18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Mustafa Balbay, WikiLeaks belgelerindeki Türk Emniyeti’nin ABD Büyükelçiliği’ne brifingine dikkat çekti ‘Orada her şey görülüyor’ HATİCE TUNCER Kestaneyi Ateşten Çekme İşi Libya’yı, Mısır’ı konuştuk; şimdi Suriye’yi konuşuyoruz. Ama Arap Emirlikleri’ni, Katar’ı, Suudi Arabistan’ı konuşmayacağız. Onları sık sık ziyaret edeceğiz. Körfezden gelen milyarları da sık sık telaffuz edeceğiz. Etmeliyiz. “Reel politik” dedikleri böyle bir şeydir, biz de böyle yapıyoruz zaten. Açık sözlü yazarlarımızın bize öğütlediği de budur: Gerçeği gör! ??? Onlar çok akıllı yazarlardır, yazdıklarının uzmanlıklarının kanıtı olduğunu bilmeyen mi var. Durumu pek açık, pek çıplak yazıyorlarsa, yazdıkları sana pek “edep dışı” geliyorsa neden suçu kendinde aramıyorsun? Bak ne güzel resmediyor gerçeği o yazar, yani Çandar. Türkiye, “ne olup bittiğinin farkında olmayan ve Suriye halkının büyük çoğunluğunun çilesini umursamayan bir kesim bozguncunun iddia ettiğinin tersine ‘askeri müdahaleden’ yana değil.” Neymiş? Türkiye Suriye’ye askeri müdahaleden yana değilmiş. Peki ABD böyle bir müdahaleden yana mıymış? O da değilmiş. “ABD, Irak’tan çekilmişken, Afganistan’dan çekilmeyi takvimine almışken ve üstelik başkanlık seçimleri öncesi Suriye’ye karşı ‘askeri eylemde’ rol almayacak”mış. Peki Beşşar’ın askeri müdahale olmadan devrilmesi imkânsızken ne yapacakmış ABD? İşte yazarımızın durumu bütün açıklığı, çıplaklığı ile resmeden, yürekten katıldığından emin olduğum önerisi burada devreye girmektedir. “ABD’nin beklentisi, ‘kestaneyi ateşten çekmek’ işinin ‘bölgesel güç’ sıfatı kabul edilen bir ülke tarafından yerine getirilmesi.” Kim bu ülke? Belki siz bilmiyorsunuz, ama yazarımız biliyor: “Türkiye’den başka bu role uygun bir ülke yok.” Bu kadar açık sözlüsüne her zaman rastlayamazsınız. Lafı eğip bükenlerden değildir o. Mademki siz “bölgesel liderlik” iddiasındasınız, iddianızı iddia olmaktan çıkarıp, somutlaştıracaksınız. Gül ve Erdoğan’ın son açıklamaları da yazarımızın gördüğü bu gerçeği onların da görmeye başladığını, “kestanenin ateşten çekilmesi görevinin” yerine getirilme ihtimalinin arttığını göstermektedir. Bu “iş” yapılmazsa ne olur peki? Yazarımıza kulak verelim; “Türkiye’nin ‘bölgesel güç’ olma ufku kararır”. ??? Peki hepsi bu kadar mı? Kuşkusuz hepsi bu kadar değil. Asıl önemlisi, yazının anafikri, yol gösterici cümleleri, sona saklanmıştır. Son zamanlarda tıpkı Irak meselesinde olduğu gibi o münafık solcular, salak pasifistler tarafından anlamsız “savaş karşıtlığı”nın hortlatılması, yeniden piyasaya sürülmesi, liberal kesimdeki savrulmalar, AKP ile ilgili kuşkuların yerli yersiz dile getirilmesi “işi” zorlaştırmaktadır. Bu kadar büyük bir tarihi an kapımızı çalmış, “görev”, “iş” ayağımıza kadar gelmişken heba mı edilsin yani fırsat. Kuşkusuz öyle olmamalıdır, öyle olmayacaktır. Durumu açıklığıyla görenler gereğini yerine getirecek, “bagajları” arabadan atacaklardır. Atacaklardır ki, araba hızla köşeyi dönebilsin. Yazarımızın dediği gibidir; bu işin, bu görevin yerine getirilmesi “Türkiye’nin bazı ‘iç bagajları’ndan kurtulmasını da zorunlu kılmaktadır.” Ey arabanın hızını kesen safralar, “bagajlar”, henüz vakit varken, kendiniz mi arabadan atlayacak, tarihin hükmünün yerine getirilmesine engel olmaktan vazgeçeceksiniz... Yoksa arkadaşlar mı gelip işi bitirsinler? ‘Çay, tost, beraat için teşekkür’ İstanbul Haber Servisi Odatv davası kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener, “Yolİş Sendikası’nda organize yolsuzluk” ve “Siyah çanta odada yoktu” başlıklı haberleri kapsamında “Gizliliğin ihlali” ve “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından hâkim karşısına çıktı. Duruşma öncesinde hâkim Hasan Gülver ile görüşen Şener’in avukatı Yücel Döşemeci, “Müvekkilimi sabah çok erken saatte aç bir şekilde yola çıkarıyorlar. Jandarmaya söyleyin bari bir tost yesin” dedi. Hâkim, mübaşire tost yaptırmasını söyledi. Hâkimin kararı üzerine son sözü sorulan sanık Şener, “Çay, tost ve beraatımı vereceğiniz için teşekkür ederim” dedi. Kararı açıklayan Gülver, Şener’in beraatına karar verdi. 2. Ergenekon davasında 3 yıla yakın zamandır tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, WikiLeaks belgelerinde “Türk Emniyeti’nin ABD Büyükelçiliği’nde brifing verdikleri”ne ilişkin kriptoya dikkat çekti. Balbay mahkeme heyetine, “Bizim güvencemiz sizlersiniz. Sizler nasıl yönlendirilmek istenmişsiniz bu belgelerde görülüyor” diye hitap etti. İddianamedeki delillere dikkat çeken Balbay “Yoğurt alırken bile içeriğine, markasına bakarsınız. İddianamede size gelen belgelerin ‘made in ne’ olduğuna da bakmanız gerekir. ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste’ sözünün gerçekleştiği günlerdeyiz” dedi. Balbay, Odatv davasında tutuklu yargılanan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın yeni yayımlandığı “Sızın ‘KOZİNOĞLU MİT’E İKİ KEZ KONUŞAYIM MI DİYE MEKTUP GÖNDERDİ’ Tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım, Odatv davasından yargılanırken 12 Kasım 2011’de Silivri’de geçirdiği kalp krizi sonucu ölen MİT’çi Kaşif Kozinoğlu ile aynı koğuşta kaldığını anımsatarak “Kozinoğlu, savcılık sorgusundan sonra adliyede beklerken bir hâkim gelip ‘seni tutuklayacaklar’ demiş” dedi. Yıldırım “Bir gün bana ‘Konuşsam devlet sırrı açıklamaktan suç olur, konuşmasam ben suçlu olurum’ diyordu. MİT’e avukatıyla ‘konuşayım mı konuşmayayım mı’ diye yazı gönderdi. Avukat, Kozinoğlu’nun mektubunu MİT’e göndermiş ama cevap gelmedi. MİT’e bir mektup daha gönderdi. Ama cevabı gelmeden kaybettik” dedi. tı/WikiLeaks’te Ünlü Türkler” kitabının 226 ve 269. sayfalarına dikkat çekti. Balbay, WikiLeaks belgeleri arasında Amerikan Büyükelçiliği’nin Beyaz Saray’a gönderdiği kriptolarda “21 Kasım 200829 Mayıs 2009 tarihleri arasında bazı Türk Emniyet yetkililerinin Amerikan Büyükelçiliği’ne Ergenekon soruşturmalarıyla ilgili brifing verdiğinin” bildirildiğinin altını çizdi. Balbay, “WikiLeaks belgelerine göre Amerikalılara bilgi veren yetkililer ‘Mahkumiyet kesin, bu dava sağlam. Ama hâkimlere güvenemiyoruz’ diyorlarmış” dedi. Balbay, dava dosyasının 228. klasörünün 13. sayfasında bulunan Emniyet’in kendisine ilişkin bilirkişi değerlendirmesinde “Mustafa Balbay Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisidir. İlhan Selçuk’un talimat ve yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmektedir. Amerikan Büyükelçiliği’nde gizli kapaklı toplantılara katılmaktadır” şeklinde ifadeler yer aldığına dikkat çekti. Balbay, “Işıklar BALYOZ DAVASI ‘365 sanıklı karmaşık bir sarmal’ İstanbul Haber Servisi İstanbul’da 1. Ordu Komutanlığı’nda 57 Mart 2003 tarihindeki seminerde “Balyoz Darbe Planı” yapıldığı iddialarına ilişkin üç dosyanın birleştirilerek görüldüğü davaya devam edildi. Tutuksuz sanık emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan “365 sanıklı dava karmaşık bir sarmala döndü. 365 şerefli subay aşağılık bir komploya kurban gitti” diye konuştu. Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişindeki büyük salonda görülen davanın 73. duruşması gerçekleştirildi. Askeri Casusluk ve Şantaj davasında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı emekli Yarbay Alevcan savunmasını slaytlar eşliğinde yaptı. Askeri Casusluk ve Şantaj davasının soruşturma aşamasını tek tek anlatan sanık Alevcan, savunmasında “alaycı bir ifade” kullandı. Alevcan’ın “Meşhur 155 polis ihbar hattına gelen email ihbarı üzerine soruşturma başladı” sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Ömer Diken şu uyarıda bulundu: “O konulara girmeyin. Savcı gelen ihbarı mecbur değerlendirecek. İhbar gelince savcı ne yapacaktı? Olayı ‘tiye’ alarak gitmeyin. O zaman ben nöbetçi hâkimdim. Dosyayı ve evrakları çok iyi biliyorum. Lütfen savunmanızı da düzgün bir ses tonuyla yapın.” Alevcan salondaki perdeye bir tutanak görüntüsü yansıtarak “Size şahsi bir soru sormak istiyorum. Tutanağın altındaki bu imza size mi ait” diye soru yöneltti. Mahkeme Başkanı Diken ise, “Evet ne olmuş, bakın siz bunları sorgulayamazsınız” diyerek Alevcan’ı bir kez daha uyardı. “Sözün bittiği yerdeyiz” diyen Alevcan suçlandığı belgeye ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Suga Harekât Planı’nın hazırlanma tarihi 3 Şubat 2003’tür. ‘Beyazkanat.doc’ isimli belgenin düzenlenme tarihi ise 5 Kasım 2002’dir. Bu dönemde hangi hükümet cebren devrilecekmiş? İddianamede yazmıyor. O dönemde olmayan hükümet nasıl devrilecekmiş? Ben müneccim miyim? Ben müneccim değilim. Psişik güçlerim yok.” içinde yatsın İlhan Selçuk’a sonsuz saygı duyuyorum. Benim gazeteciliğim ondan da bağımsızdır. Bu iddialar İlhan Selçuk ile ve halen gazetemizin genel yayın yönetmeni olan İbrahim Yıldız ile yaptığım telefon görüşmelerine dayanıyor” dedi. Balbay şöyle devam etti: “Burada bir kurgu var. ABD tarafından yalanlanmayan belgelerde Türkiye’de sürmekte olan bir yargı için yardım istemişler. Bu kapalı kapılar arkasında kalmamalı. Arkanızda ‘Adalet mülkün temelidir yani devletin temelidir’ yazıyor. Devletin temel ilkesi nerenin temelidir? Bizim güvencemiz sizlersiniz. Nasıl yönlendirilmek istenmişsiniz bu belgelerde görülüyor.” Balbay, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste sözünün gerçekleştiği günlerdeyiz. Çok aheste çıkıyor ama varsın biz feda olalım, biz tutuklu kalalım ama siz de gerçeği görün” diye serzenişte bulundu. Sürekli olarak yargı reformu paketleri hazırlandığını, ikincisinin geçtiğini, üçüncü yargı reformu paketinin de yolda olduğunu ifade eden Balbay, şu konuların altını çizdi: “En iyi yasa bile kötü uygulayıcıların elinde kötü sonuçlar verir. Yargıda sorun olmazsa sürekli reform paketi hazırlanır mı? Ben hayatımda hiçbir gazeteciye dava açmadım. Ocak ayında bana Silivri Cumhuriyet Savcılığı’ndan bir tebligat geldi. Orta büyüklükte bir ilçede bir gazetede ‘Mustafa Balbay terörist’ diye bir yazı yazılmış. Savcı soruşturma açmış, bana ‘şikâyetçi misin’ diye soruyor. Yani bir cumhuriyet savcısı beni savunuyor, gözlerim yaşardı. Cevap veremedim süre istedim. Bir gazeteden davacı olmak istemedim ama ‘şikâyetçi değilim’ desem ‘teröristim’ demiş olacağım. Şikâyetçi oldum. Üçüncü yargı paketine göre artık ‘Balbay terörist’ denilebilecek. Bana böyle diyenler serbest olacak.” Balbay, mahkeme heyetine “Yargının bir pazarlık unsuru olduğunu, adınızın pazarlık unsuru haline getirilmekte olduğunu görmüyor musunuz?” diye sordu. İddianamedeki “Balbay bir yandan gazetecilik mesleğini sürdürürken aynı zamanda siviller ile askerler arasında irtibat sağlıyor” şeklindeki suçlamaya dikkat çeken Balbay, heyete şöyle seslendi: “Savcılar bile gazeteci olduğumu teslim ediyor. Siyasi iktidar temsilcileri iddianameden de öte ‘hayır, gazeteci değil’ diyor. Bu iddianamenin birçok yerinde sahteciliğin altı çizildi. İddianame ‘yok hükmünde’ durumuna geldi. Siz bir planın parçası olmamalısınız. Lütfen bu kurguyu tekrar inceleyin.” Kendisine ait olduğu iddia edilen notlar üzerinde 3 kez oynandığının altını çizen Balbay, TÜBİTAK uzmanının dijital verilerle ilgili raporuna dikkat çekti. TÜBİTAK uzmanı Hayrettin Bahşi’nin dijital verilere ilişkin raporunda, “Bir dijital verinin hukuki değer kazanması için ‘hash’ değerinin tarihi önemlidir” ifadesinin altını çizen Balbay “Benim bilgisayarım 1 Temmuz 2008’de alındı. Hash değeri ise 7 Temmuz 2008’de alındı. Bana 5 Temmuz’da savcılıktan soru soruldu” diye konuştu. Balbay, konuşmasını “Beni serbest bırakmayı düşünmeyin. Vicdanınızı serbest bırakın” sözleriyle tamamladı. Mahkeme heyeti Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu 18 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz ise dün akşam duruşmanın ardından sosyal paylaşım ağı Twitter hesabına “2. Ergenekon davasında sona yaklaşılıyor gibi. Duruşma savcısı bugün laf arasında esasa ilişkin mütalaayı hazırlamaya başladıklarını söyledi. Garip olan daha delillerin tartışılması aşamasına geçmeden mütaalayı kaleme almaları. Sanıklara soru sormaktan vazgeçmeleri bunun göstergesiydi. 2. Ergenekon davasında bu aşamadan sonra tahliye zor görünüyor” diye yazdı. ‘Gözlerim yaşardı’ Başbuğ ile Tolon aynı koğuşta İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 6 Ocak’ta tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a bir ay sonra koğuş arkadaşı verildi. Başbuğ’dan 4 gün sonra 2. Ergenekon davasında tutuklanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Başbuğ’un koğuşuna taşındı. İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, daha önce müvekkilinin 70 yaşında olduğunu ve koğuşta tek başına kalmasında sakınca bulunduğunu belirterek, cezaevi yönetimine dilekçe vermişti. 2. Ergenekon davasında 10 Ocak’ta tutuklanan Tolon, Silivri 1 No’lu Cezaevi’ndeki koğuşundan alınarak, Başbuğ’un tek başına kaldığı 5 No’lu Cezaevi’ndeki F9 koğuşuna alındı. Emekli orgeneraller Tolon ile Başbuğ’un Harp Okulu’ndan 1962 yılında aynı dönemde mezun oldukları öğrenildi. Başbuğ, 2005 yılında Birinci Ordu Komutanlığı’nı da dönem arkadaşı Tolon’dan devralmıştı. Yargıtay Başkanı tanık olarak dinlenecek ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıdaki rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada adı geçen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan’ın Yüce Divan’da yargılandığı davada, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak’ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Duruşma, 23 Şubat’a ertelendi. Odatv davasında dijital veriler incelenecek TÜBİTAK’tan yeni bilirkişi listesi istendi İstanbul Haber Servisi Odatv davasına bakan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, TÜBİTAK’tan yeni bilirkişi listesi istedi. Mahkemenin seçeceği bilirkişiler, virüslü olduğu öne sürülen dijital materyalleri inceleyip rapor hazırlayacak. Odatv davasının gelecek oturumu 12 Mart’ta yapılacak. Avukat Hüseyin Ersöz, davanın 27 Ocak’taki son oturumunda, TÜBİTAK’tan mahkemeye gönderilen bilirkişi listesinde yer alan Yılmaz Çankaya, Erdem Alparslan, Burak Bayoğlu ve Tahsin Türköz’e itiraz etmişti. Bu isimlerin Poyrazköy ve Balyoz davalarına ilişkin rapor hazırladıklarına dikkat çeken Ersöz, “Bilirkişi Çankaya, Kafes Eylem Planı davasında imaj alma işlemini yanlış yapan kişi. Çankaya hakkında açtığımız tazminat davası devam ediyor. Balyoz davasına gönderilen TÜBİTAK raporuna da adli bilişim esasları çerçevesinde bir inceleme yapılmadığı için itiraz etmiş, bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunup tazminat davası açtık” dedi. Odatv için gönderilen bilirkişi listesindeki 4 isime objektiflik ve bağımsızlık kriterlerine uygun davranmadıkları için itiraz ettiklerini vurgulayan Ersöz şöyle devam etti: “Son dönemde TÜBİTAK içinde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan gelişmeler kaygılarımızı arttırmaktadır. İncelemenin, bağımsız bir üniversitede, öğretim üyelerinden oluşacak bir heyet tarafından yapılması hâlâ öncelikli talebimiz olarak geçerliliğini koruyor.” Sakık’a tehdit mektubu ? SAMSUN (Cumhuriyet) BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’a “Katasamo Gençleri” imzalı tehdit mektubu gönderen kişinin Samsun’da yaşayan sanat öğretmeni Müjgan K. olduğu belirlendi. Gözaltına alınan Müjgan K, adliyedeki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Silivri’den ilk görüntüler İşçi Partisi (İP) Muğla İl Sekreteri Cemil Gözel ve İl Saymanı Ali Doğan, Ergenekon davası görüntülerini, Muğla’da basına dağıttı. Mahkeme kararıyla alındığı söylenen görüntülerde Doğu Perinçek’in yaptığı savunma ve mahkemenin genel görüntüleri yer alıyor. Gözel, Ergenekon davasının DVD formatında hazırlanan ve 99 dakika süren görüntülerini mahkemeden izinle aldıklarını söyleyerek basına dağıttı. Atatürkçü Düşünce Derneği Muğla Şubesi’nde bugün halka açık izletilecek görüntülerin mahkeme sürecinde ortaya çıkan ilk görüntüler olduğu belirtildi. AKP’li Bülent Gedikli’ye tepki ? İstanbul Haber Servisi AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin “Ergenekon” ile ilgili açıklamalarında adı geçen İkinci Ergenekon davasında tutuklu bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın adının geçmesi üzerine avukatı Dilek Helvacı açıklama yaptı. Helvacı yaptığı açıklamada Gedikli’nin sözlerini “gündemi değiştirmek amacıyla ortaya atılmış tamamıyla gerçekdışı iftira” diye niteledi. Gürman, darbe hazırlığı içinde olduğu gerekçesiyle görevden alınmıştı Tutukluluğa devam TSK’den dikkat çeken anma BARKIN ŞIK Baykam’a bıçaklı saldırı davası ? İstanbul Haber Servisi Ressam Bedri Baykam ile Piramit Sanat Galerisi Genel Koordinatörü Tuba Kurtulmuş’un 18 Nisan 2011’de bıçakla yaralanmasına ilişkin davaya devam edildi. Mahkeme heyeti, sanık Mehmet Çeliker’in, akli durumu hakkında rapor alınması için Adli Tıp Kurumu’na sevkine karar verdi. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, CHP’nin, “Görevi kötüye kullanma” suçunda hapis cezalarında indirim öngören yasanın iptali istemiyle açtığı davayı görüştü. Mahkeme, CHP’nin iptal istemini reddetti. ANKARA Genelkurmay Başkanlığı, dikkat çekici bir anma programına imza attı. Genelkurmay Başkanlığı, “darbe hazırlığı içinde olduğu” gerekçesiyle dönemin başbakanı Adnan Menderes tarafından görevinden alınan 5. Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman’ı Devlet Mezarlığı’ndaki mezarı başında andı. Menderes hükümeti, 1950 yılında güvenoyunu almasının ardından, kendilerine yönelik darbe girişimi olacağı iddiası ile dönemin Genelkurmay Başkanı Abdurrahman Nafiz Gürman ile kuvvet komutanlarını görevden almıştı. Bir yıllık Genelkurmay Başkanı Gürman, bu makamdan kızak bir görev olan Yüksek Askeri Şura üyeliğine atanmıştı. Gürman ile birlikte, dönemin Genelkurmay ikinci başkanı, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile üç ordu komutanı da emekliye ayrıldı. Toplam 16 general ile birlikte 150 albay görevden alındı. Genelkurmay Başkanlığı, Gürman’ı ölüm yıldönümü olan 6 Şubat’ta Devlet Mezarlığı’ndaki mezarı başında andı. C MY B C MY B CHP’nin iptal istemine ret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle