23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul PB Edirne B Kocaeli PB Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli PB Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon PB Giresun PB S Ankara 9 8 10 11 14 12 12 9 9 10 11 10 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S 2 PB 5 S 5 PB 15 B 15 B 16 B 5 B 11 B 6 PB 5 S 1 S 1 S 10 Oslo K 14 Belgrad K 7 Helsinki K 12 Sofya Y 11 Stockholm K 9 Roma Y 6 Londra K 2 Atina Y 16 AmsterdamB 2 Zürih PB 6 Brüksel B 5 Moskova K 17 Paris B 3 Aşkabat B 5 Bonn B 4 Taşkent K 10 Münih B 9 Baku K 1 Berlin B 4 Bişkek K 7 Budapeşte K 6 Tiflis K 4 Madrid K 7 Kahire B 22 Viyana K 8 Şam B 13 Ülkemizde yağış beklenmiyor. Batı kesimlerin çok bulutlu, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Doğu bölgelerinde kuvvetli buzlanma ve don olayı bekleniyor. Marmara, Ege ve Batı Karadeniz’de kar örtüsünün yüksek olduğu yerlerde kar erimeleri bekleniyor. Hava sıcaklığı kuzey ve doğu bölgelerde 2 ila 4 derece artacak. 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Şubat GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Mantığınızla, sağduyunuzla baş başa kaldığınız zaman; ne çare çıplak gerçeğin gazetelerin başlıklarda yansıttığı gibi olmadığını görecek ve bir an için içinizi ısıtan olası iyimserlik, yerini karamsarlığa bırakacak. Medyada iktidar borazanı, güncel tanımıyla iktidar partisi sözcülüğü yapan kimilerinin savunur göründükleri Atatürk’ü; ilkelerini özetleyen söylemlerini nasıl aşağıladıklarını da görebilirsiniz. Örneğin, Atatürk’ün ülkenin iç ve dış düşmanlarca işgal ve kurduğu Cumhuriyetin bertaraf edilmesi olasılığına karşı gençliğe görevlerini vasiyet eden Gençliğe Hitabı’nı, tarih kitaplarından çıkarmak, genç nesillerin belleğinden silmek gerektiğini savunuyor AKP Genel Başkan Yardımcısı Bay Hüseyin Çelik! Atatürk’ü över görünüp ilkelerinin kuyusunu kazan AKP iktidarı; kurduğu laik Cumhuriyeti gençliğin, dış ve özenle altını çizerek iç düşmanlardan korumasını isteyen hitabındaki vurgulamayı neden üstüne alınıyor? Artık yandaş kimi kalemleri bile isyan ettiren bu son hamle soruyu yanıtlamaya yeterli! ??? Kimileri okullarda dindar nesil yetiştireceklerini “müjdeleyen” Başbakan’ın, yakın bir gelecekte dindar gazeteci, dindar yargıç, dindar öğretmen ve de… dindarlığını kanıtlayan siyasetçiden söz edebileceğini yazıyor. Oysa RTE’nin açıklamasını, AKP iktidarının din devletine yönelik “malum” anlayışının yeni bir işareti diye algılamak gerekiyor... Dindar nesiller yetiştirme planına karşı; sana ne; ben çocuğumu ateist yetiştireceğim veya herkes din inancında özgürdür. İster Hıristiyan, Yahudi, isterse Müslüman olmalı gibi dayatmaların kafası doğuda ama Hıristiyan Batı’ya yönelmiş gibi görünen RTE’yi çıktığı İslam yolundan geri çevireceğini sanmak akılcı bir davranış olabilir mi? Olmaz! Zira, dün Akşam gazetesi; hükümetin dindar nesil yetiştirmeyi öngören hazırlıklara çoktan giriştiğini, “Diyanet İşleri’nin çocukların ahlakını korumak ve daha dindar bir toplum yaratmak için hazırladığı planı” manşetten verdiği haberle açıkladı. Plan; “okullara ücretsiz din kitapları dağıtılacak, cami dışı din hizmetleri arttırılacak” gibi hedefler bir yana; “öğrencilere umre hizmetlerinin geliştirileceğini… çocuklara ve gençlere merkezi camilerde dini danışmanlık büroları ile okuma salonlarının açılacağını” içeriyor. Diyanet İşleri, 20122016 arasında uygulanacak bu planı Milli Eğitim Bakanlığı ile hazırladıklarını söylüyor. RTE’nin İslam ve laik Cumhuriyet yönündeki düşünceleri bilenen Ömer Dinçer’i, din eğitimi ağırlıklı uygulamaları tezgâhlaması için Milli Eğitim’in başına getirmesindeki nedeni de açıklıyor bu haber. ??? Ne ki Diyanet+Milli Eğitim’in hazırladığı planın bir eksiği var: “Uygulamalı din dersleri!” Öğrencilere cuma günleri camiyi zorunlu kılmak! Bir de öğrenci andını “Doğruyum, çalışkanım, çünkü Müslümanım” diye değiştirmek! Aaa, tabii güncelliğini yitirmeyen ön sıradaki CHP kurultayları haberlerini de unutmamak gerek! Gazetelerde insafsız irdelemeler: CHP nasıl kurtulacak diyen mi istersiniz ya da iki kurultayın iki ayrı salonda toplanacağını, partinin bölüneceğini öne süreni mi, tüzük kurultaylarıyla Baykal’la parti içi muhalefetin sonunun geleceğini öne sürenleri mi ararsınız... hepsi medyada! Bu arada RTE cephesini takviye etmekle görevli yandaş medyanın bir kolu Star gazetesi AKP’ye yakınlığı bilinen ANDYAR’ın anketini açıkladı. Katılanların yüzde 70’i, “Kılıçdaroğlu’nun ve Bahçeli’nin beğendiği özelliği olmadığını”… seçim olsa seçmenin yüzde 53.7’sinin AKP’ye, 21.1’inin CHP’ye, 15.6’sının MHP’ye oy vereceğini söylemiş: Görünürde seçim de yok, havası da... Bu anketler erken öttüğü için başı kesileceğinden korkan horoza benziyor! Danıştay 8. Dairesi, yurtta kalabilmek için ‘anarşik olaylara katılınmadığına’ dair Emniyet ve jandarmadan yazı getirilmesini isteyen Hacettepe’nin yönetmeliğini anayasaya aykırı buldu Üniversiteye hukuk dersi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Danıştay 8. Dairesi, Hacettepe Üniversitesi’ndeki yurtlarda kalabilmek için “anarşik olaylara katılmadığına dair” Emniyet ve jandarmadan yazı getirilmesini isteyen yönetmeliği anayasaya ve yasalara aykırı buldu. Kişi hakkında mahkumiyet kararı aranmadan sadece Emniyet’ten alınacak yazı üzerine işlem yapılamayacağını vurgulayan Danıştay, yerel mahkemeden yönetmeliğin bu maddesini iptal etmesini istedi. Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci, 20052006 eğitimöğretim döneminde kaldığı Beytepe Yurdu’nda kayıt yenilemek istedi. Yurt yönetimi, Hacettepe Üniversitesi Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ne göre, bu öğrenciden, “anarşik olaylara karışmadığına dair” jandarmadan yazı getirmesini talep etti. Sol görüşlü olan ve üniversitede birçok yasal eyleme katılan öğrenci, bu amaçla Beytepe Kampusu’na bakan jandarma birliğine başvurdu. Jandarma, “İlgilinin yasadışı gösteri ve yürüyüşlere katıldığı istihbari edilmiştir” yazılı belgeyi doğrudan üniversite yönetimine gönderdi. Bunun üzerine üniversite, öğrencinin kaydını yenilemedi ve yurttan attı. Oysa öğrenci hakkında ne bir dava ne de disiplin soruşturması vardı, yani sabıkası “temizdi”. Aynı öğrenci, avukatı Doğan Erkan aracılığıyla idare mahkemesinde başvurdu ve yönetmeliğin ilgili maddesinin iptalini talep etti. Yerel mahkeme 2007’de istemi reddetti. Bunun üzerine Danıştay’a başvurularak kararın bozulması istendi. Danıştay 8. Dairesi, idare mahkemesinin kararını oybirliğiyle bozarken dosyayı yeniden bir karar verilmesi için yerel mahkemeye gönderdi. Anayasaya atıf yapan daire kararında, suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğini ve kimsenin eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağına vurgu yaptı. Avukat Doğan Erkan, yerel mahkemenin şimdi yönetmeliğin ilgili maddesi ile yurttan atma işlemini iptal etmesi gerektiğini söyledi. Erkan, mahkemenin bu karara direnmesi durumunda son kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun vereceğini dile getirdi. Danıştay’ın kararını “geçikmiş adalet” olarak nitelendiren Erkan, “Müvekkilim çoktan mezun oldu” dedi. ‘KASTEN ADAM ÖLDÜRME’ İDDİASI Okey davası temyiz edildi HİLAL KÖSE Unutulan adam Siyasi suçlamalardan dolayı 31 yıldır ‘özgürlük hakkını’ arayan Canan, cezaevinden yazdığı mektubunda hukuk sistemini eleştirdi HÜLYA KESKİN Siyasi cinayet suçundan 1979 yılında 36 yıl hapis cezası alan Tahir Canan (58), cezaevinde 31’inci yılını doldurmak üzere. Canan’ın yaptığı başvurular karşılıksız kaldı. Yaşadığı hukuksuzluğu mektupla duyuran Tahir Canan, yaşadıklarını Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanına benzetti. 2003 yılında tahliye olması gerekirken halen cezaevinde tutulduğunu vurgulayan Canan, “Adeta adalete Tarım ve Köy İşleri Bakanı kadar uzak, Orman Bakanı kadar da yabancı durmakta. Yıllardır orman kanunuyla içerde tutuluyorum ve bunu görmüyor. Görmek de istemiyor” dedi. Babası ilk cezaevine girdiğinde 1 yaşında şimdi ise 33 yaşında olan İlhan Canan, “Babam kendi deyimiyle ‘cezaevinde unutulan adam’. Sıkıyönetim mahkemeleri ve DGM’lerin verdiği karar nedeniyle 30 yıl 5 aydır cezaevinde. Canan’ın cezaevinde yatıyor olması tam bir hukuksuzluk ve vicdansızlıktır” dedi. “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanına benzeten Canan, “İşlerine geldiğinde cezan yok, ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmış. İşlerine gelmediğinde cezan kalksa da suç devam eder. 1994’te Malatya 1. DGM’nin, 12 yıl 6 ay verdiği ceza ile uğradığım hak kayıpları bu ceza kalkmasına karşın infaz ediliyor. Burjuvazi kendi hukukunu kendi normuna uygun uygulasaydı, beni 21 Ekim 2003’te tahliye etmesi gerekirdi” ifadelerini kullandı. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, Nijeryalı sığınmacı Festus Okey’in gözaltında ölümüne neden olan polis memuru Cengiz Yıldız’a verilen 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkum edildiği kararının bozulması talebiyle Yargıtay’a başvurdu. Tanay, “Biz, davaya katılma talebimiz reddedildiği için itiraz ettik. Yargıtay bu yönde inceleme yapacak. Bizi haklı bulmazsa ve savcı da kararı temyiz etmezse, verilen cezanın onanması söz konusu” dedi. Tanay, Beyoğlu 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği temyiz dilekçesinde, Okey’in Taksim Polis Merkezi’nde vurulduğuna, ve tutanağın olayın faili polis memuru ve ekibi tarafından düzenlendiğine dikkat çekti. Tanay, şunları kaydetti: “Suçta kullanılan silah sanığa iade edildi. Sanık polis hiç açığa alınmadı. Tanık polis, olayı kamerada izlediğini beyan etti ancak kamera kayıtlarında olay görüntüsü mahkemeye verilmedi. Atış mesafesinin tespit edilmesini sağlayacak en önemli delil olan Festus’un gömleği hastanede kaybedildi. Bu gelişmeler, olayla ilgili etkili, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin inancın yerleşmesine neden oldu.” Sanığın, “taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten ceza aldığını ancak “kasten adam öldürmek” suçundan yargılanması gerektiğini belirten Tanay, “Bu davada mağdur taraf adına katılan yok. Bizim de katılma talebimizin reddiyle ilgili temyiz hakkımız var” diye konuştu. Fotoğraf: VEDAT ARIK 1978’de tutuklandı Tahir Canan, 1978’te Gaziantep’te iki faili meçhul cinayetin zanlısı olarak tutuklandı. 1980 askeri darbesinin de hayata geçirilmesinin ardından Canan, hiçbir hukuki belgeye dayanmayan, işlemediği bir suç nedeniyle 36.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Söz konusu suçtan 1991 yılına kadar cezaevinde kalan Canan, 1991’de de “şartlı tahliye” ile bırakıldı. Adıyaman’da 1993 yılında aile ziyaretine gittiği sırada OHAL bölgesinde gözaltına alınarak tekrar tutuklanan Canan, Türkiye Devrimci Komünist Partisi üyeliğinden de 12.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Canan’ın 12.5 yılına, 36 yılından kalan cezası da eklendi. Validen Kürtçe kandil mesajı ? VAN (Cumhuriyet) Van Valisi Münir Karaloğlu, Mevlit Kandili nedeniyle, sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan Kürtçe mesaj yayımladı. Vali Karaloğlu, önce Türkçe “Mevlit Kandili’niz kutlu olsun” yazdığı mesajının hemen altında da, Kürtçe olarak takipçilerinin kandilini kutladı. 2003 yılında tahliye edilmesi gerekirken halen cezaevinde tutulan Tahir Canan, yaşadıklarını Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanına benzetti. Tutukluluğu ile ilgili Gebze Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sunduğunu ve bu talebinin reddedildiğini anlatan Canan, kararı temyiz etmesinin ardından Kartal 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Gebze Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını “hukuki dayanaktan yoksun” bulduğunu belirtti. Bandırma İnfaz Savcısı Onur Oğuzer’in ise karara itiraz ettiğini anlatan Canan, “Savcı, eski hatalı uygulamaların devam etmesi için talepte bulunmuş. Çünkü Gebze Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına göre beni 1 saat dahi cezaevinde tutmaları suçtu. Savcılık açıkça bu suçu işlemiş. Mahkeme kararı olmadan beni aylarca cezaevinde tutmuş. Benden habersiz dosyanın itiraz süreci karara bağlanana kadar da ben öylece beklemişim” ifadelerini kullandı. 1 saat dahi tutulmam suç Tecride karşı eylem Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) ve Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Bakırköy Kadın Cezaevi önünde yaptıkları ayrı ayrı gösterilerde, hasta tutukluların serbest bırakılmasını ve tecridin sona erdirilmesini istedi. Grup adına açıklamayı okuyan Nagihan Kurt, tek böbreği olmayan ve diğer böbreği yüzde 18 oranında çalışan Yasemin Karadağ’ın cezaevinde yaşam mücadelesi verdiğini belirterek “AKP’nin hasta tutsakları ağır tecrit koşullarında ölüme terk etmesine izin vermeyeceğiz. Onları yaşatmak için hep birlikte mücadele edelim” diye konuştu. ALBAY ÇİLLİOĞLU’NUN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ Hüseyin S. serbest bırakıldı ? İstanbul Haber Servisi Atatürk Havalimanı apronunda deicing aracının üzerinden geçmesi sonucu ağır yaralanan güvenlik çalışanı Merve Alaçayır’ın (21) sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Aracın sürücüsü Hüseyin S. ise savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Babam neden hâlâ cezaevinde? Canan’ın 4 çocuğundan biri olan İlhan Canan, babasının tam bir hukuk skandalı ile karşı karşıya olduğunu söyledi. İlhan Canan, “12 Eylül ile hesaplaşmanın çokça bahsedildiği bir dönemde, insan hak ve özgürlüklerinin konuşulduğu, anayasa çalışmalarının yapıldığı bir dönemde ba bam 30 yıl 5 aydır cezaevinde. Bugün ne sıkıyönetim mahkemeleri ne DGM’ler, ne de OHAL var. Bunların hepsi kalktı. Benim anlamadığım tüm bunların sonuçları yüzünden cezaevinde olan Tahir Canan neden cezaevinde? Canan’ın cezaevinde yatıyor olması tam bir hukuksuzluk ve vicdansızlıktır” diye konuştu. Uğur Acar ilk banyosunu yaptı ? Haber Merkezi Türkiye’nin ilk tam yüz nakli yapılan 19 yaşındaki Uğur Acar, önceki gün ilk kez katı gıda almaya başladı. Uğur Acar dün de 14 günün ardından yüzü hariç banyosunu da yaptı. Acar’ın ilk tıraşının ise pazar günü hastane berberi tarafından doktor kontrolünde gerçekleştiriliceği bildirildi. Canan’dan gelen mektup Kendi deyimiyle “cezaevinde unutulan adam” Tahir Canan ise Bandırma M tipi Ceza ve Tutukevi B8 Koğuşu’ndan gönderdiği mektupla yaşadıklarını anlattı. Malatya 1 No’lu DGM’nin, “cezayı bütün sonuçlarıyla kaldıran kararının” Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmaması nedeniyle keyfi olarak cezaevinde tutulduğuna dikkat çeken Canan, kendisine verilen hapis cezasının ortadan kalkmasına karşın, uygulamada halen devam ettiğini belirtti. Hukukun tüm yargılama süreci boyunca çalışmadığına dikkat çeken Canan, polis fezlekesi kapsamında tutuklandığını anlattı. Canan mektubunda, “Sıkıyönetim yargılamaları hukuki yargılamalar olarak kabul edildi. Arkasından özel yetkili mahkemeler, sıkıyönetim mahkemelerinin devamı olarak çalıştı. Hâlâ da çalışıyor. Hukuk, 7 başlı bir ejderha gibi ezilenlerin üzerine çullandı” dedi. Yaşadıklarını Aziz Nesin’in Tam bir yılan hikâyesi gibi Dava dosyasının Kartal ve Gebze Mahkemeleri arasında kendisinden habersiz gidip geldiğini anlatan Canan, mektubunu şu cümlelerle bitirdi: “Gebze kararında direnmiş, Kartal reddetmiş. Tam bir yılan hikâyesi. Sonunda dosya Bandırma’ya geldi. Kartal’ın kararına itiraz ettim. Dosya Adalet Bakanlığı’na gitti. İki mahkeme kendi kararlarında direnmişler. Karara son noktayı koyması gereken yer de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü değil Yargıtay olması gerekirdi. Sonuç olarak hiçbir hukuki dayanağı olmadan keyfi olarak cezaevinde tutuluyorum. ” Oğlunu da dinlemişler MALATYA (Cumhuriyet) Lojmanında intihar ettiği öne sürülen ancak geçen günlerde yapılan otopsi sonucu saçlarında arsenik, kemiklerinde kırık ve kurşun yaraları bulunan eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu’nun oğlu Gökhan Çillioğlu, Malatya Adliyesi’ne gelerek özel yetkili savcıdan bilgi aldı, soruşturmayla ilgili ifade verdi. Soruşturma kapsamında babasının mezarının yeniden açıldığını anımsatan Çillioğlu, “Biz bunu fantezi olsun diye yapmadık. Olayın aydınlatılması için mücadelemiz sürecek” dedi. Bu arada Gökhan Çillioğlu’na ait telefon numarasının bir uyuşturucu şebekesine ait olduğu gibi gösterilerek dinlemeye alındığını tespit eden savcılığın, dinlemeyi yapanlarla ilgili soruşturma başlattığı öğrenildi. Gökhan Çillioğlu, kendisinin bu konuda şikâyeti olduğunu belirterek, sorumluların yakalanarak cezalandırılmasını istedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle