25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MART 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Economist: Şanslı olmayan gazeteciler içeride Dış Haberler Servisi Türkiye’de basına yönelik baskı dış basında yorumlara konu olmayı sürdürüyor. İngiliz Economist dergisinde yer alan İstanbul mahreçli “Türkiye’de baskı” üst başlıklı “Devletin Düşmanları” başlıklı haberde Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın aralarında bulunduğu dört gazetecinin cezaevinden tahliye edildiği ancak onlarcasının o kadar şanslı olmadığı belirtildi. Şener’in “Onca meslektaşım özgür değilken nasıl mutlu olabilirim” şeklindeki sözlerine de yer verilen haberde şu değerlendirme yapıldı: “Sormakta haklıdır. Türkiye’de en az 100 gazeteci demir parmaklıklar arkasında... Çoğu, terör suçlamaları ile tutuklu. Ancak Türkiye’nin muğlak terörle mücadele yasaları çerçevesinde Kürt yanlısı Barış ve Demokrasi Partisi’nin bir basın toplantısını izlemek, sizin içeri girmenize neden olabilir. Kürt yanlısı DİHA (Dicle Haber Ajansı) 27 muhabirinin cezaevinde olduğunu söylüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştiren gazeteciler ürkek medya patronlarının kendilerini işten atmasıyla karşı karşıya.” Gerek Şener gerekse aynı dönemde tutuklanan insan hakları ihlalleri konusunda haberler yapan Şık’ın Gülen hareketi hakkında sert eleştirilerin yer aldığı kitaplar yazdıklarına işaret edildi. Haberde, Gülen hareketi için “ABD’de yaşayan, inzivaya çekilmiş imam Fethullah Gülen liderliğinde Türkiye’nin en etkili İslami hareketi” ifadesi kullanıldı. Gazeteciler işaretleniyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, özel yetkili mahkemelere atıfta bulunarak “Özel görevlendirilmiş mahkemeler gibi özel görevlendirilmiş gazeteciler ve hukukçular da var. Bunlar ‘Majestelerinin gazetecileri ve hukukçuları’dır. Bunlar, tutuklanacak gazetecilerin listelerini yazıyor, sonra tutuklamalar başlıyor” dedi. İstanbul Barosu, Ankara Barosu, Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) ve Türk Ceza Hukuku Derneği işbirliği ile dün Taksim’deki Orhan Adli Apaydın Konferans Salonu’nda “Sanık Sandalyesindeki Gazeteci” başlıklı bir sempozyum düzenlendi. Türk ceza adaleti sisteminin basın özgürlüğü yönünden yarattığı temel sorunlar ve çözüm önerilerinin tartışıldığı sempozyumun açılış konuşmasını yapan GÖP Dönem Başkanı ve gazetemiz yazarı Orhan Birgit, Türk basını ile Batı basın arasında büyük uçurum olduğunu söyledi. İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise “Türkiye bir omurilik felci geçiriyor. Bir ülkenin omuriliği bağımsız yargıdır. Türkiye’de ise zulüm ve haksızlık bizzat hukuk eliyle gerçekleşiyor. Bunun adı ‘ileri faşizm’dir. Bir sorunla karşılaştığımızda yargı çözer diyorlar. Yargı ise Türkiye’yi çözüyor” diye konuştu. Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Avukat Fikret İlkiz Türkiye’de yaşananlara dikkat çekerek “Geldiğimiz nokta düşüncelerimizin, niyetlerimizin, hayatımızın özel yetkili soruşturma altına alınmasıdır. Özel yetkili mahkemeler tarafından her an soruşturma altındasınız. Aslında soruşturulan, dava dosyası olan, delil sayılan sizin ve benim hayatımızdır” dedi. Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Me ‘Sanık Sandalyesindeki Gazeteci’ sempozyumu Babacan: Hayatlar kararıyor BURSA(AA) Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin açılışında uzun yargılama süreleri hakkında açıklamalar yaptı. Gerçek anlamda hukuk devleti olmayan bir Türkiye’nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmasının da hayal olduğunu söyleyen Babacan, “Yargı sürelerinin mutlaka kısalması gerekiyor. Birbirlerine çok benzeyen kararlar iki ayrı mahkemede tamamen farklı sonuçlanabiliyor. İnsanların hayatı kararıyor. Ya adalet yerine gelmediği için insanların hayatı kararıyor ya da insanları tutuklayıp içeri atıyorsunuz, yıllarca kendileri hakkındaki hükmün ne olacağını bilmeden hapislerde duruyor insanlar” diye konuştu. Sanatçılar reddediyor Kaygılarını kamuoyuyla paylaşmaya karar veren bir grup sanatçı 29 Şubat’ta yayımladıkları bir bildiriyle “Sanatçılar Girişimi’ni” kurdu egemen olmaya başlıyor. Biz 12 Mart’ta, 12 Eylül’de bu ülkeyi terk etmedik. Türkiye’de toplumsal ve siyasal ge Şimdi de kavgamızı vereceğiz. Ama bu lişmeler sanatçıları fazlasıyla rahatsız edi cennet vatanı sever gibi görünüp ihanet yor. Bu konudaki kaygılarını kamuo eden zihniyete karşı durmak bu Cumyuyla paylaşmaya karar veren bir grup huriyetin sanatçıları olarak hepimizin sanatçı 29 Şubat’ta yayımladıkları bir bil görevidir. diriyle “Sanatçılar Girişimini” kurdu. Başbakan’ın göstereceği tepkiden Sloganları da “Reddediyoruz”. Grubun çekinmiyor musunuz? sözcülüğünü üstlenen ressam Mehmet E.A. Başbakan çok kurnaz. Türkiye Güleryüz ve müzik sanatçısı Edip Ak Cumhuriyeti’nin başbakanı gibi görünbayram’la kaygılarının nedenlerini ko meye çalışıyor ama bir anda da, “Ben bir nuşuyoruz. İçleri öylesine dolu ki fünyesi tarafın başbakanı olduğumu vurguher an çekilebilecek el bombası gibiler. luyorum” diyor. Necip Fazıl’dan şiir Siz AKP hükümetinin icraatların okuyor. Nâzım’dan giriyor, Yılmaz dan kaygılısınız. Kaygılarınız hükü Güney’den, Ahmet Kaya’dan çıkıyor. metin sanata bakış açısından mı kay Her nabza göre şerbet veriyor. naklanıyor? Son zamanlarda da dindar, kindar M.G. Bakın, son olarak beş fotoğraf gençlikten söz etmeye başladı. Biz hersanatçısına ödül verdiklerine göre demek kesin düşüncesine de inancına da inançki sanata yakınlar. (Kıs kıs gülüyor.) sızlığına da saygılıyız. DemokrasiE.A. Benim kaygılarım iktidar nin kuralı budur. Ama Türkisüreci içindeki adımlamalarının ye’nin başbakanı olarak takibinden kaynaklanıyor. Giçok radikal söylemler derek yoğunlaşan baskı ve içinde toplumu daha çok sindirme hareketleri var. Önbölüyor. Sizden önceceleri üstü örtülü ve son ki başbakanlar dinsiz, derece yumuşak bir tavrı imansız mıydı? Niye sergilemeye gayret ederortamı radikalleştirip lerken artık fütursuz, son insanların inançlarını derece ataklar. çok daha sivri noktaBu iktidarda müthiş bir lara götürüyorsunuz? tahakküm etme isteği var. Bu Benden olmayanlar, bisüreçte adaletin ortadan kalkıtaraf olan bertaraf olur Güleryüz şını, umudumuz olan demokragibi söylemler Türkiye tikleşmede beklentilerin gerçekleşCumhuriyeti’nin başbakanına memiş olduğunu görüyoruz. Gerçekten yakışmıyor. çok umut kırıcı bir durumdayız. Biz bir Sanatçılardan, TÜSİAD gibi mesgrup sanatçı olarak bir araya geldiği lek örgütlerinden eleştiriler gelince mizde önce, “Kaygılıyız”da buluştuk. Başbakan hemen, “Herkes kendi işine Sonra bu “Kaygılıyız”ın çok hafif kal baksın” diyor. Siz bu tavra ne diyorsudığını fark ettik. nuz? İlk kez ne zaman bir araya geldiniz? E.A Biz bu ülkenin sanatçısıyız. Bu E.A. İlk kez bir buçuk ay kadar ön bizim işimiz. ce bir akşam bir dost yemeğinde bir araM.G. Sanatçı zamanının tanığıdır; ülya geldik. Daha 29 Şubat toplantısı ya kesinin ve insanının sesidir; düşüncesipılmamıştı. Ülkenin içinde bulunduğu dir. Sanatçılar bu ülkenin onurlarıdır. Badurumu gözden geçirdik. Birbirimize dü kın, birçok politikacının ismini bugün haşüncelerimizi anlattık. Son zamanda tırlamıyoruz. Yakın tarihimizde ülkeyi oluşan bütün bu baskıcı, karartma orta bu noktaya getiren kararlar almış birçok mına tepki göstermediğimiz gibi ka politikacı bugün ortada yok. muoyunda bir algı oluşmuş, anlaşılan. Ama elli yıl sanat yapmış kişilerin, büM.G. Üstelik sürekli değiştirilen he tün Türkiye’nin en badireli yıllarında nadefler, konular var. Gündem her an desıl dik ve onurlu durduğu da halkın ğişebiliyor. Sürekli olarak kuyulabilgisi dahilindedir. Bunlar ra doldurulan taşları çıkarmakla tarihe kayıtlıdır da. bir ömür uğraşmışız. Şimdi Ben güçle işbirliği yabu kuyuların sayısı çok arttı. panlardan bahsetmiyoBütün kuyulara taş doldururum. Bugün bütün güçluyor. O nedenle çok zor bir lere karşı her dönemnoktadayız. de dik, yalnız durmuş, Bu taşları hep birlikte çıbir tek onuru yalnızlıkarmak zarureti ve aciliyeğı olan kişilerden bahti var. Bu noktada bir arasediyorum. Onların dayız ve gerekli tepkiyi gösbugünkü duruşlarının terme durumundayız. En azınarkasında çok uzun bir dan bunların şahidi olduğugeçmiş ve deneyimler varAkbayram muzu ve kaydını yaptığımızı, dır. Onlar eğer, “Reddediburada taraf olduğumuzu beyan ediyoruz” diyorlarsa dikkat etmek yoruz. lazım. Biz artık, “Kaygılıyız” demiyoE.A. Sanatçılar olarak hepimizin bir ruz. Olay, “Kaygılıyız”ın çok ötesine tarafı var. Bireysel olarak da hepimiz ta geçti. Biz bütün bu oluşumları, ülkenin rafız. Ülkenin gidişatından hiçbirimiz götürülmek istendiği noktayı reddedimemnun değiliz. Hepimizin kaygıları or yoruz. Bu bizim sloganımız oldu. tak. Örneğin, Türkiye’de laik eğitimin, Biz sonuna kadar direneceğiz mi diCumhuriyet değerlerinin yavaş yavaş yorsunuz? kaybolduğunu görüyoruz. Yargının, huM.G. Sonu başından belli. Baştan nakukun kuşatıldığına tanık oluyoruz. Hu sıl davrandıysak onu sürdüreceğiz. kuk ve adalet artık işlemiyor. E.A. Dünyanın her yerinde diktatorBen artık derdimi bir yere anlatıp so yal yöntemlerle yönetilen ülkeleri incenuç alamayacağım korkusunu yaşıyo lediğinizde bu yönetimlerin sonunun rum. Başıma Türkiye Cumhuriyeti va hepsinin hüsran olduğunu görürsünüz. O tandaşı olarak bir şey gelirse beni şu an yöneticiler yaptıklarının faturasını çok da koruyacak kurum ve kuruluş göre kötü ödemişlerdir. miyorum. Güvenemiyorum. Burada da Tayyip Erdoğan diktatorÇevrenize bakıyorsunuz. Ülkenin do yal yönetimine doğru bir gidiş var. Ama kuları tahrip ediliyor. Türkiye’nin de bu gidişin başarılı olacağına inanmıyoğerleri satılıyor. “Ben böyle sanatın içi ruz. Bunun faturasını ödeyecekler ama ne tükürürüm” diyen zihniyet gittikçe Türkiye’ye çok kötü tahribat verdirdiler. LEYLA TAVŞANOĞLU ‘KURYELERE NİYE DOKUNULMUYOR’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus’un 80 gün önce KCK soruşturması kapsamında tutuklanmasını bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Köktürk, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Ulus’un “PKK’nin Avrupa’da görevli bir militanıyla telefon görüşmesi yapmış olması” nedeniyle tutuklandığına dikkat çekerken “Ulus, bu görüşmenin haber için olduğunu söylüyor. Bir gazetecinin KCK’liler, PKK’liler ile irtibat kurması suçsa Ulus’tan önce bu işin ağababalarına, üstatlarına, pirlerine, duayenlerine neden bunca yıldır kimsecikler dokun(a)madı acaba? Üstelik bu zatların yaptığının ‘habercilik’ değil ‘kuryelik’ olduğu aşikâr olduğu halde” dedi. tin Feyzioğlu, AİHM’nin Türkiye’yi ifade özgürlüğü açısından 207 davada mahkum ettiğini anımsattı. Feyzioğlu, İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan’a hitaben “Tehlikelisiniz Sayın Başkan kabul edin” ifadelerini kullanarak, “En son Kazan’ın İlhan Cihaner’i savunurken ‘sanık’ olduğuna da ‘tanık’ olduk. Bu tarihte görülmemiş bir örnektir. Özel görevlendirilmiş savcılık bizim de kayıtlarımızı istemiş. Bizim Kazan’a desteğimiz devam edecek” dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ise basına yönelik baskıların artması nedeniyle, Türkiye’de ilk defa 93 meslek örgütünün bir araya gelerek GÖP’ü oluşturduğunu söyledi. Erinç, “Gazeteciler hakkında açılmış dava sayısı 10 bin civarında. TÜİK’in verilerine göre ise gazeteci sayısı 28 bin. Bu rakamlar, durumun ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor” dedi. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder de Türkiye’de siyasi iktidarın otoriterleşmeye başladığının en büyük göstergesinin basın ya salarında basın özgürlüğüne yönelik sınırlamalar olduğunu söyledi. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Köksal Bayraktar “Basın bir hakkını yerine getirirken bundan sorumlu olamaz. Bunun suç teşkil etmemesi lazım” diye konuştu. ÇGD Başkanı Ahmet Abakay ise Adıyaman’da Alevi yurttaşların evlerinin işaretlenmesi olayını anımsatarak “Başbakan da eline kırmızı tebeşiri almış, gazetecilerin üzerine çarpı koyuyor. O kişiler daha sonra yok oluyor” dedi. Abakay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz” açıklamasını eleştirerek, “Bunun devamı dindar gazeteci, sendika, sanat ve dindar devlettir. Bugünün dindar gençliği yarının El Kaide’si, Hizbullahı’dır. Sen bize neyi örnek gösteriyorsun?” diye konuştu. TGS Başkanı Ercan İpekçi de “Sanık sandalyesinden kalkmak için çırpınıp duruyoruz. Böyle bir ortamda korkusuzca eleştiri hakkın kullanabileceğini söylemek mümkün değildir” dedi. Annesi öldükten sonra izin İstanbul Haber Servisi İrtica ile Mücadele Eylem Planıİnternet Andıcı ve Balyoz davalarından tutuklu yargılanan emekli Albay Dursun Çiçek’e, ağır hasta olan annesi 82 yaşındaki Halime Çiçek’i görmesi için istediği izin, annesinin ölümü üzerine verildi. Çiçek yolda geçirilecek süre dışında 2 gün izinli olacak. Yol izninin süresini ise cezaevi savcısı belirleyecek. Dursun Çiçek, avukatı Hüseyin Ersöz aracılığıyla açıklama yaparak, annesi hayattayken görmesine izin verilmemesini eleştirdi. Çiçek “Hasta yatağındaki annemle helalleşmeme izin vermeyenleri, onu ancak cenazesinde görmek zorunda bırakanları, bu konudaki insanlıktan yoksun mevzuatı değiştirmeyenleri ve TBMM gündemine getirmeyenleri, yüreği kin ve nefretle çarpanları, önce insan olmaya, sonra milli ve manevi değerlerimizin gereğini yapmaya davet ediyorum. İnsanlıktan sevgi ve saygıdan nasibini almamış vicdansızlıkları ilahi adalete havale ediyorum” dedi. Dindar gençliğin yarını El Kaide PEN Başkan Yardımcısı, 2. Ergenekon davasını izledi Özkan’ın sözleri Schoulgin’i ağlattı HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasında 3 yılı aşan bir süredir tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay “Bu davada yargılananlar adalet savaşçısı olarak anılacaklar” dedi. Duruşmayı izleyen Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Başkanı William Nygaard, öğle arasında uzaktan seslenerek Tuncay Özkan ile Balbay’dan yargılama ve cezaevi koşulları hakkında bilgi aldılar. Tuncay Özkan’ın “Burası Hitler döneminin toplama kampları gibi. Hitler’in kamplarında insanlara daha kötü şeyler yaptıkları için buradaki toplama kampında yapılanlar karşısında bir şey diyemiyorum” sözleri üzerine Eugene Schoulgin gözyaşlarını tutamadı. Silivri’de görülen davanın dünkü oturumunda sanık ve avukatlarının talepleri alındı. Balbay, mahkeme heyetinin 168 duruşma boyunca sanıklar hakkında bir kaanate varmış olduğuna inandığını belirterek “Meclis Başkanı bana geçen hafta kimliğimi gönderdi. Bana ‘sen bu Meclis’in üyesisin’ dediler. Her milletvekiline olduğu gibi bana da sekreter verildi, şu anda salonda.” Balbay, “Namık Kemal hürriyet şairi, Nâzım Hikmet özgürlük şairi, Menderes’ler demokrasi şehidi, Deniz Gezmiş’ler gençlik hareketi lideri, devrim şehidi oldu. Bizlere ne ad verileceğini genel havadan anlıyorum. Bu davada yargılananlar ‘adalet savaşçısı’ olarak anılacaklar” dedi. Balbay, iddianamede “Balbay’ın Günlükleri” başlığıyla geçen dijital kayıtlara ilişkin mahkemeye ulaşan TÜBİTAK raporunda “Bu notlarla oynanmış, hukuki delil olamaz” değerlendirmesinde bulunulduğunu anlattı. Yarbay Mustafa Dönmez ise Gölbaşı aramaları tutanağında 11 adet sis kutusu yazılı olduğu halde “Sehven 11 yazıldığı, delil torbasına 12 adet sis kutusu yerleştirildiği”ne ilişkin Ankara emniyetinin yazısına dikkat çekerek “Polisin içinde oluşmuş bir kısım çetenin yapmış olduğu komplo, bu şekilde ispatlanmaktadır” dedi. Mahkeme heyeti özel harekat polisi Mehmet Dalagan’ın “suç vasfının değişmesi ihtimali” gerekçesiyle tahliyesine karar verdi. Dalagan’ın, tutuklu sanık eski Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin’de ele geçirilen ve suikast timi olduğu iddia edilen “S1” listesinde adı buluyordu. Mahkeme, Mustafa Balbay ile diğer 16 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme kararında “dosya kapsamı, kuvvetli suç ve kaçma şüphesi, sanık savunmalarını tamanlanmamış olması” gerekçelerine yer verdi. Duruşma 2 Nisan 2012 tarihine ertelendi. ‘Balbay’lar özgürdür’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazetemiz yazarı ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın Silivri Cezaevi’nde yazdığı “Gülümsemek Direnmektir” adlı kitabının tanıtılacağı Eskişehir’deki etkinliğe mesaj gönderdi. Kılıçdaroğlu mesajında “Çok iyi biliyoruz ki Balbay’lar özgürdür. Ceza ve tutukevi adı verilen toplama kampında baskılara direnmekte, zulme boyun eğmemektedirler. Çünkü, hücrede gülümsemenin direniş olduğunu bilen Silivri tutsakları bizlerle, sizlerle birlikte, özgürlüğe gülümsemeye hazırlanıyorlar” dedi. Özel harekâtçı Dalagan’a tahliye Balbay C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle