18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2012 PERŞEMBE 14 Başlığa bakıp şaşırmayın. İşlemin sonucu tabii ki; “1”. Ancak Araştırma ve Geliştirme (ArGe) harcamaları söz konusu olunca “2–1= 0” oluyor. En basit anlatımla 1 liralık araştırma ve geliştirme harcaması , kurum kazancını 2 lira azaltıyor. Biliyorsunuz son dönemde, gelir vergisi beyanına ilişkin küçük hatırlatmalar yaptık. Şimdi kurum kazançlarının beyan dönemi geliyor. 25 Nisan’a kadar beyannameler verilecek. Bu süreçle de ilgili hatırlatmalar önemli ve ‘ArGe İndirimi’ ile başlamakta yarar var. ArGe indirimi ciddi vergi teşviklerinden biri. Bu teşvik Türkiye’nin kalkınması ve uluslararası rekabet gücünün arttırılması açısından da önemli. Mevcut uygulamada, bu şekilde gideri bulunan özel sektör kurumlarının çabalarının desteklenmesi için, araştırma ve geliştirmeye yönelik harcamaların tamamı beyan edilen gelirden indirilebiliyor. ArGe indiriminin diğer indirimlerden en büyük farkı, yapılan ArGe harcamasının “hem gider kabul edilmesi hem de beyannamede indirim olarak” gösterilmesidir. Örneğin; işletmeler tarafından yapılan bağış ve yardımların gider olarak dikkate kazancını 2 lira azaltır. “2–1= 0” olmasının nedeni de budur. ArGe indirimini iki ayrı mevzuat düzenliyor. Bunlardan birincisi 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesi. Bunun ayrıntılarını 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenliyor. Diğeri ise 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun. Bununla ilgili ayrıntılar da Kanun’a ilişkin Genel Tebliğ’de düzenleniyor. Mükellefler bunlardan yalnızca birine göre ArGe indiriminden faydalanabiliyor. Her iki kanunda, yapılan ArGe harcamalarının tamamı kurum kazancından indirilebiliyor. Ancak, aralarında küçük farklar var. Bu farkları göz önünde bulundurarak bir tercih yapılması gerekiyor. Tablodan başlıca farklılıkları detaylarıyla görebilirsiniz. Sonuç olarak; yapılan 1 liralık ArGe harcaması kurum kazancını 2 lira azaltıyor ve üretim planlarının buna göre yapılması da herkesin yararına. Emeklilik Başvurusu Yapacaklara İpuçları Sigortalıyken emeklilik planlaması yapmak ve şartlar tamamlanınca doğru bir şekilde emeklilik başvurusu gerçekleştirmek “zaman ve maddi kaybın önüne geçmek” açısından önemli. İşte buna ilişkin sigortalılarımıza bazı ipuçları. Emeklilik işlemleri uzun sürebileceğinden kendi hesabınıza göre emekli olacağınız tarihten en az 67 ay önce ilgili SGK Müdürlüğü’ne başvurarak “tahsise hazırlık dilekçesi” verilebilir. Bu yolla kesin emekli tarihi, yaşı ve kaç gün prim ödeneceği öğrenilebilir. SSK, BağKur, Emekli Sandığı veya Banka Sandıkları gibi farklı statülerde hizmetiniz varsa bunların birleştirilmesi için dilekçe de verilebilir. Özellikle daha önce BağKur hizmeti olan kişiler, BağKur borcunu kapatmadan emeklilik başvurusu yaptıklarında talepleri bu borçları nedeniyle reddedilmekte. Bu nedenle BağKur borcunun var olup olmadığı kontrol edilmeli ve borç varsa ödenmelidir. BağKur kapanışını yapmamış ise önce kapanış dilekçesi verip sonrasında borç kontrolü yapılmalı. Emekliliğe müracaat ettiği tarihte BağKur borcu olanlara maaş bağlanmamakta, borç ödenince de aylık başlangıç tarihi müracaatı takip eden aybaşı değil borcun ödendiği ay başı kabul edilmektedir. Yine emeklilik başvurusu yapılan gün içinde işten çıkmış olmak önemli. İşten çıkıp emeklilik başvurusu yapılan günün ertesinde bildirimle tekrar işe giriş yapılabilir. Emekli maaş ödemesi başvuruyu takip eden ay başından itibaren başlar. Dolayısıyla Mart ayının 1’inde emekliliğe başvuranın aylık başlama tarihi 1 Nisan 2012’dir. Çalışmalarını emekli olduktan sonra sürdürecekler için işveren tarafından da doğru takvim “ayın son günü işten çıkış, takip eden ayın ilk günü için işe giriş bildirgesi verilmesi” şeklinde olmalıdır. Ayın son günü cumartesi ya da pazar gününe denk gelirse en geç ayın son gününde işten ayrılmak ve ayın ilk işgünü başvurmak koşuluyla aylık başlangıç tarihi başvurulan ayın ilk günü olur. SSK şartlarından emeklilik başvuruları yapılacak SGK merkezleri sigortalının işlem gördüğü son işyerine göre belirlenir. Emeklilik başvurusunu, SGK’nin hazırladığı tahsis talep beyan taahhüt belgesi ile yapmak gerekir. Tahsis beyan ve taahhüt belgesi mutlaka eksiksiz doldurulup Tahsis Talep Çeşidi Bölümüne: Yaşlılık Aylığı yazılmalıdır. Maaşın alınması için bulunulan yere en yakın PTT şubesi yazılarak, ilk maaş çekildikten sonra ise edevlet şifresiyle banka değişikliği yapılabilir. Başvurunun takibi için bir telefon no vermekte de yarar vardır. Daha önce borçlanma yapılmış ise ödeme makbuzu mutlaka borçlanma yapılan yere teslim edilmelidir. Yurtdışı borçlanması yapanlar ise mutlaka 3201Beyan taahhüt belgesini eksiksiz doldurmalı ve Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi’ne eklemelidir. Limited Şirket ortaklığı bulunan ya da vergi faaliyeti devam edenler veya AŞ Yönetim Kurulu Üyesi ortağı olanların maaşlarından yüzde BağKur SGDP kesileceği de bilinmelidir. ArGe İndirimi: ‘2–1= 0’ alınması mümkün değildir. Bunlar, önce kanunen kabul edilmeyen gider olarak kurum kazancına eklenir, daha sonra beyannamede indirim olarak gösterilir. Bu nedenle yapılan 1 liralık bağış kurum kazancını en fazla 1 lira azaltabilir. Oysa ki ArGe harcamaları, işletmeler açısından kabul edilen bir gider unsurudur. Örneğin, işletme bünyesinde oluşturulan ArGe departmanında çalışan bilgisayar mühendisleri için ödenen ücretler, o işletme kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınır. Yapılan bu ücret harcamaları ayrıca beyannamede indirim konusu yapılır. Böylece yapılan 1 liralık ücret harcaması kurum Giderin Niteliği Butik Devlet, Soros ve Sağduyu Afganistan’dan 12 evladımızın naaşı, gri metal Amerikan tabutlarının içinde gelince... Bu hazin olay, AKP dışında neredeyse tüm çevreleri ayağa kaldırınca ve de “Afganistan’da ne işimiz var?” çığlıkları yükselmeye başlayınca Tayyip Bey çok kızdı ve açtı ağzını yumdu gözünü: Afganistan’da, Somali’de, Bosna’da, Kosova’da, Lübnan’da Türk askerinin ne işi var diyenler, bunu sorgulayanlar, Sivas’ın ötesine, ufukları İstanbul’un ötesine geçmeyenlerdir. Bu ülkenin tarihini okumuş olan herkes, bizim yurtdışındaki askeri varlığımızdan gurur duymalıdır. Büyük iddialarınız varsa büyük ülke olursunuz... Türkiye bir butik devlet değildir, güçlü bir devlettir... Başbakan’ın söylediklerini okuyunca aklıma nedense George Soros geldi, hani şu ünlü uluslararası para sihirbazı, spekülatör... Dünyayı yöneten üç beş kişiden biri olan Rotschild ailesinin adamı olarak da bilinen Soros, yıllar önce Türkiye’ye gelmiş, üst düzey zevatla basına kapalı toplantılar yapmış, giderken de şöyle demişti: Türkiye’nin en önemli ihraç malı ordusudur!.. Tayyip Bey’in aynı konuşmada, “ihracatı arttırmak için, dış ticareti büyütmek için gideceğiz” sözlerini görünce niçin Soros’u anımsadığımı anladım haliyle.. ??? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın söylediklerine bir bütün olarak baktığınızda, ülkenin kurucu felsefesine 180 derece ters, hegemonya meraklısı, emperyal duyguları depreşmiş, ancak ham hayaller içinde yüzen bir ruh haliyle karşılaşıyorsunuz ne yazık ki... Üstelik bunu yalnızca bizler söylemiyoruz; İslami hassasiyetleri yüksek, mütedeyyin çevrelerin itibar ettiği iki ismin yazılarına bakalım: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerinde bir soru sordu: “Bizim Afganistan’da ne işimiz var?” Cevap şu: “NATO İttifakı çerçevesinde Türkiye, Afganistan’da da asker bulunduruyor.” Cevabın destekleyici argümanı emperyal nitelikte: “Küresel oyuncu olmak istiyorsan, dünyanın her yerinde var olmalısın.” Gurur okşayıcı ama kendi başımıza mı küresel oyuncuyuz, yoksa asıl “küresel hegemonik gücün bize çizdiği çerçevede” mi hareket ediyoruz? Mesela NATO ve ABD olmadan Türkiye herhangi bir İslam ülkesine asker gönderebilir mi? Ya da İslam ülkeleriyle bir “İslam barış gücü” oluşturup kriz bölgelerine müdahale etme fikrini ortaya atabilir mi? Elbette hayır. Bu yenilip yutulması pek zor, Türk askerinin sömürge askerine dönüştürüldüğünü işaret eden yazının sahibi Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç. Bulaç bu yazıyla da yetinmedi, hemen ardından sütununda, “Türkiye’nin İslam topraklarını işgal edip kaynaklarını talan edenlerin, yurdunu ve dârü’lİslamı savunanları kitlesel katliamlara, zorunlu göçe tabi tutan işgalcilerin yanında yer alması caiz mi” sorusunu da yöneltti. Gerçekten İslamcı iddiasındaki bir parti için çok zor bir soru!.. Gelelim ikinci yazıya: ABD, Türkiye üzerinden Suriye’de yapmaya çalıştığını aslında Afganistan’da gerçekleştirmiştir... Suriye, Afganistan ve İran, menfaatler dikkate alındığında sorunumuzun olmadığı ülkelerdir. Ancak dış politika anlayışı “önce ABD” haline gelmiş Türkiye, savaşı dahi göze alarak Birleşik Devletler ile hukukunu korumaya özen göstermektedir. Bu ağır ve “yapmayın” mesajı veren yazıyı da Yeni Mesaj gazetesinde Bağımsız Türkiye Partisi lideri Prof. Dr. Haydar Baş yazdı. Prof. Baş, Türkiye’nin “Kurtuluş Savaşı ile emperyalist Batı’nın karşısında ezilen milletler için model ülke olduğunu” ancak bugün bu vasfını ne yazık ki yitirdiğini de özellikle vurguladı. Kısaca söylemek gerekirse iktidar giderek, ABD’nin isteklerini gerçekleştirmekle, Türk milletinin sağduyusu arasında sıkışmaya başladı. İktidar bu gerçeğin farkında mı bilemem, ama bir şeye dikkat çekebilirim: Tayyip Bey giderek daha öfkeli, daha kontrolsüz mü oluyor ne?.. ‘Eski memur’ emekli ikramiyesini nasıl alır? Eylül 1970 Ekim 1987 arasında Emekli Sandığı, 19871996 yıllarında da sigortalı çalışarak SSK’den emekli oldum. “Eski memurlara ikramiye” hakkından yararlanmak için ne yapmalıyım? Osman Eğritaş SGK Başkanlığı’na başvurup emekli ikramiyenizi talep etmeniz, verilmezse İdare Sorularınız için malicoMahkemesi’ne zum?ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. dava açmanız Tüm sorular eposta gerekiyor. ile tek tek cevaplanacaktır. ARGE HARCAMASI HANGİ KANUNA GÖRE NE AVANTAJ SAĞLIYOR? 5746 sayılı Kanun 5520 sayılı KVK ArGe harcaması sayılır. Gayrimaddi hakka yönelik yapılan ArGe harcamaları aktifleştirilmek zorundadırlar. Ancak gayrimaddi hakka yönelik olmayan ve VUK hükümleri çerçevesinde aktifleştirilmesi gerekmeyen harcamalar doğrudan gider yazılabilir. Doğrudan ArGe faaliyetlerinde kullanılan, duran varlıklar için ayrılan amortisman ve tükenme paylarından oluşur. Diğer taraftan, iktisadi kıymetin münhasıran ArGe faaliyetlerinde kullanılması ve bu kullanımın sürekli olması gerekmektedir. Süresiz devir vardır, yeniden değerleme oranında artış yoktur. ArGe harcaması sayılmaz. ArGe ve yenilik faaliyeti kapsamındaki harcamalar, VUK’a göre aktifleştirilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilir. ArGe projesi tamamlanamaz ise önceki yıllarda aktifleştirilmiş olan tutarlar doğrudan gider yazılır. ArGe ve yenilik faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için ayrılan amortismanlardan oluşur. Diğer faal. kullanılan sabit kıymet amortisman gün sayısına göre hesaplanır. Süresiz devreder. Tutar yeniden değerleme oranında arttırılır. Finansman Giderleri Harcamaların Aktifleştirilmesi veya Doğrudan Gider Kaydedilmesi Amortisman ve Tükenme Payları Kazancın Yeterli Olmaması Nedeniyle Yararlanılamayan İndirim Hakkının Sonraki Dönemlere Devri Gündem Gene Dolup Taşıyor PERİHAN ERGUN Hangi konuyu ele alayım bilmem ki?.. Her an iç yakan, kafa karıştıran olay ve eylemler, toplumda huzurlu yaşamı yok ediyor. Daha önce de değinmiş olmama karşın eğitim ve öğretime yıllarını vermiş bir öğretmen olmam nedeniyle milli eğitimde (ME), AKP iktidarının 4+4+4 yaptırımı yaşantımda deprem örneği sarsıntılar oluşturuyor. Hele bu oluşumun nedenini uygulanmakta olan 5+3=8 yıllık kesintisiz eğitimi 28 Şubat’ın ürünü olarak suçlamalarına şaşıp kalıyorum. Çünkü o tarihten önceki yılarda zaten bu uygulama vardı. İşin gerçeği, 8 yıllık eğitimin ortaokul kapsamındaki son 3 yılında imam hatip okullarının bulunmayışını gidermek için 9 yaşında ilk 4 yıllık öğrenimini bitiren öğrenciyi meslek okullarına özendirme nitelemesiyle gerçekte imam hatip okullarına yönlendirmektir. Sayın Başbakan Batılı uluslardaki meslek okullarının çokluğunu örnekleyerek bu yeniliği getirdiklerini açıkça savunurken sanki toplumun yüzde 95’i Müslüman değilmiş gibi “Dindar gençlik yetiştirilmelidir” diyerek kafasındaki İslam devleti modelini açıklamış oluyor. Eğitimde 4+4+4 istemine toplumda giderek artan ve yayılan bir tepki var. Yurdun birçok yöresinde pankartlı yürüyüşler, gün geçtikçe tüm polis baskılarına karşın yoğunlaşıyor. Sivil toplum kuruluşları içinde eğitim derneklerinin dışındakiler de çoğunlukta ve tepkililer. Bu uygulamayla Tevhidi Tedrisat’ın yok edileceği düşünülüyor. Örneğin; başta (USTKB) Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği, “4+4+4” adlı yasa önerisinin 27 Mart günü AKP tarafından TBMM Genel Kurulu’na getirilecek olmasına karşı çıkarak Şişli’deki Atatürk Evi önünden Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’na kadar bir tepki yürüyüşü düzenledi. Daha önce bununla ilgili açıklamalar için toplanan, USTKB sözcüsü tarih öğretmeni İlhan Gülek, bu yasa teklifinin kimseyle tartışılmadan, yeterli araştırma yapılmadan, kamuoyu yeterince bilgilendirilmeden, çok hızlı biçimde komisyona havale edildiğine değindikten sonra “ilk 6 maddenin uzunca süre tartışılmasına karşın, devamı olan 20 maddesinin AKP’li milletvekillerince toplantı yerinin dışında kurdukları barikatla ve içeride çıkardıkları, sokak kavgasını andıran, şiddet ve kargaşa içinde oldubittiyle kabul ettirilişine razı olamayız” dedi. Yürüyüş buna karşıtlık olarak yapıldı. EğitimSen de 2829 Mart günlerinde iş bırakma eylemiyle toplumu uyarma yolunu seçti. Yasaya ara vermeden tepkisini gösterdi. Meclis’e de giderek sakıncalarını anlattı. ??? Ayrıca; bu yasa istemini, sakıncalı bularak, üç günde 9 bin imza toplayan 50 kadın örgütü, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu önderliğinde tepkilerini, 27 Mart günü, Meclis’in Çankaya Kapısı önünde gösterme kararı aldı. Cumhuriyet okurları da olan kadınlarımız, 9 bin imzayı her gün Sakarya Alanı’nda yasa teklifinin, eğitimi bulunduğu yerden geriye çekmek ve kadın haklarının ihlalidir diyerek topladılar. Onlar da bu yasanın katılımcılığın dışında oluşturulmasını yadsıyarak “Geleceğimizi vermeyeceğiz” dediler. ??? CHP o günkü grup toplantısını Meclis’in dışında halkı aydınlatmak için Tandoğan Meydanı’nda yaptı. Duyuru ilanları Ankara Belediyesi’nce sökülüp atılsa da alanda toplananların yoğunluğu büyük miting niteliğindeydi. ??? Birçok yönüyle kör topal yürüyen ME’nin düzeltilmesi gereken sayısız sorunları varken AKP’nin jet hızıyla bu sistemi kanunlaştırmak istemesi iyi niyet olarak karşılanamaz. Eğitim yönetmeliğinin önemini, ilk aklıma gelenden biriyle örnekleyeyim: 1968 müfredat programı 6 yıllık çalışma sürecinde tartışılarak çıkarılmıştı. Bu sistemle bir de okulöncesi eğitim yürürlükten kaldırılıyor. Oysa bu dönemde çocuk aile ortamının dışındaki çevrede sosyalleşir, oyun ve çizgi çalışmalarıyla yetenekleri gelişir. Ancak 72 ay sonra yani 6 yaşında algılamaları oluşur. Gözleme dayanan dikkatiyle gerçekçi bakışı gelişir. Bundan önceki dönem 60 aylık 5 yaşındaki çocukta, ancak hafızlık algısı görülebilir. Bu nedenle bazı ayrıcalıkların dışında çocukların okula başlaması 6’ncı yaşlarındadır. Ulusun gelecekteki tutanağı olan çocuklarımızı ziyan etmeyelim. Memlekette okulların ve öğretimin eksiklikleri giderilemezken böyle serüvenci sistemlere girişilmemeli. Birçok il, ilçe ve köyde okulla binin üstünde öğretmen eksiği varken, araç, gereç, beslenme, ısınma yetersizliği yaşanırken, yoksullar çocuklarını okula gönderemezken, 4 +4+4 projesi ortaoyununa dönüşür. Ayıptır, günahtır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gaziantep yöresine özgü, ciğer, böbrek ve yürekle yapılan bir tür kebap. 2/ Konut... Genellikle eski bir sanat yapıtının çizilerek ya da boyanarak yapılmış kopyası. 3/ Bir kimseyi kötüleme, yerme... Bitek olmayan toprak. 4/ Hayvanlara işaret koymak amacıyla kulaklarını kesmek ya da boynuzunu kertmek... Bir nota. 5/ Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Tayfun Pirselimoğlu’nun, 2011 İstanbul Film Festivali’nde “Altın Lale” ödülünü kazanan filmi. 6/ Bursa’nın bir ilçesi. 7/ İtalya’da bir yanardağ... İlkel bir silah. 8/ Yörük kadınlarının bellerine taktıkları süslü kuşak. 9/ Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerde yaşayan bir halk. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Havuçla yapılan, 1 lokuma benzer bir tatlı. 2/ İki tarafı 2 ağaçlıklı geniş kent 3 yolu... İçine sulu 4 şeyler koymaya yarayan kap. 3/ Yer 5 tutup oturan, yerle 6 şen. 4/ Türkiye’nin 7 plaka imi... Bağırarak bir şeyi duyuran 8 kimse. 5/ Yabanka 9 zı... Anlamlı iz. 6/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Eskimiş giyecek... Güney Amerika’da büyük sığır 1 D A L L A M A A sürülerini güden çobanla 2 İ T A ME C A Z ra verilen ad. 7/ “Beni 3 Ş E M S E I R A kuyularda merdivensiz bı 4 B P A R A P E T raktın” (Ü. Y. Oğuzcan)... 5 UMA R F A N Sakat kimse. 8/ Bir dere6D E R İ K Y A K beyinin himayesine girip 7 A L O O B A E kendini onun hizmetine 8 K İ A R A M İ S adayan kimse... Fas’ın plaka imi. 9/ Zar yerine yedi 9 K İ L E R M E tane küçük deniz hayvanı kavkısı atılarak oynanan bir oyun... Deriden sızan sıvı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle