19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR TARABYA ÇEVİRİ BÜYÜK ÖDÜLÜ AHMET ARPAD VE CORNELIUS BISCHOFF’A TÖRENLE VERİLDİ 17 ‘ADALET SİZSİNİZ’ ADLI OYUNUN PRÖMİYERİ İSTANBUL KİTAP FUARI’NDA YAPILDI ‘Avrupa’nın dili çeviridir’ ZEYNEP ALTAY arabya Çeviri Büyük Ödülü’nün bu yılki sahipleri Yaşar Kemal’in kitaplarını Almancaya kazandıran Cornelius Bischoff ve yazarımız gazeteci, çevirmen Ahmet Arpad ödüllerini, önceki akşam İstanbul Alman Başkonsolosluğu’nda düzenlenen törenle, Almanya Federal Cumhuriyeti Devlet Bakanı Cornelia Pieper ve jüri başkanı Prof. Dr. Onur Bilge Kula’nın elinden aldılar. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Başbakan’ın Mısır seyahatine katılması dolayısıyla ödül törenine Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış katıldı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Federal Almanya Dışişleri Bakanlığı, İstanbul Goethe Enstitüsü, Robert Bosch Stiftung ve S. Fischer Stiftung tarafından bu yıl üçüncü kez verilen “Tarabya Çeviri Ödülü”, iki kültür arasında yaptıkları başarılı çeviriler yoluyla düşünsel ve kültürel alışverişi destekledikleri, Almancadan Türkçeye yaptığı tüm çevirileri için Ahmet Arpad ve Türkçeden Almancaya yaptığı tüm çeviriler için Cornelius Bischoff’a oybirliğiyle verildi. Teşvik ödüllerini ise Ayça Sabuncuoğlu ve Johannes Neuner aldılar. Sabir Yücesoy da Literarisches Colloquium Berlin için bir çalışma bursu kazandı. Tarabya Çeviri Ödülü, aynı zamanda Türkiye’de çeviriler için verilen en büyük para ödülü ve bir TürkAlman ortak projesi olarak Diyalog ve Karşılıklı Anlayış İçin Ernst Reuter Girişimi kapsamında yer alıyor. Açış konuşmasını Federal Almanya İstanbul Başkonsolosu Jutta Wolke’nin yaptığı törende konuşan Büyükelçi Eberhard Pohl, Pieper ve Bağış; iki ülke arasındaki diyalog sorunlarının çöCornelius Bischoff (solda), 14 kitabını Almancaya zümünde çevirinin çevirdiği Yaşar Kemal’le kucaklaştı. önemli işlevini vurguladılar. Pieper, “Umberto Eco’nun, Avrupa’nın dili çeviridir, düşüncesine katılıyorum” dedi. Yunus Emre Enstitüsü’nden Prof. Dr. Musa Yaşar Sağlam, “Yaşar Kemal’in 14 kitabını Almancaya kazandıran Cornelius Bischoff, sadece çevirmedi, öteki kültüre kazandırdı. ‘İnce Memed’ muazzam bir başarıdır” dedi. 1933’ten beri ailesiyle Türkiye’de yaşadığını, sokakta oynarken dili öğrendiğini söyleyen Cornelius Bischoff, “Özellikle kendi biyografim açısından bu ödüle sevindim. Türkiye benim vatanım. Tarabya sevdiğim semt” dedi. Onu çok teşvik eden Orhan Peker’i özlemle andıktan sonra, “Yaşar Kemal’i övmek abes kaçar” diyen Bischoff’la salonda bulunan Yaşar Kemal kucaklaştılar. Arpad da konuşmasında “Edebiyat çevirmeni yalnız bir adamdır, tek başına mücadele eder, çok önemli bir kültür alışverişi yapar” dedi. Törene bu ödülün ilk sahibi, gazetemiz yazarı, çevirmen Ahmet Cemal, Türkis Noyan, Zehra İpşiroğlu, Sezer Duru, Can Dündar, Nebil Özgentürk, Kemal Yalçın, Nafer Ermiş, Serin Erengezgin, Cemal Ener, Everest Yayınları Genel Müdürü Sırma Köksal, İstanbul Goethe Enstitüsü Müdürü Claudia HahnRaabe’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda diplomat, çevirmen, yazar, akademisyen, yayıncı ve gazeteci katıldı. T ‘Adalet siyasallaştı’ ? 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, İngiliz edebiyatının son dönem yıldız isimlerinden Jasper Kent’in yanı sıra son dönemde büyük beğeni toplayan Zaytung sitesinin editörlerini takipçileriyle buluşturdu. MELTEM YILMAZ Cumartesi Annem Bir yaradılış efsanesinde dünyanın bir cumartesi sabahı yaratıldığını okumuştum. Herkes gibi cumartesiyi çok seven biri olarak ben de dünyaya geldiğime bir kez daha mutlu olmuştum. Öyle ya, bir cumartesi dünyasıydı bu, cumartesi sevinci yaşatırdı başka günlerde de. Yaşatmadı, yaşatmazmış ve insan bunu gençlik cumartesilerinden başlayarak anlarmış. Selim İleri’nin “Cumartesi Yalnızlığı”nı okuduğumda düşündüydüm bunu. “Yalnızdım, cumartesiydi. Cumartesi tek sevinç günümdü, kötü geçemezdi dost yüreklim, sensiz olamazdım...” dediği zaman öykünün genç kızı. “Cumartesi sevinç günü”mdü, günümüzdü. 1996’da “Cumartesi” şiirimi yazdığımda ise ne sevinç kalmıştı ne de sevinç günü cumartesi: “Kayıp Tanrının Çocukları şiirini yazamadım cumartesi / annem duysa üzülür: Ah oğul gidenler dönmüyor geri!” Şiir “Tanrı aşkına biraz merhamet, biraz mavi, biraz da cumartesi!” dizesiyle bitiyordu. Hepsi bir ve aynı anlama gelen üç şey, merhamet, mavi ve cumartesi. Sonra aradan 400 cumartesi geçti. Kayıp oğulların, kızların, kocaların, kardeşlerin, annelerin, babaların iyice kayıp olduğu 400 cumartesi. Cumartesi Anneleri, ellerinde kayıplarının, kaybedilenlerin fotoğraflarıyla, talepleri yazılı kartonlarla yazkış, soğuksıcak, yağmurçamur demeden, bazen güvenlik güçlerinin baskısına rağmen beklediler. Galatasaray Meydanı’nda ne merhamet, ne mavi ne de cumartesi, yalnızca “Cumartesi Yalnızlığı”nın en koyusunu yaşayan anneler vardı. “399 haftadır her cumartesi günü, İstanbul, Galatasaray Meydanı’ndan kamu vicdanına seslenen Cumartesi Anneleri, 24 Kasım 2012 Cumartesi günü 400. oturmalarını gerçekleştirecekler. Onlar, bu uzun soluklu sivil itaatsizlik eylemini devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltında kaybedilen evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, anne ve babalarının akıbetlerinin açıklanması, sorumluların yargılanması talebiyle sürdürüyorlar. İnsan hakları temelli gazeteciliğin / haberciliğin eksikliği nedeniyle kayıp yakınları seslerini duyurmakta ciddi zorluklar ve önyargılı engellemelerle karşı karşıya kalıyorlar. Sesleri duyulmaz, kendileri görünmez kılınmak istenen kayıp yakınlarının sesinin kamuoyuna ulaşmasına...” Cumartesi Anneleri’nin bildirisi böyle sürüyor. Vicdandan söz ediyorlar hâlâ, iyimserlikle mi desem, saflıkla mı yoksa belki hâlâ bir parçası kalmıştır umuduyla mı, bilmiyorum. Üstelik bu vicdan da “kamu vicdanı”. Ece Ayhan’ın “Kara Kamu”sunun kara vicdanı! Öyle bir vicdan var mı, bütünüyle kuşkudayım! Zaten uzun zamandır vicdan sözcüğünden de kuşkuluyum! Vicdan da artık bir “muktedir alfabesi”nin sözcüğü, kavramı oldu. Muktedirlerin ve onların çizgisindeki bazı “sanatçı”ların, açlık grevindekilere pastalı kutlama çizen karikatüristlerin vicdanı sanıyorum kamu vicdanı oldu artık! “Sivil vicdan”sa ya hiç olmadı ya da “kamu vicdanı” tarafından karartıldı! Bu yıl 31.’si düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, birbirinden farklı söyleşi, panel ve imza etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Biz de fuarda olamayanlar için, etkinliklerden bir seçki derlemeye çalıştık. Fuar dün, İngiliz edebiyatının son dönem yıldız isimlerinden, yazar ve besteci Jasper Kent’i okurlarıyla buluşturdu. “Oniki’den Çarın Laneti’ne Jasper Kent ve Gerçek Tutulması” başlıklı söyleşide yazar, tarihsel kurgu türünde yazma nedenini anlattı: “Ben, araştırmadan çok hoşlanan bir yazarım. Bildiğimiz dünya hakkında yazmak kolay geliyor, o nedenle de tarihsel kurgu üzerinde durmak istedim.” Jasper Kent, “vampir” kullanma nedenini ise şöyle açıklıyor: “İnsanların vampirleri nasıl algıladığı ile ilgileniyorum aslında. İnsanlar vampirleri çekici buluyor bence.” Müziğin yazarlığındaki etkisini şöyle anlatıyor: “Müzik, edebiyatımda beslendiğim kaynaklar arasında doğrudan bir etki sahibi değil. Hatta kitap yazarken müzik dinlemem bile. Ancak kitaplarımda, zamanın geçişini okura iletirken, dönemin önemli müzik adamları ile bağlantıyı kuruyorum.” Fuarda dün, gazetemiz yazarlarından Zeynep Oral ve Ataol Behramoğlu kitaplarını imzaladı. haber mizahı.” ‘Adalet Sizsiniz’ Fuarda dün, bu yılın Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri’ne değer görülen, Ümit Denizer’in yazdığı, Rutkay Aziz ve Taner Barlas’ın rol aldığı “Adalet Sizsiniz” adlı oyunun da prömiyeri yapıldı. Oyuna gelen izleyicilerden biri, hissettiklerini şöyle anlatıyor: “Bugünü yansıtan bir oyun. Günümüzde adaletin nasıl siyasallaştığını bu oyun sayesinde sahnede görüyoruz. Bugün yaşanan haksızlıkları izliyoruz.” Fuarın çok ilgi gören etkinliklerinden biri de, Ataol Behramoğlu, Sevgi Özel ve Günay Güner’in konuşmacı olarak katıldığı “Sözde, Dizelerde, Türkülerde Türkçe” söyleşisi oldu. Fuarda ayrıca, bu yıl ikincisi düzenlenen Ebubekir Hazım Teperyan Ödülü de “Şarkını Söylediğin Zaman” adlı eseriyle bu ödüle değer görülen İnci Aral’a dün düzenlenen törenle takdim edildi. Ayrıca dün gazetemiz yazarları Ataol Behramoğlu, Emre Kongar, Zeynep Oral, Alev Coşkun ve Miyase İlknur kitaplarını imzaladı. Asparagasçılar da fuardaydı Fuarda, asparagas haber üreten internet sitesi “Zaytung”un editörleri de takipçileriyle buluştu. “Zaytung Ekibi Zaytung’u Anlatıyor” başlıklı söyleşide konuşan kurucu Hakan Bilginer, ABD’deki theonion.com’dan yola çıkarak 2009’da kurdukları sitenin gün geçtikçe büyüdüğüne, bugünse yalnızca Twitter’da 450 bin takipçisi bulunduğuna dikkat çekiyor. Bilginer, şöyle devam ediyor: “Zaytung, yazarların internet üzerinden tanıştığı, bu yolla organize olup toplantılarını yaptığı bir yapı. Başta herhangi bir iddiası olmayan amatör bir yapıydı, ancak şu an üzerimizde daha iyisini yapmamız konusunda yoğun bir baskı var. Site için 5 kişilik bir editöryal ekip, önce haber başlıkları bulup ardından altını doldurma yönetimiyle, kolektif bir çalışma yürütüyor. Yaptığımız, hicve dayalı Frankfurt’ta Kemal Sunal’a vefa ödülü ? FRANKFURT (AA) Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Türk Film Festivali’nde bu yılki “Vefa Ödülü”ne Kemal Sunal değer görüldü. Metropolis Sineması’nda düzenlenen törende, Festival Komitesi Başkanı Hüseyin Sıtkı, ödülü Kemal Sunal adına alan çocukları Ali Sunal ve Ezo Sunal ile eşi Gül Sunal’e takdim etti. Ali Sunal, ödülü babasının kitaplığına koyacağını belirterek “Almanya’da babamı unutturmadığınız ve hiç aramızdan ayrılmamış gibi halen yaşattığınız için babam ve ailem adına sizlere çok teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti var oldukça babam da var olacaktır” dedi. Gül Sunal ise 26 yıl önce Kemal Sunal ile Frankfurt’a geldiğini belirterek “Burada çok güzel anılarımız var Kemal’le. Burada olmak çok güzel. Umarım Kemal bunları hissediyordur” diye konuştu. TÜYAP Kitap Fuarı’nda bugün ? Kültür Servisi TÜYAP Kitap Fuarı’nda bugün Hollandalı illüstratör Marit Tönnqvist’in “İllüstrasyon Atölyesi” saat 10.15’te başlayacak. Karadeniz Salonu’nda ise İletişim Yayınları’nın düzenlediği Tülin Kozikoğlu’nun konuşmacı olarak yer aldığı “Lili ve Yedi Çocuğu” adlı söyleşi 10.0010.45 saatleri arasında dinlenebilir. Ayrıca aynı salonda saat 11.00’de Necdet Nedim’in konuşmacı olduğu “Çocuklar ve Şiirler: İki Gözüm, Üzümüm” ve saat 15.45’te Çiğdem Maner’in anlatımıyla “Tarih Canavarı Çocuklar İçin Arkeoloji ” isimli söyleşiler izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle