19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli S Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 17 15 18 18 21 20 19 15 17 17 17 18 14 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B Y Y Y B PB PB S 14 14 14 23 22 23 17 18 16 17 12 11 11 HABERLER Oslo B 6 Belgrad Y 14 Helsinki Y 6 Sofya B 13 Stockholm B 6 Roma B 20 Londra B 8 Atina Y 18 AmsterdamB 10 Zürih PB 7 Brüksel Y 7 Moskova B 2 Paris Y 5 Aşkabat B 16 Bonn Y 7 Taşkent B 16 Münih B 8 Baku B 11 Berlin Y 7 Bişkek B 9 Budapeşte B 10 Tiflis Y 13 Madrid PB 15 Kahire B 25 Viyana PB 7 Şam Y 18 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Gazetemiz yazarı ve CHP Milletvekili Balbay’dan AST’a mektup: ? Baştarafı 1. Sayfada yeterince anlatılmayan örgütün siyasal uzantısı KCK davası sanıklarının açlık grevine başlarken öne sürdüğü koşullar Batı yakasında da güncel konu... Bir haftaon günlük gazete koleksiyonlarındaki Batı’dan gelen eleştirinin içeriğini inceleyecek olursanız… ...başköşeye koyduğumuz, hatta sayfalar ayırarak önem verdiğimiz Batılı yetkili kişilerin açıklamalarının, bizdeki ulusal gerçeklere aykırı demeç ve açıklamalardan farkları olmadığı sonucuna kolaylıkla varabilirsiniz. Örnekleyelim: İki ünlü Batılı siyasetçiden biri; ABTürkiye Karma Parlamento Eşbaşkanı Bayan Helene Flautre, bir gazetemize verdiği demeçte demokrasimizde saptadığı büyük bir eksikliğin altını çizdi. Kürt sorununu çözmek istiyorsanız, demeye getiren demecinde, İmralı’dan avukatları aracılığıyla PKK’ye talimatlar yağdıran terör örgütünün gerçek başı Öcalan’ı, örgütün siyasal sözcüsü BDP gibi, “Kürt meselesinin demokratik ve siyasal boyutunun lideri olmalı” diye başköşeye oturttu.. Bayan Flautre, Öcalan’ın üstelik, “şiddete başvurmadan çözüm isteyen Kürtlerin demokratik ve kültürel haklarını talep eden sivil kesimlerin lideri” olmasını istiyor. ??? Bir süre sonra bu kez Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Bayan Ria Oomen Ruijten konuştu. PKK’nin sivil örgütü suçlamasıyla içeride yatan KCK sanıklarını eleştirdi. “Demokraside açlık grevi olmaz” dedi. Bu sözleri cümbür cemaat alkışladık. Fakat bu dayatmaların sahipleri, Kürtçe savunma hakkının altında yatan başka gerçeklerden habersiz görünüyor.. İki kadın parlamenter, grev dayatmasının içeriğinde, Öcalan’ın İmralı’dan, örgütün uyuşturucu ticaretinden sağladığı dolarlarla dayalı döşeli, Kandil’deki terörist liderleriyle telefonla görüşebileceği, bilgisayarlı eve çıkarılması olduğundan söz etmiyor. Dışarıdan içeriye akıl verenler bir de örneğin Dersim isyanı ve nedenlerini değil, devletin oradaki insanları durup durduğu yerde katlettiği iddialarına hak verseler... ....demokrasimiz, Batı ile örtüşmüş olacak! ??? Zaten Batı bu fırsatı veren gelişmeleri izliyor olmalı. Kılıçdaroğlu’nun, “Gel Meclis’e, avukat iken savunduğun görüşleri parlamentoda yaşama geçirme olanağını kullanan” diye Tunceli’den milletvekili seçilmesini sağladığı Hüseyin Aygün’ün, Köprübaşı’nda karakolu basıp 40’a yakın askeri katlederek isyanı başlatan ve idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarının iadesi için verdiği yasa önerisini... ...Batılı kurumlar, temsilcileri, geliştiği iddia edilen demokrasimize somut bir örnek diye açıklayacak olurlarsa neden şaşıralım? Şaşılacak o kadar olay varken, örneğin Sultan Ahmet Camii’ni andıran, Sinan Camii’nden kopyalı Çamlıca Camii projesine katılan eserler arasında birinci seçilecek tek bir proje bulunamadı ve fakat... …üstü başı kapalı, AKP profilli iki kadın mimarın 7 minareli projesi ödüle layık görüldü.. Bu sonuca şaşırdık mı? İyi pazarlar. Sizinle özgürleştim SELDA GÜNEYSU GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Mustafa Balbay ANKARA Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Selamün Kavlen Karakolu” adlı oyunda yanında kitap taşıyor diye apar topar karakola götürülmek istenen bir yazarın dile getirdiği “İster misiniz beni de 1354 gün tutuklasınlar?” repliği ile kendisini selamlayan Ankara Sanat Tiyatrosu’nun (AST) oyuncularına ve çalışanlarına mektup gönderdi. Balbay mektubunda, “Ankara’da her akşam sizinle birlikte sahneye çıkıyorum. Sizinle sahnede özgürleştim” diye yazdı. Ankara’da bu yıl 50. sanat yılını kutlayan AST’ta yeni sezon oyunu olarak izleyici ile buluşan “Selamün Kavlen Karakolu” adlı oyunda tutuklu aydınlara, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile selam gönderiliyor. Oyunda, “yanında kitap taşıyor” gerekçesiyle apar topar karakola götürülmek istenen bir yazar “İster misiniz beni de 1354 gün tutuklasınlar?” repliğini söylüyor. Bu replik Balbay’ın tutuklu kaldığı güne göre değişiyor. Söz konusu oyun aracılığı ile sahneden Balbay’a selam gönderen AST oyuncularına ve çalışanlarına Balbay mektup ile teşekkür etti. Balbay mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Sevgideğer, saygıdeğer AST kardeşlerim, 8 Kasım Perşembe günü gazetem Cumhuriyet’i elime alıp Ankara’da her akşam sahneye çıktığımı öğrenince kanatlandım, özgürleştim, özgürleştim... AST’ın Ankara’mdan uzak kaldığım gün sayısını izleyiciyle paylaşması benim için özgürlük kadar değerli. Tiyatro sanatçılarının sahneye taşıdığı ki konu artık tarihe mal olmuş, halkın belleğine de yerleşmiş demektir. Buradan dimdik, elimden kalemi bırakmadan, yurtsever bir aydın olarak çıkmak size karşı da sorumluluğum. Desteğiniz, duygularınız için çok teşekkür ediyorum. Özgürlükte buluşacağımız günlerin özlemi ile... Sahne tozunuz hiç yere çökmesin... İzleyiciniz, Mustafa Balbay.” Tiyatronun Yönetim Kurulu üyelerinden, ünlü oyuncu Mahir İpek de Balbay’ın mektubunun kendilerini çok duygulandırdığını belirterek, “Balbay, bizlere bu mektubu göndererek, bizleri çok mutlu etti. Çok ince bir davranış. Kendisinin de dediği gibi bir gün onunla aydınlık ve özgür günlerde yeniden buluşacağız” dedi. ERDOĞAN: OBAMA’YLA YİNE GÖRÜŞECEĞİZ ‘Hamas durmaya hazır’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı ile ilgili ABD Başkanı Barack Obama ile tekrar görüşeceklerini belirterek, Hamas’ın ABD’nin garanti vermesi halinde durmaya hazır olduğunu belirtti. Erdoğan, ateşkesi bozan tarafın İsrail olduğunu söyleyerek, “İsrail 3 tane ölüsüyle dünyayı ayağa kaldırıyor” dedi. Erdoğan, açlık grevlerine de yine ‘şantaj ve ajitasyon” ifadelerini kullandı. Erdoğan, TürkiyeMısır Ortak İşbirliği Konseyi Toplantısı’na katılmak üzere Kahire’ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gazze saldırısı nedeniyle ABD Başkanı Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Hamas’ın siyasi büro şefi Halid Meşal ve Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ile yaptığı görüşmelere ilişkin bilgi veren Erdoğan “Ateşkesi eşzamanlı sağlamak için bir girişime başlayalım dedik. Burada süratle bir çalışmanın içerisine girer de 24 saatte bu işi çözersek, çünkü rakam her an devamlı büyüyor. Şu anda görüldüğü gibi 40’a yakın Gazze tarafında maalesef ölüm vakası var. Bunların içinde çoğu çocuk ve kadın” dedi. Erdoğan AB’nin İsrail’in saldırısını bir savunma hakkı olarak gördüğünü ancak ateşkesi bozan tarafın İsrail olduğunu belirtti. Hamas’ın ABD’nin garanti vermesi halinde durmaya hazır olduğunu ifade eden Erdoğan, “Aynı şeyi İsrail tarafında Obama bu görüşmeleri yaptıysa ki, bugün (dün) Mısır’dan tekrar görüşmelerimiz olacak. Obama bizden sonra Muhammed Mursi ile görüşme yaptı. Bugün Mısır’daki görüşmelerden sonra tekrar kendileriyle görüşmeler yapar, inşallah bu ateşkesi, bu ölümü, kanı bir an önce durdurmuş oluruz” dedi. Balyoz için ‘sessiz çığlık’ alyoz davası sanıklarının yakınları, Beşiktaş MeydaB nı’nda “Sessiz Çığlık Eylemi”nin sekizincisini gerçekleştirdi. Vardiya Bizde Platformu tarafından düzenlenen eylemde Balyoz davasında 18 yıl hüküm giyen emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in yazdığı mektup eşi Rengin Gürdeniz tarafından okundu. Gürdeniz, mektubunda, “Garp Cephesi’ndeki ordunun yerini artık Türk gençliği ve Türk kadını almıştır” dedi. Eyleme oyuncu Cihan Tamer gibi pek çok sanatçının yanı sıra Üniversiteliler Girişimi destek verdi. Platform üyeleri, her cumartesi olduğu gibi dün Ankara’da da 1 saatlik “sessiz çığlık” eylemi yaptı. Yine ‘şantaj’ dedi Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Açlık grevlerinin her an bittiğini duyabiliriz” sözlerini “Hükümet sözcümüz bütün ifadeleri kullanmıştır, doğrudur” şeklinde değerlendirdi. Erdoğan, 2009’da İstanbul’da bir otobüse yapılan molotoflu saldırıda bir kişinin ölümüne yol açanların da açlık grevinde olduğunun anımsatılması üzerine “Şimdi bu bir şantaj değil de bir ajitasyon değil de nedir?” dedi. Kahire Üniversitesi’ndeki konferansta da Erdoğan Gazze’ye saldırıları “hesabı sorulacaktır” şeklinde değerlendirdi. Erdoğan, Suriye’de yaşanan olaylarla ilgili de BM ve uluslararası topluma çağrı yaptı. Erdoğan, Esed rejimi ise kaybetmeye mahkum” dedi. ÖYMEN’DEN GAZZE YORUMU ‘Türkiye hazır olda olsun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve diplomat Onur Öymen, ÇYDD Ankara Gençlik Birimi’nin Ankara temsilciliğimizde düzenlediği “Uçurumun Kenarında Dış Politika” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Eski CHP Genel Başkanı ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, eski CHP’li milletvekilleri Yılmaz Ateş, Tacidar Seyhan ve Zekeriya Akıncı’nın da katıldığı söyleşide Öymen, “Uçurumun Kenarında Dış Politika” adlı son kitabına ilişkin bilgi vererek 20022012 arasındaki Türk dış politikasıyla ilgili konuştu. Bu dönemde Türkiye’nin dış politikasında “uçurumun kenarından dönüldüğünü” söyleyen Öymen, bunların en önemlilerinden birinin 1 Mart Tezkeresi’nin Meclis’ten geçmemesi olduğunu belirtti. Öymen, “Eğer 1 Mart Tezkeresi reddedilmeseydi Türkiye, Irak’taki Amerikanİngiliz askeri operasyonunun bir parçası haline dönüşmüş olacaktı” dedi. Öymen İsrail’in Gazze’ye saldırısının yakın bir tarihte Türkiye’yi de etkileyeceğine dikkat çekerek “Türkiye hazır olda olsun” diye konuştu. ERGENEKON SANIĞI EMEKLİ KORGENERAL Pekin’in annesi toprağa verildi BURSA (Cumhuriyet) Ergenekon davasının İnternet Andıcı dosyasından tutuklu sanığı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in annesi son yolculuğuna uğurlandı. Tedavi gördüğü Bursa Asker Hastanesi’nde önceki gün yaşamını yitiren Cevriye Pekin’in (85) cenazesi, İznik’teki Yeşil Camii’nde öğleyin kılınan namazın ardından ilçe mezarlığına defnedildi. Cevriye Pekin’in cenaze törenine, tutuklu sanık emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin katılmadı. Pekin önceki gün yaptığı açıklamada şunları kaydetmişti: “Yakınlarını kaybeden tutukluların maruz bırakıldıkları tutum ve davranışların ruhumda yarattığı tahribat beni sevgili annemin cenaze törenine katılmama engel olmuştur.” Cenazeye katılan Pekin’in kardeşi Atilla Pekin, ağabeyinin, annesinin cenaze törenine katılmamasıyla ilgili “Geçenlerde böyle bir olay olmuştu. Bir generalin annesi ölmüştü. Tabii İznik’e böyle gelmek istemiyor. Önemli sebeplerinden bir tanesi bu” dedi. “Yav gözünüzü seveyim, milletin işi gücü yok, İlhan Selçuk mu okuyacak?.. Bu tuğla gibi kitabı kim okur?” Sonra da sofradakilere bakıp muzipçe gülümsemiş, “Ben bu kadar önemli bir adam mıyım?” demiştir. Kitabı elime alınca kalın buldum; bitirince şöyle düşündüm: Miyase, elindeki malzemenin tümünü kullanmamış. İnsan, yazar, mücadele adamı, yönetici, aydınlanmacı İlhan Selçuk bir araya gelince elbette 675 sayfa da yetmez. ??? Kitap bir yanıyla Türkiye tarihi. İlhan Selçuk’un çocukluğunu okurken Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Anadolu’yu yaşıyorsunuz. Gençlik ve mücadele yıllarıyla birlikte Türkiye’nin içinden geçtiği çalkantılarda sarsılıyorsunuz. Son yılları okurken mırıldanmadan edemiyorsunuz: Acaba bir arpa boyu yol gidebildik mi? Kitabın sonundaki anılar bölümü, gecenin ilerleyen saatinde herkesin “Sofra ufak ufak toparlanıyor” diye düşündüğü bir anda İlhan Selçuk’un, “Yav çocuklar hamurlu bir tatlı yesek” deyişine benziyor. “İnsan İlhan Selçuk”un yaşamından kesitler, aile mektuplaşmaları edebi bir zenginlik katmış. Benimki elbette “algıda seçiciliktir” ama, en çok etkilendiğim bölüm İlhan Selçuk’un 1970’lerden 2010’lara yargı ile mücadelesi oldu. Her yönüyle daha güzel bir Türkiye için mücadele ederken mutlaka yargıyı da hesaba katmak gerekiyor. İlhan Selçuk’un 1973 yılında mahkeme önünde yaptığı savunmadan bazı bölümleri paylaşalım: “Sayın Savcı, iddianamesine, bize yakıştırdığı bir ideolojik ithamla başlamıştır. Hakkımızdaki iddiası şudur: Biz ‘maskeli Kemalist’iz. Ortaçağda insanların gizli inançlar taşıdıkları yolunda iddialarla suçlandıklarını kitaplar yazar. Bu nedenle açılmış, yürütülmüş davalar vardır. Yeryüzünde engizisyon mahkemeleri çağı yaşanmıştır. Ancak aradan çok uzun bir süre geçmiş, insanlık bu dönemi kapatmıştır. Oysa şimdi gene, kişilerin yazdıklarından, söylediklerinden, göründüklerinden ötede, gizli inançlar taşıdıkları bir mahkeme huzurunda iddia konusu oluyor. Sayın Savcı, ‘Ey Yüksek Yargıçlar’ diyor, ‘karşınızdaki yazar, yazılarıyla Atatürkçü görünüyor, ama inanmayın, o içinde gizli bir inanç taşıyor, o maskelidir.’ Bu ithamla başlayan, bu itham üstüne oturtulan bir mantıkla suça yöneldiğimiz iddia edilmektedir. ...İddianame okununca görülmektedir ki, sanık yazarlar arasında en çok bizim yazılarımıza yer verilmiştir. Biz on yıldan beri günde en az bir yazı yazan kişiyiz. Binlerce yazımız arasından seçmeler yapılabilir. ...Sayın Savcı’nın yazılarımızı nasıl ele aldığını anlamak için her iki ibareye bir daha bakmak gerekir. Son Havadis gazetesi, bizim yazılarımızdan bir paragraf aldıktan sonra altına, ‘1961 Anayasası ile gelen sol ve sosyalist partilerin adı da cici demokrasidir’ ibaresi ilave edilmiştir. Bu ibare bizim Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazımızın esas metninde yoktur. Ama Son Havadis tarafından okurlarını kandırmak için ilave edilmiştir. Ne var ki Sayın Savcı bu konuda Son Havadis’e kapılmış veya Son Havadis’ten de ileri giderek ilave edilmiş olan bu ibareyi bizim yazımızın esas metninde varmış gibi sunmuştur. ...Dava dosyasında bulunan ajan raporları ve teyp tapeleri de tasdiksiz ve mühürsüzdür. Böylece bütün belgeler tasdiksiz, mühürsüz ve imzasız resmi belge niteliği taşımayan evrak halindedir... Sayın Yargıçlar, Bu kadar çürük temeller üstüne yükselen bir bina da çürük olur. Bunun içindir ki iddianame baştan sona çelişkilerle doludur. Bir gizli ittifakın değil, ittifaksızlığın, gizli bir örgütün değil örgütsüzlüğün manzarası çizilmiştir...” ??? Son Havadis gazetesinin yerine yenilerini koyun, teyp tapelerinin yerine ilerlemiş ortam dinleme ve telefon kayıtlarını koyun, ne kadar geliştiğimizi görün. Karamsarlık İlhan Abi’yle ilgili bir yazıya yakışmaz. Onun deyimiyle, insanlık tarihi iyiyle kötünün mücadelesi değil mi? O zaman nerede olursak olalım yılgınlığa kapılmadan yaşamaya, mücadeleye devam... Miyase İlknur’un ellerine sağlık derken, bizlere Nâzım Hikmet’ten Tevfik Fikret’e pek çok portre sunan Orhan Karaveli’yi selamlamadan geçemeyeceğim. Karaveli’nin “Kendi Heykelini Yapan Adam” adını koyduğu eseri de İlhan Selçuk kitaplarının arasına katıldı. Nicelerine...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle