13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Balyoz davasının tutuklu sanığı Çetin Doğan, tutuksuz sanık Eryılmaz’ın ‘kayırıldığını’ iddia etti ‘Niye tutuklanmadınız’ HATİCE TUNCER Dindar Gençlik Başbakan dindar bir gençlik yetiştireceklerini söyledi. Bu nasıl olacak? Herhalde şöyle: Ülkenin bütün çocukları, ağızları anne memesinden ayrılır ayrılmaz Kuran kursları tedrisatından geçecek. Henüz alfabeyi (pardon, elifbayı) sökmeden, abdest almayı, namaz kılmayı öğrenecek, belli başlı duaları ezberleyecekler. Bu süreçlerde doğal olarak kız çocukların başları örtülecek. İlkokuldan, daha da öncesinden başlayarak, kızlar ve erkekler ayrı ayrı sıralarda oturacaklar. Bu arada, Arap harfleriyle birlikte Arapça öğretiminin de ilk aşamaları gerçekleştirilecek. Bu ise gâvur alfabesi Latin harflerinden Müslüman Arap alfabesine geçmenin altyapısını oluşturacak. Öğrenim dönemleri dualarla açılacak, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım...” diye başlayan ant kaldırıldığına ya da kaldırılacağına göre, “Elhamdülillah Müslümanım...” diye başlayan yeni bir ant oluşturulacak. Bütün dersler Kuran ilkelerine uygunlukları gözetilerek işlenecek. Cuma namazlarının topluca kılınması zorunlu olacak. Namaz vecibesini beş vakit yerine getirmek isteyen öğrenciye ders saatleri içinde de bu olanak tanınacak. Çocukların umreye götürülmesini ben akıl edemezdim ama, onu zaten yaptılar. Gençlerimizin yine topluca hac vecibesini yerine getirebilmesi için de devlet ve hayır sahipleri kesenin ağzını açacak… Benim aklıma ilk elde gelenler bunlar… Abarttığımı düşünenler varsa, dindar bir gençlik yetiştirmenin başka nasıl olabileceğini bana lütfen anlatsınlar. ??? Ana muhalefet partisi lideri, önceki gençlik dinsiz miydi, şimdiki gençlik dinsiz mi diye sordu… Dindar gençlik yetiştireceklerini söyleyen kişi her zamanki vurdumduymazlığıyla bu soruyu duymazdan geldi ve yine her zamanki gibi siyaset ve genel terbiye sınırlarını zorlayan üslubuyla “kulakların duymayı öğrensin” gibi bir özdeyişin ardı sıra, kendisine bu soruyu yönelten kişiyi “ateist” (yani dinsiz, tanrıtanımaz) bir gençlik yetiştirmeye heves etmekle suçladı. Böylece siyaset ortamı (ve toplum) bu kez de dindar bir gençlik yetiştirmek isteyenlerle dinsiz bir gençlik yetiştirmek isteyenler olarak ikiye ayrılmış oldu. Bir başka deyişle, demagoji ustası kişi, toplumsal gündemi yeniden değiştirmeyi ve yönlendirmeyi başardı… ??? Dinine, geleneklerine bağlı, vicdan sahibi fakat ne yazık ki bilgisi kıt yurttaşı yadırgatmayacak olan “dindar gençlik” söyleminin ardında ise, Türkiye toplumunun yaklaşık iki yüzyıldır başarmaya çalıştığı ve Cumhuriyet devrimleriyle somutlaşan çağdaşlaşma savaşımının bütün başarılarını yok etme hırsı ve inadı vardır. Hiçbir uygar ülkenin yönetimindeki siyasetçinin ağzından böyle bir söz işitilmez, işitilemez. Uygar bir ülkede çocuk ve genç eğitiminin odağındaki ilkeler dindarlık değil, bilimsel düşünce, insan severlik ve olsa olsa yurtseverliktir. Günümüzün uygar dünyasında dindarlık ya da dinsizlik kişisel bir inanç olgusudur ve devletin bu konuda ne bir zorlaması ne de yönlendirmesi olabilir. İktidarın başındaki kişinin söylediği bu söz, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan çağdaşlık, laiklik ilkelerine karşı işlenmiş anayasal bir suçtur. Bunu böyle anlamayıp hoş gören ya da duymazdan gelen kim varsa, onlar da bu suçun ortaklarıdırlar. Başbakan’ın bu sözü, kesinlikle bir suç duyurusu konusudur. ??? Başbakan, aynı konuşmayı yaptığı toplantıda, Amerikalı yazar Paul Auster’ın da ağzının payını verdiğini sandı. Oysa, bana kalırsa fazlaca şişirilmiş orta çapta bir yazar karşısında, yine mahalle kabadayısı ağzıyla konuşmaktan başka bir şey yapmış olmadı. Zaten söyleyebileceği, savunabileceği başkaca bir şey de yoktu. Bir süredir adı Nobel Ödülü almaya aday yazarlar arasında geçen Paul Auster’ın hayranlarından biri olmasam da tavrını alkışlıyor, bu tavrın bizim Nobel Ödüllü yazarımıza örnek olmasını diliyorum… Fakat böyle bir şey olabilir mi dersiniz? Ben hiç, ama hiç sanmam… Balyoz Harekât Planı davasında tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan, darbe planlandığı iddia edilen 57 Mart 2003’teki seminere İstanbul Jandarma Bölge Komutanı olarak katıldığını anlatan tutuksuz sanık Abdülkadir Eryılmaz’a “Sizinle beraber seminere katılan tutuklanıyor. Sizi hiç çağırmıyorlar” diye seslendi. Savunmasını yapan tutuksuz sanık emekli Hava İstihbarat Kurmay Kıdemli Albay Ali Tarık Akça darbe teşebbüsü suçlamasının yapıldığı 20022003 tarihinde ABD’nin Irak operasyonunun gündemde olduğuna dikkat çekti. Akça, “O dönemde Türkiye Cumhuriyeti harbin kıyısına kadar gelmiştir. Benim, komuta kademesinin birlikte harbe girmekte olduğu hükümete karşı darbe hazırlığı için ‘Savcı pazarda duyduğu konuyu da araştırır’ Öztürk’ün avukatı Nevzat Güleşen, “İddianamede isimsiz ihbar mektuplarına” itibar edildiğine dikkat çekti. Başkan Ömer Diken ise araya girerek “Ama 160. madde var. Cumhuriyet savcısı, her ihbarı değerlendirmek zorundadır. Hatta çarşıda, pazarda gezerken duyduğu bir konuyu dahi araştırmak zorundadır. Savcı ‘Acaba organize bir suç var mıdır, korkudan mı şikâyet edilmemiştir’ diye soruşturur. İhbarcının ismi yok diye ihbarı bir kenara at maz” diye açıklama yaptı. Güleşen, 18. yüzyılda Almanya’da bir köylünün, kendisine haksızlık eden kralın sözlerine gönderme yaparak “Berlin’de hâkimler, Gölcük’te savcılar var” diye konuştu. Başkan Ömer Diken ise “Türkiye’nin her yerinde hâkim ve savcılar var. ‘Beşiktaş Adliyesi’nde hâkim ve savcılar yok mu’ demek istiyorsunuz” diye sordu. Güleşen, “Öyle demek istemiyorum ama biz kıblemizi Gölcük’te askeri savcıya döndük” diye konuştu. mutanı’nı tevkif ile görevlendirilmem, bir de elimde sözde MP5 tabanca olacağı düşünüldüğünde, ne kadar uygun bir hal tarzıdır? En az 30 personel tarafından, üstelik bana verildiği iddia edilen tabancadan çok daha yüksek ateş gücüne sahip tüfekler ile korunurken benim Kuzey Deniz Saha Komutanı’nı tevkif edebilme olasılığım var mıdır?” Öztürk’ün avukatı Avukat Nevzat Güleşen, sanıkların rızası olmadan isimlerin yer aldığı listeler nedeniyle suçlandıklarına dikkat çekti. Güleşen, başkan Ömer Diken ve Ali Efendi Peksak ile ilgili Google’da arandığında binlerce yazı ve fotoğrafa ulaşıldığını ifade ederek, “Sizler de pasif süjesiniz, bu yazılar nedeniyle suçlanamazsınız” diye konuştu. Duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık emekli Tümgenearal Abdülkadir Eryılmaz, darbe planlandığı iddia edilen 57 Mart 2003’teki seminere İstanbul Jandarma Bölge Komutanı olarak katıldığını anlattı. Eryılmaz, iddia edildiği gibi Çetin Doğan ile hiçbir anlaşma içinde olmadığını, seminerde suç teşkil edecek bir konuşma yapmadığını ifade etti. Tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan söz alarak “Tarihi davada herkes kendi yerini alacak ve gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktır” dedi. de olmam mümkün müdür” diye konuştu. Davanın dünkü 71. duruşmasında tutuksuz sanıkların savunmaları alındı. Suç isnat edilen 20002003 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nda Cari İstihbarat Şube Müdürü olan ve ABD ile yürütülen Irak müzakerelerinde İstihbarat Başkanlığı Koordinatörlüğü görevini yürüten emekli Albay Akça “darbe teşeb büsü” iddialarını reddetti. Akça, “Eylül 2002’den Haziran 2003’e kadar olan dönemde TSK bütün unsurlarıyla ve özellikle karargâhlarıyla, komuta kademesiyle Irak krizine angaje olmuştur” diye konuştu. Tutuksuz sanık emekli Deniz Kurmay Kıdemli Albay Aşkın Öztürk, Irak operasyonu “Ek.tefrik.doc” adlı sanal veriye dayanılarak “Kendisine MP5 makineli tabanca teslim edildiği ve darbeye tepki gösterebilecek dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Altaç Atılan’ı tevkif etmekle görevlendirildiği” suçlamasının yapıldığına dikkat çekti. Öztürk, iddiasıyı şu sözlerle reddetti: “Görev yerime yaklaşık 35 kilometre uzakta bulunan Kuzey Deniz Saha Ko Google’da arama 2. ERGENEKON DAVASI ‘Torunumun oyuncağı bile alındı’ İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasında tutuksuz sanık eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz’in avukatı Cevat Çalık’ın “Bizden terörist yaratamazsınız. Bu ülkeyi size rağmen korumaya çalışacağız” sözleri mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese’yi sinirlendirdi. Özese, avukat Çalık’ı “savunma sınırlarını aştığı gerekçesiyle” uyardı. CHP İzmir milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal’ın üç yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunduğu 2. Ergenekon davasının 154. duruşması gerçekleştirildi. Tutuksuz sanık eski Cumhuriyet Savcısı Ertaç Giray, savunmasında Ergenekon terör örgütünün varlığına inanmadığını ifade ederek “Torunumun oyuncak silahı alındı ve bilirkişi raporu tanzim edildi. Bu rapora itiraz ediyorum. Ayrıca 7 yaşındaki torunumun çizdiği resimler alındı. Ve ben bunlarla terör örgütü üyesi olarak yargılanıyorum” diye konuştu. SIRA KİMDE İNİSİYATİFİ: ‘Biri sizi korumuş’ Doğan, tutuksuz sanık emekli Tümgeneral Abdülkadir Eryılmaz’a şunları şöyledi: “Burada 365 kişi yargılanıyor. Sizinle beraber seminere katılan tutuklanıyor. Sizi hiç çağırmıyorlar. Hakkınızda çok ciddi iddialar var. Seminerde takdim yapmanıza rağmen 25 Kasım’a kadar ifadeniz alınmıyor. Açıkça söylüyorum. Siz kayırılmışsınız.” Eryılmaz’ın “Anlayamadım” sözleri üzerine Doğan, “Birileri sizi korumuş. Mertçe sizi korumuş olan insan ya da insanlar hakkında bir fikriniz, düşünceniz var mı, söyleyin?” dedi. Mahkeme Başkanı Diken “Soruya verilecek cevap yok. Sorunun mantığı ve hukuki anlamı yok” diye müdahale etti. Doğan’ın “Eski AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’ı tanıyıp tanımadığı” sorusü üzerine Eryılmaz “İhsan Arslan’ı tanıyan şerefsizdir” dedi. Eryılmaz şöyle devam etti: “Beni kimse korumuyor. Babam ifademin alındığını bilmeden öldü. Annem böbrek ve kolon kanseri. Yargılandığımı hâlâ bilmiyor. Bana Allah’ın adamı derler. Kimsem yoktur. Kimseye sığınmadım.” Devrimci Karargâh davası siyasidir Sıra Kimde İnisiyatifi, tüm demokratik kitle örgütlerine 6 Şubat Pazartesi günü görülecek olan Devrimci Karargâh örgütü davasını takip etmeleri için çağrıda bulundu. İnisiyatif, Türkiye’nin artık herkesin her an tutuklanabileceği bir ülke haline geldiğini vurguladı. Taksim’deki İHD İstanbul Şubesi’nde düzenlenen toplantıda basın açıklaması yapan inisiyatif üyesi Ahmet Saymadi, Devrimci Karargâh örgütü iddianamesinin asılsız ifadelerle dolu olduğuna dikkat çekerek “Arkadaşlarımızın tutuklanmasının ardından geçen 500 gün boyunca da herkesi ve her şeyi terör kapsamına sokmaya elverişli Terörle Mücadele Yasası ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleri eli ile AKP komplocu saldırı tarzını sürdürmeye devam etti” dedi. Devrimci Karargâh örgütü davası avukatlarından Züleyha Gülüm ise “AKP’nin derdi, hukuki süreç yürütmek değil, tüm muhalefeti içeride tutmakdır” değerlendirmesi yaptı. Eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy da Türkiye’deki adalet mekanizmasının devletin baskı aracı haline geldiğini vurgulayarak “Bu mahkeme örgüt icat eden, Dink davasında olduğu gibi de apaçık bir örgütü yok eden büyücü bir mahkeme haline geldi. Yapılması gereken içerdekilere destek vermektir” dedi. Yönetmen Yusuf Çetin ise “İnsanlar haklı taleplerini dile getirdiklerinde cezaevine giriyorlar. Türkiye’de artık içerisi de cezaevi dışarısı da” ifadelerini kullandı. Toplumsal Özgürlük Partisi Girişimi Sözcüsü olan ve Devrimci Karargâh davası kapsamında serbest bırakılan Oğuzhan Kayserilioğlu ise “Yeni bir rejim kuruluyor. AKP, keyfi bir şekilde istediğini alıp istediğini bırakıyor. Ergenekon davası, tüm Kemalistlerin, ulusalcıların yargılandığı bir dava haline geldi, KCK de Kürt halkına baskı davası oldu. Bu dava ise tüm sosyalistleri yok etmeye yöneliktir” dedi. ‘Allah’ın adamı derler’ ‘Delillerden örgüt çıkmaz’ Tutuksuz sanık Levent Temiz, iddianamede JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan ile 5 kez telefon ile görüştüğünün öne sürüldüğünü belirterek “Arif Doğan’ı tanımıyorum, hiç görüşmedim” dedi. Temiz’in avukatı iddianamede Büyük Hukukçular Birliği ve Kemal Kerinçsiz ile ilgili iddialar olduğunu vurgulayarak “Bu birliği biz kurduk, Levent Temiz, Kemal Kerinçsiz ve ben terör örgütü üyesi değiliz. Bu delillerden terör örgütü çıkmaz” diye konuştu. Başkan Özese, Çalık’ı uyarırken “Mahkeme taraf değildir. Sadece doğruları araştırmakla görevlidir” diye konuştu. Tutuksuz sanık Fatma Sibel Gürcihan, “Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’na talimat vererek bir haberi siteden kaldırmasını istediğinin” iddia edildiğini belirtti. Gürcihan, “Karaalioğlu o dönem Star Medya Grup Başkanı. Ben de işsizim. Nasıl bir örgüttür ki işsiz birisi patrona talimat veriyor?.. Ben ona talimat veriyorsam ve terör örgütü üyesi olmaktan yargılanıyorsam neden Karaalioğlu hakkında bir işlem yapılmadı” diye konuştu. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yapan Evrim Baykara, tutuklu sanık Tuncay Özkan’ın istememesine rağmen Özkan’ın CHP Genel Başkanlığı’na aday olması için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Baykara’nın telefon görüşmelerine dikkat çekerek “Konuşmalarınızda kendi iradeniz dışında çalışmalar yaptığınız, bu çalışmaları Tuncay Özkan’ın talimatıyla yaptığınız anlaşılıyor” dedi. Tuncay Özkan ise savcı Mehmet Ali Pekgüzel’e oturduğu yerden “Siyaset yapıyorsunuz” diye seslendi. Ergenekon davalarından önceki uygulamlarının aksine sanıkların önceki ifadeleri okunmuyor, sadece katılıp katılmadıkları soruluyor. Başkan Özese, daha önce de savunmaların hızla tamamlanması amacıyla çapraz sorgu yapılmayacağını açıklamıştı. Avukat Sezer: En ağır suçlama İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunulmasının, kısa sürede ifadeye çağrılmasının ve iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararının açıklamasını beklemeksizin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı. Avukat Sezer, “Bir kimseye aynı zamanda, hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanı, hem de ‘silahlı terör örgütünün yöneticisi’ demenin, her şeyden önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve onun komutanına yöneltilebilecek en ağır suçlama olduğu kanaatindeyiz” dedi. Hakkında 22.5 yıla kadar hapis cezası istenen Başbuğ’un avukatı Sezer yaptığı açıklamada “Şubat 2009’dan 30 Ağustos 2010 tarihine kadar Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesi hariç işletmekte olduğu herhangi bir site bulunmamaktadır.” Star Ana Haber’in sorularını da yanıtlayan Sezer, ocak ayında tutuklanan Başbuğ’un moralinin yüksek olduğunu aktardı. Sezer, yaptıkları görüşmede Başbuğ’un “Bana teslim edilen her görevi layıkıyla yasal sınırlar içerisinde yerine getirmek üzere özveriyle, canla başla yapmaya çalıştım. Bu anlamda vicdanım rahat, alnım açık, başım dik. Asıl mücadelem bundan sonra başlıyor” dediğini aktardı. Başbuğ’un koğuşta tek kişi kalmasının uygun olmadığını ifade eden avukat Sezer, “Başbuğ, 70 yaşında bir insan.Yalnız başına kalmasından rahatsızız” diye konuştu. Sezer, “Bildiğim kadarıyla Atatürk’ün yaşadığı olayları konu alan bir yayın hazırlığında” diye konuştu. Faili meçhullerde yeni müdahiller MAHMUT ORAL Savcı Berk ve Kansız’a inceleme İstanbul Haber Servisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk ve Ergenekon soruşturmalarını yürüten Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız hakkında inceleme başlattı. Berk hakkındaki inceleme, şarkıcı Demet Akalın ve AKP Milletvekili Hakan Şükür’le ilgili hakaret içeren dava dışı telefon konuşmalarının şike iddianamesinin ek klasörlerine konulması nedeniyle başlatıldı. HSYK, Ergenekon soruşturmalarına bakan İstanbul Özel Yetkili Savcısı Cihan Kansız hakkında da “özel hayatın gizliliğini ihlal” iddiası üzerine inceleme başlatıldı. Odatv davası sanığı Müyesser Uğur Yıldız da 28 Kasım’da Kansız ve tahliye taleplerini reddeden yargıçlar hakkında HSYK’ye başvurmuştu. Güreş: Buzlanma ara yolumuz oldu Haber Merkezi Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in şüpheli bir şekilde uçak kazasında ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında geçen günlerde ifade veren eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’in “Bitlis’in ölümüne neden olan uçak kazasının ardından üretici firmanın tehdidi nedeniyle, ‘buzlanma’ diye bir ara yol bulduklarını” söylediği ileri sürüldü. Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Özgür’e ifade veren Doğan Güreş’in kazada, pilotaj hatasına rastlayamadıklarını bunun üzerine “buzlanma” gibi bir ara bir yol bulduklarını söylediği bildirildi. Güreş ameliyatlı olduğu için kaldığı lojmanında ifade vermişti. ‘Yılbaşı haberleri gerçekdışı’ ? İstanbul Haber Servisi 2. Ergenekon davasının tutuklu sanığı CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın avukatı Dilek Helvacı, müvekkilinin tedavi gördüğü Silivri Devlet Hastanesi’nde yakınları ile birlikte pasta keserek yılbaşı kutlaması yaptığına yönelik haberlerin gerçekdışı olduğunu belirtti. DİYARBAKIR Cizre’de 199395 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetle ilgili davaya Diyarbakır 6. ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. 1994’te öldürüldüğü iddia edilen Abdurrahman Afşar’ın kızı Rezzan Afşar, emekli Albay Cemal Temizöz’den şikâyetçi olarak davaya müdahil olmak istediğini bildirdi. 1994’te taksicilik yaparken 3 yolcusuyla birlikte öldürülen Ömer Candoruk’un oğlu Kamuran Candoruk ile yolcu Süleyman Gasyak’ın oğlu Reşit Gasyak da davaya müdahil oldu. Yargılanan eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ ise “Ölümü kabul ederim. Ancak eğilmem. Ben istihbarat hakkında konuşsam yer yerinden oynar” dedi. Teziç şikâyetçi olmadı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK’e yönelik silahlı saldırı girişimi iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan davada, eski YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç’in alınan ifadesi dosyaya ulaştı. Teziç “şikâyetinin olmadığını” bildirdi. ? HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Hakkâri’de 19 Ocak günü kent merkezinde polis servis aracının geçişi sırasında düzenlenen saldırıyla ilgili olarak 1 kişi tutuklandı. Saldırıda 1 kişi ölmüş, 27 kişi de yaralanmıştı. C MY B C MY B Hakkâri patlaması: 1 tutuklama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle