19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Açlık grevlerine destek veren BDP hükümetle köprüleri attı. Aydınlar Ankara’da görüşmeler yaptı 7 ‘Görüşmeyeceğiz’ ANKARA / DİYARBAKIR / ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Cezaevlerinde 63. güne giren açlık grevleri için sivil toplum, meslek örgütleri ve aydınlar devreye girerken 7 milletvekiliyle açlık grevlerine destek veren BDP, hükümetle köprüleri attı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, “Bizim hükümet ile görüşeceğimiz bir şey kalmadı” dedi. DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Eşbaşkanı Demirtaş, Diyarbakır’da açlık grevini sürdüren BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, milletvekilleri Adil Kurt, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Özdal Üçer, Emine Ayna, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret etti. Demirtaş, Erdoğan’ın açlık grevlerine ilişkin “şovşantaj” sözlerine sert tepki göstererek “Bu saatten sonra çözümü arayacak olan hükümettir. Çünkü BDP ve DTK artık taraftır. Açlık grevi eylemcisidir. Hükümet çözüm bulmak is Chomsky: KRİZİ BİTİRİN ABD’li muhalif yazar Noam Chomsky, açlık grevlerinin çözümü konusunda hükümete “acil çağrı” yaptı. Chomsky açıklamasında, şu görüşlere yer verdi: “Türkiye hükümetinden, son derece makul olan talepleri karşılamak suretiyle, halihazırda derinleşmekte olan ve eğer hükümet insani ve dolayısıyla medeni bir şekilde sorumluluk almazsa çok daha kötüleşecek olan bu krizi sona erdirmesini talep ediyorum.” tiyorsa bunu cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerle yapsın. Biz yokuz” dedi. BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise TBMM’de düzelediği basın toplantısında açlık grevlerinde her an cezaevlerinden cenazelerin çıkabileceğini belirterek Türkiye’nin “kritik eşik”ten geçtiğini söyledi. AKP ile yaptıkları görüşmelerden sonuç çıkaramadıklarını belirten Baluken, “Çıkacak her cenazeden hükümet sorumludur” dedi. Gazetecilerin, “Kapıları kapattınız mı” sorusuna Baluken, “BDP randevu talebinde bulunmayacak. Hükümet adım atmak istiyorsa, cezaevlerindeki arkadaşlarımızla görüşecek” karşılığını verdi. Açlık grevleriyle ilgili sivil toplum, aydınlar, meslek örgütleri ve akademisyenler çözüm için girişimlerini sürdürüyor. Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Hidayet Şefkatli Tuksal ve Prof. Dr. Mithat Sancar’dan oluşan heyet dün TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ziyaret ederken DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve TMMOB başkanlarından oluşan bir heyet de CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’ı ziyaret ederek açlık grevlerinin çözümü konusunda destek istedi. Matkap parti olarak açlık grevlerinin sona erdirilmesi için hükümetin istediği her türlü desteği de vermeye hazır olduklarını belirtti. Şanlıurfa ’nın Suruç ilçesinde yaklaşık 70 kişilik grup, Aydın Mahallesi’nde bulunan BDP ilçe binası önünde cezaevlerinde devam eden açlık greviyle ilgili basın açıklaması yaptı. Polisin parti binası önünde yoğun güvenlik önlemleri almasına öfkelenen BDP’li İbrahim Binici, “Suruç’ta örgütlü 3 tane parti vardır. Neden yalnız bizim partimizin önü kapatılıyor? Akıllarını başlarına toplasınlar. Gerekirse bomba olur vücutlarında ben patlarım, yeter artık. Eğer cezaevlerinden bir cenaze çıkarsa bu dünyayı onların başına yıkacağımıza söz veriyorum” dedi. Yaşar Büyükanıt Sır Tutmasını Sürdürüyor Araya, 10 Kasım Atatürkü Anma Törenleri ve pazar tatili girdi. Parlamentonun “Darbeleri Araştırma Komisyonu”nun çalışmaları da dolayısıyla o birkaç gün için durakladı. Verilen kısa ara, komisyona bilgilerini aktarmaları için çağrılan birisi eski başbakanlardan Tansu Çiller, ötekisi de eski Genelkurmay başkanlarından emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt olmak üzere devletin iki eski önemli yöneticisinin dönemlerini gündeme getirdi. Bugün için 2’ncisinden başlayalım: Sayın Büyükanıt’ın Dolmabahçe’den ayrılırken medyaya verdiği görüntüler fazlasıyla gergin olduğunu gösteriyordu. Buna karşılık sağlığı, Silivri ya da Hasdal cezaevlerinde uzun süredir tutuklu olarak bulunan eski silah arkadaşlarını gıpta ettirecek kadar yerinde görünüyordu. Büyükanıt’a, ünlü 27 Nisan emuhtırası ile ilgili sorular yöneltildiği biliniyor. 2007 Nisan ayının sonunda Çankaya’daki süresini tamamlayan Sayın Ahmet Necdet Sezer’in yerine AKP’nin adayı olan Sayın Abdullah Gül’ün seçilmemesi için 27 Nisan gece yarısına az bir zaman kala Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada “...adaylık süreci ile 23 Nisan öncesi yurdun birçok yöresinde laiklik karşıtı olarak nitelendirilen olayların gelişiminin vahim derecede olduğu ve bunun rejime meydan okuma olarak değerlendirilmesi gerektiği yer almış; TSK’nin yasalar ile kendisine düşen görev ve yetkileri kullanmaktan çekinmeyeceği” belirtilmişti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, seçilecek cumhurbaşkanının TSK’nin de başkomutanı olması nedeniyle bu seçimlerin kendilerini de açıkça ilgilendireceğini, başkanın sözde değil özde de Atatürkçü olması gerektiğini savunuyor ve 27 Nisan muhtırasının kendisi tarafından kaleme alındığını da söylüyordu. Başlatılan tartışmanın zorunlu bir erken seçim kararı alınması ile sonuçlandığı ve o genel seçimin AKP’yi tek başına iktidara getirdiği biliniyor. Cumhurbaşkanlığı seçim yetkisini TBMM yerine doğrudan halkın kullanmasını da anayasaya geçirten bu tartışmaları daha fazla sürdürmeden, konunun aslına dönelim: Sayın Büyükanıt’ın öncülük yaptığı o karşı duruş ve 27 Nisan emuhtırasının her zamanki gibi seçmen tarafından geri püskürtülmekle kalmayarak “mağdur politikacı”ların daha çok desteklenmesi ile sonuçlandığı, günümüzde yeniden gündeme getirildi. Bazı yorumcular, haber kanallarında Büyükanıt’ın bir emuhtıra vererek Erdoğan ve partisini bilinçli olarak güçlendirdiğinden söz ediyorlar. Büyükanıt’ın 25 Eylül 2011’de Erdoğan ile Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde bir araya geldikleri ve uzun bir görüşme yaptıkları, o görüşmeden çıkan Yaşar Paşa’nın ne konuşulduğunu soran gazetecilere mezara kadar taşıyacağı sırlardan söz etmiş olması da, bu yorumları sıcak gündemin içinde tutmayı sürdürüyor. Özellikle emekli Genelkurmay başkanlarına makam aracı olarak Renault marka birer otomobil tahsis edilmesi kuralının Yaşar Paşa için çok aşılmış olması da cabası. Dahası Başbakanımız, bu ikili ve mezara kadar götürüleceği ahitlenen görüşmede taraf olan Büyükanıt’ın 27 Nisan bildirisinin bir muhtıra olmadığını da inançla savunuyor. Kendisine izni alınmadan küçük bir sorum var: Bugünkü Genelkurmay Başkanı, “olmaz ya” böyle bir eaçıklama yapıp başlattığınız başkanlık sistemi tartışmalarına karşı çıksa ne tavır alırsınız? Söz emekli orgenerallerden ve eski Genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanlarından açılmışken bir gazeteci olarak sık sık Silivri’deki meslektaşlarımı yoklamaya gittiğim zamanlar, bu emekli tutukluların ailelerinin bir sitemlerinden de bayan generalleri ve eşlerini haberli kılmak isterim. Diyorlar ki: “Gazeteci olarak meslektaşlarınızı olabildiğince aradığınızı muvazzaf ve emekli paşalarımıza, onların eşlerine de duyurmaz mısınız? Belki ayda yılda da olsa kapımızı çalanlar olur.” Kontrole çıkmayacaklar Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ile Kandıra cezaevlerindeki açlık grevleri eylemcileri ise Başbakan’ın “Şov şantaj” sözleri ve hükümetin tutumu nedeniyle doktor kontrolüne çıkmama kararı aldı. Eylemcilerin, TTB’den bir heyet gönderilmesini talep ettiği ancak yanıt alamadıkları bildirildi. AKP’nin tasarısı hazır SANIK HAKLARI AYAKLAR ALTINDA Açlık grevi üzerinden taktik savaşı ERDEM GÜL Duruşma salonunun önünde toplanan dava avukatları adına konuşan avukat Ercan Kanar, “Savunma ve sanık hakları bir kez daha ayaklar altına alındı. Açlık grevinin nedenlerini anlatmak isteyen tutuklu sanığa 5 dakikalık söz hakkı verilmedi” dedi. Barolar Köşk’e çıktı Gül: Çözüm için girişimde bulunacağım İLHAN TAŞCI ANKARA Açlık grevlerinde 60. güne gelinirken çözüm için adımlar yerine taktik savaşlar öne çıktı. Geçen hafta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından hükümet sözcüsü Bülent Arınç, eylemcilerin taleplerinden biri olan anadilinde savunma konusunda çalışma yaptıklarını açıklamıştı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de tasarının imzaya açıldığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı gezisinin ardından Meclis’e sevk edileceğini duyurmuştu. Anadilinde savunma tasarısının dün Meclis’e gönderilmesi bekleniyordu. Ancak, akşam saatlerine kadar tasarı meclise sunulmadı.Ancak, AKP’de yapılan değerlendirmeler sonucu tasarısının Meclis’e sevki taktik savaşına dönüştürüldü. AKP’de tasarının açlık grevi eylemcileriyle bir pazarlıkla gelmiş olacağı sonucu doğurmaması için acele edilmemesi görüşü öne çıktı. Tasarının içinde anadilinde savunmanın yanı sıra mahkumların eş ve çocuklarıyla görüşmeleri, yakınlarının ölümü halinde evlerinde kalmaları gibi düzenlemelerde bulunuyor. Ancak, hazır olan tasarının Meclis’e gönderilmesi eylemcilerle müzakere gibi anlaşılacağı gerekçesiyle geciktiriliyor. Bu hafta içinde tasarının meclise gönderilmesi halinde bile ancak haftaya komisyon ve genel kurul aşamalarının tamamlanarak yasalaştırılması bekleniyor. Sanıksız duruşma HATİCE TUNCER KCK basın davasında, cezaevlerinde 62. günü geride bırakan açlık grevlerinin gerginliği yaşandı. Açlık grevi yapmalarının nedenlerini açıklamak isteyen Dicle Haber Ajansı Ankara temsilcisi Kenan Kırkaya salondan çıkarıldı. Tutuklu sanıklar ve avukatlar, mahkemenin tavrını protesto etmek için salondan çıktı. İzleyiciler de alkışlı protesto yaptıkları için salondan çıkarıldı. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen KCK davasının dünkü duruşmasına 5 Kasım’dan bu yana açlık grevindeki 33 sanık katıldı. Başkan Ali Alçık, avukat sıralarında oturarak duruşmayı izleyen Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan ve avukat kızı Aslı Kazan’ın izleyici sıralarına geçmesini istedi, Kimlik tespiti tamamlandıktan sonra söz alan tutuklu sanık Kırkaya, açlık grevleri konusunda konuşmak istediğini söyledi. Kırkaya’nın açlık grevi konusundaki açıklamalarını sürdürmesi üzerine Alçık, salondan çıkmasını istedi. Diğer sanıklar da durumu alkışlarla protesto ederek salondan çıktı. Duruşma 15 dakikalık aradan sonra yeniden başladığında tutuklu sanıklar, mahkemenin tutumunu protesto ederek salona girmedi. Avukatların da mahkemeyi protesto etmek için salondan çıkması, izleyicilerin alkışlı protesto yaptıkları için salona alınmaması üzerine iddianame, TRT spikerleri tarafından boş salonda okundu. Ancak gelecek hafta Öğrenci kavgası: 2 yaralı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde açlık grevlerine destek veren sol görüşlü öğrencilerin kurduğu standta kavga çıktı. Açlık grevine destek için açılan pankarta karşıt görüşlü öğrenciler müdahale etti. Bunun üzerine çıkan kavgada taş ve sopalar kullanılırken biri bıçakla olmak üzere 2 öğrenci yaralan dı. Olaylara çevik kuvvet ekipleri biber gazıyla müdahale etti. Sıkılan gazdan diğer öğrenciler ve bazı yurttaşlar da etkilendi. Polis, kavgayla ilgili soruşturma başlattı ve 13 kişiyi gözaltına aldı. Zanlılar sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Zanlıların adliyeye getirilişi sırasında bir grup öğrenci de Ankara Adliyesi önünde arkadaşlarını bekledi. ANKARA Açlık grevinin çözüme kavuşturulabilmesi için Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar başkanlığındaki Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi baro başkanları Çankaya Köşkü’ne çıktı. Baro başkanları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e iletirken “Sorunun çözülmesi gerekiyor. Çözülmezse Türkiye’de bir kaos ortamı oluşacak” değerlendirmesini yaptı. Baro başkanları, sorunun çözülmesi için yasal bir değişikliğe de gerek olmadığını anımsatırken “Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin önünde yasal engel yok. Adalet Bakanlığı ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iradesiyle sorun kolaylıkla çözülebilir” dediler. Baro başkanları, Gül’e “Cumhurbaşkanı milleti temsil eder. Toplumda gerilim yaratacak sürecin manevi konumunuzla aşılabileceğine inanıyoruz” görüşünü ilettiler. Cumhurbaşkanı Gül de açlık grevlerini yakından izlediğini ve çözülmesini istediğini belirterek “Adalet Bakanlığı konuyla ilgili çalışmalar yürütüyor. Bu durum Türkiye’ye yakışmıyor. Çözümü için çalışacağım. Gerekli girişimlerde bulunacağım. Sorunun can kaybı olmadan çözümü önemlidir. Herkes sorumlu davranmalı” dedi. Cumhurbaşkanı’nın, ne tür bir girişimde bulunacağına ilişkin somut bir değerlendirme yapmadığı da öğrenildi. ‘Dijital bulgular kesin değildir’ Soner Yalçın için Avrupa’da kampanya İstanbul Haber Servisi Odatv davasının tutuklu sanıklarından gazeteciyazar Soner Yalçın’ın özgürlüğüne kavuşması için Fransa’da kampanya başlatıldı. Kampanyanın öncülüğünü Fransız I’Humanite gazetesi ve Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Patrick le Hyaric yapıyor. Soner Yalçın’ı özgürlüğüne kavuşana kadar destekleme kararı alan Fransa’nın asırlık günlük yayın organı l’Humanité gazetesi, Yalçın adına Avrupa’da özgürlük kampanyası başlatılmasına öncülük etti. Kampanyanın en dikkat çekici öğelerinden biri de Paris Belediyesi’nin Yalçın’ı evlat edinme isteği oldu. Bu, Yalçın özgürlüğüne kavuşana kadar Paris Belediyesi tarafından desteklenmesi anlamına geliyor. Odatv davasında TÜBİTAK’ın hazırladığı ek raporda bir dosyanın bir bilgisayarda oluşturulup oluşturulmadığının kesin olarak belirlenemeyeceğine dikkat çekildi İstanbul Haber ServisiOdatv davasının görüldüğü mahkemeye TÜBİTAK tarafından gönderilen ek raporda, bir dijital verinin oluşturulduğu bilgisayarın kesin olarak tespitinin mümkün olmadığı belirtildi. Mahkemenin kesin ifadelerle açıklama istediği TÜBİTAK, ek raporda da ihtimalleri sıraladı. 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, dosyadaki dijital delillere ilişkin, ek rapor istediği TÜBİTAK’tan, çelişkili ifadelerin yalın ve bilgisayar kullanım düzeyinde birinin anlayacağı şekilde açıklanmasını istemişti. Dokümanların anılan bilgisayarlarda kesin olarak oluşturulup oluşturulmadığının, değiştirilip değiştirilmediğinin tespitinin mümkün olup olmadığını sormuştu. Mahkemenin istediği ek rapor dün dosyaya ulaştı. Raporda, “Bir dosyanın bir bilgisayarlarda oluşturulup oluşturulmadığı, değiştirilip değiştirilmediğinin kesin tespiti mümkün değildir. Bunun sebebi bir dosyanın bir bilgisayarda oluşturulduğuna veya değiştirildiğine işaret eden dijital bulguların kesinlik ifade etmemesi ve bilgi sahibi bir kullanıcı tarafından değiştirilebilir olmasıdır” denildi. Yazar alanında ofis kullanıcı ismi “soner” olan dokümanların, ‘yüksek ihtimalle’ Soner Yalçın’a ait farklı bir bilgisayarda oluşturulduğu ifade edildi. Yazar alanında “Barış” yazan dokümanların da ‘yüksek ihtimalle’, Barış Pehlivan’a ait farklı bir bilgisayarda oluşturulduğu belirtilerek, “Daha sonra da incelenen bilgisayarlara CD/DVD, USB tarzı veri depolama cihazları ile taşındığı değerlendirilmektedir” denildi. ği değerlendirilmektedir” ifadesi kullanıldı. Zararlı yazılımların virüs önleyici programlarla tespitlerinin mümkün olmadığı ifade edilerek, Odatv, Barış Pehlivan ve Müyesser Yıldız’ın bilgisayarlarına tespit edilen “teamviewer” uygulamasının, uzaktaki başka bir bilgisayarı internet üzerinden yönetmeye yaradığı kaydedildi. Söz konusu Teamviewer uygulamasında aynı parolanın kayıtlı olduğu ifade edilerek, “Bu sayede kullanıcıların birbirlerinin bilgisayarına aynı parola ile uzaktan bağlanabildikleri ve yönetebildikleri düşünülmektedir. Bu nedenle, davaya konu dosyaların, hard disklere Teamviwer aracılığıyla gelmiş olması ihtimaller arasındadır” denildi. ‘Bilinçliyken zorla müdahale olmaz’ TÜREY KÖSE Raporda, bilgisayarlara hedefli olarak uzaktan yönetim özelliği bulunan zararlı yazılımların gönderildiği, bu yazılımların bilgisayarlarda çalışmış olduğunun tespit edildiği kaydedildi. Raporda, “Dosyaların oluşturulma zamanları, ilgili zararlı yazılımların gönderilme zamanlarından öncedir. Odatv ve Barış Pehlivan’ın bilgisayarlarında bulunan dokümanların yüksek ihtimalle bahse konu olan zararlı yazılımlarla bu bilgisayarlara gönderilmedi yazılımla ‘Zararlı gönderilmemiş’ ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan açlık grevleriyle ilgili olarak “Sağlıkla ilgili gerekli müdahaleyi yaparız” derken Türk Tabipleri Birliği (TTB) Konsey Başkanı Ahmet Özdemir Aktan, “Bilinç açıkken zorla müdahale olmaz” dedi. Aktan, “Bize hem tutuklu ve hükümlülerin hem de aile hekimlerinin başvurusu var. Cezaevlerine giriş izni istiyoruz” dedi. Aktan, zorla besleme konusunda “Hekimin görevi önce olacaklardan haberdar etmektir. Bilinci açıkken ve bilincini kaybettikten sonra yapılacaklar konusunda onayını almaktır. Bilinci açıkken müdahale olamaz. Bu, bir insanı zorla ameliyat etmek gibidir. Yasada bu konuda bir madde var, ancak hiçbir yasa uluslararası sözleşmelerin, uluslararası etik kurulların üstüne çıkamaz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle