23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Hiçbir hedefe bir adımla varılmaz. Ay’a ilk çıkan Amerikalı ne demişti? “İnsanlık için küçük, insan için büyük bir adım!” Hedefe adım adım ulaşılır.. Kamu bürokrasisi… Üniversiteler, yargı… Eğitim, silahlı kuvvetler hale yola... Komutanlar ile Genelkurmay Başkanı “terör örgütü eşbaşkanı” sıfatıyla hapishaneye konulduktan sonra, iktidar “Hedef 2023” diye ilan etti. Artık dağ taş, Başbakan’ın adım attığı her yer, “Hedef 2023”e kesmiş durumda. “Hedef 2023” demek. Çok affedersiniz, “Eşek değilsiniz ya, anlayın!” demek.. 100. yılı geldiğinde… Cumhuriyet’i sıfırlamak.. Yenisini ilan etmek demek! Saltanat bir adımda kaldırılmadı… Cumhuriyet bir adımda kurulmadı ki.. TC de bir adımda yıkılsın.. ??? Ve RTC de bir adımda kurulsun! Re Te Ce… Recep Tayyip Cumhuriyeti. Devletler, kurucularının adıyla anılır. Kurulduğu yıllarda Batılıların, Türkiye Cumhuriyeti’ne “Kemal’in Cumhuriyeti” demesi boşuna değildi.. Şimdi de aynı Batı, gidişata bakıp gazetelerinde, Tayyip Erdoğan’a “2. Atatürk Yeni Atatürk” diyor. Bu rastlantı değil. Siyasi ikbalini şiirlere borçlu Başbakanımız, “Tizi reftar olanın payine damen...” Aceleci olanın ayağına eteğin dolaşacağını.. “Aheste revan olanın ise menzili maksuduna” ulaşacağını bilmez mi? “Durmak yok, yola devam!” sloganının esin kaynağı da belli ki bu şiir. İktidar “Büyük Hedef”e doğru en cüretkâr ilk adımı, 23 Nisan yasağı ile atmıştı. Bahane çok, sel felaketi, TEM yolundaki bir kaza bile demeden, 19 Mayıs da yasaklandı! Sıra geldi, 30 Ağustos’a… Asıl zaferi “büyük zafer” yasağı ile kazandılar. Bu noktada çok tutarlılar. Başına çuval geçirilmiş, komutanlarının çoğu terörizmden, casusluktan hapse atılmış, yıllarca birlikte çalıştıkları Genelkurmay Başkanı “terör örgütü eşbaşkanı” ilan edilmiş bir ordunun kutlayacak bir zaferi olmamalıydı. Derken... Sonbahar.. Ve 29 Ekim geldi. 29 Ekim, 23 Nisan’ların, 19 Mayıs’ların, 30 Ağustos’ların, yani tarihi sürecin doğal sonucu bir tarih! O tarihler kutlanmıyorsa.. 29 Ekim’in kutlanması da fuzuli olacaktı! İktidar yine çok tutarlı davrandı. Meydanlardaki kutlamaya hayır dedi. Ne yazık ki CHP ve on binlerce vatandaş, bu hayırdaki hayır’ı kavramadı. 89 yıllık alışkanlığı sürdürdü. Meydanlara aktı. ??? 29 Ekim’den sonrası kış. Başbakan’ın nutuk yazarları, İngiliz ozanı Shelley’nin o mısraını mutlaka biliyorlar: “Madem kış geldi diyorsun… Bahar uzak olabilir mi?” Shelley’den, belli ki, Ankara Valisi de ilham aldı. “Muhtemel bir Türk baharı”nı önlemek ve iktidarın gözüne girmek üzere “yasak” dedi. Ama yasak, halkın 89 yıllık iradesine sökmedi. “Hedef 2023” rüyası görenler için ilk dersi, dün Ankaralılar verdi. Önümüzdeki 11 yıla daha nice dersler sığacak. Yaşayan görecek! Madem Kış Geliyor... Bahar Uzak Değil Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yasak koymaktı. TBMM, parlamento olmanın ötesinde tarihi öneme sahip. Dünyada devletinden önce parlamentosunu kurmuş ilk ve tek ülkeyiz. Bu Meclis, Kurtuluş Savaşı’nı yapan orduların da karargâhı.. O günlerden beri Meclis’in özel bir muhafız taburu var(dı). Bu tabur ve kapıları bekleyen Mehmetçik, hem Kurtuluş Savaşı’nı hem de özbeöz Türk halkını simgeliyordu. Cumhuriyet’in her değerinden, her simgesinden rahatsız olan iktidar, muhafız taburunu da dışarı attı. (Belki içeri atmadığına şükretmek gerek!) İktidar tek adımda, “23 Nisan’ı tasfiye” işlemini resmen tamamladı. Meclis’i şimdi, Mehmetçik’in yerine özel kıyafetlere sokulmuş “resmi görevliler” bekliyor. Onları dikti. Bu kılığı diken tasarımcıları acaba, ilhamlarını 5 yıldızlı otellerin kapılarındaki görevlilerden mi aldılar? TBMM’nin yeni nöbetçileri, “Hedef 2012”deki devlet nizamını simgeliyor! ??? Derken, 19 Mayıs geldi. Zaten yıllardır, “baldır bacak bayramı” dedikleri bu bayram, yasaklanmazsa, “çocukların hatırı kalacaktı!” Cumhuriyet Vasiyeti... Sabah oğlum geldi sarıldı, bayramımızı kutladı. Ailece kucaklaştık sevgiyle. Işıklarla kalsın babamı anımsadım o an... Bir fotoğraf düştü yıllar öncesinden. Giresun... Daha ilkokul öncesi. Bir 29 Ekim sabahı, bayramlıklarım giydirilmiş, elimde bayrak, saçlarım taralı. İlk kravatlı anım sanırım. Ayakları nalınlı, yoksul bir balıkçı köyünden seçilmiş, sonra devrimin okullarında cumhuriyet ülküsüyle yetişmiş, Kızılçullu, ardından Hasanoğlanlı eğitimcinin elinden tutuyorum gururla. O adam babam, babam cumhuriyet o an. Benim gibi daha birçok çocuğa, Cumhuriyetin faziletiyle yetişmiş insana, hangi güç babasını yasaklayabilir ki? ??? Son yıllar... Asık yüzlü devlet törenlerini kaldıracaktınız sözüm ona. Sanki değilmiş gibi, halkın olacaktı bayramlar hani?.. Yarım asırdır bayramların özünü boşaltan sizler değilmiş gibi. İstihbarat dediniz, provokasyon dediniz, valilerinize topu atıp. Yasaktı, her şey yasak. Pastanelerdeki buluşmalar hariç bayram, seyran yasak. Anıtkabir’e, Atatürk’e çiçek, bayrağa yasak. Miting, gösteri, yürümek yasak... Zorunuzdan mı, hangi korkunuzdan? Demir parmaklıklarla kuşatıldı alanlar, halk girmesin diye. Ceset torbası yok diye Ankara’ya giden otobüslerin bile yolu kesildi. İleri demokrasiniz çoluk çocuğa, yaşlı gence biber gazı, cop, tazyikli su, dayakla esti... ??? Ne oldu ama! Ne tehdit, ne gözdağı, ne genelge... Ne panzer, ne polis, ne barikat. Vız geldi halka faşizan yasak. Kul değil birey, ümmet değil milletti çünkü onlar. Cumhuriyet özgürlük. On binlerin yüreklerinde devrim coşkusu, Atatürk sevgisi. Yürümedi, koştular adeta alanlara. Koştular Ata’ya... Milletin muhalif vekilleri bile ayrıldı protokol tribünlerinden, kaldı asık yüzle zevat. Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı halk kutladı alanlarda, sokaklarda. Halkın seferberlik hali... Demir parmaklıklar kuşatılmış bayramlar sizin, cumhuriyet halkın. Ferman padişahındı, cumhuriyet vasiyeti onların. “Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktı” çünkü... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Coşku, Rezillik, Kararlılık 29 Ekim için Ankara’ya sabah 03.00’te hareket edecektik. İlk haber 00.19’da geldi; Kemalist Gençlik dergisini çıkaran Şafak İnan kardeşim, Avcılar’dan hareket edecek tüm otobüslerin polisler tarafından durdurulduğunu haber veriyordu. O andan itibaren acı gerçek belirmeye başladı. Taksim’den, Kadıköy’den, İzmir’den, Adana’dan aynı haberler geliyordu: Polis uydurma gerekçelerle seyahat özgürlüğünü fiili olarak kısıtlamıştı. Karayolunda önümüz kesildikten sonra, son anda uçakla gitmek gündeme geldi. Barikatlarla Ulus Yolu’nun kapatılacağı haberi üstüne bu alternatif de tıkandı. (Sabah Orhan Aydın’dan gelen mesajla bu öngörünün doğruluğu da maalesef kanıtlandı.) Önce telefon trafiği başladı, ardından da sosyal medya savaşları... Dünyada halkına, kendi Cumhuriyet kutlamasını yasaklamayı ve bunu “savaş” dönemi gibi “olağanüstü hal”e dönüştürmeyi “akıl edecek” bir başka ülke var mı? Hazmedemedikleri, ancak koltuklara oturanların hezeyanı olabilir. İnanmadıkları bir Cumhuriyetin localarına oturanlar, yaşanan utanç verici sahnelerin sorumlularıdır. Ankara’da yurtseverlere karşı uygulanan rezalet boyutunda “terörist” muamelesi olmasa toplanan kalabalık rahatlıkla ikiüç misli olacaktı... Tarih, kendi halkının yaşam suyunu, köklerini, onurlu duruşunu kesmeye çalışan bu iktidarı kesinlikle unutmayacak, tarihin utanç duvarlarında yerlerini alacaklar. Ankara Valiliği, anayasaya karşı, hukuka karşı gösterdiği tavırla açıkça suç işlemiştir. Bu, Cumhuriyet ve Atatürk’le ilgili “ilk sabıka”ları değildir. İktidar artık İsrail’den ve Esad’dan söz etme, onların “halklarına karşı işledikleri suçları” gündeme getirme hakkını toptan kaybetmiştir. Artık AKP iktidarının “A la George Bush” tavırlarıyla “Ortadoğu’ya demokrasi getirecek model ülke olma” iddiaları, göstermelik makyaj gibi toptan akıp gitmiştir. CHP tüm kadroları ile AKP’nin yarattığı 29 Ekim krizine karşı doğru tavrı göstermiştir. CHP, coşku içinde 89. yılı kutlamak için Ata’sına koşan halkına sahip çıkmış, onun yanında yer almıştır. Kılıçdaroğlu, bu konuda önderlik ederek yakın geçmişteki bazı hatalarını telafi etmiş, bugün giderek artan kizde esas durması gereken noktayı iyi belirlemiştir. 29 Ekim krizi, MHP’nin “muhalifliği” konusunda hâlâ ısrarlı olan kesimler açısından da ciddi yararlı olmuştur. MHP, bu krizde de sürekli yaptığı gibi her sıkıştığında AKP’nin yanı başında yer almaya devam etmiş, akıl almaz bir şekilde CHP’yi “Bazı sivil toplum kuruluşlarının Ortadoğu’daki bazı özentilere heveslenerek ‘halk hareketi başlatıyoruz’, ‘halk yürüyüşü yapıyoruz’ derken Türkiye’yi bir krize sokmaları ve bunu da bazı siyasi partilerin çok sıcak sahiplenmeleri doğru değildir” diyerek suçlayabilmiştir! Bu kimin haddi olabilir? Bu Cumhuriyet 89 yıldan beri kutlanır, daha sonsuza kadar da kutlanacaktır! İşte bu nedenlerle geçmişte, Çankaya krizinde, türban krizinde ve birçok örnekte de olduğu gibi yine AKP’ye kritik anda omuz vermiş bir MHP’yi gördükten sonra, bu partiyi hâlâ “muhalefet alternatifi” olarak sunmakta direnenler, bir dahaki seçimlerde bu yönlendirme hatasını umarım yapmazlar! Sözüm bu ısrarlı hatayı yıllardır göz göre göre yapmış olan bazı Kemalistler ve sosyalistlere... “Muhafazakâr, sağcı, dindar” bir parti olduğunu ısrarla söyleyen MHP’yi isteyen desteklesin. Ama neye destek verdiğini bilerek: Mesela dün yaşanan o şiddet görüntülerini ve halkını karşısına alan bu hükümeti unutmadan! Bunları bile bile oy vereceklerse bu onların bileceği iş! Son sözüm sivil toplumculara: Ülkenin içinde bulunduğu durumu A’dan Z’ye biliyorsunuz. Artık “Benim partim yok”, “Parti bayrağı olmasın”, “Biz kimseyi desteklemiyoruz” gibi sıradan ve zekâ pırıltısı içermeyen sözleri bıraksınlar. Çünkü bu iktidarı seçimle devirmekten başka seçenek olmadığına göre, AKP’yi yerinden oynatma ihtimali olan tek siyasi partiyi “Herhangi bir siyasi oluşum” olarak görüp mesafeli durmayı bıraksınlar. Çünkü bu “duruş”un ne fiili siyasi açıdan, ne matematiksel veya mantık açısından elle tutulur bir yanı kalmadı! Ana muhalefet partisini en çok eleştiren tartışmasız ikiüç kişiden biriyim. Ama bir partiyi düzelmesi için eleştirmek başka, yok etmek istercesine saldırmak başka. Bu nedenle eleştirdiğiniz partiye girin, mücadeleyi orada verin ve onu doğru yörüngeye çekin. Yoksa bu iktidara karşı yaptığımız eleştirilerin gram değeri kalmaz. Bir dahaki seçimlerden sonra ağlamak istemiyorsanız, şimdiden gereğini yapın diyerek Bağdat Caddesi’ndeki kutlamalara koşuyorum! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1/ “ Kelle peyniri” de 1 denilen, İz 2 mir ve Balı 3 kesir yöre 4 lerinde üre5 tilen bir peynir cin 6 si. 2/ Arıla 7 rı inceleyen 8 zooloji dalı. 9 3/ KaşKalkan arasında, Mavi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Mağara’sı ve do 1 K Ö P R Ü Ç A Y ğal güzelliğiyle ta 2 A Ğ A Ç E K E K nınmış bir plaj. 4/ 3 R E N K T O K A Temeli taklide da 4 P D Ü D E N L İ D A yanan sözsüz 5 İ R O N İ oyun... Asya’da bir 6 Ç A R E A T O M S A F A R İ A ırmak. 5/ Yanağın 7 alt kısmı... Götürü 8 İ P E P İ N E T bir iş için ödenen 9 S A Ğ A N L A ücret. 6/ Anadolu’nun güneybatısında, likya bölgesinin ünlü kutsal kenti... Vilayet. 7/ Gümüş elementinin simgesi... Türkiye’nin plaka imi... Anton Çehov’un bir oyunu. 8/ Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş köşe... Batı’da prens ve prenseslere verilen onur sanı. 9/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Kalp atışı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şeker karıştırılarak pişirilmiş meyve ezmesi. 2/ Kalın bükülmüş sicim... Bursa’nın bir ilçesi. 3/ Ahmet Yesevi’nin tasavvuf içerikli şiirlerine verilen ad... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 4/ Her yanı suyla çevrili kara parçası... Giysi yapılan bir cins pamuklu kumaş. 5/ Kupes balığına verilen bir başka ad... “O yer” anlamında kullanılan sözcük. 6/ Sıcaklığı çok yüksek ya da çok düşük olmayan yer... Letonya’nın plaka imi. 7/ Asma kütüğü... İskambilde koz. 8/ Çorapları dizin altında ya da üstünde tutmaya yarayan lastikli bağ. 9/ Bir cins tuzlu turta... Batman’ın Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak olan baraj. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle