20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Antalya’da Doğan Hızlan Kütüphanesi açıldı 17 Berlin’de Türkiye’den iki filme ödül ‘Lal Gece’ ve ‘Tepenin Ardı’ festivalden ödülle döndü ‘Lal Gece’ Kandıra… Bazı yerlerin, yörelerin adı, benim içim bir semt adı olmaktan çoktan çıktı. Örneğin, 12 Eylül darbesinden bu yana “Mamak” dendi mi, “Metris” dendi mi benim aklıma İstanbul ya da Ankara’nın bir semti değil, faşist darbenin zulmü ve cezaevleri geliyor… Korkarım, ileride torunlarım Silivri ya da Kandıra dediklerinde, aklıma yine cezaevleri gelecek… Böyle böyle, günün birinde tüm Türkiye dev bir cezaevine dönüşecek diye korkmuyor değilim doğrusu… Kandıra F Tipi Cezaevi’nde Ragıp Zarakolu’nu ziyaret izlenimlerimi iki gün önce okudunuz. Bugün, o günün başlangıcına ve sonrasına dönüş yapıyorum. Sabah 8’de Mecidiyeköy’de PEN Yönetim Kurulu’ndan arkadaşlarımla bir kahvehanenin önünde buluşacaktım. Erken varmışım, içeri girdim... Avucumda sıcacık çay bardağı, kahvehanenin önünden gelip geçenleri izliyorum: Millet işe yetişme telaşında. Her yaşta, her kılıkta, kadınlar erkekler… Atkılar burna kadar çekilmiş… Adımlar hızlı, eller cepte… Nefes, havaya karıştığı anda beyaz dumana dönüşüyor… O anda ne savcı, MİT, cemaat kavgası, ne Başbakan’ın sözleri… Erdoğan dedi ki, Kılıçdaroğlu dedi ki, kimsenin umurunda değil... O anda tek kaygı, buz tutmuş kaldırımlarda kayıp düşmemek; yoldan geçen araçların fırlattığı çamurdan korunmak… İnanın bana, tek kaygı, işe yetişmek, işi kaybetmemek, hastalanmamak, akşama eve sağ salim dönmek… Bir de çocuklara daha iyi bir hayat, bir de şu borçlar nasıl ödenecek.… Bir de bu kadar yorgun olmasam… (Endişeler, korkular listesini dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz…) İnsan yoldan geçenleri gözlemleyip bunu düşününce, horoz dövüşüne dönüşen bütün o politik çekişmelerin ne denli anlamsız olduğunu bir daha görüyor... Aynı günün akşamına doğru, Kandıra Cezaevi’nden gazeteye döndüğümde önüme yığılmış postamdan iki mektup dikkatimi çekti. İkisi de Kandıra’dan geliyordu. Bu kez 1 No’lu Cezaevi’nden. Benim bir buçuk saatte gittiğim yolu, mektuplar 1520 günde aşabilmişlerdi. İki ayrı tutukludan. Ama ikisi de benzer sözlerle yazılmış. Şu anda yapmakta olduğum, iki mektuptaki görüşleri özetleyip tutukluların seslerini duyurmaya çalışmaktan başka bir şey değil: 1) “F tipi hapishanelerde 12 yıldır koyu bir tecrit uygulanmaktadır.” 2) “Yasal olarak hakkımız olan haftada 10 saat, sohbet hakkı kesinlikle uygulanmamaktadır.” (Bir mektup ayrıntı da veriyor:) “Adalet Bakanlığı’nın 22 Ocak 2007’de uygulama sözü verdiği haftada 10 kişi + 10 saat yerine, sohbet hakkımız ayda 7.5 saat ile sınırlandırılmış durumda…” (Dikkat! Haftada değil ayda 7.5 saat!) “Bunun dışında tüm zaman 1 ve 3 kişilik hücrelerde kimseyi görmeden, konuşmadan, duymadan geçiyor.” Her iki mektup da “tecrit zulmüne son” ve “sohbet hakkı uygulansın” diye sona eriyor. Neden mi bu mektuplara elçilik görevini üstlendim? Adını sanını bildiğimiz, kimi arkadaşımız olan tutukluların seslerini, kamuoyu şöyle ya da böyle duyuyor… Ya adlarını sanlarını bilmediklerimiz, ya tanımadıklarımız, arkadaşımız olmayanların sesleri??? ‘İyi okumalar’ Kültür Servisi Antalya’daki Doğan Hızlan Kütüphanesi önceki gün düzenlenen törenle açıldı. Atatürk Kültür Parkı içindeki 900 metrekare kapalı alanda yapılan kütüphanede, yazar ve edebiyat eleştirmeni Doğan Hızlan tarafından bağışlanan 20 bin kitap yer alıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce açılan kütüphanenin açılış töreninde konuşan Hızlan, “Kitabın cazibesine kapılan bütün kitapseverlere hoş geldiniz diyorum. Size burada iyi, güzel okumalar diliyorum” dedi. Kütüphane, her gün 09.30 ve 18.30 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. !fİstanbul’da bugün Kültür Servisi Bağımsız Film Festivali !fİstanbul’da bugün saat 14.30’da AFM Fitaş’ta çocuk yaşta evlilikleri konu alan Bingöl Elmas’ın “Evcilik” belgeseli ve Leszek Dobrucki’nin “Çocuk Gelin” filmleri gösterilecek. Kült filmler bölümünde ise saat 15.00’te AFM Caddebostan’da 1960 yapımı “Yüzü Olmayan Gözler” izlenebilir. AFM Fitaş’ta 19.30’da “Guguk Kuşu”nun yazarı Ken Kesey ve arkadaşı Neal Cassady ile bohem arkadaşlarının 1964 “Sihirli Yolculuk” yılında antika bir okul otobüsüyle çıktıkları yolculuğun çekimlerinden kurgulanmış “Sihirli Yolculuk” günün dikkat çeken filmleri arasında. SALT Beyoğlu Açık Sinema’da ise İngiltere’nin yenilikçi bestecilerinden Michael Nyman ile bir söyleşi gerçekleşecek. Kültür Servisi Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen 62. Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) Türkiye’den iki film ödülle döndü. “Generation 14plus” bölümünde gösterilen ve yönetmenliğini Reis Çelik’in yaptığı “Lal Gece” filmi, “En İyi Film” dalında “Kristal Ayı” ödülünü alırken, Emin Alper’in ilk filmi “Tepenin Ardı” ise Forum bölümünün ana ödülü olan “Caligari Ödülü”ne değer görüldü. Çelik’in yazıp yönettiği “Lal Gece” filminin başrollerini İlyas Salman ile Dilan Aksüt paylaşıyor. Türk toplumunun ağır yaralarından birine, genç yaşta evliliklere parmak basan filmin konusu, bir erkeğin kendisini sorgulamasına dönüyor. Jürinin “Türkiye’den çağdaş bir Western filmi” olarak nitelediği “Tepenin Ardı”nın değer görüldüğü Caligari Ödülü’nü 1998 yılında “Kasaba” ile Nuri Bilge Ceylan da kazanmıştı. Başrollerinde Tamer Levent, Reha Özcan ve Mehmet Özgür’ün yer aldığı film gerilim tonu yüksek bir aile dramına odaklanıyor. Film, ailesiyle ve çevresiyle yaşadığı sorunlarla yüzleşmek yerine, tüm sorunların sorumlusu ilan edilebilecek bir düşman, bir günah keçisi yaratan maço erkek kültürünün trajedisini anlatıyor. Sabahtı, soğuktu… ‘Tepenin Ardı’ ‘Lal Gece’ filminin başrol oyuncuları Dilan Aksüt, İlyas Salman ve filmin yönetmeni Reis Çelik Öğrencilerin araştırmasıyla Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Hrant Dink belgeseli ‘Faili Meşhur: 3 Suikast 3 Gazeteci’ Kültür Servisi “Faili Meşhur: 3 Suikast 3 Gazeteci” adlı belgeselin ilk gösterimi dün İstanbul Modern’de gerçekleştirildi. Gösterime; Toplumsal Bellek Platformu üyeleri, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, 24 Mart 1978’de öldürülen savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, Sivas katliamında öldürülen şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok, 11 Nisan 1978 yılında öldürülen TRT yapımcısı Ümit Kaftancıoğlu’nun kızı Canan Kaftancıoğlu ile akademisyen ve öğrenciler katıldı. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü ile Radyo TV ve Sinema Bölümü’nden bir grup öğrenci, üniversitenin öğretim görevlisi, gazeteci yazar Derya Sazak’ın öncülüğünde hazırlanan çalışma DVD ve kitap olarak yayımlandı. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu ve Hrant Dink’in gazetecilikleri, kişilikleri ve neden hedef seçildikleri incelenen belgeselde, Mumcu, İpekçi ve Dink ailelerinden, dostlarından, çalışma arkadaşlarından aktarılıyor. Belgeseli hazırlayan öğrenciler, amaçlarının tarihe kendi “belge”lerini bırakmanın yanı sıra yaşamları, gazetecilikleri ve kişilikleriyle bu üç ustayı “gerçekten” tanımak olduğunu belirtiyorlar. Sohbet hakkı Renkli gösteriler, sokak yürüyüşleri, partiler Baklahorani Karnavalı’na buyrun ? Kültür Servisi Rumların, yaklaşık 5 asırdır kutladığı Baklahorani Karnavalı bu sene yine renkli bir güne imza atacak. Bu yıl 26 Şubat’ta düzenlenecek karnaval, Galatasaray Lisesi önünde saat 20.00’de başlayacak. Geleneksel kostümler ve maskelerle eğlenceli bir yürüyüşün ardından Refik Saydam Caddesi’ndeki Romeo ve Juliet’te eğlenceye devam edilecek. Baklahorani, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaklaşık beş yüzyıl boyunca İstanbul’da yaşayan Rumlar tarafından renkli gösteriler, sokak yürüyüşleri, iç ve dış mekânlarda düzenlenen partilerle kutlanan bir karnaval. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle