20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2012 PAZAR 4 HABERLER Savcılığın Hakan Fidan hakkında talimatla ifadesine başvurma kararını geri alması gerekecek Almanya Türkiye Sevgili, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un istifası medyamızda geniş yer bulmadı. Olayın, yalnızca Almanya’da cumhurbaşkanlığı makamının simgesel yetkiler dışında, gerçek bir politik ağırlığı olmamasından kaynaklandığını sanmıyorum. Hatta diyebilirim ki, haber bizim açımızdan insanın köpeği ısırması misali önemlidir. Çünkü, Wulff’un istifasıyla sonuçlanan sürecin başlamasına neden olan kimi iddialar, günümüz Türkiyesi’nde “umuru adiye”dendir. Gerçekten bir politikacının tatilini zengin bir patron arkadaşının otelinde geçirip, yeme içme beş kuruş ödememesi pek alışılmadık bir olay değildir ve bir Türk bu durumda Wulff olayına bakınca haklı olarak şunu söyler: Hadi canım sen de, böyle bir şey için istifa mı edilirmiş!.. Ama Almanya’da ediliyor. Christian Wulff’un da olay meydana çıkar çıkmaz, Alman siyasetinin etik kurulları karşısında hemen yelkenleri suya indirdiğini sanma sakın! O, başta bu iddiaları ortaya seren gazeteciyi kaba bir şekilde tehdit etti. Ama bu tehdit, onu kurtarmak yerine sonunu hızlandırmaktan başka sonuç vermedi. Doğrusu, siyasi kadrolar, medyaya kelle vermiş duruma düşmek istemediklerinden, Wulff’u istifa etmemesi için iknaya çalıştılar. Ama başarılı olamadılar. ??? Bu durumda istifanın, medyanın bir zaferi olarak yorumlanması doğru olur mu? Sanmıyorum. Zaten öyle olmuş olsaydı, demokrasinin sağlığı açısından pek hayra alamet sayılmaması gereken bir durumla karşı karşıya bulunuyor olurduk. Bir demokraside, basının siyasi iktidarın gücünü kötüye kullanmasını denetlemede ve olayları kamuoyunun dikkatine sunmadaki özgürlüğünün önemi ne kadar büyükse, medyanın bu işlevini yerine getirirken, sınırları aşarak cellatlığa soyunmaması da o derece yaşamsal bir zorunluluktur. Evet, medyanın gücünü kullanırken, uyacağı kuralların ve bu kullanımın sınırları, her ne kadar bugün içinde bulunduğu durum dolayısıyla Türkiye açısından bir gündem sorunu değilse de, basın özgürlüğünün tam olduğu gelişmiş demokrasilerde yine de önemli bir konudur... Zaten bunun başka türlü olması da beklenemezdi. Çünkü basının gücü ve özgürlüğü kendisinden değil, yükümlendiği kamuoyunu aydınlatmak işlevinden kaynaklanır. Yani medya, medya mensubu, hakkın ve gücün gerçek sahibi değil, aracısıdır, bir anlamda kamuoyunun vekilidir o. O zaman rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Wullf’u “Bana güven kalmadı” diyerek istifaya zorlayan basın değil, kamuoyu, yani Alman halkıdır. ??? Benzer bir olayın Almanya’da istifa nedeni olurken, Türkiye’de olmadığı açıktır. Bu fark nereden geliyor? Nedir Almanya’da olup da Türkiye’de olmayan? Almanya’da var olan anayasa ve yasaların benzeri mi yok, Türkiye’de? Yargı kurumları mı eksik? Yoksa Türkiye demokrasisi, çok yeni olduğu için emekleme dönemindedir de, onun için mi daha keyfi bir ortam egemen olmaktadır? Gerçi Türk demokrasisinin hâlâ emekleme döneminde olduğu doğrudur ama, çok uzun sürmüş olan, kimi zihinlerde “Acaba ebediyen mi sürecek” sorusunu oluşturan bu emekleme, demokrasimizin yeniliğinden kaynaklanmıyor. Alman birliğinin ilk yılları, Türkiye’de meşruti döneme adım atıldığı zamana rastlar. Lafı uzatmayalım. Gelişmiş demokrasilerde bulunup da Türkiye’de bulunmayan, ne yasalardır ne de demokratik kurumlar. Gerçek eksiklik demokratik kültür noktasında kendisini belli ediyor. Demokratik kültürü gelişmiş toplumlarda, demokratik kurumlar işlevlerini daha iyi yerine getiriyorlar. İşte Türkiye’de eksik olan da bu “demokratik kültür”dür. Böylelikle şu ünlü sözün haklılığı da bir kez daha kanıtlanmış oluyor: Her toplum layık olduğu yönetime kavuşur. Yargı yolu Başbakan’la kapandı İLHAN TAŞCI ANKARA MİT Yasası’ndaki değişliğin yürürlüğe girmesinin ardından İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Emre Taner ve Afet Güneş hakkında çıkarılan talimatla ifade alma ve yakalama kararlarını geri alması gerekecek. Fidan başta olmak üzere istihbarat yöneticilerini KCK soruşturmasının kapsamının dışına çıkarmaya yönelik yasal düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle soruşturmada “sil baştan” bir süreç yaşanacak. Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya, “görevini kötüye kullandığı” iddiasıyla dosyadan el çektirilmeden önce istihbaratçılar için düğmeye basmıştı. Sarıkaya, telefonla ifadeye çağırdığı MİT yöneticilerinin, bu davete uymamaları üzerine Fidan’ın ifadesinin talimatla Ankara Başsavcılığı’nca Bülent Arınç: CHP bu sözünü tutmalı İstanbul Haber Servisi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP’nin MİT Yasası’nı Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğine ilişkin açıklamasına, “CHP, hiç olmazsa bu sözünü tutmalı ve ana muhalefet partisi olarak kendine tanınan müracaat hakkını kullanmalı” dedi. Kılıçdaroğlu’nun MİT Yasası ile ilgili eleştiri ve endişelerine inanmadığını sözlerine ekleyen Arınç, “Bu eleştirileri yapan parti ister CHP olsun, ister MHP, ister BDP olsun, ne kadar ciddi ve ne kadar samimi olduğunu göstermek için bu kanunun oylamasına katılması gerekirdi. Bunların hiçbiri ciddi ve samimi değildir. Eğer öyle olsaydı, en az 200 kişilik muhalefet partisi vekillerinden sadece 60’ı aleyhte oy kullanmazdı” dedi. WALL STREET JOURNAL ‘AKP’nin zaferi’ Dış Haberler Servisi MİT Yasası’nın önceki gün Meclis’ten geçmesi ve hemen ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanması ABD basınında da yankı buldu. Wall Street Journal gazetesinin İstanbul mahreçli haberinde, hükümetin yasayı geçirmesi ülkenin polisle MİT arasında bir süredir devam eden güç mücadelesinin AKP’nin zaferiyle sonuçlanması olarak değerlendirildi. Yeni yasanın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın elindeki politik gücü daha da pekiştirdiği kaydedilen haberde, Erdoğan’ın bu yasa sayesinde “özel yetkili savcı” olarak atadığı kişilerin yargılanmasının önüne geçebileceği de savunuldu. Haberde, CHP’nin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağına da değinildi. CHP Milletvekili Kamer Genç’in “Ne Hitler ne de Mussolini’nin elinde bu kadar çok güç vardı” sözlerine yer veren Wall Street Journal, bazılarının bu meseleyi, Fethullah Gülen’in MİT içindeki etkisini arttırma çabası olarak yorumladığını da kaydetti. alınması, eski MİT müsteşarı Taner ile müsteşar yardımcısı Güneş hakkında yakalama kararları çıkarmıştı. Özel Yetkili Savcılık’ın kararları yerine getirilmesi beklendiği sırada kamuoyunda “Hakan Fidan yasası” olarak nitelendirilen MİT Yasası’nın 26. maddesini yeniden düzenleyen tek maddelik yasal değişiklik dün Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girmiş oldu. Yasal düzenlemenin geçici maddesiyle, yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla “devam eden soruşturma ve kovuşturmalarda da Başbakan’ın” izni koşulu getirildi. Böylece Sarıkaya’nın verdiği talimatla ifade alınması ve yakalama kararları “boşa çıkarılmış” oldu. Sarıkaya’nın yerine görevlendirilen savcıların yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle harekete geçerek, Fidan başta olmak üzere istihbaratçılar hakkında Başbakan’ın izni olmaksızın yapılan işlemlerle ilgili kararları geri alacaklar. Savcıların soruşturmayı istihbaratçılar yönünden sürdürme iradesinin bulunması halinde Başbakan’a başvurarak, “soruşturma izni istemeleri” gerekecek. İlk görüşe göre, Başbakan’ın izin vermemesi üzerine İstanbul Özel Yetkili Savcılık, MİT yöneticileri hakkında “takipsizlik” kararı verebilecek. Ya da Başbakan’ın izin vermemesine ilişkin kararın iptali istemiyle Danıştay’a başvurabilecek. Karar vermesi durumunda dosya kapanacak. İkinci görüşe göre ise, Başbakan’ın izin vermemesiyle MİT’çiler açından yargı kolu kapanacak. CHP lideri Kılıçdaroğlu, PM’den sonra milletvekillerini dinledi Seçimli kurultay haziranda TÜREY KÖSE ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PM’den sonra dün de milletvekillerinin tüzük konusundaki görüş ve önerilerini dinlerken; eski genel sekreter Önder Sav’ın “26 Şubat kurultayını boykot” işareti verdiği haberleri genel merkezde tedirginlik yarattı. Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, “İşaret vermeyeceklerin başında Önder Bey gelir. Kimi kırılganlıklar, öfkeler var, ama ‘kol kırılır yen içinde kalır’ özdeyişini en çok söyleyen de Önder Bey’di” dedi. Matkap, “seçimli” kurultayın haziran ayında yapılabileceğini de bildirdi. CHP “çifte kurultaya” giderken, ikinci gün yapılacak kurultayın basına ve izleyicilere kapalı olması kararı tartışma yarattı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, dün genel merkezde bu konudaki sorular üzerine “CHP’liler ikiye ayrılır, CHP’lilerle kavga eden CHP’liler, AKP’lilerle kavga eden CHP’liler. Ben AKP’lilerle kavga eden CHP’lilerdenim. Parti içi konuları asla basınla paylaşmam” dedi. Maktap da, 27 Şubat kurultayını basının izleyip izleyemeyeceği sorusuna “Bunu konuşmadık. Kapanır kapanmaz konusunu kendi aramızda konuşmuş değiliz ama seyircisiz olması şart, kurultayın toplana Kılıçdaroğlu İlmiye Çığ’ı kabul etti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yazarSümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ı kabul etti. CHP Basın Birimi’nden yapılan açıklamaya göre Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde milletvekilleriyle yaptığı toplantıdan ayrılarak Çığ ile makamında görüştü. ‘HÂLÂ AKP KANI TAŞIYOR’ İnce’den Gül’e eleştiri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı “kurtarma” yasasına jet onayı ana muhalefet partisinin tepkisine yol açtı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın damarlarında hâlâ sıcak bir şekilde AKP kanı dolaşıyor” dedi. “Hükümetin acelesini anlıyordum da Sayın Cumhurbaşkanı’nın acelesini anlayamadım” diyen İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendini sıcak siyasetin içinde hissediyor hâlâ. Yazık bu ülkenin geldiği noktaya; Meclis Başkanı’nın tutumu, hükümetin tutumu ve Cumhurbaşkanı’nın tutumu hepsi birbirini tamamlıyor. Tarafsızlığını yitirmiş bir Meclis Başkanı ve Türkiye’de tüm kesimlerin cumhurbaşkanı olamamış bir Cumhurbaşkanı.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihad Matkap da “Cumhurbaşkanı makamının boşluğu bir kez daha görüldü. Noter konusundaki eleştiriler yine haklılık kazandı” dedi. cağı salon küçük, seyirci kaldırmaz” yanıtını verdi. Toplantıya eski genel başkan Deniz Baykal ile yakın çevresindeki milletvekilleri katılmadı. Bu arada, Sav ekibi içinde “Bu dışlayıcı tavırla bir yere varılamaz” görüşünden hareketle 26 Şubat günü toplanacak kurultayı “boykot etme” seçeneği öne çıktı. 27 Şubat kurultayının da “anlamı kalmayacağı” değerlendirmesi yapıldı. Matkap, bu konuda şu değerlendirmeleri yaptı: “Hiçbir CHP’li CHP’yi hançerlemez. Her zaman partisine sahip çıkar 26’sında da 27’sinde de bütün delege arkadaşlarımın aynı heyecanla iki kurultayda yer almasını bekliyorum, umut ediyorum. ” Kılıçdaroğlu’ndan fıkra Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu, vekilleri dinledikten sonra “Bir balıkçı sattığı balıkların üzerine ‘burada taze balık satılır’ yazmış. Biri gelmiş ‘burada’ kelimesini sil’ demiş. Biri gelmiş ‘taze’ kelimesini sil’ demiş. Birisi ‘balık’ yazısını sil’ demiş. Sadece ‘satılır’ yazısı kalmış. Sonra biri gelmiş ‘kardeşim ne satıyorsun ‘balık’ yazsana’ demiş. Yine başa dönülmüş” fıkrasını anlattı ve “Siyasette de böyle eleştiriler çok gelir, hoş görmek lazım” dedi. Kılıçdaroğlu ha zırlanan tüzük ile ilgili “Bizim tüzüğümüz, tüm partilere örnek olacak. Yapacağımız tüzük en çok AKP’nin ihtiyaç duyduğu tüzük olacak. AKP’de önseçim olursa vekillere güven gelir. Böylece MİT Yasası gibi önemli konulara hemen ‘evet’ demezler çünkü önseçimle gelmiş olurlar” değerlendirmesini yaptı. oşulsuz önseçim’ talebi Kılıçdaroğlu’nun milletvekillerini genel kurul çalışmalarına katılmaları konusunda da uyardığı öğrenildi. Bazı milletvekillerinin toplantıda “koşulsuz önseçim” istedikleri öğrenildi. ‘K HÜSAMETTİN CİNDORUK: AİHM YARGICI KARAKAŞ’TAN, TERÖRLE MÜCADELE BRİFİNGİ ‘İfade özgürlüğü dengesi sağlanmalı’ FIRAT KOZOK Zabıt 7 saatte okunamaz ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “jet hızıyla” onayladığı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu MİT görevlilerine soruşturmaları başbakan iznine bağlayan yasayı “tam bir kepazelik” olarak nitelendirirken konusu ve sınırları yasayla belirlenmemiş bir görevlendirmenin ancak “vahşi diktatörlerin yönetiminde” görülebileceğini ifade etti. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ise bunun hukuksuz bir yasa, ferman olduğunu savunarak “Cumhurbaşkanı 7 saatte gözlüklerini bulamaz, nerede kaldı da o büyük zabıtların, o genişletilmiş müzakereleri, komisyon sorularını okudu ve onayladı” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül MİT Yasası’nı jet hızıyla onayladı” yönündeki eliştiriler karşısında Gül’ü,“Doğru olup olmadığına karar vermesi için, 48 saat beklemesi gerekmez. Birkaç cümleden oluşan bir yasa. Kısa bir süre sonra onaylaması işin tabiatı gereğidir” sözleriyle savundu. ANKARA AİHM’ye seçilen ilk Türk kadın yargıç Işıl Karakaş, aralarında İçişleri, Adalet, Dışişleri bakanlıkları ile Emniyet ve Jandarma’nın da bulunduğu 17 kuruma “terörle mücadelede ifade özgürlüğü dengesinin sağlanması” konusunda brifing verdi. Uluslararası mahkemede Türkiye ile ilgili dosyaların sayısının 16 bine ulaştığını, bunların 245’inin ifade özgürlüğü ile ilgili olduğunu belirten Karakaş, kurum temsilcilerine AİHM’nin “Her devlet terörle mücadelede gerekli önlemleri alır ancak, ifade özgürlüğünü de korur” anlayışını örnek vererek kritik dengenin önemine dikkat çekti. Karakaş, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik’in davetiyle önceki gün Ankara’da düzenlenen programa katıldı. Programa, aralarında İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra; Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Mali Suçları Araştırma Kurumu ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı bürokratlarının da bulunduğu 17 kurumdan temsilciler katıldı. Edinilen bilgilere göre, yaptığı sunumda öncelikle AİHM’deki Türkiye tablosuna değinen Karakaş, uluslararası mahkemede bugün itibarıyla Türkiye ile ilgili dosya sayısının 16 bine ulaştığına işaret etti. Bu dosyaların yaklaşık yüzde 24’ünün “yargılamanın uzunluğu” konusunda olduğunu belirten Karakaş, yüzde 16’sının da mülkiyet ihlalleri ve kamulaştırma kararlarından oluştuğunu anlattı. Karakaş, tutukluluk sürelerinin uzunluğuyla ilgili dosya oranının yüzde 3 olduğunu, ifade özgürlüğüyle ilgili ise 245 dosyanın mahkemeye ulaştığını kaydetti. Özellikle terörle mücadelede güvenliközgürlük dengesine vurgu yapan Karakaş, terörle mücadelenin “insan haklarına saygı” gibi önemli bir boyutunun da bulunduğuna dikkat çeken Karakaş, “Hukuk devleti ilkesi çerçevesinde özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengenin sağlanması” gerektiğini ifade etti. Karakaş’ın aynı gün İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile de bir araya geldiği öğrenildi. ‘Hak, ama denge korunarak’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle