17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MAYIS 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Hürriyetin Şartı Ş Arabuluculuk yor. Tasarıya ilişkin en önemli saptamayı CHP’li Ömer Süha Aldan yaptı: “Komisyon üyeleri olarak ABD’ye, İtalya’ya, İngiltere’ye ve Avusturya’ya geziler düzenledik. İtalya Adalet Bakanı arabuluculukla ilgili ‘Bunu yabancı şirketler istedi, onun için hukuk sistemimize aldık’ dedi. Dünya hızla şirketlerin yönettiği bir dünukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu H tasarısı Meclis’te görüşülüya haline dönüşüyor. Tekelci sermaye, kendi şirketleriyle ulusal hukuklara da egemen olma çabası içindedir. Terörün finansmanı yasa tasarısının da, devlet sırrı yasa tasarısının da temelinde bu vardır. Dışarıdan belli yasal düzenlemeler özellikle de öğretim üyeleri aracılığıyla iç hukukta yer alan aktörlere empoze edilmektedir.” Artık biliyoruz; adalet ve kalkınma, bağımlı yargının temelidir! ikago doruğunu birlik ve beraberlik duyguları içinde gerçekleştirdiğimiz NATO’yu tanıtmak üzere basılmış olan “Hürriyetin Şartı Uyanık Olmaktır” adlı broşür, Şubat 1960’ta çıkmış. İlk sayfasında şu satırları okuyorsunuz: “Hapse sokulmadan, temerküz kamplarına atılmadan veya kurşuna dizilme tehlikesine uğramadan dilediğiniz gibi yaşayamıyorsanız, sonunuz fikri esaret veya bedeni uşaklıktır. Böyle bir akıbete duçar değilsiniz, çünkü hür bir memlekette yaşıyorsunuz.” Broşürün son sayfasında da benzer bir ifade yer alıyor: “Evet, istediğiniz gibi yaşayabiliyor, düşüncelerinizi anlatıyor, dilediğiniz yere gidip gelebiliyorsunuz. Çünkü memleketiniz diğer 14 memlekette NATO sinesinde hürriyetinizi müdafaa için birleşmiştir.” 100’e yakın gazeteci düşünceleri nedeniyle tutuklandığına, biri emekli Genelkurmay Başkanı olmak üzere 365 askerin de içeride olduğuna, PROTOKOL SORUSU illi Eğitim Bakanlığı Hayat M Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Hayrât Vakfı’nın TOPLAMA Okurumuz Kasım Şair, taşlamasına “Toplama Toplum” adını vermiş: Aşağıda / Telepolis, teletuzak, pres tam / Yukarıda / Selam para, kelam yalan, armut ham. / Deli kızın çeyizine çevirdi son on yılda / Koskoca bir ülkeyi laf sepeti bir imam. Birileri bu milletin geniyle mi oynadı / Toplama toplum gibiyiz ürkek, pısırık, avam. her gün kıyılarımıza yeni bir tutuklama dalgasının çarptığına bakmayın siz, hürriyetimiz NATO’nun güvencesi altındadır. Kürecik radarı da, çok uyanık olduğumuzu ve hür bir memlekette yaşadığımızı gösteren ulu bir anıttır! arasında imzalanan protokolle Halk Eğitim Merkezleri’nde Kuranıkerim ve Osmanlı Türkçesi kursları açıldığını duyurmuştuk. Protokolde, “öğretici eğitimini sağlamak için uzman ve öğreticilerin yetiştirilmesini sağlamak” ve “kurslarda görev alacak uzman ve öğretim elemanlarını temin etmek” vakfın sorumlulukları arasında sayılmıştı. Ancak verecekleri hizmet karşılığında uzmanların alacakları ücretin kim tarafından karşılanacağı belirtilmemişti. Metinde yer almayan konular ile ilgili işlemler için yaygın eğitim kurumları yönetmeliği hükümlerine göre hareket edileceği hükmüne yer verilmişti. Eğitim muhabirimiz Sinan Tartanoğlu, “kurslardaki eğitmen ücretlerinin kim tarafından karşılanacağı” sorusunu hem Hayrât Vakfı’na, hem de bakanlığa yöneltti. İlginçtir, her iki taraftan da yanıt gelmedi. Adolf Hitler, Kadınlar ve Çocuklar Adolf Hitler’in propaganda şefi Dr. Joseph Goebbels özenle tuttuğu günlüğüne 29 Mart 1932 gecesi şu notu düşmüştü: “Önder (Hitler), kadına karşı alacağımız pozisyona ilişkin olarak çok yeni düşünceler üretiyor. Bunlar gelecek seçimler için belirleyici önem taşıyor; çünkü biz ilk seçimlerde bu alanda sert tepkilerle karşılaştık. Kadın erkeğin cinsel ve iş yoldaşıdır. Bu hep böyleydi ve günümüzün ekonomik koşullarında da hep böyle kalacaktır. Dün tarlada, bugün büroda, erkek hayatın örgütleyicisi, kadın ise onun yardımcısı ve yürütme organıdır. Bu düşünceler çağdaştır ve bizi yükseklere çıkaracaktır.” Nitekim kadınlara yönelik olarak sürdürdüğü propaganda sayesinde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi 1933 seçimlerinde kadınlardan çok sayıda oy alarak iktidara geldi ve Hitler başbakan oldu. ??? Nazilerin başa geçmeleriyle birlikte Hitler’in kadın politikası da adım adım hayata geçirildi. Nazi idealine göre kadın, kendilerinden önceki Weimar Cumhuriyeti’nde görülen özgürlükçü kadın hareketinin elde ettiği kazanımların tersine yeniden erkeğin egemenliği altına girmeliydi. Çıkarılan yeni yasalarla kadının eğitim ve çalışma olanakları kısıtlanıyordu. 1938 yılında kadının toplum içindeki rol ve değerinin vurgulanması doğrultusunda “Anneler Günü” ve “Anne Onur Madalyası” türü simgeler kurumsallaştırıldı. Naziler, kadının özgürlük ve eşitlik istemlerini, dolayısıyla kadın kurtuluş hareketini cinsler arası yerleşik düzeni yıkmak için ortaya atılmış bir “Yahudi buluşu” olarak değerlendiriyorlardı. ??? 8 Eylül 1934 günü Nürnberg’de toplanan NSDAP Kongresinde Hitler şunları söylemişti: “Kadının kurtuluşu/eşitliği/özgürlüğü, Yahudi beyni tarafından icat edilmiş sözcüklerdir. Biz, kadının erkeklerin dünyasına girmesini doğru bulmuyoruz. Bizim doğal ve doğru bulduğumuz, her iki dünyanın birbirinden ayrı kalmasıdır.” Joseph Goebbels, Nazilerin kadın politikasını tek cümlede özetliyordu: “Kadın için öncelikli, en iyi ve ona en uygun yer ailedir; onun yerine getirmesi gereken harika bir görevi vardır: Halka çocuklar armağan etmek!” “Anne Onur Madalyası”nın dağıtımına 21 Mayıs 1939 günü başlandı. Çok çocuk doğuran annelere madalya veriliyordu. Dört ve beş çocuk sahibi anneler bronz, altı ve yedi çocuklular gümüş, sekiz veya sekizden fazla çocuğa sahip olan anneler ise altın madalya ile ödüllendiriliyordu. Alman kadınların çocuk aldırmaları ise büyük bir suçtu. Ceza Yasası’nın Weimar Cumhuriyeti döneminde kaldırılmış olan 219 ve 220. maddeleri ağırlaştırılarak yeniden yürürlüğe girdi. Kürtaj yalnızca Yahudi ve başka “aşağı” ırklardan kadınlar için serbestti. ??? Nazi devletinde Alman çocukları ve gençleri büyük önem taşıyorlardı. “Mükemmel bir gençlik” yetiştirmek Hitler’in idealleri arasındaydı. Kendi sözleriyle “sert bir pedagoji anlayışı” vardı. Güçsüz, güçlü olanın önünde engel oluşturmamalıydı. “Benim ülkemde öyle bir gençlik yetişecek ki onun önünde dünya korkuya kapılacak” diyordu, “güçlü, soylu, korkusuz bir gençlik.” Hitler için gençlik “her şey”di. En şiddetli acılara bile dayanabilmeli, güçsüzlük nedir bilmemeliydi. “Özgür, fevkalade bir hayvan gibi gözlerinden şimşekler çakmalıydı” o gençliğin. Bir konuşmasını, “Benim gencim güçlü ve güzel olmalı” diye bitirmişti. Ne var ki o güçlü, güzel gençlik II. Dünya Savaşı’nda tükendi. Almanya milyonlarca insanını yitirdi, Hitler’in başlattığı savaş Avrupa’da 50 milyon kişinin ölümüne neden oldu. ??? Bana belki, “Bu yazıyı neden yazdın” diye soracaksınız. Belki duyduğum bir şeyler bu konuyu çağrıştırmış olabilir. Bilemiyorum! Zam ğitimİş Genel Başkanı Veli E Demir, AKP’nin memura yüzde 3.5+4’lük zam önerisinin anlamını tek tümcede özetliyor: “Yüzde 3.5+4’ün ortalama memur maaşında yapacağı artış 5575 TL arasındadır.” Zammın yaşamdaki yeri, memur eylemindeki bir pankartta yazılıydı: “Hayat 3.5 ile 4 arasındadır. Ya 3.5 atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.” Drama Buluşması”nı 620 Temmuz arasında yavaş kent Seferihisar’da gerçekleştirecek. Etkinliğin adı da “Şimdi İçin Yavaşla” olarak belirlenmiş. Dernek Başkanı Doç. Dr. Ömer Adıgüzel, Avrupa’nın 12 ülkesinden bilim uzmanlarının ve çocukların katılacağı etkinliğin kültürel etkileşimi sağlamaya yönelik olduğunu söylüyor: Drama Derneği, Çağdaş “Avrupa Gençlik ve Çocuk Drama buluşması “Tarihöncesi çağlardan beri Sofokles, Perikles, Anaksagoras gibi düşünürlere ve sanatçılara ev sahipliği yapmış olan Ege, bu sefer de farklı kültürlerden gelen çocukların kendi düşüncelerini paylaşıp tartışacağı, kendi türkülerini söyleyip, kendi oyunlarını sergileyecekleri evrensel bir yaratıcı drama şenliğine ev sahipliği yapacak. Yaratıcı drama yoluyla, danstan mime, mimden karikatüre, karikatürden sinemaya, sinemadan müziğe, müzikten tiyatroya kadar birçok sanatla iç içe bir süreç yaşayacak olan Türk ve dünya çocukları, süreç sonunda kendi kültürlerinin yansımalarını birbirlerine ışıtmış olarak ayrılacaklar Türkiye’den! Onlar gidip, bizim çocuklar burada kaldığında dünyanın ritmi yeniden düzenlenecek, yavaş yavaş. Burası biraz orada, orası biraz burada. Yaşamaya başlayacak!” Tiyatrolar kapanmak istense de, okul yerine medreseler açılsa da, bu topraklarda yeşeren uygarlık filizini kurutamayacaklar! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] İnsan hakları (1): ‘BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ 1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan eder... Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu, üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını ister... Ve o günden beri, 3 Aralık “Engelliler Günü” olarak bilinmekte. Türkiye’de nüfusun yüzde 12’si, 8 milyon 500 bin kişi engelli. Erkeklerde bu oran yüzde 11.10, kadınlarda, yüzde 13.45. Özürlülerin 3 milyon 783 bin 197’si erkek, 4 milyon 648 bin 740’ı kadın. Özürlü nüfusun bölgelere göre dağılımında da farklılıklar var. Buna göre, en çok özürlü Marmara Bölgesi’nde bulunurken, en az özürlü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşıyor. Marmara Bölgesi’ndeki nüfusun yüzde 13.1’i özürlüyken, bu oran Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 9.9 olarak belirlenmiş. İngiltere’de özürlü oranı yüzde 12, Avusturya’da yüzde 20, Yeni Zelanda’da yüzde 20, İsveç’te yüzde 12 Norveç’te yüzde 17. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “engellilerin özel olarak korunması” gereğini 61. maddesinde vurgulamıştır. “Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler MADDE 61 Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar, kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.” Birleşmiş Milletler Genel Konseyi’nin 9 Aralık 1975 tarihindeki toplantısında Engelli Hakları Bildirgesi yayımlanmış ve bu bildirgedeki hakların engelli kişilere sağlanması için gerekli uluslararası ve ulusal düzenlemelerin yapılması gerektiği belirtilmiştir. Türkiye, BM Engelli Hakları Bildirgesi’nin onaylar ve bu onay, 27084 sayılı Resmi Gazete’de 5825 sayılı yasa olarak yayımlanır. “Türkiye tarafından imzalanan, toplam 50 maddeden oluşan ve taraf olan devletlere, engellilere karşı ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek gibi yükümlülükler getiren sözleşmenin” uygulanması Bakanlar Kurulu’na bırakılır. Bir masalı andıran Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin, 3. maddesinde yer alan “Sözleşmenin Genel İlkelerini” aktaralım: “ (a) Kendi seçimlerini yapma özgürlükleri ve bağımsızlıkları da dahil olmak üzere, kişilerin doğuştan sahip oldukları onura ve bireysel özerkliklerine saygı gösterilmesi, (b) Ayrımcılık yapılmaması, (c) Topluma tam ve etkili katılım ve dahil olma, (d) Farklılıklara saygı gösterilmesi ve engelliliğin insan çeşitliliğinin ve insanlığın bir parçası olarak kabul edilmesi, (e) Fırsat eşitliği, (f) Erişilebilirlik, (g) Kadın ve erkek arasında eşitlik, (h) Engelli çocukların gelişen kapasitelerine saygı duyulması ve engelli çocukların kendi kimliklerini koruyabilmeleri için haklarına saygı duyulması.” HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Bir ülkenin iske 1 le ya da limanları arasında gemi işlet 2 me işi. 2/ Lütfi Ö. 3 Akad’ın bir filmi... 4 İşçi. 3/ Yapıları yıldırımdan koruyan 5 aygıt. 4/ “Bir se 6 si duymaya göre7 yim/İki gözüm iki çeşme” (Orhan Ve 8 li)... Yakışır, yerin 9 de, uygun. 5/ Ispa1 2 3 4 5 6 7 8 9 nakgillerden, sapları etli bir ot... Bir şeyin olancası, 1 M O N O G R A F İ bütünü. 6/ Endonezya’nın 2 E L İ K E Ş İ L plaka imi... “Bir düşü 3 S A L S T İ L O nür bu bahçelerde/Altın 4 İ S H A İ N tüyü sonbahara uygun” 5 H I R A MA T E (Ahmet Haşim)... Lityum 6 E R İ E E S elementinin simgesi. 7/ 7 K E N A N E L A Yurdumuzun batısında bir E D İ M körfez. 8/ Cennet ile ce 8 A T E Ş hennem arasında bulun 9 L İ T O G R A F İ duğuna inanılan yer... Geçmiş zaman. 9/ Türkiye ile Ermenistan arasında bir sınır kapısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Marangozlukta kullanılan kollu testere. 2/ Kargaşa, başıboşluk... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 3/ Maden ve inşaat işçilerinin giydiği koruyucu başlık... Parlak kırmızı renkte bir süs taşı. 4/ Hazır, mevcut... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 5/ Kekeme ya da dilsiz kimse... Doğu Slav halkı. 6/ Roma mitolojisinde aşk tanrısı... Muma batırılmış fitil. 7/ Ormanlık bölgelerde yaşayan bir kürk hayvanı... Nâzım Hikmet’in soyadı. 8/ Meyve şekeri. 9/ Bir cins antibiyotik. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle