16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 TÜİK verilerine göre Türkiye son üç yılın en düşük büyüme performansını gösterdi Büyümede soğuk duş talep daralması, İç talep daraldı İç yatırmların azalması ve ihracatın büyümeye katkısının azalması nedeniyle ekonomi yılın üçüncü çeyreğinde sadece yüzde 1.6 büyüdü. Beklenti yüzde 2.5 büyüme olacağı yönündeydi. Çıkmaz Sokak... Başbakan Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’ye yaptığı uyarının içeriğini bilmiyoruz. Bildiğimiz, Mursi’nin hafta sonu tepki çeken diktatoryal yetkilerine ilişkin kararnameyi geri çekmesinin yetmediği. Muhalifler, şeriatçı antidemokratik düzenlemeler içeren anayasa referandumunun geri çekilmesine yönelik bugün bir büyük gövde gösterisi, tepki eylemini daha yapmaya hazırlanıyor... Büyük olasılıkla TC Başbakanı, iktidarının devamı adına Mısır Cumhurbaşkanı’na insan hakları, demokrasi açılımlarında verilen sözlerin tutulması uyarılarını yapıyordu. Belki de Mursi’nin kendi yetkilerini diktatoryal çizgide katlayan kararnameyi geri çekmesinde katkısı olmuştu. Koşulları, doz ve üslupları çok farklı gibi gelse de yönelişleri çok paralel amaçlar adına yürünen yolda, aynı günlerde Türkiye’de de anlamlı gelişmeler, tartışmalar gündemdeydi... Meclis Anayasa Komisyonu’na, özünde Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğunda, Türkiye’ye özgü başkanlık düzeni içinde oturmasını amaçlayan taslak metin saatli bomba gibi düşmüş, aylar yıllardır yürütülmüş komisyon çalışmalarını suya düşürmüştü. AKP bu çıkmaz sokakta önerdiği başkanlık sistemi ile birlikte uzlaşılmış anayasa maddeleri değişimlerinin birlikte referanduma götürülmesi önerisi noktasına gelmişti... Türkiye’nin yerleşik parlamenter düzeni içinde, Cumhuriyet’in kuruluş koşulları ile de uyumlu sistem bir kenara atılıp, konfederal yapılanmalarda birleşmelerle bir araya gelinmiş ülkelerin başkanlık sistemlerinin işleyişinin anahtarı güçler ayrılığı, mutlak yargı bağımsızlığı, güçlü ve özerk kurumları, merkez ve yerel meclisleri, seçiliş dengeleri rafa kaldırılarak tek kelime ile “diktatoryal” güç sağlayacak Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi pazarlaması neyin nesi? Mursi’nin Mısır’daki şeriatçı diktatoryal gücü öznel koşulları ile çakışmasa da, Türkiye koşullarında demokratikleşme olarak mı yutturulacak? Bizde Mısır’daki kadar etkin, meydanlara taşmış, güçlü muhalefet eylemlerinin yaşanmayacağına mı güvenilecek? Ölçü Mısır yargısının susturulmaya karşı duruşu, bizde AKP’nin 12 Eylül referandumu ile iktidar gücü denetimine teslim alınışı mı?.. ??? Ergenekon yargılamasında yandaşı, güdümlü medyası tetikçiliğinde yıllar süren suçlamalar, karalamalar eşliğinde, itirafçı, gizli tanıklar ağırlıklı birleştirilmelerle milyonlarca sayfalık dosyalar, birbirini tanımayan, birbirinin karşıtı sanıklar, yargılamalar birleştirildikten sonra savunma tanıkları bile dinlenmeden, savunmaya dakikalı kısıtlamalar konularak, belgelerinin aralıksız okunması yıllar alan bir yargılamada karar aşamasına nasıl, neden geçilir? Somut terör örgütü suçlaması üzerinden kişilerle ilişkilendirilmiş hiçbir delil sunulmadan, dünyada belki çok ağır diktatoryal yönetimlerin, darbe hukuku uygulamalarında bile bu boyutlarda şekilsel çıplak savunma hakkı kullanılmadan karar sürecine geçilebilmesinin örneği yoktur. Bizim evrensel hukuk normlarına uymadığı için yasa ile kaldırılmış ancak görev süreleri karar sonuçlarına kadar uzatılmış özel yargımızda yaşanıyor... Sınırlı ölçülerle de olsa suçlamaların toptancılığı, tutuklulukların haksızlığı, kişilik hakları içinde suçceza ilişkilerinin somut kanıtlarla gösterilmemiş olması bağlantılı gerçekler, hakhukuk ihlalleri kamuoyuna yansımaya, toplumun vicdanını acıtmaya başladı ya... Balyoz davası örneğinde yaşandığı üzere, suçlamalar cephesi kanıtları konulmamış olsa da senaryoları ile tamam, savunmalar cephesinin savunma hakkı, ayağı yok sayılarak karar aşaması sürecine geçiliyor... Hakhukuk işletilerek Ergenekon davasının tamamlanması şansı olamayacağına göre, insan hakları gasplarının bugünün sıcak gündeminden düşürülmesinde tek yol, davayı haksız ön tutukluluklarla da, iddianame ile de ilişkilendirecek cezalarla davanın ilk karar sürecini tamamlamak, günü kurtarmanın da tek yolu olabilir... Öncelikle bu ağır bedeli ödeyen tutuklututuksuz sanıklar başta, hukukçuların, çok sayıda demokratik kuruluş, siyasi partinin 13 Aralık Silivri’de, yargılama salonunda, önünde buluşma çağrılarını bir genel dayanışma çağrısı ile sınırlı olarak okumamalıyız. Aylar, yıllar süren bir kamuoyu güdülemesinde en temel insan hakları gasplarına, hukuk devleti düzeninin katledilişine karşı duyarsızlığın ayıplarını kapatmada uyanışın, duyarlılığın, anlamlı bir küçük ilk adımı olarak da görebiliriz... İktidarları geç kalmadan, iktidarlarının elinde olan bağımsız yargı, hukuk devleti düzeni işleyişine ilişkin acil sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidir. Geç kalmadan sivil diktatoryal eğilimlerinden arınmalı, eksikli de olsa demokrasi geçmişi, geleneği olan Türkiye’de, Mısır’da Arap baharı ülkelerinde bile tutturulamayan, tersine çıkmaz sokaklardaki yürüyüşlerden vazgeçilmelidir... Sanayi üretimi dip yaptı Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.7 oranında azalışla 130.7 değerini aldı. Sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 3.6 oranında azalış gösterdi. Ekonomi Servisi Ekonomik büyüme, yumuşak inişten sert inişe döndü. Üçüncü çeyrekte ekonomik büyüme yüzde 1.6 ile sınırlı kaldı. İç tüketim azalırken özel sektör yatırımlarda frene bastı, büyümeyi devlet ayakta tuttu. İnşaat ve sanayideki soğuma dikkat çekti. Türkiye, ekonomide gaz ve fren tartışmalarının ön plana çıktığı yılda yumuşak inişten sert inişe doğru yönelmeye başladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) 2012 üçüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı. Türkiye ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1.6 büyüdü. Büyüme yüzde 2.5 seviyesindeki beklentilerin altında kaldı. Böylece yıl başından bu yana üç çeyreklik büyüme sadece yüzde 2.6 olurken yıl sonundaki yüzKişi başına de 4’lük orta vadeli mali progGSYH değeri Eylül ram beklentilerinin yakalan2012 itibarıyla son bir ması neredeyse imkânsız hayıllık dönemde, bir önle geldi. Mevsimsellikten ceki dört çeyreklik döneÜçüncü çeyrek verisiyle arındırılmış veri yüzde 1.9, me göre 269 dolar azalışla aynı anda gelen sanayi üretakvim ve mevsimsellik et10 bin 327 dolara geriledi. timi verisi de yüzde 5.7 ile kisinden arındırılmış veri Kişi başına düşen GSYH, beklentilerin çok üzerinde dolar bazında gerilerken cari ise yüzde 0.2 büyümeye fiyatlarla artış gösterdi. Eylül bir daralmaya işaret edinişaret etti. 2012 itibarıyla son bir yıllık ce, yıl sonu hedeflerinden Sektörler bazında badönemde (2011 yılı 4. çeyrek ciddi şekilde uzaklaşılkıldığında, büyümeye en ile 2012 yılı 1, 2 ve 3. çeyreği mış oldu. çok katkı vermesi beklekapsayan dönem) cari fiyatlarla Verinin ardından öne nen sektör olan imalat saGSYH bir önceki 12 aylık döçıkan soru, Merkez Bannayiinde, sadece yüzde neme göre yüzde 11.7 oranınkası’nın bu anlamda ge1.3’lük büyüme geldi. 9 da artışla 1 trilyon 398 milyar lecek toplantıda faiz inaylık imalat sanayii bü565 milyon TL düzeyinde gerdirimini hangi düzeyde yümesi yüzde 2.8 oldu. çekleşti. 2010 4. çeyreği ile tutacağı ve kredileri canTarım sektörü yüzde 2.9 2011 1, 2 ve 3. çeyreğinden landırmak adına zorunlu ile büyümeye katkı sağlaoluşan bir önceki yıllık dökarşılıklarda bir indirime dı. 9 aylık tarım büyümenemde cari fiyatlarla GSYH gidip gitmeyeceği oldu. si yüzde 3.3 oldu. Önceki değeri, 1 trilyon 252 milyar BGC Partners Başekoyıllarda ekonomiyi taşıyan 625 milyon TL düzeyinde nomisti Özgür Altuğ, veribulunuyordu. Eylül 2012 sektör olan inşaat sektörü, itibarıyla GSYH’deki bu lerin ardından gelecek topvergi, harç, KDV tartışmalaartışla birlikte, kişi balantıda faiz indirimine kesin rı tedirginliğiyle soğumaya şına düşen gelir bir gözüyle baktıklarını söyledi. devam etti. İnşaat sektörü önceki yıla göre HSBC Portföy Stratejisti Ali üçüncü çeyrekte yüzde 0.4 bü1953 TL artışla Çakıroğlu, beklenenin altında yürken 9 ayda büyümeye sadece 18 bin 716 gerçekleşen 3. çeyrek büyümeyüzde 1 katkı sağlayabildi. Sanayi üretimi yüzde 5.7 düştü GSYH 269 dolar azaldı Yıl sonu hedefine ulaşmak hayal sinde özel sektör yatırım harcamalarında kaydedilen sert gerilemenin etkili olduğunu belirtti. Çakıroğlu, “Özel sektör yatırım harcamaları geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 11.1 azalırken bunda yüzde 14.7 azalan makine teçhizat yatırımı etkili oldu. Bununla birlikte özel tüketim harcamaları da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.5 azaldı” dedi. TBank Başekonomisti Veyis Fertekligil, sadece Merkez Bankası’ndan faiz düşüşüne devam etmesini istemenin büyüme açısından rasyonel bir çözüm olmadığını belirtti. Fertekligil, üçüncü çeyrek büyümesinin oldukça düşük geldiğini ve ekonomik yavaşlamanın bu yılın üçüncü çeyreğinde de artarak sürdüğünün ortaya çıktığını belirtti. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, “Yumuşak iniş düşünüldüğünden sert oluyor. İç talepteki artışın eksiye dönmesi iç pazarda yaşanan sıkıntıları açık bir biçimde Sanayi üretimi ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.7 oranında azalışla 130.7 değerini aldı. Sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 3.6 oranında azalış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 yılı ekim ayı Sanayi Üretim Endeksi’ni açıkladı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2012 Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre; madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3.9, imalat sanayii sektörü endeksi yüzde 5.9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi de yüzde 5.1 azaldı. Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2012 yılı Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.9, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi de bir önceki aya göre yüzde 2.6 azaldı. Ekim ayında sanayi üretimi sektörel bazda değerlendirildiğinde, 23 alt sektörde üretimin gerilediği belirlendi. TL oldu. göstermektedir” diye konuştu. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, son çeyrekte ekonominin hareketleneceği beklentisinde olduklarını ancak ekim ayında sanayi üretiminin yüzde 5.7 azalmasının ümit kırıcı olduğunu, Türkiye’nin 2012 için öngörülen yüzde 3.2’lik büyüme oranını yakalayabilmek için, son çeyrekte en az yüzde 4.55’ler civarında büyümesi gerektiğini belirtti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, büyüme rakamları ve sanayi üretimi verilerini, “AKP hayal peşinde koşarken ekonomi çakıldı” sözleriyle değerlendirdi. 300 Türk işsiz kalacak Ekonomi Servisi Amerikan otomobil üreticisi General Motors’a ait Opel, 2016’dan sonra Bochum’daki fabrikasında araç üretmeyeceğini duyurdu. Opel dönem başkanı Thomas Sedran Alman Haber Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, Bochum’daki fabrikada üretimin duracağını ancak lojistik ve bazı diğer bölümlerin kalacağını ifade etti. Ürün dağıtım merkezinde çalışanların sayısının artabileceğine dikkati çeken Sedran, Bochum’da Opel’in temsil edilmeye devam edileceğini belirtti. AA’nın haberine göre, yaklaşık 50 yıldır Bochum’daki fabrikada üretim yapan Opel’in bu kararıyla 3 bin civarında kişi işsiz kalacak. Bunlardan yaklaşık 300’ünün Türk işçileri olduğu dile getiriliyor. Opel yetkilileri; Kuzey Ren Vestfalya eyalet temsilcileri, Bochum kent yöneticileri ve işçi sendikalarıyla haziran ayından bu yana görüşmelerine devam ediyor. Yunus: Yoksulluk yardımla çözülmez, gizlenir Ekonomi Servisi Nobel Barış Ödüllü Ekonomist Prof. Dr. Muhammed Yunus, sosyal yardımların ve bağışların önemli olduğunu fakat bunların sürekli olmasının insanlık onuru açısından sakıncalı olduğunu belirtti. Mikrokredinin mucidi olarak da tanınan Yunus, “Sosyal yardım ve bağışlarla yoksulluk sorunu çözülmez, gizlenir” diye konuştu. Okan Üniversitesi’nde kurulan Muhammed Yunus Uluslararası Mikrofinans ve Sosyal Girişimcilik Merkezi’nde “Mikrofinans ve Sosyal Girişimcilik Dersi” veren Yunus “Bangladeş’te 8 milyon 400 bin kişiye kredi veriyoruz. Bunların yüzde 97’si kadın. Kredi alan kadınlar, ailelerine ve iş hayatına erkeklerden daha faydalı oldu” dedi. Prof. Dr. Muhammed Yunus: Yardımlar bir yere kadar. Eğer verdiğiniz yardımı bir sosyal girişimcilik projesine çevirirseniz asıl sorunu çözmüş olursunuz. Küresel eşitsizlik ve yoksulluk hüküm sürerken adaletten, barıştan, vicdandan söz etmek mümkün değil. Dünyada 1 doların altında geçinenlerin sayısı 1987’de 1.2 milyar iken bugün 1.5 milyara ulaşmış, 2015 yılında ise 2 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bugün dünya nüfusu 7 milyara yakın. Yoksul sayısının dünya nüfusuna oranı % 20. 2015’te dünya nüfusunun 8 milyar olacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda yoksul nüfus oranı 25’e çıkacak. Dünyanın zengin ülkelerinde yaşayanların yüzde 20’lik zengin kesiminin geliri, yoksul ülkelerde yaşayan yüzde 20’lik kesimin gelirinden 1960’ta 30 kat fazla iken 1997’de bu 74 kat, bugün ise yaklaşık 100 kata ulaşmış durumda. Dolayısıyla bu denli yoksulluk varken toplumların sömürülmemesi, ucuz asker olmaması, savaşlara ve iç karışıklıklara düşme mesi mümkün değil. Dünyanın dengesi için umut bağladığımız Çin’in bu büyüme hızını istikrarlı biçimde devam ettirdiği takdirde bir asır sonra ancak ABD gelirine ulaşacağı öngörülmektedir. Bu zenginlikte eşitsizlik ve yoksullukta çaresizlik ABD’yi şımartmakta, dünyayı yöneten ve sömüren ülke olarak tarih sahnesinde kötü oyun oynamasına sebep olmaktadır. Ülkemizde durum ise hiç de iç açıcı değildir. 2011’de günlük harcaması 4.3 doların altında bulunan nüfusun oranı yüzde 2.79’dur. Ağustos 2012 dönemi itibarıyla işsiz sayısı yaklaşık 2.5 milyondur. İşsizlik oranı ise yüzde 8.8’dir. Küresel Eşitsizlik ve Gelir Paylaşımında Adaletsizlik (Geçen yılın aynı dönemine göre binde 4’lük bir azalış olması ile sevinmeyelim.) En zengin yüzde 20 toplam gelirin yüzde 46.4’ünü alırken, en az gelir elde eden ilk yüzde 20 ise yüzde 5.8 pay alıyor. Nüfusun yüzde 60’ı toplam gelirden ancak yüzde 31.7 pay almaktadır. Görüldüğü gibi en zengin yüzde 20, nüfusun yüzde 60’ından yüzde 14.7 daha fazla gelir elde etmektedir. Aslında borçlanarak sağladığımız refahın neredeyse yarısını nüfusumuzun 1/5’i alıyor. İnsan hakları tüm insanların yararlandığı hakları kapsar; bu haklarla insanın saygınlığının ve insanlar arasındaki eşitliğin tanınması sağlanır. Peki bu küresel eşitsizlikle ve yoksulların artmasıyla mı insan hakları sağlanacak? Hayır, insan hakları kâğıt üzerinde kalıyor. Zenginlerin yaratılan gelirden daha fazla pay almasını sağlamak için savaşlar yapılıyor, ajanlar o ülkeden bu ülkeye cirit atıyor, iç karışıklıklar yaratılıyor, insan hakları ayaklar altına alınıyor. ABD zenginliğine zenginlik kat sın diye Ortadoğu perişan edilirken, bizim ülkemizde de milli refleks göstererek küresel eşitsizliği vurgulayan yurtseverleri hapishanelere atarak önündeki engelleri ortadan kaldırıyor. Bunun yapılmasına da yoksul, yaşam derdine düşmüş ve muhafazakâr halkımızın istismar edilen oyları ile iktidara gelenler en ateşli biçimde aracılık ediyor. Ancak unutulan bir şey var: Haksızlığa uğrayanların evrene gönderdikleri enerjinin nasıl bir maddeye dönüşeceği! Sevgi ve barıştan uzak bir yaşamı insanlık için reva gören Amerika ve de onun yörüngesinde olanlar evrendeki bu enerjiden nasiplerini almayacaklarını düşünmesinler! Aydınlık ve barış dolu bir evren yaratmak ve küresel eşitsizlikten kurtulmak için öncelikle bizim ülkemizde önemli adımlar atmalıyız. Bilim, akıl, sevgi ve vicdan için yatağımızdan kalkmalı, evreni kucaklamalıyız. Tüm insanlar için... THY, 4.7 milyar dolarlık 15 Boeing daha alıyor Ekonomi Servisi Boeing ve Türk Hava Yolları (THY), toplam liste fiyatı 4.7 milyar dolar tutan, 15 adet 777300ER uçağı için kesin sipariş sözleşmesi imzaladı. İki şirket arasında ilk kez geçen ekimde duyurulan anlaşma, aynı zamanda THY tarihinin en yüksek değerdeki uçak siparişi özelliğini taşıyor. THY’nin anlaşma kapsamında 5 uçak için de opsiyonlu sipariş hakkı bulunuyor. Son sipariş edilen 777’ler, THY’ye birçok yeni destinasyona uçabilme olanağı sağlayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle