18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MART 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR ANKARA DEVLET OPERASI’NDA ‘DON 15 GIOVANNI’ DOLUDİZGİN Aşkla ölüm arasında... ROMA (AA) Vatikan arşivlerinde 400 yıl boyunca korunmuş belgelerin bir kısmı, Roma’daki Capitolini Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Capitolini Müzesi’nde önceki gün düzenlenen törenle açılan “Lux in ArcanaVatikan’ın Gizli Arşivleri” isimli sergide 100 adet önemli belge bulunuyor. Belgeler arasında, İngiltere Kralı 8. Henry’nin evlilik problemi nedeniyle dönemin Papası 7. Clement’in İngiliz parlamentosuna yazdığı mektup, Hristiyanlıkta Protestanlık mezhebinin kurucusu Alman rahip Martin Luther’in Vatikan tarafından aforoz edilme sürecine ilişkin dokümanların yanı sıra İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’na karşı oluşturulan Haçlı ittifakına ilişkin bir belgenin de bulunduğu belirtiliyor. Vatikan sınırları dışında bir yerde ilk kez sergilendiği belirtilen ve tarihin akışında büyük rol oynayan belgeler, eylül ayına dek görülebilecek. avallı Don Giovanni! 17. yüzyılda İspanya’da “Don Juan” adıyla bir edebiyat kahramanı olarak yaratıldığı günden beri ne çok esere, romana, öyküye, tiyatro oyununa, sinemaya, opera ve baleye konu oldu. Hâlâ da olmakta… Bir yanda kadınlar, aşk, tutku, öte yanda ölüm… İkisi arasında yüzyıllar boyunca gitti geldi! Ölüme meydan okumak için gücünü kanıtlamalıydı; gücünü kanıtlamak için kadınları baştan çıkardı. O, iktidar mücadelesi için kadınları, kadınlar kendi çıkarları için onu kullandı… Çözümü olmayan bir kördüğüm… Mozart’ın en popüler, en başarılı, en görkemli operalarından biri olan “Don Giovanni”, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde doludizgin, kapalı gişe temsillere devam ediyor. Geçen hafta sonu Ankara’da eseri izleme olanağı bulduğumda, doğrusu bu denli keyif alacağımı tahmin etmiyordum. Nedeni çok basit: Zefirelli’ninki dahil olmak üzere bugüne dek bu eserin yurtiçinde ve yurtdışında sayısız prodüksiyonunu görmüş, eserin işitsel ve görsel bir şölene dönüşmesine tanık olmuştum. Hemen belirteyim Ankara’da izlediğim “Don Giovanni” dört dörtlüktü. Alın Tabletlerinizi, Başlayın Okumaya... “… ekitaplar sayesinde okuma alışkanlığı yaygınlaşacak…” “… ekitaplar sayesinde okumak artık kolaylaşıyor…” En çok şu ikinci cümle takıldı kafama; “… ekitaplar sayesinde okumak artık kolaylaşıyor…” Demek ki, ekitaplardan önce okumak, zor işmiş. Eh, ben de yıllardır epey sıkı bir ‘okur’ olduğuma göre, bu zorluk üzerinde kafa yormayı kendime görev edindim. Ve sonunda anladım ki, ekitaplardan önce okumak bayağı zor işmiş. İsterseniz, şu yakında artık tarihe karışmak üzere olan ‘zorlukların’ bir dökümünü yapıverelim. Her şeyden önce ve belki de en önemlisi, kitap alabilmek ve bulabilmek için artık kitapçı kitapçı dolaşmaktan kurtuluyoruz. İnsan işin içindeyken pek farkına varmıyor. Ama evceğizinden çık, bir kitapçıya gir. Almak istediğin kitabı onlarca, yüzlerce kitabın arasından ara. Ya da görevlilere sor. Bulunca sardır. Kasada parasını öde. Sonra poşetin elinde, yine evinin yolunu tut. Ya da, son çıkan kitapların neler olduğunu görmek için gittiysen eğer kitapçıya, yine onlarca, yüzlerce kitabın arasında dolaş dur. Kâğıt kokusunu, cilt kokusunu, raflardan gelen görünmez tozlarla birlikte ciğerlerine çek. Hangisini alacağına karar verebilmek için kitapları karıştır. Sayfalarını çevir. Arka kapak yazılarını oku… Alışveriş yapıp evine döndüysen, paketi açıp kitabını veya kitaplarını çıkar. Okumaya başla. İkide bir sayfa çevir. Bu arada canın bir kahve pişirmek istediğinde, kitabı koyacak yer ara, ondan önce de kaldığın sayfayı işaretle. Bu, okuma faslına ait zorluklar. Bir de sonrası var. Her biten kitaba kitaplığında yer ara. Yer darlığı çektiğinde canın sıkılsın. Kitaplar zamanla bir ‘öcü’ gibi, ne var ne yok bütün duvarlarını kaplasın. Bu yüzden kitap raflarına da para yatır… Oysa ekitaplar! Evet, onlar artık gerçek birer cennet habercisi! Bu yazıyı yazarken, bir an başımı kaldırıp düşündüm. Bakışlarımı kitaplarım boyunca gezdirdim. Günün birinde o müjdelenmiş ekitaplar cennetine girdikten sonra duvarlarımı kaplayan kitap raflarından kurtulmanın nasıl olacağını hayal ettim. Sokaktan dönüp evimin kapısını her açtığımda, burnuma çarpıveren o kesif kitap kokusunun yok olmasının nasıl bir şey olacağını hayal ettim. “Kitap okuyorum” diye, aslında parmaklarım hiçbir kitaba değmezken, birtakım tuşlara dokunmakta olduğumu hayal ettim. Artık kitaplarımın satırlarına ulaşamadığımı, altlarını çizemediğimi, canım çektiğinde sayfaları koklayamadığımı hayal ettim. Son olarak, “kitaplığım” dediğimde, elimdeki tabletin dışında, kendime bile gösterecek hiçbir şeyimin bulunmamasının nasıl bir şey olduğunu hayal ettim. Ve son olarak da şunu düşündüm: Bir zamanlar matbaayı icat ederek aydınlığa kavuşmuş olan insanlık, şimdi kitapların varlığına son vermekle, kendini kitapsız duvarların hapishane duvarlarından farksız korkunç çıplaklığına mahkum etmekle, acaba nasıl bir karanlığa doğru yol alacak? Z Başarılı prodüksiyon Librettosunu Lorenzo da Ponte’nin yazdığı Mozart’ın “Don Giovannisi” hâlâ güncelliğini koruyan, birbirinden güzel aryalarla donatılmış, öyküsüyle düşündüren, müziğiyle büyüleyen başyapıtlardan biri. Eseri sahneye koyan Yekta Kara’nın, bu eserle 3 kez “hesaplaşması”... Şöyle ki; 1980 yılında eser Ankara’da sahnelendiğinde o Donna Elvira rolünü oynuyor ve dramaturg görevini üstleniyordu. Daha sonra 1987’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde eseri sahneye koydu. Bu üçüncüsü… Bu kez vurgulanan yaşamla ölüm arasındaki JEAN DUJARDIN’IN YENİ FİLMİ ‘SADAKATSİZLER’ PARİS’TE GÖSTERİME GİRDİ o kıldan ince kılıçtan keskin çizgi… Bu kez benim dikkatimi çeken, Don Giovanni’yi “ölüme meydan okuyan bir kahraman” olarak yorumlarken çevresindekileri de “kahramanlaştırması”… Bu rejide en sevdiğim özellik ise şu oldu: Bir yandan yalınlık kollanırken bir yandan ayrıntılar üzerinde durulmuş. Sahne görselliğe boğulmadan, görsel efektlerden yararlanmış. (Ölüm meleklerinin devinimleri, kır kahvesinin beyaz masa iskemleleri, sahnedeki olağan üstü renk değişimleri ve müthiş etkileyici final cehenneme iniş vb.) Ama en önemlisi bütün bunlar, temsilin hiçbir anında müziği ve sesleri gölgelemiyordu! Don Giovanni rolünde Eralp Kıyıcı, Donna Anna rolünde Feryal Türkoğlu’na, Don Ottavio rolünde Şenol Talınlı’ya doyamadım, doyamadım, doyamadım! Şef Winfred Müller yönetiminde Ankara Devlet Opera ve Bale Orkestrası ve Korosu… İsabetli bir rol dağılımı; aksamayan sesler: Donna Elvira’da Esin Talınlı, Leporello’da Sabri Karabudak, Zerlina rolünü Görkem Ezgi, Masetto’da Cem Beran Sertkaya… Temsilin her anında müzik ve sesler ön plandaydı. “Don Giovanni” yi Yekta Kara belli bir döneme değil, zaman dışılığa ya da her zamana yerleştirmiş. Cristian Floeren’in dekorları, aynı amaca hizmet ediyor. Kahramanların duygu dünyasını dışa vuran, sınıfsal konumlarını ortaya koyan Şanda Zıpçı’nın kostümleri çok başarılı. Fuat Gök’ün ışık tasarımı adeta kendi başına bir karakter… Zengin bir görsellikten öte, öyküyü ilerletmekte, atmosfer yaratmakta önemli bir rol oynuyor... Bu prodüksiyona emeği geçen herkesi kutlarken beni çok mutlu eden bir gözlemimi vurgulamak ve paylaşmak istiyorum: Temsili sıradan bir cumartesi akşamı izledim. Gala falan değildi ve tek boş koltuk yoktu. İzleyicilerin çoğu da gençlerdi! [email protected] ‘Artist’in yıldızı rekora koşuyor UĞUR HÜKÜM Müzik ve sesler ön planda Celal Hafifbilek toprağa verildi ? Kültür Servisi Cumhuriyet gazetesi Akdeniz ekinde her salı siyaset, ekenomi, edebiyat gibi farklı alanlarda yazılar kaleme alan gazeteciyazar Celal Hafifbilek, bir süredir gördüğü kanser tedavisinin ardandan yaşamını yitirdi. Hafifbilek’in cenazesi, dün Ankara Hacı Bayram Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi. 1928 yılında Ankara’da doğan Hafifbilek, ilk, orta ve yükseköğrenimini burada tamamladı. Lise yıllarından sonra gazetecilik ve tiyatroculuğu birlikte yürüttü. O yılların gazetelerine takma adlarla tefrika romanlar yazdı. İlk romanı, “Sessizler Sokağı” oldu. PARİS Geçen pazar günü, en saygın 5 Oscar ödülünü kazanan Michel Hazanavicius filmi “Artist”in baş erkek oyuncusu Jean Dujardin etrafında yaratılan büyü, sanatçının çarşamba günü Paris’te gösterime giren yeni filmi “Sadakatsizler”de de sürüyor. 60’lı, 70’li yılların İtalyan komedilerini andıran 7 ayrı yönetmenin kamerasından çıkma 7 skeçten oluşan filmde erkek sadakatsizliği hicvediliyor. Eşlerini aldatan ve sürekli yalan söyleyen erkekleri konu alan komedi, daha ilk seanstan ticari bir başarıya imza attı. Yeni yılın başları olmasına rağmen, film Paris merkezinde gösterime girdiği 23 salonda daha ilk seansta 3468 kişi tarafından izlendi ve salon sayısına oranla 2012’nin en fazla izlenen ilk seans filmi oldu. Aynı hafta gösterime giren Hollywood’un ağır topları Tom Hanks ve Sandra Bullock’lu “Extremely Loud And Incredibly Close” filmini ise ilk seansta topu topu 1098 kişi seyretti. Film gösterime girmeden önce meydana gelen olaylar, Dujardin’i ve skeçleri birlikte yazdığı ve yönettiği yakın arkadaşı aktör Gilles Lellouche’u epeyce endişelendirmişti. Filmin ilk çarpıcı afişlerinin panolardan indirilmesinin ve filmin içeriğini bilmeden getirilen birtakım radikal feminist eleştirilerin olumsuz bir hava yaratmasından korkulmuştu. Ama Fransızların konuya bakışındaki rahatlıklarının yanı sıra, kazanılan 5 önemli Oscar’ın büyük etkisi, “Sadakatsizler”in gösterime girdiği ilk seansta beklenmedik bir gişe yapmasını sağladı. Bir anda yıldızı parlayan Jean Dujardin ve arkadaşları, şimdi bu büyünün ne kadar süreceğini merak ediyorlar. 39 yaşındaki karizmatik oyuncu, kendisine gösterilen ilgi ve sevgiye bundan sonraki filmlerinde de layık olmaya çalışacağını söylüyor. Fotoğraf: DENİZ ÇİLOĞLU Vatikan’ın gizli arşivleri sergileniyor BKM Ferdi Tayfur’a dava açtı ? Kültür Servisi Hakan Algül’ün yönetmenliğini yaptığı, başrolünde Ata Demirer’in oynadığı “Berlin Kaplanı” filminin Ferdi Tayfur’un senaryosundan çalıntı olduğu iddiaları üzerine açıklama yapan filmin yapımcı firması BKM, Ferdi Tayfur aleyhine dava açıldığını belirtti. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Sayın Ferdi Tayfur’un basın açıklamasında ve katıldığı programlarda BKM Film’i tenzih ettiğine dair açıklamaları, tarafımızdan kabul edilmemektedir. Bizim için durum hukuken nettir. Bu nedenle, gerek Yavuz Seçkin gerek Ferdi Tayfur aleyhine dava açmış bulunuyoruz. Mahkemeye intikal etmiş konu hakkında taraf olarak ilave bir yorumumuz söz konusu olamaz.” Depp’in yeni filminin çekimlerine başlandı ? Kültür Servisi Disney ve Jerry Bruckheimer, Karayip Korsanları serisinin ardından yeni bir macera filminde bir araya geliyor. “Lone Ranger” filminin yönetmenliğini “Karayip Korsanları” serisinin ilk üç filmini yöneten Gore Verbinski üstleniyor. Başrolde ruh savaşçısı Tonto’yu canlandıracak olan Johnny Depp’e, Arnie Hammer ve uluslararası oyunculardan oluşan prestijli bir kadro eşlik ediyor. Altyazı’nın dosyası Theo Angelopoulos ? Kültür Servisi Altyazı aylık sinema dergisi, ocak ayında hayatını kaybeden Theo Angelopoulos’u kapsamlı bir dosyayla anıyor. Dergi bu sayısında, ardında “Kumpanya”dan “Puslu Manzaralar”a, “Leyleğin Geciken Adımı”ndan “Ulis’in Bakışı”na kadar çok sayıda başyapıt bırakan usta yönetmenin sinemasının, göçler, kayıplar, arayışlar ve hayal kırıklıklarıyla dolu puslu atlasını mercek altına alıyor. Davy Jones öldü ? Kültür Servisi 1960’lı yılların ünlü Amerikan pop müzik grubu “The Monkees”in solisti Davy Jones, hayatını kaybetti. 66 yaşındaki İngiliz sanatçının, önceki gece Florida’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu öldüğü bildirildi. Jones’un solistliğini yaptığı grup, 1970’li yıllarda ‘I am a Believer’ adlı parçayla ünlenmişti. Grup, Beatles’ın Amerika’daki karşılığı olarak tanınıyordu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle