19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 kuruluşunun başı diyor ki, üniversite açılınca, bazı gençler caddelerde, parklarda el ele gezip herkesin gözü önünde öpüşüyormuş. Eğer önlem alınmazsa herkes bu vebalin altında kalırmış. Mardin, İstanbul, Ankara ve İzmir’e benzeyip ahlaksızlık artarmış. Mardin’de bir Tanrı’nın kulu çıkıp, bu adama tepki göstermeyecek mi? Sen kimsin, demeyecek mi; merak ediyorum! ??? Demokrasi! Özgürlük! Kardeşlik! Barış! Yaşama hakkı! Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti... Bizim kuşağın emperyalizme karşı savaşımı kaçıncı yılını doldurdu? Değişen nedir 40 yılı aşkın süreç içinde, söyler misiniz? Adı hiç önemli değil... İster demokrasi deyin, ister cumhuriyet, ister özgürlük... Temel hak ve özgürlükleri savunmak, emperyalizme karşı çıkmak, genç bedenlerin açlık grevlerinde, ölüm oruçlarında yitip gitmesini durdurmak için sağcı, solcu, devrimci olmaya gerek yok. Sadece insani duygularla, vicdanınızla bakın... ??? Cumhuriyeti kurtarmak için yapılan darbelerin hesabının sorulmadığı bir ülkede, yapılmamış darbenin hesabının sorulduğu bir dönemde, yeni egemen güç “kana kan intikam” duygusu içinde. Ortada egemenlerin savaşı var aslında... Dağda vurulan Mehmetler, Şırnak’ta şehit düşen polisler, dağa çıkarılan 14 yaşında çocuklar kimin? Hepsi bizim! Düşman yaratmakta, ezmekte, aşağılamakta üzerimize yok! Bugün kibirlisin, çiğneyip geçeceksin, bir zamanlar hapis yattığını, gençlik yıllarında eylemlere katılıp “tek yol İslam” dediğin için poliste işkence gördüğünü unutacaksın. Çünkü iktidarsın, egemensin! Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun çalışma biçimi eleştiriliyor ‘Mahkeme gibi’ İLHAN TAŞCI Egemenlerin Savaşımı... Çevrenize şöyle bir bakın isterseniz, televizyonlardaki tartışma programlarını izleyip, kimin neler söylediğine kulak veriniz. Birisi çıkıyor, “Ben Atatürk’ü sevmiyorum” diyor, bir başkası askere sesleniyor: “Sizin koruyamadığınız cumhuriyeti biz koruyoruz!” Gazeteler haber yapınca kıvırtıyor bizim sosyal demokrat il başkanı: “Ben öyle demek istemedim...” Kimse ama kimse askeri darbelerin Türkiye’de solu, sosyalistleri, devrimcileri, emekçileri, gençleri, aydınları, yazarları, gazetecileri zindanlara attığını, üzerlerinden silindirle geçip ezdiği gerçeğini gizleyemez. Ha baskıcı askeri faşist rejim... Ha ileri demokrasi ve özgürlük masalları anlatan AKP iktidarı... Aralarında fark yoktur! Bu gerçekler nedense göz ardı ediliyor, sermayeemek çelişkisi ağızlara alınınca sesler yükseliyor: “Bunlar Marksist düşünceler, dünya çoktan değişti, siz 1970’lerde kalmışsınız...” 89 yıllık cumhuriyetimize baktığımızda ne görüyoruz? Egemenlerin düzeni sürüyor, biri giderken öteki geliyor... ??? Olan emekçilere oluyor! Bayrak koşusu gibi... Egemenlerin iktidarı, baskı, zulüm, işkence el değiştiriyor. Apoletli, apoletsiz... Hepsi aynı yolda; kimi İslamı kullanır, kimi Mustafa Kemal’i... İlhan Selçuk çok güzel bir ad takmıştı: “Rozet Atatürkçüleri, din bezirgânları...” Birey olmak öyle kolay olmuyor bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde. Bağnazlık toplumun üzerinde siyah bir örtü. Şimdi soruyorum: Mardin’den sözde bir ahlak ANKARA Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nu “milletvekilini sorgulayamacağı” gerekçesiyle terk etmesine Prof. Dr. Ülkü Azrak’tan destek geldi. Azrak, bu komisyonun DP’nin son günlerinde oluşturduğu Tahkikat Komisyonu gibi çalıştığına işaret ederek “Yarı yargısal bir prosedür uygulaması. Bu hakikaten yargıya parelel bir yapı. Anayasaya da içtüzüğe de aykırı” dedi. Meclis’in yargıya paralel bir komisyon kurulmasının anayasaya uygun olmadığına işaret eden Prof. Dr. Azrak, “Adeta sorguluyorlar. Sonunda bu nereye varacak? Bir mahkeme gibi karar veremeyecek, ama soruşturma yapıyor mahkeme gibi. Çalışmanın sonunda rapor verecekler. Raporda bazı kişileri suçlayacak şekilde birtakım ifadeler yer alırsa bu anayasaya aykırı. Çünkü Meclis dışına da taşan bir soruşturma yapılıyor. Akıllarına gelen herkesi davet ediyorlar. Bu hakikaten yargıya parelel bir yapı. Yarı yargısal bir tahkikat, soruşturma, bir süreç, prosedür uygulaması. Hem anayasaya hem de içtüzüğe aykırıdır” dedi. 28 Şubat sürecinin Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan da Darbe Komisyonu’nu eleştirdi ‘Anayasa ihlali’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halen CHP Bursa Milletvekili olan 28 Şubat sürecinin Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan da, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal gibi Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun anayasa ve içtüzüğe aykırı olarak çalıştığını söyledi. Tayan, komisyon bünyesindeki 28 Şubat27 Nisan Alt Komisyonu’nun oluşumunu eleştirirken “Komisyon çalışmasının Meclis içtüzüğüne, anayasaya uygun olmadığını bilerek geldim. Ama karşı çıkmak, komisyona gelmem demek sanki darbelere karşı değilmiş gibi algılanır diye herkes ürküyor, geliyor” ifadelerini kullandı. 28 Şubat 1997’deki MGK toplantısı hakkında bilgi veren Tayan, “Şeriata dayalı İslam cumhuriyeti kurmaya yönelik çalışmalara dikkat çekilmiş 18 maddelik MGK kararı kabul edilmiştir. Bunu Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve ilgili bakanlar imzalamıştır. Hükümetin 13 Mart’taki Bakanlar Kurulu toplantısında bu kararlar müzakere edilmiştir” dedi. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın, bakanlara gönderdiği KÜRKÇÜ: MİT DEMİREL’DEN KURTULMAK MI İSTİYORDU? 27 Mayıs12 Mart Alt Komisyonu’na konuşan BDP İstanbul Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise 12 Mart Muhtırası’nda da ABD’nin rol oynadığını, bunun belirtilerinden birinin darbeden 1 ay sonra haşhaş ekiminin yasaklanması olduğunu söyleyerek “12 Mart ile birlikte Türkiye’de ordu burjuva ordusu haline geldi. Çünkü generaller doğrudan sermaye ilişkilerinin içerisine girdiler OYAK vasıtasıyla” dedi. Kızıldere’de güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmayı da anlatan Kürkçü, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını önlemek için önce Süleyman Demirel’i kaçırmak istediklerini, ancak bu mümkün olmadığı için NATO Radar İstasyonu’ndaki 3 teknisyeni kaçırdıklarını belirtti. Kürkçü, yakalanmasının ardından kendisini sorgulayan dönemin MİT İstanbul Başkanı Eyüp Özalkuş’un, kendisine “Madem Demirel’i kaçıracaktınız. Hiç siz siyasetten anlamıyorsunuz. Bize bir haber uçursaydınız bir şekilde, biz korumayı kaldırırdık” dediğini ve Demirel’den kurtulmak istediklerini ima ettiğini aktardı. DP’nin sonu olmuştu Resmi adının Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu olduğunu anımsatan Azrak, “Bunun çok dışına taşıyor sorgulamaları. İkincisi darbeleri sorgulamak ne hadlerine. İçtüzüğe göre olmayan komisyon, buna hukukçular, özel bir iş yapmak için, özel müzakereler yapmak, kararlar vermek için oluşturulmuş kurul derler. Mevzuatta yeri yok aslında” yorumunu yaptı. “Siyasi bakımdan daha vahim bir şeyi hatırlatmak istiyorum” diyen Azrak, bunu şöyle açıkladı: “DP iktidarının son günlerinde, DP’ye karşı bir hareket, kalkışma olduğu gerekçesiyle Meclis’te Tahkikat Komisyonu oluşturdu. Bu tahkikat komisyonuna yarı yargısal yetkiler verildi bugünküne benzer. Sorgulama yapmak, tanıklar dinlemek, hatta komisyonunda sanık konumuna düşürülecek kişileri dinlemek gibi bir fonksiyon üstlendi. Bunların yaptıkları bu tahkikat öyle bir soruşturma ki, burada kişilere sordukları sorular eski CMK’de bulunan sorgu hâkiminin soruları gibi. Yani bunun sonunda oradan beyanda bulunan kişiler belki ileride sanık durumuna düşürülebilir. Bunların yayımlayacakları raporla bu kişiler hakında Silivri’de dava açılmasına kadar uzayabilir. Deniz Baykal, oraya çağrılan hukukçu herkesten beklediğim bir şeyi yaptı.” Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, eski Başbakan Mesut Yılmaz, DGM hâkimi Orhan Karadeniz ve gazetemiz yazarı Cüneyt Arcayürek de komisyonun davetine icabet etmemişlerdi. MGK kararları çerçevesinde irtica ile etkin mücadele edilmesi için önlemlerin alınmasına ilişkin bir yazısını da okudu. Tayan, “Ne Bakanlar Kurulu’nda ne TBMM’de ne de siyasi partilerin lider kadroları tarafından MGK’nin bu kararlarıyla ilgili demokrasiye müdahale olduğuna ilişkin bir yoruma rastlanmamıştır” dedi. BÇG ile ilgili olarak bakanlığa bir çalışma gelmediğini kaydeden Tayan, “Ben BÇG ile ilgili kelimeleri 28 Şubat’tan sonra basından duydum. Benim bulunduğum res mi veya gayri resmi hiçbir toplantıda BÇG’nin sözü geçmemiştir” dedi. Tayan, eski bakanlardan Güneş Taner’in MSB ve Enerji Bakanlığı ihalelerinden yüzde 10 alındığı iddialarının sorulması üzerine de, “Bunu kimse duymamış görmemiş, fakat o bakan duymuş, 10 sene kulağının üstüne yatmış. Sonra bülbül gibi konuşmuş. Eğer vatanını seviyor idiyse görevdeyken söyleseydi. Cumhurbaşkanına kadar paralar paylaşıldı demek demokrasiye yapılacak en büyük ayıplardan biridir” dedi. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU: 12 Eylül darbesinde MSP’li Konya Belediye Başkanı olan Mehmet Keçeciler de darbe gerekçesi arasında sayılan mitingle ilgili askerlerle görüştükten sonra Ankara’ya gelip MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’la görüştüğünü, mitingin iptalini istediğini anlatarak “Erbakan ve beraberindeki parti yöneticileri Oğuzhan Asiltürk ile Şevket Kazan bu talebi reddettiler. Ben de ‘Artık sizin belediye başkanınız değilim’ deyip çıktım” dedi. Toplantı sabahı dönemin Başbakanı Demirel ile görüşerek çökmekte olan Alaaddin Camii için yardım istediğini kaydeden Keçeciler, görüşmede Demirel’in kendisine “Hoca’ya söyle, erken seçim için destek versin. İhtilal söylentileri dolaşıyor” dediğini söyledi. Öğleden sonra görüştüğü Erbakan’ın, “Yine bizi askerle tehdit ediyor” dediğini aktardı. Keçeciler, mitingde Erbakan’ın İstiklal Marşı’nı KEÇECİLER: AYAĞA KALKMAYANLAR AJANDI megafonla kendisinin okuttuğunu ancak kalabalıktan birinin “Ezan sesi duymak istiyoruz” diye bağırdığını ve 5 kişinin ayağa kalkmadığını kaydetti. Keçeciler, ayağa kalkmayanların “devletin provokatör ajanları” olduğunu söyledi. Ayrıca, 28 Şubat Alt Komisyonu dönemin siyasetçilerinden Hasan Celal Güzel ve eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ı dinledi. 12 Eylül döneminde kısa süre Başbakanlık Müsteşarlığı’na vekâlet ettiğini anımsatan Güzel, Demirel’i ziyaret ettiği gerekçesiyle görevinden alındığını savunarak “Daha sonra Demirel, 28 Şubat’ta darbecilerin en önde gideni oldu” dedi. Kahraman da Refahyol hükümetinin uyumlu çalışırken birdenbire her şeyin değiştiğini söyleyerek “Birdenbire Aczimendiler, Müslüm Gündüz’ler, Fadime Şahin’ler ortaya çıktı. ‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ denildi” diye konuştu. Oy verenin şikâyet hakkı yok ÖMER ŞAN TBMM ANAYASA KOMİSYONU YASAMA BÖLÜMÜNÜN YAZIMINA GEÇİYOR Uzlaşamaya uzlaşamaya AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, “vatandaşlık”, “din, vicdan ve inanç özgürlüğü” gibi kritik maddelerle ilgili düzenlemelerde uzlaşma sağlanamayan “Temel Hak ve Özgürlükler” bölümü ile “Ekonomik ve Sosyal Haklar” ile ilgili bölümler tamamlanmamasına karşın “başkanlık sistemi” konusunda iç çalışma yapan AKP’nin ısrarı üzerine “yasama” bölümünün yazımına geçilmesini kararlaştırdı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında toplanan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, CHP ve BDP’nin yeni anayasaya dönük “katalog dışı” önerilerinin de yazım komisyonunda görüşülmeye başlanması benimsenirken taslak metindeki uzlaşılamayan bölümler yeÇiçek Şentop ile Mehmet Ali Şahin ise “Yok, ayrı bir teklif söz konusu değil, parti içinde yeni anayaoplantıda TBMM Başkanı Çiçek ile MHP Erzurum Milletvekili saya dönük bir çalışma” Oktay Öztürk’ün anlattığı fıkralar zaman zaman yaşanan geriaçıklaması yaptı. Kart da, limi yumuşattı. Çiçek, bir konu için TBMM Genel Sekreteri İr“Kayda geçirilsin o zafan Neziroğlu ile telefonla görüşmek istedi. Ancak sekretarya Neman” dedi. ziroğlu yerine Abdurrahman isimli bir başka bürokratı bağladı. DuToplantıda, CHP’li üyeruma şaşıran Çiçek “Bir lisede müdür muavini varmış. Görevliyi o ler, “Temel Hak ve Özdönem tutulan jelatinli Samsun sigarası almaya göndermiş. Görevli elinde jiletle gelmiş. Müdür muavini şaşırmış tabii... Hadi jelatinle gürlükler” ile “Ekonojilet karıştırılır ama İrfan’la Abdurrahman ne alaka?” dedi. Öztürk mik ve Sosyal Haklar” ise komisyonun yeni anayasa yapımında başarılı olamayacağına ilişbölümlerinin yeniden gökin dışarıdan yapılan eleştirilere toplantıda şu fıkrayı anlatarak yarüşülerek, uzlaşılamayan nıt verdi: “Bir Azeri kadın, aptestini alır namazını kılar. Namaz kımaddelerin müzakeresi larken gaz kaçırır. Ancak kadın namazını bozmayarak tamamlar. Yasağlanmadan yeni bölüme nındakiler ‘Senin bu namazın kabul olmaz’ der. Kadın ise “Men özügeçilmemesini önerdiler. mü Hakk’a tapşırmışam (adamışım) arkam ne zırlıyırsa zırlasın’ der. Ancak “başkanlık sisteŞimdi arkadan kim ne derse desin bir çalışmalarımızı sürdürelim.” mi”ni tartışmaya açan ve niden gözden geçirildi. Çiçek, ko çalışırken, diğer yandan AKP’lilerin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimisyonun yavaş ilerlemesinden ya “başkanlık sistemi”ne dönük ana matıyla parti içinde de buna ilişkin kınarak “Bu çalışmayı bitirip, Kur yasa önerisi hazırladığının basına çalışma yürüten AKP’li üyeler ise diban Bayramı, Cumhuriyet Bay yansıdığına dikkat çekerek “AKP ko ğer başlıkların müzakeresi sürdürüramı gibi bayramlarımıza bir de misyonun dışında, ayrıca kendisi lürken “yasama” bölümüne başlananayasa bayramı ekleyelim” dedi. Meclis Başkanlığı’na ayrı bir ana masını istediler. Bunun üzerine siyasi CHP’li Komisyon Üyesi Atilla Kart, yasa teklifi mi verecek? Bu konu partilerin pazartesi gününe kadar “anayasa bayramı”na karşı olma nun açıklığa kavuşturulması la “yasama” ile ilgili önerilerini kodıklarını, ancak bir yandan komisyon zım” dedi. AKP’li üyeler Mustafa misyona sunması kararlaştırıldı. FIKRALAR GERİLİMİ YUMUŞATTI T RİZE 4. Karadeniz Kalkınma Kurultayı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Oy veren adamın şikâyete hakkı yoktur. Sineye çekip oturacak. Fındık üreticisi dertli, ‘Ben perişan oldum’ diyor. Kusura bakma, perişan olacaksın” dedi. Başkanlığını CHP PM üyesi Murat Karayalçın’ın yaptığı Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen 4. Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı’na katılan Kılıçdaroğlu, Karadeniz Sahil Yolu projesini eleştirerek “Demokrasisi gelişmiş ülkede vatandaşların, ‘Benim ödediğim vergileri nerelere, nasıl harcadın?’ diye sorma hakkı vardır. Bunu soruyor muyuz? Sormadığımız için bizim demokrasimizin kalitesi her zaman tartışma konusu olur” dedi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fındığa verilecek destekleme gelecek yıl yüzde 11’den 9’a düşecek. Bir ürünü üretmede dünyada baskın güç olan ülke veya firma, fiyatını kendisi belirler. Ama fındık fiyatını biz değil yurtdışındaki spekülatörler belirliyor. Fındık üreticisi dertli, ‘Ben perişan oldum’ diyor. Kusura bakma, perişan olacaksın. Hükümet yazmış programını, ‘Az para vereceğim’ diye. Gidip sen de oyunu ona veriyorsun, sonra da şikâyet ediyorsun. Niye fındık borsası Türkiye’de değil? Kabahat üreticinin değil, o alın terinin karşılığı fiyatı vermeyen siyasi otoritenin” dedi. Kılıçdaroğlu büyük ilgiyle karşılandı. Avrupa’nın tek çay üreticisi ülkesinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Rizeli kardeşlerimizin düşünmesi lazım. ‘Neden benim altın gibi ürettiğim çayı ben bugüne kadar bir Avrupa markasına dönüştüremedim?’ Hindistan’dan çay gider Avrupa’da marka olur, dünyanın en kaliteli çaylarını üreten biz bir marka dahi yaratamadık. Sayın Başbakan, ‘Ben özel sektörün işine karışmam’ diyor. Sen Rusya’dan gelen uçağı içinde mühimmat var diye durduruyorsun. Peki kardeşim, 30 bin ton, 40 bin ton çay gelirken kaçak olarak bunu niye görmüyorsun? Hükümete verilmiş en az 10 tane rapor var bu konuda. 3 maymunları oynayan bir hükümet var” dedi. orsan gösteri yapıyorsunuz! Belediye önünde toplanan halka hitap eden Kılıçdaroğlu, yurttaşlara takılarak “Siz kalkmışsınız korsan gösteri düzenliyorsunuz. Ben sizi Silivri’ye göndermez miyim?” dedi. Öte yandan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kazım Koyuncu’nun Hopa Yeşilköy’deki mezarını ziyaret etti. K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle