17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MAYIS 2012 SALI ???? CUMHURİYET SAYFA SPOR 17 G.Saray Başkanı Aysal ile F.Bahçe Başkanvekili Özdemir birbirlerine sert eleştiriler yöneltti Canlı yayında kupa savaşı Spor Servisi G.Saray ve F.Bahçe arasında 3 Temmuz süreciyle başlayan, sezon içinde şiddetlenerek devam eden ve Sarı Kırmızılı ekibin şampiyonluğu sonrası iyice alevlenen ‘savaş’ dün yeni bir boyut kazandı. G.Saray Başkanı Ünal Aysal’ın, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda F.Bahçe ile berabere kalarak şampiyonluklarını ilan ettiği maç sonrası yaşananlarla ilgili yaptığı açıklama gündeme bomba gibi düştü. Aysal, derbi sonrası saha içinde yaşanan olaylarda 3 4 bin F.Bahçeli taraftarın holigan ekibi olduğunu belirtip, maçın ardından hiçbir Sarı Lacivertli yöneticinin kendileriyle ilgilenmediğini söyledi. Sarı Lacivertli kulüp Aysal’ın bu sözlerine büyük tepki göstererek internet sitesi üzerinden “Tebrikler G.Saray, tebrikler Aysal!” başlıklı sert bir açıklama yayımladı. Bu gerilim sonrası Aysal ile F.Bahçe Başkanvekili Nihat Özdemir, canlı yayımlanan Kanal D Ana Haber Bülteni’ne bağlandı ve birbirlerine çarpıcı sözler sarf etti. AYSAL’A SERT TEPKİ Spor Servisi F.Bahçe Kulübü, internet sitesi üzerinden G.Saray Başkanı Ünal Aysal’ı eleştiren şu sert açıklamayı yaptı: 20112012 sezonunu son maçta F.Bahçe ile berabere kalarak şampiyonlukla noktalayan G.Saray’ı en içten duygularımızla kutluyor, Şampiyonlar Ligi’nde başarılar diliyoruz. Yarım puan farkla şampiyonluğu kaybeden futbol takımımızı gönülden tebrik ediyor, Türkiye Kupası Finali’nde başarılar diliyoruz. Şampiyonluk sevincini ilk dakikadan itibaren ‘F.Bahçe’ye küfür ve Başkanı’na ağır hakaret’ ekseninde kutlayan futbolcularını görmezden gelen G.Saray yönetimi, biber gazından etkilenen taraftarlarımızın sahada tedavi görmekte olduğunu bilmesine rağmen, seremoninin sahada yapılması konusunda ısrarcı davranmıştır. Hangi ahlak bekçiliğinin içinde holiganlık, hangi Fair Play ruhunun içinde yangına körükle gitmek vardır? Ünal Aysal, ‘Maçın ardından tek bir F.Bahçeli yönetici dahi göremedik, herhalde çok yoğunlardı’ şeklinde birtakım sözler sarf etmiştir. Oysa Nihat Özdemir, Serhat Çeçen, Mithat Yenigün, Nihat Özbağı, Hakan Dinçay, Ömer Temelli gecenin sonuna kadar olaylara anbe an müdahale etmiştir. Aysal’ın açıkça gerçekleri çarpıtması, kulüp başkanı ağırlığına yakışmamaktadır. Aysal’ın, benzer şekilde, yaşanan olaylara dair en ufak bir fikri olmamasına rağmen, taraftarımız hakkında ‘holigan’ ve benzeri çirkin söylemlerde bulunması asla kabul edilemez. Dün söylediğini bugün inkâr etmekten kaçınmayan Aysal’a, açıkça ifade etmek isteriz ki; sarf edilecek tek bir lafın muhatabı 25 milyondur. Kendilerini iyilik savaşçısı ilan ederek, iyilerin kazandığını ima eden Aysal’ın, ülkemizde yaşanan süreçten ne kadar uzak olduğu, kupa kazanmalarını adeta bir çocuk filmini anlatır edasında aktarmasından da bellidir. Sonuç olarak, Galatasaray Başkanı’nın ve yönetiminin bu tavrı, kupanın önüne geçerek tarihe not edilecektir. ‘G.Saray’ı Terim mi yönetiyor?’ Canlı yayında ilk sözü alan Nihat Özdemir, “1 hafta önce ben, Ali Koç ve Cihan Kamer, TFF’yi ziyaret ettik. Başkanvekili Ufuk Özerten bize ‘Kupayı Kadıköy’de vermek istemiyoruz. Bu yüzden maçı cumartesi gününe koyduk’ dedi. Ünal Aysal ve Ali Dürüst ile görüştük. Onlar da ‘Kupa törenine lüzum olmasın. Bir gün sonra alalım’ gibisinden sözler söyledi. Sonra Ufuk Özerten’i aradım ve ‘Kupayı bir gün sonra kazanan takım kendi sahasında alsın’ dedik. Bir gün sonra bu karar alınmışken sayın Ünal Aysal ‘Biz kupanın maçtan sonra verilmesini istiyoruz’ dedi. G.Saray Başkanı Yıldırım Demirören’e, Ünal Aysal, ‘Bu kupayı Ünal Aysal, TFF yönetimi soyunma odasında da alsak olur’ dedi. Maç hakkında, “TFF’nin bu görevi sonu soyunma odasına geldiğimizde kupa icra edebileceğine inanmıyoruz. ve madalyalar oradaydı. G.Saray yönetimi Yeni bir seçim, yeni bir kupanın orada alınmasını istedi ancak Fatih federasyon ve yeni bir anlayışla Terim buna itiraz etti ve kupa verilmedi. Türk sporunun yeniden G.Saray’ı Ünal Aysal mı idare ediyor, yoksa yapılandırılması gerektiğine Fatih Terim mi? G.Saray’ın şampiyonluğunu inanıyoruz” dedi. kutluyorum ancak bu sevinçlerini asla affetmeyeceğim” dedi. ‘YENİ TFF İSTİYORUZ’ Taraftar Düşman mı? ARİF KIZILYALIN FenerbahçeGalatasaray derbisi öncesi ve sonrası yaşanan futbol terörü ülke gündemindeki yerini korurken polisin orantısız güç kullanımına yönelik öfke dinmek bilmiyor. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki ‘hiçbirimiz’ suçsuz değiliz bu gerginlikte. Olamayız da. Örneğin sosyal paylaşım siteleri, ilginç fotoğraflar ve konum kayıtları yayımlıyor. Bir polis memurunun taraftara silah doğrultması son dönemlerdeki en can alıcı fotoğraf. Yine üstelik spor olaylarına uzman bir polisin, yerde yatan taraftarın ağzına kösele ayakabısı ile tekme atması, sorgulanması gereken bir enstantane. En acısı da polis olduğu anlaşılan birinin, sahaya yabancı madde atan taraftarlara yönelik, “Aziz’in p.çleri, şimdi sizin canınıza okuyayım da görün” deyişinin kayda alındığı video görüntüsü. Merak eden, sosyal paylaşım sitelerinde bulabilir bu kayıtları. Elbette bu, ‘kendini bilmez’ grupların sahaya girip Fenerbahçe’yi yakmasını haklı gösteremez ve hem saha içinde hem saha dışında teröre ortak olan kişiler sporsever de olamaz. Ama İstanbul polisi şunu bilmeli ki taraftar ‘düşman’ değil. Hele bu satırların yazarının şahit olduğu, polis şefinin emrindeki birliğe, “Haydi aslanlarım geri alacaksınız o koridoru” dedikten sonra 100 kişilik çevik kuvvetin plastik mermi ve gaz bombası eşliğinde sahaya dalışı, “Taraftar düşman mı” sorusunu gündeme getiriyor. F.BAHÇE: SORUMLU EMNİYET Spor Servisi F.Bahçe Kulübü, Galatasaray ile oynanan Süper Final maçı sonrası çıkan olayların Emniyet güçleri tarafından başlatıldığını belirterek Sarı Lacivertli taraftarların tahrik edildiğini ifade etti. Fenerbahçe taraftarının, maç boyunca ve sonrasında G.Saraylı futbolculara tepki göstermediği belirtilirken emniyet güçlerinin, toplum psikolojisini doğru yönetememesiyle olayların ciddi boyutlara geldiği vurgulandı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: Maç öncesinde, stadımızın etrafında takımını desteklemeye gelen taraftarlarımıza, hâlâ kavrayamadığımız nedenlerle biber gazı ile yapılan müdahale, kullanılan orantısız güç ‘büyük resme bakıldığında’ maçın bitiminden 15 dakika sonra çıkan olayların adeta habercisiydi. Maç öncesinde yaşatılan tahriklere rağmen taraftarlarımız maçta kulüplerini zor durumda bırakacak hiçbir davranışta bulunmamış; maç sonunda taraftarlarımızın bir bölümü, hemen çıkışa yönelirken geride kalan taraftarlarımız ise takımlarını son bir kez alkışlamak istemişlerdir. Maç sonunda, çocukların, kadınların, hamile eşlerin, genç yaşlı onlarca insanın dağılacağı bir yer yokken, stat dışında ve stat içinde aynı anda kullanılan ve insanlara gidecek yer bırakmayan biber gazı, birçok taraftarımızın, suçsuz yere acı çekmesine, geceyi hastanelerde tamamlamasına sebep olmuştur. ‘Kupayı Fenerbahçe’nin alacağına inanan bir zümre vardı’ Nihat Özdemir’in bu sözlerine yanıt veren G.Saray Başkanı Aysal, “Sayın Özdemir oldukça zor bir dönemden sonra hayal dolu sözler söylüyor. Nihat Özdemir’in bu sözlerini ciddi bulmuyorum. Utandırıcı bir açıklama olarak görüyorum. Gerçeklerle hayal mahsullerini birbirine karıştırarak biraz yolunu kaybetmiş gibi duruyor. Evet, bu telefon görüşmesi oldu. Telefondaki teklifi enteresan bulup, yönetim kuruluna götüreceğimi söyledim. Sonra bu kararı Fatih Terim değil, yönetim kurulu olarak biz aldık. Bu yüzden de TFF kupayı stada getirdi. Bu kupayı F.Bahçe’nin alacağına inanan büyük bir zümre vardı. Sayın Özdemir’in, yönetimimizde kaos yaratmak isteyen sözlerini teessüfle karşılıyorum. Olaylarda F.Bahçe yönetimini dışarıda tutmaya çalıştım. Kupanın sahada alınması daha büyük çatışmaları önledi. Bu sefer biz G.Saray taraftarını kontrol edemezdik. Şampiyon F.Bahçe olsa, onlar da kupayı almak için aynı şeyi yapardı” diye konuştu. TSYD Yönetim Kurulu, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanan Süper Lig finali sonrası yaşanan olayları bir bildiri ile kınadı. ELEŞTİRİ METİN TÜKENMEZ Savaştan Nasıl Kurtuldum? Stresli bir süreçten geçen Fenerbahçe taraftarına güvenlik güçlerinin gösterdiği tavır şaşırttı MAHMUTİ İLE DEVAM Spor Servisi İlk kez katıldığı THY Euroleague’de başarılı bir sezon geçiren ve Beko Basketbol Ligi’nde yarıfinalde mücadele eden G.Saray Medical Park, koçu Oktay Mahmuti’yi takımın başında tuttu ve tecrübeli antrenör ile 2+2 yıllık sözleşme imzaladı. Sarı Kırmızılı kulüpten yapılan açıklamada, “Hocamıza bugüne kadar göstermiş olduğu başarılı hizmetlerinden dolayı teşekkür eder, katkılarının artarak devam edeceğinden emin olduğumuzu belirtmek isteriz” ifadelerine yer verildi. Öte yandan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nda antrenör George Dikeoulakos’un sözleşmesi uzatılırken Polkowice’den Agnieszka Bibrzycka ve Rusya’nın Nadezhda takımından Belaruslu Anastasiya Verameyenka’nın transfer edildiği duyuruldu. Şükrü Saracoğlu Stadı’nın basın çalışma alanı sonradan yenilenerek olağanüstü güzellikte bir yer olmuş. Böylesine çağcıl bir çalışma alanı ne yeni yapılan Ali Sami Yen Kompleksi’nde ne de Avrupa’daki futbol alanlarında var. Gelgelelim Saracoğlu’nun basın tribünü gördüğüm statların içinde en ilkel olanı. Bunu birçok kez dile getirdim ama basın çalışanlarına işkence olsun diye midir nedir bir türlü iyileştirme yapılmıyor. Şampiyonluk maçının son düdüğünden sonra biraz daha tribünde kaldım. Telekom tribünleri ile Emniyet güçleri arasındaki gerilim başlamıştı ki, bilgisunar (internet) ile yazımı göndermek için içeri, basın çalışma alanına geçtim. Yazı ile uğraşırken birden çalışma alanının kapıları zorlanıp bir grup F.Bahçe yandaşı içeri doldu. Onların derdi bir saldırı yapmak değil, savaş alanına dönen sahanın içi ve tribünlerinden canlarını kurtarmaktı, özellikle yanlarındaki 4 küçük çocuğun bu olaylardan etkilenmesini önlemekti. Yandaşlar içeri girince basın çalışma alanının en dip noktasına gittim. Çünkü kapıdan içeriye biber gazı doluyordu. Bulunduğumuz yer stadın 6. katıydı. Saha içinden ve dışından atılan biber gazı içeri dolmuştu. Giriş çıkışlar kapanmıştı. Yukarıdan dışarıya göz attığımızda tam bir savaş alanı görünüyordu. 12 Eylül 1980 öncesi üniversite öğrencisi olarak birçok çatışmanın, gösterinin, çapraz ateşin altında kalmış, 1 Mayıs 1977’de alanda bulunmuştum. Ama onların hepsi futboldan sonraki cumartesi akşamı görüntülerinin yanında küçük kalırdı. Saatler ilerliyor, sokaklarda savaş görüntüleri devam ediyor, F.Bahçe yandaşları Emniyet görevlilerinin bulunduğu yere demir kapıları koparıp atıyorlardı. Zaman da ilerliyor, F.Bahçeli çocuklar üzerinde formaları olduğu halde bizim çalışma alanımızda oturuyorlardı. Gözleri iki çeşmeydi. Sanki F.Bahçe kaybettiği için ağlıyorlardı. Ama onlar artık takımlarını düşünecek durumda değildi. Biber gazından etkilenmiş, öylece duruyorlardı. Futbolcular: Polis abarttı HİLMİ TÜRKAY Olaylara Lig TV sansürü Bir baba olarak gözlerimi yakan biber gazıydı, ama yüreğimi acıtan neydi? Dışardaki olaylar devam ederken stattan ayrılmaya karar verdim. Saat 24’e doğru ilerliyordu. Bir umutla metrobüse koştuk. Ne görelim? Savaş orada da devam ediyordu. Oradaki bir üst görevli telsizi elinde sağa sola emirler veriyordu. Bizim sürücüye de duraklarda durmamak koşuluyla derhal yola çıkmasını söyledi. Biz her tarafı kırık dökük araçla Zincirlikuyu’ya doğru yola çıktık. İçerisi F.Bahçe yandaşlarıyla doluydu. Boğaz Köprüsü’ne doğru ise egemenlik G.Saraylıların eline geçmişti. Yolda kavgalar, dövüşler, Boğaz Köprüsü’nün üzerinde birbirine girenlere tanıklık edip, Zincirlikuyu’da bizi ne beklediğinin endişesi ve kaygısıyla son durağa geldik. Neyse ki indiğimiz yerde F.Bahçeliler çoğunluktaydı ve polis onları bir noktada toplayıp metrobüs aktarması yapılması için güvenceye almıştı. Eve gelince çoluk çocuk rengimin neden kaçtığını sordular. “Maçtan sonra olayları izlemediniz mi” diye sordum. “Maçtan sonra Lig TV yayını kesti” dediler. Saçma sapan bir uygulama sonucunda ülkeyi ve futbolunu bu duruma düşürenler görüntüleri saklayarak aklanacaklarını sanıyorlar. Ne yazık! Gördüklerim bir futbol ortamı değil, sosyal bir olguydu. Bu olguyu polisiye önlemlerle gidermeye çalışanlar, sosyal çelişmeleri daha da büyütmekten öteye gidemezler. Sosyoloji bilimi böyle söylüyor... FenerbahçeGalatasaray maçı öncesi ve sonrası yaşananları belleğimizden çıkarmak hiç de kolay olmayacak. Stat içinde, dışında ve de televizyon başındakiler gördükleri karşısında adeta donakaldı. Nasıl kalmasın ki.. 3 Temmuz’dan bu yana, her gün her gece stresli sürecin içinden geçen takımın taraftarına polisin gösterdiği tavır, Sarı Lacivertlilerin gerek konuk ekibi gerekse takımlarını alkış tutmaya başladıkları sıralarda Süper Final’e gölge düşürdü. O annelerin, babaların kucaklarına alıp, sarıp sarmadıkları çocuklarıyla sağa sola koşuşturmaları, gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Basın tribününden çıkmak üzereyken üzerimize doğru sıkılan biber gazı ve hemen akabinde kapıların kapanmasıyla dumanın içinde kalmak bizi ölümle burun buruna getirdi. Dün bir basın organında okudum, biber gazı insanı öldürebiliyormuş! Ne oluyor? Önce gözleriniz yaşarmaya, yanmaya başlıyor. Etrafta fazla duman olmadığı halde genzinizde ilk acıları Lig bitti. Galatasaray şampiyon. Maç öncesi yapılan yorumlar havada kaldı. Fenerbahçe’nin umudunu maçın havası sürükledi götürdü. Galatasaray’ın umutları ise hayat buldu. Futbolun tanrısı Galatasaray’a omuz verdi. Maç, final gibi olmadı. 22 oyuncu sanki şoka girmişti. Hepsi canlı bomba gibiydi. Sonra saha, savaş alanına döndü. Kırmızı ve sarı kartlar havada uçuştu. Bu koşullarda maçı yöneten hakemi tebrik etmek lazım. Böylesi bir karışıklığa ne gerek vardı? Bir sınıf düşünelim. O sınıfta bir öğrenci tam not almış, diğeri tam nottan bir eksik almış. Kendini tatminden başka bir şey değil. Ne birisi yeni dünya yarattı ne de ötekisinin dünyası karardı. Centilmenlik böyle düşünmeyi gerektirir. Her zaman yazdığım gibi bu iki takımın kutsal rekabetini davranışlarıyla bir kan davası haline getirenler asıl utanması gerekenlerdir. hissediyorsunuz, acılar artıyor, genziniz doluyor, boğulma hissi geliyor. Kalbinizde bir sıkışma hissediyorsunuz. Alerji ve astım hastaları için çok büyük tehlike. İşte insanlarımızın büyük çoğunluğu bunu yaşadı. Bu final bana göre şampiyonluktan öte daha çok olaylarıyla anımsanacak. Yaralar sarılıyor Sarı Lacivertli takımın bu beraberlikle son maçta kaybettiği üçüncü şampiyonluk. Daha önce de ifade ettiğim gibi ilkini Denizli’de yaşamıştı. Sonra Kadıköy ve yine Kadıköy. İşin ilginç tarafı kaybettiği maçların hepsini yenilerek değil berabere kalarak bitirmesi. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmayı kim ister, tabii ki hiç kimse. Maç gecesi moraller bozulmuş olsa da toparlanmak zorundasınız. Çünkü takımın yarın oynayacağı bir kupa maçı var. Futbolcular Samandıra’da dün yeniden kilitlendi. Yaptıkları idman son derece keyifli geçti. 29 yıldır bu kupa alınmıyor! Olaylarla ilgili hepsinin ortak serzenişi şöyleydi: “Polis şiddeti abartılı kullandı.” Başbakan mı Federasyon mu? KİM DOĞRU SÖYLÜYOR? Spor Servisi Türkiye, FenerbahçeGalatasaray maçı sonrası yaşanan gerginliğin sıkıntısını üzerinden atamazken şimdi de Galatasaray’ın şampiyonluk kupasını Kadıköy’de kaldırması üzerine polemik başladı. Gazeteci Mehmet Ali Birand ve Galatasaray’ın yöneticisi Abdurrahim Albayrak’ın, “Kupa Başbakan’ın sayesinde verildi” söyleminin ardından Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu açıklamaları yalanlarcasına yayımladığı bildiri dikkatlerden kaçmadı. TFF’nin önceki günkü açıklamasında kupa töreninin gecikmesinin statta oluşan olumsuz şartların bir sonucu olduğu vurgulandı. Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun, kupanın maç bitiminde verilmesini kararlaştırıldığının ifade edildiği açıklamada “Kupa töreninin gecikmesini, statta oluşan olumsuz ortamı dikkate almadan eleştirmek ise haksızlıktır. Kupa, Valilikçe sahada güvenli ortamın hazırlanması sonrasında, bizzat Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun da hazır bulunduğu törende, Başkanımız Yıldırım Demirören tarafından şampiyon Galatasaray’a takdim edilmiştir. Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, hafta içerisinde kulüplerimiz ile yapılan görüşmelerde mutabakat sağlamış, gösterdikleri duyarlılık nedeniyle kendilerine teşekkür etmiş, ardından oluşan düşünce İstanbul Valiliği’ne iletilmiş ve kupanın maç bitiminde verilmesini karara bağlamıştır” denildi. istemiyor. Zaman zaman söylerim; Fenerbahçe bir devrim kulübüdür. demokrat ve cumhuriyetçidir. Bütün bunlar doğrudur da bu özelliklerin gereğini yapacak olanlar ortada yok. Geçen dönemlerde Aziz Yıldırım’a diktatör yakıştırması yapılmıştı. Peki, Aziz Yıldırım’ın karşısına rakip olarak çıkmayanlar onun daha diktatör olmasına yardım etmiyor mu? İlla kazanmak mıdır önemli olan? “Duayensin. Neden adaylığını koymuyorsun?” diyenler var. Doğru, ama siz Fenerbahçe’de 657 sayılı yasa ile emekli olan bir başkan gördünüz mü hiç. 56 bin kişinin 50 liradan nasıl üye aidatlarını ödeyebilirim. Üyelere nasıl turistik gazinolarda lale devri yaşatabilirim. Bırakın bunları, 10 kişiye bile Boğaz’da balık yedirmem zordur. Fenerbahçe’yi canımdan çok seviyorum demek kolay. Hodri meydan... GÜNÜN İÇİNDEN TRABZONSPOR Teknik Direktörü Şenol Güneş’in takımdan ayrılmayı düşündüğü iddia edildi. Güneş bugün yapacağı açıklamayla konuya netlik kazandıracak. ZİRAAT Türkiye Kupası finalindeki BursasporF.Bahçe maçını hakem Bülent Yıldırım yönetecek. İSTANBUL Büyükşehir Belediyespor’da teknik direktör Arif Erdem ile yollar ayrıldı. İBB’de teknik direktörlüğe Beşiktaş’ın eski çalıştırıcısı Carlos Carvalhal’in getirileceği öğrenildi. 6’LI; 247121 (Bursa) 5.006,98 TL verdi. GÜNÜN PROGRAMI: BASKETBOL Play Off Yarı Final Maçları (Abdi İpekçi/20.00) Galatasaray Medical ParkBeşiktaş Milangaz. TV’DE SPOR: Lig TV 3/20.00 Galatasaray Medical ParkBeşiktaş Milangaz, TRT Spor/21.30 Fortuna DüsseldorfHertha Berlin. Abdürrahim Albayrak İkincilik de Kutsaldır... Ya maç sonrası? 12. adam dediğimiz Fenerbahçeli taraftarların, tribünlerin koltuklarını söküp sahaya atarak kulübü ekonomik zarara uğratması ileride ceza almasını da gerektirecek olan olaylara sebebiyet vermesi doğru muydu? Galatasaray bileğinin hakkıyla şampiyon oldu. Tebrik ediyoruz, ya Fenerbahçe? Onu iki misli tebrik etmemiz gerekir. Geçirdiği fırtınalardan sonra ikinci olması birinci olmaktan daha da değerli. Fenerbahçe’yi de kutlarız. yapılacak ama hiç ses seda yok. Alışılmışın dışında bir kongre öncesi yaşıyoruz. Oysa, geçmiş dönemlerde kongre arifeleri çok renkli olurdu. Bu sene durum değişik...Eskisi gibi yüzlerce hatta binlerce kişi ile dolup, taşmıyor. Farklı adaylar olmadığı için rekabet yok. Rekabet olmayınca da manzara böyle oluyor. Galiba başkan adaylığında Aziz Yıldırım tek tabanca. Hani nerede Ali Şen’ler, Vefa’lar, Saran’lar, Kalkavan’lar? Olayları tribünden izliyorlar. Cesaretleri mi kırıldı ? Belki de kaybetmek istemediklerindendir. Kimse elini taşın altına koymak ALTILI GANYANADANA 9 6 5 8 2 1/15 8 2 2 3 12 11/4 5 15 11 2 3 4 15 2 1 Einstein olsan bile... Hafta sonunda Fenerbahçe Kongresi C MY B C MY B 3 2 1 4 ALTILI GANYAN 1 6 13 3 4 1 1 5 1 8 4 7/5 13 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle