23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2012 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr 14 Bu yıl Buenos Aires’te yapılan IFRRO Dünya Kongresi 2013’te İstanbul’da KÜLTÜR KÜÇÜK BURJUVA BİR KADININ KİMLİK ARAYIŞINI ANLATAN IBSEN KLASİĞİ, İZMİR DT’DE Dijitalleşen yayıncılıkta telif hakları Kültür Servisi Yazar ve yayıncıların telif haklarını korumak amacıyla kurulmuş meslek birliklerinin uluslararası örgütü IFRRO’nun (International Federation of Reproduction Rights Organisations) dünya kongresi Buenos Aires’te yapıldı. IFFRO’nun 2013 kongresinin ise İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. 22 25 Ekim tarihleri arasında yapılan kongreye, 75 ülkeden 138 telif hakları meslek birliğinden 176 temsilci katıldı. Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA), Uluslararası Çevirmenler Birliği (FTP), Uluslararası Kütüphaneciler Birliği (IFLA), Dünya Telif Hakları Örgütü (WIPO) gibi örgütler de kongrede yer aldı. Türkiye’yi EDİSAM ve YAYBİR’in temsil ettiği kongrede hızla dijitalleşen yayıncılık dünyasında telif haklarının nasıl korunacağı en önemli tartışma konusuydu. Bu amaçla geliştirilen yeni projelerin tanıtımları ? Türkiye’yi yapıldı. Telif haklarının yazar ve yayıncıların EDİSAM ve haklarını korumak YAYBİR’in temsil amacının dışına ettiği kongrede, çıkarılarak siyasetin malzemesi haline hızla dijitalleşen getirilmeye çalışıldığına yayıncılık dikkat çekildi. dünyasında telif Telif hakları haklarının nasıl yasalarında yapılan değişikliklerle eser korunacağı en sahiplerinin hak kaybına önemli tartışma uğrayacağı konusuydu. Bu düzenlemeler yapıldığı, özellikle Avrupa amaçla Birliği’nin direktiflerini geliştirilen yeni gerekçe göstererek projelerin çeşitli gruplara getirilen ayrıcalıklarla hak tanıtımları kaybının onarılamaz yapıldı. seviyelere getirildiği belirtildi ve “küçük ayrıcalıkların büyük sorunlara yol açacağı”nın altı çizildi. Ancak telif haklarının korunması ile yazarlık ve yayıncılığın gelişebileceği, eğitimi yaygınlaştırmak ya da kütüphaneleri dijitalleştirme gibi gerekçelerle eser sahiplerinin haklarını göz ardı eden yaklaşımların dünya kültüründe onulmaz yaralara yol açacağı, kitap üretimine ağır darbe vuracağı belirtildi. Kongrede görüşülen konulardan biri de gazete ve dergilerin özellikle internette uğradıkları hak kayıplarıydı. Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada gazete ve dergiler kendi yayınlarının izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılmasından şikâyetçi. IFFRO da bu izinsiz kullanımları önlemeyi veya makul bir telif hakkı tahsil etmenin nasıl mümkün olacağını tartışıyor. Yeni hak yönetimi sistemleri ve lisans anlaşmaları ile izinsiz kullanımları izlemek ve telif hakkı tahsili mümkün görünüyor. Yakın gelecekte tüm dünyada bu yönde çalışmaların hızlanacağı anlaşılıyor. YAYBİR Başkanı Tuğrul Paşaoğlu’nun yaptığı İstanbul’u tanıtan sunumdan sonra IFFRO’nun 2013 kongresinin İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. Kadının adı ‘Nora’ lt başlığı “Bir Bebek Evi” olan Ibsen klasiği “Nora” (1879), yıllar sonra bir kez daha sahnelerimizde. Toplumsal kimliği eş ve anne olmakla sınırlı bir küçük burjuva “kadın”ın, “evcilik oyunu”ndan çıkıp kimlik arayışına yönelişini anlatan yapıt İzmir Devlet Tiyatrosu’nca sunuluyor. Ibsen, Endüstri Devrimi sonrası Avrupası’nın, insanı özgürleştirmeyi başaramamış liberalizm çağında, küçük burjuva dünyasındaki çelişkilere karşı çıkıyordu. Kadının konumu tartışma gündemindeydi. El üstünde tutulduğu görüntüsü verilse de adı yoktu kadının. Erkekegemen dünyada dar kafalılık ve ikiyüzlülük el eleydi. Ibsen’in, gerçekçilik akımı doğrultusundaki yapıtlarından olan “Nora”, “feminizm öncesi”nin en güçlü feminist örneklerinden sayılır. oluşturulup gerçeklerin açığa çıkmasıyla, kahramanı kendisiyle/başkalarıyla hesaplaşma aşamasına ulaştırmaktır. Nora, erkek egemen dünyanın bir “nesne”si olduğu gerçeğiyle yüzleşerek “özne” olabilme yolundaki dramatik seçimin eşiğine işte böyle bir kurgu içinde gelecektir. İlginç Bir Müze Zollverein, Essen’in kuzeydoğusunda yer alan eski bir maden ocağı ve merkez kokkömürü işleme tesisi. Yönetim ve işçi yerleşkeleriyle 19. ve 20. yüzyıllarda kömürle çalışan endüstrinin ayakta kalmış en önemli örneklerinden biri ve şimdi müze. Almanya’da bu heyecan verici müzeyi de gezme fırsatı buldum. Kübik yapısı, simetrik öğeleri, yenilikçi biçimiyle dünyanın en görkemli maden ocağı olarak da tanınan yapı etkileyici, çünkü tümüyle bir anıt gibi tasarlanmış. 1851’de 256 madencinin çalıştığı işletme 13 bin ton kömür işlerken 1932’de Ruhr bölgesinin en büyük madeni olmuş. Müzede ham kömürün işlenme süreci ses ve görüntü projeksiyonlarıyla izleniyor. Devasa döner eleme tamburları, ayıklama, yıkama, soğutma bölümleri görülüyor. Eski donanım en uygun biçimde korunmuş. Artık o ciğer çürüten kömür tozu yok, ortalık sessiz, temiz, bir zamanlar dışarıya açık olan bölümler dev pencerelerle kapatılmış. Ortam öylesine gerçekçi biçimde düzenlenmiş ki insan 107 desibel gürültüyle çalışan makineleri ve başındaki işçileri hayal edebiliyor. Aşağıda, zemin düzeyinde canlandırılan madende araç gereç, maketler ve resimlerle kömürün çıkarılması ve taşınması sergileniyor. Fotoğraflarda 60’ların başında orada çalışan Türk işçileri de seçiliyor. Çalışanların çoğu kırk beş olan emeklilik yaşına gelmeden hastalanıyor ve erkenden hayatlarını kaybediyorlarmış. Kömür taşıyan zavallı atlar ise aşağı indirildikten sonra sürekli orada kalıyor, bir iki ay sonra kör olup en çok altı ay içinde ölüyorlarmış. Zollverein’i gezerken Ereğli Kömür İşletmesi’ni hatırladım. 1980’de gidip 300 metreye inmiştim. Yedi kat yerin altında çalışmak, her an göçük ve grizu tehlikesi yaşamak dehşet vericiydi. Koşullar hâlâ aynı, özel sektörde daha da kötü. ??? Almanya 280 Avro’ya mal ettiği kömürün tonunu Rusya’dan çok daha ucuza alıyormuş. Bu nedenle üretime son verilmiş. Tesisler eski eser statüsüne alınarak 1987’de yenilenip müzeye dönüştürülmüş. 2009’da bölgenin endüstriyel tarihini sergileyen Ruhr Müzesi de aynı yere taşınmış. Sanatçılar ve tasarımcılar için 1000 atölye açılmış. Bugün eski işletme; müze mekânları, konferans ve sergi salonları, buz pistleri, restoranlar, açık hava sahneleri ile kültürel etkinlikler için kullanılıyor. 2006’da Japon mimarlar yerleşkeye kübik yapıda, ilginç pencereleri olan bir bina daha yapmışlar. Burası halen yönetim ve tasarım okulu. Tesisler 2001’den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde. Dolaşırken kapitalizmin tarihine yolculuk yapıyorsunuz sanki. Ruhr Bölgesi’nin 2010 Avrupa Kültür Başkentlerinden biri seçilmesiyle Zollverein de etkinliklerin merkezi olmuş. Açılış şenliği 100 bin kişinin katılımıyla burada kutlanmış. 2009’da Almanya’nın en çekici kültür mekânı seçilen yerleşkede ayrıca yeniden düzenlenen Red Dot tasarım müzesi de bulunuyor. eterince inandırıcı mı? Cem Emüler’in sahnelediği oyunda, Savaş Çevirel’in pastel tonlu dekoru ve M. Kemal Gürgün’ün atmosfer kotarmaya yönelik loş ışık tasarımı yoluyla gerçekçi anlatımın altyapısı hazırlanmış. Çiğ beyaz renkli dantel perdelerse uyumu bozuyor. Nora’nın el emeği mi simgeleştirilmek istenmiş? Öte yandan Funda Çebi Bozdoğan’ın kadın giysileri ya çok sıradan (gösterişli olması gereken “tarantella” kostümü) ya da gereksizce gösterişli (Nora’nın gündelik görünümü). Oyunculuk da yeterince inandırıcı değil. Birsel Aygün, Damla Ardal (Dadı, Hizmetçi) ve Melike Aslı Sinke (Kristina), psikolojik boşlukta oluşturdukları abartılı kompozisyonlar sunarken Mehmet Avdan Dr. Rank’ta ne Nora’ya âşık bir erkek ne de ölüme yakın bir kanser hastası olabiliyor. Gürol Tonbul, Krogstad karakterinin gri tonları yerine, “öfkeli” konumunu öne çıkartıyor. Yusuf Köksal, benmerkezci, kibirli koca Torvald’ın katı kişiliğini aklaşmış saçları ve son sahnede “sevimli sarhoş”u oynayarak neredeyse yumuşatmış. Özlem Başkaya ise duyarlı ve soluklu oyunculuğuyla Nora’yı ve oyunu başarıyla finale taşıyor. Keşke finali de vurgularını sertleştirmeden aynı dingin tonlarda kucaklayabilse... Yine de Ibsen oyununu seyrettiriyor... Y A ‘Gerçek’le yüzleşme Ibsen’in seyirciyle duygusal özdeşlik kurulmasını amaçlayan gerçekçi oyunları, “karakteri inandırıcı kılma” işlemini ön düzeyde tutar. Karakter derinliğine işlenmeli, ilişkilerin niteliği ayrıntılı olarak belirlenmelidir. Sahnede yaşananı gerçekmiş gibi sunabilmenin bir yolu, öyküyü baştan sona canlandırmaktansa, olayları karakterin göğüsleyeceği kriz noktasına yakın bir ? Ibsen’in, gerçekçilik akımı doğrultusundaki yapıtlarından olan “Nora”, “feminizm öncesi”nin en güçlü feminist örneklerinden. Nora, erkekegemen dünyanın bir “nesne”si olduğu gerçeğiyle yüzleşerek, “özne” olabilme yolundaki dramatik seçimin eşiğine gelir... yerden başlatmaktır. Geçmişte yaşananları açıklamak için, karakterin belleğindekilerin dile gelmesi, üstü örtülü sırların beklenmedik tanıklar aracılığıyla yıllar sonra ortaya dökülmesi gibi örgeler kullanılmalıdır. Amaçlanan, merak öğelerinin hızla TOKYO FİLM FESTİVALİ’NDE NESLİHAN ATAGÜL VE REİS ÇELİK’E ÖDÜL ‘Araf’a bir ödül de Tokyo’dan Kültür Servisi 20 28 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 25. Tokyo Uluslararası Film Festivali’nden Türkiye’ye iki ödül geldi. Yeşim Ustaoğlu’nun yönettiği “Araf” filmiyle ulusal ve uluslararası birçok festivalde ödül alan genç oyuncu Neslihan Atagül, “En İyi Kadın Oyuncu” seçilirken Reis Çelik’in yönetmenliğini üstlendiği “Lal Gece”, Winds of AsiaMiddle East (Asya ve Ortadoğu Rüzgârı) bölümünün “En İyi Filmi” oldu. Festivalde Lorraine Lévy’nin yönettiği “The Other Son”, “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” ödüllerini kazanırken, Kang Yikwan imzalı “Juvenile Offender”, “Jüri Özel Ödülü”ne değer görüldü. “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü ise “Juvenile Offender” filmindeki performansıyla Seo Youngju aldı. Tokyo’da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü alan Atagül “Araf”taki performansıyla Moskova 2morrow Film Festivali’nde “Şimdinin ve Geleceğin En İyi Oyuncusu” ödülüne, Altın Koza Film Festivali’nde de “Umut Veren Kadın Oyuncu” ödülüne değer görülmüştü. Uluslararası Abu Dhabi Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazan “Araf”, 21 Eylül’den bu yana vizyonda. Penguin ile Random House birleşti Birsen Tezer Birleşmeden doğan Penguin Random House dünyanın en büyük yayınevi olacak ki “Grinin Elli Tonu” adlı dizi ile Kültür Servisi Penguin ve ? Gözlemciler, yayın TV’de yemek programları sunan ünlü şef Random House yayınevlerinin sadünyasında hızlı bir Jamie Oliver’ın yemek kitaplarının yahipleri, dünyanın en büyük yayındeğişimin yaşanması, yıncılarını bir araya getirdiği belirtildi. evini oluşturmak üzere birleştikleriRandom House’un yıllık satışları 1.5 ni açıkladılar. Random House yayınekitapların hızla milyar sterlini bulurken, Penguin’in geevini elinde tutan Bertelsmann yeni yaygınlaşması ve çen yılki satışlarının 1 milyar sterline grubun hisselerinin yüzde 53’üne geleneksel kitabevlerinin ulaştığı vurgulandı. İki yayınevinin birsahip olurken, Penguin’i elinde tutan art arda kapanması leşmesinden doğan Penguin Random Pearson hisselerin yüzde 47’sinin karşısında bu tür House’un Birleşik Krallık’ta satılan tüm sahibi olacak. Penguin Random House adını alacak olan yeni yayınbirleşmelerin kaçınılmaz kitapların yüzde 25’ini yayımlayacağı ileri sürüldü. evinin yürütme kurulu başkanlığına olduğunu belirttiler. Yayın dünyasıyla ilgili gözlemciler, bu Random House’un patronu Markus tür birleşmelerin, yayıncılık ortamında Dohle getirilirken, Penguin’in şimyaşanan değişimlere ayak uydurmak açısından kaçıdiki yönetim kurulu ve yürütme kurulu başkanı nılmaz olduğunu belirttiler. Yayınevlerinin, ekitapJohn Mackinson da yeni yayınevinin yönetim kuların büyük bir hızla çoğalması ve geleneksel kitarulu başkanı olacak. Penguin ile Random House’un birleşmesi, dünya bevlerinin birbiri ardı sıra kapanması karşısında zor durumda kaldıkları öne sürüldü. ekitapların hızla nın en büyük 6 yayıncısı arasındaki ilk anlaşma olyaygınlaşması karşısında, yayınevlerinin birleşerek, du. Öteki yayıncılar ise Hachette, HarperCollins, özellikle Amazon gibi kuruluşlarla pazarlık güçleriMacmillan ve Simon & Schuster. Söz konusu birni artırmaya çalıştıkları öğrenildi. leşmenin, dünyanın en çok satan kitapları arasında Birsen Tezer İstanbul Bronx’ta ? Kültür Servisi Başarılı ve güçlü kadın vokallerden Birsen Tezer, şarkılarını 3 Kasım Cuma akşamı İstanbul Bronx sahnesinde seslendirecek. Kendi bestelerinin yanı sıra Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, İlhan Şeşen ve Zafer Cınbıl’ın eserlerini de yorumladığı “Cihan” albümünü 2009 yılında Kalan Müzik etiketiyle dinleyicilerine sunan Tezer’in konseri saat 21.30’da başlayacak. (0531 384 80 80) Neslihan Atagül C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle