27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER MHP’nin 10. Olağan Kongresi’nde 6. kez genel başkan seçilen Bahçeli AKP’ye çattı: İkinci fetret devri ? Binlerce partilinin katıldığı kongrede Bahçeli, “AKP zihniyeti kongre salonunda Barzani’yle gurur duymuştu. Az kalsın PKK’yle ve İmralı canisiyle de gurur duyduklarını ilan edeceklerdi” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP’nin 10. Olağan Büyük Kurultayı dün gerçekleştirildi. En son 2003 yılında genel başkanlık yarışı için karşı karşıya gelen Devlet Bahçeli ile Koray Aydın, 9 yıl sonra bir kez daha yarıştı. Geçerli 1214 oyun 725’ini Bahçeli alarak 6. kez genel başkan seçilirken, Aydın 441 oy aldı. Musavvat Dervişoğlu ise 48 oyda kaldı. Partisinin 10. Olağan Kongresi’nde konuşan MHP lideri Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’a yüklendi. Bahçeli, AKP’nin iktidar olduğu 3 Kasım 2002’nin Türk milletinin birliğinde kırılmanın yaşandığı “5. vahim an” olduğunu söyleyerek, AKP ile ikinci fetret devrinin yaşandığını belirtti. Bahçeli, partisinin 2053 ve 2077 hedefleri ile “milli mutabakat” metnini de açıkladı. Bahçeli şunları söyledi: Barzani’yle gurur duymuştu: AKP zihniyeti Barzani’yle gurur duymuştu. Az kalsın PKK’yle ve İmralı canisiyle de gurur duyduklarını ilan edeceklerdi. MHP’nin 2053 vizyonu: Birinci olarak; Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında “lider ülke Türkiye’ye” ulaştıracaktır. İkinci olarak; İstanbul’un fethinin 600. yılı olan 2053 yılında “Süper Güç Türkiye” ülkü ve gayemiz bulunmaktadır. Üçüncü olarak; son yurdumuzda devlet kurmamızın 1000. yıldönümü olan 2077’de, Türkiye’nin dünyaya yön veren bir kutup başı haline gelmesidir. Erdoğan’ın 2071’inde Türk yok: Erdoğan’ın ise 2071 hedefi tamamen aldatma ve asıl manasından uzak kalmıştır. Her şeyden önce, bu gidişle Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıldönümünde Anadolu’da, Allah muhafaza, millet kalmayacaktır. Başbakan’ın 2071 hedefinde Türk milleti, Türk kimliği, Türk vatanı ve Türk yoktur. Okyanus ötesine mesaj: Okyanus ötesine tutunmadan Türk milletinin iktidarını kuracağımızı mutlaka ispatlayacağız. Ülkücü Cumhurbaşkanı, ülkücü Başbakan ve ülkücü Meclis başkanının aynı anda bulunması ve çalışması hayal değildir. AKP 5. önemli kırılma: 3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin iktidara gelişi, bize göre Türk milletinin beşinci yıkım ve muhatap kaldığı tehdittir. Türk milleti AKP yönetiminin altında perişan olmuştur. MHP’ye baston demek ahlaksızlık: Partimize baston, stepne, kuyruk, vagon diyen ahlaksızlığın dibine batmıştır. 9 maddelik milli mutabakat önerisi: Türkiye devleti sokakta bulunmamıştır. Sokağa, teröre ve AKP’ye de teslim edilmeyecektir. Türkiye tektir, ülkesi ve milleti bir ve bütündür. Türkiye’nin kurucusu ve sahibi topyekun büyük Türk milletidir. Türkiye’ye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes; ırk, dil, din ve mezhep farklılığına bakılmaksızın Türkiye’yi kuran Türk milletinin eşit ve saygın fertleridir. Milli varlığımızın temeli bu mensubiyet şuuru ve milli birlik ruhudur ve Türklük üst ve vazgeçilmez kimliğimizdir. Türk milleti varsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ilelebet payidar kalacaktır. Türkiye’nin ve büyük Türk milletinin varlığına Türk milliyetçileri bir, iri ve diri olduktan sonra kimse son ihanet vuruşunu yapamayacaktır. Kimlik Çatışmaları Yaşanırken... ‘Ölümcül Kimlikler’ Amin Malouf’un önemli yapıtıdır. Farklı kimlikler arasındaki çatışmanın “ölümcül niteliğini” anlatır bu yapıtında yazar. (Ölümcül KimliklerAmin Malouf, YK Yayınları.) Türkiye için en büyük tehlike ayrışmış kimliklerin çatışmasıdır ve ülke bu tehlikeye sürüklenmektedir. Atatürk Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, “laik bireylaik toplum” kimliğine dayanıyordu. Uygar, bağımsız kişilikli, akılcı, demokratik toplumun özelliği budur. Bu kimlik ayrımcı değil, birleştiricidir. Çünkü “laik insan”akılcı bir eksenle hareket eder ve ayrımları insan değerlerinin ölçütü yapmaz. Bu “laik bireylaik toplum” kimliği “eşitlikçi, dürüst, çalışkan, yapıcı, dayanışmacı” bir ortak hayatı amaçlar. Atatürk döneminin çok da iyi tanımlanmamış yolu ve yöntemi buydu. Çok partili dönemde ise dönemin lider kadroları bunları çok iyi bildikleri halde kitlelerden oy alma yolu olarak “dinsel ve etnik kimliklere” yaslanmayı seçtiler. Dönemin muhalefet partileri (başta Celal BayarAdnan Menderes’in Demokrat Parti’si) “dindar bireydinsel toplum” kimliklerini yenileyerek iktidara geldiler. Sonra da bu yol iktidara gelmenin kolay yolu oldu. AKP de bu yolla iktidara geldi ve iktidarını sürdürüyor. Ülkenin durumu bugünlerde nereye geldi? ??? Bugün, “laik bireylaik toplum” kimliği her yolla eleştiriliyor, suçlanıyor, ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Suçlama “dindarlıkdinsizlik” üzerinden yapılıyor, kamu hizmetleri, eğitim kurumları gibi her alana “dindar kişidinsel toplum” kimliği yerleştirilmeye çalışılıyor. Dinler, yapıları gereği ayrımcıdır. İslam dini ile Hıristiyanlık ve Musevilik birbirinden ayrıdır. Birlikte yaşamaları egemen din mensuplarının anlayışı ile sınırlıdır. En büyük çatışmalar, aynı dinin ayrı mezhepleri arasında yaşanır. İslam dininde SünniŞii çatışmaları, Irak’ta en kanlı biçimlerde yaşanıyor. Türkiye’de SünniAlevi çatışmasının nelere yol açtığını yaşayarak gördük. Hıristiyanlık tarihinde KatolikProtestan çatışması son yıllara kadar sürüp gidiyor. KatolikOrtodoks karşıtlığı Bizans’ın yıkımında büyük rol oynamıştır. Museviler, kendilerini “seçilmişler” sayar ve öteki dinlerden ayırırlar. Dinsel kimliklerin ayrımcılığı kaçınılmazdır. Türkiye bugün bu karmaşaya sürükleniyor. Bu çok tehlikeli karşıtlığın henüz ayrımına varılmıyor. Etnik köken ayrımcılığı da artık açıkça ortada. ??? Bugün “Kürt sorunu” diye bilinen sorun özünde “etnik kimlik” sorunudur ve böyle olduğu için de kaçınılmaz olarak ayrımcıdır. Ayrı dil, ayrı yerel yönetim yetkileri, ayrı güvenlik gücü, ayrı eğitim konularının tümü de “etnik kimlik” ayrımcılığının örgütlenmesidir ve asıl hedefi de “özerk Kürdistan”dır. Anayasa çalışmalarındaki zorlamalar da bu amaca yöneliktir. AKP iktidarı ise “etnik ayrımcılığı” din çatısı altında birleştirme hedefini gütmektedir, ki dinsel kimlik başka bir eksende ayrımcıdır. Türkiye AKP iktidarında bölünme yolundadır ve çözüm diye gösterilen yollarda birleştiricilik yoktur. Birleştiricilik nerede? ??? Ülkenin birleştirici yolu “ulus olma bütünlüğüdür”. Bir ülkenin tek anadili olur, o da Türkiye’de Türkçedir. Bir ülkede iki anadili olmaz. Olursa o ülke bölünmüştür. Bir ülkede tek din olmaz. Tek mezhep olmaz. Bir ülkede her din olur, her mezhep olur, inanmayanlar da inananlar gibi ülkenin eşit yurttaşıdır. O zaman ülke uygar bir ülke olur. O zaman ülke demokratik bir ülke olur. Birleştiricilik laiklikle olur. Laik birey, her dinden, her mezhepten insana saygılıdır. Hiç birine inanmayan insana da aynı derecede saygılıdır. Laik toplum her dinden, her ırktan, her renkten herkese eşit mesafede saygı duyar, ortak yaşamını paylaşır. Atatürk’ün yapmaya çalıştığı buydu. Ona karşı olmak insanlığın evrensel doğrularını ortadan kaldırmaz. Sadece Atatürk’ü unutturmaya çalışanları “uygar insanuygar toplum” düzeyinden ilkel kabile düzeyine indirir. Türkiye hangi düzeye mi gelmektedir? İşte onu toplumun gidişine bakarak, ülkenin durumuna bakarak siz yanıtlayacaksınız. Söz de sizindir, karar da sizindir, gelecek de sizindir. İBRAHİM ÇİFTÇİ Katliam sanığı MYK listesinde MAHMUT LICALI SİNAN TARTANOĞLU Nevin Alan da kurultayı izledi. Kurultaya yoğun ilgi Partililerin yoğun ilgi gösterdiği MHP kurultayında salonun dışında da binlerce partili kurulan ekranlarla kurultayı izledi. 800’e yakın gazeteci akredite olmasına karşın basına ayrılan alan yetersiz kaldı. Salonda mehteran takımının yaptığı gösteri ilgiyle izlendi. Divan Başkanlığı’na seçilen Tuğrul Türkeş, kurultayı besmele çekerek başlattı. MHP’nin tutuklu vekili Engin Alan’ın eşi Nevin Alan da kurultaya katıldı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) ANKARA MHP’nin yeni merkez yönetim kuruluna, Bahçelievler katliamı ve savcı Doğan Öz’ün öldürülmesi davalarından yargılanan İbrahim Çiftçi girdi. MHP’nin 10. Olağan Büyük Kurultayı’nda 6. kez genel başkanlığa seçilen Devlet Bahçeli, 75 kişilik MYK için 125 kişiden oluşan çarşaf liste çıkardı. Yeni listede eski MYK’de bulunan 37 ismin yanısıra 38 de yeni isim yer aldı. Bahçeli’nin listesinde Divan Başkanlığı görevini de yapan Tuğrul Türkeş 1. sırada bulunurken, Bahçeli’nın kurmayları Semih Yalçın, Sadir Durmaz, Zuhal Topçu, Tunca Toskay ve İsmet Büyükataman gibi isimler de çarşaf listenin ön sıralarında yer aldı. Bahçeli’nin MYK listesinde 1997’de genel başkanlık için yarıştığı İbrahim Çiftçi de yer aldı. Savcı Öz’ün öldürülmesi ve Bahçelievler katliamında idamla yargılanan, her iki davada da beraat eden Çiftçi’nin MYK’ye girmesi dikkat çekti. 1997’de Alparslan Türkeş’in ölümünün ardından Bahçeli’nin genel başkan olmasında önemli rol oynayan Şefkat Çetin’in yanı sıra Bahçeli’nin avukatı Hamit Kocabey de MYK’ye girdi. Bahçeli’ye karşı 441 oy alan Koray Aydın’ın listesinde vekiller Özcan Yeniçeri, Ali Öz ve Seyfettin Yılmaz’a da yer verilirken, her üç vekil daha sonra Divan Başkanlığı’na başvurarak Aydın’ın listesinden çıkmayı talep etti. Avukatı MYK’ye girdi KORAY AYDIN BAHÇELİ VE AYDIN’I DESTEKLEYEN PARTİLİLER ARASINDA GERGİNLİK YAŞANDI Taraftarları sloganlarla atıştı MAHMUT LICALI SİNAN TARTANOĞLU ANKARA MHP’nin kongresinde 9 yıllık bir aradan sonra ilk kez 3 aday yarıştı. MHP kurultayından bazı notlar şöyle: 3 adaylı yarış: Bahçeli ile birlikte 11 aday adayının bulunduğu genel başkanlık yarışında sayı kurultayın başladığı saatlerde 7’ye düştü. Adaylık için “40 delegenin imzası koşulu” nedeniyle 401 imza alan Bahçeli, 71 imza alan Aydın ve 43 imza alan Dervişoğlu aday olabildi. Salonda sigara içildi: Salonda tüm anonslara karşın sigara içildi. Anonslara partililer yu halayarak tepki gösterdi. Salonun duman altı olması üzerine Sağlık Bakanlığı yetkilileri “sigara yasağı” uyarısı yaptı. Aydın’ın salona girişinde arbede: Aydın kendine destek veren üst kurul delegeleri ve partililerle salona girmek istedi. Genel başkan adaylarının kullandığı girişten başka hiç kimsenin alınmaması üzerine Aydın taraftarları ile Emniyet güçleri arasında arbede yaşandı. Sloganlı atışma: Bahçeli ve Aydın taraftarları arasında zaman zaman sözlü gerginlikler yaşandı. Aydın taraftarları, “Bozkurt Aydın”, “Delege uyuma, Koray’a sahip çık” ve “Devletin başına Aydın gelecek” sloganları atarken, Bahçeli taraftarları ise “Hareketin lideri Devlet Bahçeli”, “Devletin başına Devlet gelecek”, “Alparslan Türkeş’in askerleriyiz” sloganları attı. Salon Bahçeli’yi dinledi, Aydın’ı dinlemedi: Bahçeli’nin 2 saat süren konuşmasını sessiz bir şekilde dinleyen Aydın taraftarları konuşma biter bitmez slogan atmaya başladı. Aydın’ın konuşması ise Bahçeli taraftarlarının attığı sloganlarla sık sık kesildi. Engin Alan’ın mektubu okundu: Balyoz davasında 18 yıl hapse mahkum edilen MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın eşi Nevin Alan da kurultaya katıldı. Kurultayda Engin Alan’ın gönderdiği mektup da okundu. TUTUKLU 76 BASIN EMEKÇİSİ İÇİN YÜRÜYÜŞ ‘Gazetecilik için ayağa kalk!’ İstanbul Haber Servisi Tüm Avrupa’da her 5 Kasım’da “Gazetecilik İçin Ayağa Kalk” sloganıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında, Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) öncülüğünde bugün Tünel’den Taksim’e yürüyüş yapılacak. Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Belçika Profesyonel Gazeteciler Birliği (AGJPB) öncülüğünde yarın Avrupa Parlamentosu’nun Brüksel’deki binası önünde Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle eylem gerçekleştirilecek. GÖP tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan tüm kurum ve kuruluşlara karşı, yalnızca protesto etmek değil çözüm için dayanışma ve güç birliğini geliştirmek için çağrı yapıldı. Tünel’de bugün saat 12.00’de toplanacak olan gazeteciler, saat 12.30’da Taksim’e doğru yürüyüşe geçecek. Gazeteciler, tutuklu meslektaşlarının durumuna, TCK, TMK ve özel yetkili mahkemeler sorununa dikkat çekecek. AFP, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin durumunu ve tepkileri haberleştirdi. AFP’nin haberine göre 30’dan fazla ülkede 310 bin kadar gazeteciyi temsil eden EFJ, “Gazetecilik İçin Ayağa Kalk” gününü, tutuklu bulunan 76 Türk gazetecisine adamayı kararlaştırdı. EFJ, AB nezdindeki Türk Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay’a gönderdiği mektupta, “Hükümetinizin gazetecilik mesleğini yaparlarken tutuklanan hapisteki bütün gazetecileri serbest bırakmasını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine aykırı olarak Terörle Mücadele Yasası’nın gazetecilere uygulanmasına son vermesini diliyoruz” ifadelerine yer verdi. EFJ ve AGJPB öncülüğünde yarın Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle AP binası önünde bir eylem yapılacak. Eylemde tutuklu gazetecilerin yazılarından oluşan Tutuklu Gazete’nin İngilizcesi “Arrested Gazette” dağıtılacak. Vardiya Bizde’den ‘Sessiz Çığlık’ Balyoz ve Ergenekon davasında tutuklu askerlerin ailelerinin oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, Sakarya Caddesi’nde “Sessiz Çığlık” eylemi yaptı. Platform üyeleri, Balyoz davasından 16 yıla mahkum edilen ve halen Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Astsubay Cafer Uyar ile sivil memur Güllü Salkaya’nın mektuplarını dağıttı. Vardiya Bizde Platformu’ndan yapılan açıklamada, platform üyelerinin 10 Kasım’da Anıtkabir’i ziyaret edeceği bildirildi. 17 Kasım ve sonrasındaki her cumartesi günü saat 13.0014.00 arasında Sakarya Caddesi’nde buluşma kararı alan platformun, “SilivriHasdal’daki haksızlıklar için sesini duyurmaya” devam edeceği ifade edildi. Zamları protesto ettiler ? İstanbul Haber Servisi Tüm Emekliler Sendikası (EmekliSen) üyesi bir grup, yaptıkları basın açıklamasıyla “zamları” protesto etti. Taksim Meydanı’nda toplanan grup adına konuşan EmekliSen 2 No’lu Beyoğlu Şube Başkanı Mehmet Güneş, yaklaşık bir aydır, “zam haberleriyle uyandıklarını” belirtti. Emekliye, işçiye, kamu çalışanına yüzde 2 ile 4 oranında zam yapıldığını belirten Güneş, ancak tüketim mallarına “sınır tanınmayacak şekilde” zam yapıldığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle