19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2012 PAZARTESİ 14 Seferden Çark Başsağlığı Kuyruğu ABD’ye sığınmış olan emekli vaiz Fethullah Gülen’e, kardeşi Hasbi Nidai Gülen’in ölümü üzerine başsağlığı dileyenlerden bir demet: “CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, eski CHP PM üyesi Muhammet Çakmak, eski TBMM Başkanı ve CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, Koç Holding Başkanı Mustafa Koç, Eczacıbaşı Holding Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Doğuş Holding Başkanı Ferit Şahenk, Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan, Çukurova Holding Başkanı M. Emin Karamehmet, Ciner Holding Başkanı Turgay Ciner, MNG Holding Başkanı M. Nazif Günal, Polat Grubu Başkanı Adnan Polat, Akfen Holding Başkanı Hamdi Akın, Erdem Holding Başkanı Zeynel Abidin Erdem, Limak Holding Başkanı Nihat Özdemir, Evyap Holding Başkanı Fikret Evyap, Torunlar Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Torun, Yandex Türkiye Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Doğan Gazetecilik Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutlu, eski CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya.” Dönem, bu dönem. Sultanımız efendimiz, Hariciye Nazırı ile birlikte hazırlandığı büyük Suriye seferinden çark etti gibi görünüyor. ABD’nin taşeronluğuna soyunmuşlardı, Obama sırt döndü. NATO’ya güveniyorlardı, Rasmussen “Yanaşmam” dedi. Rusya’nın eninde sonunda Türkiye’nin yanında olacağını hesap ediyorlardı, Putin tam tersine “Alırsın karşılığını” diye tehdit etti. Bakar mısınız Türkiye’yi düşürdükleri duruma? Bölgedeki saygınlığımız, sayelerinde yerlerde sürünüyor. CHP’li Osman Korutürk, 12 Ekim’de TBMM’de bataktan kurtulmanın ilk adımının ne olması gerektiğini açıklamıştı: “Türkiye kötü bir noktaya İleti, emekli öğretmen Rahim Demirbaş’tan geliyor: “14 yılı geçiyor, tek başıma ağaçsızlaşmaya karşı savaş açtım. 47 yıllık öğretmenliğimde biriktirdiğimi bu işe yönelttim. 500 dekarlık arazide 32 bin fidan diktim, kuyular açtım, borular döşedim, hayvan sırtında su taşıdım, Konya’nın Karacadağ’ında, çölleşen araziyi yeşertmeye çalıştım. Ama son iki yıldır maddi açıdan tükendim. Artık bir evim yok, kiradayım, yatağım doğru gidiyor dış politikada. Açık söyleyeyim, 180 derece bir dönüş yapmak lazım. Uygulanan politikadan, 180 derece dönüş yapmanın, iktidar için, hükümet için çok büyük bir siyasi sıkıntı doğuracağının bilincindeyim tabii, ama bunun misali vardır ve yolu vardır. O yol da, çok başarısız dış politikalar yürüten Dışişleri Bakanı’nın değiştirilmesidir.” Örnek de vermişti: “Haziran 1944’te Türkiye, izlemekte olduğu tarafsızlık politikasını, o zamanki çok parlak Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu’nu değiştirerek değiştirmiş ve onun sonucunda Açlık Grevlerinde 40. Gün Eşiği da San Fransisco Konferansı’nda ve Birleşmiş Milletler’in kurucu üyeliğinde kendisine yol açmıştı.” Beklenenin tersine; Esad değil de, bizim Hariciye Nazırı gidici galiba... Örgütten Ankara Adayı şkanı Ali CHP’li Ayaş Belediye Ba yerel eki üzd üm ön , aç ağ Başkara nt seçimlerde Ankara Anake ay ad için ı nlığ şka Ba iye Beled de açıkladı. olduğunu açıkladı. İyi ki den, de de ç; ğa raa şka Ali Ba lik nç Ge . idir babadan CHP’l r. ıştı ışm çal a kollarınd üştür. Hamamönü’nde büyüm gerekirse ek lem söy la zıy ağ klu Çubu tçülük “Ankara bebesi”dir. Örgü de ele cad mü cu lum top , yapmış eyse ind yer yim de cesurca, hatta ini almış, yer k ara yar ü zün gö nı kafası , direncini 12 Eylül’de içeride yatmış . ıdır yitirmemiş bir halk adam n 10 yıllardır CHP’nin bırakı t oy bile belediyeyi, doğru dürüs nemdir alamadığı Ayaş’tan iki dö or. iliy seç nı şka ba iye beled Niye? Çalışıyor, ev ev, köy köy insan dolaşıyor. İnsan biliyor, ki kurulur, iliş sıl na la an ins r, tanıyo rak iyi ola tçi ase bir deneyimli siy u içten on ş; ttta yur z ssi Se . biliyor iyor. sed his n de buluyor, kendin , an ad ırm çağ n, da ma Bağır rüst, işini alçakgönüllü, temiz, dü r. yapıyo ışmış Ankara’ya neredeyse yap ına işte şıs kar ’in ek kç Gö lih Me olan böyle bir isim çıkmalı. Örgütün tam desteğini de ç’ın raağa alacağına inanan Başka . un ols k açı yolu Öğretmenin Fidanları bile hacizli. Benim için önemi yok, olan fidanlara olacak. Devletimiz, yabancı ülkelerde dara düşmüşlere yardım ediyor. Büyük devlet olmanın şanındandır, Arakan’da, Filistin’de, Endonezya’da darda olanlara yardım elini uzatıyor. Benim 32 bin fidan girişimimi başından beri Kaymakamlık, İlçe Tarım Müdürlüğü, Belediye, birçok kurum bilmekte ve teşvik etmekte ama o yabancı ülkelere uzanan yardım eli, bu taraflara uzanmadı. Demek ki giriştiğim işi, çabalarımı devletin yetkili mercilerine de duyuramamışım. Benim çabalarımı, çoğu on metreye ulaşmış 32 bin fidanımın ihtiyacını lütfen tanıdığınız, ilgilenebilecek; çocuklarına, torunlarına bırakacakları ülkeyi, buldukları gibi, hatta daha iyi durumda teslim etmek isteyenlere duyurunuz. Belki biri ikisi ufak bir destek verir de bugüne kadar harcadığım emekler heba olup gitmez.” İlgililere duyurulur. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Bedava’ Yaşamak Çocukluğumda, İstanbul Boğazı’ndan kış aylarında lüfer, palamut ve torik balığı akını olurdu. O kadar çok balık tutulurdu ki, fiyatlar düşmesin diye tutulan balıkların yarısı denize dökülürdü. Günümüzde “insan hayatı ” öylesine ucuzladı ki, insanoğlu artık balıkları değil, insanları denize döküyor: Olay 1) “Ege sahillerinde, kıyıya 10 metre uzaklıkta büyük bir insanlık dramı yaşandı. Ortadoğu’daki savaştan kaçan çoğunluğu Suriyeli 61 kişi, yasadışı yollardan yurtdışına çıkış yapmak için bindikleri 15 metrelik teknenin alabora olması üzerine yaşamını yitirdi. İkisi kaptan ve kaptan yardımcısı olmak üzere 46 kişi kurtulurken ölenlerin 3’ünün bebek, 28’inin çocuk, 18’inin kadın ve 12’sinin erkek olduğu açıklandı.” (Cumhuriyet 7 Eylül 2012) Olay 2) “İnsan ticareti” yapan 21. yüzyılın “köle tacirleri”, geri kalmış ülkelerden getirdikleri aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu kaçak göçmenleri, Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçirmek için 3 kişilik plastik havuz botlarına 9’ar kişi bindirmişler. Yarı yolda göçmenlerden Meriç Nehri’nde yüzerek karşıya geçmelerini istemişler. Göçmenler, “su çok derin, akıntı hızlı” diye suya girmek istemeyip direnmiş. Bunun üzerine “köle tacirleri” kadın, çoluk çocuk demeden sopalarla döve döve zorla hepsini tutup nehre atmış ve 16 göçmen de Meriç’in azgın sularında boğularak can vermiş. (Cumhuriyet 5 Aralık 2010 ) Hızlı nüfus artışının “büyük katkı sağladığı” işsizlik, her geçen gün dünyada “çığ gibi” büyümekte. Günümüzde geri kalmış ülke insanları, “esirler ve köleler gibi “boğaz tokluğuna” çalışmakta, yaşamları da “ bedavaya” gelmekte. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2011 yılı “İnsan Ticareti Raporu’nda”, Türkiye’nin insan ticaretinde, “hem kaynak hem transit ülke” olduğu ve yeterli önlemin alınmadığı sorgulanmakta. Raporda, Türkiye’de, uyuşturucu ticareti, fuhuş ve yankesiciliğe karışan çocukların, suç örgütlerine karşı savunmasız oldukları, bazı çocukların da zorunlu evlilik yoluyla insan ticaretinde “bir eşya gibi” alınıp satıldığı da belirtilmiş. Bir mal gereğinden fazla üretildiğinde fiyat düşer, üretim azaldığında ise fiyat yükselir. Buna göre insan pazarlarının “bedava yaşayanları”, aşırı nüfus artışı altında kalan “geri kalmış ülke” insanlarından oluşmaktadır. Orhan Veli (19141950 ) yıllar öncesinden bugünlere “selam” yollamış. “BEDAVA Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekânlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.” ( Orhan Veli KANIK) HARBİ SEMİH POROY Çeşitli cezaevlerinde sayıları yüzlerle ifade edilen Kürt tutukluların sürdürdükleri açlık grevleri bazı cezaevlerinde, tutukluyu tedavisi mümkün olmayan WernickeKorsakoff hastalığı tehdidi altına sokan 40. gün eşiğini aşmış bulunuyor. Bu hastalıkta denge bozukluğu, yürümeye ve hatta ayakta durmaya engel olacak düzeyde olabiliyor. Ayrıca göz bozuklukları, kaslarda istemsiz kasılmalar, hafıza kaybı, öğrenme ve belleğe kayıt bozukluğu, el ve ayaklarda uyuşma ve yanmalar, yanan ayak sendromu gibi yakınmalar ortaya çıkıyor. İleri derecelerde beyinde hücre ölümüne bağlı olarak kalıcı hafıza kaybı ve kayıt bozukluğuna yol açıyor. Unutkanlık, yürüme bozukluğu, kendi başına hareket edememe ve hatırlayamama en büyük göstergeleridir. Sonrası ise ölümdür. Açlık grevine başlayan tutuklular bu gerçeği bilerek eylemlerine girişiyorlar. Buna bakarak, “Madem bile bile lades diyorlar, o zaman ne halleri varsa görsünler” denip geçilebilir mi? ??? Hayat her insan için eline bir kez geçmiş bir şanstır, o halde bu şanstan vazgeçebilmesi için insanın kendi canını ortaya koyacak kadar önemli gördüğü bir nedeni, bir talebi olmalıdır. Açlık grevine yatan tutukluların talebi, “mahkemelerde anadillerinde savunma yapabilmek ve gerek Başbakan, gerekse değişik hükümet yetkilileri tarafından da dillendirilmiş olan İmralı ile müzakere sürecinin barışla sonuçlanabilmesi için Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının kaldırılmasıdır”. Bu talepler toplumun büyük bir kesimi için “kabul edilemez” olarak görülebilir. Bu satırların yazarı gibi grevci tutukluların taleplerini kamuoyuna ileten, “mutlaka bir şeyler yapılmalı” diyen yazarlar eleştiri oklarının hedefi olabilirler. ??? Öte yanda görünen köyün kılavuz istemeyeceği açıklıkta gerçekler vardır ortada. 1. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de demokrasi hiçbir şekilde gerçekleşmeyecek, akan kan durmayacak, bu topraklara barış gelmeyecektir. 2. Önünde sonunda bu sorun İspanya’da, İrlanda’da, Filipinler’de, şimdi de Kolombiya’da olduğu gibi Türkiye’de de müzakereler yoluyla çözülecektir. Bu gerçek ortadayken bu toprakların Kürt sorununa verdiği on binlerce cana yeni canlar katılmasının bir anlamı var mıdır? Düşünelim derim. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1/ Marmara, Ege ve 1 Akdeniz’de 2 yaşayan eti 3 lezzetli bir 4 yengeç. 5 2/ Bir tümceyi oluştu 6 ran birim 7 lerden her 8 biri... Bir 9 organı su vererek yıkayıp te1 2 3 4 5 6 7 8 9 mizleme. 3/ Kay 1 P İ R O G R A F İ gan... Bir nota. 2 O M U Z A L A F 4/ İlaç... Eski Yu 3 T E Z O S A K A nan kentlerinde pa 4 U R B R İ T zaryeri. 5/ “Deni 5 K A S A Z A R A E R İ M E R zayısı” da denilen 6 bir fok cinsi. 7 A K B A Ş O J E İ B İ K 6/ Posta sürücüsü... 8 S Ü İ T 9 A L L A P R İ M A 1960’lı yıllarda Jamaika’da doğan ve daha sonra reggae’ye dönüşen müzik türü. 7/ Düşünce... Köstebek. 8/ Bir oda ya da mekâna açılan, duvar ya da çitlerle çevrili girinti... Bir nota. 9/ Hayat arkadaşı... İyilik, yardım. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çözünmüş halde bir cisim içeren sıvı. 2/ Ayağın üstündeki tümsek yer... Adları aynı olanlardan her biri. 3/ Hawaii’de karşılama ya da uğurlama anısı olarak verilen, çiçeklerden yapılmış kolye... Yolcu evi. 4/ Oyunda berabere kalma... İlgi eki. 5/ Oğlan saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı. 6/ Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası.. Düz ve geniş arazi. 7/ Evcil olmayan hayvanları vurma ya da yakalama işi... Zarara uğrama tehlikesi. 8/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Kare ya da silindir biçimindeki yüksek yapı. 9/ Tırnak boyası... Büyük delikli kalbur. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle