15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2012 PAZAR [email protected] 14 PAZAR KONUĞU Kazakistan’ın mobil telefon operatörü Kcell’in CEO’su Veysel Aral geniş vizyon çağrısı yapıyor: Geleceği görebilmeliyiz SÖYLEŞİ P O R T VEYSEL ARAL R E Eskişehir doğumlu. TC Devlet Demiryolları’nda çalışmış bir babanın çocuğu. 1984’te Eskişehir Demiryolları Meslek Lisesi’ni, ardından da ODTÜ Fizik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra üç yıl Devlet Demiryolları’nda proje mühendisi olarak çalıştı. 1992 yılının ikinci yarısında dönemin önde gelen İsveçli mobil telefon operatörlerinden Ericsson’un Ankara ofisinde görev aldı. Bu dönemde Ericsson’un iki yurtdışı projesi olan İran ve Pakistan üzerinde çalıştı. 1998 sonunda yine Ericsson’da ülke müdürü olarak Azerbaycan’a transfer oldu. 2001 ekonomik kriziyle birlikte Ericsson’un Avrasya bölge başkan yardımcısı oldu. 2007’de İstanbul’da Orta Asya ve Kafkaslar’dan sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yaparken TeliaSonera mobil operatörü tarafından Kazakistan mobil şirketi Kcell’in genel müdürlüğü ve CEO’luğuna atadı. LEYLA TAVŞANOĞLU Dünyada mobil telefon pazarı gelişirken özellikle yeni yeni büyümeye başlayan pazarlar bu mobil şirketlerinin gözdesi oluyor. Avrasya ülkeleri, Uzakdoğu, dikkatlerin odaklandığı bölgeler. Çünkü nüfusları genç ve artıyor, tıpkı Türkiye gibi. Geçen hafta mobil pazarında ilginç bir gelişme oldu. Hemen tamamı Türk mühendisler tarafından yönetilen Kazakistan mobil telefon operatörü Kcell’in hisseleri Londra ve Kazakistan’da halka arz edildi. Londra Borsası’ndaki halka arz törenine katıldıktan sonra Kcell’in genel müdürü ve CEO’su, Eskişehirli bir demiryolu memurunun oğlu olan Veysel Aral’la konuştum. İsveçFinlandiya ortaklığındaki TeliaSonera’nın Kazakistan operatörü Kcell’in CEO’susunuz. TeliaSonera aynı zamanda yüzde 38’in üzerinde hisseyle Turkcell’in de ortağı. TeliaSonera gittikçe büyüyor. Avrasya’da çok yaygın bir operatör ağı olduğu biliniyor. Bu çalışmaları anlatır mısınız? V.A. Turkcell ilk kurulduğu zaman Çukurova Grubu, operatör tecrübesiyle TelaiSonera Grubu ve altyapıdan da Ericsson Grubu ortağıydı. Ama Ericsson daha sonra gruptan çıktı. Turkcell Çukurova’yla TeliaSonera arasında bir ortaklık olarak devam etti. Bu arada Çukurova Grubu bir bölüm hisseyi de ABD ve İstanbul’da borsaya açtı. Borsaya açılma sırasında yurtdışında, yabancı ülkelerde operasyonların risklerini minimize etmek için yeni bir yapı kuruldu. Bu yapının adı Fintur oldu. Neden Fintur? V.A. Finlandiya ve Türkiye’nin kısaltılmışı Fintur. Azerbaycan, Kazakistan, Moldova ve Gürcistan bu yapının altına alındı. O operasyonu yöneten biz Türkler de bu yapıdA devam ettik. TeliaSonera’nın büyüme politikasına bakarsanız kuzey ülkelerinde hem abone sayısında hem gelirlerde bir daralma söz konusu oldu. TeliaSonera, özellikle Orta Asya ve Kafkasya bölgelerindeki ülkelerdeki operasyonlarını Türk elemanlarıyla götürebileceğini ve bununla büyümeyi sağlayabileceğini on yıl öncesinden görmüş. Dediğim gibi sınırlar çizildikten sonra yetkin kadro TeliaSonera’da kaldı ve operasyonları devam ettirdi. Bir de TeliaSonera büyümeyi yeni gelişmeye başlayan pazarlardan sağlayabileceğini o zaman görmüştü. Bundan on yıl önce Kazak ya da Azeri pazarına niye girilir sorusu çok rahat sorulabilirdi. Ama bugün Kcell’i getirdiğimiz noktaya baktığımızda bu doğru bir kararmış diyebiliyoruz. Bundan on yıl önce o bölgelere lisans çıkarmaya giden ağabeylerimiz ya da öncülerimiz diyelim, bırakın dillerini, alfabelerini bilmedikleri bu ülkelerde lisans çıkardılar. Londra’da ve Kazakistan’da eşzamanlı olarak halka arz edilen sadece Kcell’in pazar değeri bugün ne kadar? V.A. Kendi başına üç milyar dolar civarında. Geçen hafta bunun yüzde 25’inin halka arzını gerçekleştirdik. O zaman bu ülkelere yatırım yapma kararlarının ne kadar doğru olduğunu bugün görüyoruz. O zaman ben ülke dışında çalışmaya giderken çok yakın arkadaşlarım arasında beni eleştirenler oldu. “Yahu, Azerbaycan’a, Kazakistan’a mı gidilir?” dediler. Ama gelecek bu büyüyen ülkelerde. Bakın, biz Kcell’i Londra Borsası’na getirdik. Çok ilgi çekti. Bu ilginin nedenleri nedir? V.A. Bu ilginin nedenlerinden birisi güçlü ekonomisi diğeri de Kazakistan’ın kendi konjonktürü. 190 milyar dolara yakın GSMH’si var. Kişi başına gelir aşağı yukarı 12 bin dolar. Ekonomisi yılda yüzde 56 oranında büyüyor. Bir de nufüs Kazakistan’da hızla artıyor. Bir mobil operatörü için her doğan çocuk onun müşterisi demektir. Y ıllar önce ben ülke dışına çalışmaya giderken arkadaşlarım arasında beni eleştirenler oldu. “Yahu, Azerbaycan’a Kazakistan’a mı gidilir?” dediler. Ama gelecek bu büyüyen ülkelerde. E ski telefonlarınız evinizin ya da işyerinizin telefonlarıydı. Bizler sizi bu tellerden kurtardık. Şimdi bu benim ya da arkadaşımın cep telefonu diyorsunuz. Cep fırsatı çok nüfuslu ülkelerde Bir İranlı dostla bizim gibi ülkelerde ortalama kaç çocuk yapılması gerektiğini hesaplamıştık. Türkiye için bu aşağı yukarı 2.6 çıkmıştı. Bu hesabı yaparken Erdoğan başbakan bile değildi Başbakan Erdoğan sizce biraz da onun için mi aile başına en az üç çocuk çağrısı yapıyor? V.A. 199394 yılları arasında ben İran projesini yürütürken tanıdığım benden büyük bir İranlı vardı. Bir akşam yemeğinde bizim gibi ülkelerde nüfusun sabit kalması ya da artması için ortalama kaç çocuk yapılması gerektiğini hesaplamıştık. Türkiye için bu aşağı yukarı 2.6 çocuk çıkmıştı. Bizim gibi ülkelerde kazalardan ve hastalıklardan dolayı üç çocuktan birisi kaybediliyor. Bizim gibi ülkelerde nüfus aile başına iki çocukta kaldığında azalmaya başlıyor. Bir çocukta ise çok şiddetli bir azalma oluyor. Bunun bilimsel bir açıklaması var. Yoksa Başbakan Erdoğan böyle söyledi de oldu diye değil. Biz o hesabı yaparken Erdoğan Başbakan değildi. Peki, gelişmiş, örneğin Kuzey ülkelerinde durum nasıl? V.A. Nüfus artışını iki çocukla sağlayabiliyorsunuz. Çünkü yaşam kalitesi daha yüksek. Sizce bu mobil telefonlar dünya çapında neden bu kadar rağbet gördü? V.A. Eski telefonlarınız işyeriniz ve evinizin telefonuydu. Bizler sizi bu tellerden kurtardık. Şimdi bu benim ya da arkadaşımın cep telefonu diyorsunuz. İyi de kadına ait cep telefonuna kocası cevap verebiliyor. Ya da tersi. O zaman bu kişiye özel cep telefonu olma niteliğini kaybetmiyor mu? V.A. Bu olur mu olmaz mı diye cevap versem sosyolojik olarak bir irdelemede bulunmuş olacağım. Aile içinde karı koca birbirlerinin telefonlarına cevap vermek istiyorlarsa ben buna müdahale edemem ki... Aile içinde nasıl disiplin sağladıysanız öyle olur. Kocanız telefonunuza cevap verdiğinde bir kere kızarsanız bir daha yapmaz sanırım. TeliaSonera’nın Nepal gibi görece kuş uçmaz kervan geçmez bir ülkeye girdiğini biliyorum. Bu operasyonun nedenini anlatır mısınız? V.A. Nepal, nüfusun 26 milyon olduğu, mobil telefon şebekesinin olmadığı ve hem gelir hem de abone bazında büyümenin çok yoğun yaşanacağı ender ülkelerden birisi. Bu tür girişimlere baktığınızda avantajlıysa ve gelecek için potansiyel görüyorsa TeliaSonera’nın gözü karadır. Zaten bu gözü karalığının sonucunda bu şirketler yaratıldı. Zaten bu işleri birilerinin yapması gerekiyor. Biri o işe girmezse zaten öbürü giriyor. Biz de bu fırsatları kaçırmamaya çalışıyoruz. Peki, başka avantajlı ve potansiyeli olan ülkeler hangileri? V.A. Uzak Asya’da Myanmar (eski adıyla Burma) potansiyel ülkelerden birisi. Orada mobil operatör yok ama nüfusu 50 milyon dolayında. Ülke cunta rejiminden yarım yamalak da olsa biraz kurtuldu. Şu anda Myanmar’ı Kuzey Kore’yle bir tutamazsınız artık. Bu tür uzak ülkelerin şöyle bir avantajı da var: Nedense TeliaSonera’nın yarattığı imaj, özellikle de kurumsal yönetim ilkeleri anlamında, bu ülkelerin TeliaSonera’yı direkt olarak davet etmelerini de sağlıyor. Gelin, gösterin, yapın, çalıştırın, diyorlar. Bu son on günde dokuz ülke ve on bir şehirde, 61 sunum ve toplantı yaptık; 171 yatırımcıyla görüştük. En son gün bendeki hissiyat şuydu: “Ne güzel. Kazakistan’ın tanınılırlığına katkıda bulundum.” ERDEM, 2 GÜNLÜK İZİNLE CENAZEYE KATILDI AKP’Lİ YÖNETİCİDEN ŞAFAK PAVEY’E NEFRET SÖYLEMİ Tutuklu tuğgeneral annesini kaybetti İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 13 yıl 4 ay hapis cezasında çarptırılan emekli Tuğgeneral Kasım Erdem, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden 2 günlük izin alarak annesinin cenazesine özel izinle katıldı. Erdem’in önceki gün yaşamını yitiren annesi Fahriye Erdem (83), dün Selimiye Camii’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Taziyeleri kabul ederken üzgün görünen Kasım Erdem, annesinin tabutunu cenaze arabasına kadar taşıdı. Cenaze törenine 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yalçın Ataman da katılırken Balyoz davasından tutuklu bulunan askerler “Silivri’deki Silah Arkadaşları” imzasıyla çelenk gönderdi. Edirne Keşan 4’üncü Mekanize Tugay Komutanı görevini sürdürürken Balyoz davası kapsamında tutuklanan ve geçen ağustos ayında Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla emekli edilen Tuğgeneral Kasım Erdem’e Balyoz davasından 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kasım Erdem, Ekim 2011 tarihinde Hasdal Askeri Cezaevi’nde beyin kanaması geçirmişti. Uzun süre GATA’da tedavi gören Erdem, Balyoz davası duruşmalarına katılamamıştı. ‘Allah bir bacağını almış sen hâlâ...’ ‘Sizde vicdan yok mu?’ Beşiktaş’taki Atatürk Heykeli önünde bir araya geldi. Burada grup adına konuşma yapan, Tuğamiral Nadir Hakan Eraydın’ın kızı Cansu Eraydın, “ Asıl üzüntü, kötülerin zulmü değil, iyilerin sessizliğidir” dedi. Nurgün Özelçi ise, kardeşinin şu ifadelerini aktardı: “Bir kişi aynı anda ve kilometrelerce uzakta farklı yerlerde bulunabilir mi? ‘Sınır Tanımayan’ sahtekarlar, böyle bir sahtelikle hayatlarımızın 18 ayını çaldınız ve çalmaya devam ediyorsunuz. Siz de vicdan yok mu?” alyoz davası sanıklarının eşleri ve yakınlarından oluşan Vardiya B Bizde Platformu, davada verilen 1620 yıllık cezaları protesto etmek için her hafta yaptıkları “Sessiz Çığlık” eylemi için bu hafta da Haber Merkezi AKP Malatya İl Gençlik Kolları MYK Üyesi Melik Birgin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey’e, “Allah bir bacağını almış, hâlâ küfürden uyanmazsın, nedir bu inatçılık!” diyen bir tweet attı. Pavey, Birgin’i bir mektupla Başbakan Tayyip Erdoğan’a şikâyet etti. Pavey, mektubunda Erdoğan’a “her türlü nefret söylemine dur denilmesi için” çağrıda bulundu. Pavey, “Hiç görmediğim birinin, küfür uykusuna devam ettiğimi söyleyebilecek cüreti bulabilmesi, muhtemelen bunu söylemiş olmasından kazandığı sosyal itibardır. Ancak bu destek kendisine ilahi günahları, bedensel cezayla tehdit edebileceği kibri verebilir. Bu arada Tanrı’ya şükür ki, bu itibarı paylaşmıyoruz” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Twitter’da yaptığı açıklamada Birgin’in AKP’den ihraç edileceğini belirterek “Umarım Pavey’den bizzat özür diler. Ancak kişi, AKP üyesi olduğu için Sayın Pavey’den özür diliyorum” ifadelerini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle