19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2012 SALI 6 HABERLER Avukat Sezer, Başbakan’ın Başbuğ hakkındaki suçlamaları ‘insafsız’ olarak değerlendirdiğini anımsattı: Erdoğan tanık olsun HATİCE TUNCER İktidarın Çarmıhında Medya Patronu Milliyet’te ilgiyle izlediğim iki yazar kapının önüne kondu. Eposta kutularında, yeni genel yayın müdürleri Derya Sazak’tan gelen bir elektronik postayı okuduklarında, artık orada çalışmadıklarını anladılar. İki çalışan daha atıldı, başka birileri daha işlerinden olabilir. Medya plazalarında eskiden, giriş kartlarının bloke edildiğini gördüklerinde, işten atıldıklarını anlardı çalışanlar! Bu ahlaksız uygulama sürüyor mu bilmiyorum. İşini kaybetmek hoş değil. Gazetelerde kimsenin işine son verilmez diye bir kural yok. Verimsiz çalışma, tembellik, çalışma arkadaşlarının sırtında yük olma, işten atma nedenleri arasında olabilir. Çalışanların vicdanlarına kabul ettirilemeyen işten atmalara şüphesiz kesin karşı çıkmak gerekir. Patron “vay kârım azalıyor” diye de çalışan çıkaramaz, çıkarmamalı. Gazeteciler sendikal örgütlenmemişse patronun işten atmaları daha kolaydır. “Babıâli”de durum budur! Milliyet’te işten atılan iki yazarın özelliği farklı. Ne verimsizdiler, ne kaytarmacı. Tam terine, işlerini yazarlık şanına, gazeteciyazar vicdanına uygun pekâlâ iyi yapıyorlardı! Metin Münir, medyanın en özgün ve kaliteli yazarlarından, süzülmüş insanlarından biriydi. Araştırı, bilgilendirici, yeri geldiğinde ve gerektiğinde de uyarıcıydı... içine girdiği konuyu iyi anlamadan, araştırmadan yazmazdı. Metin Münir ne diyor, merak ederdim. Semih İdiz de dış politikayı izlerdi. Her iki yazarın ortak yönü, özellikle son yazılarında arada sırada iktidara eleştirel yaklaşmalarıydı. Oklarını, dış politikada ülkeyi savaşa sürükleyebilecek ağır hatalara yöneltiyorlardı. Henüz Milliyet’in internet sitesinde varlarken, son bir aylık yazılarına şöyle bir göz atın, ne demek istediğimi anlarsınız. ??? Gazetenin yeni patronu, Beşiktaş’ı borca harca batırdıktan sonra, ödül olsa gerek, Futbol Federasyonu Başkanlığı’na seçildi. Futbol Federasyonu sözde özerktir. Ama oraya iktidarın işaret etmediği birisini seçmek, deveye hendek atlatmak kadar imkânsızdır. Milliyetin patronu Demirören bir işadamıdır! Ne yazık ki işadamları neredeyse bütün futbol kulüplerini yönetiyor. Futbol ile ticaret arasında ne kadar sıkı bağların olduğunu anımsatmak, okura hakaret olur! Patron, Doğan Medya’dan iki gazeteyi, Milliyet ve Vatan’ı satın alarak medya patronluğuna da soyundu. İşadamlığı, futbol kulübü yöneticiliği, futbol federasyonu yöneticiliği, medya patronluğu: Bu şu demektir: İktidarla, siyasetle kucak kucağa, al takke ver külah. Yani işadamının siyasete bu kadar çok, dahası göbekten bağımlılığının ağır bir faturası vardır: Medyayı iktidarın borusuna göre ayarlamak... Bu kaçınılmazdır, içinde bulunduğun koşulların emridir... Asla dışında kalamazsın... Kaldı ki, medya patronu olmayan veya doğrudan iktidarın kontrol etmediği sermayenin üzerinde bile bu kadar ağır baskılar varken... Örneğin bu iktidar TÜSİAD’ı ve patronlarını, bir kaşık suda boğacak ortamı ararken... Aydın Doğan’ı doğduğuna pişman etmişken... İktidarın medya üzerinde baskıları sürerken... Tek bir bağımsız ve özgür program bırakmazken TV’lerde. Medya Mahallesi’ne bir hükümet komiseri atamak durumunda kalırken, korkudan veya emirle... (Neden Ayşenur’u özgür bırakmazlar, hükümet komiserine de örneğin ‘karşı mahalle’ gibi tek başına bir “denge programı” yaptırmazlar! Hey CNNTürk!) Durum böyleyken medyada, FF Başkanıişadamımedya patronu özgür mü kalacaktı! O FF Başkanlığı’na sıçrayarak bağımlılığı baştan kabul etmiştir! Dolayısıyla, gazetelerinde yazar ve çizerleri hizaya getirecek önlemlerin alınması, iki vicdanlı yazarın işine son verilmesi ve geri kalanlarına da örnek olması şaşırtıcı değil. Soru şu: Acaba 2+2 işten çıkarma, canavarı doyurmaya yetecek mi? O hep aç geziyor da! Burada sıradan bir işe son vermekten bahsetmiyoruz; sahneye konan siyasal kafa kesmecedir! Yıllardır medyada yaşadıklarımız varken... içeriye onlarca gazeteci atılmışken... basın özgürlüğü lafı bir diktatörün kalesinde bayrak olarak sallanırken... Türkiye dünyada basın özgürlüğü ve demokrasi ölçümünde, çamurlar içinde yuvarlanırken... Her kim ki 28 Şubat’ta andıçlanan ama asla işsiz kalmamış ve o günden bugüne krallar gibi eller üzerinde tutulan 35 kişinin hesabını hâlâ gündeme sürüyorsa... Hangi özgürlükler kısıtlanıyormuş, işte Orhan Bursalı istediğini yazmıyor mu, muhalif gazeteler çıkmıyor mu, ülkede hangi demokratik hak ve özgürlük eksik.. diyorsa... Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen AKP İstanbul Milletvekili, eski Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı emekli Tümgeneral Şirin Ünal, “Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un darbe planları içinde bulunduğuna ilişkin bir duyumu olup olmadığı” sorusu üzerine “Bu soruya amiri olan Sayın Başbakan cevap verebilir” dedi. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un avukat İlkay Sezer, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Başbuğ hakkındaki suçlamaları “insafsız” olarak değerlendirdiğine dikkat çekerek Başbakan’ın savunma tanığı olarak dinlenilmesini talep etti. Davanın dünkü 254. duruşmasında Başkan Hasan Hüseyin Özese, Başbuğ’un da aralarında bulunduğu İrtica ile Mücadele Eylem Planıİnternet Andıcı dosyası sanıklarının savunma tanığı olarak çağrılmasını istediği Ünal, tanık olarak dinlendi. Ünal, Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanlığı görevini yürütürken dönemin Harekât Başkanı Mehmet Eröz’ün yurtdışında bulunması nedeniyle vekâlet ettiğini belirtti.Taraf gazetesinde “Harekât Başkanlığı’na bağlı Bilgi Destek Dairesi’nde Şube Müdürlerinden Dursun Çiçek imzasıyla İrtica ile Mücadele Eylem Planı” hazırlandığına ilişkin haberin yayımlandığı 12 Haziran 2009’da sabah erken saatlerde daireye bağlı şube müdürleri Sedat Özüer ve Ziya İlker Göktaş’ın gelip durumu arz ettiklerini anlatarak “İki subayı Genelkurmay 2. Başkanı’na (Tutuklu sanık emekli Orgeneral Hasan Iğsız) götürdüm. Durumu arz ettiler” diye konuştu. Balbay hakkında takipsizlik İstanbul Haber Servisi Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İzmir Milletvekili, gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König’i “Brecht’in tiyatrosuna hoş geldiniz” anlamında Almanca sözlerle selamlaması üzerine açılan soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Savcılık, 17 Ekim 2012 tarihli kararında “hakaret suçunun oluşmadığına” karar verdi. Davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Balbay’ın 13 Ocak 2012 tarihli duruşmadaki sözleri üzerine yapılan “hakaret” konulu suç duyurusu hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “takipsizlik kararı” verdiğini açıkladı. Silivri Cumhuriyet Savcılığı’nın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin kararında “hakaret suçunun oluşmadığı” kaydedildi. Gazeteciler ayağa kalktı İstanbul Haber Servisi Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), “Gazetecilik için ayağa kalk” gününde Tünel’den Taksim Meydanı’na kadar yürüyüş düzenledi. Gazeteciler, 74 meslektaşının halen cezaevlerinde tutulduğuna dikkat çekerek, “Siyasi iktidar, ‘Sessiz olmazsanız siz de onlar gibi olur, cezaevini boylarsınız’ mesajı veriyor” dediler. Tüm Avrupa’da her 5 Kasım’da “Gazetecilik için ayağa kalk” sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında GÖP, Tünel’den Taksim Meydanı’na dek yürüyüş düzenledi. Tutuklu gazetecilerin fotoğraflarını taşıyan gazeteciler, “Özgür basın varsa, özgür toplum vardır” pankartı taşıyıp, “Ölüm haberi yapmak istemiyoruz”, “AKP elini medyadan çek”, “Zindanlar boşalsın basına özgürlük” sloganları attı. BDP Milletvekili Levent Tüzel’in de destek verdiği eylemde gazeteciler, tutuklu gazetecilerin çıkardığı ‘Tutuklu Gazete’yi de yurttaşlara dağıttı. Gazeteciler adına açıklama yapan GÖP Dönem Sözcüsü Ahmet Abakay, özel yetkili mahkemelerin isim değiştirerek varlığını sürdürdüğünü belirterek, “Bu mahkemelerde adalet ve hukuk değil, hukuksuzluk egemendir. Bu mahkemelerde cezaevlerindeki meslektaşlarımızın yanında gazetecilik faaliyetleri ve mesleğimiz yargılanmaktadır” dedi. Cezaevlerindeki gazetecilerin dışarıdaki gazeteci ve yayıncılar için tehdit unsuru olarak kullanıldığını ifade eden Abakay, “Bu koşullarda basın, düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir otosansür iklimi yaratmıştır. Cezaevindeki gazeteci arkadaşlarımız terörist olarak ilan edilip, itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır” diye konuştu. Uluslararası kuruluşların da Türkiye’de, düşünce ve ifade özgürlüğünün ağır baskı altında olduğunu belirttiğine dikkat çeken Abakay, “Gazetecilerini, yazarlarını, aydınlarını haksız, hukuksuz gerekçe ve uygulamalarla cezaevlerinde tutmak hem ulusal hem uluslararası alanda Türkiye’nin itibarını zedelemektedir” dedi. sırasında kendisinin de bulunduğu” konusunun Iğsız’a sorulması talebini Başkan Hasan Hüseyin Özese reddetti. e sorarsak bilmiyorum diyor’ Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek’in “İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı gördünüz mü” sorusunu Ünal “Benim başkanı olduğum Komuta Kontrol Dairesi’nin dışında bir konu. Ben jet pilotuyum, bilmediğim konularda konuşmam” diye yanıtladı. Avukat Çiçek “Ne sorsak ‘bilmiyorum’ diyor. Soru sormaya gerek yok” diyerek soru sormayı bıraktı. Tutuklu sanık Eröz “Yurtdışında bulunmam nedeniyle bana vekâlet ediyordunuz. Benim sık sık birlikleri denetlediğimi biliyor musunuz?” diye sordu. Şirin Ünal “Evet, sadece benim birliğimi denetlediğiniz için size tavır olarak F16 ile uçuşa gittim, siz de bunu hatırlıyor musunuz” diye karşı soru yöneltti. Savcı Pekgüzel’in, “Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız ve Eldiven” isimli darbe planı iddialarını yöneltmesi üzerine Ünal, “Emrimde çalışan kişileri politikadan uzak tutmaya çalıştım. Askerlik yeminine bağlı görev yapmaları konusunda telkinlerde bulundum. Bu konuları basından duydum” diye konuştu. ‘N avunma tanığı olarak dinlensin’ Avukat İlkay Sezer “Başbakan, İlker Başbuğ hakkındaki suçlamaları ‘insafsız’ olarak yorumlamıştı. Biz de Başbakan’ın savunma tanığı olarak dinlenmesini talep etmiş bulunuyoruz” dedi. İrtica ile Mücadele Eylem Planı adlı belgenin altında imzasının bulunduğu iddia edilen Dursun Çiçek’in “Bir subay böyle eylem planı hazırlayıp, yayınlayabilir mi” sorusu üzerine Ünal “Komuta Kontrol Daire Başkanlığı’nın ilgisinin bulunmadığı bir konu. Bizim ilgimizin bulunmaması böyle bir çalışmanın olduğu ya da olmadığı anlamına gelmez” dedi. Dursun Çiçek’in “12 Haziran günü sizinle birlikte Genelkurmay 2. Başkanı’na (Tutuklu sanık emekli Orgeneral Hasan Iğsız) çıktık” sözleri üzerine Ünal “Ben Bilgi Destek Dairesi’nden iki subayla biri albay biri yarbay olabilir 2. Başkan’a çıktık. Subaylar, 2. Başkan’a gazetedeki haberi gösterip ‘Bizim dairede böyle bir şey hazırlanmadı’ dediler. Komutan da ‘Zaten ben böyle bir emir vermedim’ dedi. Siz yoktunuz” diye düzeltme yaptı. Çiçek’in “Ünal ve 2 subayın Iğsız’a arzı ‘S Bakanlık, PEN, EFJ ve MEDEL Başkanı’nın Balbay ve Özkan’la görüşmesine izin vermedi Yeni dosyalar yolda Başkan Özese, Odatv davasının yanı sıra Oyak Güvenlik yetkililerinin yargılandığı Danıştay’a baskın olayında dellilerin karartılmasına ilişkin davada, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan dosya sanıklarından Tuncay Hacıbektaşoğlu’nun da sanıkları arasında yer aldığı 3 sanıklı “resmi belgede sahtecilik” dosyasının “fiili ve hukuku irtibat” bulunduğu gerekçesiyle birleştirmeye muvafakat istediğini açıkladı. Ergenekon davasında halen 20 dosya birleştirilmiş bulunuyor. Silivri uygulamasını yaşayarak gördüler İLHAN TAŞCI 28 Şubat Soruşturması 40 kişi ifade verdi İstanbul Haber Servisi 28 Şubat süreciyle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında Mehmet Bekaroğlu’nun da aralarında bulunduğu yaklaşık 40 kişi dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek mağdur sıfatıyla ifade verdi. Eski Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak ifadesinde, “1996 yılına kadar komutanlarla uyumlu çalıştık. Doğu Silahçıoğlu gelince, kışkırtmaları, provokasyonları ile uğraştık. 28 Şubat sürecinde usulsüz yaptıkları Atatürk heykelini sırf fiber malzemeden yaptılar. Muhtemelen heykeli yakıp bizim üzerimize atacaklardı. Bunu da bir ihtilal sebebi sayacaklardı. Heykeli yakmasınlar diye 24 saat nöbet tutturdum. Sonra tunç heykeli getirdiler” dedi. ANKARA “Evrensel Hukuk Kuralları ve Hukuk Felsefesi Perspektifinden Türkiye Uygulamaları” konulu toplantı için İstanbul’a gelen Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı (MEDEL) Vito Monetti , PEN Başkanı Eugene Schoulgin, PEN Genel Sekreteri William Nygoord, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König, Adalet Bakanlığı’nın Silivri’deki tutuklu gazetecilerle görüşmeyi engellemesiyle “uygulamayı” yaşayarak gördüler. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile görüşme isteklerini ayrı ayrı ilettikleri bakanlık, yabancı heyet yurtdışına gidinceye kadar yanıt vermezken, heyetin Sevag Şahin mahkeme salonundaBalıkçı’nın ki ziyaret planı da annesi duruşmanın “ileri Ani Balıkçı, tarihe ertelenmesiyle” suya düştü. Bütün bu hazırlıkların telefon trafiği ile planlanmasının ardından yaşanan gelişmeler, katılımcılar ve konferansı düzenleyenlerde “telekulak” kuşkusu doğurdu. İstanbul Barosu ile Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun düzenledği konferansa katılan, yabancı heyet, Balbay ile Özkan’ı da ziyaret etmek istedi. Kendilerine Türkiye’de ev sahipliği yapan kişiler 2 Kasım Cuma günü Silivri’ye gidilmesi halinde hem yargılama ortamının görülebileceği hem de tutuklularla öğlen arasında görüşülebileceğini ilettiler. Avukat Celal Ülgen, yabancı heyetin cuma günü duruşmaya gideceğine ilişkin kimi konuşmaların konferansı düzenleyenler arasında telefonla yapıldığı bilgisini verirken, Ergenekon davasına bakan mahkeme 1 Kasım Perşembe günkü oturumda, ilginç bir şekilde duruşmayı pazartesi gününe erteledi. Bunun üzerine 2 Kasım’da ‘da heyettekiler ayrı ayrı Adalet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü’ne faks çekerek Balbay ve Özkan ile görüşme isteklerini yazılı olarak ilettiler. Ardından telefonla görüşülen özel kalemin “Talebiniz bakanın masasında, en kısa zamanda size döneceğiz” yanıtını verirken akşam saatine kadar olumlu ya da olumsuz yanıt verilmedi. Heyet, Balbay ve Özkan ile görüşemeden Türkiye’den ayrıldı. Avukat Ülgen, durumun normal olmadığını belirterek heyetin Silivri’yi ziyaret etmeye hazırlanmasına ilişkin “Birilerinin kulağına gitmiş kesin. Başka ihtimal tanımıyorum. Çünkü duruşmanın ertelenmesinin nedenini de anlamış değiliz” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Hasan Iğsız’ın acı günü ? İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın annesi Münevver Iğsız’ın dün yaşamını yitirdiği öğrenildi. Hasan Iğsız’ın avukatı yaptığı açıklamada, “Müvekkilim Sayın emekli Orgeneral Iğsız’ın annesi bugün (dün) vefat etmiştir. Müvekkilimin, tutuklu olması nedeniyle hastalığı süresince yanında bulunamadığı annesine karşı son görevini yerine getirebilmesi için mahkeme nezdinde alınması gereken izin işlemleri başlamıştır” ifadelerini kullandı. ‘Öteki olup olmadığımız belli olacak’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Batman’da Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda 24 Nisan 2011’de er Kıvanç Ağaoğlu’nun silahından çıkan kurşunla Ermeni asker Sevag Şahin Balıkçı’nın şehit olmasıyla ilgili davanın duruşmasında anne Ani Balıkçı, “Vereceğiniz kararla öteki olup olma dığımız belli olacak” dedi. Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde görülen davaya anne Ani, baba Garabet Balıkçı ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu katıldı. Balıkçı ailesinin avukatı İsmail Cem Halavurt sanık avukatlarının önceki celsede talep ettiği yayın yasağına tepki göstererek “Bu mahkeme de yayın yasağı olsa Türkiye, Ermeni meselesini konuşmayacak mı? Ya da askerde ölümler konuşulmayacak mı? Bu nedenle yayın yasağının reddini talep ediyoruz” diye konuştu. Mahkeme, çelişkili beyanda bulunan tanık er Halil Ekşi ile sanık Ağaoğlu’nun dayısı olan Bülent Kaya hakkında suç duyurusunda bulundu ve yayın yasağı talebini reddetti. 2. KCK davasına devam edilecek ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’da açılan çoğunluğu avukat 50 sanıklı “2. KCK” davasına bugün Silivri’de devam edilecek. 28 kişinin tutuklu bulunduğu 2. KCK davasında eski milletvekili Mahmut Alınak’ın da aralarında bulunduğu 9 kişi, “3. Yargı Paketi” olarak bilinen 6352 Sayılı Kanun kapsamında adli kontrol önlemleri uygulanarak tahliye edilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle