Katalog

5 MAYIS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mustafa Balbay’ın ‘Denizlerin Davası/Halit Çelenk Anlatıyor’ kitabı okurla buluştu Kanlı 1 Mayıs tartışması 7 ALPASLAN BERKTAY’DAN YEĞENİNE TEPKİ O ilmik boyunlarda Haber Merkezi “Benim hapislik uzadı. Halit Çelenk’i 5 Mayıs 2011’de Deniz Gezmiş’lerin idam yıldönümünün hemen öncesinde yitirdik. Deniz’lerin idamının 40. yılında, Halit Çelenk’in onların yanına gidişinin 1. yılında bu iki röportajı ve belgelerini kitap haline getirip okura sunmak yaşamın emri oldu.” Gazetemiz yazarı, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay “demir parmaklıklar arkasından, Silivri zulümhanesindeki tecrit koğuşundan” idamlarının 40. yılında Deniz’leri, ölümünün birinci yılında Çelenk’i, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “Denizlerin Davası/Halit Çelenk Anlatıyor” kitabıyla böyle selamlıyor. Balbay’ın, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın avukatı Halit Çelenk’le yaptığı iki söyleşinin belgelerle, fotoğraflarla kitaplaştırıldığı “Denizlerin Davası”nda iki röportajı bir bütün olarak okuduğumuzda nasıl bir tablo karşımıza çıkıyor?.. “Deniz’lerin boynuna geçirilen ilmik aslında hukukun, gençlik özlemlerinin, bağımsız Türkiye’nin boynuna geçirilmiştir. O ilmik hâlâ yerinde durmaktadır” diyen Balbay, bu sorunun yanıtını “Silivri 1 No’lu Cezaevi F3 Alt Koğuşu”ndan şöyle veriyor: “Deniz’lerin idamının 40. yılında hukukun siyasallaşmasından hırsın siyasallaşıp intikama dönüşmesine kadar hangi alanda ne kadar yol aldığımızı da karşılaştırma olanağı bulacaksınız...” Balbay kitabında önemli bir belgenin altını kalın çizgilerle çiziyor. Öyle ki kitabın DİSK yanıt ‘Ailemizin verecek tek firesi’ İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, 1 Mayıs kutlamalarının ardından yaptığı açıklamada, “İşçi sınıfı ayrışmadı, alanlarda birleşti. 1 milyon emekçinin katıldığı Taksim ve 1 Mayıs alanlarındaki resmi AKP hükümeti iyi görmeli. Alanlardan yükselen bu ses, AKP’nin ülkemizi sürüklediği karanlığa karşı bir uyarıdır” dedi. DİSK Genel Başkanı Ekici, yaptığı yazılı açıklamada “Taksim kutlamaları, yıllardır korku tellallığı yapanların, sola ve devrimcilere kara çalmaya çalışanların teorileri altüst ettiği gibi, devlet güdümlü sarı sendikacılığın gerçek yüzünü de teşhir etti. 1 Mayıs’ı gerçek niteliğinden soyutlayarak ‘piknik bayramı’ haline dönüştürmek isteyen yandaş sendikal anlayış, kendi geniş işçi tabanları tarafından da alanlarda terk edilmiş, hükümetin kürsüsü haline getirdikleri ve 1 Mayıs Marşı’nı dahi çalmaya cesaret edemedikleri ‘piknik bayramlarında’ teşhir edilmişlerdir. Emekçiler bu oyuna izin vermemiştir” dedi. 1 Mayıs 1977 katliamı aydınlatılmadan, bütün sorumluları yargılanıp hesap vermeden Türkiye’de gerçek bir demokrasiden bahsedilemeyeceğini vurgulayan Erol Ekici, özetle şunları söyledi: “Son günlerde, 1 Mayıs 77 katliamının gerçek boyutlarını karartmayı hedefleyen yeni ‘kontrgerilla’ taktikleri gündemi işgal etmeye başladı. Önümüzdeki günlerde gerekli yanıtı DİSK olarak kapsamlıca vereceğiz. Fakat şunu da belirtelim ki, hiçbir karartma kampanyası, derin devleti aklama operasyonu, 1955 yılı 67 Eylül olaylarında, Maraş katliamında olduğu gibi ‘solcuların üzerine atma’ gayretleri gerçekleri gizlemeye nasıl yetmemişse bugün de yetmeyecek, karanlığın uşaklığını yapanlar ve yapmaya soyunanlar, kendi yalanlarıyla tarihte hak ettikleri yeri alacaklardır.” Üç fidan belgeselinin galası yapıldı Ataşehir Belediyesi, Türkiye sosyalist gençlik hareketinin öncü isimlerinden “Üç Fidan” Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı, idamlarının 40. yılında yarın akşam Deniz Gezmiş Parkı’nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı etkinlikle anacak. Gazeteci Can Dündar’ın “Delikanlım… İyi Bak Yıldızlara…” adlı belgesel gösterimi ile başlayacak gecede, sanatçı Zülfü Livaneli de sevilen parçalarını “Üç Fidan” için söyleyecek. Ataşehir Belediyesi tarafından Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak amacıyla düzenlenecek olan etkinlikte gösterilecek olan gazeteciyazar Can Dündar’ın hazırladığı “Delikanlım… İyi Bak Yıldızlara…” adlı belgeselin galası Sahan Restaurant’ta gerçekleştirildi. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve eşi Gamze Akkuş’un ev sahipliği yaptığı geceye belgeselin yapımcısı Dündar, gazetemiz Yazıişleri Müdürü Güray Öz, yazarlarımız Şükran Soner, Ümit Zileli, Orhan Bursalı, gazeteci Can Ataklı, şair Sunay Akın, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş ve çok sayıda gazeteci katıldı. “Sunuş” yazısında, bu belgeye, “İkinci röportajdaki, dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı hukuk danışmanı olan Prof. Faruk Erem’in sunduğu mütalaa önemli bir belge niteliği taşıyor. En tepedeki makamdan gelen bu mütalaa sağduyulu uyarıları içeriyor” sözleriyle atıf yapıyor. Balbay kitapta herkesin dikkatini çekmeye çalıştığı belgenin tam metnine de yer veriyor. Tarih: 22 Mart 1972... Prof. Faruk Erem, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne “No’su 3/1928” olarak işlenen evrakla idam kararına ilişkin tarihi mütalaasını sunuyor. İşte o tarihi mütalaanın son bölümü şöyle: “Ölüm cezasının hemen infazında bir gelenek mevcut ise de belli bir infaz süresi yoktur. Böylesine önemli bir konuda, Adalet Bakanlığı’nın, müracaatların neticesini beklemeden infaza emretmesi veya böyle bir emir olsa dahi, savcılığın ileride kanunsuz sayılması mümkün böyle bir emri yerine getirmesi sorumluluğu getirmiş olabilir. İnsan hak larını (Anayasa 2) ve bunlar arasında başta gelen ‘yaşama hakkı’nı (Anayasa 14) önemsiz saymak mümkün değildir. Saygı ile mütalaa olarak arz olunur. 22.3.1972 Saat 22...” Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay kendi kurumunun çok sağlam hukuki dayanaklarını içeren bu mütalaasına karşın sadece bir gün sonra, belki de bu mütaaladan saatler sonra 23 Mart 1972’de Deniz, Yusuf, Hüseyin’in infaz yasasını ivedilikle onayladı. İşte bu süreç ve mütaalayla ilgili Balbay’ın soruları ile Çelenk’in verdiği tarihi yanıtlar kitapçılardaki raflarda yerini alan “Denizlerin Davası’nda” okurla buluşuyor... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Halil Berktay’ın 1 Mayıs katliamındaki ölümlerden sol grupları sorumlu tutmasına, kendisi de 1 Mayıs 1977’de Taksim’de olan amcası Alpaslan Berktay, “Kardeşim Erdoğan Berktay, 1951 TKP tevkifatında hapse atılırken Halil’i bana emanet etmişti ama tatlı hayatla, avlama taktikleri... Yıllardır antiemperyalist mücadele veren ailemizin tek firesidir o” sözleriyle tepki gösterdi. İzmir’de 12 Mart öncesi Demokratik Devrim Derneği’ni kuran, Mamak zindanlarında ABD emperyalizmine karşı direnen, 12 Eylül sonrasında da iki yıl İHD İzmir Şube Başkanlığı’nı yapan Alpaslan Berktay, yıllardır görüşmediği yeğeni nedeniyle aile adının kullanılmasından çok rahatsız. “Berktay soyadı sosyalizmin, Atatürkçülüğün, mücadelenin simgesidir. Babam da, ömrü siyasi şubelerde geçen annem de, abim Erdoğan da soyadımıza leke düşürmediler” diyor. Halil Berktay’la ilgili çıkan haberlerden büyük üzüntü duyduğunu belirten Berktay, şunları söyledi: “Ailemiz antiemperyalist. Hepimiz faşizme karşı yıllarca mücadele ettik. Yeğenim Halil’i bana emanet etmişti; üzülerek söylüyorum ki 1977 1 Mayıs katliamını çarpıtan o, Berktay soyadının tek firesidir. Amerika’da okumuştu, üstün yetenekliydi. Mesele, ihtirasları keşfetmek. Türkiye’de namuslu aydın olarak direnmenin faturası kolay değil. Tatlı hayat diyorlar ya, insanları oradan avlıyorlar. Babamın, annemin, abimin alınları tertemizdir.” “Kanlı 1 Mayıs’ta oradaydım, soyadım da Berktay! Konuşmam hem hak, hem de görevdir” diyen Berktay, şöyle konuştu: “Zerre kadar fraksiyon çatışması yoktu, beraberlik vardı. Ortalıkta bir tek polis gözükmemesi ise çok dikkat çekiciydi. ‘Bunlar böyledir, yine bir şey yapacaklar, suçu da bizlere atacaklar’ yorumları, daha Beşiktaş’ta başladı. Barış havası içinde biten mitingin sonunda biribirimizle vedalaşırken, tertip bir anda, düğmeye basılmışçasına başladı. Filmlerde bile görmediğim bir cehennemdi. Yaylım ateşi Intercontinental’den, Sular İdaresi’nden geliyordu. ” C MY B C MY B