23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hakkındaki iddialara daha fazla dayanamayan Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff görevden ayrıldı 7 İbretlik istifalar OSMAN ÇUTSAY 2 FRANKFURT Uzun süredir, Aşağı Saksonya eyalet başbakanlığını yaparken zengin dostlarına ve kendisine çeşitli çıkarlar sağladığı yolundaki iddialarla boğuşan Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff medyanın baskısına dayanamadı ve “havlu atmak” zorunda kaldı. Hannover Savcılığı’nın, dokunulmazlığının kaldırılması için Federal Meclis nezdinde başvuruda bulunduğu Wulff, iki ayı aşkın bir süredir medyada yer alan suçlamaların kendisine yönelik kitle desteğini iyice eritmesi sonucunda dün istifa etti. Hakkında başlatılan hukuki soruşturma sonucunda tamamen aklanacağından emin olduğunu söyleyen Wulff, görevini yaparken en önemli ve içten amacının toplumun birlik ve beraberliğini güçlendirmek olduğunu belirtti. 52 yaşındaki cumhurbaşkanı görevi sırasında hep demokrasiye bağlı kaldığının ve hatalar yapsa da samimi olduğunun altını çizdi. Wulff ile ilgili skandalı tetikleyen ilk haber 13 Aralık 2011’de patlak verdi. Bild gazetesi Wulff’un eyalet başkanlığı döneminde kendisine bahçe içinde bir ev satın almak için işadamı Egon Geerkens’ten 500 bin Avro borç aldığını ileri sürdü. Bu haber skandallar dizisinin başlangıcı oldu, çünkü Wulff, eyalet meclisine 2008 Ekimi’ndeki bu ilişki için 1 Duruşmalar ve Gazeteciler... Madem tarihten başladık, bugün de sürdürelim. 2012 Şubatı, halkın ve gazetecilerin duruşmaları izlemeye başlamalarının 133’üncü yılına ulaşıldığını gösteriyor. Başlangıç biraz çekişmeli olmuş. Mesleğimizin ustalarından Münir Süleyman Çapanoğlu (18941973) şöyle anlatıyor.(1) “Boğos Bey’in Serdarı Ekrem Ömer Paşa ile bir davası vardı. Davaya Ticaret Mahkemesi’nin ikinci meclisinde bakılacaktı. Boğos Bey, yüksek makamlara başvurdu, davanın dinleyiciler karşısında yapılmasını istedi. Yüksek makamlar, bu isteği devletin adli unsurlarına uygun bularak o yolda muamele yapılması hakkında lazım gelen emirleri verdiler. Fakat duruşma günü, Ömer Paşa zorbalık gösterdi. ‘Muhakemenin açık yapılmasını kabul etmem’ dedi. Dinleyicilerle gazetecileri muhakeme odasından çıkardı. Reis sustu. Paşa’nın isteğini kabul etti. Fakat Boğos Bey durur mu? Durumu hoş karşılamadı. Ticaret Vekili Kabuli Paşa’ya başvurdu. Devlet henüz Divanı Ahkâmı Adliye’yi, Şurayı Devleti (Danıştay) kurarak Adliye’nin Batı usulleri üzerine konulmuş olduğunu ilan ettiğinden, muahedelerin (andlaşmaların) ve eski imtiyazların yürürlükte kalmasının yersiz ve manasız olduğundan, herkesin Adliye’nin kuvvetinden ve onun bağımsızlık ve tarafsızlığından emin olmak lazım geldiğinden bahsediyordu. Devlet büyükleri iş görmekte kesin ve samimi olmağa karar vermişlerdi, hatta azmetmişlerdi. O derecede ki, Sultan Aziz’i (18611876) bile mahkemeye çağırdılar. Sultan Aziz’in şahsı aleyhine açılan bir hukuk davası için mahkemeden celpname gönderttiler. Ömer Paşa da umumi hükümlere saygı göstermeye davet olundu ve Kabuli Paşa, muhakemenin dinleyiciler karşısında görülmesini sağladı. (Şubat 1285 Rumi1869) Gazetecilerin ilk defa muhakemeleri dinlemeye kabul edilmeleri bu dava yüzünden olmuştur.” ??? Ünlü Şike Davası’nda duruşmalar Sevgililer Günü’nde, 14 Şubat’ta Silivri’de başladı. Ekranlardan yansıyanları izlerken geçmişe döndüm. Bir yandan başkanlarına destek vermek isteyen çok sayıda Fenerbahçe taraftarı, tek tük de olsa yöneticileri, teknik sorumluları ve futbolcuları da, yargılanmakta olan kulüplerin taraftarları duruşma salonunun çevresini doldurmuşlardı. Naklen yayın arabaları aracılığı ile izlenimlerini anında aktarabilen tanınmış gazeteciler, spor yorumcuları da oradaydılar. Bana sorarsanız yöntem olarak ikinci kez uygulanan bir yargılama olayıydı. İlkini Yassıada’da yaşamıştık. 14 Ekim 1960 günü başlayan duruşmaları bir süre adliye muhabirlerinin yanı sıra ünlü köşe yazarları, izlenimlerini aktarmak, ünlü karikatüristler de gazetecilere resim çekmek yasak olduğundan sanıkların durumunu kalemle yansıtmak üzere akın etmişlerdi. Ancak izleyiciler Silivri’de olduğu gibi otobüse ya da özel arabalarına atlayıp gidemiyorlardı. Sanık yakınları dışındakiler için davetiye almak gerekiyordu ve özel vapura binebilenler de genelde 27 Mayıs’ı destekleyenler oluyordu. Yaklaşık 52 yıl olmuş. Yassıada’da özel yetkilendirilmiş savcı ve yargıçlar vardı. Silivri’de de... ??? Kimi meslektaşlarımız gördüklerini “ilk defa” diye yorumlayarak bana göre iki kez yanıldılar. Birincisi Yassıada davalarıydı. İkincisi de daha önce Vardiya Bizde Platformu, İşçi Partililer ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) da benzer gösteriler yapmışlardı. Tabii futbol söz konusu olunca katılan sayısı da yüksek oluyor. Bu da Türkiye’deki yaşamın bir başka cilvesi galiba. Merkel: Üzüldüm BERLİN (AA) Almanya Başbakanı Angela Merkel, başbakanlıkta yaptığı açıklamada, Wulff’un istifa etmesi kararına büyük saygı duyduğunu ve kişisel olarak bu karara çok üzüldüğünü belirterek “Wulff, görev süresince tüm enerjisiyle modern ve açık bir Almanya için çaba harcadı. Bizlere çeşitliliğin ülkemizi güçlü kıldığını hatırlattı” şeklinde konuştu. İstifaya yol açan suçlamalar Hannover Savcılığı, Aşağı Saksonya eyaleti başbakanlığı döneminde bir işadamının eşinden düşük faizli özel kredi alma, bazı işverenlerin villalarında tatil yapma ve bir film yapımcısının otel masraflarını üstlenmesiyle ilgili suçlamalar nedeniyle Wulff hakkında soruşturma açılabilmesi için Federal Meclis’e resmen başvuruda bulundu. Wulff, bunun üzerine görevinden istifa etti. “Geerkens ile arasında hiçbir iş ilişkisinin bulunmadığı” bilgisini vermişti. Geerkens’in, bu borç ilişkisinden kısa bir süre sonra Wulff’un eyalet başbakanı olarak yaptığı bir resmi geziye maiyetinde katıldığı ortaya çıktı. Geerkens kendi gezi parasını ödediğini bildirdi, ancak ikna edici olmadı. Bu arada Geerkens’ten alınan borcun BWBank’tan sağlanan “uygun faizli ve normal bir krediyle” geri ödendiği saptandı. 4 Ocak 2012’de Wulff’un Bild gazetesinin genel yayın yönetmeni Kai Diekmann’ı telefonla aradığı ve onun telesekreterine “kendisiyle ilgili kredi haberlerini kullanırsa iliş Yolsuzluk iki bakanı daha yedi Dış Haberler Servisi Uganda’da adları yolsuzluk skandalına karışan iki bakan istifa etti. İki bakanın, bir işadamına yasadışı olarak milyonlarca dolar ödedikleri, meclis soruşturmasıyla ortaya çıktığı bildirildi. Soruşturmada, iktidar partisi üyesi bir işadamının başkent Kampala’da ihaleler kazandığı, protestolar yüzünden ihalelerin iptal edilmesi üzerine işadamına tazminat ödendiği, ancak ödenen miktarın çok yüksek olduğu saptandı. Son istifalarla, Uganda’da yolsuzluk nedeniyle istifa eden bakan sayısı 6’ya yükseldi. 3 kileri koparmakla” tehdit eden bir mesaj bıraktığı ortaya çıktı. Wulff bu mesajının büyük bir hata olduğunu daha sonra kabul etti. Bu arada Wulff’un, eyalet başbakanlığı sırasında ailesiyle birlikte zaman zaman işadamı dostlarının villarında lüks tatiller yaptığı da açığa çıkarıldı. Bu tatillerin paralarını Wulff daha sonradan ödediğini duyurdu. Wulff, istifa etmeseydi, Federal Almanya tarihinde hakkında soruşturma açılan ilk cumhurbaşkanı olacaktı. Almanya 30 gün içinde yeni bir cumhurbaşkanı seçecek. Sadece 598 gün cumhurbaşkanlığı yapabilen Wulff, eşiyle birlikte 2010 Ekimi’nde Türkiye’yi Dış Haberler Servisi Yunanistan’da Olimpia Arkeoloji Müde ziyaret etmişti. zesi’nden dün çok sayıda tarihi eser çalındı. Olay üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Pavlos Gerulanos aynı gün istifasını sundu. Mora Yarımadası’nda bulunan müzeye dün sabah saatlerinde giren maskeli iki kişinin müze görevlisini etkisiz hale getirerek yaklaşık 60 adet tarihi eseri çaldıkları bildirildi. Hırsızların çaldıkları tarihi eserler arasında heykelcikler, eski paralar ve çok sayıda mücevher bulunduğu, polisin hırsızları yakalamak için geniş çaplı operasyon başlattığı açıklandı. Müze soyuldu bakan bıraktı Eşi Bettina ile birlikte bu kararını kamuoyuna açıklayan Wulff, basında kendisine ve ailesine yönelik haberlerin çok yaralayıcı olduğunu belirtirken halktan ihtiyaç duyduğu genişlikte bir destek bulamadığını da kabul etti. KİK ve bazı işadamlarına yönelik yapılan yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan 13 kişiden 12’si tutuklandı ‘Cebimizin ısınması lazım’ DENİZ FENERİ SAVCILARI ALİCAN ULUDAĞ KAYA’YA MAÇ BİLETİ İddianame Yargıtay’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken görevden alınan üç cumhuriyet savcısı hakkında “son soruşturma açılmasına” karar vererek iddianameyi Yargıtay’a gönderdi. Bu arada savcılarla ilgili süreçlerin önemli bölümünün cuma günlerine denk gelmesi dikkat çekti. Savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, adım adım Deniz Feneri şüphelilerinden önce yargılanmaya doğru gidiyor. Üç savcı, soruşturma kapsamında Zahid Akman ve Zekeriya Karaman gibi çok sayıda şüpheliyi tutuklatmıştı. Ancak bu operasyonlardan sonra zanlıların şikâyeti üzerine HSYK, üç savcı hakkında “evrakta tahrifat” iddiasıyla 5 Ağustos 2011 Cuma günü inceleme başlatmıştı. İki HSYK müfettişinin incelemesinin soruşturmaya dönüştüğü 26 Ağustos Cuma günü, Ankara Başsavcılığı da savcıları soruşturmadan el çektirmişti. HSYK, sonraki süreçte savcılar hakkında kovuşturma izni vererek dosyayı Sincan Başsavcılığı’na göndermişti. Sincan Başsavcılığı da 27 Ocak 2012 Cuma günü, savcılar hakkında iddianame düzenleyerek ağır ceza mahkemesine sunmuştu. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi de dün yani bir cuma günü, dosya üzerindeki incelemesini tamamlayarak savcılar hakkında “son soruşturmanın açılmasına” karar verdi ve iddianame niteliğindeki dosyayı Yargıtay’a gönderdi. İddianamede Türkaslan hakkında, “resmi belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla 11 yıla kadar, Yaren ve Tamöz için ise “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Yargıtay’ın iddianameyi kabul etmesi için önünde 15 günlük bir yasal süre var. İddianamenin kabul edilmesi durumunda duruşmalar Yargıtay’ın ilgili dairesinde başlayacak. ANKARA Ankara polisinin Kamu İhale Kurumu (KİK) ve bazı işadamlarına yönelik yaptığı “yolsuzluk” operasyonunda adliyeye sevk edilen 15 kişiden 12’si tutuklandı. Tüm telefon görüşmeleri dinlemeye takılan şüphelilerden KİK Yönetim Kurulu üyesi Ali Kaya, işlerini takip ettirdiği yeğeni Yusuf Kaya’ya “elimizin ısınması cebimizin ısınması (...) orantılı olarak” mesajını verdi. Yeğen Kaya ise buna karşılık amcasına “O yaptığınız verdiğiniz emeklerin hepsi geri dönecek abi merak etme” dedi. “Liderliğini” KİK üyesi Ali Kaya’nın yaptığı iddia edilen “suç örgütüne” yönelik operasyonun ayrıntıları netleşiyor. “Suç örgütü lider ve mensuplarının”, soruşturma sırasında tespit edilen, 50’den fazla firma ve firma yetkilisi ile irtibatlı oldukları kaydedildi. Ali Kaya’nın itiraz edilen ihaleler için KİK’ten bazı Kaya’ya rüşvet olarak herhangi bir para vermediğini belirten Köse, sadece Ali Kaya’nın Trabzonspor maçlarını takip ettiği için maç izlemek amacıyla belki bir iki defa uçak bileti ve protokol yerinden maç bileti almış olabileceğini kaydetti. Polis, müteahhit Bahri Köse’nin yalnız kendi şirketi için değil, başka firmaların ihaleleri için de Kaya ile irtibata geçtiğini belirledi. firmalar lehine kararlar çıkardığı ve bu yolla haksız menfaat temin ettiği iddia edildi. Soruşturma kapsamında tutuklanan YapıTek şirketinin ortağı Bahri Köse’nin grizu patlaması sonucunda 30 işçinin öldüğü Zonguldak Karadon Maden Ocağı’nın da taşeronu olduğu öğrenildi. İşleri yeğeni yürütüyor Şu an rahatsızlığı nedeniyle hastanede bulunan Kaya’nın ise işlerini amcasının oğlu Yusuf Kaya aracılığıyla yürüttüğü tespit edildi. Köse’nin ise yanında çalıştırdığı Ekrem isimli kişi aracılığıyla kesilen çekleri Yusuf Kaya’ya ulaştırdığı ileri sürüldü. Buna ilişkin dikkat çeken bir ay rıntı ortaya çıktı. Buna göre, soruşturmayı yürüten KOM ekipleri, Yusuf Kaya’nın, YapıTek firması çalışanı Ekrem ile “alacaklarına karşılık çek almak üzere buluşacakları” istihbaratını aldı. Polis, bu buluşma sonucunda aralarındaki alışverişi belgelemek için ilginç bir taktik geliştirdi. Yusuf Kaya ve bir adamı polis çevirmesine alındı. Ancak soruşturmanın gizliliği için çevirmeyi KOM ekipleri değil, karakol polisleri yaptı. Aramalarda Yusuf Kaya’nın üzerinde; toplam değeri 215 bin olan 10 adet çek ve 15 bin liralık iki senet çıktı. Çeksenetler karakolun içerisinde gizli bir yerde kamera ile çekilerek fo toğraflandı. Şüphelilerin takip edildiklerini anlamamaları için de çek ve senetler tekrar Yusuf Kaya’ya teslim edildi. Şüpheliler serbest bırakıldı. Ali Kaya, yeğeni Yusuf ile bir görüşmesinde “Ne oldu bu Erzincan ne oldu” diye sorarken, “İşte onları konuşacaktım iyi iyi geldim bi gün uğrarım sana konuşuruz” karşılığını aldı. Ali Kaya gülerek, “elimizin ısınması cebimizin ısınması... orantılı olarak” ifadesini kullandı. Yusuf Kaya ise “O yaptığınız verdiğiniz emeklerin hepsi geri dönecek abi merak etme” dedi. YapıTek firması ortağı Bahri Köse, aradığı Yusuf’a “O çocuğu yolla yirmi beş alsın ordan” mesajı verdi. Yusuf Kaya ise “Abi otuz verecen bana abi sen kendin dedin bana Yusuf otuzun bende dedin” diyerek paranın eksik olduğunu ima etti. Köse ise “Tamam söyledim, yirmi beşi al ordan beşi de nakit verecem sana konuşma” yanıtını verdi. ‘Maaşlarımızı hemen yatırın’ MAHMUT LICALI ‘ÖİB, Seydişehir davasından vazgeçti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB), Seydişehir Eti Alüminyum’un özelleştirilmesinde, hiçbir makul gerekçe olmadan alıcı firma ve şahıslar aleyhine açtığı davadan vazgeçtiğini belirtirken; alıcı firmanın eski yönetim kurulu başkanının, şu anda Özelleştirme İdaresi Başkanvekili olarak görev yaptığını açıkladı. Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Seydişehir Eti Alüminyum’un, asgari ölçülerde yaklaşık 4 milyar dolar olan tesislerinin, 305 milyon dolara 2005’te CEKA Grubu’na devredildiğini belirterek, Danıştay’ın, 2007’de özelleştirme işlemlerinin iptaline karar verdiğini söyledi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın, ilgili şirketten, Eti Alüminyum AŞ hisselerinin iadesini talep ettiğini ifade eden Kart, CEKA Grubu’na ait hisselerin, Mehmet, Ahmet, Ekrem, Şeref, Asım ve Kazım Cengiz’e devredildiğinin ortaya çıktığını kaydetti. Kart, şöyle konuştu: “Devir işlemini başlangıçta seyreden, gerekli yasal önlemleri almayan Özelleştirme İdaresi, bu sürecin baş sorumlusudur. İdare, bu işlemlerin iptali talebiyle, şahıslar aleyhine, idare lehine iade davası açmıştır (...) Özelleştirme İdaresi’nin, kanunsuz emir ve talimat üzerine bu davadan vazgeçtiği görülmektedir. Alıcı firmanın yönetim kurulu başkanı, şu anda Özelleştirme İdaresi Başkanvekili’dir. Suçlular ve sorumlular, aynı zamanda kamu adına görev yapar hale gelmiştir. Bu firmayı, özel ve kritik işlerde, şeker fabrikalarının özelleştirmelerinde görüyoruz, bugün, yarın yapılacak yeni ihalelerde göreceksiniz.” TMSF’nin, Türk Telekom’a 1.3 milyar dolar aktardığının basında yer aldığını söyleyen Kart, “Türk Telekom’un yüzde 55 tutarındaki hisselerinin, Oger Grubu’na devrinden 1 ay kadar sonra, TMSF, Türk Telekom’a bu parayı ödemiştir. Hükümet, özelleştirmeler yoluyla, Hazine’nin içini örtülü ve danışıklı ilişkiler yoluyla boşaltmaktadır. Bu işler artık, devlet nüfuzunun suiistimali yoluyla ve organize şekilde yapılmaktadır” diye konuştu. ANKARA TBMM Teşkilat Yasası nedeniyle maaş alamayan milletvekili sekreterleri ve bazı danışmanlar TBMM Başkanlığı’na dilekçe yazarak hak ettikleri maaşın ivedi bir şekilde yatırılmasını istedi. TBMM Teşkilat Yasası’nın 1 Aralık 2011 tarihinde kabul edilmesiyle başka kurumlardan görevlendirmeyle gelen milletvekili danışman ve sekreterleri için eski kurumlarıyla ilişiklerini kesmeleri koşuluyla TBMM’de sözleşmeli olarak çalışmaları hükmü getirilmişti. TBMM Başkanlığı’nın söz konusu hükmü çalışan personellere şubat ayında tebliğ etmesi nedeniyle eski kurumlarıyla ilişiği kesilmeyen sekreter ve danışmanlara şubat ayında herhangi bir ücret ödemesi yapılmadı. Yaklaşık 600 kişi TBMM Başkanlığı’na dilekçeyle başvurdu. Hem kadrolarının bulunduğu kurumdan hem de TBMM’den herhangi bir ücret alamayan sekreter ve danışmanlar tarafından TBMM Başkanlığı’na yazdıkları dilekçede şu ifadelere yer verildi: “Hesabıma hak ettiğim ücretimin yatırılmaması dolayısıyla mağdur duruma düşürüldüm. Mağduriyetimin giderilmesi için 15 Ocak 2012 ile 14 Şubat 2012 tarihleri arasında çalışarak hak etmiş olduğum maaşımın ivedi olarak hesabıma yatırılması, aksi bir durumda ise sebebinin tarafıma yazılı olarak bildirilmesini arz ederim.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle