15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2012 PAZAR 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Y B Y Y B B Y Y Y Y 7 2 4 5 10 9 9 7 8 8 HABERLER TÜRKİYE Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sivas Antalya Y Y K K K K Y 10 11 3 2 3 2 13 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y Y Y Y B B K 11 13 1 8 11 8 9 1 3 2 Oslo K Helsinki B Stockholm K Londra Y Amsterdam Y Brüksel Y Paris B Bonn Y Münih Y Berlin Y 6 4 3 14 13 13 14 12 7 6 DIŞ MERKEZLER Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina K B K B B B Y 1 15 1 4 3 16 12 Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Tahran Y 14 B 19 B 10 Y 9 B 9 Y 7 Y 6 B 18 A 13 B 11 Isparta’da Duman krizi GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNDEM Haber Merkezi Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ) 26 Aralık’ta düzenlenmesi planlanan Duman konseri, grubun “Rezil” adlı şarkısında İhlas Suresi’nin ayetlerini değiştirerek yer verdiği iddiasıyla hedef gösterilmesinin ardından iptal edildi. SDÜ Rock Grubu Topluluğu, çarşamba günü düzenlenecek Duman grubu konserinin iptal edildiğini duyurdu. Konser için bilet alan kişilerin ücretlerinin 2428 Aralık tarihleri arasında iade edilebileceğinin kaydedildiği açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Duman konseri yine bir önceki ‘rezil’ sebeplerden dolayı iptal olmuştur. Bu konuda siz de eminsiniz ki anlaşılmak istenmeyeceğini bildiğimiz için buraya paragraflar dolusu yazı yazmamızın hiçbir anlamı olmayacaktır.” SDÜ öğrencisi bir grup “Duman” grubunu, İhlas Suresi’nin ayetlerini değiştirerek şarkı sözlerinde kullandığı gerekçesiyle protesto etmiş ve MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada ...programı yönetenin, herhalde liboşluğuna ve her devrin adamı olmayı maharetle başaran ağabeyine saygıda kusur etmemeye özen gösterdiği... ...önceki gün NTV’de canlı yayımlanan programda; kimi yerde çanak soruları yanıtlayarak bir saatten fazla konuşan Bay Başbakan RTE... ...çok mu çok ciddi konuları tartışmaya açmasındaki nedeni açıkladı: Meğer Başbakan olmak içinmiş! Bu kadarla kalsa iyi. Ama devamı var: Türk usulü başkanlık sistemini ortaya attığı, demokrasinin temel öğelerini bir hamlede silmeye çalıştığından, tek adamlık hevesine dek söylenmedik söz, yorum kalmadığı günlerde... ...Konya’da çıktı kürsüye, yeni bir cevher yumurtladı: “Kuvvetler ayrılığı bizi engelliyor” dedi. Tek adam tartışmalarına yeni bir tartışma ekledi. Kuvvetler ayrılığının demokrasinin temeli olduğu her kesimde savunulmaya başlandı. Siyasete zaten egemen gerginliğin yeni ivme kazandığı sırada... ...NTV’de RTE, “Kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin” dedi ??? Eğri oturup doğru konuşalım. Demokratik rejimin duyarlı öğelerini değiştirmeye eğilim gösteren, hatta ısrar eden açıklamalar yaptıktan birkaç gün sonra, 75 milyonla alay edercesine bu açıklamaları gündem değiştirmek, hatta gündemi muhalefete kaptırmamak için yaptığını söyleyen bir Başbakan’ın... ....bundan sonra önemli konulardaki beklenmedik açıklamalarına inanabilir misiniz? “Bakma bugün söylediklerine... Nasılsa birkaç gün sonra aksini söyler… İlk söylediği gündem değiştiren yalandır veya bu Başbakan yalancı, söylemlerine nasıl inanacağız” demez misiniz? ??? Evet nasıl inanacaksınız? Bu Başbakan doğruları eğip büküp saptırıyor. Eylemlerin başlamadığı bir sırada polisin, gaz bombaları, biber gazıyla bir avuç öğrenciye saldırdığını gözlerden uzaklaştımaya, kamuoyunu saptırdığı gerçeklerle kandırmaya, uyutmaya çalışıyor. ODTÜ Rektörü, öğretim üyeleri, çalışanlar yalancı! Allah’ın bahşettiği tek doğrucu Davut, Bay RTE! ODTÜ’yü meydan muharebesine dönüştüren... bir öğrencinin beyin kanaması geçirmesine… kreşlere kadar sızan gaz bombalarına… biber gazlarından… camların kırılmasına… derslerin devam edilemez durumda olmasına… yalnız öğrencilerin değil, kampusta çalışanların bile etkilendiğine hiç ama hiç, tek sözcükle değinmez... Bir köşeye sıkıştırdığı öğrencilere polisin dayak attığından haberi yoktur tabii.. Sabahın erken saatlerinde evlerinden yaka paça alınarak Emniyete götürülerek gözaltına alınan on, on iki öğrenci, sorgusu yapılmadan yaftalanırlar: Terörist ve terörist örgütlerine bağlı! Oysa öğrencilerin suçu nedir? Hükümetin öğrenciler üzerindeki baskısını protesto etmek mi? Hayır! Suç büyük! Suç, o gün oradan Göktürk 2’nin fezaya fırlatılmasını sağlamanın gururunu sahiplenen Başbakan’ı alkışlayacakları yerde, böyle eften püften gerekçelerle protesto etmeye girişmek! Rektör yalancı, öğretim üyeleri, çalışanlar, kırılmış camlar, beyin kanamaları, kreşte bebelerin gazdan etkilenmesi, eğitimin aksaması... hepsi palava! Dilinde Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya” şarkısının yeni versiyonu: “Bu öğretim üyeleriyle, bu öğrencilerle ülkemiz batmış!” ??? Kulak asmayın bu mavallara rektör, öğretim üyeleri ve ODTÜ öğrencleri... Baskıya, korkuya, tek adama, hak aramayı terörle karıştıran iktidar sahiplerine hangi zor olanaklar içinde olursanız olunuz, birinci vazifeniz direnmektir. Polis ağzıyla konuşan RTE’nin iddia ettiği gibi, şayet demokrasinin vazgeçilmez olanaklarını kullanmak terör ve terör örgütüne üye olmak ise... ....sizler, bizler, hepimiz teröristiz! ? Baştarafı 1. Sayfada “Bugün 10 Aralık 2012 Pazartesi, 13 Aralık çağrısı yapan makalenizi okudum. O gün orada olmayı canı gönüldün isterdim. En azından size bu mektubu yazıyorum. Var kabul edin. Bugüne kadar size hep yazmayı düşündüm. Yazamadım. Türkiye’ye yurtdışından pek çok kişi transfer ediliyor. Bana sorsalar ne transfer etmek istersin diye, hâkim ve savcı derim. Malum Deniz Feneri davası var... Buradaki ayağı en küçük tereddüde mahal bırakmayacak şekilde aydınlatıldı... Asıl sorumluların Türkiye’de olduğu kesinlik kazandı. Davanın Türkiye ayağı ise hâlâ aydınlatılamadı. Geçen haftaki yazılardan anlaşılıyor ki davaya ışık tutacak telefon görüşmelerinin kayıtları silinmiş. İleri demokrasi, hukuk devleti bu olsa gerek...” ??? Bayram kardeşimin mektubu geçen haftayı en güzel şekilde özetliyordu. Önce13 Aralık’ta Silivri’de olma isteğinden başlayalım... İletişim fakültesinde toplumun tepkisini ölçmek için öğretilenlerden biri şudur; eğer bir okur bir köşe yazarına o günkü yazısı için olumlu ya da olumsuz yorum yapmak üzere ulaşmışsa, ortalama 100 kişi bunu yapmak istemiş demektir. 13 Aralık Perşembe günü Silivri kırsal alanındaki cezaevine kurulmuş duruşma salonuna gelenleri bu yaklaşımla hesaplamak gerekir. Münih’te oturan Bayram gibi Türkiye’nin dört bir yanından Silivri’ye gelmek isteyenlerin, gelenlerin 100 katı olduğunu söylemek kesinlikle abartı değildir. Hafta içi, soğuk bir kış günü 100 bin insan dağ başına gelip adalet istediğini haykırarak söylüyor. Bu, Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır. 13 Aralık’ta adalet için Silivri’ye gelin çağrısı yaparken şu noktanın altını çizmiştik: 2012 yılı toplumsal buluşmaların bayraklaştığı bir yıl oldu. 1 Mayıs, 19 Mayıs, 9 Eylül, 29 Ekim, 10 Kasım hep birbirini çoğaltan buluşmalar oldu. Bunların tümünün ortak özelliği anma ya da kutlama içerikli olmasıydı. 13 Aralık ise insanların bir ortak istemi dile getirme buluşması olacaktı. Öyle oldu. Türkiye’de ilk kez bir mahkeme önünde 100 bin kişi buluştu ve adelet istediğini haykırdı. Her kesimden, her yaştan, her kentten insanlar yollara düştü. Demir parmaklıkların arkasında adalet bekleyen, cezaevinin sınırları içindeki duruşma salonuna gitmek için bile tam 16 kapı geçmek zorunda kalan bizler için bunun, özgürlük kadar önemli olduğunu 100 bin kez vurgulamak isterim. İçimdeki ses ikide bir fısıldıyor; 13 Aralık adalet arama günü olsun, 13 Aralık ateşi sakın sönmesin, diyor. Yürekten inanıyorum ki, bu ateş yakılmıştır. 13 Aralık bir rastlantı değildir. Birikimin volkana dönmesidir. Öyle bir volkan ki hukukun, toplumsal meşruiyetin milim dışına çıkmadan sesini tüm Türkiye’ye hatta dünyaya duyurdu. 13 Aralık, 14 Aralık’ta da haber oldu. Kimi yayın organları 14 Aralık Cuma günü şu haberi yaptı: “Silivri 14 Aralık’ta sessizdi!” Daha çok hükümet yanlısı yayın organlarının öne çıkardığı bu haber, özünde 13 Aralık’ın büyüklüğünün kabul edilmesidir. ??? Bayramın mektubunun ikinci bölümünde yer alan Deniz Feneri karşılaştırması halkın, her şeyin farkında olduğunu gösteriyor. Türkiye’de hukukun üç ana seçeneği var; Silivri hukuku, Habur hukuku, Deniz Feneri hukuku. Düğme iktidarın elinde, kime hangi hukuk uygulanacaksa o devreye sokuluyor. 13 Aralık, kabul edilemez, çoktan seçmeli uygulamaların tümüne karşı bir toplumsal çıkıştı. 13 Aralık, gelinen noktada hukuku artık halkla birlikte aramak gerektiğine inanan, kendisini tutsak hisseden insanların, yüz yüze olmasa bile ruhen toplumla buluşmasıydı. 13 Aralık’ta Silivri’de, adalet arayan her kesimden insan vardı. Bu anlamda kimseye mal edilemeyecek ortak bir çıkıştır. Bunun yanında şu rakamın da altını çizmeliyiz; 50’den fazla CHP milletvekili vardı. CHP, halkın adalet arayışında sorumluluk üstlendi. Bu sorumluluğun anlamı önümüzdeki günlerde daha da büyüyecek. Buna inanıyorum. 13 Aralık, Anadolu’ya yayılarak bütün adalet arayışlarının sembolü olacak. konserin iptal edilmesini istemişti. Grup adına yapılan açıklamada, “Türkiye’de gençliğin peşinden sürüklenip gittiği rock grubu olan Duman da bu yanlışa düşmüş ve albümünde bulunan ‘Rezil’ adlı parçasında İhlas Suresi’nin ‘Lem yelid velem yuled’ olan 3. ayetini ‘Lem yelid ve löp yutar’ olarak değiştirerek şarkı yapma densizliğini gösterdi” denildi. 34 YIL ÖNCE MARAŞ’TA ÖLDÜRÜLENLER İÇİN TÖREN DÜZENLENECEK Katliam kurbanları bugün anılacak MEHMET MENEKŞE AMASYA Kahramanmaraş’ta 34 yıl önce yaşanan katliamda yaşamını yitiren 111 kişi valiliğin yasak kararına karşın Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) tarafından düzenlenen etkinlikle Kahramanmaraş ve yurt genelinde anılacak. Kahramanmaraş’ta 34 yıl önce yaşanan katliamda yaşamını yitiren 111 kişi için ABF tarafından düzenlenen etkinlik valilik tarafından “güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmıştı. Ancak Erzincan, Çorum, Tokat, Sivas, Amasya, Malatya, Urfa, Adıyaman gibi birçok ilden ve yurtdışından otobüslerle yola çıkan Alevi örgütleri bugün Çorum’da olacak. Katliamda yaşamını yitirenlen saat 13.00’te Gar Meydanı’nda düzenlenen törenlerle anılacak. Birçok kentte de katliamda yaşamını yitirenler için meşaleli yürüyüşler ve anma törenleri düzenlenecek. ABF Genel Başkanı Selahattin Özel, “Anmayı yasaklamanın arkasında AKP’nin Alevilere bakışı, yasakçı AKP zihniyeti vardır. Biz de gidip anma yapmak için şartlarımızı zorlayacağız. Devletin bu yasakçı tutumundan vazgeçmesi gerekiyor. Devlet, Maraş, Sivas, Başbağlar ve Uludere gibi tüm katliamlarla yüzleşmeli” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Erzincan Şubesi Başkanı Salih Ürün de “Toplumsal barış isteyen kurumlar, kuruluşlar, devlet olsun buyurun hep birlikte katliamları kınayalım. Devlet katliamlarla yüzleşecek se önce sorumlularını bulsun yargılasın. Yakın tarihte Uludere’de 34 vatandaşımız katledildi ve hâlâ devlet emri kimin verdiğini bulmaya çalışıyor. Katliamcı zihniyet hâlâ işbaşında” diye konuştu. Alevi Kültür Derneği Sivas Şubesi Başkanı Emine İmren ise “katliamların duracağına inanmıyorum. Çünkü devlet katliamların arkasındaki güçleri, gerçek failleri bulup çıkarmak yerine üzerini örtmeye, unutturmaya çalışıyor. Gazi, Maraş, Çorum, Sivas Madımak, Başbağlar yakın zamanda yaşanan Uludere katliamında hep böyle oldu. Madımak katliamında neredeyse katliam mağdurlarını suçlayacaklar. Katilleri yargı önüne çıkaramayan zihniyet hangi katliamı aydınlatabilir ki” dedi. ? Kahramanmaraş’ta 19 Aralık 1978’te sinema ve camiye bomba atıldığı söylentisi üzerine başlayan, 24 Aralık’a dek süren olaylarda, başta kentteki Alevi yurttaşlar olmak üzere sol görüşlü yurttaşlara yönelik katliam gerçekleştirildi. Katliam süresince aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu resmi kayıtlara göre 111, resmi olmayan kayıtlara göre ise 150’ye yakın Alevi yurttaş katledildi. Katliam sırasında kentte sıkıyönetim uygulanmasına karşın Alevi yurttaşlara ait 200’ün üzerinde ev yakıldı, 100’e yakın işyeri tahrip edildi. Katliam nedeniyle açılan ve yirmi üç yıl yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1–24 yıl arasında ceza aldı ancak cezaların hiçbiri uygulanmadı. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise ulaşılamadı. Katliamın en önemli sanıklarından Ökkeş (Kenger) Şendiller daha sonra milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Taksim’de 404’üncü haykırış Hesabı sorulamadı Kadınlardan barış çığlığı MEHMET ALİ SOLAK ‘TMMOB satılamaz’ ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Hükümetin, 6235 sayılı TMMOB Kanunu’nda değişiklik yaparak birliği etkisizleştirme, işlevsizleştirme ve kentleri, kıyıları, meraları, tarım alanlarını talana açma girişimi, İzmir’de meşaleli yürüyüşle protesto edildi. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde önceki akşam düzenlenen yürüyüşe, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, DİSK, TÜRKİŞ, KESK , SODEV temsilcileri de destek verdi. Yürüyüş boyunca, “Birliğime dokunma”, “TMMOB susturulamaz”, “AKP elini TMMOB’den çek” sloganları atıldı. İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, 12 Eylül darbesinin ardından, Maraş katliamının ikinci yıldönümünde “Maraş Katliamı’nın hesabı sorulacaktır” yazılı pankartı şehir merkezine astığı sırada gözaltına alınan ve gördüğü ağır işkencelerin ardından 10 gün sonra yaşamını yitiren Mahmut Kaya’nın (21) ölümünden sorumlu kişilerin yargılanmasını istedi. Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak için 404’üncü kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Aileler, yine ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. 12 Eylül darbesinin ardından Kars’ta gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır, “32 yıl önce yüreğimize düşen ateş hâlâ içimizi yakıyor. Biz bu sorumlular yargılanana kadar mücadele edeceğiz” dedi. HATAY Hatay Valiliği, “NATO’ya, Patriotlara, Suriye ile Savaşa Hayır” mitingine izin vermeyince dün Antakya Ulus Meydanı’nda toplanan İşçi Partisi Öncü Kadınlar üyesi bir grup basın açıklaması yaptı. Açıklamada savaşa karşı çıkıldı. Gruba CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz ile Hasan Akgöl de destek verdi. Grup adına basın açıklaması yapan Pınar Gül, “Bizden korkup Türk kadınlarının yollarını kestiler. Kadınlar güçlüdür ve bu güçlerini artık biz de varız noktasında, vatanı savunmaya devam edeceğiz. Üsler kapanmadıkça, kalkanlar sökülmedikçe ulusal yürüyüşümüz devam edecek” dedi. Grup, “Yıkarız seni Tayyip, Mehmetlere bir şey olursa” diyerek tempo tutarken geniş güvenlik önlemleri alan polis grubun yürümesine izin vermedi. Aydın Menderes anıldı ? İstanbul Haber Servisi Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, ölümünün birinci yılında Topkapı’daki anıtmezarında anıldı. Anıtmezarda düzenlenen törene, eşi Ümran Menderes ve yakınları, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile yurttaşlar katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ümran Menderes, eşini gelecek nesillere aktarmak için anı kitabı oluşturduklarını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle