19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2012 SALI 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop B Samsun PB Trabzon B Giresun PB Ankara PB 19 24 27 21 26 27 27 22 20 21 21 22 24 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB B B B B B B B B B B Y Y 24 25 20 23 24 22 25 28 23 24 19 16 15 Oslo Y Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid PB Viyana PB HABERLER 11 7 14 13 13 11 12 11 15 17 21 18 19 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB PB Y B Y PB Y Y PB B PB A A 24 22 18 21 14 18 25 27 22 27 21 28 29 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu; Ardahan, Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır ve çevrelerinin öğleden sonra kısa süreli ve yerel olmak üzere, sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Nisan GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ZORUNLU TÜKETİM KALEMLERİNDEKİ BÜYÜK ARTIŞ KAMU ÇALIŞANLARININ MAAŞLARINI ERİTTİ ? Baştarafı 1. Sayfada gibi düşünmeyenlere ağız dolusu saldırdı. 14 Ağustos 2001’de AKP’yi kurarken üç temel kurala kesinlikle sadık kalacaklarını söylediğini ve o gün bu gündür bu üç ilkeden ödün vermediklerini gerine gerine yineledi. Üçüncü temel ilkeye göre, “dinsel ayrımcılık yapmayacaklardı”. Bugüne dek hemen her konuşmasında Müslüman, Yahudi, Hıristiyana, hatta ateistlere ayırımcı gözle bakmadıklarını, altını çizerek tekrarlayan RTE, Bursa konuşmasında bu kez, ayrımcılık gözetmedikleri inançları sıralarken ateistlerden söz etmekten özenle kaçındı. ??? Çünkü; Başbakan’ın inançlar arasında ayırımcılık yapılmadığını söylediği pazar günü, Hürriyet gazetesinde yayımlanan haber, bir ateistin başına gelenleri içeriyor. Haberde adı geçen Türk, bu ülkenin yetiştirdiği uluslararası bir şöhret, dünyaca ünlü piyanist ve bestekâr Fazıl Say! Konser vermek için gittiği New York’ta artık bu ülkede yaşayamaz hale geldiğini, güçlü bir olasılıkla Japonya’ya yerleşeceğini nedenleriyle açıkladı. Fazıl Say’ı ülkesini terk etmeye zorlayan nedenler; Batı’ya gidiyor gibi görünen ülkemizin aslında Doğu’ya koştuğunu kanıtlayan, Başbakan’ın “muasır medeniyet seviyesine” eriştiğini iddia ettiği Türkiye için yüz karası saptamalar. Halkın yüzde 1’ine hitap eden klasik Batı müziği icra edenlere son zamanlarda düşmanca yaklaşımların arttığını, Türkiye’de kendini “plajda kum tanesi gibi”; müziğiyle, düşünceleriyle, inancıyla tamamen yabancı hissettiğini, dışlandığını söylüyor Fazıl Say... Gitsin klasik Batı musikisi! Gelsin Orhan Gencebay’ın Arap musikisinden devşirme arabesk şarkıları… Gitsin dünyanın alkışladığı Fazıl Say’ın besteleri. Gelsin adı magazin sayfalarından eksik olmayan Nihat Doğan’ın türküleri... Kafa bu!.. ??? Aslında RTE’nin ülkeye sindirdiği zihniyete yandaş, yalaka olanlar, Fazıl Say’ın kişiliğinde Batı musikisine olan kinlerini, duygularını sergiliyorlar. Bu kafa, bu zihniyet, Batı uygarlığını yol, fabrika yapmak ve kravat takmakta görenler; Batı musikisine halkın daha fazla yaklaşımına uğraşacakları yerde, değerine ve önemine fiske vuramadıkları Fazıl Say’ın bu ülkeden kaçmasını sağlayacak başka bir silaha, RTE’nin hemen her alanda muteber kıldığı bir silaha, din silahına başvurdular. Başbakan Bursa’da Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, daha önceleri söylediği gibi ateistlere ayrımcılık yapmadıklarını, yapmadığını bir kez daha ilan ettiği gün: Fazıl Say “ateistim” dedi ya da Ömer Hayyam’dan benzeri içerikte bir dörtlüğü Twitter’da yazdı diye yine Twitter’da binlerce ağza alınmayacak sözcükle saldırılara maruz kaldığını açıkladı. Kimler mi bu saldırganlar Başbakan? Nihat Doğan gibi türkücüler, arabesk şarkıcı üreten Erol Köse gibiler, Şamil Tayyar gibi partisinden milletvekili olanlar!.. ??? İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’na AKP’li Belediye Başkanı’nın alışılmışın dışında müdahalesine destek verdiğini söyleyerek sanata ve sanatçıya verdiği değeri kanıtlayan bir Başbakan’dan Fazıl Say’a yapılan çirkin saldırıları kınaması zaten beklenmezdi! Daha önce Say’ın ülkeyi terk etmesi olasılığı gündeme gelince, “Giderse gitsin” diyerek adeta onay veren bir Başbakan’dan, ateist suçlamasıyla Say’ın uğradığı saldırılara karşı çıkacağını beklemek de abesle iştigal etmekti. On yıldır iktidarda olan, Bursa’da Türkiye’nin AKP sayesinde Batı çağdaşlığını yakaladığını söyleyen ve heyhat: Bir gün, ama bir gün olsun operaya, baleye, tiyatroya, filarmoni orkestrası konserlerine gitmeyen RTE ve RTE’gillerden Fazıl Say’ı savunmaları, ülkeyi terk etmemesini sağlayacak girişimler yapmaları beklenebilir miydi? ??? Japonya’ya gider Say, yerleşir. Japon halkı, hükümeti, basını; Türk hükümetinin değerini bilemediği, Türkiye’den kaçmak zorunda kalan Fazıl Say ülkelerinde yaşamayı yeğlediği için, her vesile onur duyduklarını açıklar ve kültürel, sanatsal ayıbımızı yüzümüze vurabilir. RTE ve RTE’gillere ne gam! Zamlar memurun cebini boşalttı pazarlığına oturmaya hazırlanan kamu çalışanları, 2010 yılından bu yana ortalama yüzde 20 oranında eriyen maaşlarını da masaya getirecek. Toplusözleşme MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümetle toplusözleşme pazarlığına oturmaya hazırlanan kamu çalışanları, maaşlarındaki erimeyi de masaya getirecek. Aralık 2010’dan bu yana ortalama yüzde 20 eriyen memur maaşı, sivribiber karşısında yüzde 56.8, çarliston biber karşısında yüzde 46.2, patlıcan karşısında yüzde 45.8, mandalina karşısında yüzde 38.8, tavuk eti karşısında yüzde 10.3, yumurta karşısında yüzde 19, doğalgaz kar şısında da yüzde 8.4 değer kaybetti. Türkiye KamuSen ArGe Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre, memur maaşları Aralık 2010’dan bu yana ortalama yüzde 20 eridi. Maaşların zorunlu tüketim kalemleri karşısındaki erime oranı ise yüzde 57’ye ulaştı. Doğalgaz ve elektrik zamlarının yansımasıyla erime nisan ayında çok daha yüksek boyutlara ulaşacak. Aralık 2010’da 1083.11, Mart 2012’de 1336.93 lira olan en düşük memur maaşı dikkate alınarak yaptırılan araştırmaya göre, memur maaşları tavuk eti karşısında yüzde 10.3, yumurta karşısında yüzde 19, nohut karşısında yüzde 25.2, mandalina karşısında yüzde 38.8, sivribiber karşısında ise yüzde 56.8 oranında değer kaybetti. Bir memur, Aralık 2010’a göre, Mart 2012’de tavuk etini 22.4 kg, yumurtayı 979.8 adet daha az alıyor. Memur maaşının doğalgaz karşısında da 126 metreküplük bir kayıp yaşadığı görülüyor. Buna göre memur maaşı doğalgaz karşısında da yüzde 8.4 eridi. Hollande’ın Buruk Zaferi Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu, tam beklendiği gibi Hollande kazandı. Ama bu, sosyalistler için buruk bir zafer oldu. Elysee’de Mitterrand paranteziyle anılan sosyalistlerin bu yeni yükselişine, aşırı sağın yüzde 18’e varan oy patlaması eşlik etti. Böylece her 5 seçmenden birinin aşırı sağa yelken açtığı bir Fransa tablosu ortaya çıktı…. Bu yeni Fransa, Avrupa’nın başkentlerinde heyecanla birlikte endişe yarattı. Hollande’ın ilk tur başarısını ikinci turda yenilemesi ve soldaki diğer güçlerle beraber merkezin oylarını arkasına alması halinde; Avrupa solu hiç kuşkusuz rahat bir nefes alacak. Önümüzdeki yılın; İtalya, Almanya gibi büyük AB ülkelerinde seçim yılı olması, bu ülkelerdeki sosyal demokratlar için “Hollande etkisini” yaşamsal hale getiriyor ve olası bir “Hollande zaferi”; Roma, Berlin gibi başkentlerde “Avrupa solunun beklediği hayat öpücüğü” olarak görülüyor. “Hollande etkisiyle” yeniden ayağa kalkmayı uman Avrupa solu için bu, gerçekte, sosyal demokrasinin Eski Kıta’da yenilenmesi ve gözden geçirilmesi için son bir fırsat. Beklentiler o nedenle bu kadar yüksek. “İstihdambüyüme”, “dayanışma” “laiklik” ve “demokrasi” fikirleri etrafında solun silkinerek yeniden toparlanması için “Hollande aşısına”, Avrupa solunun ileri gelen tüm liderleri bel bağlamış durumda. Ancak ne var ki aşırı sağın başdöndürücü ilerlemesi, heyecanları bir anlamda kursakta bırakıyor… İkinci turda ne olacağı çünkü hiç belli değil. “İlk sıraya yerleşen Hollande’ın, ikinci turda çantada keklik zaferi garantileyeceği” yolundaki beklentiler, Marine le Pen’in oylarındaki aşırı yükseliş sayesinde tehlikeye girdi. Kamuoyu yoklamaları gerçi hâlâ ikinci tur için Hollande’ı yüzde 54 civarı oylarla galip olarak öne çıkarıyor ama önümüzde on beş gün var. On beş gün, Sarkozy gibi “manevracı” bir politikacı için uzun zaman. İstihbarat servisleri, içişleri bakanlığı gibi tüm iktidar enstrümanları; Elysee’den çıkmamak için diretecek olan Sarkozy’nin elinde. Seçim kampanyasının Fransa’da asıl şimdi başladığından dem vuran gözlemciler; “kamuoyu yoklamalarının son kertede salt istatistiksel verilere dayandığını, siyasetin istatistikten ibaret olmadığını ve Sarkozy’nin her şartta tehlikeli bir rakip olduğunu” hatırlatıyorlar. Sağ ve sol kamp arasında zaferi tayin eden güç geçmişte merkez lider François Bayrou’nun seçmenleri olagelmişti… 2007 seçimlerinde yüzde 18 civarında oy oranıyla “3. güç” olan Bayrou ne var ki bu defa yüzde on altına inerek 5. parti oldu. Elysee’nin galibini belirleyecek üçüncü güç bu durumda merkez değil, Le Pen’in sağcıları olacak. Zarları Marine le Pen’in Ulusal Cephe’si atacak. Yaklaşık bir yıl önce partiyi babası Jean Marie le Pen’den devralan “Madam Le Pen”in, seçmenlerini Hollande/Sarko arasında halihazırda ne yöne sevk edeceği bilinmiyor. Ama yoklamalar, aşırı sağ seçmenin yüzde altmışının bizzat kendi inisiyatifiyle Sarkozy’ye kayabileceğini söylüyor. Sağın oy rezervinde bu umulmadık artışı sağlayan “Madam le Pen”den nasiplenecek olan Sarkozy’nin, bundan böyle eli mahkum direksiyonu aşırı sağa kırması kaçınılmaz oluyor… Michel Onfray gibi ünlü düşünürlerin de aralarında bulunduğu bazı önde gelen gözlemcilere göre ne var ki Madam Le Pen, Sarkozy’yi Elysee’den söküp atmak için özel gayret de sarf edebilir. Fransa’da zira haziran ayında genel seçimler var. Sarkozy’nin iktidardan silinmesi, Le Pen’e yarar. Le Pen’i “sağın rakipsiz liderine” dönüştürebilecek olan bu dinamik, Sarkozy’nin partisinin aşırı sağ kanadıyla Ulusal Cephe arasında birleşmeye yol açabilir… İşte böyle ortada açık olan çok sayıda hesap ve bahis var. Bu açık hesaplar, Elysee’nin olası galibi hakkında kesin öngörü yapmayı engelliyor. Ancak her halükârda… 17 yıllık aradan sonra sosyalistlerin Elysee Sarayı’na yeniden girmeleri durumunda dahi, aşırı sağ tsunaminin durdurulamayacağı, Fransa sağında kartların yeniden dağıtılacağı anlaşılıyor… Fransa’nın Eski Kıta için “laboratuvar” konumunda bir ülke olması…giderek güçlenen Avrupa sağına böylelikle Marine Le Pen eliyle yeni bir ivme katıyor. “Yarı Nazi” lakabıyla bilinen Le Pen sağına oy vermek artık “ayıp” olmaktan çıkıyor. 43 yaşındaki genç kadın lider Le Pen’le birlikte, aşırı sağ meşrulaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu, Fransa’daki tüm bu unsurlar nedeniyle “iki farklı Avrupa algısı” ile “anlayışını” karşı karşıya getiriyor. Bir yanda zincirlerini kıran ve gümbür gümbür yükselen bir “aşırı sağ” ve diğer yanda tekrar başını kaldırıp, küllerinden doğmaya çalışan “sol” arasında cereyan etmekte olan bir yarış bu. İkinci tur Fransa’da sadece kimin cumhurbaşkanı olacağını tayin açısından değil; hangi Avrupa anlayışının öne çıkacağını belirlemek açısından da tarihi önem taşıyor. İhaleler adrese teslim edildi KANUN MADDESİ AÇIK AYKUT KÜÇÜKKAYA Avrupa solu için son şans AKP’li Pendik Belediyesi’nin gizlilik ve kamu yararını korumadığı belgelendi lerle ilgili önemli ayrıntılara yer verdi. Pendik Belediyesi 2011 yılında toplam 34 adet pazarlık usulü ile ihale gerçekleştirmiş. Bu ihalelerin bedeli 4 milyon 316 bin 753 TL. Balyalı şerh yazısında ihalelerde “yaklaşık maliyet için fiyat verenler ile ihaleye girenlerin aynı firmalar olduğunu” şirket isimleriyle yer verdi. Balyalı’nın şerh yazısında dikkat çektiği o bölüm şöyle: “İhalelerden örnekleme yöntemi ile 6 ayrı ihale dosyası incelenmiştir. Bu ihalelerin sadece bir tanesine 3’ten fazla firmanın katıldığı ancak diğerlerine 3’er firmanın davet edildiği görülmüştür. Aşağıda isimlerini sayacağımız ihalelerde yaklaşık maliyet için fiyat verenlerin de ihaleye girenlerin de aynı firmalar olduğu ortadadır. Bu uygulama kanaatimizce kanunun yaklaşık maliyeti düzenleyen 9. maddesi ile kanunun gerekçesini ve özünü oluşturan ihalelerin şeffaflığı, gizliliği ve kamu yararı ilkelerine net bir aykırılık oluşturmaktadır. Kanun maddesi çok açık bir biçimde yaklaşık maliyetin isteklilere açıklanamayacağını ifade etmiş. Pendik Belediyesi uygulamalarında ise hem yaklaşık maliyeti belirleyen, hem ihaleye giren, dolayısıyla ihaleyi kazanan firmaların hep aynı olduğu görülüyor. Sadece 3 firmanın katıldığı bu tür bir ihalede yaklaşık maliyetin öğrenilmesinin ne kadar kolay olacağı ortadadır. Görüşümüze göre Pendik Belediyesi’nin pazarlık usulü ile ihalelerinin yapılış biçiminde çok temel bir sorun vardır ve bu sorun mutlaka çözülmelidir. İhalelerde gizlilik ve kamu yararı ilkelerini koruyan yeni düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.” Balyalı’nın muhalefet şerhinde yer alan yaklaşık maliyeti verenlerle ihaleye giren şirketlerin aynı olduğu ihaleler ile tutarları şöyle: 1 Belediye Hizmetleri Hakkında Lokal Ölçekte Halk Derğerlendirmesi Hizmet Alımı İşi: 119.720,00 +KDV 2 Tiyatro Okulu Hizmet Alımı: 96.320,00+KDV 3 2011 Yılı Mart Nisan Ayları Organizasyon Hizmeti: 114.900,00+KDV 4 Fotokopi ve Baskı Makinelerinin Kopya Başı Çekim Esasına Göre Yıllık Bakım Onarım Hizmeti: 110.959,83+KDV İŞTE O MADDE: 4734 sa2011 yılı denetleme komisyoyılı kanunun yaklaşık maliyeti nu raporuna konulan şerh “addüzenleyen maddesi şöyle: rese teslim ihaleler” yapıl“Madde 9 Mal veya hizmet dığını ortaya koydu. Raporu alımları ile yapım işlerinin ihalesi hazırlayan üç meclis üyeyapılmadan önce idarece, her türsinden biri olan Pendik Belü fiyat araştırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere lediyesi’nin CHP’li üyesi yaklaşık maliyet belirlenir ve dayaSüleyman Tarık Balyalı, naklarıyla bir hesap cetvelinde 2011 yılında belediyenin pagösterilir. Yaklaşık maliyete ihale zarlık usulüyle yaptığı ihave ön yeterlilik ilanlarında yer velelerde “yaklaşık maliyet rilmez, isteklilere veya ihale süiçin fiyat verenin de ihaleye reci ile resmi ilişkisi olmayan girenin de ihaleyi kazananın diğer kişilere açıklanmaz.” AKP’li Pendik Belediyesi’nin da” aynı firmalar olduğunu tespit etti. Bu uygulamanın kanunlara aykırı olduğunu belediye raporuna yazan Balyalı, belediyenin resmi evrakına göre yaptığı tespitlerini denetim komisyonu raporuna muhalefet şerhi olarak kayda geçirdi. Pendik Belediyesi 2011 yılı denetim komisyonu raporu 3 üyeden birinin “muhalefet şerhiyle” belediye meclisine sunuldu. Komisyon raporuna muhalefet şerhi koyan CHP’li üye Balyalı, ihalelerle ilgili belediyenin resmi evrakında yaptığı inceleme Aşırı sağ tsunami durdurulamıyor İHD tecridi protesto için Meclis’e yürüyecek İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi Komisyonu, “Tecrit öldürüyor. F Tipi hapishaneler kapatılsın” diyerek Ankara’ya yürüyüş gerçekleştirecek. İHD’liler, TBMM’de son bulacak yürüyüşte yetkililere, “Yaşam 8 metrekareye sığar mı” diye soracak. Yürüyüş hakkında bilgi veren İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Ümit Efe, F Tipi hücrelerde 400’e yakın tutuklu ve hükümlünün ölüm sınırında yaşadığına dikkat çekti. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin 3 aydır kampanya yürüttüklerini belirten Efe, “Çarşamba gü(Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) nü saat 12.00’de Bakırköy Kadın Cezaevi’nden yürüyüşümüzü başlatacağız. 27 Nisan Cuma günü TBMM’de yetkililerle konuşacağız. Yaşanan hak ihlallerini, ölüm sınırında bulunan hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasını isteyeceğiz. Bir kez daha ‘Cezaevleri öldürüyor, tecrit öldürüyor, tecriti durdurun’ diyeceğiz” ifadesini kullandı. Beşiktaş’taki adliye tarih oluyor ? İstanbul Haber Servisi Susurluk, Ergenekon, Balyoz Planı gibi Türkiye gündemine damgasını vuran soruşturmaların başlatıldığı, önemli davalara ev sahipliği yapan Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi, 5 Mayıs’ta, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne taşınacak. İstanbul özel yetkili yargıç ve savcıları Bağcılar’daki adliye binası tamamlanana dek Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nın C ve D bloklarında görev yapacak. ‘Eğitim hakkı elinden alındı’ Mersin’deki yasadışı gösterilere katıldığı gerekçesiyle tutuklanan 17 yaşındaki V.Ç’nin 47 yıl hapsi isteniyor MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de yasadışı gösterilere katıldığı gerekçesiyle 4 ay önce tutuklanan 17 yaşındaki V.Ç. hakkında 47 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Mersin’in Toroslar ilçesinde çeşitli eylemlere katıldığı gerekçesiyle 8 Ocak’ta tutuklanan 17 yaşındaki V.Ç. hakkındaki iddianame tamamlandı. İddianamede, V.Ç’ye “suç ve suçluyu övme”, “örgüte yardım ve yataklık”, “görevi yaptırmamak için direnme” , “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılma”, “örgüt propagandası yapma” ve “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gibi 6 ayrı suçlama yöneltilerek 47 yıl hapis cezası istendi. Söz konusu eylemlere katılmadığını, polislere saldırmadığını belirterek kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmeyen V.Ç. ise Nevruz kutlamalarına katıldığını, bunun da suç olmadığını söyledi. V.Ç’nin babası İsa Çakır, oğlunun öğrenci olduğunu, tutuklanması ile eğitim hakkının elinden alındığını söyledi. V.Ç’nin 47 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava ise 8 Mayıs’ta Mersin 1. Çocuk Mahkemesi’nde görülecek. Sinan Çetin’in film şirketine saldırı ? İstanbul Haber Servisi Beyoğlu’nda yönetmen Sinan Çetin’in yeni yaptığı inşaat nedeniyle evini su bastığını iddia eden G.Ş. bir süre önce Çetin’le tartıştı. Dün Plato film şirketi önüne gelen G.Ş, havaya ateş etti. Polis, G.Ş’yi yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor. Antalya’da ‘Baykal’ gerginliği ? ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın, partisinin Aksu ilçe kongresinde CHP Antalya Milletvekili eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a yüklenmeyi sürdürünce Milletvekili Yıldıray Sapan, üzerine yürüdü. Araya partililer girerken Başkan Akaydın, partililerden oluşan 10 kişilik koruma ekibi nezaretinde salondan ayrıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle