26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2012 PAZAR 6 HABERLER Odatv’nin kurucusu gazeteci Soner Yalçın’la sanırım hiç karşılaşmadık ve görüşmedik. Ama Soner, izlediğimiz bir gazeteci ve araştırmacıyazardı hep. Şimdi hapiste. Odatv davası üzerine epey yazdım. Bu davanın nasıl siyasi bir komplo olduğunu biliyorum. Tıpkı diğer pek çoğu gibi. Soner Yalçın ve arkadaşlarının suçsuz olduklarını bilmem için, davanın beraatla sonuçlanması gerekmiyor benim için. Tıpkı Balbay, Özkan ve daha yüzlerce insanın boşu boşuna özgürlüklerinden alıkonulmalarında olduğu gibi. Soner, şimdi devasa bir kitapla karşımıza çıkıyor: “Hakikatlere Dayanacak Gücünüz Var mı?” Diğer adıyla Samizdat. Ama ben kitabın uzun adını daha çok sevdim, gerçekten de bu davalar, yakından izleyenler için, tam da kitabın adına uygun düşüyor. Bu davaları izlemeyeanlamaya çalışıyorum, izlemesem ve yazmasam bu davaların “hakikatleri”nin altında kalacağım! Kitap hakkında yazmadan, davalar üzerine birkaç söz... ??? Silivri davaları olağanüstü bir iktidar döneminin ürünleridir. AKP olağan bir iktidardır! Ama bugüne kadar görülmemiş bir “yargısal ve üstelik olağanüstü sıkıyönetim” yaratmıştır! Burada hukuk yoktur, adalet yoktur, adil yargılama yoktur... Davalar ilerledikçe, davaları izledikçe, bu çok daha net ortaya çıkıyor! Orada, ne deliller önemlidir, ne yapılan savunmalar, ne avukatlar, ne insan hak ve özgürlükleri ne tutuklu hakları... 12 Mart’ta gözaltına alınıp Emniyet ve MİT sorgusuna götürülenler bilir. Sorgucular, ki çoğu işkenceciydi, size daha başında şunu söylerlerdi: Burada ne anayasa geçerlidir ne babayasa! Ne yasa var sizi koruyacak ne de başka bir şey! Silivri de bu sözlerin geçerli olduğu bir yer. Hatta şunu söyleyebilirim: 12 Mart12 Eylül dönemlerinde ve daha sonraki bütün sorgulamalarda gözaltına alınanlar için, Emniyet MİT sorgulamaları işkenceli zor zamanlardı. Buna kısmen savcılık safhasını da ekleyebilirsiniz. Çünkü ifadenizi kabul etmediğinizde sizi Emniyet’e geri göndermekle tehdit ederlerdi! Mahkeme aşaması ise yargılananlar için çok daha özgürlük alanlarıydı! Bugünkü davalarda ise bu durum yer değiştirdi: Polis ve savcılık aşaması rahat geçiyor, diyelim ki “yasalara uyuluyor”.. Savcılar, şüphelilere ‘Sincan’daki tank emri kimden’ diye sordu 1 numara boş İLHAN TAŞCI ANKARA 28 Şubat sürecine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 28 emekli askerden 15’i dün özel yetkili savcılar tarafından sorgulandı. Özel yetkili 4 savcının sanıklara yönelttiği 30 civarındaki sorunun odağına 4 Nisan 1997 tarihli ve Çevik Bir’in imzasını taşıyan, 10 sayfalık “Batı Çalışma Grubu Harekât Planı (BÇG)” yerleşti. Sorgular, şüphelilere gösterilen ve sorulan sorular da bu planın ekleri üzerinden yürüdü. Polis ve savcılık sorgularında BÇG organizasyonuna ilişkin gösterilen belgede, yapılanmanın tepesindeki “1 numaranın” boş bırakıldığı bildirildi. Savcıların “En ağır kara silahı olan tanklar yürütülerek, hükümet istifaya zorlandı. Bunun talimatını kim verdi, bildiklerinizi anlatın” sorusu dikkat çekti. Ankara Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’nin başlattığı operasyon kapsamında gözaltına alınan 15 şüpheliden Emniyet’teki sorgu ve işlemleri tamamlananlar, Ulus Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Terörle mücadele ekiplerince iki grup halinde adliyeye getirilen zanlıların sorgularını Bilgili’nin koordinesinde Kozmik Oda soruşturmasını yürüten savcı Kemal Çetin ile savcılar Cemil Tuğtekin, Mehmet Özgür ve Sadık Bayındır yaptı. Aramalarda ele geçirilen bazı dokümanların bulunduğu delil torbaları da savcılığa teslim edildi. Savcılıkta, Batı Çalışma Grubu’nun “ayrı fiziki bir ortamda” çalışıyor olması ille 15 şüpheli sağlık kontrolünden sonra adliyeye getirildi. (Fotoğraf: AAMURAT KAYNAK) Bu kroki ne çağrıştırıyor? gal yapılanma olarak değerlendirildi. Şüphelilere “BÇG faaliyetleri nasıl ve nerede yürütüyor, biliyor musunuz, bildiklerinizi anlatın” denildi. Savcılar, uzun ve geniş bir koridor ile bazı odaların bulunduğu kroki tüm şüphelilere ayrı ayrı gösterilerek, “Bu kroki neresi? Size bir yeri hatırlatıyor mu? Buranın neresi olduğunu biliyor musunuz?” sorularına yanıt aradı. Edinilen bilgiye göre, bilgisayarda çizildiği anlaşılan kroki üzerinde nerede çizildiği ve neresi olduğuna ilişkin hiçbir belirti bulunmuyor. Krokinin BÇG’nin çalışma merkezi olduğu düşünülüyor. BÇG’nin çalışma yöntemine ilişkin Çevik Bir’in imzasını taşıyan “Çalışma Grubu Oluşturulması, BÇG Alanına Giriş Yetkisi Verilen Personel” konulu belgelere ilişkin sorular yöneltildi. BÇG’nin bulunduğu alana neden kattaki tüm görevlilerin giripçıkamadığı şüphelilere sorulurken, bazı şüphelilerin ise sözü edilen alana “özel yetkilendirme kartıyla” girilip çıkılmasının askeri kuralların gereği olduğunu söyledikleri öğrenildi. Şüpheli emekli askerlerden birisi, tüm askeri birimlerde klerans uygulamasının olduğuna işaret etti. Savcılar, “fişlemeye” ilişkin sorularını ise “BÇG bilgi akışını nasıl sağlar? Hangi amaçla bu bilgileri toplar? Sağladığı bu bilgileri nerede muhafaza edip, nerede saklar?” biçiminde sordular. BÇG’nin bulunduğu alana nasıl ve nereden girildiğine ilişkin soruya, bazı şüphelilerin “bilmiyorum” demekle yetindiği öğrenildi. BÇG tarafından hazırlandığı belirtilen, “irtica ile mücadele günlük durum formları, Batı Harekât konsepti ve eylem planı” gibi belgeler ve bunların eklerindeki harekat planlarını kimlerin hazırlamış olabileceği, şüphelilerin bu hazırlıkta yer alıp almadıkları soruldu. Hakikatlere Dayanacak Gücünüz Var mı? ‘Bu bizi aşan bir konu’ Emekli albay şüphelilerden birisinin, BÇG harekât planı ve konseptine ilişkin sorular üzerine “Bu benim rütbemdeki bir askeri aşar. Hatta tuğgenerali bile aşan bir konudur. Üst komutanlarımızın emirleridir. Bana, fişleme yapma talimatı verilmedi, ben de yapmadım” dediği öğrenildi. Sürgün havuzu doldu AKP’nin sürgün ettiği personelin gönderildiği Devlet Personel Başkanlığı’nın havuzu 29 bin kadroya ulaştı. CHP, norm kadro uygulamasını yargıya taşıyacak AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin sürgün ettiği personelin gönderildiği Devlet Personel Başkanlığı’nın havuzundaki personel sayısı 29 bine ulaştı. TBMM’nin de, 1500 kişiyi bu havuza göndermek istemesi sıkıntı yarattı. TBMM Başkanlık Divanı’nın norm kadro uygulaması için oluşturduğu alt komisyonun yaptığı toplantıda, norm kadro fazlası personelin durumu sıkıntıya yol açtı. TBMM Başkanlığı yetkilileri, toplantıda Devlet Personel Başkanlığı’nın (DPB) havuzunda 29 bin kişinin bekledi ğini, Meclis’ten gönderilmesi düşünülen 1502 kişi ile bu sayının 30 bin 500’ü bulabileceği bilgisini verdi. Toplantıda, norm kadro çalışması sonucunda fazla olduğu belirlenen 1502 personelden sadece 487’sinin emeklilik başvurusunda bulunduğu ve bu rakamın yeterli olmadığı bilgisini veren yetkililer, havuza gönderme uygulamasının kaçınılmaz hale geldiğini dile getirdiler. Toplantıda, personelin hangi kriterlere göre gönderileceğine ilişkin farklı görüşler ortaya çıktı. Yetkililer, 60 yaş üzerinde 37 kişinin bulunduğunu, 50 ila 60 yaş arasında 800’e yakın çalışan olduğunu belirtirken, Meclis havuzunda ise 133 personelin şahsa bağlı kadro adı altında beklediğini bildirdiler. Yetkililer personeli havuza göndermede “emekliliği dolanlar, yaş ve hizmet süresi açısından emekliliği hak edenlerden 30 yılı aşmış olanlar, liyakat, geçmişte disiplin cezası alıp almadığı, çalışma disiplini ve üretim kapasitesi” gibi kriterlerin uygulanabileceğini belirttiler. ‘Bilimsel kriter yok’ Toplantıdan net bir sonuç ortaya çıkmazken, TBMM per soneli de siyasi parti grupları ve Başkanlık Divanı üyelerinin kapısını çalarak, havuza gönderme uygulamasının durdurulmasını istediler: Bunun üzerine CHP’li Başkanlık Divanı üyesi Tanju Özcan, norm kadro uygulamasına “muhalefet şerhi” koyacağını bildirdi. Norm kadro uygulamasını yargıya taşıyacağını belirten Özcan, “Norm kadro hiçbir bilimsel kritere dayanmıyor. Danıştay’ın da bu konuda kararı var. Bugüne kadar Başkanlık Divanı üyesi hiç kimse, Divan kararına karşı yargı yoluna gitmemiş ama ben gideceğim” dedi. Ama esas işkenceli dönem ise mahkeme aşaması! Sanıkların savunmalarından dolayı onlarca yıl mahkumiyet aldıkları; avukatların savunma haklarının kısıtlandığı, dışarı atıldıkları; savcılık ve mahkemelerin delilleri ellerinin tersiyle bir kenara ittikleri; tutuklular lehine olabilecek bütün istemlerin geri çevrildiği yerler... Dahası, eğer doğruysa, Adalet Bakanlığı’nın avukatlar olmadan da yargılamaların sürmesini sağlayacak yasa değişikliğini şimdi gündeme getirdiği yerler... Siyasal yargılamanın çağdaş dünyada asla ve asla görülemeyecek türlerini yaşıyoruz. Tamamen hukuki göstermelik ama intikamcı bir siyasal yargılama! Bunu daha ne kadar sürdürebilecekler bilmiyorum. Ama Erdoğan ve adamları dörtnala gidiyorlar bu hukuksuzluk kulvarında... Ve bütün bu davaların aslında Türkiye’yi temelden dönüştürecek ve bilinmez ve yeni bir dehlize sokmak amacını taşıyan araçlara dönüştürüldüğü de açıkça ortaya çıkmaya başladı. Böyle bir amaçaraç olmasa, bütün bu hukuksuzluklar, sahtelikler, komplolar göze alınmazdı! ??? Soner’in evine 14 Şubat 2011’de girdiler. O günü “Kırmızı Pazartesi” olarak isimlendiriyor! Yeni başlayan bir filmin sahnesine çok zengin ve meraklı bir giriş gibi... Soner “İlk Gün”den 29. Gün’e kadar gün gün kayıtlarını bizimle paylaşıyor, çok zengin bir içerikle, tarihe, siyasete, önemli olaylara gitgellerle.. Savcı Öz ile sorgulamasını anlatıyor; davalara, yargılamalara dalıyor, analiz ediyor... Çeşitli “Silivri davaları”nın tutuklu öykülerine girip çıkıyor, mesela Danıştay davasına... Orada Muzaffer Tekin’i anlatıyor ve Alparslan Aslan’ı... Sonra Poyrazköy’de “silah kazı alanı”na dalmış, kurulan tezgâhı anlatır görüyoruz Soner’i... Silivri davalarını bir yanından kapmış yere seriyor Soner... Tutukluymuş, onun için hiç önemli olmadığını hissediyorum, yazdığı kitapla tutukluluğunu yırtmış, güvercin gibi kanat çırpıyor demir parmaklıkların dışında... İlginç bir yerdeyim kitapta, kusura bakmayın, burada kesiyorum ve kitaba dalıyorum... Hem hakikatlerle temasa geçmek hem de hakikatlere dayanacak güce kavuşmak için, Soner’in kitabı lütfen... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle