18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ [email protected] 18 KÜLTÜR Sanatçıların, AKP’nin sanat karşısındaki yıkıcı tutumuna karşı giriştiği Sanat Maratonu’ndan izlenimler Sanatın direnişi sürmeli İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı ve İŞTİSAN üyesi Aslı Öngören: ZEYNEP ALTIOK AKATLI ‘Bu çığlık susmayacak’ Serdal Genç, hepsi de seyirciKültür Servisi Tiyatroların özelleştirilmeden, yaratılan sinerjiden çok si ve Şehir Tiyatroları’nın yeni yönetmeliğine memnun ve umutluydu. Umutkarşı çıkan pek çok profesyonel ve amatör saluydular, çünkü seyircinin tinatçının 16 Haziran’da başlattıkları “Sanat yatrosuna sahip çıkacağına Maratonu” eylemi dün gece sona erdi. olan inançları tazelenmişti. Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda 100. saati geride bıraktıktan kurulan sahnede, 24 saat boyunca kesintisiz sonra görüşlerini aldığımız Şeolarak tiyatro, dans, müzik, şiir dinletisi, söyhir Tiyatroları oyuncusu ve İsleşi, kısa film gösterisi gibi pek çok etkinlikle sahnede olan eylemcilere destek her geçen gün tanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN) üyesi arttı. Aslı Öngören, başlangıçtan bugüne seyirci saYapılan eylem oldukça net bir politik duruş yısının giderek artsergiliyor olsa da parkta ve sahnede bir şenlik tığını söylüyor, bahavası vardı zı seyircilerin orademek mümdaki sanatçılar gikün. Seyircilebi, vardiyalı, nörin kimi bebebetleşe olarak eyğiyle, kimi evlemi izediklerini cil köpeğiyle, anlatıyordu gükimi de aile bülümseyerek. yükleriyle birÖngören, “Her likte sahnedekişey Galatasalere destek veriray’daki eylemyordu. Kimi sede bir ‘çığlık’la yirciler parkta başladı, bu çığgezinti yaparken lık hiç susmayasahnedeki müzicak” diyor ve ekği, alkışları duliyordu: “Bu çığlık bir isyan deyup geliyor, meğil, bir çağrıdır. Ben burada raklı bakışlarla etrafı inceler? Tiyatroların bir tarih yazıldığına inanıyoken, hemen yanında gönüllüözelleştirilmesi ve rum. Bazılarımız şu mutluluğu lerden birisi belirip okuması İBBŞT’nin yeni yaşayacak gelecekte, ‘Ben de için eylem bildirisini veriyor. yönetmeliğini protesto oradaydım’ diyecekler. Umarım Bazı seyirciler “Sus!muyobu gelecek, her şeyin daha iyi ruz” sticker’larını üstlerine eylemi Sanat Maratonu şartlarda olduğu bir gelecek iliştirmiş slogan atıyor, bazıçok sayıda tiyatro olur.” ları ise sessiz sedasız sahneizleyicisinin desteğini Sahne gerisinde nöbetleşe değidekileri izliyordu. şen gönüllü sahne amirleri arı giEylemi izleyenler arasında aldı. Eylemcilere destek bi çalışıyordu. Tek bir şey çok Guinness gözlemcileri de her geçen gün arttı. Bazı önemliydi: “Sahne boş kalmavardı. Çünkü yaklaşık bir seyirciler, tıpkı oyuncular sın.” hafta boyunca aralıksız süren Amatörprofesyonel kimler çıkbu eylem dünyada bir ilkti. gibi, eylemi nöbetleşe madı ki sahneye; Mehmet Ali Her köşede bir oyuncu görizlediler. Alabora, Altan Erkekli, Genco mek mümkündü Özgürlük Erkal, Yücel Erten, Ufuk KaraParkı’nda. Kimileri seyircilekoç, Kemal Kocatürk, Sevinç ve Füsun Errinin ricası üzerine hatıra fotoğrafı çektiriyor, bulak’ın da yer aldığı “Kadının Adı Mezar kimileri başka bir köşede hararetli bir şekilde Taşında” özel projesi, MSM Aktör Tiyatro, hükümetin sanat politikasını eleştiriyordu. Sahneden kıvrak melodiler yükselirken kala Narake Karagöz Tiyatrosu... Bu muhteşem maratonda günde ortalama 30 kişi ya da toplubalıktan sıyrılıp konuştuğumuz oyunculardan luk sahneye çıktı. Nail Kırmızıgül, Taner Ergör, Arda Esen, Sanat bir toplumu ileri taşıyan en önemli damarlardan biri. AKP iktidarı ise sanatı kontrol altına alarak toplumda bilinçlenme, uyanış ve tepki mekanizmalarını zayıflatmak niyetinde. Muhalif olan her ses etkisizleştiriliyor. Eleştiriye en ufak tahammülü olmayan “tek ses”li yönetim, ifade özgürlüğünü hiçe sayarak medyayı susturduğu gibi muhalif sesin en etkili araçlarından olan sanata da savaş açmış ve tüm gelişmiş ülkelerde emsalleri bulunan devlet destekli sanat kurumlarını kapatma kararı almıştır. Bu ilk adımın ardından bu kurumlar özelleştirilerek “tek ses”li sanat kurumları yaratılmak isteniyor. Sanat da muhafazakârlaştırılıyor. Bu kara tabloya direnerek bizlere umut veren ise yine sanat ve sanatçılarımız. 16 Haziran’dan beri Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda bir direniş vardı. 22 Haziran’a kadar sahnede aralıksız tiyatro, müzik, film, gösteri vardı. Bu, dünyada bir ilkti. Öyle ki Guinness gözlemcileri de takipteydi. Dünyanın hiçbir yerinde sanatçılar 24 saat kesintisiz bir sanat maratonu yapmayı denememiş. “Neden?” diye merak etmek yersiz. Zorunda kalmadıkça ne anlamı var? Deli mi insanlar?! İşte Türkiye’de sanatçılar ve sanatseverler bir ilke imza attılar. Bu bir ilk rekor ise sevinecek miyiz? Övünebilecek miyiz? En kara, en dibe vuran zamanlarda umut daha kıymetli olur. Bir de direnme dürtüsünün sirayetini görmek mümkündür. Yetmez ama evet, bu umudu yaşadım 6 akşam boyunca Özgürlük Parkı’nda. Her gün öncekinden kalabalık, her gün daha çok bilerek katılan destek veren izleyicilerin artışıyla coşkusu da artan, ? İstanbul’daki Sanat Maratonu eylemi dün akşam sona erdi. Ankara’ya sirayet eden maraton neden İzmir’de, Trabzon’da, Diyarbakır’da, her yerde sürmesin?.. Mehmet Ali Alabora ve Levent Üzümcü onurlu bir sanatçı direnişinin tek kişilik parçası olmakla büyütüyorum ihtiyacım olan iyilik duygusunu. Sanat direnişi, 100. saatini doldurduğu gece sosyal mecrada da patlama yaptı. Saatlerce Twitter’da en çok yorum ve destek alan konu oldu. Yeter mi? Hayır ama iyi. Ben bu maratonda Tülay Günal’dan tiyatro şarkıları dinledim, Şehir Tiyatrosu oyuncularından “İstanbul Efendisi”ni izledim. Çiğdem Erken’in şarkıları sırasında Odatv davasından haber geldi. Müyesser Yıldız’ın tahliye haberini sahneden sevinçle duyurduk. Saat geç olduğundan çevreyi rahatsız etmemek için Güvenç Dağüstün’ün mikrofonsuz da herkese yeten sesiyle hep beraber sahneye ve birbirimize sokularak büyülendik. Jülide Kural’dan, Levent Üzümcü’den şiirler geldi. Genco Erkal’dan Nâzım Hikmet şiirlerini Nâzım Oratoryosu’nda, Dostlar Tiyatrosu’nda defalarca dinledim. Benim için en anlamlı ve özel olan, 2009 Ocak ayında Mehmet Aksoy’un Nâzım Hikmet heykelini Nâzım Hikmet Vakfı ile birlikte Küba’ya götürüşümüzde Nicolas Guillen Vakfı’nda tanıklık edebilmekti. Anneciğim Füsun Akatlı hayattaydı. Heyecanla, mutlulukla Nâzım’ı, Küba’yı, Genco’yu, dostlarımızı içimize doldurmuştuk. 17 Haziran Pazar gecesi ise yüreğimde o anılarla, biraz buruk yeniden sahnede Nâzım’a kulak kesildim. Genco Erkal “Kabahat senin demeye dilim varmıyor ama, kabahatin çoğu sende canım kardeşim!” derken sesi, bir imar cinayeti olan her biri 52 katlı korkunç 4 bloka çarparak yankılanıyor ve bize geri dönüyordu! Genco Erkal her zaman olduğu gibi dimdik, Nâzım her zaman olduğu gibi direnişin, onurun sesi. Tüylerimiz diken diken... Sanat Maratonu 22 Haziran’a kadar devam etti. Her akşam 24.00’te yitirdiğimiz sanatçıların anısına mumlar yakıldı, fenerler göğe süzüldü. Sanatçıların bildirisi okundu. Eğer hâlâ katkıda bulunmayan sanatçı, desteğe gelmeyen basın, kulak kesilmeyen izleyici varsa “kabahat sende demeye dilim varmayacak”. Sanat maratonu Ankara’ya da sirayet etti. Devamı İzmir’de, Trabzon’da, Diyarbakır’da, her yerde niye olmasın! www.sanatmaratonu.com ‘SÖZÜNÜ SAKINMADAN’ SELİM İLERİ’Yİ AĞIRLADI ‘Sağduyuyla davranan insan çok az’ Kültür Servisi Sabit Fikir ve İstanbul Modern’in işbirliğiyle gerçekleştirilen “Sözünü Sakınmadan” etkinliği, bu kez Selim İleri’yi ağırladı. Selim İleri’nin 45 yıllık edebi yaşamının bir özetiyle başlayan etkinlik, yazarın şu ifadeleriyle devam etti: “Türkiye’de çok az insan sağduyusuyla davranıyor. Benim için bu alanda çok değer verdiğim eleştirmen, Füsun Akatlı’dır. ‘Kafes’le ilgili bir yazı yazmıştı. O dönem birbirimize dargındık, ona rağmen güzel bir yazıydı. Bu da kitaba gösterdiği değerdir.” Son kitabını, bazı insanların kendisinde bıraktığı duygularla yazdığını ifade eden İleri, yola çıkarken beslendiği kaynağın doğrudan yaşam olduğuna da değinerek, “Benim yetiştiğim zamanda, kendini yazmadığın vakit değerli sayılıyordu. Bugün edebiyatta gelinen noktada, çoğu kez insanın kendisinden yola çıktığı otobiyografik alan genişledi. Neden böyle olduğuna dair şöyle bir düşüncem var. 19. yüzyıl öyle yetkin bir noktaya gelmiş ki onunla yarışmak çok zor” dedi. Selim İleri, Türkçede büyük bir değişiklik yaşandığını da sözlerine ekledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle