25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CHP Kurultayı Değerlendirme Fransız Kalmak İLK duyulduğunda, Paris’in şimdiki politikacılarına kızan birinin Türk argosuna yeni soktuğu tuhaf bir söz saymıştık bu “Fransız kalmak” lafını. Meğer bir konunun yabancısı olmak, ilk kez duymuşçasına şaşırmak demekmiş. Herhalde, bizi bilmeyenlerin düştüğü hallere bakarak zamanla genel bir anlam kazanmış olabilir. Aslında, o bakımdan da biraz yanlışlık var galiba. Fransızlar, Batı toplumları içinde Türkler konusunda en bilgisiz ya da ilgisiz kalmışlardan sayılmaz. Tam tersine, Uzak Asya’dan gelip Akdeniz’e “kısrak başı” gibi uzanan bir kavmi ilginç bulup yakından tanımak isteyenlerin başında gelirler. Hatta, İslamla daha önce temasa geçmiş İspanyollardan ve bazı Haçlı Seferlerine gemicilik ya da kılavuzluk etmiş İtalyanlardan farklı yanları vardır bu ilgilenişlerinin. Başkalarına yakıştırdıkları sıfatlar konusunda her zaman pek “lütufkâr” davranmadıkları halde, atalarından kalma deyimler arasında “Türk gibi kuvvetli” sözü hâlâ yaşar ve vaktiyle Osmanlı padişahlarına hep “Büyük Türk” demiş oldukları kolay unutulmaz. alnız, bilelim ki “Türk kafası” deyimi de onlarındır. Ama, hemen sinirlenmeyin, “kafasız” anlamında değil, aksine hemen tepesi atmayan, fazla sabırlı, kolayca suçlanıp eleştirilebilecek kadar “tahammüllü” anlamında. Elbet, güçlü ve “dayanıklı”dan kalkıp “taş kafalıya” kadar vardırılacak salakça yorumları da yapılabilir bu deyimin, ama en uygun olarak belki başka bir somut açıklama daha aydınlatıcıdır: O ülkenin eski konaklarında merdiven tırabzanlarının başlangıcında ilk basamağa adım atmak için tutulan yere de, baş biçiminde olduğu için olacak, Türk kafası denirmiş. azı konulara olduğu gibi buna da olumsuz bakıp “Ha, demek ki gelen geçen hep kafamıza vuracak, öyle mi” diyebilirsiniz ama, kafanıza vurulunca ne yapacağınız size bağlıdır: Ya adım attırmayıp vurana vurursunuz veya derdini anlayıp dersinizi verirsiniz. Daha doğrusu, Cumhuriyet Türkiyesi’nin genel dış politikası açısından TürkFransız ilişkileri öylesine önemli ve yararlı bir konudur ki ona özellikle şu sıralar büsbütün Fransız kalamayız. Ama, kısaca da olsa irdelenmesine bu sütunun yeri yetmez, belki yarınkine sığdırılabilir. CHP’yi CHP yapan temel unsur, onun “laik cumhuriyetçiliğidir”, onun yarattığı “ulus devlettir”, “onun çağdaşlığıdır”. Bugün 4 seçmenden 2’si AKP’ye oy veriyor, amma 4 seçmenden birisi de CHP’ye oy veriyor. Neden? CHP Cumhuriyetçi, Atatürkçü, sosyal demokrat, sosyal adaletçi olduğu, hukukun üstünlüğünü koruduğu için... Kılıçdaroğlu bu temel damarı hiçbir zaman unutmamalı, hiçbir zaman bu temel damarı darıltmamalıdır. Alev COŞKUN HP iki kurultayını başarıyla tamamladı. Böylece, Kılıçdaroğlu, CHP’nin genel başkanı olduğu 22 aylık süre içinde, üç olağanüstü, bir olağan olmak üzere 4 kurultay geçirmiş oluyor. Artık bu konuda deneyim sahibi olduğunu kesin olarak belirtmek durumundayız. Bu iki kurultay toplantısının nasıl geliştiğini biliyoruz. Kısaca tarihe not düşmekte yarar var... Bundan önceki antidemokratik tüzük aslında Deniz BaykalÖnder Sav zamanında kabul edilmişti. Kılıçdaroğlu genel başkan olunca, bu tüzüğü değiştirmek için söz verdi. Arkasından seçimler, bu tüzük var onu uygulayalım diyerek merkez yönetim kurulu dört kez değiştirildi. Aslında antidemokratik tüzük Kılıçdaroğlu ve ekibinin de işine yarıyordu, söz verildiği halde yeni tüzük yapmayı ağırdan alıyordu. C Basında Anıtkabir’e gideceklerdi, gitmediler, otelde basın toplantısı yaptılar biçiminde eleştiriler yapılıyor. İyi ki, otelde kaldılar... ve Anıtkabir’e gitmediler... Anıtkabir’e gidip CHP’nin kurucusu Atatürk’e ne diyeceklerdi? Atam, antidemokratik tüzüğün değişmesi için öneri getirdik, bizi aşarak bütün tüzüğü demokratikleştiriyorlar, onlardan şikâyetçiyiz mi diyeceklerdi... Deniz Baykal, her iki kurultayı evinde izledi. Onu da eleştirdiler. Bu eleştiriler de yersiz. Kanımca Baykal doğrusunu yaptı. İyi ki kurultaya gitmedi. Onu kurultayda görenler kürsüye çıkıp, ey eski genel başkan antidemokratik tüzük senin eserindir, bugün, bu antidemokratik tüzüğü sana rağmen düzeltiyoruz deselerdi, daha mı iyi olurdu? Anıtkabir’e gidiş bi... Bunlar alkışlanacak noktalardır. 5. Tüzükte, CHP’nin amacı çağdaş bir sosyal demokrat partiye yaraşır şekle sokulmuştur. “CHP’nin amacı, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne, laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça düzen oluşturmaktır” denilmiştir. Böylece CHP gerçek ve çağdaş bir sosyal demokrat amaç maddesine kavuşmuştur. Adeta, Ecevit dönemindeki “insancahakça bir düzen” gibi. Ayrıca, “insan haklarına”, “hukukun üstünlüğüne”, “laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye” vurgu yapılması önemsenecek bir gelişmedir. 4 Eksi 4 Eksi 4... Şüphen mi var?.. AKP bu 4+4+4 kanun teklifini “çağdaş nesiller” yetişsin diye verdi... ? Çocuklar öğrensin ne de olsa: Kültür, sanat... Müzik... Tiyatro... Piyano... Bale... Haha ha huhu hu yapmayın... ? Zaten ne demişti daha geçen gün, Harvard mezunu, sekiz dil bilen Başbakan: “Çağdaş, laik, cumhuriyetçi ve modern bir nesil yetiştireceğiz...” Demesinin üzerinden bir hafta geçti geçmedi ki, acele oturup “modern nesil” kanun teklifini hazırlayıp verdiler... Dans öğretecekler çocuklara... ? “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller” yetiştirecekler belli ki... Onun için zaten, teklifi veren “28 Şubat’ın rövanşını aldık” dedi... 28 Şubat müdahalesini Menzil Şeyhi yapmıştı çünkü... ? Niyet şuradan da anlaşılıyor: Dünyadaki gelişmeleri bilen bir nesil yetiştirmek için, bu sene sömestr tatilinde çocukları NASA’ya götürüp göstermeye başladılar... Oradan müspet ilimleri görsünler diye Silikon Vadisi’ne... Louvre’u görmeye götürdüler çocukları... Fazıl Say’ı dinletiyorlar zaten... ? Hâlâ tartışıyorsunuz “4+4+4’ün amacı ne?” diye... Nasıl bir nesil?.. ? Bir örnekleme size: Bülent Arınç’ı alın... Artı Hüseyin Çelik... Artı Ömer Dinçer... Üç tane artı dört dörtlük yani... Toplayın... Bölün üçe... Neye benzedi?.. “.........” Nasıl olur?.. ? Sizden; ilmi hür... İrfanı hür... Vicdanı hür nesiller istiyor Cumhuriyet... ? İmamdan Türkiye’ye Başbakan yaptınız, şimdi ondan “modern nesil” yetiştirmesini bekliyorsunuz... Ve getirdiği “4+4+4” sisteminden şüphelendiniz... Siz de yani... Örgüt memnun 6. Bu kurultaydan imzacılar hariç, tüm delegeler, tüm örgüt onur duydular.... Delegeler, güven tazeleyerek, “partimle onur duyuyorum” diyerek Anadolu’ya döndüler. Bu büyük bir “sinerji” sağlayacaktır. 7. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, kazandığı bu kurultay zaferiyle “başarı sarhoşu” olmamalıdır. CHP’nin tabanını, temel felsefesini iyi anlamalı. Basındaki liberallerin ve özellikle kendisinin milletvekili yaptığı kimi ikinci cumhuriyetçilerin “telkin” ve “gaz vermelerini” sağduyu ile değerlendirmelidir. Çok sıkışırsa Dersim’in bir köyüne gitsin, oradaki eski bir CHP delegesiyle konuşsun, gerçek yörüngeyi bulacaktır. Y Sonuçlar CHP, bu kurultaylardan başarılı sonuçlar almıştır. Şöyleki: 1. Muhalefet grubunun imza toplaması yararlı oldu, tüzük kurultayının bir an önce toplanmasını ve iyi bir tüzüğün yapılmasını sağladı. Onların bu girişimine teşekkür edilmelidir. 2. Sav’ın başını çektiği muhalefet grubu yanlış politikalar ve tavırlar nedeniyle, Kılıçdaroğlu’nu güçlendirdiler, kendileri de politikadan dışlandılar. Bu hava ile Kılıçdaroğlu ve ekibi, bütün ilçe ve il kongrelerini kazanır ve bu yıl yapılacak olan seçimli kurultaydan çok daha güçlü ve başarılı çıkar. 3. Yandaş basında çıkan “CHPKurultaylar Partisi” gibi temelsiz eleştiriler siyaset bilimi açısından geçersizdir. Doğal olan sosyal demokrat CHP’nin kurultay yapmasıdır, katılımcı demokratik yöntemle, özgürce konuşmak, partinin gerçek bir sosyal demokrat parti olmasını sağlamak esastır. Ama bu eleştiriyi yapanlar, merkez sağdaki kurultaysız, muhalefetsiz, tek adama dayalı particiliği yeğliyorlar. Oysa böylesi particilik, demokratik değildir. 4. CHP tüzüğünde demokratik yönde çok önemli değişiklikler yapıldı: Örneğin kadın kotasının yüzde 33’e çıkarılması, gençlere kota tanınması, Kadın Kolları ve Gençlik Kolları Genel Başkanları’nın Merkez Yönetim Kurulu’nun doğal üyeliğine kabulü, partinin devletten aldığı ödeneğin yüzde 40’ının örgüte dağıtılması; genel başkan, ilçe ve il başkanı adaylığı için imza sayısının düşürülmesi gi Neden imza toplandı Kılıçdaroğlu’na parti içi iktidarı sağlayan Önder Sav ekibi, son genel seçimde politika dışı kalınca, bunu içlerine sindiremediler. İlçelerde kongre hazırlıkları başlamıştı. Daha fazla güç yitirme kaçınılmaz görünüyordu. Buldukları mekanizma tüzük kurultayı oldu... İmza toplamak yoluyla genel seçimler nedeniyle küskün olanlar birleştirilmeliydi... Sanki tüzüğü kendileri bu hale getirmemişler gibi... Her zaman olduğu gibi, sessiz ve derinden Deniz Baykal da bu girişime arkadan destek veriyordu. Bu durum karşısında Kılıçdaroğlu, kendi tüzük tasarısı için bir kurultay günü, muhaliflerin önerileri için bir başka kurultay tarihi ilan etti. Sav ekibinden itirazlar yükseldi... Sav ekibinin itirazları karşısında, biz de 11 Şubat 2012’de şöyle yazdık: “Önemli olan CHP’ye yakışır bir tüzüğün yapılmasıdır. İmzacı içtenlikli ise 26 Şubat günü yapılacak olan Genel Tüzük Kurultayı’na gitmeli ve ciddi katkıda bulunmalıdırlar.” Ama Sav ve ekibi bu demokratik cesareti ve içtenlikli davranışı gösteremediler. Kurultaya katılmadılar, otel lobisinde basın toplantısı yaptılar. Kurultaya katılıp, asıl biz tüzüğün demokratikleşmesini istiyoruz, katkıda bulunacağız deselerdi, büyük puan toplarlardı. Ama Sayın Sav, otelde kızgın tavırlarla basın toplantısı yapmayı yeğledi, önemli bir siyasal bir hata yaptı. Mustafa KemalAtatürk Evet Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal de demeli, Gazi Mustafa Kemal de demeli, Atatürk de demelidir... Atatürk, Kuvayı Milliyecidir, Kuvayı Milliyeci Mustafa Kemal, daha sonra laik cumhuriyeti kurarak Atatürk olmuştur. Kimi ikinci cumhuriyetçilerin yaptıkları “Mustafa Kemal” “Atatürk” ayrımcılığı safsatasına kanmamalıdır. Ayrıca, CHP’yi CHP yapan temel unsur onun “laik cumhuriyetçiliğidir”, onun yarattığı “ulus devlettir”, “onun çağdaşlığıdır”. Bugün 4 seçmenden 2’si AKP’ye oy veriyor, amma 4 seçmenden birisi de CHP’ye oy veriyor. Neden? CHP Cumhuriyetçi, CHP sosyal demokrat, sosyal adaletçi olduğu hukukun üstünlüğünü koruduğu için... Kılıçdaroğlu bu temel damarı hiçbir zaman unutmamalı, hiçbir zaman bu temel damarı darıltmamalıdır. Fantazi olsun diye, liberallerden alkış almak için CHP’nin temel felsefesine aykırı ve CHP’yi suçlayan tavırlar almamalıdır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti 90 yıllık yaşamının en zor döneminden geçiyor. Cumhuriyetin kazanımları birer birer törpüleniyor, kemiriliyor. CHP, Atatürk’ün kurduğu devrimci, ama 21. yüzyılın çağdaş değerlerine yer veren bir parti olma yolunda çalışmalarını sürdürmelidir... B Eğitimde Bir Çıkmaz Bulvar Birçok Batı ülkesinde, kesintisiz eğitim vardır ve büyük ölçüde uygulanmaktadır. Bunu elbette teklifi hazırlayan AKP’liler de bilir. Ama belli ki birilerine göz kırpmak adına böyle bir düzenlemeyi Meclis’e getirmişlerdir. Ama bilsinler ki, bu çıkmaz bulvarı hazırlayarak göz kırptıkları, yalnızca yavrularımızı pusuda bekleyen cehalettir. Sakine ÖZ CHP Manisa Milletvekili KP tarafından hazırlanan, ilköğretimde 4+4+4 yasası için bu başlığı uygun gördüm. Zira çocuklarını eğitmek için büyük fedakârlıklar yapan, çile çeken bu ülkenin, bu çabalarına darbe indirmeye hazırlanan bir yasa için olsa olsa böyle bir niteleme uygun düşer. AKP grup başkanvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na verilen yasa önerisini görünce şaşırmadım desem yalan olur. Doğrusunu isterseniz bu kadar ileri gideceklerini tahmin etmiyordum. Daha sonra TBMM’den ve kamuoyundan yükselen yoğun muhalefet sonrası yasa alt komisyona gönderildi. Şimdi 4+4’ten sonra açıköğretim seçeneğinin getirileceği, çıraklık yaşının 14’te bırakılacağı ama ilköğretim 4. sınıftan sonra öğrencileri ortaokula yönlendirmek için “yetenek, gelişim ve tecrübelerine göre, seçmeli dersler” oluşturulacağı belirtiliyor. Teklifin bu halinin de eğitimcileri tatmin etmesi mümkün değildir. sı gerektiğini vurgulamaktadır. Sekizinci sınıftan sonra evden, yani açıköğretim seçeneğinin olacağı belirtiliyor. Kalkınma Bakanlığı’na bağlı Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (DAKA), Milli Eğitim Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, bölgedeki kız çocuklarının önemli bir bölümü, 8 yıllık zorunlu ilköğretimi tamamladıktan sonra ortaöğretime devam etmiyor. İlköğretime devam eden her 100 öğrenciden 49’unu kız çocukları oluştururken, bu oran ortaöğretimde yüzde 36’ya geriliyor. (Akşam, 1 Mart 2012) Lise eğitimi de zorunlu hale geldiğinde aynı başarı orada da yakalanacaktır. Ama 8. yıldan sonra açıköğretim, çocuğunu okuldan ayırmak isteyenlere bir başta seçenek vermek anlamına gelecektir. Açıköğretimde, çocuklarımız adı üzerinde yalnızca “öğretim” hakkını kullanacaklar ve bilgi alabileceklerdir. Oysa okullar çocuklarımızın hayata hazırlandığı yerlerdir. Bu da ancak yüz yüze eğitim yöntemiyle gerçekleştirilebilir. Evden eğitimin uygulandığı Batı ülkelerinde, velilerin, toplumsallaşma eksikliği nedeniyle çocuklarını yeniden örgün eğitime vermek istediği birçok örnek kaydedilmiştir. Erken yaş evlilikleri, Türkiye’nin kanayan yaralarından biridir. Anadolu’da kız çocukları “okumazsa satılır”, yani evlendirilir. Bu düzenleme erken yaş evliliklerini tetikleyecektir. Eve kapatılan genç kızların, aile baskısı nedeniyle kimi zaman intihara yöneldikleri bilinmeyen bir gerçek değildir. Açıköğretimde yapılacak sınavlar, şaibelere konu olabilecektir. Çoktan seçmeli sınavlarla öğrenciler “doğru” ya da “yanlış” yanıtlar arasında bir sarkaç gibi sallanacak, çocukların doğruya ulaşma çabaları öğretmenleri tarafından değerlendirilemeyecektir. Ayrıca açıköğretim için de çocukların dershanelere yönlendirilmesi kaçınılmaz olacaktır. AKP, belli ki “Zaten açık liseler var” görüşünü öne sürmeye hazırlanmaktadır. Oysa bu liseler olağanüstü durumlar içindir. Başarılı bir öğrencinin durup dururken açıköğretime yönlendirilmesi anlaşılır değildir. Henüz 1213 yaşında bir kız çocuğunu evde öğretime zorlamaya, henüz 910 yaşında bir çocuğu meslek okullarına yönlendirmeye kimin hakkı olabilir? A Yasadaki çıkmazlar Bu teklif, doğal olarak en çok Kuran kursları, imam hatipler ve türban ekseninde tartışılacaktır. Bu tartışmalar elbette önemlidir, ama çok önemli bazı gerçeklerin gözden kaçırılmasına neden olmamalıdır. Düzenlemeyi eği timbilim açısından ele alalım: Milli Eğitim alt komisyonunda oluşturulduğu belirtilen yasanın son hali, son derece vahim maddeler içermektedir. Öğrenciler ilköğretim ikinci kademede, yani 4. sınıftan sonra seçmeli derslerle mesleki eğitime yönlendirilecek. Bu, mesleğe yönelik seçmeli derslerin bütün okullara girmesi demektir. Böylece Türkiye’deki bütün okullarda, meslek liselerinde görülecek derslerin altyapısını oluşturacak “seçmeli” dersler açılacak. Bunun ne kadar sakıncalı olduğu ortadadır. Öğrenciler, hangi dersleri seçecekleri konusunda ailelerinin ya da okuldaki diğer öğrencilerin yönlendirme ve baskılarına maruz kalacaklardır. Bakanlığın iç denetim raporunda, mesleki ve teknik eğitime giden çocukların neredeyse yarısının bu okullardan mezun olamadığı belirtiliyor. (CNN Türk, 27 Şubat 2012) Yani yönlendirmeyi 4. sınıftan itibaren yapmaya başlamak, çocukların eğitimlerine darbe vurulması demektir. Batı’da yapılan araştırmalar, mesleği öğrenme yaşının 1617 olmasıyla daha küçük olması arasında önemli hiçbir farkın olmadığını ortaya koymuştur. Hatta eğitimbilimciler, asıl mesleği öğrenmenin bu dönemde olma Göz kırpılan cehalet Veliler, çocuklarının geleceği hakkında her zaman en doğru kararı vermezler. Devlet, bu nedenle kimi zaman çocukları ailelerine karşı da koruyan bir örgütlenmedir. Elbette bunu AKP’liler de bilir. Bu teklifin son hali, “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” çabasından başka bir şey değildir. Bugünlerde yapılan propagandanın aksine, birçok Batı ülkesinde, kesintisiz eğitim vardır ve büyük ölçüde uygulanmaktadır. Bunu elbette teklifi hazırlayan AKP’liler de bilir. Ama belli ki birilerine göz kırpmak adına böyle bir düzenlemeyi Meclis’e getirmişlerdir. Ama bilsinler ki, bu çıkmaz bulvarı hazırlayarak göz kırptıkları, yalnızca yavrularımızı pusuda bekleyen cehalettir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle