15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ERDOĞAN: YAZIKLAR OLSUN Kitap ‘okumak’ suç ‘Terör’ suçlamasıyla sorgulanan 10 öğrencinin önüne, evlerinden çıkan ‘örgütsel doküman’lar konuldu, ‘Bunları sizinle birlikte okuyan kimler var’ diye soruldu ALİCAN ULUDAĞ ODTÜ’deki protesto değilmiş ÖZLEM GÜVEMLİ ANKARA ODTÜ’deki olaylı protesto gösterisine ilişkin gözaltına alınan 10 öğrenci, “Terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda faaliyette bulunmak”la suçlandı. İki öğrenci savcılık sorgusunun ardından, 8 öğrenci de tutuklanmaları istemiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakıldı. Öğrencilerden biri hakkındaki başka bir dosya nedeniyle yeniden emniyete götürüldü. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde “susma haklarını” kullanan öğrencilere, “ODTÜ’teki eyleme kimin talimatıyla katıldınız, amacınız nedir” diye soruldu. Öğrencilerin evlerinde bulunan çok sayıda kitap, dergi, afiş ve fotoğrafa da “örgütsel doküman” denilerek el konuldu. Polisler, öğrencilere kitapçılarda satılan ve yasakları kaldırılan Nihat Behram’ın “Darağacında Üç Fidan”, Lenin’in “Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı” gibi kitapları ile Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın fotoğraflarını gösterip “Bunları nereden temin ettiniz? Bunları sizinle birlikte okuyan kimler vardır” şeklinde sorular yöneltti. Soruşturmadaki arama ve gözaltı kararında belirtilmeyen “örgüt”, polis ve savcılık sorgusu sırasında ortaya çıktı. Aramalarda ele geçirilen pankart, kitap, dergi, afiş ve fotoğraf gibi delliler ile katıldıkları eylemlerden yola çıkan savcılık, öğrencilere “DHKP/C, MLKP, DSİH, DevYol” gibi terör örgütlerine üye olup olmadıkları, bu “örgütler adına” ODTÜ protestosuna katılıp katılmadıklarını sordu. “Göktürk2” törenine katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ’de protesto edilmesine ilişkin başlatılan “terör” soruşturmasında gözaltına alınan 10 öğrenci, Ankara Emniyeti TEM Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı. Bir öğrenci dışında, 9’u Emniyette susma hakkını kullandı. İki öğrenci ise açlık grevine başladı. Öğrenciler, sadece su ve şeker aldı. Öğrenciler, Emniyetteki işlemlerinin ardından Ankara Adliyesi’ne sevk edildi. 10 öğrenci, soruşturmayı yürüten savcı Sadık Bayındır tarafından sorgulandı. Bu arada hakkında gözaltı kararı bulunan 2 öğrencinin ise yakalanamadığı öğrenildi. AİLELER GÜN BOYU ‘TEDİRGİN’ BEKLEDİ ‘Demokrasi nerede kaldı’ öğrencinin sorgusu sürerken, dışarda aileleri ve arkadaşları “adalet nöbeti” tuttu. Adliye önünde polis tarafından yoğun güvenlik önlemi alınırken, sorgunun yapıldığı yerin girişine kimse yaklaştırılmadı. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ile İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler de adliyeye gelerek, süreci takip etti. Adliye önünde toplanan grup, soğuk havaya rağmen adli süreç bitene kadar bekledi, sloganlarla gözaltıları protesto etti. Adliye önünde oğlu Mert Atmaca’yı bekleyen baba İrfan Atmaca, oğlunun serbest bırakılması konusunda umudunun olmadığını söyledi. Atmaca, “Dün (önceki gün) akşama kadar umudum vardı. Ancak Başbakan Erdoğan, olaylara ilişkin konuşup, müdahil olunca umudum da bitti” diye konuştu. Anne Semra Atmaca ise gözyaşlarını zorlukla tutarken, “Benim çocuğum 10 10 öğrenci Emniyet’teki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. iyi bir çocuktu. Namuslu, dürüsttü” dedi. Cem Dursun’un babası emekli memur Özkan Dursun ise gözaltılara tepkisini “Sözün bittiği yerdeyiz. Sabah 7’de evimizi basıp, oğlumu götürdüler. Psikolojimizi bozdular. Hani demokrasi nerede kaldı?” sözleriyle gösterdi. Dursun, kızının düğün CD’lerinin dahi polisler tarafından götürüldüğünü söyledi. Cem Dursun’un annesi Binnaz Dursun, sabah evinin basılmasının tuhafına gittiğini belirterek, “Protesto toplumsal bir olay. Oğlum kimseyi öldürmedi, gasp etmedi” dedi. Binali Bozkurt ise polislerin oğlu Mustafa Bozkurt’u gözaltına almaya, yanlarında iki komşusunu da getirerek geldiğini kaydetti. Kızıldere’ye ilişkin 30 yıllık bir kitabına el konulduğunu belirten baba Bozkurt, cam vitrinde sakladığı av malzemelerinin içinden iki bıçağın dahi götürülmesini eleştirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ’de yapılan eylemin “eleştiriprotesto” kapsamında değerlendirilemeyeceğini savundu. Eyleme katılanları öğrenci değil “terör grupları içerisinde dolaşan takımlar” olarak değerlendiren Erdoğan, akademisyenlere de “böyle öğrenci yetiştirdiği için yazıklar olsun” dedi. Erdoğan “Hiç kimse ‘Bu nasıl bir öğrenci? Bu nasıl bir rektör ve bu nasıl bir yönetim?’ demiyor” sözleri ile ODTÜ Rektörü’nü hedef tahtasına koydu. Erdoğan, Swiss Otel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) toplantısında “Ankara’da bir üniversite içindeki TÜBİTAK Uzay Merkezi’nde düzenlenen organizasyon” dedi. Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye için böyle tarihi bir anı büyük bir coşkuyla izlerken yerleşke içinde ne yazık ki o malum muhalefet tarzı, o malum statüko kendisini gösterdi. Maalesef bir kısmı o üniversitenin öğrencisi, büyük bir çoğunluğu farklı üniversitelerden gelen öğrenciler, bazılarının öğrencilikle de alakası yok, terör gruplarının içerisinde dolaşan takımlar... Üniversite kampusunda, sırtlarındaki çantaların içinden molotoflardan tutunuz, taşlara varıncaya kadar... Bu arada üniversitenin kampusu içinde araba lastikleri yakılmaya başlandı. Bu tablo karşısında polisle çatışmaya başladılar ve şiddete dayalı bir protesto gerçekleştirdiler.” Gerçeğe teslim olacaksın Sorgulanan öğrencilerin arkadaşları da Emniyet önündeydi. Polis geniş güvenlik önlemi aldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Polis: Sn. Başbakanımız Emniyette öğrencilere tartışma yaratacak sorular yöneltildi. Edinilen bilgiye göre, Hopa soruşturmasında olduğu gibi evlerden çıkan kitap, dergi ve fotoğraflar öğrencilerin önüne delil olarak getirildi. Sorgu tutanağında ODTÜ’deki protesto anlatılırken, Başbakan Erdoğan’dan “Sn. Başbakanımız” olarak bahsedildi. “Terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda faaliyette bulunmak, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet, kamu malına zarar vermek, görevli memurları darp ve etkin direnme” ile suçlanan öğrencilere, ilk olarak şu sorular yöneltildi: “ODTÜ’de yapılan protesto eylemine kim veya kimlerin talimatı ile katıldınız? Örgütsel bağlamda atılan sloganlara niçin eşlik ettiniz?” İkinci bölümde ise öğrencilerin evlerinde ele geçirilen kitap, dergi ve fotoğraflara ilişkin sorular yer aldı. Tutanaklara göre, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Bölümü öğrencisi Mert Atmacı’nın evinde, “haki renkli parka”, Deniz Gezmiş posteri, Mahir Çayan kartpostalı, Lenin’in resmi ile Ekim Devrimi başlıklı Kaldıraç imzalı afiş, Ernesto Che Guevara’nın resminin yer aldığı Özgür Lise imzalı afişler, İşçi gazetesinin sayılarına el konuldu. Atmaca’ya, bunlara ilişkin şunlar soruldu: “İkamenizde yapılan aramalarda elde edilen ve örgütsel olduğu değerlendirilen dergi, kitap, kartpostal ve afişleri nereden, ne şekilde temin ettiniz? Devrimci Sosyalist İşçi Hareketi (DSİH) terör örgütü ve örgüt mensuplarını övücü mahiyetteki materyalleri örgütlü bilincinizi geliştirmek için mi ikametinizde bulundurmaktasınız? Bunları sizinle birlikte okuyan kimler vardır?” 4+4+4 eylemi de soruldu ODTÜ Mimarlık Bölümü öğrencisi Cem Dursun’a, Sıhhiye’de KESK’in düzenlediği 4+4+4 protestosuna “kimin talima tı doğrultusunda katıldığı, ‘işkencecilerden hesap sorduk, soracağız’ şeklinde neden slogan attığı” soruldu. Dursun’un evinde yapılan aramalarda, Nihat Behram’ın “Darağacında Üç Fidan” kitabı, Yürüyüş ve Tavır dergileri, İbrahim Kaypakkaya, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın resimleri de delil olarak götürüldü. Dursun’a da bunları nereden bulrqduğu ve kimlerle okuduğu soruldu. Emniyette ifade veren ODTÜ İnşaat Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Güven Kazım Altunkaya ise protesto gösterisine herhangi bir talimatla gitmediğini belirterek, “Olay saatinde dersteydim” dedi. Aynı zamanda ODTÜ Dağcılık Kulübü üyesi de olan Altunkaya, saat 17:00 sıralarında patlama ve insan seslerinin geldiğini, yaralı öğrencilere ilkyardımda bulunduğunu söyledi. Kendisine taş atarken çekildiği iddia edilen fotoğraflar gösterilen Altunkaya, “Bu kişi ben değilim. Olay yerine gittiğimde karanlıktı. Bu fotoğraflar gündüz çekilmiştir” dedi. Altunkaya’nın evinden ise “Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin Abecesi”, Lenin’in “Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı” gibi kitaplar çıktı. Altunkaya, bu kitaplara ilişkin “Herhangi bir yayınevinde bulunabilecek kitaplardır” dedi. ‘Uzun eşek’ de dosyada Dosyada Altunkaya’nın işlediği suçlar şöyle sıralandı: “... Yüzü kapalı bir şekilde Çevik Şube Müdürlüğü personeli tarafından oluşturulan barikatın önünde barikata çarparak ‘Birdir bir’ oynandığı, çevik kuvvet tarafından oluşturulan barikatın önünde barikata çarparak ‘uzun eşek’ oynadığı belirlenmiştir.” Delil sonra bulunacak Öğrencilerin tutuklanmasını isteyen savcı Bayındır, delil toplama işini ise sonraya bıraktı. Savcı, Emniyet’e yazı yazarak, öğrencilerin “terör örgütleri ile irtibatlarının bulunup bulunmadığının kapsamlı şekilde araştırılması”nı istedi. Öğrencilerin hâkimlik sorgusuna öğrencilere destek amacıyla Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu ile Başkan Yardımcısı Sema Aksoy da katıldı. BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN ‘ÜLKE BİTMİŞ’ DEDİĞİ ÖĞRENCİLERDEN TEPKİ VAR Önce ziyaret sonra özür ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ’deki olaylarda ağır yaralanan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Barış Barışık’ı ziyaret eden MHP’li Lütfü Türkkan, partililerden gelen tepkiler üzerine özür diledi. Türkkan, “Barışık’ın Hukuk Fakültesi’nde milliyetçiülkücü öğrencilerin tertip ettiği konferansı sabote edenlerden biri olduğunu bilmiyordum” dedi. Türkkan’ın, Facebook’taki sayfasından yayımladığı özür metni şöyle: “Gerçekte bu ziyaretin amacının, Başbakan’ın ziyaretine gösterilen demokratik bir protestoya karşın, polisin kullandığı aşırı güce dikkat çekmek için insani bir ziyaret olduğunun bilinmesini isterim. Bu eyleme karışmış birini ziyaret etmiş olmamdan dolayı haklı bir rahatsızlık duyan başta üniversiteli ülküdaşlarım olmak üzere tüm ülküdaşlarımdan özür dilerim.” SİNAN TARTANOĞLU Erdoğan medyada, Göktürk2 uydusundan çok öğrencilerin şiddete dayalı protestolarının yer aldığını, hiç kimsenin bu öğrencilerin tarzını eleştirmediğini söyledi. Erdoğan, “Onlar orada toplanıyorlar, araba lastikleri yakmak, taş, sopa, molotoflarla... Neymiş? Eleştiriymiş bu, protestoymuş. Kusura bakmayın, biz de öğrencilik yaptık ama taşla sopayla öğrencilik yapmadık. Bu ülkede atılan her hayırlı adıma destek olan bir gençlik olarak yetiştik. Türkiye, bugüne kadar yaşamadıklarını yaşarken kalkıp da bunu bir protesto olarak nitelemek bilimden de nasibini almamaktır. Bir defa bir hocanın, öğrencisine ilme saygıyı öğretmesi lazım. İdeolojik olarak bunu yapabilen ekibi veya iktidarı kabul etmeyebilirsin ama gerçeğe de teslim olacaksın ve onu da takdir edeceksin. İşin aslı budur ama ne yazık ki bu heyecanı yaşayamayan bir muhalefetin demek ki oralarda uzantıları var.” Erdoğan, “Okullarımıza gidemedik. Her aşamada önümüze engeller çıkardılar. Ama hiçbir zaman şiddeti, anarşiyi, terörü bir metot olarak benimsemedik. Uzun, sabırlı bir mücadele verdik. Anayasanın, yasaların çerçevesi içinde kaldık. Bu şekilde milletten teveccüh gördük, milletin takdirini kazandık” dedi. Bakanı da ODTÜ’lü yardımcısı da! Bakandan ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, ODTÜ’de yaşanan polis şiddetini “Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz bitmiş, yazıklar olsun” derken, hükümette Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, partisinin milletvekilleri Reha Denemeç, Nabi Avcı, Haluk Özdalga ve Şaban Dişli ODTÜ mezunu. ODTÜ Mezunlar Derneği ise “Gururlanmamızı söylediği Göktürk2 uydusunun mühendisleri ODTÜ’lü” anımsatmasını yaptı. Erdoğan, önceki gün ve dün “Türkiye Göktürk2’yi fırlatacak, gururlanmamız lazım. Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş. Ondan sonra utanmadan, sıkılmadan kalkıp söyledikleri şey; ‘polisin, güvenliğin olmadığı bir üniversite istiyoruz’. Neymiş? Derslere girmiyorlarmuş. Girmezsen girme, bu tür öğretim üyeleri olsa ne olur olmasa ne olur. Bu hocalar öğrencileri böyle yetiştiriyorlarsa yazıklar olsun. Bize böyle hoca lazım değil” karşılığını verdi. Erdoğan’ın sözlerine yanıt vermek istemeyen ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, “Biz gerekli bilgilendirme YENİ SİLİVRİ’LER YOLDA Sıra ODTÜ rektöründe mi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yaşanan polis şiddetinden ve öğrencilerin gözaltına alınmasının ardından kurulan “Hepimiz ODTÜ’lüyüz Kollektifi”, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hedef alan konuşmalarını “Sıra ODTÜ rektöründe mi?” sorusu ile değerlendirdi. Kollektiften yapılan açıklamada, “Recep T’ye karşı demokratik protesto hakkının kullanan ODTÜ’lü öğrenciler evleri basılarak polis tarafından göz altına alınmıştır. Recep T’nin bir TV kanalında ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ve öğretim elemanlarını hedef gösteren açıklaması akabinde aynı faşist kafanın ODTÜ Rektörü ve öğretim elemanlarına tutuklama çıkarmayacağı ne malumdur?” ifadeleri kullanıldı. Kollektif dayanışma çağrısı yaptı. da ODTÜ Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin, Erdoğan’ın 18 Aralık’ta yaşanan olaylarla ilgili olarak yanlış bilgilendirildiğini ve tek taraflı olarak haber aldığını belirtti. Şahin, “Erdoğan’ın öğrencilerin protesto etmek yerine gururlanmaları gerektiğini söylediği Göktürk2 uydusunun mühendisleri ODTÜ’lüdür. Olaya buradan bakmak gerekir. Türkiye’nin en önde gelen 200’den fazla firmasının yöneticisi ODTÜ’lüdür” dedi. müjde! yi yaptık. Bu saatten sonra konuşmanın kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum” dedi. Ancak Erdoğan’ın ODTÜ öğretim üyelerini ve öğrencilerini sert sözlerle eleştirmesi AKP’li ODTÜ mezunlarını akıllara getirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu yönetimi bölümünü birincilikle bitiren Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz; eski Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi Avcı ODTÜ’lü AKP’liler arasında ön sıralarda yer alıyor. Reha Denemeç, Haluk Özdalga, Ruhi Açıkgöz, Seyit Sertçelik, Cahit Bağcı, Abdullah Çalışkan, Muzaffer Baştopçu, Fikri Işık ile birlikte Şaban Dişli’nin de ODTÜ mezunu olması dikkat çekiyor. ODTÜ’li 24. Dönem CHP milletvekilleri ise Tolga Çandar, Haydar Akar, Ümit Özgümüş, Sencer Ayata, Emrehan Halıcı, Aylin Nazlıaka ve Kemal Değirmenli. MHP’nin ise ODTÜ mezunu milletvekili bulunmuyor. Erdoğan’ın “siz ne biçim öğretim üyesisiniz” dediği ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Ali Gökmen, etkinliği, bir gün önce rektörlüğe gönderilen ve “giriş çıkışta sorun yaşanmamasının” istendiği yazı ile öğrendiklerini belirtti. “Başbakan’ın büyük bir güç gösterisi ile üniversiteye gelmesine anlam veremediklerini” söyleyen Gökmen, “O gün savaş alanı görüntüsü vardı. Bunu kabul edemeyiz. Biz barış içinde yaşamak istiyoruz. Başbakan böyle istemiyor mu? İleri demokrasi ODTÜ’de en büyük sınavını verdi” dedi. Erdoğan’ın bu tepkileri karşısın Rektör sahip çıktı Mülkiyeliler Birliği’nden yapılan açıklamada, “Protesto eylemlerine karşı Emniyet güçlerinin gösterdiği aşırı saldırgan tutumun, muhalafete ve eleştiriye tahammülsüz bir iktidar anlayışından cesaret aldığını düşünüyoruz. ODTÜ Rektörlüğü’nün şiddetin her biçimini reddeden, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önemine vurgu yapan, öğrencisine sahip çıkan tavrını destekliyoruz. Hükümet yetkililerinin ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün, protestocu öğrencileri ‘terörist’ gibi yansıtan, öğrencilere müdahale biçimini ‘orantılı ve yerinde’ göstermeye çalışan açıklamalarını reddediyoruz” ifadeleri kullanıldı. ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, halen 41 ceza infaz kurumunun yapımının devam ettiğini, bununla birlikte 153 yeni ceza infaz kurumunun yapımının planlandığını, bu ceza infaz kurumlarının faaliyete geçmesiyle 106 bin 831 kişilik ek kapasite elde edilmiş olacağını söyledi. Böylece Türkiye’deki cezaevlerinin kapasitesi 250 bin rakamına ulaşacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı, 31 Aralık 2002 tarihi itibarıyla hükümlü sayısının 34 bin 808, tutuklu sayısının 24 bin 621, 18 Eylül 2012 tarihi itibarıyla 140 bin 154 kişilik kapasitesi ve yüzde 87 doluluğa sahip olan ceza infaz kurumlarında 89 bin 713 hükümlü, 32 bin 176 tutuklu barındırıldığını bildirdi. Halen 41 ceza infaz kurumunun yapımının devam etmekte olduğuna işaret eden Adalet Bakanı, “Bununla birlikte, önümüzdeki 5 yıl içinde 27’si ihale aşamasında olan 83’ü planlama aşamasında ve 43’ü ise proje aşamasında olan toplam 153 yeni ceza infaz kurumu yapımı planlanmaktadır. Bu ceza infaz kurumlarının faaliyete geçmesiyle 106 bin 831 kişilik ek kapasite elde edilmiş olacaktır” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle