22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER TARİHTE BUGÜN İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B B B B B B S 18 16 18 19 21 19 19 15 16 16 17 17 11 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B PB PB Y B Y Y Y Y S 10 10 13 22 20 21 15 18 13 13 9 10 7 Oslo Y Helsinki B Stockholm Y Londra B AmsterdamB Brüksel B Paris B Bonn B Münih B Berlin PB BudapeştePB Madrid B Viyana B 5 8 6 11 7 9 10 9 8 7 10 14 8 Belgrad B 12 Sofya B 11 Roma Y 16 Atina B 18 Zürih B 7 Moskova B 3 Aşkabat B 12 Taşkent Y 6 Baku PB 8 Bişkek Y 7 Tiflis Y 12 Kahire B 25 Şam B 18 13 MÜMTAZ ARIKAN 19 Kasım DAVUTOĞLU’NUN EVİ Malikâne parasına kira FIRAT KOZOK ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dışişleri Konutu’nu kullanması nedeniyle 4 yıldır kiralık villada oturan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için ödenen kira 1 milyon 820 bin TL’ye ulaştı. Davutoğlu için 2009’da Ankara’nın en lüks semtlerinden Gaziosmanpaşa Kırlangıç Sokak’ta bir villa kiralanmıştı. Villa için ödenen kira ise yıllardır tartışma konusu oluyordu. Son olarak Dışişleri Bakanlığı’nın 7 Kasım’daki bütçe görüşmelerinde muhalefetin konuyu bir kez daha gündeme getirmesi üzerine eleştirileri yanıtlayan Davutoğlu, bu konunun sürekli gündeme gelmesinin kendisini son derece üzdüğünü söylemişti. Davutoğlu, konuttaki masrafının yurtdışındaki herhangi bir büyükelçilikten daha az olduğunu savunurken, “Allah bu boğazdan bir lokma haram geçireceğine, bu canı alsın” demişti. Bakan Davutoğlu’nun bu sözlerinin ardından bakanlığın MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin soru önergesine verdiği yanıtlar, Davutoğlu’nun konutunun o kadar da “mütevazı” olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Buna göre, Davutoğlu’na kiralanan konut için 2009 yılında toplam 234 bin TL kira ödendi. Bu rakam 2010’da 485 bin 877 TL’ye çıktı. 2011’de 528 bin 942 TL olan yıllık kira, bu yıl itibarıyla 571 bin 973 TL’ye ulaştı. Kayserili işadamına ödenen toplam kira, 4 yıl içinde 1 milyon 820 bin 794 TL oldu. Başbakan Erdoğan’ın tutuklu ve hükümlüleri küçümseyici ve tahrik edici açıklamalarına rağmen açlık grevleri can kaybı yaşanmadan sona erdi. Hükümet, açlık grevindekilerin üç talebinden biri olan “anadilinde savunma” isteğini yerine getiren düzenlemeyi Meclis gündemine getirdi. İkinci talep terör örgütünün İmralı’da hükümlü bulunan lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesiydi. Öcalan bugüne kadar görüşmeyi reddettiği ailesiyle bir araya gelerek grevlerin sona erdirilmesi mesajı verdikten sonra, avukatlarıyla da görüştürülmesi yönünde bir adım gelebilir. zeceksiniz sorunlarınızı?” diyen Avrupalı parlamenter, AKP’liler ile görüşmesinde, “Demokrasi azınlığın haklarına saygı ve yasama yaparken muhalefet ile işbirliği yapmayı gerektirir” mesajı vermiş. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY CHP’yi kızdıran eleştiri Ergin: Dördüncü Paket İlk Bakanlar Kurulu’na Gelecek ğu ihlallerin tekrarını önleyecek iyileştirmelerin yer alacağı 4. yargı reform paketinin “ilk Bakanlar Kurulu toplantısına sunulacağı” bilgisini vermiş. Ruitjen görüşme konusunda “Ben de kendisinden bu pakette ‘yargılanan gazeteciler’, ‘terör tanımı ve terörle mücadele kanunu’, ‘uzun tutukluluk süreleri’ ve ‘zayıf delillere dayalı iddianameler’ gibi demokrasi ve hukuk devletinde olmaması gereken sorunların mutlaka yer alması gerektiği mesajını ilettim” diye konuştu. Hemen ekleyelim; Bakanlar Kurulu, Başbakan Erdoğan’ın programları nedeniyle bugün toplanmayacak ancak konu haftaya pazartesi kurulun gündemine gelebilir. Ruitjen 8 milletvekilinin tutukluluğunun seçilmelerinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen devam etmesine ise “Milletvekili yargılanamaz diye bir kural yok. Hollanda’da da gerekirse parlamenterlerin dokunulmazlığı kaldırılıyor ve haklarındaki iddialarla ilgili yargılanabiliyorlar. Ama bu onların aylarca yıllarca cezaevinde tutuklu kalması anlamına gelmiyor. Türkiye’de de gelmemeli” sözleriyle karşı çıktı. Anadili için yol haritası geliyor Tüm bunlar yaşanırken Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Ria Oomen Ruitjen başkentte TBMM’de grubu olan 4 partinin yetkilileriyle ayrı ayrı bir araya geldi. Ankara’dan ayrılırken yaptığımız görüşmede, açlık grevindekilerin üçüncü talebi olan “anadilinde eğitim” konusunda partilerden edindiği izlenimi şöyle paylaştı: “BDP dahi bunun hemen olmayacağının farkında. Ama bir yol haritası çıkacağına inanıyorlar. Ben de tüm diğer partilerle görüşmelerden anadilinde eğitimin de ileride gerçekleşeceği izlenimi edindim.” pa’da nasıl yankı yapıyor? Ruitjen’e göre, “Avrupa Konseyi üyesi ve AB adayı bir ülkede böyle bir adımı Avrupa kesinlikle kabul etmez”. Ancak kendisi Erdoğan’ın bu adımı atmayacağından çok emin konuşuyor: “Erdoğan bir konuyu tartışmaya açınca tüm Türkiye o konuyu tartışıyor. Sonra da tartışma bir anda kesiliyor. Bence öyle bir tasarı kesinlikle gündeme gelmeyecektir. Çünkü idamı kaldıran Başbakan’ın kendisi.” AKP’ye ‘muhalefeti dinle’ çağrısı Ruitjen’e göre Türk siyasetinin en önemli sorunu, siyasi partilerin birbiriyle diyaloğunun olmaması. “İktidar partisi ile muhalefet partileri birbirleriyle konuşmuyor. Konuşmazsanız nasıl çö Ruitjen’in CHP ile yaptığı görüşme ise biraz “tatsız” geçmiş. Görüşmemizde “CHP’de Kürtçe konusunda ciddi bir kafa karışıklığı var. Verdikleri sözleri tutamıyorlar” diyen AP raportörü, CHP grubunda da “Siz neden sürekli Meclis’te ‘engelleme (filibuster)’ yapıyorsunuz? Bu hiç demokratik bir tavır değil” eleştirisini getirmiş. Bu sözler ana muhalefet partisini öyle kızdırmış ki, CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, “Parlamentoda engelleme yapmak en temel ve meşru demokratik mücadele yöntemidir” anımsatması yapmak zorunda kalmış. ??? Ruitjen’in kendisini Hollanda’ya götüren uçağına binmeden önceki son sözü aslında tüm tartışmaların özünü yansıtıyor: “Türkiye kurumlarıyla, partileriyle ve sivil toplum ile gerçek bir hukuk devleti olmayı başarabilirse hem sorunlarını çözecek hem de Avrupa yolunu açacak.” Milletvekilleri yıllarca hapis kalamaz Ruitjen ziyaret sonrasında Türkiye raporunu yazmaya başlayacak. Raporun olumlu çıkmasını isteyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ruitjen ile görüşme konusunda “ısrarcı” olmuş. Görüşmede Ergin, AP raportörüne Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkum oldu SONUNDA İYİ BİR HABER İçeride açlık grevleri, teröre kurban giden canlar, idam tartışması, uzun tutukluluk süreleri ve siyasetçilerin küfre varan karşılıklı hakaretleri; dışarıda ise Filistin ve Suriye’yi kan gölüne döndüren şiddet nedeniyle ülke gündemimizin iyice karamsarlaştığı şu dönemde “iyi şeyler de oluyor” dedirten bir haber aldık. Meslektaşımız Cüneyt Ünal 90 günlük esaretinden kurtularak özgürlüğüne kavuştu. Ünal’ı Şam zindanından kurtaran CHP heyetini ve tüm görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak aylardır Ünal için seferber olan basın kuruluşları ve meslek örgütlerimizi kutlarız. Erdoğan idamı getirmez Başbakan Erdoğan’ın “idam cezasının geri getirilebileceği” yönündeki açıklamaları Avru EVREN’İN YARGILANMASI 32 yıl sonra sorgu vakti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına yarın devam edilecek. Yarınki duruşmada iddianamenin okunması beklenirken 21 ve 22 Kasım’da ise sanıkların ifadeleri, mahkeme salonuna kurulan sesli ve görüntülü sistemlerle alınacak. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma, 20 Kasım’da saat 09.45’te başlayacak. Evren’in ifadesi, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden (GATA), Şahinkaya’nın ifadesi ise İstanbul’daki GATA’dan, mahkeme salonuna yansıtılacak. Bu kapsamda, Adalet Bakanlığı’nca mahkeme salonuna 2 adet LCD televizyonla görüntü ve ses sistemi kuruldu. ‘BASHAR NEREDE?’ Cüneyt Ünal, ailesine kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söylerken Suriye’de olan ve haber alınamayan Bashar Fehmi Kadumi’nin eşi Arzu Kadumi ağlayarak gazetecilere açıklama yaptı. Eşinin durumundan endişe ettiğini belirten Arzu Kadumi, “Bashar nerede, Cüneyt geldi ama Bashar’dan haber yok. Ben çocuklarıma cevap veremiyorum. Öldüyse ölüsünü getirsinler, 5 ve 10 yaşındaki çocuklarıma ben ne diyeceğim?” diye konuştu. CHP’liler tarafından teslim alınan gazeteci Cüneyt Ünal Türkiye’de Sınırda mutluluk MEHMET ALİ SOLAK MERSİN’İN MEZİTLİ İLÇESİ Alevi evlerine işaret koyuldu ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin’in Mezitli ilçesinde bir sitede, 6 Alevi yurttaşın kapısı kimliği belirsiz kişilerce işaretlendi. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Engin Gündük, Adıyaman’da bazı Alevi yurttaşların evlerinin işaretlenmesine ilişkin geçen günlerde “çocukların yaptığını belirledik” diyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e tepki gösterdi. Adıyaman, İzmir, Çorum, Malatya ve İstanbul’da bazı Alevi yurttaşların evlerinin kimliği belirsiz kişilerce işaretlenmesinin ardından benzer bir olay da cuma günü Mersin’de yaşandı. Mezitli ilçesindeki bir sitede, Alevi yurttaşlara ait 6 ev kimliği belirsiz kişilerce işaretlendi. Alevi Kültür Dernekleri Mezitli Şubesi söz konusu sitede bir açıklama yaparak yetkililerin duyarlı olmasını istedi. Polis de olayla ilgili soruşturma başlattı. HATAY Olayları izlemek üzere gittiği Suriye’de tutuklanan, önceki gün Suriye’ye giden CHP milletvekilleri tarafından teslim alınan gazeteci Cüneyt Ünal dün Türkiye’ye geldi. CHP Hatay milletvekilleri Hasan Akgöl, Mevlüt Dudu, Refik Eryılmaz ve Ankara Milletvekili Levent Gök’ün de yer aldığı 9 kişilik heyetle Türkiye’ye gelen Ünal’ı Yayladağı Gümrük Kapısı’nda eşi Nuran Ünal karşıladı. Eşine sarılarak bir süre gözyaşı döken Cüneyt Ünal, ailesine kavuşmasının çok mutluluk verici olduğunu, tüm meslektaşlarına, çaba gösteren milletvekillerine ve tüm emek verenlere teşekkür etti. Suriye’de yaşadıklarını da anlatan Ünal, “90 gün boyunca hapishanedeydim, 2 metrekarelik bir alandaydım. Gözümü her açtığımda karşımda ‘SAĞSA ONU DA ALACAĞIZ’ ANKARA (Cumhuriyet) CHP’li heyet ile birlikte dün akşam saatlerinde Ankara’ya gelen Cüneyt Ünal daha sonra İstanbul’daki evine gitti. İstanbul’daki kızını çok özlediğini belirten Ünal, “9 aylık olan kızımı 3 aydır hiç görmedim. Hücrede sesleri kulağımdaydı” diye konuştu. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ise Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a, Cüneyt Ünal ile birlikte kaybolan gazeteci Başhar Kaddumi’nin de bulunması yönündeki isteklerini ilettiklerini söyledi. Gök, “Aslında dün gelecektik fakat, Kaddumi’nin bulunmasına yönelik yaptığımız araştırmadan bir sonuç alabilmek için orada kaldık. Biz talebimizi Esad’a da ilettik. Onlar, arayıp bir sonuç aldıklarında bizlere haber vereceklerini söylediler. Eğer sağsa mutlaka gidip onu da alacağız” dedi. Gök, “Tamamen insani sorumluluğumuzla yaptığmız bu girişime ‘manidar’ denmesini de biz manidar buluyoruz. Hüseyin Çelik’in bu yaklaşımını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz” diye konuştu. maya gelenler arasında bulunan ve Halep’te öldürülen Japon kadın gazeteci Mika Yamamoto’nun eşi Kazutaka Sato ile de konuştu. Bulunduğu hapishaneye Yamamoto’nun fotoğraf makinesinin getirildiğini belirten Ünal, sadece fotoğraf makinesini gördüğünü başka bir şey hatırlamadığını söyledi. Gerek Cumhuriyet Bayramı gerekse Atatürk’ü anma etkinlikleri tam bir Türkiye buluşmasıydı. Zira ülkemizin dört bir yanında öylesine birbirinden farklı programlar vardı ki, insana şunu söyletiyordu: İşte Atam Türkiye! Türkiye’nin başlıca ortak paydasının Mustafa Kemal Atatürk olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu bilinen gerçek ne zaman sınansa, her seferinde hiçbir tartışmaya meydan vermeksizin ispatlanıyor. En büyük ispat yeri ise Anıtkabir. 10 Kasım’daki ziyaretçi sayısı 3 gün sonra resmen açıklandı: 413 bin. Anıtkabir için artık şunu da söyleyebiliriz: Yanıtkabir! Kim ne derse desin bu rakamlar pek çok soruya yanıt veriyor. ??? Yanıtlardan biri şu. “Bu topraklarda Mustafa Kemal’ler yenilmez.” 29 Ekim10 Kasım sürecinde geniş bir yelpazede yer alan haber ve yorumlar bu yanıtı doğruluyordu. Her kesimin kendince Yanıtkabir’e getirdiği bir yorum vardı. Bazıları Mustafa Kemal Atatürk’e hitapta yapılan tercih üzerinden yoruma girişmişti. Sadece Mustafa Kemal demek, Kurtuluş Savaşı’na kadar olanları benimseyip sonraki devrimlere soğuk bakmak anlamına geliyordu. Ya da “Gazi” unvanını kullanmayı yeğlemek onun asker kimliğini teslim edip, orada tutmak demekti. Bunların yanında önemli bir tartışma konusu Kemalizmdi. İnsanların Atatürk’e gösterdiği bu saygıyı Kemalizmden ayırmak gerekiyordu; o dönem çoktan kapanmıştı. Bir taraftan Atatürk’ün ölmediğini kabul etmek bir taraftan o dönemin kapandığını anlatmak için çırpınmak! Çırpındıkça da batıyorlar... 29 Ekim10 Kasım’ı milat yapan başlıca durum, Atatürk anıtlarına çelenk konulması oldu. İktidar, ilk yıllarında ulusal günlerin salonlarda, devlet törenleriyle kutlanmasını eleştirmiş, bunun halka mal edilmesi görüşünü savunmuştu. Öyle ya, madem ulusal gün, neden ulustan uzak? Bu tartışmayla ulusal günlerin devlet katındaki etkinliği azalırken, toplum da çok fazla önem vermezse, “sorun” kendiliğinden çözümlenmiş olacaktı. Bunun üstüne bir de anıtlara çelenk konulması yasaklanırsa çözüm bütün Anadolu’ya yayılmış olurdu! Öyle olmadı. Toplum Atatürk’te birleşirken bunun sembolik anlamlarına da önem verdi. Çelenk yasaklama akla şu olasılığı getiriyordu: Yoksa, önemli günlerde buluşma yeri olmaktan çıkararak Atatürk anıtlarını işlevsizleştirmek, devamında “kentsel dönüşüm” kapsamına alıp ortadan kaldırmak mı hedefleniyordu? “Beton” tartışması bu sorunun yanıtlarından biri olabilir. ??? Sonuçta iktidar bütün bunlardan geri adım attı. Daha doğrusu, bu yöndeki girişimler durduruldu. Vazgeçilmiş olabilir mi? Sanmıyoruz... O zaman bu toplumsal canlılığın, bilinçli ve kalıcı bir sahiplenmeye dönüşmesi gerekiyor. Atatürk, dünyada hakkında en çok kitap yazılan liderlerin başında gelmektedir. Yıllar önce okuduğum bir araştırmada şöyle deniyordu: Üzerinde en çok kitap yazılan olay İkinci Dünya Savaşı, kişi ise Atatürk’tür. Bu kitapların hiçbiri siparişle yazılmamıştır. Atatürk döneminde Ankara’da görev yapan pek çok büyükelçi onunla diyalog kurup tanıdıktan sonra anılarını yazma gereği duymuştur. 29 Ekim10 Kasım günlerinin ardından bu büyük sevgiyi ve ortak paydayı tüketmek değil, çoğaltmak üzerine kafa yormalıyız. Türkiye nasıl şekillenecek sorusuna verilecek karşılığın başlıca unsuru Yanıtkabir’dir. Bunun sağlıklı bir biçimde siyasetle buluşması özlenen Türkiye’ye giden yoldur. Kılıçdaroğlu’na sis sürprizi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul’daki bir programından Ankara’ya dönen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun içinde olduğu THY uçağı, Esenboğa’daki yoğun sis nedeniyle, İstanbul’a döndü. Kılıçdaroğlu, geceyi burada geçirdi. soğuk bir duvar, gözümü her kapattığımda da soğuk bir duvarın hissi vardı yüzümde. Tek bir battaniyeyle yerde, betonda yattım, 90 gün boyunca. Ama şimdi evimdeyim ve dün ilk kez sıcak bir yatak gördüm. Eşime kavuştum, aileme kavuştum. Anlatacağım ama heyecanlıyım, mutluyum başka bir tarifi yok yani” dedi. Kendisine iyi davranıldığını, herhangi bir şiddet görmediğini anlatan Ünal, kendisini karşıla Ünal’ı Suriye’den Türkiye’ye getiren heyetin içinde yer alan CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, “Biz aslında hem Cüneyt için hem de Bashar Kadumi için Suriye’ye gittik, Cüneyt’i getirebildik. Bashar Kadumi’yle ilgili Suriyeli yetkililer bize herhangi bir açıklama yapamadılar, ellerinde bir bilgi olmadığını söylediler. Yalnız Cüneyt kardeşimiz olaya birebir tanık olmuştu” dedi. ‘K adumi’nin durumu belirsiz’ Bir haftada 7 kez müdahale ? İstanbul Haber Servisi Gençlik Federasyonu üyeleri, tutuklu bulunan öğrenci arkadaşlarının serbest bırakılması istemiyle dün bir kez daha İstanbul Üniversitesi önünde yaptığı oturma eylemi yaptı. Grup adına açıklama yapan avukat Ebru Timtik, 1 haftadır eylem yaptıklarını ve polisin 7 kez müdahalede bulunduğunu belirterek “Her seferinde dayak atarak yeni bir gaz metodunu bu gençlerin üzerinde deniyorlar” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle