26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2012 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Demokrasi Kavramı ve Ölçütleri Göz Boyamak SANATÇILIK, yaratıcılık, bilimcilik gibi iddialı olmasa bile, yaptığınız işi yapışınıza bir de uzaktan bakmak her zaman yararlıdır. Mimar, çizdiği planla yükselmekte olan binaya bakmadan durur mu? Bin bir özveriyle kurulmuş ve bugünlere getirilip elimize verilmiş bir Cumhuriyeti neye çevirdiğimize ara sıra biraz uzaktan bakınca gördüğümüzü beğeniyor muyuz? Nasıl beğenelim ki, önünüzdeki görüntü, çarpıklığı, eksikliği, yanlışlığı, tutarsızlığı, dengesizliği, çirkinliği ve haksızlıklarıyla, bırakın beğenilmeyi, tam tersine, biraz bilgili, zevkli ve izanlı insanlarımızı bile rahatsız etmektedir. ıştan gelen övgüler, ülkemizi bölgenin en güçlü ve güvenilir devleti diye yücelten değerlendirmeler ve Ortadoğu’nun sözde devrimcilerince özenilmesi gereken bir örnek olarak göstermeler, gururunuzu hafifçe okşasa da böyle bir rahatsızlıktan sizi kurtarmaya yetmez. Çünkü “mülkün temeli” denen yargınızın hırpalandığını, gelecek kuşakları emanet edeceğiniz ulusal eğitim yapınızın parça parça edildiğini, dış açığınızın kapanmadığını, yaygın işsizliğin bitmediğini, geçim sıkıntısının sürdüğünü yaşıyor ve biliyorsunuz. Daha kötü olan da şudur: Yaşayarak bildiğiniz gerçeklik böyleyken, dış övgüler ve içteki boş şişinmeler ister istemez kuşkuculuğa ve hatta sinsi bir paranoyaya sürüklemektedir sizi: Acaba bizi sevmeyenler, istemeyenler, içinde bulunduğumuz durumu olumlu ve beğenilir gösterip büyüklük hastalığına kapılarak yanlışlar yapmamızı ve öylece yenilgiden yenilgiye sürüklenerek sonuçta küçük düşmemizi mi hesaplamışlardır? Ne var ki, Sayın Başbakan da Arap Baharı’na yol gösterip Yakındoğu’yu sıraya sokma girişimleriyle göz boyamak isterken neredeyse bütün komşuları küstürüp, eski dostları azarlamakla olumsuz tutumları körüklemiş, İstanbul’un Dolmabahçe’sini bölge merkezi yapmak istermiş gibi devletlerarası bütün toplantıları oraya çekme çabalarının boşa çıkarılmasına yol açmış, İran’ı ürkütmüş, Rus ve Çinli dostları kuşkuya düşürmüştür. halde, yaptıklarımızla yapamadıklarımıza uzaktan bakabilmenin öğreticiliği sürüyor demektir. Yeter ki, kendi gözümüzü de boyamış olmayalım. Demokrasilerde yönetme hakkı çoğunluk tarafından kullanılır. Çoğunluğun belirleyici olması demokrasinin gereğidir. Ancak, demokrasilerde çoğunluk kadar azınlığa da değer verilir, saygı gösterilir. Çünkü, çoğunluk rakipsiz ve denetimsiz bir güç durumuna gelince, kişi hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehlike oluşturabilir. Prof. Dr. Savaş TAŞKENT A D nayasamıza göre, Türkiye demokratik bir cumhuriyettir; halk iradesine ve halk idaresine dayanır. Bilindiği gibi, demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesi; siyasal iktidarın halka dayanması demektir. Bu genel tanım yanında, “demokrasinin altın anahtarları” denilen birtakım ölçütler vardır; bunlar bir toplumun ne ölçüde demokratik bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Sözü edilen ölçütlerin başında serbest seçimler gelir. Demokrasilerle toplumu yönetenler düzenli aralıklarla yapılan özgür ve adil seçimler sonucunda halk tarafından belirlenir. Halk seçimlerde tercihini serbestçe yapar. Serbest seçimler demokrasinin en önemli koşuludur. Öte yandan, demokrasi, seçmene hesap verilmesini de zorunlu kılar. Bu bakımdan, her seçim aynı zamanda bir denetim işlevi görür. İktidarın ve bununla birlikte muhalefetin faaliyetleri, dolayısıyla halk üzerinde bıraktıkları etki seçimlerde değerlendirilir. Halk yönetiminden memnun kaldığı kişileri yeniden seçer; memnun kalmadıklarını ise oyları ile değiştirir. Seçimler, asıl gücün halkta olduğunu vurgular. Demokrasinin temel ilkelerinden biri de siyasal eşitliktir. Dolayısıyla, yönetenlerin seçiminde kural olarak herkes eşit bir biçimde oy kullanma hakkına sahiptir. Herkesin oy kullanabilmesine “genel oy ilkesi”; herkesin bir oy kullanabilmesine de “eşit oy ilkesi” denir. Eşitlik, yönetime aday olanlar için de söz konusudur. Toplum seçilmek isteyenlere eşit koşullarda yarışma olanağı sağlar. Özellikle, kamu iletişim araç ve olanaklarından yararlanmada eşitliğe uyulur. Bugünün azınlığına, yarın çoğunluk olabilme yolu açık tutulur. Demokrasi özgürlüğü temel alır. De mokratik toplumlarda, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu kabul edilir. Her insanın doğumla kazandığına inanılan söz konusu hak ve özgürlükler (insan hakları) hukukun güvencesi altındadır. Yönetimin (idarenin) ilk sorumluluğu, bunları gelebilecek zararlardan korumak ve geliştirmektir. Yaşama hakkı, düşünce özgürlüğü, bilim özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlükleri bu arada sayılabilir. Yönetenlerin dayandığı çoğunluğun oranı ne olursa olsun, yönetilenlerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması demokrasinin kaçınılmaz bir sonucudur. Öte yandan, çağımızda çalışma, dinlenme, sendika, toplu iş sözleşmesi, grev ve sosyal güvenlik gibi sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükler de demokrasinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, özgürlüğün sonsuz olmadığı da belirtilmelidir; herkesin özgürlüğü bir başkasının özgürlük sınırında sona erer. Sınırlama demokratik toplum yapısında da vardır. Ancak, özgürlük kural; sınırlama ise istisnadır. Sınırlamaların kural haline gelmeye başladığı bir ülkede demokrasi özürlü sayılır. Demokrasi aynı zamanda bir sorumluluk rejimidir. Bireyler, demokrasinin kendilerine tanıdığı hak ve özgürlükleri kullanırken, topluma karşı sorumlu olduklarının bilinci içinde davranırlar. Söz konusu hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması durumunda, bundan toplumun, dolayısıyla yine kendilerinin zarar göreceklerini bilirler. Demokrasi, çoksesli bir yönetim biçimidir. Toplum yaşamında değişik görüşlerin varlığı kabul edilir. Çeşitli görüş ve düşünceler ortaya konur, uygarca ve hoşgörü ile tartışılır ve böylelikle sorunlara çözüm aranır. Demokrasi katılımı, uzlaşmayı ve karşılıklı saygıyı gerekli kılar. Çoğulculuk demokrasinin yapısında vardır. Demokratik yaşamda siyasal iktidarı eleştirme, karşıt görüşler öne sürme ve seçim yolu ile iktidara gelme oyunun kuralıdır. Bu bakımdan, değişik görüşleri temsil eden siyasal partiler büyük önem taşırlar ve demokrasinin temel taşı sayılırlar. Açıklanan nedenle, tek partili bir rejim demokrasi olarak değerlendirilemez. İktidar güç demektir. Güç ise niteliği bakımından kötüye kullanılmaya elverişlidir; bu bakımdan denetlenmesi gerekir. Söz konusu denetim işlevi muhalefet partileri tarafından yerine getirilecektir. Ancak, çağdaş demokrasi anlayışı, muhalefet partilerinin yanı sıra, “sivil toplum kuruluşları” olarak adlandırılan dernekler, sendikalar, baro ve meslek odaları gibi çeşitli baskı ve çıkar gruplarının da denetim işlevi görmesini kabul eder. Bunlar ayrıca kamuoyu yoluyla siyasal iktidarı kendi amaç ve yararları doğrultusunda etkilemek için de çaba gösterirler. Bütün bu kurum ve kuruluşlar ve özellikle özgür basın da zamanımızda demokrasinin temel unsurları arasında sayılırlar. Demokrasilerde yönetme hakkı çoğunluk tarafından kullanılır. Çoğunluğun belirleyici olması demokrasinin gereğidir. Ancak, demokrasilerde çoğunluk kadar azınlığa da değer verilir, saygı gösterilir. Çünkü, çoğunluk rakipsiz ve denetimsiz bir güç durumuna gelince, kişi hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehlike oluşturabilir. Nitekim, bunun örnekleri tarihte görülmüştür. Bir kararın çoğunluk tarafından verilmesi, onun mutlaka doğru ve adil bir karar olduğunu kanıtlamaz. Bu nedenle, çoğunluk (iktidar) yönetim işlevini azınlığın (muhalefetin) gözetimi ve denetimi altında yürütür. İktidarı denetlemek ve uyarmak muhalefetin öncelikli görevidir. Dolayısıyla, demokrasilerde muhalefet önemli bir yere ve işleve sahiptir. Vurgulanmalıdır ki, her tür yönetim biçiminde bir iktidar vardır; muhalefet ise sadece demokrasilerde görülür. Demokrasi, bütün bu unsurları içermek kaydıyla, azınlık (muhalefet) haklarına saygılı bir çoğunluk yönetimi olarak tanımlanır. İmam... “Bu ne?...” Çocuklar bir ağızdan: “Cüppeeee....” “Ne işe yarar cüppe?..” “Giyiliiirrrr...” ? İmam Dalga Efendi’nin o okulda çocuklara ders verirken sarık ve cüppe ile gitmediği... Sarık ve cüppeyi çocuklara göstermek amacıyla orada giydiği açıklandı neyse... Tabii sevindik... Sanki CERN deney merkezinde ders yaptılar... ? “Şimdi burası cüppenin neyi?..” “Koluuuuu...” “İmam efendi kolunu nereye sokacak?..” “Kolunaaaa.” Çocuklar zeki, kolun abanın koluna sokulması gerektiğini biliyorlar, 7’nci sınıf çünkü... ? Öğretmen; Durmuş Etbaş... Çocuklara cüppe ve sarık konusunda ders veren imam; Bayram Dalga... Okulun adı; Gazi... ? “Şu ne?..” “Sarııııkkk...” “Nereye dolanır?..” “Başaaaaa...” “Peki bu imam efendi neyine dolayacak?..” “Başınaaaaa...” ? Cüppenin kol yerine kol sokulduğuna göre, sarığın da kafa için olduğunu öğrenen çocukların ufku açılırken, 4+4+4 yasası Cumhurbaşkanı’nın önünde... İmzalarsa; işte bu resmin altına imza atmış olacak... ? “Şimdi sırtında ne var?..” “Cüppeeee...” “Başındaki?..” “Sarııııkkkk...” “Hep birlikte bir neyimiz oldu?..” “İmaaaamımıızzz...” ? Daha 4+4+4’ün Meclis’ten geçtiği gün bir lisede derse sarıklı cüppeli imamı çağırmak, DHA muhabirini getirterek tüm medyada yer almasını sağlamak, sınıftaki çocuklardan çok Türkiye’ye verilen ilk dersti... Dersini öğrenen öğrendi... Yoksa “dindar nesil yetiştirmek” nasıl olacaktı?.. Okullara imamları doldurup da çağdaş eğitimin canını almadan... ? Bir sonraki derstir: “Ölü yıkama...” O Muhafazakâr İnanışlar... Coşkun ÖZDEMİR uhafazakâr bir toplumda yaşıyoruz. Atatürk’ten sonra ülkeyi muhafazakâr iktidarlar yönetmiştir. Bu iktidarlar demokrasinin olmazsa olmaz koşulu solun, sol partilerin gelişmesini, halkın bilinçlenerek bir sınıf bilincine ulaşmasını engellemişler, solcuları hapislerde çürütmüşlerdir, Türk ve Kürt yurttaşlarımız aydınlanma bilincine kavuşsalardı dayanışma içinde sömürüye karşı, emperyalizme karşı mücadele edeceklerdi. 68’lilerle gelişmeye başlayan sol dünya görüşüne karşı muhafazakâr, dindar, milliyetçi ülkücülerle bir savaş alanı yaratılmış, memleketin gençleri emperyalistlerin silahları ile birbirini vurmuştur. O yılların başbakanı muhafazakâr Süleyman Demirel’in bu vuruşmalara müdahale etmesi istenince, “Tespih çeken elle tetik çeken bir olmaz, bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” demiştir. Allende’nin alçakça öldürülmesi için de Abdi İpekçi’ye, “Eyi gitti eyi gitti” diye görüş belirtmiştir. Biraz geriye gidersek Demokrat Parti muhafazakâr bir iktidardı. Halkevleri’ni, Köy Enstitülerini bu yüzden kapatmıştır. Biraz daha geriye gidelim Kurtuluş Savaşı’nın kahramanları, Atatürk’ün silah arkadaşları saltanatın kaldırılmasına, Cumhuriyetin kurulmasına muhafazakâr oldukları için muhalefet ettiler. Hilafetin kaldırılmasından memnun kalmadılar. Yıllarca Atatürk’ün sağında yer alan Cumhuriyet tarihimizin ünlü ismi Mareşal Fevzi Çakmak dindar ve muhafazakâr olduğu için Nâzım M Hikmet’in uzun yıllar hapse mahkum edilmesini onaylamış, Köy Enstitülerine CHP’li muhafazakârlarla birlikte karşı çıkmıştır. Özal’ın toplu taşımacılığa “O komünistliktir” diye izin vermeyişi, dindar ve muhafazakâr olması yüzündendir. Evren Paşa faşizminin yanı sıra, muhafazakârlığının nelere mal olduğunu düşünün lütfen. Bilimin temeli sayılan evrim teorisi muhafazakârlık nedeni ile dışlanıyor, yasaklanıyor. Dindar ve kindar bir gençlik yetiştirme planı da bu yüzdendir. 7’nci kanaldan CNN’e terfi eden aydınlanma doğrultusunda önemli gelişmeler gösteren, tarafsız bölgede oldukça tarafsız açık oturumlar sergileyen Ahmet Hakan terk etmediği muhafazakâr damar nedeni ile 4+4+4’ü desteklemektedir... Türkiye muhafazakârlık nedeni ile hâlâ erkek egemen bir toplumdur, kadın hâlâ toplumda geri plandadır. Bir cemaatin siyasetin içinde böylesine aktif bir rol oynayabilmesi Fazıl Say, Türkan Saylan gibi bir ülkenin varlıkları ile övüneceği insanların dışlanması muhafazakâr inanışlar nedeni iledir. Bir toplumda elbette muhafazakâr, dindar insanlar olacak hatta onlar Türkiye gibi birçok ülkede çoğunluğu oluşturacaktır. Ancak şu gerçeği teslim etmek lazım. Aydınlanma ile donatılmamış, aklın ve bilimin rehberliğini benimsememiş beyinler insan haklarından, çağdaşlıktan, kadın erkek eşitliğinden, demokrasiden yana olamaz, bağımsızlığı, antiemperyalizmi benimseyemezler. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle