19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Öcalan, İmralı’dan kardeşi aracılığıyla mesaj gönderdi. BDP’li Aydoğan mesaja uyulacağını söyledi 7 ‘Açlık grevi eylemi bitsin’ AYŞE SAYIN ‘YERİNİ BULDU, AMACINA ULAŞTI’ Mehmet Öcalan’ın verdiği bilgiye göre Abdullah Öcalan’ın mesajı şöyle: “Açlık grevine girenler dışarıdakilerin yapması gereken işi ve sorumluluğu kendi üzerlerine almışlardır. Dışarıdakiler, kendi görev ve sorumluluklarını zaten zor şartlarda olan, hasta olan, dört duvar arasındaki tutsaklara yüklemesinler. Açlık grevi eylem tarzı olarak genel itibarıyla doğru bulmamakla birlikte, yapılacaksa bile içeridekilerin değil dışarısının yapması gerekir. Açlık grevi eylemi çok anlamlıdır. Eylem yerini bulmuş ve amacına ulaşmıştır. Hiçbir tereddütte kalmadan, bir an önce açlık grevine son versinler. Buradan açlık grevindeki herkese özellikle 1. ve 2. gruptakilere tek tek selamlarımı söylüyorum.” ANKARA Cezaevlerinde 67. günü dolduran açlık grevi, Abdullah Öcalan’ın talimatıyla sona eriyor. Adalet Bakanlığı’nın özel izniyle dün İmralı’ya giden kardeşi Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan’ın, “Bu eylem yerini bulmuş ve amacına ulaşmıştır. Açlık grevleri derhal sona erdirilsin” mesajını kamuoyuna açıkladı. BDP Genel Başkan Yardımcısı Nursel Aydoğan, Öcalan’ın mesajının Kürt kamuoyu tarafından “talimat” olarak değerlendirileceğini belirterek, “Bu mesaja uyulacaktır ve açlık grevleri şu an itibariyle sona ermiştir” dedi. Cezaevlerinde 70 güne yaklaşan açlık grevlerinin çözümü konusunda dün sürpriz bir gelişme yaşandı. Adalet Bakanlığı, sorunun çözümü için Mehmet Öcalan’ı dün özel izinle İmralı’ya gönderdi. Adalet Bakanlığı yetkililerinin, daha önce görüştükleri BDP’lilere de “Mehmet Öcalan İmralı’ya gitsin, Öcalan’la görüşsün, açlık grevlerinin sona erdirilmesi için mesaj versin” önerisi götürdüğü öğrenil di. Abdullah Öcalan’ın, dün kendisini ziyaret eden kardeşi Mehmet Öcalan’a, “Döner dönmez, derhal açlık grevinin sona erdirilmesi mesajımı kamuoyuna açıkla” mesajı verdiği kaydedildi. İmralı’dan dönen Mehmet Öcalan ağabeyinin, açlık grevini içerdekilerin değil, “Dışarı dakilerin” yapması ve cezaevlerindeki açlık grevinin derhal sona erdirilmesi talimatını verdiğini açıkladı. Mehmet Öcalan, ağabeyinin açlık grevinin “yerini bulduğu ve amacına ulaştığı” mesajını da açıkladı. Mesaj, akşam saatlerinde toplantı halinde olan Demokratik Toplum Kongresi’nde ve BDP kanadında da sevinçle karşılandı. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan BDP Genel Başkan Yardımcısı Nursel Aydoğan, Öcalan’ın mesajının “Açlık grevinin sona erdiği” anlamına geldiğini ifade etti. Aydoğan, “Açlık grevleri son buluyor. Çünkü Abdullah Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki etkisini herkes biliyor, bu mesaj bir anlamda talimat olarak algılanmıştır ve uyulacaktır” dedi. Annelerden uyarı umartesi Anneleri bu hafta 18 yıl önce 39 C yaşındayken kaybedilen Nihat Aydoğan’ın akıbetinin ortaya çıkarılmasını ve sorumlularının yargılanmasını istedi. Açlık grevleri konusunda AKP iktidarının tutumunu da eleştiren kayıp yakınları, “Ölüm riskinin arttığı kritik bir aşamaya gelinmesine karşın grevcileri tahrik edici, provokatif üsluptan vazgeçin” talebinde bulundu. (Fotoğraf: HÜLYA KESKİN) İSTİKLAL CADDESİ DARBE KOMİSYONU BDP heyeti, cezaevindeki eylemcilere Öcalan’ın çağrısını aktardı MİT belge de vermedi ? Darbe Komisyonu, her darbe dönemine ilişkin oluşturduğu 4 alt komisyonun taslak raporlarını yazmayı sürdürüyor. ERDEM GÜL Mesaja olumlu yanıt Haber Merkezi Abdullah Öcalan’ın cezaevlerinde 68 gündür süren açlık grevi eylemleriyle ilgili kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla duyurduğu “Açlık grevlerini bitirin” çağrısını Diyarbakır’da öğrenen BDP Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş ile milletvekilleri Aysel Tuğluk ile Sabahat Tuncel, hemen Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne giderek, cezaevindekilere mesajı iletti. Görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk da Öcalan’ın çağrısını tutuklulara ilettiklerini ve tutukluların çağrıya olumlu yaklaştıklarını belirtti. Tuğluk, “Bunu dikkate alacaklarını bize belirttiler, şu aşama itibarıyla ifade edeceğimiz şeyler bu. Biz de açlık grevlerinin ölüm olmadan sonlanacağı için mutluyuz. Mesajın Sayın Öcalan’dan gelmesi nedeniyle tutuklular bunu dikkate alacaktır. Cezaevlerindeki açlık grevleri biterse biz de destek amacıyla yaptığımız eylemlere son vereceğimizi söylemiştik. Açlık grevleri bu akşam itibarıyla bitmiş değil, yarın değerlendirme sonucu açıklanacak” diye konuştu. Yazarlar bildiri dağıtacak İstanbul Haber Servisi Köşe yazarları, anadilinde savunma ve Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüştürülmesi talebiyle 12 Eylül’den bu yana süren açlık grevlerine dikkat çekmek için bugün İstiklal Caddesi’nde bildiri dağıtacak. “Hükümeti vicdan siyasetine davet ediyoruz” başlıklı bildiri, gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, Vatan yazarı Zülfü Livaneli, Milliyet yazarı Can Dündar, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Habertürk yazarı Balçiçek İlter, Birgün yazarı Doğan Tılıç, Radikal yazarı Koray Çalışkan ve Posta yazarı Nedim Şener tarafından dağıtılacak. Yazarlar saat 13.00’te Fransız Kültür Merkezi önünde bir araya gelerek İstiklal Caddesi boyunca bildiri dağıtarak yürüyecek. Bildiri dağıtımında sonra saat 13.30’da Galatasaray Lisesi önünde hükümeti ve kamuoyunu açlık grevlerine karşı daha duyarlı olmaya çağıracak olan köşe yazarları hükümete, verdiği “demokrasi ve vicdan siyaseti” sözünü hatırlatacaklar. Köşe yazarları tarafından kaleme alınan bildiride Türkiye’nin altından kalkamayacağı bir vicdan yarası ile karşı karşı olduğuna dikkat çekildi. 15 mahkum ve tutuklunun başlattığı grevin 65 cezaevine ulaştığına vurgu yapılan bildiride “Binlerce kişiyi, miletvekillerini, belediye başkanlarını kanaat önderlerini de içine alarak genişliyor. Hemen çözüm gelmezse destek grevleri sokağa taşacak” denildi. Hiçbir mahkumun avukatıyla görüşmesinin hukuken engellenemeyeceği, hiç kimsenin bilmediği bir dilde savunma yapmaya zorlanamayacağı belirtilen bildiride şu satırlar kaleme alındı: “Vicdan siyasetinden bu kadar sık bahsederken yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanacak bir eyleme karşı takınılan vicdansızlığı sindirmek imkânsız. Hükümeti adım atmaya çağırıyoruz. Arabuluculuk çabalarına karşılık vermesini, müdahaleyi değil müzakereyi tercih etmesini, haklı taleplerin bir an önce hayata geçirmesini ve eylemcilere gereken tıbbi desteği vermesini talep ediyoruz. Hemen.” ANKARA 12 Eylül darbesi konusunda dönemin siyasilerine haber vermemekle suçlanan MİT, 32 yıl sonra Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na da belge vermedi. MİT ile birlikte Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay ve bazı bakanlıklardan da komisyona bilgi gelmedi. 12 Eylül Alt Komisyonu taslak raporunu hazırladı. 479 sayfalık raporda bilgi ve belge istenen devlet kurumlarından yanıt alınamadığı bilgisi yer aldı. Rapor, darbeye ilişkin bilgi vermemekle suçlanan MİT’in yine belge vermediğini ortaya çıkardı. Raporda MİT ile birlikte komisyona belge vermeyen kuruluşlar, “Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurumu gibi birçok kurum ve kuruluştan cevap gelmemiştir” ifadeleriyle dile getirildi. Diyarbakır’da gergin gün Haber Merkezi Cezaevlerindeki açlık grevlerini desteklemek amacıyla Diyarbakır Park Orman’da yapılacak 2 günlük açlık grevine polis izin vermedi. Cadde ve sokaklarda anons yapan polis, kentte 2 gün sürecek etkinliğe ve açlık grevine valilik tarafından izin verilmediği ifade edilerek, toplanacak kalabalığa müdahale edileceğini duyurdu. Park Orman ile BDP binası polis tarafından kuşatıldı. Birçok polis noktasında yurttaşların birlikte dolaşmalarının engellendiği görüldü. Polis aracından sık sık, “1718 Kasım tarihlerinde yapılacak tüm etkinliklere ve eylemliliklere valilik tarafından izin verilmemiştir. Toplanacak kalabalığa polis müdahale edilecektir” diye duyuru yapıldı. Öte yandan Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 13 günden beri açlık grevinde bulunan 32 yaşındaki tutuklu Ümit Aydın önceki gece fenalaşınca ambulansla hastaneye kaldırıldı. ŞIRNAK’ın Silopi ilçesinde ise izinsiz gösteri yapan bir grup, 23 Nisan İlköğretim Okulu’na taş ve molotofkokteylli saldırıda bulundu. Okulun özellikle ana sınıfların bulunduğu kısmında çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesi sonucu söndürüldü. VAN’da çıkan olaylarda ara sokaklara dağılan göstericiler, polise taşlarla saldırdı. Polisin, göstericileri dağıtmak için biber gazı ve basınçlı su kullandığı olaylarda 5 polis yaralanırken, olaylara karıştığı belirlenen 9 kişi gözaltına alındı. MUĞLA’nın Bodrum ilçesinde ise açlık grevi başlatılan BDP binasına 50 kişilik grup tarafından taşlı sopalı saldırıda bulunuldu. Binanın camları kırılırken parti tabelası da zarar gördü. Olayın ardından grup, Emniyete götürüldü. İSTANBUL’da KESK Şubeler Platformu üyeleri, Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının açlık grevlerine yönelik tutumunu düzenledikleri oturma eylemiyle protesto etti. BDP’nin destek için iki günlük açlık grevi çağrısı üzerine Sancaktepe, Esenyurt ve Sultangazi’de yapılmak istenen eylemlere de polis biber gazı ile müdahale etti. Sancaktepe’deki eylemde çok sayıda kişi yaralanırken üç ilçede de polis ile eylemciler arasındaki çatışmalar akşam saatlerine dek sürdü. cezaevinde bitti iddiası yalanlandı Bu arada İzmir Buca 1 ve 2 No’lu cezaevleriyle Aliağa Şakran Cezaevi’ndeki 520 tutuklu ve hükümlünün, dün akşam saatlerinde avukatlarıyla görüşerek açlık grevini sonlandırdığı iddia edildi. Bunun üzerine açıklama yapan tutuklu ve hükümlülerin avukatları, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını bildirdi. 3 İstanbul’da da müdahale Veriler kayıp Raporda bazı kurumların belge ve bilgi vermekle birlikte, bunların beklenen ve istenen verilere sahip olmadığı kaydedildi. Bu durumun “Devlet arşivi ve hafıza geleneğinin çok gelişmemesinden” kaynaklandığı belirtilerek “Adalet Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ‘bilgi ve belgeye rastlanmadığı’ yönünde yuvarlak cevaplar verildiği” ifade edildi. Raporda, “Özellikle Genelkurmay’da, Milli Güvenlik Konseyi kararları, Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu kararları, Bayrak Harekâtı’na ilişkin belgeler, sıkıyönetim uygulamaları ve buna benzer birçok bilgi ve belgenin alınamaması bu konuda daha kapsamlı, ve derinlemesine analiz yapılmasına engel olmuştur” denildi. ÇAPAN’DAN PEN’E ÇAĞRI Sanığın tercümanını kendisinin getirmesi uygulamasına ‘sınırlama’ getirildi Anadiline ‘polis’ tercümesi ALİCAN ULUDAĞ ‘Cami ile kışla arasındayız’ İstanbul Haber Servisi Dünya Yazarlar Birliği Uluslararası PEN üyeleriyle görüşen Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan “Bizi cami ile kışla arasına sıkıştırdılar. Birini tercih etmemizi istiyorlar. Bizi diktatörlerin merhametine terk etmeyin” çağrısında bulundu. PEN üyeleri özgürlük ve nefret suçları konusunu konuşmak için CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey ile Gürbüz Çapan’ı ziyaret etti. PEN Uluslararası Başkanı John Ralston Saul, Türkiye’de kanunların ifade özgürlüğünü kısıtlamada kullanıldığını belirterek “Aralarında PEN Türkiye merkezimiz üyelerinin de olduğu tutuklu ya da davalı yazarlar acilen ve adil bir değerlendirmeyi hak etmektedir. Yazarlara daima şeffaf ve eşitlikçi davranılmalıdır. Bu yaklaşımın pek çoğunun serbest bırakılmasına yol açacağı kanısındayız.” dedi. Görüşmede hükümetin AB’ye giriş sürecini kendi çıkarları için kullandığını vurgulayan Pavey, “Hükümet uzun süre gerçek niyetini belli etmedi. Kanunlar parça parça değiştirildi. Kanunların değişimi sokağa yansımadı. Çünkü Başbakan Avrupa’ya başka, topluma başka mesaj veriyor” diye konuştu. Gürbüz Çapan da “Ülkemizde 1000 insan bedenini ölüme yatırarak hak arıyor. Bu coğrafyada ilk kez Kürtler isyan etti” dedi. BD desteği var’ kuşkusu dağıtılamadı 12 Eylül için “Militer bürokrasinin eseri” ifadesine yer verilen raporda, ABD’nin darbeyi doğrudan desteklediğini kanıtlayacak somut veriler ortaya konulamadığı ancak şüphelerin de dağıtılamadığı belirtilerek “Darbenin ABD yönetimi tarafından memnuniyetle karşılandığı belirtilebilir” denildi. Raporda, 12 Eylül’ün yol açtığı travmalar da anlatıldı. ‘A ANKARA TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda, anadilinde savunmaya ilişkin yasa tasarısında yapılan değişiklikle sanığın tercümanını kendisinin getirmesi uygulamasına “sınırlama” getirildi. Değişikliğe göre sanık, anadilinde savunma yapmak istemesi durumunda tercümanını “adli yargı adalet komisyonlarınca düzenlenen listeden” seçecek. Parasını yine kendisi ödeyecek. Tasarının yaşama geçmesi ve bilirkişi listelerine yeni eklemeler yapılmaması durumunda ise tercüman sıkıntısı yaşanacak. Örneğin Ankara Adliyesi’nde yeminli Kürtçe tercüman 3 tane bulunuyor. Üstelik, bunların iki tanesini halen görevde olan polisler oluşturuyor. Anadilinde savunma tasarısı, ? Tasarı yaşama geçerse tercüman sıkıntısı yaşanacak. Örneğin Ankara Adliyesi’nde 3 tane yeminli Kürtçe tercüman bulunuyor. Üstelik, bunların iki tanesini halen görevde olan polisler oluşturuyor. perşembe günü İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda bazı değişikliklerle kabul edildi. Meclis’e gönderilen tasarıda, “Meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen sanık, iddianamenin okunması, esas hakkındaki mütalaanın verilmesi, üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilir. Bu durumda sanık, savunma yapacağı oturumda tercümanını hazır bulundurmak zorundadır. Bu imkân, yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılamaz” düzenlemesi getiriliyordu. Komisyonda verilen bir önerge ile söz konusu fıkrada yer alan, “Bu durumda sanık, savunma yapacağı oturumda tercümanını hazır bulundurmak zorundadır” cümlesinden sonra gelmek üzere, “Bu durumda tercüme hizmetleri, adli yargı adalet komisyonlarınca düzenlenen listeden sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilir” ifadesi eklendi. Tasarının ilk halinde tercüman konusunda hiçbir sınırlama yoktu ve sanık herhangi bir kişiyi tercüman olarak mahkemeye getirilebilecekti. Ancak değişiklikle tercüman konusu “adli yar gı adalet komisyonlarınca düzenlenen liste”yle sınırlı tutuldu. Bu da, tercüman sıkıntısını ortaya çıkaracak. Çünkü, adliyelerin bilirkişi listesindeki yeminli Kürtçe tercüman sayısı birkaçı geçmiyor. Örneğin, Ankara Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu’nca ceza mahkemeleri için oluşturulan 2012 yılı yeminli bilirkişi listesinde sadece üç Kürtçe tercüman bulunuyor. Bunların ikisini halen Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polisler oluşturken diğeri ise sivil tercüman. İstanbul Adliyesi’nin bilirkişi listesinde ise sadece bir Kürtçe tercüman bulunuyor. Birçok adliyede Kürtçe bilen tercüman dahi bulunmuyor. Kürtçe savunma yapmak isteyen sanıkların, polis olan tercümanları ise anadilinde savunma için seçip seçmeyeceği soru işareti yarattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle