23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kadınlar büyük kürtaj protestosuna hazırlanıyor. 17 Haziran’daki eylemde sürprizler var 3 İsyanın sesi Ankara’dan SEVİL ARINAN Kimin Vesayeti? Vesayet aslında Arapça bir sözcük: Emir, talimat anlamına geliyor. Bir kişinin mirasını yönetmek, onun talimatını yerine getirmek anlamında. Bu işi yapana vasî (a kısa i uzun okunur) deniyor. Esas olarak bir hukuk terimi. Zamanla, kendi kendini yönetemeyecek, doğru karar veremeyecek biçimde engelli olan kişilerin işlerini yürütmek üzere mahkemece tayin edilen kişilere de yaygınlaştırılıyor. Halk dilinde vesayet, bir kişinin veya grubun arkasında, onu yöneten, onu denetleyen, asıl emirleri veren güç anlamına da geliyor. ??? On yıllık AKP iktidarı, siyasal söylemleri, siyasal terminolojiyi de etkiliyor... Özellikle Başbakan Erdoğan’ın söylemleri, kullandığı terminoloji, hem kendi taraftarları hem de ona aynı mantıkla yanıt vermeye çalışan muhalifleri tarafından benimseniyor. Vesayet terimi de AKP iktidarının siyasal tartışmalarda yaygın olarak kullandığı bir sözcük. Özellikle “askeri vesayet” için kullanılmaya başlandı. Demokrasi karşıtı, olumsuz bir deyim olarak yerleşti: Vesayet denilince akla, demokrasinin kurum ve kurallarını zedeleyen, perde arkasında etkili olan askeri bir güç gelmeye başladı. Elbette “askeri vesayet” aynı zamanda “darbe” ile de ilişkilendirildi ve böylece olumsuz anlamı iyice pekiştirildi. Ayrıca “darbe tehdidi” toplumu yeniden biçimlendirmek için, bir “korku öğesi” olarak kullanılmaya başlandı ve böylece vesayet sözcüğünün olumsuz çağrışımları iyice güçlendirildi. Bu gelişme iki sonuç verdi: Birinci olarak, muhalifler, demokrasiden uzaklaştığını düşündükleri iktidar için, “askeri vesayet” ile aynı olumsuz anlamları taşıyan “sivil vesayet” terimini kullanmaya başladı. “Askeri vesayet” nasıl “askeri darbe” ile ilişkilendirildiyse, “sivil vesayet” de “sivil darbe” terimi ile ilişkilendirildi. İkinci olarak, iktidar ve destekçileri, bu kez bağımsız ve tarafsız yargıyı hedeflerine oturttu: “Yargı vesayeti” deyişi demokrasinin (daha doğrusu AKP iktidarının) üstündeki bir denetim ve önündeki bir engel olarak anlamlandırıldı. Yargıçlar yönetimi anlamına gelen “Jüristokrasi” de, “yargı vesayetinin” olumsuz anlamını pekiştirmek, siyasal iktidardan bağımsız ve tarafsız olan yargıyı yıpratmak için kullanılan bir olumsuz terim olarak kullanılmaya başladı. Yürütülen yaygın ve etkili bir kampanya sonunda, 12 Eylül 2011 referandumuyla yargı, siyasal iktidara (yani AKP’ye) bağımlı hale getirildi. Böylece on yıllık iktidarı süresinde silahlı kuvvetleri ve yargıyı tam denetime alan AKP iktidarı “askeri vesayet” ve “yargı vesayeti” terimlerini kullanmaktan vazgeçti... Ama onun yerine muhaliflerin kullandığı “sivil vesayet” ya da daha doğru bir deyişle “AKP vesayeti” tek başına kaldı ve yaygınlık kazandı. ??? Bu arada yargının evrensel hukuk kurallarına uymayan tutumu, özellikle de kitlesel ve uzun tutukluluk uygulamaları iki “vesayet odağını” daha tartışmaya açtı: Yargıdaki uygulamalar içteki ve dıştaki kamuoyunda ciddi rahatsızlıklar yaratmaya başlayınca önce, Emniyetin ve yargının üzerindeki bir “Gülen cemaati vesayeti” gündeme geldi. Yaygın olarak konuşulmaya başlayan bu iddia, AKP iktidarınca yalanlanmadı, tam tersine, sanki sorumluluk iktidarda değilmiş gibi bir izlenim yarattığı için pasif bir biçimde desteklendi de. Bunun üzerine “Gülen cemaati”ne yakın yazarlar cemaati aklamak amacıyla, Silivri’de görülen davaların arkasında ABD’nin olduğu biçiminde bir iddiayı kamuoyuna taşıdı ve böylece ABD de bir “vesayet odağı” olarak denkleme dahil oldu. Derken MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması olayı yeni bir fırtına estirdi; “yargı vesayeti” terimi, “Gülen cemaati vesayeti” kavramı ile birlikte yeniden ortaya çıktı. AKP iktidarı, bu olayı doğrudan kendisine yapılmış bir saldırı olarak algılayan ve bunu açıkça belirten Başbakan Erdoğan’ın arkasında saf tuttu. Bunun üzerine iktidara yakın yazarlar, “Emniyet ve yargı içinde odaklanmış bir gruptan” söz ederek açıkça ‘Gülen cemaati’ni hedef aldı. Artık “Gülen cemaati’nin vesayeti” gündeme oturmuştu. AKP iktidarı ile “Gülen cemaati” arasında başlayan bu “asıl vesayet” tartışması, iktidarın, ‘özel yetkili mahkemeler’in yetkilerini sınırlayan bir yasa tasarısı üzerinde çalışmaya başlamasıyla kamuoyuna da yansıdı. ‘Gülen cemaati’nin buna yanıtı gecikmedi: Bir yandan “darbe tehdidi” yeniden bir umacı olarak gündeme getirilirken öte yandan, cemaate yakın yazarlar (sözcüler?) “AKP’ye destek veren seçmenlerin vesayeti” adı altında, açıkça kendilerinin vesayetini ilan etti. Böylece “askeri vesayet” ile başlayan, iktidarca “yargı vesayeti” ve muhaliflerce “sivil vesayet” ile devam eden tartışmaya, önce kamuoyunca “Gülen cemaati vesayeti”, sonra da ‘Gülen cemaati’nce “ABD vesayeti” dahil edildi. Şu anda ‘Gülen cemaati’, seçmen vesayeti kavramından hareketle siyasal iktidar üzerindeki “kendi vesayetini” açıkça telaffuz etmiş ve hatta AKP’ye üstü kapalı bir biçimde tehditler de savurmuş bulunuyor. Bu tartışma ne sonuç verecek? Evrensel hukuk ve hukuk devleti kuralları uygulanmaya başlanacak mı, yoksa yargıda işler daha mı kötüye gidecek? Yaşayarak göreceğiz! ANKARA Kürtaj düzenlemesine tepkili 58 kadın örgütü pazar günü alanlara inip AKP iktidarının kürtajla ilgili başlattığı yasal çalışmalara tepki gösterecek. Düzenlemeden geri adım atılana kadar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile çalışmama kararı alan kadın örgütlerinin sürprizler içeren eylemi, 17 Haziran’da saat 16.00’da Dikmen Kavşağı’ndan yürüyüşle başlayacak. Protestonun son durağı Kolej Meydanı. Eyleme muhafazakâr kadın örgütleri de davet edildi. Örgütler, eylem için “Yasal değil yasak kürtaj öldürür”, “Devlet sussun kadınlar konuşsun”, “Kürtaj yasağı eşittir devlet terörü”, “Devlet terörü eşittir Uludere katliamı” pankartlarını hazırladı. Ayrıca eyleme, muhafazakâr örgütler de davet edilirken kadınların çeşitli sürprizler hazırlaması bekleniyor. Bunların yanı sıra örgütler, Ankara’daki eylemin ardından, İstanbul’da da tepkilerini meydanlara taşıyacak. Varoşlara da anlatılacak Hükümetin yasa çalışmalarında hızlı davranması nedeniyle, “mahalle çalışmaları” yapma kararı alan örgütler, Ankara’nın gelir seviyesi düşük semtlerini ziyaret edecek. Orgüt temsilcileri, kadınları ve aileleri bilgilendirecek. Eylem hazırlıklarını tamamlamak üzere olduklarını söyleyen Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kazanılmış haklarından vazgeçmeyeceklerini söyledi. Güllü, “Tepkimizi göstermek adına günlerdir yurtiçinde ve yurtdışında çalışmalarımızı yapıyoruz. Artık eylemlerimizle varız” dedi. Şeyhin miras kavgası Yurtdışından destek www.kurtajyasaklanamaz.com adlı internet sitesi aracılığıyla başlatılan imza kampanyasında da sona gelindi. Kampanyaya, kurumsal anlamda 650, bireysel anlamda 50 bin imza atıldı. Kampanyaya, Almanya, Portekiz, Sri Lanka ve ABD’den örgütler destek verdi. kanlı bitti MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da “şeyh” olarak bilinen ve 7 evlilik yapan Nizamettin Burak (85), nisan ayında ölünce 40 çocuğu arasında miras ve şeyhlik kavgası çıktı. Burak’ın yurtiçi ve yurtdışında yaşayan 23’ü kız, 17’si erkek toplam 40 çocuğu yıllar sonra taziyede buluştu. Defin işlemlerinden sonra Burak’ın 6 eşinden Burak ve Kaçan soyadını taşıyan 17 erkek çocuğu, Diyarbakır ve Mardin’deki 30 evi, Kızıltepe’deki arsaları, altın ve paraları paylaşmak için toplandı. Yunanistan’a yerleşip burada Yunan bir kadınla evlendikten sonra, miras paylaşımı için dönen oğlu Rifai Burak, çıkan kavgada öldürüldü. Kız kardeşlerden Maşallah Çimen ve Fatma Yıldırım, üvey ağabeyleri tarafından ölümle tehdit edildiğini belirtti. Sur ilçesinde yaşayan Nizamettin Burak, “Kadiri cemaati”nden icazet aldığını iddia ederek kendisini şeyh olarak ilan etmişti. İZMİR’İN YENİ PROJESİNİN ADI ‘Süt kuzusu’ olacaklar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP’nin devreye girmesinin ardırdan okullara süt dağıtımını durdurmak zorunda kalan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi varoşlardaki çocuklara ulaşacak. İzmirliler, internet üzerinden yapılan ankette, yeni projenin adının “Süt kuzusu” olmasını istediler. Büyükşehir Belediyesi’nin ilköğretim okulu öğrencilerinden sonra 05 yaş grubundaki çocuklara yönelik başlatacağı yeni süt kampanyası için açtığı isim yarışması sonuçlandı. 10 ismin yarıştığı ve 2 bin 420 oyun kullanıldığı ankette oyların 786’sını (yüzde 32.48’lik bir oranla) alan “Süt kuzusu”, kampanyanın yeni ismi olarak seçildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2005’tebaşlattığı “Okul Sütü” projesi ile 246 okuldaki 208 bin öğrenciye haftada 1.2 litre süt dağıtımı gerçekleştirmişti. Kadına destek ‘Çığ’ gibi “Kürtaj yasası kadın cinayeti”, “Kürtaj seçim değil zorunluluk” yazılı dövizler taşıdılar. Ülke gündeminin kendisini şaşırttığını belirten Çığ, “Başbakanımız kadınların başını bıraktı, öbür tarafları ile ilgilenmeye başladı” dedi. (NURPERİ DEĞİRMENCİ) odrum’da kadınlar kürtaj yasağı getiren yasayı protesto etmek amacıyla, Prof. Dr. B Muazzez İlmiye Çığ’ın da katılımıyla eylem yaptılar. Eylemde, “Benim bedenim Tayyip’in değil”, “Sabrımızı taşırma kendin yat kuluçkaya”, “Bedenim Uludere değil”, Yakıp fotoğraf çektirdiler VOLKAN BAYRAKTARAA BURSA (Cumhuriyet) İlçelerden aldıkları “S” plakalı minibüsleri şehir içerisinde kullanamayan araç sahipleri, araçlarıyla İzmir Yolu’nu trafiği kapattı. Protestocular bir minibüsü ateşe verirken bazıları aracın içine girerek fotoğraf çektirdi. Göstericiler AKP’li Belediye Başkanı Recep Altepe aleyhine slogan attı. OĞULLARI DEHŞET SAÇTI Profesör cinayeti CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir’de şizofreni hastası mimar Mithat Cingi (38), babası Prof. Emre Cingi ile annesi Prof. Munise İpek Cingi’yi tüfekle öldürdükten sonra intihar etti. Baba Cingi’nin son sözleri “Öldürdün beni” oldu. Cinayet, kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı baba ile farmakoloji anabilim dalı öğretim üyesi annenin, “Kendisine zarar verir” düşüncesiyle oğullarının evine gitmesi ve ikna çalışmaları sırasında yaşandı. KARAESMEN AİLESİ İYİLEŞİYOR Korkutan kaza İstanbul Haber Servisi ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden, gazetemiz yazarı Prof. Erhan Karaesmen ve eşi Prof. Engin Karaesmen, 29 Mayıs’ta bir otobüs firmasına ait servis aracının Maslak’ta köprü ayağına çarpması sonucu yaralandı. Şişli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Karaesmen’lere yapılan tıbbi müdahalenin ardından Erhan Karaesmen taburcu edilirken, iki diz kapağında kırıklar tespit edilen Engin Karaesmen’e platin takıldı. Karaesmen’lerin durumu iyiye gidiyor. SBS sabahı intihar etti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da 15 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi Nazik Kıraç, takdir belgesi alamadığı ve Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS) başarılı olamayacağını düşündüğü için sınava saatler kala kendini asarak intihar etti. İntihar öncesi not bırakan Kıraç, “Dedemin gittiği yere gidiyorum” diye yazdı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle