19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER 28 Şubat soruşturması 19951999 yılları arasını kapsıyor BÇG şemalı sorgu ‘HER AN BELGELENSİN’ İLHAN TAŞCI ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 28 Şubat sürecine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan, aralarında Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) fikir babası sayılan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in de bulunduğu şüpheliler, BÇG’nin yapılanma şeması eşliğinde sorgulanıyor. Şemaya ilişkin bildiklerini anlatmaları istenen şüphelilere, “BÇG’ye personel seçimlerindeki kriter nedir? Personel göreve hangi yasal dayanakla başlatılıyordu ve görevine nasıl son veriliyordu? BÇG neden fişleme yapıyordu?” benzeri sorular yöneltildi. Genelkurmay Karargâhı’nda düzenlenen “irtica” konulu brifinglerin de gündeme geldiği sorguda, şüphelilere, “İrtica ile mücadele konulu ve içerikli herhangi bir konferans veya brifing verdiniz mi? Verilmesi için talimat alıp verdiniz mi, konferansa katıl Soruşturmanın koordinasyonunu yürütün özel yetkili Ankara Savcısı Mustafa Bilgili’nin şüphelilerle ilgili Emniyet’e gönderdiği arama kararlarına “özel bir not” düştüğü bildirildi. Savcı Bilgili, arama ve gözaltı işlemlerine yapacak Emniyet’ten her işlemin fotoğraf ve video kaydıyla belgelenmesini istedi. Sorulara dayanak yapılan belgelerin neredeyse tamamı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki aramalarda ele geçirdiği Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) logolu ve gizlilik derecesi yüksek 28 Şubat yazışmaları oldu. Bu sorulardan İstanbul Başsavcılığı’nın, söz konusu 28 Şubat belgelerini Ankara Başsavcılığı’na gönderdiği anlaşıldı. dınız mı?” diye soruldu. Özel yetkili savcı Mustafa Bilgili’nin önceki gün düğme basmasıyla birlikte 5 kentte gözaltına alınanlar art arda başkente getirilerek sağlık kontrolünden geçirildi. Aralarında Çevik Bir ile emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan’ın bulunduğu 26 şüpheli, geceyi Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde geçirdi. Hakkında gözaltı kararı çıkartılan diğer 5 kişiden 3’ünün yurtdışında bulunduğu, iki kişiye ise henüz ulaşılamadığı bildirildi. Gözaltındaki 26 kişi iki gruba ayrıldı ve ilk grubun sorgusu dün yapıldı. Bu grubun bugün adliyeye sevk edilmesi bekleni yor. Bir’in de arasında bulunduğu diğer grubun sorgusuna ise bugün geçilmesi ve yarın da adliyeye çıkarılmaları planlanıyor. Adliyeye getirilecek olan şüphelileri, savcılar Mustafa Bilgili ile Kemal Çetin sorgulayacak. Savcı Çetin, 12 Eylül darbesine ilişkin Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkındaki iddianameyi hazırlamıştı. Soruşturmanın Necmettin Erbakan’ın liderliğini yaptığı RP’nin seçimlerde yüzde 21 oy aldığı 1995 yılıyla, Bülent Ecevit hükümetinin göreve geldiği 1999 arasını kapsadığı öğrenildi. Şüphelilerin TEM’deki sorgusuna, “Batı Çalışma Grubu Organi zasyon Şeması” gösterilerek başlandı. Emniyet’te, kurum ve kişilerin isimlerinin de yer aldığı grafiksel olarak oluşturulan tabloya ilişkin şüphelilere, “Buradaki yapılanmaya ilişkin bildiklerinizi anlatınız” sorusu yöneltildi. Zanlılara ayrıca “BÇG kamu görevlileri başta olmak üzere kişilerle ilgili neden özel bilgileri (fişleme) toplama ihtiyacı duymuştur?” sorusu yöneltildi. Bazı şüphelilere, 28 Şubat döneminde basında çıkan haberlerin yayımlanmasında ilgilerinin bulunup bulunmadığı da soru olarak geldi. Fişleme belgeleri ve raporları gösterilerek “BÇG tarafından irtica ile mücadele kapsamında milletvekilleri, yargıç ve savcılar, Emniyet görevlileri, doktor, öğretmen gibi birçok kamu görevlisi hakkında bilgilerin rapor edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şirketler, okullar, yurtlar, vakıf ve dernekler, imam hatip liseleri, Kuran kursları ile ilgili ayrıntılı rapor haline getirilmiş belgeler olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda bilgi veriniz” diye soruldu. Belgelerin çoğunluğunun Bir imzalı olduğu öğrenildi. Gazeteciler kalemealdıkları aldıklarıköşe köşe yazılarındasoruşturmayla soruşturmayla ilgili fikir birliğine vardı Gazeteciler kaleme yazılarında, ilgili fikir birliğine vardılar İntikam operasyonu olmasın İstanbul Haber Servisi 28 Şubat operasyonunu değerlendiren gazetecilerin dün kaleme aldıkları köşe yazılarında, soruşturmanın bir “intikam operasyonuna dönüşmemesi” konusunda fikir birliği öne çıktı. Vatan yazarı Göngör Mengi, “Kine Rehin Düşmeyelim” başlıklı yazısında, 28 Şubat’ın devletin öz savunma refleksi olduğunu söyledi. Mengi, şöyle devam etti: “28 Şubat aynı zamanda bir günahlar, yanlışlar galerisidir. Geçmişteki günahların gelecekte tekrarını önleyecek ibreti başka türlü üretemeyiz. Ama bunun yolu hukuktur ve bu yolda en büyük tehlike intikam duygusunun pençesine düşmektir. Silivri mahkemelerinin doldurduğu hapishanelerin yeni mağdurlara ihtiyacı yok...” Milliyet yazarı Derya Sazak ise şunları yazdı: “Bin yıl sürecek denilen Batı Çalışma Grubu 28 Şubat sonrası dağıldı. 15 yıl sonra rövanşist duygular ağır basıyor. Bakan Yazıcı’nın savcıdan önce ‘Temizlik yapıyoruz’ diyerek, ‘cezalandırmaktan’ söz etmesi ‘intikamcı’ söylemdir. AKP, 28 Şubat’ın rövanşını seçim kazanarak almadı mı? Eski Meclisi Mebusan muhabiri gibi bitirelim: Bir operasyon daha var! Sıra 27 Nisan’a ‘Dolmabahçe Mutabakatı’na geliyor.” Hürriyet yazarı Yalçın Doğan, Has Parti’nin 28 Şubat’la ilgili işadamları ve gazeteciler hakkındaki suç duyurusuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Tanklar Sincan’da yürüdüğünde, bazı DYP’li bakanlar, tankları yürüten generalin derhal emekliye sevk edilmesini öneriyor. Ne var ki Erbakan tepki vermiyor, kimse emekliye sevk edilmiyor... Siyasiler, işadamları ve gazeteciler darbenin ortağı değil. Hesaplaşmayı genişletmek rövanşist duygunun ta kendisi.” Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, 28 Şubat kararlarını imzalayanların arasında bugünkü Cumhurbaşkanı’nın olduğuna dikkat çekti. Savcıların ve TBMM’nin, o dönemin MGK üyelerine ve yaşayan bütün bakanlarına o bildiriyi neden imzaladıklarını ve yürürlüğe soktuklarını sormaları gerektiğini söyleyen Öz Akşener de isim verdi İstanbul Haber Servisi 28 Şubat sürecinde İçişleri Bakanı olan TBMM Başkanvekili, MHP Milletvekili Meral Akşener, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde düzenlenen konferansın ardından gazetecilerin 28 Şubat sürecine ilişkin sorularını yanıtladı. Soruşturmayı olumlu bir adım olarak gördüğünü ancak ilerlemesine bakacaklarını belirten Akşener, “Dikkat çekmek istediğim konular var. Birincisi, 28 Şubat’ın işbirlikçileri vardı, bu işbirlikçilerin bir kısmı, süreci o gün en şiddetli şekilde alkışlayanlar, nedamet getirdiğini söyleyip, şu anda sosyal ve yazın hayatımızda baş tacı ediliyor. Sayın Çevik Bir ve arkadaşları da ‘Ben nedamet getirdim, özür dilerim’ dediği zaman baş tacı edilecek midir? İkincisi, yargı mensuplarının brifinge gitmeleriyle ilgili. 8 dakika ayakta alkışlayan bu yargıçların bugün hangi görevleri yaptığını ve hangi kararları verdiğini bilmek isterim” dedi. 28 Şubat’ın devlet ve sivil bürokrasi içinde işbirlikçileri olduğunu kaydeden Akşener, “REFAHYOL hükümetinde, 28 Şubat’ta en derin krizlerden birini çıkaran devrin Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, bugün Ankara Valisi’dir. Soruşturma bütün işbirlikçilere uzanmalı” dedi. kök, “Kamuoyu, o günün seçilmiş kişilerinin bunları niye imzaladığını da bilmek hakkına sahip. Neden imzaladılar?” diye sordu. Sabah yazarı Mehmet Barlas LONDRA/NEW YORK (ANKA) İngiliz gazeda “Postmodern tesi Financial Times, son gözaltıları, “şimdiye darbenin de daha önceki darbelerin ve kadar daha çok mevcut hükümete yönelik oldaha sonraki darbe girişimlerinin de duğu iddia edilen darbe komplolarına odaklayargı sürecinde bir kan davasına veya nan soruşturmaların genişletildiğinin son işaöç alma çizgisine oturtulmaması için gereti” olarak değerlendirdikten sonra şöyle derekli özen gösterilmelidir” dedi. vam etti: “Atılan adım, Türkiye’nin kutuplaşmış siyasi tabloda çok farklı tepkileri provoke etti. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak: “28 Şubat’ın bir psikolojik harekât ile amacı Hükümet destekçileri, bir zamanlar kudretli generallerin mahkemenin önüne çıkarılmasına na ulaştığını biliyoruz. Dolayısıyla medyönelik son çabayı olumlu karşılarken karşıtya ayağı ve sivil toplum örgütlerinin desadaletten çok rövanş alma isteğinden kayteği mevcut... Ama bana göre, dava çok lar, naklandığını söylediler.” New York Times gakapsamlı tutulmamalı; özü zedelenmezetesi, 28 Şubat operasyonunu, “hükümet ile meli... Yaratılan geniş mağdur kitlesiy bir zamanlar boyun eğmez askerler arasındaki le yargılamalar tartışmalı hale getirilçatışmanın devamı” olarak nitelerken “Uzun memeli. Ve tabii bir de yeni bir tutukbir dönemde katı laik devletin dokunulmaz bekçisi olarak değerlendirilen Türk ordusu, İslama furyası başlatılmamalı.” Ye lam yanlısı hükümetin iktidarı aldığı ve muvazzaf ve emekli subaylara karşı bir dizi davalar nişafak için zemin hazırladığından bu yana dokunulyazarı Ali mazlığını kaybetti” yorumunu yaptı. Bayramoğlu: “28 Şubat soruşturması asla 28 Şubatvari bir cadı avına dönmemelidir. Asla intikamcı bir mekaaracı haline döner....” nizmayı andırmamalıdır. Suç işleyenler ile Habertürk yazarı Umur kabahat işleyenler arasındaki çizgi dikkatle Talu, antidemokratik tarihçizilmelidir. Aksi halde bu soruşturma da lerden hesap sormanın tek baotoriter bir dalgayı besler, yeni bir iktidar şına ‘demokrasi baharı’ olmadığının unu DIŞ BASIN: SON HESAPLAŞMA tulmaması gerektiğini vurgulayarak devam etti: “28 Şubat’ın yörünge operasyonu, bugün komşulara karşı ABD ve NATO operatörü, İncirlik, Kürecik vicdan vidanjörü olarak sürüyorsa... 28 Şubat’ın fişleme, linç çamurları bugünün puantiye renkleri olarak da tam yol yürüyorsa, 28 Şubat’ın sermaye kayırması, bugün farklı aktörlerle ama aynı biçimde ilerliyorsa... Bahar biraz da karnabahardır Hocam!” Star yazarı Ahmet Kekeç: “Başlık olarak seçtiğim ‘intikam saati’, bu soruşturmanın ‘intikam fırsatına’ dönüştürülmemesi gerektiğine ilişkin bir ‘temenni’yi yansıtıyor, başka da bir amacı yoktur. Hele, ‘bu darbenin basın ayağı var, siyaset ayağı var, sermaye ayağı var’ gibi, ‘hedef dağıtacak’ işlere hiç tevessül edilmesin. İçinden çıkamayız... Bu bir ‘dönem soruşturması’ değildir. Bir darbe soruşturmasıdır. İzlenecek yol izlenmeli, ‘hukuk dışı’ işleri saptanmış kişi ve kuruluşlar, ‘hukuki yargılama’ çevresinde yargılanmalıdır.” Zaman yazarı Mustafa Ünal: “28 Şubat, yapısı gereği sığ ve yüzeysel soruşturmayla geçiştirilemez... Operasyonların özensizce her yere uzanması elbette doğru değil. O dönemin hassasiyetleri içinde gelişen her faaliyetin yargı konusu olmasını kimse istemez. Özellikle de medya sektöründe.” Silivri adı (ne yazık!) Susurluk gibi bir kötülüğün simgesi oldu. Susurluk denince akla “derin devlet” geliyor. Silivri ise artık hukuksuzluğun, adaletsizliğin, çoktan cezaya dönüşmüş tutuklulukların, daha kısa ve özet söylemek gerekirse “sivil darbe”nin, daha da doğrusu “karşı devrim”in adıdır… Orada yurtseverlik, aydınlanma düşüncesi, özgürlük, yine kısa ve özet söylemek gerekirse Türkiye Cumhuriyeti sanık sandalyesindedir… ??? Sanatçılar Girişimi olarak 6 Nisan Cuma günü yaptığımız Silivri Cezaevi ziyaretimizin notlarını ve izlenimlerini nasıl özetlemeli? O gün küçük duruşma salonunda yapılan “Ergenekon” duruşmasından başlayalım: Küçük salon, savcı ve yargıçları daha yakından görme olanağı sağladı… Bana hakiki gibi değil, balmumundan yapılmış heykeller gibi göründüler. Bir tercih yap deseler, sırf bu nedenle bile, onların bulunduğu yerde olmaktansa sanık bölümündeki kıpır kıpır Mustafa’nın, çok iyi ve moralli gördüğüm Tuncay kardeşimin, değerli dostum Prof. Hilmioğlu’nun ve Hurşit Paşa’nın yanında olmayı bin kat yeğlerdim… Prof. Hilmioğlu, duruşma arasında bana ulaştırdığı bir notta, “Silivri Hukuku”nu dört başlık altında özetliyor: ‘İntihar edenler’ listesi, ‘Tutuklu iken ölenlerin’ listesi, ‘Ağır hastalık nedeniyle tahliye edilenler’, ‘Halen ağır hasta olanlar’ listesi… Ben, Malatya İnönü Üniversitesi’nin kurucu rektörü, Sevgili Hilmioğlu Hocama bu konuda kapsamlı bir araştırma yapma sözü veriyorum… Fakat bu arada, ağır hasta olanların adlarını ve durumlarını Hilmioğlu Hoca’nın notlarından sıralayayım: Tuğgeneral Levent Ersöz: Onlarca hastalığı olan yatalak hasta. Mehmet Haberal: Ölümcül ritim bozukluğu var. Fatih Hilmioğlu: Karaciğer sirozu ve karaciğer kanser başlangıcı. Hasan Attila Uğur (Jnd. Kd. Albay): 2 kalp damarı yüzde yetmiş tıkalı. İsmail Yıldız: Ağır psikolojik sorunlar… Veli Küçük, Hayrettin Ertekin ve diğerleri… Kendisi de hekim olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu Hoca’nın notları böyle… Adalet ve Sağlık Bakanı beyefendilere duyurulur. ??? Mustafa ve Tuncay kardeşlerimin Sanatçılar Girişimi’ni kucaklayan ortak mektupları basında yer aldı. Bizler de her zaman onlarlayız. Kalbimiz onlarla çarpıyor. Ve bu sadece bir söz değil. Bu utanç davası, üzerimizdeki bu lanet sona erene kadar, başlıca kaygımız, arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasıdır… İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için birkaç gün sonra başlayacak İzmir Kitap Fuarı kapsamında mutlaka bir eylem platformu, “Balbay’a Özgürlük Girişimi” gerçekleştirilmedir… Sanatçılar Girişimi böyle bir etkinliği desteklemeye hazırdır… ??? Ergenekon salonundan Balyoz adı verilen davanın görüldüğü büyük salona geçtik… Yargı heyeti ara karar için görüşmeye çekilmiş olduğundan duruşma yapılmıyordu. Sanıkların bulunduğu alandaki seçkin, pırıl pırıl, büyük topluluğu nasıl betimlemeli… Onlar orada, sanık bölümünde; biz izleyiciler arasında, ordumuzun bu seçkin subaylarıyla sohbet ettik… Bir sinema başyapıtı olan “Potemkin Zırhlısı”nda benim unutamadığım sahnelerden biri, üzerlerine atılan bir brandanın altında isyancı tayfaların kıpırdanışlarıdır… Bu kıpırdanışlar, gelmekte olan yeni bir dünyanın habercisidir… Ben, o duruşma salonundaki dalgalanışta, orgeneralinden albayına o büyük ve seçkin toplulukta, tutuklanmış olan gerçek Türkiye’yi gördüm… Ama o Türkiye’nin asla yok edilemeyeceğini de hissettim… Bunu, o sevgili insanlara, bağıra bağıra söyledim… Bizleri alkışlamalarını unutamam… Ama asıl alkış onlaradır… Hava Orgeneral Sayın Bilgin Balanlı’nın imzası başta olmak üzere, orada bize ulaştırılan elli imzalı bir yazıda da belirtildiği gibi, Balyoz denilen davadaki dijital sahtekârlık kanıtlanmış ve bu dava çökmüştür. Bu metindeki cümlelerle: “İçeriği sahte herhangi bir yazının bilgisayarda üretilmesi ve üst veri bilgilerinin herhangi bir kişi adına tanzimi her zaman mümkündür. Bu davada art niyetli kişiler veya gruplarca yapılan sahtekârlık işte budur.” ??? Kardeşim, Tuğamiral Turgay Erdağ’ın, Tuğamiral Ali Sadi Ünsal’ın, Deniz Kurmay Kıdemli Albay M. Koray Eryaşa’nın mektuplarına ve bilgilendirici yazılarına da sonraki yazılarımda değinecek, alıntılar yapacağım… Bugün yaşamakta olduklarımız, ilan edilmemiş bir iç savaşa benziyor… Amaç ise ülkeyi bölüp parçalamak, aydınlanmacı cumhuriyeti karanlık ortaçağ topluluğuna dönüştürmek… Ordunun da bu yönde ayrıştırılması, parçalanması gerekiyordu… Silivri’den edindiğim izlenimler bu kanımı daha da somutladı, güçlendirdi… Silivri’den Notlar, İzlenimler… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle