18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER Suriye’nin şimdiye kadar sakin kalan ikinci büyük kentinde düzenlenen saldırılarda 25 kişi öldü Halep’te çifte patlama DAVUTOĞLU’NUN SURİYE MESAJI: Don Kişot Yargıcı Bitirdiler Don Kişot derken Garzon’dan bahsediyorum. Pinochet, Kissinger, Fas Kralı II. Hasan, Berlusconi, eski Başbakan Felipe Gonzalez ve meşruiyeti sorgulanan Irak savaşı ile Guantanamo zulümhanelerinin sorumlusu ABD hükümeti… Baltasar Garzon’un peşine düştüğü isimler ve davalar bunlar… Listeye göz attığınızda, gür saçlarına ak düşen 56 yaşındaki yakışıklı yargıcın, Cervantes’in düş gücüne rahmet okutan bir Don Kişot olduğunu anlıyorsunuz. Don Kişot yargıcın adını ilk kez, 90’lar sonunda tedavi gerekçesi ile İngiltere’ye giden eski Şilili diktatör Pinochet’nin iadesini istediğinde duymuştuk. Pinochet’nin üçüncü bir ülke (İspanya!) tarafından iade talebi, o güne dek görülmemiş bir teamül yolu açmıştı… Diktatörü yargılamak için talep eden bizzat kendi ülkesi değildi…. Aksine, demokrasiye geçişin henüz emekleme evresindeki Şili, sabık diktatörün yargıya çıkarılmasıyla patlak verecek hesaplaşmaları göğüslemeyi asla arzulamıyor; olayın kendi iradesi dışında gelişmesini, dallanıp budaklanmasını dirençle karşılıyordu. Şili de sonuçta İspanya’nın yapmış olduğu gibi, “geçmiş diktatörlüğün kirli çamaşırlarını zırt pırt gündeme getirmeyen bir yumuşak geçiş modeli” yeğliyordu. Pinochet krizi sırasında Moneda sarayına çıkan yeni Cumhurbaşkanı Ricardo Lagos’un sloganı, “Geçmişi unutmadan geleceğe bakmak!” dengesine dayanıyordu… Don Kişot yargıç bu hassas dengeyi yok saymış ve porselen dükkânına giren bir fil gibi olaya dalmıştı... Garzon’u dünya sahnesine çıkaran bu büyük iade istemi serüveni boyunca artık iyice düşkün olan diktatör 16 ay Londra’da ev hapsinde tutulmuş; bu sürede Şili, “Pinochet yanlısı” ve “Pinochet karşıtı” gösterilerle çalkalanmıştı. “İnsan haklarının küresel değer” olduğu düsturuyla hareket eden ve yanı sıra “insan hakları ihlalleri içeren insanlık suçlarının egemenlik sınırlarını aştığını” iddia eden İspanyol yargıç Garzon’un, uluslararası ilişkilerin ortasına birden bomba gibi düşmesi konunun tüm aktörlerini gafil avlamıştı. Madrid mahkemelerinde görülecek “Pinochet davasını” dönemin İspanya Başbakanı Aznar da istememişti... “Pinochet’çiler” Santiago sokaklarında İspanya bayrakları yakıyordu. İspanyaŞili arasındaki kriz, sonunda beklendiği gibi Garzon’un yenilgisiyle sonuçlandı ve Pinochet İspanya’ya verilmedi… Bir hukuk adamı olarak Garzon’un en büyük başarılarını ulusal sınırları aşan konular değil, ülkesi İspanya’da baktığı davalar oluşturuyor. Garzon mesleki zaferlerinin zirvesine, İslamcı terorizm, Bask ayrılıkçıları ve Bask terorizmi ile Bask terorizmine karşı Madrid tarafından yürütülen kirli savaş ve siyasi yolsuzluk davalarını kollarken ulaştı. Ancak ne var ki İspanya’da da Pinochet meselesinde olduğu gibi egemenlerin üzerine gitmeyi hiç istemedikleri “Franko dosyasını kurcalaması”, sonuçta yargıcı yakan bir numaralı konu oldu. Franko’cu dönemin kaybolanları üzerinde 2008 güzünde soruşturma başlatan medyatik yargıç, İspanya’nın en büyük kırmızı çizgilerinden biri sayılan bu davadan çok kısa sürede çekilmek zorunda kaldı. Zira Şili’ye örnek olan İspanyol demokrasisinin yaşamsal dayanağı “geçmişin kin ve intikam sarmalına” bir daha asla meydan vermemekti. 193639’da Avrupa’nın en kanlı iç savaşına sahne olan ülkede, her aile bir ferdini yitirmişti. Geçmişin kamplaşmalarına karşı aşılanan İspanya, demokrasiye geçiş döneminin tüm aktörlerinin saygı gösterdiği bir “centilmen anlaşmasıyla” bu defteri bir daha açmamak üzere kapatmaya angaje olmuştu. Birbirini izleyen bütün sağsol hükümet başkanları, geçmişi sanık sandalyesine oturtmamaya özen göstermişti. Garzon, işte bu yaşamsal tabuyu çiğnedi… Garzon için “11 yıl meslekten men cezası” veren İspanya Yüksek Mahkemesi’nin (çoğunluğu muhafazakâr) yargıçlarının halihazırda devam eden bir davada başvurdukları en önemli suçlamalardan biri bu: “Demokrasiye geçişin miladı sayılan 1978 yılında Frankist dönem suçları için çıkarılmış olan af yasasının çiğnenmiş olması!” Yargıcın egemenler açısından affedilmez bulunan ikinci büyük “hatası” da(!), kasımdan itibaren iktidarda bulunan Halk Partisi’nin (PP) yolsuzluklarına burnunu sokmak oldu. Rüşvet, kara para aklama, vergi kaçırmak, yasadışı finansman gibi konularda PP bağlantılarını, partinin tam tekrar iktidara yürümeye hazırlandığı yıllarda mercek altına alan yargıç, sonunda devasa bir bumerangla karşılaştı. Garzon’un “meslekten men edilmesine” “siyasi karar” gözüyle bakanlar, gerçekten de benzerlerine ancak İran gibi ülkelerde rastlanan bu çok ağır cezayı PP muhafazakârlarının iktidara dönmesine bağlıyor. Garzon’un serüveni her halükârda burada bitmiş değil. “Don Kişot yargıç”, konuyu Strasbourg’da insan hakları mahkemesine taşıyor. Veto edildi diye seyirci kalamayız... WASHINGTON (AA) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki krizin çözümü için bir uluslararası platform oluşturmak istediklerini ve şu anda çeşitli ülkelerle bunun istişarelerini yürüttüklerini belirterek, “Suriye’de olanlara sessiz kalıp, ‘Rusya ve Çin veto etti, biz elimizden geleni yaptık ne yapalım, bekleyip göreceğiz’ mi diyeceğiz? Hayır, asla. Biz Türkiye olarak, herkes sessiz dursa, herkes seyirci kalsa bile, bölgemizdeki bir katliama biz seyirci kalmayacağız. Şu anda da bunu yapıyoruz. Yeni bir uluslararası farkındalık yaratmaya çalışıyoruz” dedi. George Washington Üniversitesi’nde öğrencilere seslenen Davutoğlu Suriye’de ilk strateji olan ikili diyalog kapsamında, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve Suriye yönetimini reformları hayata geçirmeye teşvik ettiklerini, ancak bundan sonuç alınamadığını söyledi. İkinci aşama olarak Arap Birliği ile birlikte çalıştıklarını, ancak Şam’ın yine verdiği sözleri yerine getirmediğini belirten Davutoğlu, üçüncü aşamada Arap Birliği, Türkiye ve diğer bazı ülkelerin BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak, uluslararası dayanışma yaratmak istediğini ancak Rusya ve Çin’in vetosu nedeniyle çıkmaza girildiğini söyledi. Dışişleri Bakanı, , “Biz geçen yıl Esad’ın Suriye’nin Gorbaçov’u olmasını istedik ama o Suriye’nin Miloşeviç’i olmayı tercih etti” dedi. Davutoğlu, “Mısırlı gençlerin daktilo kullandığı dönemde Mübarek iktidardaydı, Mısırlı gençler Facebook kullanırken Mübarek hâlâ iktidardaydı. Bu tarihin doğasına aykırı” dedi. Patlamalar önemli tahribat yaratırken büyük moloz yığınları ve çevredeki binaların camlarının kırıldığı görüldü. (Fotoğraf: REUTERS) ‘İnsan hakları’ ve ‘kırmızı çizgiler’ ‘Gorbaçov değil Miloşeviç’ Dış Haberler Servisi Suriye’nin Halep kentinde dün bombalı arabalarla düzenlenen iki saldırıda 25 kişi öldü, 175 kişi de yaralandı. Ölenler arasında asker, polis ve siviller ile çocukların bulunduğunu duyuran Suriye devlet televizyonu, patlamalardan “silahlı terörist çeteleri” sorumlu tuttu. İlk patlamanın askeri istihbarat binası yakınlarında, ikinci patlamanın güvenlik güçlerinin kullandığı bir merkezde meydana geldiği bildirildi. Saldırıların ardından ceset parçaları çevreye saçılırken ve ortalık kan gölüne döndü. Patlamalar önemli tahribat yaratırken, büyük moloz yığınları ve çevredeki binaların camlarının kırıldığı görüldü. Muhalif Özgür Suriye Ordusu sözcülerinden, Suriye ordusundan firan edenler arasında bulunan Albay Arif el Hamud, İngiliz yayın kurumu BBC’ye yaptığı açıklamada, saldırıları kendilerinin düzenlediğini söyledi. An cak El Hamud, “Bombalı araba bizim tarzımız değil, bu sadece bir patlama. Askeri istihbarata karşı bomba ve füzelerle bir askeri saldırı” diye konuştu. Yine BBC’ye konuşan, Özgür Suriye Ordusu’nun Başkan Yardımcısı Albay Malik el Kurdi de El Hamud’un açıklamasını doğruladı. Ancak Özgür Suriye Ordusu’nun bir başka sözcüsü, Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, saldırıları üstlendikleri yolundaki haberi yalanlayarak, Halep’teki patlamalardan yönetimi sorumlu tuttu. Sözcü Albay Mahir Nuaimi, rejimin dikkatleri, 400 kişinin öldürüldüğü Humus kentindeki olaylardan uzaklaştırmak amacıyla saldırıları düzenlediğini ileri sürerek, “Saldırılardan, destekçileri İran ve Rusya ile birlikte bu faşist ve Nazi yönetimi sorumlu tutuyoruz” dedi. Suriye Genel Devrim Konseyi de saldı rıların Şam rejiminin işi olduğunu savundu. Dubai merkezli El Arabiya’ya konuşan Halepliler de, patlamaların arkasında Şam rejiminin bulunduğunu, çok sıkı korunan binalara yaklaşarak saldırı düzenlemenin imkânsız olduğunu öne sürdüler. Bazı Halepliler ise Şam rejimini desteklemedikleri için Türkiye ve Katar’ı suçladılar. Suriye’de geçen yılın mart ayında Devlet Başkanı Beşşar Esad’a karşı ayaklanmanın başlamasından bu yana, ülkenin ikinci büyük kenti olan Halep’te ilk kez patlama meydana geldi. Başkent Şam’da 6 Ocak’ta bombalı arabayla düzenlenen intihar saldırısında 26 kişi, iki hafta önce düzenlenen çifte intihar saldırısında 44 kişi ölmüştü. Suriye Genel Devrim Konseyi dün Suriye ordusunun ülke çapında devam eden operasyonlarında çoğu Humus’ta 3’ü çocuk 25 kişinin öldüğünü de bildirdi. ‘Bizde iki Kürdistan var’ ÖZGÜR ULUSOY ‘Tabu devlet raconu’ ‘İsrail karar vermeli’ Düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde de bir konuşma yapan Davutoğlu, İsrailFilistin meselesine ilişkin, “Artık yeter. Meselenin uzamasının bedelini, Türkiye de dahil olmak üzere bölgemiz halkı ödüyor. İsrailliler artık ne istediklerine bir karar vermeli” dedi. Davutoğlu, Ortadoğu’daki hiçbir konunun Filistin ve Kudüs’e atıf yapılamadan anlaşılayamacağını söyleyerek bölgedeki tüm sorunların çekirdeğinde Filistin sorununun bulunduğunu vurguladı. İran’ın nükleer dosyasıyla ilgili 2010’da yoğun bir çalışma gösterdiklerini belirten Davutoğlu, İran’a olası askeri operasyonun ise bir “felaket” olacağını söyledi. Davutoğlu, “Askeri operasyon akla yatkın değil, uygulanabilir değil ve biz buna karşı olacağız ve hiçbir zaman bölgemizde yeni bir askeri gerginliği, yeni bir operasyonu onaylamayacağız” dedi. Özgür Suriye Ordusu’nun “halkla ilişkilerini” üstlenen Lama elAtassi Fevrier, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sevdiklerini, Erdoğan’dan daha fazla yardım beklediklerini söyledi. El Atassi ailesi, Suriye’nin köklü ailelerinden. Aslen, isyanın merkezi olan Humus’tan olan El Atassi’nin ailesi, Lama 9 yaşındayken Hafız Esad rejimi yüzünden ülkeyi terk ederek Paris’e yerleşmiş. Olaylar başlayınca muhalefet saflarına katılan ve kısa bir süre önce Özgür Suriye Ordusu’nun lideri olan Riyad el Assad ile görüşerek bu görevi üstlenmiş. Suriye muhalefetinin dağınıklığını kabul eden El Atassi, “Belki bu demokrasi için daha iyi bir şeydir” diyor. El Atassi, temaslar için geldiği İstanbul’da Cumhuriyet’e konuştu. Suriye’de herkes rejime karşıysa, Beşşar Esad’a destek gösterisi yapanlar kimler? FEVRİER: Beşşar el Esad’ın babası Hafız Esad, 40 yıl boyunca Şam, Halep ve öteki büyük şehirlerde küçük bir topluluğa para verdi. Para verdiklerinin hepsi Alevi değil, aralarında Hıristiyan, Sünni, Dürzi olanlar var. Bu gruba mensup aileler güçlerini, çıkarlarını kaybetmek istemiyor. Bir de bazıları İslamcılardan korkuyor. Ayetullahlar yüzünden bir İslam hayaleti çıktı. Suriye’nin bir İslam emirliğine dönüşmesinden korkuyorlar. Kürtlerin muhalefetle ilişkisi nasıl? Aslında kendilerini Suriyeli gibi hisseden Kürtler var, ki bu bence normal olan, ama bu İslam emirliği korkusu ‘YİNE VETO EDERİZ’ Rusya: Batı suç ortağı Dış Haberler Servisi Şam yönetimine desteğini sürdüreceğini açıklayan Rusya, Batı’yı Suriye’deki şiddete “suç ortağı” olmakla suçladı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, muhaliflerin krizdeki rolünü reddeden bir tasarının BM Güvenlik Konseyi’ne gelmesi halinde, bir kez daha veto kartını kullanmaya hazır olduklarını söyledi. Şam yönetiminin bir an önce yeni anayasaya ilişkin referanduma ve ardından seçimlere gidileceği sözünü verdiğini ifade eden Ryabkov, muhalefetin yönetimle doğrudan görüşmemesine tepki gösterdi. Muhalefetin süren şiddetten sorumlu olduğunu kaydeden Ryabkov, Batı’nın da rejim karşıtlarını silahlı çatışmaya iterek bu şiddette suç ortağı olduğunu belirtti. Rus İtarTass ajansına konuşan Ryabkov, Batı ve önde gelen Arap ülkeleri tarafından BM’yi kullanarak Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı devirme girişimlerini engelleyeceklerini söyledi. İsrail gizli servisine yakınlığıyla bilinen DebkaFile internet sitesinde Humus’ta muhalif güçlerin yanında İngiliz ve Katar özel birliklerinin yer aldığı öne sürülürken Londra’dan rejim karşıtlarını silahlandırma planları bulunmadığı açıklaması geldi. zin sadece bir probleminiz var, bizim iki. Bizim iki hayali Kürdistanımız var. İkisi de bağımsızlık istiyor. Barzani ve PKK. Ama pek çok Suriyeli Kürt ayrılmak istemiyor, söylemeye korkuyorlar. Sizce Esad rejimi ne zaman biter? Esad için geri sayım başladı, gücünü büyük ölçüde yitirdi. Aslında babasından çok farklı olduğunu sanıyorum. Suriye halkı değişti. Bir de Hafız Esad o kadar baskı yapmıştı ki, kimse sesini çıkaramıyordu. Biz de 1976’da kaçtık. Benim babam şimdi Ulusal Konsey’de. Babam soldaydı, bense sağdayım. Suriye muhalefeti için dağınık deniyor... Aslında Libya veya Tunus gibi birlik olmaması kötü değil. Çünkü bizim devrimimiz Libya, Tunus, Mısır devriminden farklı. Mısır’da şov da vardı. Libya’da demokrasi nerede? Suriye’de ise insanlar demokrasiyi öğreniyor. Assad’a da bunu söylü ? Özgür Suriye Ordusu’nun halkla ‘Erdoğan ilişkilerini yürüten ve mükemmel’ Paris’te yaşayan Lama el Türkiye modeli ne ifade Atassi Fevrier, Suriye’deki ediyor? Kuds el Arabi’de ArapKürtlerin “iki hayali ülkesinin” ça bir yazı yazdım doğalolduğunu söylüyor. El gazla ilgili, Nabucco, Güney Atassi’ye göre Suriye Akım vb. Erdoğan’ın da analizini yaptım. Mükemmel. Bamuhalefetinin dağınıklığı ğımsız bir Türkiye için çalışıyor. da kötü bir şey Hem Avrupa’ya, hem ABD’ye değil. nu göstermeye korkuyorlar. Sihem İran’a hem Sovyetler’e mesagelir? Fransa’da insanlar bana bazen “modernsin, yeni iktidardan korkmuyor musun” diyor. Ama bu model insanların seçimiyse, o zaman psikolojik olarak kendileriyle ilgili bir şey öğrenmeye ihtiyaçları var demektir. Belki 510 yıl İslami bir süreç yaşanacak, sonra belki başka bir şeye geçilecek. Bilemiyorum, bu belki normaldir. İslam Suriyelilerin yaşamlarının bir parçası. Dış müdahale olsun diyor musunuz? Başta istiyordum ama bugün koşullar farklı. Şimdi uçuşa yasak bölge ve insani koridor istiyorum. Türkiye bize hoşgörülü ama daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Erdoğan’ı seviyoruz ama ondan daha fazlasına ihtiyacımız var. Bugün Suriye’de halk yemek içmek değil kendini korumak istiyor. feli. Müslüman Kardeşler mi iktidara yorum. Politikayı Esad sonrasına bırakmalıyız zaten. Ve Türkiye modeli de kötü değil. GARZON İSPANYA’YI BÖLDÜ ‘Ankara’ya rağmen NATO ile anlaşma’ Dış Haberler Servisi İsrail’de yayımlanan Jerusalem Post gazetesinin haberinde, Türkiye’nin 2010 Mavi Marmara olayının ardından İsrail donanmasının aktif olarak ilk defa NATO’nun Akdeniz’deki uzun dönemli Etkin Çaba Operasyonu’na katılımını engellemeye karar verdiği ve bunda başarılı olduğu kaydedildi. Diplomatik ve savunma kaynaklarına dayandırılan haberde bu engellemeye karşın İsrail’in bu hafta NATO ile üst düzeyde ilişkiler kurmak için işbirliği anlaşması imzalayacağı savunuldu. Habere göre, bir yetkili, bu yeni anlaşmayla İsrail’in ittifak üyesi olmamasına karşın en üst düzeyde NATO toplantılarına katılmasının yolunun açılabileceğini ifade etti. Ayrıca yetkili NATO’nun İsrail’e Brüksel’de ofis açması çağrısını da değerlendirdiklerini kaydetti. Hamas, Suriye’yi terk etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hamas’ın Suriye’yi fiilen terk ettiği bildirildi. Kaynaklar, Hamas’ın siyasi bürosunun yeni yeriyle ilgili açıklamayı yakında yapacaklarını belirtti. Basında daha önce Hamas’ın siyasi bürosunun Katar ya da Tunus’a gideceği yönünde haberler çıkmıştı. Hamas yetkilileri, Şam’daki bürolarını kapatma veya başka yere taşınma gibi bir durumun söz konusu olmadığını söylemişti. Hamas’ın uluslararası ilişkiler sorumlusu Usame Hamdan, Suriye yönetiminin de Hamas’tan “Şam’ı terk etmesi” gibi bir istekte bulunmadığını belirtmişti. Hamaslı yetkililer, kararın Beşşar Esad’a karşı devam eden ayaklanmaların ardından kötüleşen güvenlik nedeniyle alındığını belirtmişti. spanya Yüksek Mahkemesi’nin, Pinochet’yi yakalatan ünlü yargıç Baltasar Garzon’a “bazı avukatlarla müvekkillerinin telefon yıl konuşmalarını yasadışı olarak dinlettiği” gerekçesiyle verdiği 11 edenler o protest meslekten men cezası ülkeyi ikiye böldü. Kararı ülkede sokaklara döküldü. Garzon yaptığı yazılı açıklamada, bu karar ile itiraz karara ve ığını kalmad ın imkânın ı rulmas soruştu ukların yolsuzl edeceğini açıkladı. (Fotoğraf: EPA) C MY B C MY B İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle