın eleştirisiyle oluştu... Alternatif bir dünyadır bu... Coğrafyası dördüncü boyuta yayılır... Turhan’da zaman korkusu kalmadı... Zaman, artık Turhan’a çalışıyor. ‘Esad’ın yakınları kaçacak’ Dış Haberler Servisi Suri? İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Suriye liderinin yakın ye Devlet Başkanı Beşşar çevresinin ülkeden toplu kaçış planları yaptığını öne sürdü. Esad’ın yakın çevresinmayı düşündüğü, anden kişilerin de aralarında cak geri çevrilmekbulunduğu bir grup üst düten korktukları için zey yetkilinin ülkeden kaçvazgeçtikleri de ileri mak için plan yaptığı iddia sürüldü. edildi. İngiliz Daily TeÜrdün, Albay Halegraph gazetesinin, ismi mada’nın sığınma taaçıklanmayan ABD’li yetlebini kabul ederken, kililere dayanarak verdiği Suriye yönetimi pilotu habere göre, bazı Suriyeli “hain” ilan etti. üst düzey askeri yetkiliABD Dışişleri Baler, “kaçış stratejilerini” kanlığı Sözcüsü Vicbelirlemek için muhaliftoria Nuland ve Salerle bağlantı kurdu. Haberde, aynı yetkililerin, Suriyeli muhaliflerin, İdlib’de yakaladığı re vunma Bakanlığı firar etmeleri halinde nasıl kar jim yanlısı Şebiha milisleri. (Fotoğraf: AFP) Sözcüsü George Little ise uzun süredir şılanacakları konusunu muhaSuriye ordusu menliflerle görüştükleri de belirtildi. yanı sıra Batılı hükümetlerle de Suriyeli muhalif grupların da iletişime geçme arayışında ol suplarından sivilleri tehlikeye atacak emirleri reddetmelerini firar eylemlerini desteklemek dukları da öne sürüldü. Haberde, Suriye Hava Kuv istediklerini söyledi. Nuland, için ABD’nin yardımını istedivetleri’nden Albay Hasan Ma Hamada’nin 25 milyon dolarlık ği bildiriliyor. ri Hamada’nın kullandığı MIG bir uçakla ülkesinden ayrılmapilot daha kaçacaktı’ 21 savaş uçağıyla önceki gün Ür sını “çok cesur” bir davranış Kaçmayı planlayan kişilerin, dün’e sığınmasının ardından olarak nitelendirirken, iki sözcü paralarını Lübnan ve Çin ban Dera kentini bombalamakla gö de bu tür davranışların artması kalarına aktarma, muhaliflerin revli 3 MIG pilotunun daha kaç çağrısında bulundular. PAKİSTAN ‘El Kaide Suriye’de yapılanıyor’ Dış Haberler Servisi Suriye’de muhalif güçlere El Kaide’nin de aralarında olduğu İslamcı militanların katıldığına dair işaretlerin giderek arttığına dikkat çekiliyor. Reuters ajansının haberinde ABD ve Avrupalı yetkililerin bu konuda ciddi kaygılar taşıdığı, bu ülkeye sokulan silahların “yanlış ellere geçmesinin Batı çıkarlarına tehdit oluşturabileceği” uyarısında bulunduklarına işaret edildi. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta Reuters’a verdiği demeçte ise Kaddafi rejimine karşı ayaklanma sırasında kullanılan aralarında uçaksavar, roketatarların da olduğu çok sayıda silahın Libya’dan çıkarılarak Suriye’ye sokulması olasılığına karşı kaygılı olduklarını dile getirdi. Silahların El Kaide militanlarına geçmesi durumunda, Suriye hava sahasındaki uçakların hedef olabileceği uyarısı yapıyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal ise Türkiye’de bulunan CIA yetkililerinin, Suriye’ye silah sevk edilmesine yardım ettiği iddialarını yalanladı. Başbakanlık krizi aşıldı Dış Haberler Servisi Pakistan’da başbakanlık krizi, dün eski bakanlardan Raja Pervez Eşref’in parlamento tarafından göreve getirilmesiyle sona erdi. Eski başbakan Yusuf Rıza Gilani, devlet başkanı hakkında yolsuzluk davaları açılmasını engellediği gerekçesiyle yüksek mahkeme tarafından görevden alınmıştı. Daha sonra başbakanlığa aday gösterilen Tekstil Bakanı Mahdum Şahabuddin hakkında da yüksek mahkeme tarafından bir uyuşturucu kaçakçılığı davasına adı karıştığı için tutuklama emri çıkarılmıştı. ‘3 T.C. ALANYA 1. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI DOSYA NO: 2011/342 Talimat Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: AntalyaAlanyaOba Beldesi2423 parselde kayıtlı 793,04 m2 alanlı arsa vasıflı taşınmazdaki binanın 3. Katında 1001452 arsa paylı 23 nolu mesken olup borçlu adına 1/2 hisse kayıtlıdır. Bina meskenleri balkonlar arasında ruhsata esas projesine aykırı olarak kapalı çıkma yapılarak mesken alanı fiilen çoğaltılmıştır. Tüm binanın genel yapı kullanma izni (ön iskan) alınmamış ve inşaat ruhsatı 5 yılı aştığı ve yenilenmediği anlaşılmaktadır. (Bina halihazırda ruhsatsız durumdadır.) Söz konusu 23 nolu mesken bina 3 katında (fiilen son kat) yer alıp batı ve kuzey olmak üzere 2 cephelidir. Mesken 2 oda 1 salon ve müştemilatlarından oluşup 68 m2 civarında kapalı alanlıdır (projeye aykırı kapalı çıkma hariç). Bina tahminen 12 yıllık yıpranmalı olup genel olarak iskan edilmemiş yeni inşaattır. Anılan mesken arsa payı ile birlikte 50.000,00 TL değerinde olup, borçluya ait 1/2 hisse 25.000,00 TL değer taşır. Satış Saati : 10.0010.05 1 1. Satış 27/07/2012 günü yukarıda belirtilen saatler arasında Alanya Adalet Sarayı Mezat Salonunda açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak suretiyle 06/08/2012 günü aynı yer ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin satış masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2Artırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde nakit veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. (Teminat mektubu ile ihaleye katılacakların bir adet fotokopisini de hazır etmeleri gerekmektedir.) Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu, tapu harcının 1/2’si, teslim masrafı ve güncel KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tellaliye harcı ve tapu harcının 1/2’si satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/342 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları işbu satış ilanı, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapılamayan ilgililere ilanen tebligat yerine kaim olacağı ilan olunur. 04/06/2012 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dâhildir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 38987) Otlar, böcekler gibiydik bozkırda. Acılarda gökyüzü kadardık. Bizden geçerdi zamanın karanlığı, Unutulmuş unutulmuş unutulmuş köylerdik. Sonra sen geldin; nisanlar geldi. Durdu o içimize akıttığımız kan. Yenilendi gücümüz bembeyaz. Köyler babası, halk babası, Bize çalışmaya başladı tarlalar… BAŞARAN “İnsanoğlunun kazanacağı en büyük zafer; korkuyu yenmesiyle kazanacağı zaferdir” diyerek 17.300 halk çocuğunun hayatını dönüştüren, onları ortaçağdan, yeniçağa, aydınlanmaya taşıyan Köy Enstitülerinin kuramcısı, uygulayıcısı, eğitim devrimcisi, Köy Enstitülülerin “Tonguç Babası” İsmail Hakkı Tonguç’un aramızdan ayrılışının 52. yılında anısına, emeğine saygıyla… Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Merkezi ve Şubeleri www.ykked.org.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle