19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Çalışma Bakanı Faruk Çelik, yasa taslağının en kısa sürede TBMM’ye sevk edileceğini açıkladı İşçiler yandı, imzalar çıktı UTKU ÇAKIRÖZER Cânilik Gece yarısı, sabaha karşı düşüme giriyor. Şiir dizeleri değil, bana kendini zorlayan yazının cümleleri... Dizeler, cümleler birbirine karışıyor. İmgeler yine bir kâbus gibi yapışkan. Buraya nasıl gelindi, bu ülke nasıl bu duruma düştü? Yaşadıklarımız gerçek mi, yoksa onları bir karabasanda mı görüyoruz? Uyandığımda düş ve gerçek yine birbirine karışmış. Neredeyse akıl sağlığımdan kuşku duyacağım. Fakat tek bir sözcük dilimin ucunda ve beynimin kıvrımlarında ısrarla dolaşıyor: Cânilik… Cânilik… bütün bu yaşamakta olduklarımız… Cânilik… En yakışan ad bu… ??? Sürmekte olan, sözüm ona bir siyasi davanın bir sonraki duruşması, üç ay, beş ay sonraya atılıyor… Yani deniyor ki, sen üç ay, beş ay daha beton ve rutubet solumaya devam… Deniyor ki, üç ay, beş ay daha, hiçbir şey beklemeden, hiçbir şey umut etmeden, seni diri diri gömdüğümüz mezarda kalmaya devam edeceksin… Eğer ölmezsen, aklını kaçırmazsan, o sürenin sonunda yine karşımıza gelirsin. Sonrası mı? Yine aynı şey... Yeniden üç ay, beş ay daha zindanda çürümeye devam… Böylece yıllar yılları izleyecek… Ne önemi var… Nasıl olsa biz sıcak yataklarımızda; eşlerimizin, çocuklarımızın, yakınlarımızın yanındayız… Kahvelerimizi içer, sohbetlerimizi yapar, dalgalarımızı geçeriz… Siz, sizler orada çürümekteyken… Bütün bunlar, yıllardır yaşanmakta olanlar, içerde ya da dışarıda, ama azıcık vicdanı, duygusu, insafı olan herkese yaşatılmakta olanlar, cânilik değilse, cinayet değilse nedir? Cinayet ille de birini silahla, baltayla, bıçakla öldürmek midir? İşlenmekte olan hukuk cinayetlerinin tasarlayarak insan öldürmekten ne gibi bir farkı, hafifletici nedeni olabilir? ??? Karabasan yakamı bırakmıyor… Câni, cânilik, cinayet sözleri bir saplantı gibi zihnimde fır dolanıyor. Kendi cezaevi günlerimi, aylarımı düşünüyorum… Bir gün olup da onları, o karanlık günleri, bugün aralarında dostlarımızın, arkadaşlarımızın da bulunduğu başkalarına yaşatılmakta olanlara yeğ tutacağım aklımdan geçmezdi… Yüzyıllar öncesinde kaldığı ya da en kanlı, en acımasız faşist rejimlerde uygulanabilecek bir yok etme yöntemi bu… 80’ler Türkiye’sinde bile toplum bu kadar aptallaşmamış, kimliksizleşmemiş, vurdumduymaz olmamıştı… Çıkarcılık, duyarsızlık, suskunluk, korkaklık, bütün bir toplumu bu kadar boyunduruğu altına almamış; cinayete, yağmaya, soyguna, yalana kılıf uydurma ustaları bu kadar dört bir yanı tutmamış, bu ölçüde hayâsızlaşmamışlardı… Her şeye karşın, kimlikli bir toplumduk… Bu gün ise ülke ilmek ilmek çözülüyor… Yakında geriye sürüngenlerin, yırtıcıların kemirip tükettiği bir iskelet kalacak… ??? Karamsar mıyım? Bilmiyorum… Ama birilerinin canını acıtmak istiyorum… Susmayın, konuşun… Her yerde, dolmuşta, vapurda, sokakta, işyerinde, evinizde, her yerde konuşun, bağırın, sesinizi yükseltin… Deli denilmekten korkmadan, kendi kendinizeyken, tek başınayken bile, konuşun, eleştirin, suçlayın, itham edin, kabul etmediğinizi haykırın… Câniliğin her türüne, her görünümüne karşı çıkın… Cânilik bulaşıcıdır, cinayete tanık olup da susmak, sesini çıkarmamak, suça ortak olmaktır… Babasını cezaevinde ziyarete gelen sekiz yaşında bir kız çocuğunun, üç metal düğme öttü diye eteğini çıkarttırmak, aynı yaşta bir çocuğu havan mermileriyle parçalamaktan daha hafif bir suç değildir… Yükseltin sesinizi… Alçaklığın, câniliğin her türüne, her çeşidine karşı çıkın… Sonsuz sandığınız şu yaşam sona erip de sonsuz karanlığa girdiğinizde, kendinizle birlikte suskunluğun, cinayete suç ortağı olmanın ağırlığını, lanetini de taşımamak için… BUGÜN, SAAT 13.30’DA, TAKSİM DAYANIŞMASINA KATILMAK İÇİN, GALATASARAY LİSESİ ÖNÜNDE BULUŞUYORUZ. SANATÇILAR GİRİŞİMİ. NEVRUZ KUTLAMALARI Diyarbakır ve Van’da da yasaklandı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR İstanbul’un ardından Diyarbakır ve Van valilikleri de 18 Mart Pazar günü BDP’nin Nevruz kutlamalarını yasakladı. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, tüm dünyada olduğu gibi Diyarbakır’da da Nevruz’un coşku ve neşe içerisinde kutlanmasını önemsediklerini belirterek “Vatandaşlarımızın bu güzel günü coşku, neşe ve bayram havası içerisinde geçirmesine karşı oluşabilecek her türlü yasadışılığa karşı tedbir alınmakta olup hiçbir yasadışı eylem ve kanunsuzluğa fırsat verilmeyecektir” dedi. Van’da 20 Mart’ta Belediye Garajı yanındaki etkinliğine valiliğin izin vermediği bildirildi. Valilik, kutlamanın 21 Mart günü yapılmasını istedi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin 18 Mart’ta yapılacak kutlamalara valiliklerce izin verilmemesini “21 Mart’ın istismarını önlemek bakımından izin vermemişlerdir veya vermeyeceklerdir” diye savundu. ANKARA Çalışma Bakanı Faruk Çelik, İş Sağlığı Güvencesi yasa taslağının Bakanlar Kurulu’nda eksik olan imzalarının Esenyurt yangını sonrasında tamamlandığını ve en kısa sürede TBMM’ye sevk edileceğini açıkladı. Taslak 50 kişinin üzerinde işçi çalıştıran işyerlerine iş sağlığı uzmanı bulundurma zorulunluluğu getirirken, 50’den az işçi çalıştıran işyerleri ise iş sağlığı güvenliği konusunda danışmanlık almak zorunda bırakılacak. Esenyurt’ta 11 işçi hayatını kaybedene kadar, Bakanlar Kurulu üyelerinden dördünün taslağı imzalamadığı yönünde dün Cumhuriyet’te yayımlanan haber üzerine arayan Çelik şu açıklamaları yaptı: İmzalar yeni tamamlandı: 11 CANA ‘11’ DAKİKA ANMA İstanbul Haber Servisi Esenyurt’ta bir alışveriş merkezi inşaatı şantiyesindeki çadırlarda çıkan yangında hayatını kaybeden 11 işçi için TMMOB İstanbul Koordinasyon Kurulu ve İstanbul Tabip Odası’na bağlı birimlerdeki çalışma alanlarında dün “11 dakika anma etkinliği” düzenlendi. İnşaat İşçileri Derneği Girişimi üyesi bir grup da Unkapanı’ndaki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü önüne siyah çelenk bıraktı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ise zabıta ekipleriyle dün ilçesindeki inşaat şantiyelerini gezerek işçilerin kaldıkları yerleri denetledi, şantiyelerde denetimi arttırdı. Standartlara uygun olmayan yerlerde yaşam koşullarının düzeltilmesi için yetkilileri uyaran Sarıgül “İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli tüm yaptırımları uygulayacağız” dedi. için o çadırları mutlaka denetletmek zorunda olacaktı. Koşullar uygundur demeden adamlar çalışamayacaktı. Kayırma, torpil olamayacaktı. Ufacık önlem bile alınsa, kapı açık olsa, çadır naylon olmasa o kaza olmayacaktı. 28 bin işyeri uzman çalıştıracak: Taslak 50 kişiden fazla iş Aslında ben 2008’de ilk Çalışma Bakanlığım döneminde sunmuştum taslağı. Geçen yıl ekim ayında sosyal taraflarla uzlaşıp yeniden Başbakanlığa gönderdik. Bu yıl ocak ayında da Bakanlar Kurulu’na sunum yapıp imzaya açıldı. İmza süreci bu hafta tamamlandı. Bugün (dün) ya da en geç gelecek hafta başında Meclis’e gelecek. Hızla geçmeli: Şu anda sendika Yasası’nı görüşüyoruz Meclis’teki komisyonlarda. İş Sağlığı Güvenliği tasarısını da hızla komisyonda görüşmesine başlayacağız. Çok hızla geçmesini istiyoruz. çekinceleri vardı. Taslağın kamuya ve özel sektöre getireceği bir maliyet var. Maliye, Hazine daha farklı bakıyor tabii. Onu detaylı incelemek istediler ve onun üzerine süreç başladı. Bürokrasinin incelemesi de zaman aldı tabii. Yasa olsa o kaza yaşanmazdı: Eğer yasa çıkmış ve yü Bakanların çekincesi vardı: Özellikle ekonomiden sorumlu arkadaşlar ile onların bürokratlarının rürlükte olsa, o şirket bir iş sağlığı uzmanı bulundurmak ya da tutmak zorunda olacaktı. O uzman da bu işte müteselsil sorumlu olacağı çi çalıştıran işyerlerine iş sağlığı uzmanı bulundurma zorunluluğu getiriyor. Bunların sayısı 28 bin civarında. Geriye kalan 1 milyon 400 bin işyerine de iş sağlığı güvenliği konusunda gerekli önlemleri alma yükümlülüğü getiriyor. Yani bir yerden danışacaklar, uzmanlık alacaklar. Bunlardan 1 ile 9 işçi arasında işçi çalıştıran işyerlerinin maliyetini devlet üstlenecek. Diğerlerinde ise işveren üstlenecek. Aylık maliyet 100 lira: Bu maliyetler öyle büyütülecek rakamlar değil aslında. Aylık 100 200 lira arasında bir maliyet çıkıyor işyerlerine. Aslında bunun için harcanacak maliyet, azalacak iş kazaları sayesinde kendini kısa sürede çıkarır. Bir kayıp olarak bakmak doğru değil. ‘Bakan yasağı savundu’ BDP’LİLERDEN TEPKİ 7 öğrenci karanfillerle anıldı 16 Mart 1978 tarihinde okuldan çıkarken üzerlerine bomba atılmıştı ALİ AÇAR ‘Yasak emri AKP’den’ İstanbul Haber Servisi BDP, 21 Mart dışındaki günlerde yapılacak Nevruz kutlamalarına “izin verilmeyeceği” açıklamalarına karşı, programlarında olan kutlamaları yapacaklarını belirtti. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, söz konusu kararın valiliklerin değil, AKP’nin kararı olduğunu ifade etti. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, 18 Mart’ta Kazlıçeşme’de yapılmak istenen kutlamalarının yasaklanmasını “provokasyon” olarak değerlendirdi ve “Bu provokasyona gelmeyeceğiz. Nevruz, halkımızın isteği doğrultusunda istediği zamanda, istediği yerde kutlanacaktır” dedi. ‘Şeytan olan onlar’ Gazetemizi ziyaret eden BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, valiliklerin “izin vermiyorum” şeklindeki açıklamalarını “Despotik bir vilayet idareciliği” olarak tanımladı. Kürkçü, “Nasıl bankaları stres testine tutuyorlar, bizi de kararlılık testine tabi tutuyorlar. Ama ben bu kararlılık testinden geçeceğimize şüphe etmiyorum” dedi. Halkın bu günler için bayrama gider gibi hazırlandığını ifade eden Kürkçü, “Hükümet nasıl Kürtlere Zerdüşt diye bağırıyorsa, Nevruz’a gidenleri de şeytan olarak görüyor” diye konuştu. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Eczacılık Fakültesi önünde 34 yıl önce öldürülen 7 öğrenci, dün katledildikleri yerde çeşitli öğrenci grupları, siyasi parti ve meslek örgütleri tarafından karanfillerle anıldı. Yaşamını yitiren 7 öğrenci için üniversitenin karşısına temsili “16 Mart Anıtı” dikildi. Saldırıda yaralanan Serhat Pekinar, 16 Mart davasının zamanaşımından düşmesinin üzüntüsünü yaşadıklarını belirterek “Maalesef bizler bunu AİHM’ye götüremedik. Ortada katliamı gerçekleştirenler belli iken bunları teşhir edemedik” dedi. Avukat Eşber Yağmurdereli ise yeni katliamların yaşanmaması için sürekli tetikte olunması gerektiğini söyledi. 16 Mart 1978’de İÜ Eczacılık Fakültesi önünde okuldan çıkarken üzerine atılan bombalar ve kurşunlarla yaşamını yitiren Hatice Özen, Baki Ediz, Hamit Akıl, Ahmet Turan Ören, Abdullah Şimşek, Murat Kurt ve Cemil Sönmez katledikleri yerde kitlesel gösteriyle anıldı. İÜ ana kapı önünde “2 Temmuz Sivas’tan 16 Mart Beyazıt’a, katleden devlet aklayan yargıdır. Unutmayacak, affetmeyeceğiz” pankartı açan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyeleri ve çok sayıda kişi Eczacılık Fakültesi’ne yürüyüşe geçti. ink cinayetinde de aynı isim görevdeydi...’ Burada basın açıklamasını okuyan avukat Serhan Arıkanoğlu “Bu ülkenin tarihinin en kanlı ve aşağılık katliamlarından olan 16 Mart katliamı, faili meçhul bir katliam değildir. Katliamı planlayanları, gerçekleştirenleri ve de aklayanları tanıyoruz. Katleden bombalar ordu malı, katliama katılan bizzat polis, aklayan ise yargıdır. 16 Mart parlamentoların, hükümetlerin birbirine devrettikleri kesintisiz bir devlet faaliyetinin parçası olarak gerçekleşmiştir” dedi. Hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken saldırı sırasında bacaklarından yaralanan ve 3 ay has ‘D 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde katledilen 7 öğrenci için çeşitli öğrenci grupları, siyasi parti ve meslek örgütleri okul önünde etkinlikler düzenledi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) 121 KİŞİ GÖZALTINDA Nevruz operasyonu DİYARBAKIR/ADANA (Cumhuriyet) Nevruz öncesi Diyarbakır, Mersin, Mardin, Adana, Şırnak, İstanbul, Yalova, Antalya ve Siirt’teki operasyonda 121 kişi gözaltına alındı. Siirt’te Özgür Öğrenci Derneği ve üniversitelilerin kaldığı öğrenci yurdun da aralarında bulunduğu adreslere yapılan operasyonlarda 32 şüpheli gözaltına alındı. Adana merkez ve Ceyhan ilçesinde 44 kişi gözaltına alındı. Şırnak’ın Silopi ilçesinde düzenlenen operasyonlarda 35 kişi gözaltına alındı. Diyarbakır’da birçok eve sabah saatlerinde baskın düzenlendi. Operasyonda 10 kişi gözaltına alındı. tanede yatan Serhat Pekinar ise 16 Mart 1978’de polis tarafından zorla okul dışına çıkartıldıklarını söyledi. Pekinar, “Her zaman okulda olan polis şefi o gün yoktu. O gün okula gelen polis şefi ise halen İstanbul’da etkili yerde görev yapıyor. 2 yıl önce de Hrant Dink cinayetinde Trabzon Emniyet Müdürü idi. Ama benim asıl üzüldüğüm; biz bu davayı malesef AİHM’ye götüremedik. Türkiye’deki kontrgerilla, MİT, resmi ve sivil faşistleri teşhir etmemiz gerekirdi. Mahkemelerin ne dediği önemli değil, alın mahkemelerinizi başınıza çalın. Önemli olan, faşizmin halka hesap vermesidir” diye konuştu. arih anımsatmayı gerektirir’ Avukat Eşber Yağmurdereli de Türkiye’nin siyasi tarihi ve katliamlarla hesaplaşması gerektiğini belirterek “Bu katliamlar hem yaşandığı sırada hem de sonrasında hesaplaşmaya tabi tutulmadığı için tarih içinde tekrarlandı. En son Uludere’yi yaşadık ve başka olayların yaşanma ihtimali var. 67 Eylül’ün hesabı sorulmadan 1 Mayıs 77 yaşandı. 16 Mart’ın hesabı sorulmadığı için Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas yaşandı. Ama biliyoruz ki ta ‘T rih bir bütünlüktür ve tarih sürekli hesaplaşmadır. Tarih adaleti başkalarında bekleyenlerin değil, kendi elleriyle sağlayan halkın gerçeğidir” dedi. DİSK Gernel Başkanı Erol Ekici ise 16 Mart katliamının 12 Eylül darbesini hazırlamak için atılan bir adım olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “12 Eylül’le hesaplaşmak isteyenler öncelikle İÜ önündeki katliamın faillerini ortaya çıkarmalı. Bu katliamın failleri ortaya çıkarılmadan 12 Eylül’le hesaplaşma gerçekleşmez.” ‘12 Eylül’e hazırlık’ Gündoğdu Marşı suç sayıldı ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) EğitimSen Tire şubesi üyesi yaklaşık 50 kişi, grev hakkı bulunmamasını geçen ekim ayında protesto etti. Göstericiler dağılmayınca polis biber gazıyla grubu dağıttı. Tire Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan soruşturma kapsamında, 12 kişi hakkında dava açıldı. İddianamede Gündoğdu Marşı suç sayıldı. Direnişteki işçilere CHP desteği Temsili 16 Mart anıtı dikildi Sanatçı Orhan Alkaya, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve CHP’lilerin de bulunduğu bir grup ise katledilen öğrenciler anısına üniversitenin karşısına kauçuktan yapılmış temsili “16 Mart Anıtı” dikti. Orhan Alkaya yaptığı açıklamada, Bayazıt Meydanı’na, ölenler anısına bir anıt yapılmasını istediklerini belirterek “34 yıl sonra dönemin öğren cileri ve gençler bir aradayız. Burada buluşarak özgür, adaletli bir dünya talebini bir kez daha haykırıyoruz. Mücadelemiz buraya anıt yapılana kadar sürecek” dedi. Gençlik Federasyonu, Öğrenci Kolektifleri, Halkların Demokratik Kongresi, TKP, Gençlik Muhalefeti, Ekim Gençliği, DÖB ayrı ayrı anma programı gerçekleştirdi. ? İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekilleri Süleyman Çelebi, Umut Oran ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, işten atılan direnişteki HEY Tekstil işçilerine destek verdi. Burada konuşan Süleyman Çelebi, “Sizlere söz veriyoruz sonuna kadar sokakta her kulvarda direnişte yanınızda olacağız. Uluslararası anlaşmaları zorlayacağız” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle