15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2012 PAZAR 6 HABERLER ‘demokrasi istiyormuş’muş gibi geliyor. Bana bir tane, RT Erdoğan’a yaramayan, ancak gerçekten ülkemizde demokrasinin genişlemesine ve gelişmesine hizmet edecek önemli bir adım gösterin! Tam tersine, kendini güçlendirmeyecek demokratik açılımlara yanaşmayan bir tür monark ile karşı karşıyayız! ‘Demokratik’ görünen bütün politikalar, kararlar, yasalar, AKP’nin giderek monarşileşmekte olan (parlamenter monarşi!) iktidarını güçlendirmekte! İnsan hakları mı? Demokrasi mi? Yasa, etki, yetki mi? Hepsi AKP’ye, Erdoğan’a, mutlak ikitdarını pekiştirmeli! ??? Şimdi Monos Arkein en büyük güç gösterisini, yeni anayasa ile sahneye koyacak. Eğer kendine sonsuz güveni üzerinde bu yıl birtakım gölgeler dolaşmazsa, yeni anayasa 2008’e damgasını vuracak; kabul edilirse, Monos Arkein yönetiminde, parlamentonun biçimsel varlığını sürdürdüğü, AKP monarşik iktidarı tam kurulmuş olacak! (2010 referandumu ile bu yolda önemli adım attı, şimdi Monos Arkein tek kişi anayasası istiyor!) Demokrasi, ülkemizdeki demokrasinin mezar kazıcılığını üstlenen ‘demokrasi düşmanları’ tarafından (her türden!), ‘çoğunluğun her istediğini yaptığı’ yönetim biçimi olarak sunuluyor! Oysa demokrasi, azınlığın, çoğunluğun alacağa kararlara katılmasını öngören; kararlarda, payı, sorumululuğu, uzlaşısı, fikri olması gereken bir rejimdir! Düşünsenize: İktidarda bir mutlak çoğunluğa sahip bir parti ve 5 yıl boyunca bütün kararları tek başına, muhalefete rağmen, alıyor! Bu tür bir demokrasi işleyişinde, AKP’nin, örneğin bütün basını kapatmayı öngören bir yasa çıkartmasını önleyecek hiç bir engel yoktur! Bu yaklaşımın saçmalığını göstermek için uç noktada bir örnek verelim: AKP isterse bütün üniversiteleri kapatacak bir yasa bile çıkartabilir! Önünde yasal bir engel yoktur! Ülkemizdeki ‘demokrasi anlayışı’nın (ve demokrasinin!) ne kadar sakat olduğunun bir göstergesidir bu! ‘Demokrasi’, parlamenter diktatörlüklere kolayca zemin hazırlayabilmektedir; özellikle katılımcılık, uzlaşı anlayışının neredeyse sıfır olduğu ve kerametin daha çok kuvvet ve güç toplamakta olduğuna inanılan, başkanın mutlaklaştırıldığı bizim gibi az gelişmiş ülkelerde! 2008 Demokrasi Savunma Yılı’dır! (2013 diyelim!) Bütün siyasal monarklara, Monos Arkein’lere karşı!” Kubilay anmasında laik cumhuriyete sahip çıkma kararlılığı vurgulanacak ‘Emanetin bekçisiyiz’ BAŞBAKAN ERDOĞAN: Monos Arkein 2012 Gördünüz mü nasıl da bindirdi Başbakan üniversiteye, hocalara, öğrencilere! Tahammül sıfır bir lider. Birden elime 3 Ocak 2007’de yazdığım Monos Arkein 2008 başlıklı yazım geçti. Biraz kısaltarak yeniden yayımlamanın tam zamanı... ??? “Yılbaşı kargaşasında nihayet beklediğim gelişmelerden biriyle karşılaştım: RTÜK’ün kendini mahkeme yerine koyarak medyaya çeşitli yayın yasakları koyması yetmedi. Şimdi de Başbakan Erdoğan’ın kendi uygun gördüğü anlarda gazetelere yayın yasağı koyabilmesi için yasa önerisi hazırlanıyormuş... (Bu hazırlığın 2007’de devamı gelmedi ama şimdi belki de tam zamanı, yeniden, iki ünivresiteyi başbakana bağlamak hiç de fena fikir olmayabilir!) Şaşıracak bir şey yok! Monos arkein’in (tek yönetici) isteklerinin sonu yoktur. Her bir adımda, tek yöneticinin iktidarını (mutlakiyetini!) güçlendirecek bir adım daha atılır. Özellikle kazanılmış zaferler varsa birbiri ardına gelen, Monos Arkein arkasında daha çok güç artar! Zafer, kişiye güç dağıttırmaz, güç biriktirtir! Daha çok mutlak yetki, zaferin doğal karşılanan taçlarıdır! Yüzde 47’lik seçim sonucu, Türkiye’de yarım yamalak, uyduruktan demokrasiyi de tehlike sınırlarına sürükledi! Zafer, partiyi, milletvekillerini daha çok tekleştirdi ve liderin arkasında, tek kimlik halinde sıraladı! Parti içinde, ilk dönemdeki ‘demokratik’ sesler ayıklandı; parti içinde bir şeyler varsa bile, zaferin ağır gölgesi altında kimliksizleşmiş durumda! Erdoğan iktidarında parlak güneş altında renklerın soluklaştığını görüyoruz. ??? Erdoğan’ın demokrasiye inancının sıfıra yakın olduğunu sanıyorum. Demokrasi, yetki ve sorumlulukları, kuvvetleri dağıtan, kendi kendini denetleyen bir sistemle ayakta durabilir. Oysa AKP, iktidarı boyunca açıkça, kuvvetleri ‘merkez’de toplayan bir rejimyönetim serüveni içindedir. Kuvvetler ayrılığı, Erdoğan için büyük bir siyasal nefret konusudur! Bu nefretini bulduğu her fırsatta dışa vuruyor! Danıştay, örneğin iktidarın koyduğu bir kararı yasadışı mı buluyor? Hemen dişlerini gösteriyor! Ve bunu ‘azınlığın çoğunluğa tahakkümü’ olarak görüyor! Tek istenen, iktidara, kendine, kararlarına tabiyet! Erdoğan, yaptığı her şeyi, ‘demokratik’ görünen ne varsa, daha çok demokrasi için değil, iktidarını güçlendirmek için yapmakta. Bu da etraftaki destekçi zevata, Kubilay istismar aracı oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, dün yayımladığı anma mesajında Kubilay’ın şehit edilişini kınadı ancak açıklamasında tartışma yaratacak ifadeler kullandı. Erdoğan, mesajında şöyle dedi: “...Ne hazindir ki bu elim hadise, yıllar boyunca toplumun belirli bir kesimini zan altında bırakmak, baskı altına almak üzere bir istismar aracı olarak kullanılmak istenmiştir. Ancak aziz milletimiz, sağduyusu ve aklıselimi ile söz konusu olayda da, daha sonraki dönemlerde de tahriklere prim vermemiştir. Bu düşüncelerle Menemen Olayı’nın yıldönümünde, Kubilay’ı ve bütün şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyor, tüm vatandaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise yayımladığı mesajında, “birlik” vurgusu yaptı. Gül, şunları kaydetti: “Ülkemiz bugünlere birçok engeli aşarak, sorunlarını çözerek gelmiştir. Aziz milletimiz, çetin imtihanlardan alnının akıyla çıkmış, birlik ve bütünlüğünü bozmayı amaçlayan teşebbüslere hiçbir zaman fırsat vermemiştir. 23 Aralık 1930’da Menemen’de meydana gelen ve tarihimizin üzücü olaylarından biri olarak hatırlanan menfur hadise karşısında da aynı kararlılık sergilenmiştir. ” İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, gericiler tarafından katledilişinin 82. yıldönümünde bugün anılacak. Düzenlenecek etkinliklerde, laik cumhuriyete sahip çıkma kararlılığı bir kez daha vurgulanacak. CHP, İP, DSP, Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu, ADD, Eğitimİş, İzmir Tabip Odası, Menemen Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde düzenlenen etkinlikler, saat 09.30’da İZBAN İstasyonu önünde başlayacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı tören kapsamında yurttaşlar, Kubilay’ın anıtının bulunduğu Yıldıztepe’ye yürüyecek. Basın açık lamasının ardından Erdal İnönü Kültür Merkezi’nde “Kubilay’dan 82 yıl sonra Türkiye” konulu panel, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel’in katılımıyla yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Cumhuriyet Şehitleri Ulusal Koşusu” da aynı gün saat 08.15’te Menemen Tarımsal Araştırma Enstitüsü önünde başlayacak. Kılıçdaroğlu sabahki programın ardından Ege Karadenizliler Federasyonu tarafından Karşıyaka’da düzenlenen hamsi şöleni ve yapımı tamamlanan Yörük Ali Efe Parkı’nın açılışına katılacak. Gericililikle mücadelenin sembolü Şeriat isteyen Nakşibendi tarikatı üyesi Derviş Mehmet ve yandaşlarının 23 Aralık 1930 günü çıkardığı olaylara müdahale etmek için, Menemen’de askerliğini yedek subay olarak yapan öğretmen Kubilay’ın mangası görevlendirilir. Olayda Kubilay’ın yanı sıra bekçiler Hasan ve Şevki de şehit edilir. Olayın ardından cezası hapse çevrilmeyen sanıklardan 28’i, birkaç ay sonra Menemen’de idam edilir. Bir yıl sonra da 57. Topçu Tugay Komutanlığı’nda bulunan Yıldıztepe’ye, Kubilay, bekçiler Hasan ve Şevki anısına anıt dikilir. Her 23 Aralık’ta önünde yüzlerce kişinin toplandığı anıtta, “İnandılar, dövüştiler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz” yazıyor. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ‘Din eğitimi zorunludur’ dedi Gül’den ‘birlik’ vurgusu ‘Din derslerini kabullenin’ MEHMET MENEKŞE AMASYA Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer din eğitiminin zorunlu olduğunu belirterek bunun “kabullenilmesi” gerektiğini söyledi. Amasya’da çeşitli temaslarda bulunan Bakan Dinçer, partisinin il danışma meclisi toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Ortaöğretimde köklü bir yapılanmaya gidiyoruz” diyen Dinçer, bir soru üzerine zorunlu din derslerinin “anayasal zorunluluk” olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de mevcut zorunlu din dersi özellikle son dönemlerde dini temel bilgiler dersini de seçmeli olarak koyduktan sonra din kültürü, ahlak bilgisi toplumsal değerlerin öğretildiği ders olarak yeniden içeriklendirilecek. Ve bu anayasal olarak zorulluluktur. Türkiye’de azınlık okulları hariç bütün okullardaki bütün çocuklarımız almak zorundadırlar. Vaktiyle bu dersi almak istemeyen pek çok öğrenci ve velisi dava konusu et mişlerdir bu meseleyi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmüşlerdir. Hem Türkiye’deki dava neticeleri hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlar bu dersin objektif ve eşit verilmesi şartıyla gerekli olduğu üzerinedir. Dolayısıyla tekrar tekrar bu meseleleri tartışmaya gerek yok. Bu konu ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı’nın politikası da çok açık ve şeffaf, bir şekilde paylaşılıyor. Buna dair durumu kabullenmekte bence yarar var.” SANATÇILAR TEK YÜREK Diktaya geçit vermeyeceğiz İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin sinema, müzik, tiyatro, resim gibi sanat dallarında tanınmış sanatçılarının oluşturduğu “Sanatçılar Girişimi” bugün AKP hükümetinin adalet, hukuk, sanat, ekonomi alanlarındaki uygulamalarına ve öğrencilerden aydınlara kadar toplumun her kesimi üzerinde kurulan baskılara karşı “Reddediyoruz/Ferman Padişahın Ülke Bizimdir” söylemiyle Bostancı Gösteri Merkezi’nde bir etkinlik düzenleyecek. “Diktaya, korkuya, adaletsizliğe, sanat ve sanatçı düşmanlığına karşı büyük buluşma”ya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılacak. “Sanatçılar Girişimi”nin bugün saat 17.00’den 23.00’e kadar sürecek olan büyük buluşmaya 300’ü aşkın sanatçı katılacak. ‘Türkiye süratle faşizme gidiyor’ ŞULE KÖKTÜRK Bugünkü etkinlikte yerini alacak olan Ressam Sali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da “hümanizmanın eksik” olduğunu ifade ederek, “Türkiye büyük bir faşizme doğru yol almış gidiyor. Duyarlı, namuslu, yaratıcı insanlar buna karşı tavır koymak zorundadır. Bu olumsuz havayı dönüştürmek, çoklarının olduğu gibi sanatçıların da görevi” dedi. Likyalıların Alacahöyüklülerin yaşadığı bu toprakların şu anda Hititlerden 5 bin yıl daha geride olduğunu dile getiren Ressam Sali, “Anadolu’nun ruhu ve yaşanmışlıkları, bu çirkinliği hayal bile edemezlerdi. Bu son kavim bu toprakların ruhunu anlayamadı ve o taştaki izleri okuyamadı. Onun için de bu iklimde, bu Anadolu ile barışık olamayacak. Barışık olmadığı zaman da oradan giderler” diye konuştu. Sanatçı Melike Demirağ da, yarım yüzyıllık hayatında çok hükümet gördüğünü ve bütün bu iktidarlar boyunca Türkiye’ye gerçek demokrasinin getirilemediğini belirtti. Demirağ şöyle konuştu: “Hakların gasp edildiği dönemler zinciri yaşadı Türkiye. Türkiye çok sıcak bir dönem şu anda. Sadece hükümetlerde bitmiyor iş. Kendine yapılmasını istemediğini karşındakine yapmamak felsefesi hâkim olmalı.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle