19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EKİM 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y B B B B B Y 24 22 26 21 23 23 21 22 22 23 23 23 22 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y B B 20 19 20 22 31 30 20 22 19 22 15 17 17 Oslo PB Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel B Paris Y Bonn B Münih B Berlin Y Budapeşte B Madrid PB Viyana B 11 7 10 18 15 22 15 21 22 13 20 20 18 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B PB PB B B B B PB B PB B B 21 20 23 24 20 10 23 20 22 17 17 29 26 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Ekim ALEVİLERDEN STRASBOURG EYLEMİ On binlerden ayrımcılığa büyük tepki STRASBOURG (ANKA) Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu öncülüğünde düzenlenen “Türkiye’de ayrımcılığa, asimilasyona, savaş kışkırtıcılığına hayır” mitingi on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Fransa ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden Strasbourg’a akın eden Aleviler Strasbourg Belediyesi önünden Avrupa Parlamentosu’na yürüdü. Yürüyüşe CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Türkiye’deki Alevi inanç önderleri ile sanatçılar Emekçi ve Ali Asker de destek verdi. Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Erdal Kılıçkaya, Türkiye’de yaşayan Alevilerin eşit yurttaşlık çığlığına ses katmak ve Alevilerin karşı karşıya kaldıkları ayrımcı ve asimilasyoncu politikaları Avrupa’nın da gündemine taşımak ve duyarlılık oluşturmak için böyle bir miting organize ettiklerini belirtti. Kılıçkaya, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “hoşgörüsüzlük ödülü” ve Suriye için savaş kışkırtıcılığı yaptığı için “akan kanı sembolize eden içinde kırmızı renkli boya olan şişeyi” göndereceklerini açıkladı. Kılıçkaya’nın konuşması sırasında mitinge katılan on binler ellerindeki kırmızı kartları kaldırarak Başbakan’a kırmızı kart gösterdi. CHP’li Aygün de “Siz ancak kavga ederseniz, haklarınız için mücadele ederseniz, sokaklara çıkarsanız, hakkınızı alabilirsiniz” diye konuştu. Baydemir, ‘Hadi ya Allah’ deyip polis barikatına yüklendi. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner yıl sonunda görevini bırakıyor. Aslında görev süresi 2011 sonunda dolmuş ancak TÜSİAD Başkanlar Konseyi’nin önerisi üzerine bir yıl daha uzatılmıştı. Önceki akşam eşi Cem Boyner ile Cunda’daki evlerinde Ayvalık Zeytin Hasat Şenliği’ne katılan davetliler onuruna verdikleri partide başkanlık değişimini konuşma fırsatı bulduk. “Zaten bir yıl uzatılmıştı, bir kez daha uzatma söz konusu değildi” dedikten sonra ekledi: “Muharrem (Yılmaz) çok iyi bir arkadaşımız. Onun dönemi daha da iyi olacaktır...” ya adaylığını duydum Cem Boyner: Çanka GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ümit Boyner: 4+4+4’ten Sonra Arkamda Kenetlendiler Boyner’e “Buna iktidara yakın üyeleriniz de dahil mi?” diye sorduğumuzda “Evet evet hepsi” yanıtını verdi. zım?’ diye düşünmeden edemiyorum. Basındaki otosansür gerçekten kaygı verici.” dahi arkama geçti Muhafazakârlar Boyner’in TÜSİAD Başkanlığı dönemine AKP hükümetiyle yaşadığı polemikler damgasını vurdu. Son olarak imam hatiplerin orta bölümlerinin açılması ve ilköğretimde seçmeli Kuranıkerim dersi konması amacıyla gündeme getirilen 4+4+4 eğitim sistemine yönelik eleştirilerini açıkladığında Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve diğer AKP sözcülerinin hışmına uğramaktan kurtulamamıştı. Yaptığı çıkışla sadece Türk kamuoyundan değil AB çevrelerinden de destek gördüğünü anımsattığımızda şöyle karşılık verdi: “Ben başkan olurken, eşim Cem desteğin yanı sıra bir de tavsiyede bulundu: ‘Doğru bildiğin sözü söylemekten sakın geri durma’ dedi. Gerçekten bence de insan her zaman doğru bildiğini yapmalı. Ben bunun hep faydasını gördüm. Her konuda böyle davranmaya çalıştım. Hatta TÜSİAD içinde bazı arkadaşlar ‘Bu Ümit de biraz ileri gidiyor’ diye düşünmüş bile olabilirler. Ancak 4+4+4 yasası geçtikten sonra tüm üyeler arkamda kenetlendiler.” otosansür kaygı verici AB tarafından açıklanan son ilerleme raporunda ifade özgürlüğü önündeki engellemeler nedeniyle Türk basınındaki “otosansür” eğilimine vurgu yapılması dikkat çekmişti. Benzer bir gözlemi TÜSİAD Başkanlığı döneminde iktidar karşısında dönem dönem yalnız bırakılan Boyner’den dinlemek düşündürücüydü: “Medya Türkiye’deki gelişmeler hakkında öyle sessiz kalıyor ki, bazen ben bile ‘Acaba yanlış mı yapıyorum? Daha mı dikkatli davranmam la Medyadaki Savaş ihtimali bile işleri bozdu İş dünyasının Suriye’deki krizin geldiği aşamayla ilgili kaygılarını da konuştuk TÜSİAD Başkanı ile. “Ben savaş çıkacağı düşüncesinde değilim” dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak savaş sözü, ihtimali dahi iş dünyasını olumsuz etkiler. Nitekim etkiledi de. Eylül ayında perakende satışları durdu. Sınır illerindeki ticaretin halini ise söylemiyorum bile.” Boyner, hükümetin son günlerde dillendirdiği barışçı söylemin ise memnuniyet verici olduğunu sözlerine ekledi. Geceye ev sahipliği yapan Cem Boyner ile sohbetimizde ailenin gelecek planlarını da konuştuk. Ankara’da bazı çevrelerde bir süre önce 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısına çıkacak isimler arasında Ümit Boyner’in adının geçtiği ileri sürülmüştü. Özellikle de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Köşk için kadın aday çıkarabiliriz” açıklaması sonrasında. Bunu aktardığımız Cem Boyner’in sürpriz bir yanıtı vardı: “Ben de duydum. Hem de geçen hafta!” Tabii bu söylentilere nasıl baktıklarını eklemeyi de ihmal etmedi: “Ailemizin gündeminde böyle bir şey yok!” Ölmeden cennet istiyorlar Eşinin toplumu ilgilendiren konulardaki sağduyulu çıkışlarına rağmen benzer duyarlıkların başkalarından çıkmadığını belirttiğimizde Cem Boyner’in yorumu şu oldu: “Türkiye’de herkes cennete gitmek istiyor. Ama sorun şu ki, hepsi de ölmeden cennete gitmek istiyor!” CUNDA DOĞA İÇİN REST ÇEKİYOR Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer, ilk kez Komili ailesi tarafından başlatılan Zeytin Hasatı Şenlikleri geleneğini yeniden canlandıran isim. Gençer’in öncülüğünde bu yıl sekizincisi yapılan şenliklere Boyner çiftinin verdiği geleneksel partinin yanı sıra, Suzan Sabancı Dinçer de konut haline çevirdikleri ve hakkındaki davaların sürdüğü belirtilen Ayışığı Manastırı’nda verdiği yemekle ilk kez katkıda bulundu. Misafirleri zeytinyağı üretim tesislerinde ağırlayan Kürşat ailesi bireylerinin ise üzerlerine “REST – Cunda Rüzgâr Enerjisi İstemiyor” yazılı tişörtler giymesi dikkat çekti. Aile ve bölgedeki sivil toplum örgütleri, rüzgâr enerjisine değil, 12 rüzgâr tribününün Cunda Adası tabiat parkının ortasına yapılmasına itiraz ediyor. Ümit ve Cem Boyner çifti de kampanyaya evlerinin girişine “Poyrazımızı kesmeyin” ve “Adamızdan başka yer mi yok?” yazılı küçük pankartlar asarak katıldı. Görünen o ki Cunda halkı, rüzgâr santralına karşı çetin bir mücadeleye hazırlanıyor. Faili meçhul suikastın 13. yılında yazarımız Kışlalı’yı özlemle andık Diyarbakır’da açlık grevi gerginliği DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da aralarında BDP milletvekilLerinin de bulunduğu yaklaşık bin kişilik grup, cezaevlerinde yapılan açlık grevlerine destek için Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne yürümek istedi. Valilik yasağına rağmen BDP’lilerin yürümekte ısrar etmesi üzerine olaylar çıktı. Dağılmayan grup içinde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, “Taş yok, sopa yok, molotof yok. Sadece ve sadece vicdanımızın sesiyle buradayız. Tek bir insanın yaşamını yitirmemesi için buradayız. Lütfen yolumuzu kesmeyin. Görevimiz insanlığa sahip çıkmaktır. Hadi ya Allah” diyerek grubun hareketlenmesini sağladı. Polis barikatına yüklenen Baydemir ve beraberindekiler, çevik kuvvet ekiplerince engellendi. Kısa süreli gerginliğin ardından vekiller ve başkanların cezaevi önüne gitmesine izin verildi. ‘Yolunda yürüyoruz’ ? Kışlalı için düzenlenen törenlerde, “Kanlı ittifakların, Türkiye’nin aydınlık yüzlerini bitirmeye güçleri yetmeyecektir” diye seslenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 13 yıl önce bombalı saldırı sonucu yitirdiğimiz yazarımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı saldırının gerçekleştiği evinin önünde ve gömütü başında andık. Eski Kültür Bakanı, CHP milletvekili ve yazarımız Prof. Dr. Kışlalı, 21 Ekim 1999’da arabasına konulan bombanın patlaması sonucu öldürülmesinin 13 yılında anıldı. Gazetemizle birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve CHP’nin düzenlediği ilk anma programı Çayyolu Kışlalı Sokak’taki evinin önünde gerçekleştirildi. Programa Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı ve kızı Nilhan Nur Kışlalı ile birlikte CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Emre Altınışık, Tüm Öğretim Elemanları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şube Başkanı Ayşe Ceyhan, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan ve ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu üyesi öğrenciler katıldı. Yazarımız Işık Kansu, “Kışlalı bize yıllar önce ‘Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliğinin’ ne anlama geldiğini açıklamıştı. ‘Özgürlükler katlediliyor’ Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, geçmişte aydınların, gazetecilerin katletildiğini bugün ise demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlüklerinin katledildiğini söyledi. Sertel, “Kışlalı’nın düşünceleri yolumuzu aydınlatıyor. Kışlalı’nın verdiği mücadelenin değeri bugün daha iyi anlaşılıyor” dedi. O hafiflik alçaldı, alçaldı bugüne geldik. Ülke padişahlık hevesine kapılmış bir parti başkanının kuşatması altına alınmış. Dede ve ninelerimizin uğruna öldükleri tam bağımsız, laik, demokrat, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni hiç çekinmeden savunmak. Kışlalı’nın ve onun gibi tüm halk önderlerinin bize bıraktıkları ödev budur” dedi. ADD Genel Başkan Yardımcısı Altınışık ise “Ülkelerde rejimler dönüştürülmeye başlanıyorsa ilk iş olarak aydınlar ya susturuluyor ya da katlediliyor. Bugün Atatürk’ün aydınlığına yönelmek isteyenler susturuluyor. Tek kişi kalana kadara Atatürk’ün aydınlığında yürüyeceğiz” diye konuştu. CHP Ankara Milletvekili Gök ise “Şimdi ar ÇHD: Ölümlerden AKP sorumlu olacak İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin kritik günlere girdiğini, ölümlerden AKP’ninsorumlu olacağını belirterek, tutukluların taleplerinin de kabul edilmesi gerektiğini belirtti. ÇHD, 41. gününe giren açlık grevleriyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Kürt halkı üzerindeki baskılara son verilmesi gerektiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: “Devletin yıllardır Kürt halkına uyguladığı baskı ve imha politikaları bugün AKP iktidarı eliyle katmerlenmiştir. Yalnızca KCK operasyonları ile 3 bine yakın insanın hapishanelerde tutuluyor olması dahi durumun vahametini ortaya koymaktadır. Açlık grevlerinin geldiği nokta bakımından eylemde olan tutsakların sağlık durumlarının ağırlaşmasından ve yaşamsal anlamda kritik evreye gelinmesinden AKP iktidarı sorumlu olacaktır.” Tek kişi kalsak bile... tık cesur yurttaş olmanın zamanıdır. Cumhuriyet bayramlarının yasaklandığı dönemde korkmadan haykıracağız, hepimiz Atatürkçüyüz, yurtseveriz, Ahmet Taner Kışlalı’yız. Gelin, sizi bekliyoruz. Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var” ifadelerini kullandı. Kışlalı Parkı’ndaki heykelin önünde konuşan TÜMÖD Genel Başkanı Işıklı ise “12 Eylül’de üniversitelerdeki 1402 operasyonuna maruz kaldığımızda Kışlalı istifa etmek kararlığındaydı. Kendisini ‘Sen burada kalacaksın ki üniversite vasfını kaybetmesin’ diyerek güçlükle ikna ettim” diye konuştu. Kışlalı’nın Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başındaki törende de ADD Gençlik Kolları Genel Sekreteri Can Demiralp, “Kanlı ittifaklar, aydınları bitiremeyecektir” dedi. Kemal Atatürk’ün, “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyetin bütün kazanımlarıyla birlikte, 21. yüzyılın insanlık değerleriyle de bütünleşerek yeni yıldönümlerini karşılaması, hepimizin sorumluluğu. Türkiye’nin içinden geçtiği süreç, ister istemez özel günlere özel anlamlar yüklüyor. 29 Ekim de bunların başında geliyor. İktidar 100. yıla gözünü dikti. Öyle bir dikti ki, her fırsatta şu mesajı veriyor: “2023 benimdir. Bütün hedeflerimi o tarihe göre belirledim. 2023’ü kendi markam haline getiriyorum.” Hayır... 2023, Cumhuriyetin yıldönümleri hiçbir partinin tekelinde değildir. 2023, Cumhuriyetin temel değerlerini benimsemiş herkesindir. Böyle bir paylaşım sözle olmaz. En azından Cumhuriyetin yıldönümlerinde bayrak göstererek olur. ??? Cumhuriyetin ilanının üzerinden 89 yıl geçti. O günden bu yana içimizde olanları neredeyse her gün tartışıyoruz. Bugün farklı bir şey yapalım; 89 yıl komşularımızla birlikte nasıl geçti, ana hatlarıyla paylaşalım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana etrafımızdaki bütün coğrafyalarda sınırlar ve rejimler en az bir kez değişti. Her değişim çok büyük sancıları beraberinde getirdi. İç savaşlar yaşandı. Balkanlar’da rejim değişiklikleriyle sınır değişiklikleri birbirini kovaladı. Sadece Saraybosna’da 19921996 yılları arasındaki iç savaşta 250 bin kişi yaşamını yitirdi, 1 milyon insan göç etmek zorunda kaldı. 1991 sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardında 3 yeni doğu komşumuz oldu. İran’da 1930’lu yıllarda Şah Rıza, Atatürk’e özenirken devamını getiremedi. Bu ülkenin devlet geleneği sağlam olmasına karşın çevresiyle ve dünyayla uyumu hep sorunlu oldu. Irak ve Suriye ile devamındaki Ortadoğu coğrafyası özellikle son yıllarda neredeyse iç sorunumuz haline geldi. Arap ülkelerinde art arda esen değişim rüzgârlarının bu toplumları nasıl bir rotaya sürükleyeceği sorusu henüz yanıtlanmış değil. Siyasal, toplumsal değişimlerde ortanın ardından iyi, iyinin ardından pekiyi gelmez. Tunus, Libya, Mısır’da birbirinin peşi sıra yıkılan otoriter rejimlerin ardından gelen yeni yönetimlerin uygulamaları, değişimin öncü gücü olan kesimler arasında “aldatıldık” yorumlarına neden oldu. Suriye’de otoriter Esad rejiminin gitmesinden yana olan uluslararası kamuoyu, “Yerine gelecek yönetim daha ciddi sorunlara neden olur mu” sorusunu sormadan edemiyor. ??? İşte böyle bir coğrafyanın ortasında kurulu Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri o kadar sağlam atılmış ki, bütün erozyonlara, bütün saldırılara karşın varlığını sürdürüyor. Bu satırları okuyan pek çok kişinin şöyle mırıldandığını duyar gibiyim: “Öyle bir karşıdevrim rüzgârı esiyor ki, ortada sahip çıkılacak, ayakta duran değer mi kaldı?” Kaldı... Bazı şeylerin değeri kaybedilince anlaşılır. Hâlâ kaybetmememiz gereken, kıymetini elden gidince anlayacağımız çok şeyimiz var. Bugün bunları sıralamak yerine sadece birini haykırmak istiyorum. Cumhuriyet Bayramımız var. Onu kutlama bilincinden yoksunsak, nesini hak ediyoruz ki! 29 Ekim, Cumhuriyetin bu toplumun derinliklerine kök saldığını, o köklerin sürekli yeni filizler verdiğini ilan etme günüdür. 29 Ekim, bu topraklarda yaşayan insanların yurduyla birleşip yurttaş olduğunu gösterme günüdür. O gün her nerede olursak olalım, bir Cumhuriyet yurttaşıyla omuz omuza olalım... Elimizde bir bayrak... Sol göğsümüzde o bayrağa inanmış bir yürek... ‘Kısıtlı’ yurttaşa dava hakkı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu, imar planlarında yol, meydan, okul, hastane gibi kısıtlanan alanlarda taşınmazı olan yurttaşlara, idari yargıya dava açma hakkı tanıdı. Böylece bu tür yerlerde taşınmazı olanlar, ya bölgenin imara açılmasını ya da taşınmazının kamulaştırılmasını isteyebilecek. Karar, Ankara Çankaya Belediyesi’nin 1996’da yaptığı imar değişikliğindeen mağdur olanların açtığı dava üzerine alındı. Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin yurttaşlar lehine karar vermesi üzerine Çankaya Belediyesi konuyu Danıştay İdare Davalar Genel Kurulu’na dek taşıdı. Genel kurul, AİHM kararlarına da gönderme yaparak, belediyenin temyiz istemini reddetti. Devletlerin şehir planlamasına yönelik politikalarında mülkiyet haklarının da gözetilmesi gerektiği belirtildi. Hakkâri şehitlerine veda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’de terör örgütü üyeleriyle çıkan çatışmada şehit olan Özel Harekât polisleri Yalçın Dizdaroğlu ile Okan Koç, son yolculuğuna uğurlandı. Şehitler Camisi’nde düzenlenen törene, şehitlerin yakınları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar katıldı. Şehit Koç’un annesi Elif Koç, “Analar ağlamasın dediniz, bizi niye ağlattınız!” diye haykırdı. Şehit Dizdaroğlu, Gölbaşı Mezarlığı’nda, Koç’un cenazesi de Sincan Mezarlığı’ndaki şehitlikte toprağa verildi. Şehit Polat ise, Gaziantep’te son yolculuğuna uğurlandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle