25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER 28 Şubat soruşturmasında Özkasnak ve 10 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi Orhan Birgit yeniden seçildi ? İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi Başkanlığı’na gazetemiz yazarı Orhan Birgit yeniden seçildi. 14 Nisan Cumartesi günü yapılan Basın Konseyi Üyeler Genel Kurulu toplantısında Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun basın mensubu temsilcileri ile okuyucu temsilcilerinin seçilmelerinin ardından, yeni Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun ilk toplantısında başkan ve 2. başkan seçimi yapıldı. Yapılan seçimlerde gazetemiz yazarı Birgit üyelerin oyları ile ikinci kez başkanlığa seçilirken, 2. başkanlık görevine Kenan Akın getirildi. BÇG soruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Postmodern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 12 kişiden, aralarında eski Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın da bulunduğu 11 kişi tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Bodrum’da gözaltına alınan Özkasnak, perşembe gecesi, tarifeli bir uçakla Esenboğa Havaalanı’na getirildi. Özkasnak, Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü ekiplerinin eşliğinde sağlık kontrolünden geçirildi. Özkasnak, daha sonra Emniyet müdürlüğüne ait minibüsle Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. 4 muvazzaf subay ise geceyi Merkez Komutanlığı’nda geçirdi. Sabah saatlerinde ise İstanbul’da evi aranan emekli Kıdemli Albay İbrahim Reşit Çağın Ankara’ya gelerek Emniyet’e teslim oldu. SamizdatSilivriSamizdat Açıklayanlar oldu ama, ben de ilk elden açıklamasını yapayım. “Sam” Rusçada “kendi” demek. “İzdat” yine Rusça “izdaniye” (yayın), “izdatelstvo” (yayınevi) sözcüklerinden türetilmiş. Böylece “samizdat”, bir yayınevi tarafından basılmayıp yazarın kendisi tarafından yayımlanan kitap anlamına geliyor gibi olsa da, el altından basılıp dağıtılan yayın anlamında kullanılıyor. Rusçanın uluslararası dile armağan ettiği sözcüklerden biri… Soner Yalçın’ın “Samizdat”ını okurken bir an Stieg Larsson’un “Ejderha Dövmeli Kız”ını okuyormuşum duygusuna kapıldım… Benzerlik, Soner Yalçın’ın, hele içinde bulunduğu koşullarda daha da hayranlık duyulası yazarlık başarısıyla ilgili değil sadece… Beni ilgilendiren asıl benzerlik, her iki kitabın içeriğinde ve kurgusunda başlıca yere sahip olan internet olgusunda… Larsson’un romanı konu örgüsü bakımından ancak internet çağında yazılabilirdi… Soner Yalçın’ın “Samizdat”ı gibi… Romanın kahramanı, internet şifrelerini kırarak sahtecilikleri nasıl bir bir ortaya çıkarıyorsa, Soner Yalçın da kitabında Ergenekon, Balyoz vb. adı verilen sahteciliklerin ardındaki gizli oyunların, kurguların, internet düzenbazlıklarının şifrelerini kırarak, tıpkı bir polisiyede gibi, tüyler ürpertici yalanları, oyunları, cürümleri gözler önüne seriyor… Bu kitabı okurken bir kez daha anlıyoruz ki, bu kadar karmaşık ve dolaşık düzenbazlıklar, ancak internetin çok gelişmiş olduğu ülkelerde söz konusu olabilir… Buradakiler bu kadarını beceremez… Bu işler internetin anayurdunda düzenlenmiş, kurgulanmış ve sahneye konulmuştur… ??? Geçen haftaki Silivri Cezaevi notlarımda, bana orada verilen yazılardan, mektuplardan söz etmeyi sürdüreceğimi yazmıştım. Şimdi onları daha yakından incelerken içimin daraldığını hissediyorum… Nasıl bir sahtecilik, düzenbazlık düzeneği kurulmuş olduğunu büyük bir öfke, derin bir üzüntüyle görüyorsunuz… 22 Eylül 2011 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Deniz Kurmay Kıdemli Albay M. Koray Eryaşa, teknik açıklamalarla dolu yazısında, tutuklanmasına dayanak olan “1 sayfa imzasız dijital yazı”nın geçersizliğini 41 sayfa resmi belge ve 397 sayfalık bilirkişi raporlarıyla kanıtlamış olmasına karşın, tutukluğunun neden hâlâ sürdüğünü soruyor. En son görevi Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olan, 7 aydır tutuklu Tuğamiral Ali Sadi Ünsal; haksız, adaletsiz yargılamaya ve böyle bir yargılamaya destek olan ya da seyirci kalan medyaya haklı ve ağır eleştiriler yönelttiği açıklamalarında, davaya esas olan sözde kanıtların tamamının imzasız, sahte dijital veriler olduğunu; sahteliklerinin yabancı ve yerli bilirkişi ve uzmanlarca belgelenerek kanıtlandığını, bugüne kadar 1500’ün üzerinde somut, yani tartışılmayacak düzeyde sahtecilik saptandığını, fakat mahkemenin bütün bunları yok saydığını belirtiyor… Sayın Ünsal haklı olarak, bu davalar TV ve radyolarda bir gün dahi canlı olarak yayınlansa halkın algısının bir anda değişeceğinden kuşku duymadıklarını söylüyor.... Gerçekten de, nedir bu yayın yasağı? Bunun adı faşizm değilse nedir? Silivri duruşmalarının bir esir kampında yapıldığının bundan daha açık bir kanıtı olabilir mi? Geçen haftaki yazımda da söz ettiğim, 23’ü general rütbeli 50 imzalı ortak açıklamadan okuyalım: “Bu davada 250’si tutuklu 365 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu yatmaktayız. Bunlardan yarısı halen görevde olan muvazzaf personel olup, 57’si ise her rütbeden general ve amiraldir. Bizler bir ‘hukuk garabeti’ iddianame ile kendi ülkemizde aylardır özgürlüğümüzden yoksun, esir olarak tutuluyor ve dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde haksız ve hukuksuz olarak yargılanıyoruz.” Bu sözleri ve benzerlerini bir çığlık olarak algılıyor ve bütün bunlara son verme gücünden yoksun bu ülkenin bir yurttaşı olmaktan derin bir acı, keder ve utanç duyuyorum… ??? “Samizdat”la başladım, onunla bitireyim… Sevgili Soner’in kitabında, kimi kez tek bir cümlede, yazarın bilgece, filozofça özdeyişlerini okuyoruz. Ona özenerek ben de bir özdeyiş (aforizma) söyleyeyim: İnsanın alçalmasının da yükselmesinin de sonu yoktur. “Samizdat”ta adları geçen (medyada, başka yerlerdeki) alçaklar, pişman olup özeleştiri yapmak şurada dursun, giderek daha da alçaklaşacak, gün gelecek insan içine çıkamayacaklardır… Bugün acı çeken, namuslu, onurlu, cesur insanlar ise, dik durmalarının ödülünü, kendi benliklerinde ve toplumda daha da saygınlaşarak kazanacaklardır… 12 Eylül 1980 sonrasının cezaevinde ve sürgünde acı çekenlerinden biri olarak, bunun böyle olduğunun ve böyle olacağının yakın bir tanığıyım… Bugün ve yarın öğleden sonra TÜYAP İZMİR KİTAP FUARI Cumhuriyet Kitapları standında okurlarımla buluşuyorum. POZANTI TECAVÜZÜNÜ ANLATMIŞTI T.T’ye 40 yıl hapis istemi SAVAŞ KÜRKLÜ Mahkum girişinden Tatlıses davasında tahliye ? İstanbul Haber Servisi Sanatçı İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırıya ilişkin Abdullah Uçmak’ın da aralarında bulunduğu 8’i tutuklu 12 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanık avukat Ruhşen Mahmutoğlu tahliye edildi. Özel Yetkili İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın tutuklu sanıklarından avukat Ruhşen Mahmutoğlu hakkında delillerin toplanmış olması ve tutuklulukta geçirdiği süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Dava 4 Temmuz 2012 tarihine erteledi. Ankara Adliyesi’ne ilk olarak muvazzaf Albaylar Mustafa İhsan Tavazar, Mustafa Hakan Bural, Ahmet Dağcı ve Seyfullah Sönmez getirildi. Bu 4 kişi, adliye binasına mahkum girişinden alındı. Muvazzafların sorgusu, soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar Mustafa Bilgili ve Kemal Çetin tarafından yapıldı. Ankara Emniyeti’nde tutulan Erol Özkasnak’ın arasında bulunduğu 7 emekli asker ise öğleden sonra adliyeye getirilerek, sorguya alındı. Zanlılara, Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetleri ve burada görev yapıp yapmadıkları, çalışıyorlarsa emir ve talimatları kimden aldıkları soruldu. Özkasnak’a özellikle 28 Şubat döneminde “medyanın kullanılmasına” ilişkin sorular yönetildildi. Önce sorguları tamamlanan 4 muvazzaf asker, ardından ise 7 emekli asker tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Özkasnak devlet hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildi. (Fotoğraf: AADİLEK MERMER) ADANA Adana Pozantı Cezaevi’nde yaşanan taciz ve tecavüz olayını ortaya çıkaran ve geçen günlerde KCK sorusturması kapsamında tutuklanan T.T hakkında 6 ayrı suçlamayla 40 yıl hapis istemiyle dava açıldı. KCK sorusturması kapsamında tutuklanan T.T hakkında , “örgüte üye olmak”, “gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet etmek”, “kamu malına zarar vermek”, “örgüt propagandası yapmak”, “polise direnmek” ve “örgüt adına eylem yapmakla” suçundan 40 yıl hapis istemiyle dava açıldı. T.T hakkında açılan davanın duruşması 8 Mayıs’ta Adana’da görülecek. T.T’nin avukatı Tugay Bek, “Müvekkilimin tutuksuz yargılanması gerekiyor, ruh sağlığı iyi değil. Adana Ruh ve Sinir Hastanesi’nde tedavi gördü. Müvekkilimle görüştüğümde durumu iyi değildi. Kendisi siyasilerin kaldığı koğuşa girmek istemesine rağmen cezaevi yönetimi onu bağımsızların koğuşuna vermiş bu da onu çok rahatsız etmiş. Pozantı’yı anlattığı için bu uygulamaya maruz kaldığını ve yakalandığını düşünüyor” dedi. T.T bir süre önce intihar girişiminde bulunmuş, hastanede de bir mahkumun saldırısına uğramıştı. Ergenekon’da dinlenen Berberoğlu, Danıştay saldırısından sonra Yıldırım’la buluştuğunu söyledi ‘Baskın günü görüştüm’ HATİCE TUNCER 22 öğrenci TMK’den tutuklu ? ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ceza infaz kurumlarında, örgün yüksek öğretim programına devam eden tutuklu üniversite öğrenci sayısının 209, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklu bulunan öğrenci sayısının 22 olduğunu, 20072011 yılları arasında ülke genelinde meydana gelen öğrenci olaylarında 249 öğrencinin gözaltına alındığını, 12’sinin sevk edildikleri makamlarca tutuklandığını bildirdi. CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç’un soru önergesini yanıtlayan Bakan, “20072011 yılları arasında ülke genelinde meydana gelen öğrenci olaylarında 249 öğrenci gözaltına alındı, 12’si sevk edildikleri makamlarca tutuklandı” dedi. Birinci Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen Sinan Berberoğlu, Danıştay’a silahlı baskın düzenlendiği gün sanık Osman Yıldırım ile görüştüğünü söyledi. Davanın dünkü 222. duruşmasında Berberoğlu’nun tanık olarak dinlenmesine devam edildi. Danıştay saldırının ardından 17 Mayıs 2006 gecesi gözaltına alınıp bırakılan halen “ekonomik çıkar sağlama amaçlı bir organize suç örgütü” davasından tutuklu bulunan Sinan Berberoğlu, Yıldırım ile 20042005 yılında Bayrampaşa Cezaevi’nde tanıştıklarını söyledi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Berberoğlu’na “Cumhuriyet gazetesine ilk el bombası atılmadan önce 34 Mayıs 2006’da Osman Yıldırım ile telefonla görüşmüşsünüz. Yıldırım bombaları alıyor, Alparslan Arslan ile görüşüyor, Tekin Irşi, Erhan Timuroğlu ile irtibata geçiyor, bombalar atılmadan bir gün önce sizinle görüşüyor. Aramasının sebebi nedir” diye soru yöneltti. Berberoğlu, “Yıldırım benden devamlı para istiyordu. Ben de kurtulayım diye ‘Gel paran hazır. Al git’ anlamında onu aradım” dedi. Vardiya Bizde Platformu, Balyoz hâkiminin duruşmada sanıklara yönelik sözlerine tepki gösterdi. Arslan’ı tanımıyorum Pekgüzel’in telefonda Arslan’la 16 Mayıs 2006’da konuştuğunun belirlendiğini söylemesi üzerine Berberoğlu “Arslan’ı tanımıyorum. Yıldırım beni Arslan’ın telefonundan aramış olabilir. Gece tanımadığım telefondan aradılar. ‘Yarın Yargıtay’da işim var, oraya gideceğim’ laflarına bir anlam veremedim, kapattım” dedi. Berberoğlu şunları anlattı: “Danıştay olayından 34 gün önce Perpa Alışveriş Merkezi’nde görüştüm. Başka görüşmemiz olmadı. Sonra Ankara’da görüştük.” Berberoğlu, Yıldırım’ın ısrarı üzerine Ulus’ta buluştuklarını anlattı. Berberoğlu, şöyle konuştu: “Yıldırım ile olan ilişkim insanidir. Altında bir şey aramayın. Ulus’taki buluşmamızın gerçek sebebi Yıldırım’ın benden para istemesidir. Hiçbir zaman tehdit etmedi.” Sinan Berberoğlu “Osman Yıldırım’a neden ve ne kadar para verdiği” sorusu üzerine “Durum kötüydü. 34 çocuğu varmış, kahve açacacağını söylemişti. Toplam üç buçuk milyar verdim. İcra avukatı Osman Yıldırım’a olan borcunu ödediğinde alacaktım” dedi. Yıldırım’ın “bir icra avukatından ne alacağı olduğu” sorusunu Berberoğlu özetle şunları anlattı: “Yıldırım bana benim de tanıdığım bir banka genel müdüründen 35 bin dolar alacağı olduğunu, konuşmamı söyledi. Osman Yıldırım’ın yanıma verdiği biriyle banka müdürüne gittik. Müdür, bankanın icra avukatıyla konuştuktan sonra bana avukatın borcu varmış, ben bunu ödeteceğim’ dedi. ‘Bu üslup kabul edilemez’ İstanbul Haber Servisi Vardiya Bizde Platformu, Balyoz davası hâkimi Ömer Diken’in önceki günkü duruşmada sanıklara yönelik “Ukala”, “Bugüne kadar size hoşgörülü davrandık. Ayak ayak üstüne attınız, kıçınızı dönüp oturdunuz” sözlerine tepki göstererek “Mahkeme başkanı Ömer Diken’in yaşları 40 ile 70 arasında değişen eşlerimize, babalarımıza, çocuklarımıza, kardeşlerimize, yakınlarımıza karşı sarfettiği sözleri esefle kınıyor ve kendisini makamına yakışır davranmaya davet ediyoruz” dedi. Platform tarafından yapılan yazılı açıklamada, Balyoz davasının 19 Nisan 2012 Perşembe günü görülen 91’inci duruşmasında yaşananlar anlatılarak, Başkan Diken’in sanıklara hitaben hakaret dolu ifadeler kulanıldığı belirtildi. Açıklamada, “Mahkeme başkanının üslubunun, yargılamanın ne kadar adil olduğunu da gösterdiğine inanıyor ve bu üslubu kabul edilemez buluyoruz” ifadeleri kullanıldı. Yargı bilime karşı Duruşmada, ODTÜ’den gelen bilirkişinin konuşmasına da izin verilmediğine dikkat çekilen açıklamada, “Diken, 5 No’lu hard disk üzerindeki parmak izlerinin de incelemeye elverişli olmadığı kanaatine vardı. Parmak izinin hiçbir Balyoz davası sanığına ait olmadığı belirlenmişti. Parmak izi kime ait? Mahkeme neden ısrarla yeni bir bilirkişi raporu almaktan kaçınıyor? Bizler de ‘yargı bilime karşı’ diyor ve adil yargılama istiyoruz” denildi. Başhekim ve doktor kusurlu ? BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da, 26 Mayıs 2009’da Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nde çıkan ve 9 hastanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan yangına ilişkin bilirkişi raporunda hastane başhekimi ve yangının çıkış yeri olan görüntüleme merkezi doktorunun 8’de 2 kusurlu olduğu belirtildi. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna göre yangının çıkış yeri olarak bilinen görüntüleme merkezi sahibi Dr. Erol Kılıç ve hastanenin eski Başhekimi Osman Naci Çelik 8’de 2 oranında kusurlu bulundu. Avukatın Yıldırım’a borcu vardı ALBAY KAZIM ÇİLLİOĞLU CİNAYETİ SORUŞTURMASI 8 asker tutuklandı MALATYA (Cumhuriyet) Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürütürken lojmanında ölü bulunan ve 17 yıl sonra açılan dosyada cinayete kurban gittiği bilirkişi raporuyla belirlenen Albay Kazım Çillioğlu’nun oğlu Gökhan Çillioğlu’nun telefonlarının yasadışı dinlenmesine ilişkin gözaltına alınan 1 emekli ve 7 muvazzaf asker mahkemeye sevkedildi. Düzce İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Turhan Yazıcı’nın da aralarında bulunduğu 8 asker mahkemece tutuklandı. Yüz kızartan askere avukat yok ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Millete ve devlete karşı suçlar, kaçakçılık, rüşvet, ihtilas, irtikap, zimmet, hırsızlık, dolandırıcılık, ihalelere fesat karıştırmak gibi yüz kızartıcı suçlar ve takibi şikâyete bağlı suçlardan sanık askerlerin avukatlık ücreti ödenmeyecek. Sanık Asker Kişiler İçin Avukatlık Ücretinin Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı. Değişiklik dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle