19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2012 SALI 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon PB Giresun PB Ankara Y 21 14 22 18 22 23 22 22 23 27 28 26 21 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB PB Y B B B B B B B B B 21 20 21 24 27 27 21 23 20 23 16 17 17 HABERLER Oslo B Helsinki B Stockholm Y Londra PB AmsterdamY Brüksel Y Paris B Bonn Y Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana PB 1 4 6 9 10 9 12 10 5 8 8 11 6 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB Y PB PB B Y Y B PB B PB PB PB 8 12 18 22 7 1 22 28 22 24 20 30 28 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada çağdaş eğitim demektir. Cumhuriyet demek, akılcılık ve bilimsellik demektir. Cumhuriyet demek, çağdaşlık demektir. Cumhuriyet demek, ulus devlet demektir. Cumhuriyet demek, devletin birlik ve bütünlüğü demektir. Cumhuriyet demek, irticaya da etnik bölücülüğe de karşı çıkmak demektir. Cumhuriyet demek, birey olmak demektir. Cumhuriyet demek, devrimcilik demektir. Cumhuriyet demek, tarih ve dil bilinci demektir. Cumhuriyet demek, aydınlanma demektir. ??? Özet: Cumhuriyet demek; Atatürk demektir. ??? Cumhuriyet demek, laikliği, Cumhuriyet demek, tam bağımsızlığı, Cumhuriyet demek, eğitim birliğini, çağdaş eğitimi, Cumhuriyet demek, akılcılığı ve bilimselliği, Cumhuriyet demek, çağdaşlığı, Cumhuriyet demek, ulus devleti, Cumhuriyet demek, devletin birlik ve bütünlüğünü, Cumhuriyet demek, irticayı, etnik bölücülüğü, Cumhuriyet demek, devrimciliği, Cumhuriyet demek, tarih ve dil bilincini, Cumhuriyet demek, aydınlanmayı ret ve inkâr etmek demektir... ??? Özet: Atatürk Cumhuriyet’ini inkâr ve reddetmek demek, RTE demektir. ??? Emrindeki Atatürk Cumhuriyeti’ni karalamakta yarışan yandaş, yalaka basın esnafı; her fırsatta, her bireyin istediği gibi düşünmek, yazmak ve konuşmak özgürlüğünü 2002’den itibaren RTE’nin ülkeye ve halka bahşettiğini yineliyor ve savunuyorlar. Oysa bu sloganı Atatürk, 1923’te şöyle söyledi: “Her fert, istediği gibi düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir.” Bu, RTE intihal ustasıdır demektir... ??? “Yollar yürümekle aşınmaz” sloganını da terse çevirdiler. Bir kez daha anlaşıldı ki; RTE döneminde Cumhuriyet demek, en büyük bayramı sokaklarda kutlamak isteyen halka sokakları da yasaklamak demektir. ??? Cumhuriyet demek, Atatürk’ün Cumhuriyet’i hangi koşullarda kurduğundan hiç söz etmeden, Cumhuriyet’in 89. yıldönümünü resmi törenlerle halksız kutlayarak… Çankaya’daki AKP’linin türban başlı topuklarına kadar kapalı eşiyle birlikte 29 Ekim gecesi bir resmi kabul düzenlemesi ile geçiştirmek demektir. ??? Özet: Cumhuriyet demek, RTE’den kurtulmak umuduyla yaşamak demektir. Bayrak da Ulus notları biber gazını tattı UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Valilik tarafından yasaklanan Cumhuriyet Yürüyüşü için erken saatlerden itibaren on binler Ulus’a aktı. Sadece başkentten de değil, Burdur, Nazilli, Manisa, Zonguldak ve Anadolu’nun dört bir yanından... Bir de gelemeyenler vardı. Bulundukları illerde polis tarafından sudan sebeplerle otobüsleri yola çıkarılamayanlar. Buluşup hep beraber Anıtkabir’e, Ata’ya yürünecekti. Ancak polis talimat almıştı. Eski Meclis’in önüne kimse sokulmayacaktı. Caddenin iki ucunda barikat kuruldu. İki tarafta on binler birikmiş, ancak aralarındaki polis panzerleri yüzünden birbirlerine kavuşamıyordu. Saat 11’i geçerken, tansiyon yükselmeye başladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki milletvekilleri önce Atatürk heykelinin olduğu tarafa geldi ve barikatın açılmasını istedi. Polis izin vermedi. Çıkan gerginlik sırasında aralarında CHP’li vekillerin de bulunduğu bir grup yurttaşa biber gazı sıkıldı. Oysa ki onların elinde ne silah ne de örgüt propagandası vardı. Sadece 29 Ekim Kutlamaları, Bölünme ve AKP’nin Büyük Hatası Sevgili okurlarım… Bugün, Cumhuriyet Bayramı üzerinden de yeni bir bölünme yaratmayı başaran AKP’nin Türkiye’yi çok çeşitli eksenlerde böldüğünden... Ve her eksende böldüğü grupların tümü açısından yanlış politikalar izlediğinden söz edeceğim: ??? Önce klasik bölünme eksenlerine bakalım: AleviSünni, KürtTürk, KadınErkek, YoksulZengin, Müslümangayri müslim. On yıllık AKP iktidarında, bunlar daha da keskinleştirilirken eklenen yeni eksenler de var: LaikDinci, AtatürkçüAtatürk Karşıtı, CumhuriyetçiCumhuriyet Karşıtı, AskerSivil, Uluslararası SermayeYerel Sermaye, Çoğulcu DemokrasiÇoğunlukçu Yönetim, Tarafsız ve Bağımsız YargıSiyasal İktidara Bağımlı Yargı, Denetim Altında MedyaÖzgür Medya. Ve 29 Ekim kutlamaları dolayısıyla yapılan ayrımcı söylem ve eylemlerin sonucu: Cumhuriyet Bayramını Kutlamak İsteyenlerİstemeyenler, AKP’li BelediyelerMuhalefet Belediyeleri. ??? AKP çok sık söylem ve eylem değiştirdiği, ayrıca söylemleriyle eylemleri arasında uyumsuzluk olduğu ve her değişen politikayı da öfkeli ve kavgacı bir dille savunduğu için, bütün bu karşıt gruplarda yer alan ve aslında birbirine zıt tutumlara sahip insanların hepsinin gözünde sürekli güven yitiriyor. Elbette daima iktidarlardan yana ya da her şeye karşın AKP destekçisi olanları ve benzerlerini kastetmiyorum... Kastettiklerim, siyasal parti tercihlerini, iktidarın eylemlerine, yani yaptıklarına, başarılarına ya da başarısızlıklarına göre belirleyen seçmenler. Kürt sorunundaki zikzaklar, PKK ile görüşmeler konusundaki değişken eylem ve söylemler, PKK’yi muhatap alıp BDP’yi dışlamak, PKK istekleri üzerinden Cumhuriyeti yozlaştırmak... Cezaevlerini dolduran aydınlar, askerler, yazarlar, politikacılar, bilim insanları, uzun tutukluluk süreleri ve bunlara karşın çıkarılan “Yargı reformu paketlerinin” bu sorunları çözmeyeceğinin bizzat Başbakan tarafından açıklanması... Dış politikadaki hızlı hedef değişmeleri, “komşularla sıfır sorun” söyleminden, “komşuların tümüyle soruna” geçiş, hem Batı’ya hem de İslam âlemine oynamak... İnsan hakları ve demokrasi vurgusuna karşın hem kendini tanımlamak hem de muhalifleri eleştirmek için din, mezhep ve milliyet üzerinden kimlik politikası uygulaması... “Devlet laik olur, birey laik olmaz” açıklaması... Hem Cumhuriyet rejiminde, Cumhuriyetin demokrasi kurallarıyla iktidara gelmek hem de bu rejimin altını oymak... Alevi açılımı projesi ama Aleviliğin iç ve dış politikada, ayrımcı ve düşmanlaştırıcı anlamda kullanılması. Milli bayramları askerlerin tören baskısından kurtarıp kutlamaları halka mal etme söylemi ve halkın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına izin vermeme eylemi. ??? Bütün bu çelişkilere ve değişen söylem ve eylemlere bakıldığında, AKP’nin kırılma eksenlerindeki karşıt grupların hepsi açısından, zaman zaman desteklenen, zaman zaman karşı çıkılan çelişik eylem ve söylemlerde bulunduğu, çok sık pozisyon değiştirdiği, üstelik de her çelişik pozisyonda sert ve suçlayıcı bir dil kullandığı için, bütün gruplar açısından sürekli güven yitirdiği görülüyor. Bu bakımdan, şimdilik açığa çıkan, AKPliberaller ittifakının çatırdamasına şaşmamak gerek... Bu tutarsızlıklar ve değişken politikalarla, ilerde başka ayrışmaların yaşanması ve hatta partinin kendi içinde bile bazı huzursuzlukların oluşması da kaçınılmaz görünüyor. Üstelik son Cumhuriyet Bayramı olayında olduğu gibi AKP, kendi saflarını sıkılaştırmak isterken hem parti içinde çatlaklara yol açıyor hem de muhalefeti güçlendiriyor. İki uçtaki on binleri buluşturduk HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezdeki görüşmemizde gerilimli dakikaları, “Ben yemedim, ama arkadaşlarımın birçoğu gaz yedi. Mücadele verdik ve barikatı yardık. İki uçtaki on binleri buluşturduk” diye anlattı. Halkın yasaklamalara karşın Ulus’a akmasın C dan memnundu. “Halk Cumhuriyetine sahip çıktı. Katılım çok iyiydi. Bunu görmek çok güzel” dedi. Hükümete de yüklenen CHP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP’nin ikiyüzlülüğü bugün bir kez daha ortaya çıktı. Hani Cumhuriyeti halk kutlamalıydı? Hani bayramları hipodromlarda kutlayan sadece demirperde ülkeleriydi? İşte halk bayramını kutlamak için sokakta. Ama AKP, valisi, bakanı ve başbakanıyla bunu yasaklamak istedi. Halka baskı, şiddet ve gaz uyguladı. AKP’nin ne kadar devletçileştiğini bir kez daha herkes gördü.” Kılıçdaroğlu ve milletvekilleriyle birlikte yurttaşlar bu kez kapalı olan diğer uca akmaya başladı. Caddenin iki ucu böylece birbirine kavuşmuş oldu. Ancak polis boş durmadı. Atatürk heykeli’nin olduğu uçtaki barikattan yeniden halka gaz sıkmaya başladılar. Caddenin sonundaki ikinci polis barikatına birkaç metre kala, gaz yeme riskine karşı Kılıçdaroğlu’nun korumaları CHP liderini Birinci Meclis’in arkasındaki Mehmetçik Gazinosu’nun içinden olay yerinden uzaklaştırdı. Gökhan Günaydın’ın aralarında bulunduğu diğer yöneticiler ise barikatları yara yara yurttaşlarla birlikte Anıtkabir’e yürüdü. Türk bayrakları ve Atatürk posterleri taşıyorlardı. Hatta birçoğu yüzünü Türk bayrağına sararak öldürücü gazdan korunmaya çalıştı. Gaz yiyenler arasındaki 80 yaşındaki Ali Atmaca, “Teröristler her gün yürüyor, bir şey yapılmıyor. Cumhuriyeti kutlamaya geldim diye benim gözüme gaz sıkıyorlar. Bu insanlık mı?” diye isyan ediyordu. CHP Genel Başkan Yardımcıları Adnan Keskin, Bihlun Tamaylıgil ve Gökhan Günaydın’ın aralarında olduğu çok sayıda milletvekili gazdan etkilendi. Bol suyla yüzünü yıkayan Tamaylıgil, “Bu yapılan ilkellik” derken Keskin de “Sadece ilkellik değil, düpedüz faşizm” diye tepki gösterdi. Bir diğer CHP’li Umut Oran ise “Polis talimat almış. Öyle olmasa bu kadar rahatça halkın üzerine gaz sıkamazlardı” dedi. CHP lideri arada, kalan Meclis binasında kısa bir değerlendirme yaptıktan sonra bu kez caddenin diğer ucuna yürüdü. Yeniden halkın arasına girdi. Ve bir kez daha ısrarla barikata yüklendiler. O uçtaki barikatlar kaldırıldı. Yurttaşla birlikte Yine ters düştüler Gül’ün, Ankara Valisi’nden göstericilere karşı esnek davranılmasını istediği ortaya çıkarken Erdoğan, polisin görevini yapmadığını söyledi UTKU ÇAKIRÖZER Polis sağduyulu davranmış Çelik: Maraza çıkarmak anarşidir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ulus’taki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını “maraza çıkarmak” olarak niteledi ve “Ama ‘istediğim zaman, istediğim yerde, canımın istediği şeyi yapar ve söylerim’ derseniz, bunun siyaset bilimindeki adı anarşidir” dedi. Çelik, Kanal 24’te, 1. Meclis önünde düzenlenen Cumhuriyet Bayramı kutlaması sırasında Anıtkabir’e yürümek isteyenlere müdahalede bulunulmasını değerlendirdi. Türkiye’de Cumhuriyetin tehlikede olmadığını belirten Çelik, “Atatürk’ün partisi bugün marjinal grupların vagonu haline gelmiştir. Onlar lokomotif olmuştur, CHP bunların vagonu konumuna gelmiştir. Devlet mekanizması, buradaki (hipodromdaki) düzeni, tertibi, güvenliği sağlamaya kilitlenmişken kamu düzenini altüst edercesine, alternatif bayram kutlamaları yapmaya çalışıyorsunuz. Bu hangi amaca hizmet ediyor?” ifadelerini kullandı. Herkesin gösteri ve yürüyüş yapma, slogan atma hakkına sahip olduğunu belirten Çelik, “Ama ‘istediğim zaman, istediğim yerde, canımın istediği şeyi yapar ve söylerim’ derseniz, bunun siyaset bilimindeki adı anarşidir. Anarşi kayıt, kural ve nizam tanımamaktır. Polisin, yöneticilerin sağduyusuyla kimsenin burnu kanamamıştır” dedi. Çelik, siyasi partilerin, resmi bayramlara alternatif kutlamalar yapmasını doğru bulmadığını belirterek, bu tür girişimleri “maraza çıkarmak” olarak nitelendirdi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan dün Ankara’daki Cumhuriyet yürüyüşünde halkın üstüne biber gazı ve tazyikli su sıkılması konusunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu “illegal örgütlerin arkasına takılmakla” suçlarken, polislerin de görevlerini yapmadığını açıkladı. Erdoğan “Barikatların kaldırılmasını ben istemedim” derken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise Ankara Valisi Alaattin Yüksel’i çağırarak “göstericilere esnek davranılması” talimatı verdiğini açıkladı. Erdoğan’ın, “Aç kalan falan yok. Yiyip içiyorlar” dediği açlık grevleri konusunda ise Gül, “açlık grevlerinin ciddi olduğu ve bir an önce sonlandırılması gerektiği” çağrısında bulundu. Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Ankara’daki olaylı Cumhuriyet Bayramı kutlaması ile ilgili olarak “İzin verilmeme söz konusu değil. Ankara’da 8 tane yer var. Siz bunları kabul etmeyip Ulus’ta toplanarak Anıtkabir’e yürüyeceğim diyorsunuz. CHP birlikten yanaysa Hipodrom’da yanımızda olmalıydı. Daha önce yaptık yanımda oturdu. Şimdi ne oldu da Ulus’a gitti? İllegal örgütlerin arkasına takılıp onları legalleştirmeye çalışıyorsun. Yapılan alternatif kutlama bile değil. Adeta olayı provake etme girişimidir” dedi. “Barikatları kaldırın” talimatını kendisinin vermediğini söyleyen Erdoğan, “Orada polis görevini yapmadı. Alınan istihbaratların gereği yapılamadı. Su ve biber gazını görenler, yaralı polislerin durumunu görmüyorlar” dedi. Dünkü eylemin 2007 yılındaki Cumhuriyet mitinglerine özlem olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, “Olabilir ama bunlar onlara kazandıran bir şey değil” yanıtını verdi. İlklerin resepsiyonu Bu yıl ilk kez Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanı Gül’ün verdiği resepsiyona eşleriyle katıldı. Kuvvet komutanlarının Köşk’e eşli gidişini “Ne güzel işte” diye değerlendiren Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile ilk kez Cumhuriyet resepsiyonuna katılmaları konusunda “Bizi buraya sokmayanlar için utançtır” dedi. Erdoğan, Hayrünnissa Gül ile Emine Erdoğan arasında husumet yaşandığı iddialarına, “Bunların hepsi uydurma” yanıtını verdi. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın askerlere yönelik “Korumanız gereken Cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz” sözlerinin anımsatılması üzerine Erdoğan, “Cumhuriyeti cumhur korur aksi bir şey varsa orada bir yanlış var demektir” yanıtını verdi. ‘Grevde aç kalan yok’ Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri ile ilgili olarak Erdoğan, “Adalet Bakanı gidip inceledi. Aç kalan falan yok. Grevde herkes azçok bir şeyler yiyip içiyor. Zaten gerektiği zaman sağlık görevlileri müdahale eder” dedi. Cumhurbaşkanı Gül de gazetecilerin sorularını yanıtlarken Ulus’ta yaşananlar konusunda “Herkes nasıl istiyorsa öyle kutlasın. Kimseyi rahatsız etmeden genel kurallara uyarak kut lansın” diye konuştu. Köşk’ün basın ile ilişkilerden sorumlu başdanışmanı Ahmet Sever de Gül’ün Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’e “Esnek davranın gerilim tırmanmasın, istenmeyen görüntüler yaşanmasın” uyarısının dün barikatların açılmasında etkisi olduğuna inandığını ifade etti. Gül, açlık grevleri ile ilgili “Türkiye eskiden bu tip acılar yaşamıştı. Hoş olmayan faturalar ödendi. Bu probleme bir an önce son vermeliyiz. Tıbbi açıdan gereken her şey yapılmalı” dedi. Resepsiyona katılan Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Başbakan’ın açlık grevleri konusundaki “aç falan yok” yönündeki sözlerine “Vicdanları sızlatacak sözler. Ölümlere açıkça davetiye çıkarıyor Başbakan. Ölüm orucundakileri tahrik ediyor” diye tepki gösterdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle