13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER AB Komisyonu Üyesi Füle’den AKP hükümetine basın ve ifade özgürlüğü eleştirisi 5 1950’den bugüne 62 yıl geçti... Zaten Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılıp, kapitalizmin kucağına oturdu. ??? Başkakan, sık sık demokrasi ve özgürlükten söz ederken, pankart açıp, parasız eğitim isteyen üniversiteli gençlerin tutuklanmasını görmüyor... Bakın Ekşi Sözlük’te Mikail Boz adlı üniversite öğrencisi, dekan için “Tepeden inme geldi” diye yazdığından bir dönem okuldan uzaklaştırıldı. Trabzon’da Gizem Görmez, kayıt sırasında alınan bağışların KTÜ Güçlendirme Vakfı’na gittiğini yazınca 11 ay 20 gün hapis cezası almış. YÖK’ü 12 Eylül faşizmi getirdi, yönetmeliği onlar hazırladı ve bugüne değin değiştirilmedi... Kaç üniversiteli gencimiz zindanda bilen var mı? Cezaevlerine hâlâ kimi yazarlarımızın kitapları sokulmuyor, Ahmet Şık basılmamış kitabından ötürü bir yıldır Silivri’de yatıyor. Türkiye’de din dersleri zorunlu! Bunu getiren Kenan Evren ve arkadaşları... Hani Türkiye laik demokratik bir ülkeydi? ??? Başbakan, “Dindar bir nesil yetiştirileceğini” vurgularken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bakın ne diyor: “Gençliğe hitabe ayet midir? Kimseyi kanunla sevdiremezsiniz. Peygamberi bile koruma kanunu yok...” Amaç ne? Mustafa Kemal Atatürk’ü, bağımsızlık savaşını, laik demokratik cumhuriyeti unutturmak. 19 Mayıs, 30 Ağustos, 9 Eylül, 23 Nisan, 29 Ekim’de neyin nesi canım! Dindar nesil yetiştir, yeter... Ama nasıl bir dindar nesil? İran’daki, Sudan’daki, Suudi Arabistan’daki, Malezya’daki gibi mi? Yoksa Hizbullah, Müslüman Kardeşler, Hamas, El Kaide, Taliban modeli mi? Her şey bir yana laik demokratik bir hukuk devletinin başbakanı böyle bir söz söyleyebilir mi? Bugüne değin Türkiye’de gençler dinsiz mi yetiştirildi? ??? Herkesin dini, inancı kendisine... Demek ki apoletli faşizme karşı çıkanlar, apoletsiz faşizmi seviyor... Bu suskunluk ondan ya da korkudan! ‘Kaygıyla izliyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König’e gönderdiği mektupta, Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili tutumunu yakından ve endişeyle takip ettiklerini bildirdi. Uluslararası gazeteci örgütlerinin temsilcilerinden oluşan heyetin, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü konusunda geçen yılın kasım ayında yaptığı görüşme ve incelemeler sonucunda hazırladığı rapor, EFJ tarafından, Füle’ye de gönderildi. Bu rapor üzerine, EFJ Başkanı König’e bir mektup yazan Füle, bu meseleyi AB Bakanı Egemen Bağış ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile çeşitli toplantılarda tartıştığını belirtti. Füle, şöyle devam etti: “Türkiye’deki hukuki yapının AB standartlarıyla uyumlu olmadığını vurguladım. Bu hukuki çerçeve; ifade özgürlüğünü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda yeterince korumuyor ve yargının dar yorum yapmasına müsaade ediyor. Ceza Kanunu, Basın Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ihtiyaç var. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları aleyhine açılan çok sayıda dava ve soruşturma, ifade özgürlüğü hakkına zarar vermektedir. Bu, otosansüre yol açmakta ve medya üzerindeki usulsüz baskılarla birlikte ciddi endişeler uyandırmaktadır. KCK’ye soruşturmasında gazetecilerin tutuklanmasından kaygı duyuyoruz.” Başbakan Tayyip Erdoğan ile Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjron Jagland’ın, ifade özgürlüğü alanındaki durumun iyileştirilmesi hususundaki ortak açıklamalarının cesaret verici olduğunu da ifade eden Füle, Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yeni yargı reformu paketini de incelediklerini belirtti. Herkesin Dini İnancı Kendine... Siyasi konuları değil, yaşamın içinden minik öyküler anlatacaktım aslında... Yumuşacık bir gece yarısını, bir gül fidanının düğümlerini, nemli ve sessiz gölgeleri... Gözleri yıldızlı çocukları, denizleri, ırmakları... Yankısız bir karanlıkta giden insanları ve onların çığlıklarını... Yazı masamın başına geçince birden vazgeçtim... Başbakan Erdoğan’ın elinde belgeler olan o fotoğrafı ve açıklamaları geldi aklıma. Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla yine polemiğe girmişti. Elinde belgeler... 1943 ve 1948 yılının bakanlar kurulu kararları. Türkiye’de tek parti dönemi, demokrasi yok! Henüz çoğulcu damokrasiye geçilmemiş... Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’ın kitaplarının, Hazreti Ali’nin cenklerinin yasaklanması, Arapça levhaların kaldırılması, Cumhuriyet gazetesinin yayınının durdurulması... Bunların hepsi doğru! ??? Başbakan, 1943 ve 1948 yıllarındaki baskıların tümünü anlatmıyor... CHP içinde yuvalanan ırkçılardan, Hasan Âli Yücel’in başına gelenlerden söz etmiyor. CHP’yi eleştiriyor eleştirmesine de, nedense 50’li, 60’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllara hiç değinmiyor... TRT’nin sansür koyduğu filmlerden, ses sanatçılarına kurduğu baskıdan, Halk Oyuncuları’nın ve Ankara Sanat Tiyatrosu’nun başına gelenlerden, Komünizmle Mücadele Derneği’nin, faşoların kanlı eylemlerinden, Kahramanmaraş, Madımak, Gazi Mahallesi katliamlarından bahsetmiyor... İstanbul Üniversitesi, Balgat, Bahçelievler, İzmir İnciraltı katliamını aklının ucuna getirmiyor... Başbakan ne diyor: “Dindar bir nesil yetiştireceğiz, ateist değil” Başbakan böyle deyince aklıma Celal Bayar’ın yinelediği sözler geldi: “Bu kış mutlaka komünizm gelecek önlemimizi alalım...” BAŞSAVCILIKTAN CHP’Lİ VEKİLİN SORUSUNA YANIT: ALMANYA’DAKİ DENİZ FENERİ DAVASININ HÂKİMİ: Dinlendiğinizi size söyleyemeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, “Telefonum teknik takipte midir?” sorusuna “yasada gizlilik ilkesi var” diyerek yanıt vermedi. Tanal, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Bilgi Edinme Yasası uyarınca, telefonunun dinlenip dinlenmediğini öğrenmek için yazılı başvuruda bulundu. Tanal ayrıca teknik takip varsa bugüne kadar suç unsuruna rastlanıp rastlanmadığını, bu konuda soruşturma açılıp açılmadığını da sordu. Tanal’ın başvurusuna, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Harun Kodalak imzasıyla yanıt geldi. Kodalak, “Gerek CMK’ye göre yapılan dinlemeler, gerekse 5397 sayılı yasaya göre yapılan dinlemeler için yasada, ‘gizliliki ilkesi’ getirildiğinden talep ettiğiniz hususlarda bilgi verilmesi mümkün görülmemiştir” dedi. Şartlar Türkiye’de yoksa süreç değişir Haber Merkezi Almanya’da görülmekte olan Deniz Feneri davasına bakan Frankfurt 29. Ceza Mahkeme Hâkimi Klaus Wienz, Türkiye’deki Deniz Feneri davasını soruşturan savcıların davadan çekilerek haklarında hapis istemiyle soruşturma açılmasının yasal süreci değiştirebileceğini söyledi. Wienz, “Deniz Feneri soruşturmasının ve dava açılmasının şartlarının Türkiye’de olmadığı kanısına varılırsa davanın 2. ve asıl faillerine yönelik soruşturmaların ve kovuşturmanın Almanya’da yürütülmesi kararının alınması muhtemel olur” diye konuştu. Almanya’da beklemekte olan Deniz Feneri 2. aşama dava sürecine bakan Hâkim Wienz, Türkiye Deniz Feneri davasında görevli savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahab Yaren’in görevden alınmasının durumu değiştirdiğini ve davanın seyrini etkileyeceğini belirtti. UZAKLAŞTIRMA KAYIT DÖNEMİNE DENK GETİRİLDİ YÖK’ü protestoya çifte cezalandırma SEDAT KURT DENİZLİ Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü, geçen yıl kuruluş yıldönümünde YÖK’ü protesto eden 26 öğrenci hakkında soruşturma açtı. Öğrencilerden 9’unun soruşturması tamamlandı. 7 öğrenciye kınama cezası verilirken tıp fakültesinde öğrenim gören S.Ç’nin cezası ağır oldu. 1 aylık uzaklaştırma alan öğrencinin bu cezasının fakültenin kayıt yenileme dönemine denk gelen 20 Şubat21 Mart tarihleri arasında uygulanacağı tebliğ edildi. Kanunlar gereği uzaklaştırma cezası alan öğ renciler üniversitede hiçbir işlem yaptıramıyor. Duruma tepki gösteren Denizli Tabip Odası Başkanlığı, idare mahkemesine başvurdu. PAÜ hakkında dava talebinde bulunan oda, yürütmeyi durdurma istedi. Denizli Tabip Odası Başkanı Ersin Çağırgan, S.Ç’nin mağduriyetine ilişkin olarak, “Bu arkadaşlarımız ne yazık ki YÖK’ü protesto ettiği, üniversite harçlarına karşı çıktığı için uzaklaştırıldı. İlginçtir bu ceza fakülte kayıtlarının yapılacağı döneme denk getiriliyor. Kayıt yenileyemeceği için öğrencinin bir yılı gidecek” diye konuştu. Rektörlük cezayı savundu İstanbul Haber Servisi Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, Ekşi Sözlük’te fakültesinin dekanına yönelik eleştiriler yönelten Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Mikail Boz’a verilen okuldan uzaklaştırma cezasını savundu ve bu cezanın nihai karar olmadığını belirtti. Rektörlük, “bir üniversite öğrencisine yakışmayacak nitelikte ve içerikte iddialar nedeniyle dekanın ve temsil ettiği fakültenin bir yıpratma kampanyasına maruz bırakıldığını” öne sürdü. Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran hakkında öğrencilerinden birinin çeşitli iddialarda bulunduğu belirtildi. Sağlık memuru işinden oldu CEMİL CİĞERİM SAMSUN Samsun’un Yakakent ilçesinde bir sağlık ocağında hizmetli olarak görev yapan kadrolu Erol Ceylan (43), sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta paylaştığı şarkı nedeniyle önce tayin edildi, ardından memurluktan atıldı. Yakakent Sağlık Grup Başkanlığı Toplum Sağlığı Merkezi’nde 15 yıldır hizmetli olarak görev yapan 2 çocuk babası Erol Ceylan, Facebook’taki sayfasında paylaştığı türkü klibinin sonunda sonradan eklenmiş AKP’ye hakaret içeren yazıların bulunması üzerine şikâyet edildi. Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından memurluktan atılan Ceylan, yazıları kendisinin yazmadığını dile getirerek dava açtı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle