19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2012 PAZAR 20 KÜLTÜR Borusan Müzik Evi’ndeki ‘Tidelines’ sergisi Maalouf’un ‘Öldürücü Kimlikler’ kitabından yola çıkıyor Çoksesli kimlik atölyesi EVRİM ALTUĞ Sanat ve Yaşam Benim en sadık okurlarımdan biri usta sanatçı Erol Keskin’dir. Eleştirel yaklaşan, söyledikleriyle bana güç veren bir okurdur o. Bir süre önce telefondaki bir konuşması, aklımda dönüp duruyor, beni terk etmiyor… Yine ısrarla ve inatla, iki şeyi birbirine karıştırdığım bir yazımdan sonraydı: “İki şey” dediğim, içinde yaşadığımız siyasal ortam ve o hafta izlediğim sanatsal etkinlikler… Bir yazıdan ötekine, ikisi arasında gidip gelmem tamam da, aynı yazı içinde ikisi arasında savrulmam biraz tuhaf doğrusu! Ancak, Erol Keskin telefonda bana bunu niçin yaptığımı öyle bir anlattı ki; ben de anladım. Erol Keskin’in söylediğine göre bu da benim intikam alma yöntemimdi. Neden, kimden intikam? Haksızlıklardan! Zulümden! Gerisini kendim getirdim: Örneğin suçsuz oldukları halde gazetecileri zindana atanlardan! Adaleti yok sayanlardan! Hırsızlıklardan, yolsuzluklardan! Ormanları yok edip yerine beton kuleler dikenlerden! Vb. Sanatsal etkinlikleri paylaşmak, yaşamı çoğaltmaktı; haksızlıkları geriletmeye çalışmaktı, insan olduğumuzu anımsamaktı. Hepsi bu. ??? Önceki gün Fransız Kültür Bakanlığın’dan “Sanat ve Edebiyat Şövalyesi” nişanını aldığımı gazetemizden okuyup da beni kutlayan tüm okurlara ve dostlara teşekkür ediyorum. İçinde yaşadığımız bu zor, acılı, tehlikeli günlerde, düşündüğünü ve hissettikllerini söylemenin sakıncalı ve riskli olduğu günlerde, bana verilen her ödül ve övgüyü ben hapisteki gazetecilere, yazarlara yöneltiyorum. Nişanı da şimdi hepimizin, her zamankinden daha çok gereksindiğimiz “barış kültürü”ne adıyorum. Şövalyelik töreninde konuşmam şöyleydi: “Tüm meslek yaşamım boyunca yapmaya çalıştığım tek şey oldu: Dünyayı daha güzel, daha adil, daha eşitlikçi, daha sevinçli, daha barışçıl kılmak, dünyayı şiddetten arındırmak. Kısacası dünyayı daha yaşanabilir kılmaya çalıştım. Bunun için elimdeki malzeme şunlardı: Dinmeyen öğrenme tutkum. Tüm sanatlara duyduğum ilgi. Edebiyat, müzik, tiyatro, resim. Yazmak… Eşitlik ve dayanışma bilincim… ‘Öteki’yle empati kurma gayretim… Haksızlığa, baskıya, şiddete karşı çıkmak… Bütün bunların içime yerleşmesinde, ailem, gittiğim okullar, seçtiğim arkadaşlar, okuduğum kitaplar, izlediğim etkinlikler, dinlediğim müzikler yolumu çizdi. Ama hiç kuşkum yok o yolun başında Paris’teki üniversite yıllarım, çok belirleyici oldu. Benim canım annem, sık sık şakayla karışık şöyle derdi: ‘Seni çok erken yaşta Paris’e yolladık, ondan böyle anarşist oldun!’ Paris ve Fransız kültürü, beni, annemin ‘anarşist’ dediği, ama aslında bizim aile sözlüğümüze göre de ‘işe yarayan toplumsal bir birey’ olmaya itti.” Konuşmanın sonunda teşekkürlerim vardı: Fransız Kültür Bakanlığı’na, 17 yaşımda beni Paris’e yollayan anneme ve babama, beni hep daha ileri gitmeye teşfik eden eşime, bana tahammül edip beni hep destekleyen oğullarıma, oğullarımı çok mutlu eden gelin kızlarıma, bana bol bol yaşama sevinci katan yedi torunuma, hayatımı zenginleştiren kardeşlerime, dostlarıma ve okurlarıma… Borusan Müzik Evi’nde 28 Kasım’a dek yer alan “Tidelines” sergisi, Finli küratör Marketta Haila imzası eşliğinde, edebiyat, müzik ve plastik sanatları harmanlayan “oda müziği” ruhlu yapısıyla ilgi çekiyor. “Tideline”ın kelime anlamı okyanustaki iki akıntının ortak bir noktada birleşmesi. Kelime, “tidelines” şeklinde, çoğul olarak kullanıldığı zaman ise bu birleşmenin geride bıraktığı, yosun ve köpük gibi döküntülerin oluşturduğu kıvrımlı çizgiler anlamına geliyor. Müzik Evi’nin iki katına serpilen sergide, yaşamı ve çalışmalarını aynı ülkede sürdüren Melek Mazıcı’nın deniz ve orman temalı iki görsel yapıtına, Amin Maalouf’un “Kimlik öyle bir çırpıda verilmez, yaşam boyunca oluşur ve şekillenir”, sözü eşlik ederken bu çalışmayı izlediğiniz sırada, etrafınızda Avrupa’yı temsilen 8 ayrı dilde Maalouf sözleri yankılanıyor. Sergideki bir diğer Maalouf sözü ise “Kimliğim, beni hiç kimseye benzemez yapan şeydir.” Besteci Kaija Saariaho ayrıca, üst katta görsel sanatçı Raija Malka’nın resim ve heykeli sentezleyen soyut yapıtına yoldaşlık eden akustik çalışmasını serginin ikinci katında da sürdürüyor. Melek Mazıcı, projesinde hem Türk, hem de Fin coğrafyasından deniz ve orman gibi simgeleri, yalın birer kimlik göstergesi gibi üst üste kullandığı işlerinden söz ederken “Bu işler de aynı benim kimliğim gibi” diyor ve ekliyor: “Kendimi hem Fin, hem Türk kültürünün bir karışımı olarak gördüğüm için, projemde bu bütünlükten hareket ? Yazar Amin Maalouf, besteci Kaija Saariaho ve görsel sanatçılar Raija Malka ile Melek Yazıcı, Maalouf’un kitabının içerdiği fikir evrenini çoksesli bir kimlik atölyesine dönüştürdü. Sergi, Mazıcı’ya göre Maalouf’un kitabını bir özgürlük alanına dönüştürüyor. ettim. Bu projeye baktığımızda hem Marmara denizinin hem de Baltık denizinin suyunu bir araya taşıyor. Bu aynı benim kimliğim gibi. Aslında bir artı bir iki değil, bir oluyor.” Sergideki işiniz vesilesiyle ‘Kimliksizlik, aslında bir çokkimliklilik tarifi olarak da alınabilir’ fikrine vurgu yapıyor olabilir misiniz? Aynen. Mesela kimlikler dediğimiz zaman, bu konuyu sadece dil, din gibi görüyoruz. Oysa bu şablonların tamamen dışında, çok geniş bir kimlik durumu var. Finlandiya’da da, bana kendimi Fin veya Türk hissedip hissetmediğim soruluyor. Ama ben ikisinin karışımı olmanın dışında, her şeyden önce benim, kendimim, iki kültürün karışımıyım. Tek bir kökenden ol mayı, saflığı ille de iyi bir şey gibi düşünüyoruz; ama bence insanın hayata bakış açısı da tam bu sırada ortaya çıkıyor. Yansıttığınız orman ve deniz imgeleri, sizin dünya üzerindeki yatay ve dikey konumunuzu da simgeleyen, mütevazı ama samimi birer resme dönüşüyor... Kendini tarif etmekten kaçınan bu imgeler, çok sayıda okumanın önünü açıyor. Ne dersiniz? Evet. İşlerimde her zaman kendimi geri çekmekten yanayım. İzleyiciye hocalık yapmak gibi bir eğilimim yok. Ben seyircinin işle baş başa kalmasını, işin içine girip oynamasını ve bir parçası olmasını sağlayarak yalınlığa, sessizliğe ve bilinmezliğe gönderme yapıyorum. Aslında insan belirli bir yaşa geldikten sonra hayatın verdiği karmaşayı iki elinin tersiyle itiyor ve her şeyi azaltmaya çalışıyor. Gençken her şeyi öğrendikçe, yansıtmaya çalışırken, ilerleyen yaşlarda daha sade olmaya çalışıyorsunuz. Maalouf’un kimlikle ilgili sözleri yol gösteriyor sergiye.. Maalouf’un eserlerime eşlik eden sözünü kitabından kendim seçtim. Bence ne kadar insan varsa, o kadar da kimlik var. Bu yüzden kimliğe son derece soyut yaklaştım. Çok bilinen iki resmi bir arada sunarak yaptım bunu. Önce Sokrates gibi “Ben kimim?” diye başlamak lazım. Sergide kitaptan sözleri, Avrupa’nın sesi gibi, gençlerin ağzından sekiz dilde duyuyoruz. Bu da Avrupa’nın çokdilliliğiyle birlikte, işleri birbirine bağlaması bakımından da öne çıkıyor. Kitap bu bakımından hepimiz için bir özgürlük alanına dönüştü. Aslında bizler, bu kitabı değişik şekillerde yorumlamış bulunduk. 17. ANKARA TİYATRO FESTİVALİ BAŞLADI ‘Seyircisiz tiyatro olmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından bu yıl 17.’si gerçekleştirilen “Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali” başladı. “Yaşanabilir bir dünya için sanat” görüşüyle gerçekleştirilen festivalin açılış töreni önceki akşam Büyük Tiyatro’da yapıldı. Festivalin açılışında tiyatro sanatına katkılarından ötürü tiyatro sanatçısı Haldun Dormen’e “Onur Ödülü” verildi. Açılışta Ankara Sanat Tiyatrosu’nun (AST) 50. sanat yılı da kutlandı. AST oyuncularından Özgürcan Çevik, törende yaptığı konuşmada, “Kimi zaman kapısına mühür vurularak çalışanları gözaltına alınarak susturulmaya çalışılan bir tiyatro AST. Ancak her şeye karşın başı dik bir tiyatro. Başı dik bir şekilde de 50. sanat yılına ulaştı” dedi. Festivalde “Emek Ödülü” de tiyatro eleştirmeni Atilla Sav’a verildi. Sav, “Seyirci olmazsa tiyatro olmaz” diye konuştu. Bajar “Hoşgeldin / B’xer Hati” (Kalan) 2009’da ilk albümü “Yaklaş”ı çıkaran TürkçeKürtçe sözlü folkrock topluluğu Bajar, “Fırat suyunu Marmara’ya karıştırmaya” devam ediyor, ikinci albümleri “Hoşgeldin”de. Her ne kadar ağırlıklı olarak göç yollarından geçmiş, mülteci kaderini yaşayan insanların hikâyelerini kendine konu edinse de metropol müziği yapıyor Bajar; şehrin yuttuğu işçi sınıfı insanlarını anlatıyor. Bu gerçekliği müzikal olarak melez bir dille ifade eden topluluk, eşitliği ve kültürel çoğulculuğu savunuyor. Uludere katliamı için yakılmış bir ağıt olan “Otuz Dört Adet”, en yakıcı şarkılardan. Şivan Perwer’den “Yaşamak İsyan dır”, Ahmet Kaya’dan “Yalan da Olsa”, Cemal Taş’tan “Her Yer Dersim” ve şair Sezai Sarıoğlu’nun şiirini notalayan “Fırtına”; gerisinde halay başı yine Kardeş Türküler’den tanıdığımız Vedat Yıldırım; dördü dışında söz ve müziklerin de sahibi. Şarkıcı Burak Korucu, gitarcı Cansun Küçüktürk, basçı Ari Hergel, klavyeci Ferhat Güneş ve davulcu Erdem Göymen diğer halaycılar. İlk albümden bu yana hayli yol almış Bajar. Daha olgun bir soundları var, kompozisyonlar ise ilk albüme göre daha güçlü. [email protected] Ricardo Donoso Assimilating the Shadow (Digitalis Recordings) Geçen yıl deep house, trance, drone, noise ritimlerini karışık bir altyapıda sunduğu deneysel albümü “Progress Chance” ile tanıdık Donoso’yu. Caz davulcusu olarak başladığı kariyerine bakınca, çok eklektik bir müzik paleti olduğu anlaşılıyor. Brezilyalı besteci/prodüktör, bu kez davuldan arınmış, düşük tempolu ama ritmik bir sound ile dinleyeni hipnotize eden bir albüm yapmış. Basit synth ya da bas riffleri ile başlayan parçaların tekrarlar aracılığıyla gelişimi, ya rattığı karanlık his ve minimalist yaklaşım, albümü heyecan verici kılan ilginç özellikler. Bir partinin sonunda, sabaha karşı gün doğarken boşalan pistte yabancılaştığınız anda çalan müziği yapmak istediğini söylüyor Donoso. Tekrarlara dayanan ritmik yapısıyla dansa yönelten ama aynı zamanda insana kendi aklında hikâyeler yazdıran sinemasal bir yapısı var. İsmiyle de analitik psikanalizin kurucusu Carl Jung’un “herkesin bir gölgesi vardır” sözüne atıf yapan albüm, türünde yılın en iyilerinden. www.zulalkalkandelen.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle