22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER AVUKATTAN KORKUNÇ SAVUNMA Metin Lokumcu raporu kurumları ikiye böldü TTB ile ATK karşı karşıya SİBEL BAHÇETEPE Halk Ozanı Gibi Eşrefoğlu al haberi Bahçe bizde gül bizdedir Biz de Mevlanın kuluyuz Yetmiş iki dil bizdedir Kul Hasan Dede, 17. yy. Türk Tabipleri Birliği (TTB) emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun (55) ölümüne biber gazının neden olduğunu yönünde raporuna karşın; Adli Tıp Kurumu (ATK) Başkanlığı 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu “Lokumcunun ölümüne kalp ve damar hastalığı” diye rapor hazırlaması kurumları karşı karşıya getirdi. TTB, “Lokumcu’nun ölümünde biber gazının sorumluluğunun yok sayılamayacağını” belirtirken, ATK de Lokumcu’nun ölümüne kalp ve damar hastalığının neden olduğunu savundu. TTB’nin raporunu hazırlayan heyette yer alan hekimlerden Patoloji ve Adli Tıp Uzmanı Dr. Ümit Ünüvar, ATK 1. İhtisas Kurulu neye dayanarak, hangi bilimsel gerekçelerle ölümün kalp damar hastalığına bağlı gerçekleştiğini söylendiğini sordu. Lokumcu’nun otopsi bulgularına göre, ölüme neden olacak düzeyde “kendisinde mevcut bir kalp damar hastalığı ya da akciğer hastalığı”nın bulunmadığını vurgulayan Ünüvar, “Bulgulardan kişinin bir süredir ‘hipertansiyona’ maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında koroner arterlerde tarif edilen yüzde 4050 düzeyinde daralma tek başına ölümü açıklamamaktadır” dedi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özdemir Aktan ise Lokumcu’nun ölümü ile biber gazı arasında bir “nedensellik” bağının olduğunu anımsatarak, “Buna şu örnek verilebilir. Trafikte birisiyle tartışmaya başladınız, karşınızdaki adam kalp krizi geçirip ölürse, bu sizi sorumsuz halde bırakmaz. Bu bir nedensellik bağıdır. Lokumcu’nun ölümü ile kimyasal gaz arasındaki nedensellik ilişkisi de böyledir” dedi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Tunçalp Demir ise ATK raporunu “yüzeysel hazırlanmış” rapor olarak değerlerdirerek “Akciğer ağırlığı, normal olması gerektiğinin çok üzerindeydi. Bu tablonun olması için de bir uyaranın olması gerekiyor” dedi. Çiçek mi sunacaktı?’ CAN HACIOĞLU Behramoğlu ver haberi Çıkmış düzenin çivisi Senin taka su alıyor Yüzer kötünün gemisi Şölen yeri viran olmuş Gerçek dünya yalan olmuş Gelip mülke sultan olmuş Dünkü çulsuzun birisi Sen giderken dinlenmeye Esrik olup eğlenmeye Koşup gelir oy vermeye Hem ölüsü hem dirisi Para ne tatlıymış meğer Kuyumcular, hastaneler Birlikte köşeyi döner Kendi, yedi sülalesi İşçiden, gençten, aydından Haber soracak olursan Yarısı sus pus korkudan Hapishanede yarısı Ülke haraç mezat gitmiş Söylenecek her söz bitmiş Bir ömrü boşa tüketmiş Akıllısı ve delisi Umut, sevinç rafa kalkmış Tehdit, şantaj şaha kalkmış Yurdu her yandan kuşatmış Sömürgeciler sürüsü Eğer birlik olamazsan Tek bir yumruk olamazsan Hesabını soramazsan Kötü bu işin gerisi ÇHD İSTANBUL ŞUBESİ, GÖZALTINA ALINANLARIN HAKLARINI AÇIKLADI Korunma rehberi İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD İstanbul Şubesi, önceden stajer avukatlara verdiği, gözaltında alınan kişilerin hakları ile ilgili seminere bu yıl ilk kez sıradan yurttaşları da dahil etti. Toplantının açılış konuşmasını yapan ÇHD İstanbul Başkanı avukat Taylan Tanay, Türkiye’de son dönemde artan gözaltı olaylarına dikkat çekerek “Artık Türkiye’de 75 milyon olağan şüpheliyiz” dedi. Gözaltına alınan bir yurttaşın hakları özetle şöyle: Okumadığınız ya da anlamadığınız belgelere imzaya atmayın. Hakkınızdaki her karara siz ya da birinci dereceden yakınınız itiraz edebilir. Her belgeye muhakkak tarih ve saat yazın. Poliste, hâkimde, savcılıkta susma hakkınız bulunuyor. Yalnızca kimlik bilgileriniz ile il Sevklerde kaçma ihtimalinizi gösteren somut bir olay yoksa kelepçe takılması suçtur. kınızda delil olarak kullanılabilir. Yakalandığınız andan itibaren en fazla 24 saat gözaltında tutalabilirsiniz, özel yetkili mahkemelerde ise bu süre uzatma kararlarıyla 4 güne kadar çıkabilir. Her işlemde yanınızda avukatınız bulunmak zorunda. Ancak yine özel yetkili mahkemelerde, hâkim kararıyla avukatınızla görüşmeniz 24 saat engellenebiliyor. Yanınızda avukatınız olmadan ifadeniz alınamaz. Avukatınızla her zaman kimsenin duyamayacağı şekilde görüşebilirsiniz. Avukatınızın size verdiği belgeler ve yazışmalarınız denetime tabi tutulamaz. Ev ve işyeri aramaları yalnızca gündüz yapılabilir. gili sorulara cevap vermek zorundasınız. Polisin hazırladığı tutanağı dikkatlice okuduktan sonra imzalayın, imzalamama hakkınız da var. Polis, gözaltına alındığınızda sizin belirlediğiniz bir yakınınıza haber vermek zorunda. Polis ile sohbet adı altında yapılan konuşmalar dahi hak ESKİŞEHİR Muğla Üniversitesi’nde çıkan olaylarda Şerzan Kurt’un ölümüne ilişkin davada Kurt’u vurduğu iddiasıyla yargılanan polisin avukatı Erol Halka’nın “3040 gencin birbirine taşlı sopalı saldırısında polis ne yapacaktı? Çiçek mi sunacaktı?” sözleri tepki çekti. Muğla Üniversitesi’nde 2 yıl önce çıkan olaylarda üniversite öğrencisi Şerzan Kurt’un ölümünden sorumlu tutulan polis memuru Gültekin Şahin’in yargılanmasına devam edildi. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 12. duruşmada, tutuklu sanık Gültekin Şahin ile Şerzan Kurt’un annesi Leyla Kurt ve babası Ömer Kurt hazır bulundu. Kurt ailesinin avukatları, polise silah kullanma yetkisi verilmediğini belirterek dosyadaki eksikliklerin giderilmesin istedi. Gültekin Şahin’in avukatı Erol Halka ise davanın trajikomik bir hal aldığını savunarak, “Olay günü görevliler kriz anını yönetememiştir. Müvekki lim yasalar çerçevesinde hareket etmiştir. 3040 gencin birbirine taşlı sopalı saldırısında polis ne yapacaktı? Çiçek mi sunacaktı?” dedi. Sanık polis Şahin ise davanın başından itibaren aynı şeylerin mahkeme tarafından söylendiğini ve hiçbir ilerleme olmadığını iddia etti. Şahin, “Bir ölüm sebebi 14 ayda geldi. Şimdi incelenmesi için 8 klasör ilgili yerlere gönderildi. Ben o klasörlerin gelmesini daha ne kadar bekleyeceğim? Eksikliklerin giderilmesinin kabahatlisi ben değilim” diye konuştu. İddianamenin baştan sona çelişkilerle dolu olduğunu iddia eden Şahin, tanık Yavuz G’nin “Kırmızılı vurdu. Ben gördüm. Kırmızılı faşist vurdu” şeklindeki ifadelerinin dikkate alınmadığını söyledi. Gizli tanık ifadelerinin de çelişkilerle dolu olduğunu savunan Şahin, tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderilen belgelerin beklenmesine, sanık Şahin’in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 6 Nisan’a erteledi. Hamzaçebi’den Çiçek’e çağrı Haberal için aktif görev alın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e yazılı başvuruda bulunarak ciddi sağlık sorunları olan Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın durumuyla ilgili “aktif görev üstlenmesini” istedi. Hamzaçebi, dün Çiçek’e yaptığı yazılı başvuruda, “Haberal’ın sağlık durumu hayati tehlikenin söz konusu olduğunu göstermektedir. Gerekli tedavi olanakları sağlanmadığı ve tedavisi yapılmadığı takdirde, kendisinin hayatıyla ilgili, ilgililerin görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan bir sorumluluğun söz konusu olacağı gelişmelerin olmasından endişe ettiğimi bilgilerinize sunuyorum” dedi. Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Mehmet Haberal halen Zonguldak Milletvekili unvanını taşıdığı halde ‘Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine, Dışarıdan Atandıkları Başkanlık Görevi Sona Erenlere Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelik’ hükümlerinin her milletvekiline sağladığı olanaklardan da yararlanamamaktadır.” Koramiral Otuzbiroğlu, Kuvvet Komutanlığı beklerken tutuklandığını söyledi ‘Andıç’ın neresindeyim?’ Duruşmayı öldürülen Alman Tilman Geske’nin eşi Suzanne Geske de izledi. HATİCE TUNCER Zirve Davası Başbuğ’a uzandı SELAHATTİN GÖKATALAY Başbuğ da Andıç’ta Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında açılan dava ile 29 sanıklı İnternet C MY B C MY B MALATYA Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesine ilişkin davada Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianame ve “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasının İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenerek dosyaya eklenmesine karar verdi. Malatya’da 18 Nisan 2007’de Alman Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in öldürüldüğü Zirve Yayınevi katliamı davasının 37. duruşması dün Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmada söz alan mağdur avukatlarından Erdal Doğan, Zirve Yayınevi davasıyla ilgili olarak bazı tespit ve birtakım beyanların olduğu gerekçesiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasının iddianamesiyle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianamenin ve eklerinin incelenmesini talep etti. Cumhuriyet Savcısı Şeref Gürkan da Doğan gibi söz konusu iddianemelerin dosyaya alınmasını talep edince mahkeme heyeti ekleme kararını verdi. Duruşma 9 Nisan’da yapılacak. İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirilerek görülen İnternet Andıcı davası’nda tutuklu sanık Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Balyoz Davasından da tutuklu bulunduğunu belirterek “40 senelik hizmetimin sonunda Kuvvet Komutanı olmaya giden yola birkaç gün kalmışken Balyoz’dan tutuklandım. Geleceğim, ümitlerim, hayallerim gitti” diye konuştu. Tutuklu sanık eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Otuzbiroğlu, MEBS Başkanı olduğu dönemde hükümet aleyhine kara propaganda yapıldığı iddia edilen sitelerin yayımlandığı Bilgi Destek Dairesi’ndeki internet bilgisayarlarında “güvenli sil” emrini vermekle suçlandığına dikkat çekti. Otuzbiroğlu, “Ben andıcın neresindeyim. Bu suçlamanın altı boş. İddianame kanaatlerle dolu. Bu uzayan mahkemelerde ‘acaba bir delil bulunur mu’ gayreti var” diye konuştu. Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek, “TSK’nin bir dönem komuta kademesinde en üst düzeyde görev yapan Genelkurmay Başkanı’ndan komutanlarına, sivil memurlarına kadar tutuklandı. Bu insanların görevlerini daha iyi yapmaktan başka bir günahla ski Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi meslek örgütlerinden bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını istedi. Yıldırım, “Bu davada sadece gazetecilik faaliyetlerimden dolayı yargılanıyorum. Başbakan Erdoğan’ın ses kaydını Aydınlık gazetesinde haber yaptığım için tutukluyum. Ancak Basın Kanunu’nda eline bir ses kaydı geçen gazetecinin ne yapıp ne yapamayacağına ilişkin bir madde yok. Bir belge gazeteciye ulaştığında ne yapar? Bunlar yasalarda tanımlı değil. Biz ses kayıtları elimize geldiğinde ne yapsaydık suç olmazdı? Burı yok” diye konuştu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanıp hakkında dava açıldığını anımsatan Çiçek, “Bizim tanık olarak dinlenmesini istediğimiz, TSK’ye 40 yılı aşkın hizmet edip Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselmiş bir kişi bu iftira ile tutuklandı. Terör örgütü tarafından TSK’ye sızdırılmakla suçlanıyor. Bu suçlamalar akıl ve mantığa uygun değildir” dedi. Çiçek “İnternet siteleriyle hükümet devrilmez. TSK’yi terör örgütü olarak suçlayamazsınız” de E YILDIRIM’DAN BİLİRKİŞİ İSTEĞİ nun için TGS, TGC gibi meslek örgütü temsilcilerinden bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını talep ediyorum” diye konuştu. Julian Assange’nin WikiLeaks’te yayımladığı Amerikan devletinin belgelerine dikkat çeken Yıldırım, “Bizim yaptığımız da böyle bir haberdi. Gazetecinin her türlü belgeyi bulundurma yetkisi vardır” dedi.Yıldırım “İktidar, generallerin ses kayıtları internette yayımlandığında, haber yapıldığında arkasında duruyor. Biz Aydınlık’taki haberimizde kendilerinin de dinlendiğini gösterdik. Kamu görevi yaptık. Seslerini internette, televizyonda duymanın nasıl bir his olduğunu anladılar” diye konuştu. Andıcı davası birleştirildi. Mahkeme, “İddianamedeki anlatımlar, savcılık talebi, dosyalar arasında fiili ve hukuki irtibatın olması, davaların birleştirilmesinde hukuki menfaatın bulunması ve usul ekonomisi”ni dikkate alarak birleştirmeye hükmetti. İnternet Andıcı davasının ertelendiği 22 Mart 2012’de İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda ilk kez mahkemeye çıkacak. BAŞSAĞLIĞI Sevgili kardeşimiz di. “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın sahte olduğunu yineleyen Çiçek, “Gri propagandayı bir kenara bırakın, bu bir kara propagandadır” diye konuştu. Başkan Özese, Dursun Çiçek’i birkaç kez, mahkemenin beyanlar için tanıdığı 15 dakikalık süreyi aştığı için uyardı. Ancak Çiçek’in sözlerini sürdürmesi üzerine mikrofonu kapatıldı. AHMET SIRRI EROL’u kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Kendisine Tanrı’dan rahmet, ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz. SINIF ARKADAŞLARI Tarsus Amerikan Ortaokulu (1961) Tarsus Amerikan Lisesi (1965) Kardeşimiz, 19 Şubat 2012 Pazar günü Ankara Kocatepe Camii’nde öğlen namazından sonra kılınacak cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verilecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle