18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2012 CUMARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER Nicolas Sarkozy’e duyulan ‘nefretin’ Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini belirleyeceği söyleniyor Düğümü Sarkofobi çözecek UĞUR HÜKÜM PARİS Fransa’da sağın 17 yıllık iktidarına son vermesi beklenen, son yılların en hareketli cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu için halk yarın sandığa gidiyor. Ülkede 1958’de başlayan V. Cumhuriyet tarihinin “en tartışmalı ve sevilmeyen” Cumhurbaşkanı sıfatına sahip Nicolas Sarkozy’nin de yeniden aday olduğu iki turlu seçimleri sosyalist aday François Hollande’ın alması bekleniyor. Siyasi gözlemcilere göre Sarkozy’nin ikinci turda kaybetmesinin en büyük nedeni, uyguladığı politikalara duyulan hoşnutsuzluk değil, 2007’de göreve geldiğinden beri oluşan bir “Sarkofobi” olacak. Haber sitesi Atlantico’nun yöneticisi JeanSebastien Ferjou, “Halkın büyük kesiminde irrasyonel bir Sarkozy nefreti var ve bu duygu seçimlerde büyük rol oynuyor. İrrasyonel diyorum, çünkü olan bu. Anketlere göre halka gidip Sarkozy’nin politikalarıyla ilgili düşüncülerini, ismini vermeden sorsanız, destekleme eğilimindeler” diyor. Sarkozy döneminde emeklilik yaşının 60’tan 62’ye çıkarılması, çalışma saatlerinin esnekleştirilmesi, üniversitelerde eğitim harcamalarının kısılması gibi başlıklar aslında seçmeni pek o kadar etkilememiş. 10 adayın katılacağı seçimlerin ilkinde hiç kimsenin yüzde 50’nin üstünde bir skor tutturması söz konusu olmadığından, 6 Mayıs’taki ikinci turun belirleyici öğesi finale kalacak iki adayı kimlerin destekleyeceği sorusunda düğümleniyor. Yüzde 50 sağ, yüzde 50 sol gibi bir “zıtlaşma” geleneğine sahip Fransa’da “2002 is cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu için yarın sandık başına gidiyor. İlk turu başa baş geçeceği sanılan seçimlerin ikinci turunu sosyalist Hollande’ın alması bekleniyor. Siyasi gözlemcilere göre seçmenin tercihini, Sarkozy’nin politikaları değil, kişiliği belirleyecek. (Fotoğraflar: AFP) Fransızlar, rında ilk ikiye girebileceğini kanıtlaması geleneksel sağı rahatlattı. Seçimlerden 48 saat öncesine kadar yayımlanan seçmen eğilimleri her iki aday, sosyalist François Hollande ve neoliberal muhafazakâr Sarkozy’ye de yüzde 27 ile 29 arası şans tanıyor. Ne var ki aynı araştırmalar ikinci turda oybirliği ve açık farkla Sarkozy’nin hezimetini öngörüyorlar. İspanya Kralı ve ‘Takla’ Sultanlar henüz ayırdına varmadı ama, çağın “kralları” artık yurttaştan çekiniyor… “Mutlak güç” yer değiştirdi. “Mutlak güç” sahibi bugüne bugün artık “kral” değil vatandaş… “Takla at ta göreyim bakayım!” diyen güç sahibine şirin görünmek adına değil takla atmaya kalkışmak; krallara takla attırıyor günümüzün güç sahibi yurttaşları… İspanya Kralı’na İspanyol vatandaşlarının son kertede yaptırmış olduğu şey bu: 74 yaşındaki Kral Juan Carlos, tacını tahtını korumak adına gözünü kırpmadan İspanya vatandaşları karşısında takla atmış oldu. 36 yıldır tahtta bulunan yaşlı kral, küçük çocuk gibi; “Valla billa bir daha yapmam!” diye tövbe üstüne tövbe etmek zorunda kaldı. Kalça kemiği ameliyatı ardından koltuk değnekleriyle ayakta zor duran İspanya Kralı nekahat dönemini henüz atlatmadan, TV kameraları karşısına çıkıp başını öne eğdi ve “Üzgünüm” dedi: “Bir hata yaptım. Bir daha olmayacak!” Bununla da yetinmedi… “İspanyol yurttaşlarına” haber etmeden çıktığı bir haftalık Afrika tatilini telafi etmek adına derhal “en kısa zamanda görevine döneceğine” dair teminat verdi… e Pen üçüncü, Mélenchon dördüncü olacak gibi Olağanüstü bir durum çıkmadığı takdirde ikinci turda tüm solun adaylığına terfi edecek Hollande’ın yüzde 53 ile 57 arasında bir oy oranıyla Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Fransa’da siyasi sol, ılımlısından en aşırısına yüzde 40 ile 45 arası değişen bir potansiyele sahip. Ancak Hollande’ın toparlayıcı kişiliği, programının nispi ılımlılığı, aşırı sağın “Sarkozyzedeleri”, tereddüt yaşayanlar ve demokrasi küskünleri gibi katmanlardan da oy alması bekleniyor. Tahminlere göre aşırı sağın adayı Marine Le Pen kıl payı farkla solun adayı JeanLuc Mélenchon’u geçerek üçünlüğü yerleşecek, merkezin adayı François Bayrou’nun ise 5. olması bekleniyor. 2012 seçimlerinin en sürpriz olayı hatta olgusu Fransız Komünist Partisi ve Sol Parti’nin öncülüğünü yaptığı 6 siyasi hareket ile çok sayıda düşünce kuruluşunun desteklediği Sol Cephe’nin ortak adayı JeanLuc Mélenchon oldu. Sol Parti’nin eşbaşkanı olan Mélenchon yüzde 3’lerden başlayan kamuoyu desteğini yüzde 17’ye kadar yükseltti. L tisnası” hariç cumhurbaşkanlığı galibi genellikle yüzde 5248 arasında değişen oranlarla zafere ulaşır. Sosyalist aday François Mitterrand’ın ipi göğüslediği 198188 ve 19881995 dönemleri dışında Fransa’yı sağ eğilimli siyasetçiler yönetti. on iki ayda toparladı Sağın başkanlık başarısında Giscard d’Estaing ile netleşen merkez seçmenin sağ adayları tercih etmesi kadar, solun bölünmüşlüğünün alışılmışın ötesinde etkileri de belirleyici rol oynamıştı. Bu ikinci etkenin ne denli ağır basabileceği 2002 istisnasında çok açık ve acı biçimde yaşanmıştı. Kamuoyu araştırmalarında, her zaman olduğu gibi ittifaklar poli S tikası nedeniyle ikinci turda cumhurbaşkanı seçileceğine kesin gözüyle bakılan Sosyalist Partisi lideri Lionel Jospin ilk turdaki sol adayların çokluğu ve popüler olmalarına kurban gitti. İşte 2012’ye gelindiğinde 2002 benzeri bir tehlike, kısa süreli de olsa geleneksel sağ kesimi, daha da özelde Sarkozy’yi tehdit etti. Fakat gerek eski başbakanlardan Dominique de Villepin gibi bazı sağcı aday adaylarının resmi adaylık koşullarını yerine getirememesi, gerek Sarkozy’nin son 2 ayda toparlanması, en azından kamuoyu yoklamala ‘Tahtı bırak baskısı!’ Devlet geleneği güçlü olan İspanya’da “devletin itibarı” ile özdeşleştirilen ve demokrasiye geçiş yıllarının kahramanı olarak bilinen kralı böyle süt dökmüş kediye döndüren olay nedir? Afrika’da sevgili ile çıkılan bir safari tatili… Kralın evlilik dışı ilişkisi / ilişkileri, İspanyol yurttaşlarını “ahlaki anlamda” igilendirmiyor. Sıradan İspanyolu rahatsız eden konu; kamuoyundan “gizli tutulan” tatilin, ağır ekonomik kriz şartlarına denk gelmesi… İspanyol aileleri ay sonunu güçlükle getirirken, yaşını başını almış Juan Carlos’un vur patlasın Afrika savanalarında aslanfil avına çıkması; devlet başkanı adına “densizlik” ve “şuursuzluk” olarak görülüyor. Üstüne üstlük 40 bin Avro tutarındaki tatil masraflarının Muhammet E. Kayalı adındaki bir Arap işadamı tarafından ödenmesi, “yakışıksızlıktan” maada “yoz” bulunuyor. Hayvanseverleri isyan ettiren “fil avı” serüvenine “Suudi Arabistan kralının” temsilcisi sıfatıyla İspanya’da bulunan esrarengiz bir Arap işadamının gölgesi düşünce; “krallık” kurum olarak mercek altına alınıyor ve genç demokrasi tarihinde ilk kez krala “git!” baskısı yapılıyor. Öyle ki, demokrasiye geçişten bu yana Juan Carlos’a destek çıkan “El Pais” gibi yayın organlarında dahi bu baskının izleri görülüyor. Gazetenin en sevilen köşe yazarlarından Maruja Torres örneğin; “İspanyollar adına bizler de savananın öksüzleri ve dullarından özür diliyoruz” diye başladığı yazısını; “Avcılık neolitik çağlarda kalmalı idiyse, monarşi de günümüzde artık sona ermeli. Bizler bunun için elimizden geleni yapacağız. Topallayarak yürüyen, hafif yanık yüzlü bir yaşlıya rastlarsanız, kendinizi koruyun! Ölümcül ve silahlıdır!” sözleriyle bitiriyor. CLINTON: Türkiye 5. maddeyi değerlendiriyor Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye’nin, NATO üyeleri arasındaki dayanışmayı düzenleyen antlaşma maddesinin işletilmesini istemeyi değerlendirdiğini söyledi. İngiliz Times gazetesinin, “Türkiye, NATO’dan, sınırındaki bombardımanı durdurmasını isteyebilir” başlıklı yazısına göre, Batılı ve Arap ülkeleri dışişleri bakanlarının önceki gün Paris’teki toplantısına katılan Clinton, Suriye’ye müdahale çağrısında bulunmadı, ancak Türkiye’nin, NATO üyelerinden birinin saldırıya uğraması halinde toplu savunmayı öngören 5. maddenin işletilmesi konusunu değerlendirdiğini aktardı. Gazete, Şam’ın özel temsilci Kofi Annan’ın barış planını kabul etmesine rağmen, saldırıların devam ettiğini, Batılı ülkelerin uçuşa yasak bölge oluşturulması konusunu değerlendirmesi gerektiğini yazdı. Times’ın başyazısında, “BM ve Arap Birliği’nin Suriye’de şiddeti durdurma çabalarında küçük de olsa bir mesafe alındı. Annan’ın, ateşkesi denetleyecek gözlemcileri kabul ettirmesi büyük bir başarı. Ama ateşkes anlaşmasını ihlal eden Esad’ın cani rejiminin bu anlaşmaya uyup uymayacağı belli değil. Kalaşnikoflarla savaşan isyancıları bastırmak için giderek artan şekilde saldırı helikopterlerinin kullanılması Batı’nın harekete geçmesi yolundaki çağrıları arttırdı” denildi. Batılı ülkelerin, kendilerini bir çatışmanın içinde bulmaktan endişe duyduklarını ve bir müdahalenin Libya’dakinden daha zorlu olacağını belirten gazete, “Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturmak da askeri açıdan Libya’dakine kıyasla daha tehlikeli. Suriye’nin elinde Libya’da olmayan uçaklar ve hava savunma sistemi var” diye yazdı. Yazıda şu ifadeler kullanıldı: “Fakat yakınlarda NATO üsleri bulunuyor ve Suriye’nin savaş helikopterlerini kullanması engellenebilir. Esad üzerindeki baskının arttırılmasını isteyenler, şimdi yapılacak müdahalenin ileride daha kapsamlı bir müdahaleyi önleyeceğini söylüyor. Müdahalenin bölgesel bir krize yol açabileceği endişesi var. Ama böyle bir krizin gerçekleşme olasılığı her geçen gün zaten artıyor.” Pakistan’da uçak düştü: 127 ölü Paramparça olan uçağın enkaz kaldırma çalışmaları gece boyunca sürdü. (Fotoğraf: AFP) Dış Haberler Servisi Pakistan’ın başkenti İslamabad’da Benazir Butto Uluslararası Havaalanı yakınlarında yolcu uçağı düştü. Yetkililer uçakta 118’i yolcu 127 kişinin bulunduğunu belirterek kazada kurtulan olmadığını açıkladı. Havacılık yetkilileri de Boeing 737 tipi uçağın kötü hava koşulları altında inişe hazırlanırken düştüğünü açıkladı. Pakistan’da yayın yapan GEO TV, Sivil Havacılık Kurumu kaynaklarına dayandırdığı haberinde, kulenin uçağa iniş izni verdiğini ancak birkaç dakika sonra uçakla irtibatın kesildiğini bildirdi. Polis yetkilileri ise Karaçi kentinden kalkan Bhoja Havayolları’na ait uçak düştükten sonra kurtarma ekiplerinin süratle kaza yerine ulaştığını duyurdu. Devlet televizyonu da İslamabad ve yakındaki Ravalpindi kentinde tüm hastanelerin alarma geçirildiğini bildirdi. Pakistan’da Temmuz 2010’da yine Karaçi’den kalkan Airbus 321 tipi bir yolcu uçağı düşmüş, İslamabad yakınlarındaki tepelere çarpmış, kazada 152 kişi ölmüştü. Güçlenen yurttaş ‘şeffaflık’ istiyor “Yaşlı kral ölümcül ve silahlı!” diye aleni biçimde artık alay konusu olan Juan Carlos’u; “Cumhuriyet” için Madrid’de muhabirlik yaptığım ’80’li yıllarda tanımıştım. Boylu boslu, genç, güleryüzlü kral; o dönem Avrupa aristokrasisinin en sevilen, takdir edilen üyesiydi. Franco tarafından bulunduğu konuma getirilmiş olsa da demokrasiye geçiş yıllarının fırtınalı güzergâhında tercihini her fırsatta demokratik güçlerden yana yapmış; “şeytanla” bir tutulan “komünistlerle” bile yapıcı siyasi diyaloglar içine girmişti. 1930’lardaki iç savaştan beri ülkenin kronik sorunu sayılan Bask ayrılıkçılığına karşı kral ayrıca “ülkenin bölünmez bütünlüğünün” sembolü görülmekte; İspanya halklarını birleştiren “güç mercii” olarak el üstünde tutulmaktaydı. Demokrasiye geçişte “geri adım” atılabileceği kuşkularının yaygın olduğu o kırılganlık yıllarında, “tartışma dışı tutulan” kralın itibarını korumak için.. gazeteciler arasında adı konmamış bir “centilmen anlaşması” vardı. “Centilmen anlaşması” uyarınca; kralın sarsaklıkları, dişi sineği kaçırmayan çapkınlıkları, kapalı kapılar ardında yaygın biçimde konuşulsa da.. yazılmazdı. Bugün İspanya Kralı üzerinde yapılan bu “omerta / suskunluk anlaşması” bozulmuş durumda. “İnternet” çağı, artık pamuklar ardında korunup kollanan güvenlikli “itibar operasyonlarına” izin vermiyor. İspanya Kralı TV kameraları karşısında, “Affedin! Bir daha tekerrür etmeyecek!” derken özde “Hiçbir gizlim saklım olmayacak!” vaadi vermiş oluyor. İspanyol gazeteleri de kralın vaadini, hükümdara ait her bilgiyi, sansürsüz didik didik yayımlamak suretiyle sınıyorlar. Juan Carlos’un serveti… Hastalıkları... Geçirdiği ameliyatlar… Yolsuzluk gerekçesiyle suçlanan ve yargı önüne çıkarılan damadına ilişkin iddialar.. en küçük ayrıntısına dek.. medyada irdeleniyor. Dedim ya… Bundan böyle tebaa ve halk yerine artık ayrıcalıklarını korumak isteyen krallar “takla” atıyor. TI BAHREYN KARIŞ F1 öncesi gerginlik tırmanıyor Dış Haberler Servisi Bahreyn’de yarın başlayacak Formula 1 yarışları öncesinde, yönetim karşıtı gösteriler tırmanıyor. Şii köylerinde dün güvenlik güçleriyle muhalifler arasındaki çatışmalarda 18 kişi yaralandı. Hapiste açlık grevi yapan muhalif Abdülhadi el Havaja’nın resimlerini taşıyan ve Bahreyn Kralı aleyhine slogan atan muhaliflerin molotof kokteyli attıkları, yollarda lastik yaktıkları, güvenlik kuvvetlerinin ise göstericilere karşı gözyaşartıcı gaz ve ses bombası kullandığı bildiriliyor. Olaylar üzerine yarışlara katılacak Hindistan ekibi, dünkü test sürüşünü iptal etti. Özellikle gösterilerin yasaklandığı başkent Manama’da güvenlik önlemleri arttırılırken, havaalanı ile yarış pisti arasındaki yollara polis ekipleri ve zırhlı araçlar yerleştirildi. Bahreyn’de geçen yılki yarışlar, ülkede çoğunlukta olan Şiilerin önderliğindeki muhalefetin Sünni monarşiye karşı protestoları nedeniyle iptal edilmişti. Geçen yılki olaylarda 35 kişi yaşamını yitirmişti. Dışişleri Bakanlığı, ateşkesin rayından çıkmak üzere olduğunu bildirdi Rusya: Suriye iç savaşın eşiğinde Dış Haberler Servisi Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye’de tarafların ateşkese uymaması halinde ülkenin iç savaş felaketine sürükleneceği uyarısında bulundu.Açıklamada, “Ateşkes rayından çıkmak üzere. Suriye’de şimdi sorun, barışçıl, tüm ulusu kapsayan görüşmelere geçiş veya iç savaş arasında tercih yapmaktır” denildi. Birleşmiş Milletler (BM) ve Arap Birliği SuEsad, Ürdün’ün başkenti Amman’daki Suriye büyükelçiliği önünde protesto edildi. (Fotoğraf: REUTERS) riye özel temsilcisi Kofi Annan’ın barış planı uyarınca ateşkes 12 Nisan’da başlamıştı. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ise Suriye konusunda dünyanın hızlı davranması gerektiğini söyledi. Uluslararası camianın sorumluluklarını yerine getirmesi ve Annan planının olası başarısızlığı halinde diğer seçenekleri de dikkate alması gerektiğini savunan Juppe, “Annan planının etkili olmaması halinde, diğer yolları gözden geçirmemiz gerekir” diye konuştu. Annan’ın sözcüsü Ahmed Fevzi de, Suriye’deki durumun “İyi olmadığını” söyledi. Fevzi, ateşkesin “çok kırılgan” olduğunu vurgulayarak, ölümlerin sürdüğünü belirtti. BM ve Şam yönetiminin, Suriye’ye giden BM gözlemci heyetiyle ilgili kurallar konusunda önceki gün anlaşmaya vardığını hatırlatan Fevzi, şimdilik 7 gözlemcinin gönderildiğini, 2 gözlemcinin de pazartesi günü Suriye’ye gideceğini bildirdi. Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü ise dün cuma namazından sonra yapılan gösterilerde, güvenlik güçlerinin ateş açması sonucunda 15 kişinin öldüğünü duyurdu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle