19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tüzük değişikliğini mutlaka yapacaklarını belirten Matkap, bu konuda acele etmeyeceklerini söyledi 7 ‘İç çekişme zarar veriyor’ CHP İSTANBUL İL BAŞKANI SALICI: Sil Baştan... Şöyle bir asker hikâyesi anlatılır. Kendi başına buyruk bir asker, talimlerde “bölük dur” komutuna uymuyormuş. Bu nedenle de bölüğe komuta edenler “Bölük dur. Filan yerli sen de dur” derlermiş. Açıklanan üçüncü yargı reformu paketinin kimi bölümleri bana nedense bu hikâyeyi anımsattı. Özellikle de Ceza Muhakemeleri Yasası’nda zaten var olan tutuklama kararı verilirken, somut belge ve olguların gerekçede yazılmasını öngören bölüm varken... ??? Adalet Bakanlığı’nın tasarılaştırılmak üzere Başbakanlık’a sunduğu taslak ilginç bir yaklaşım içeriyor. Gazeteciler için açılan dava ve soruşturmaların neredeyse tamamını kapsayan Türk Ceza Yasası’nın kimi maddelerindeki cezalar birer ya da yarımşar kat arttırılıyor. Suç tanımlarında ise önemli bir değişiklik yok. Yalnızca soruşturma ve kovuşturmanın gizliliğini ihlal edeni cezalandıran 285. maddenin sonuna “Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz” fıkrası eklenmiş. Geçen yıl Meclis’e sunulan tasarıda yer verilen ve “bir internet sitesinde ifşa edildikten sonra” yayımlamayı suç olmaktan çıkaran ve özel hayatı korumama sonucunu doğuran bölüm çıkarılmış ama yerine “hukuka aykırı olarak” tanımı getirilmiş. İddianamelerde ve eklerinde yer verilen özel hayata ilişkin bölümlerin hukuka uygunlaştırılarak yayımlanmasının önü açılmış oluyor. Anımsanacağı gibi kimi özel görevli savcılara, tazminat davaları açılmış, kimilerini de açanlar kazanmıştı. Davaların arttığı görülünce de tazminat davalarının savcılara değil, devlete açılmasını öngören değişiklik uygulamaya sokulmuştu. ??? Bilebildiğim kadarıyla tasarının iyi, ama iyi olduğu kadar da kötü yönleri var. Örneğin 31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da başka düşünce açıklama yöntemiyle işlenmiş ve doğrudan para cezasına ya da üst sınırı beş yıl hapis cezasına bağlı olan suçlarla ilgili soruşturmalarla kovuşturmalar ve cezalar erteleniyor. Bunların tamamen düşmesi için aynı suçun işlenmemesi bağlamında beş yıl olan süre de üç yıla indiriliyor. Bir başka deyişle otosansüre zorlayan Damokles’in kılıcı iki yıl az sallanacak. Peki 1 Ocak 2011’den sonra işlendiği iddia edilecek benzer suçları işleyenlerin durumu ne olacak? Orası biraz karanlık. Doğal olarak gazeteciler ayaklarını denk alacaklar! ??? Bir başka iyileştirme Terörle Mücadele Yasası’nda. Verilecek hapis cezaları 5 yıla kadarsa başka seçeneklere dönüştürülebilecek. Basın Yasası kapsamında işlenen suçlarda ise dava açma sürelerinde 12 Eylül yönetiminin belirlediği sürelere dönülüyor. Günlük gazeteler için altı ay, öteki süreli yayınlar ve kitaplar için bir yıl. Terörle Mücadele Yasası’ndaki gazete kapatmadan vazgeçiliyor olması da bir başka iyi yön. Ama... Basın Yasası’ndaki tümüyle toplatma kararı verilmesini öngören hüküm ise dikkate alınmamış. Buna karşın mahkemelerce 1 Haziran 2005 tarihine kadar basılı yayınlar hakkında verilmiş toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararları da mahkemelerce yeniden karar verilmemesi halinde geçersiz kalacak. Sürenin niye 1 Haziran 2005’le sınırlandırıldığı maddenin gerekçesinde de yer almıyor. Herhalde tutarlı bir gerekçesi vardır. Biz demokrasi getiriyoruz ? Salıcı, CHP’de “yeni” ile “eski” tartışmasının yaşanmadığını ifade ederek “Partiyi büyütmek isteyenler ile parti eskiden olduğu gibi kalsın diyenlerin tartışması var” dedi. CİHAN ORUÇOĞLU CHP’nin örgütlenme ve örgüt yönetimlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la parti içindeki tüzük kurultayı çekişmelerini ve Türkiye’nin bugünkü genel siyasetini konuşuyoruz. Matkap, genel merkez olarak tüzük kurultayını aceleye getirmek istemediklerini, ancak tüzüğün mutlaka değişmesi gerektiğini vurguluyor. Matkap’ın dikkat çektiği bir başka konu da parti içi çekişmelerin ve hizipçiliğin CHP’ye zarar verdiği ve oy kaybettirdiği. Bu sorunun bir an önce aşılması gereğinin altını çiziyor. LEYLA TAVŞANOĞLU CHP’nin “mahalle delegesi seçimleri”nde yaşanan gerginliğin, parti içi demokrasinin gereği olduğu belirtildi. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, delege seçimlerinde parti içinde demokratikleşmenin yaşandığını belirterek “Normal bir süreç işliyor. Bu süreç şimdiye kadar normal, işlemediği için tartışma varmış gibi görünüyor. 39 ilçedeki 900 mahallede seçim yapıyoruz” dedi. CHP’de 21 Ocak tarihinde başlayan “mahalle delegesi seçimleri” 19 Şubat tarihinde sona erecek. Delege seçimleri 200 bin partili oy kullanacak. Delege seçimlerinin ilçe kongresini belirlemesi açısından büyük önem taşıyor. İlçelerde gerçekleştirilen seçimlerin yeterince duyurulmaması, listelerin masa başında hazırlandığı yönündeki iddialar ise istifalarla sonuçlanıyor. CHP’de herhangi bir kaosun olmadığını, seçimlerin demokratik bir ortamda geçtiğini anlatan İl Başkanı Salıcı, “Üyelikler, 17 Aralık tarihinde askıya çıktı. Biz bunu web sayfasında yayımlıyoruz. 200 bin üyemiz TC kimlik numarası ile nerede oy verilebileceğini görebiliyor” dedi. Seçimlere yönelik gerekli duyuruların yapılmadığına yönelik iddialar üzerine değerlendirme yapan Salıcı, şöyle devam etti: “Tüm ilçelere gönderdiğimiz ve bizde de bulunan çizelgelerde nerede ve ne zaman seçim olacağı yazıyor.” CHP içinde çalkantılar bir türlü durulmuyor. Şimdi de tüzük kurultayını toplama konusunda anlaşmazlıklar çıktı. Bu tüzük kurultayı meselesini anlatır mısınız? NİHAT MATKAP Bir kere CHP’nin tüzüğünü değiştirmeye ihtiyacı var. Yalnız bir siyasi partinin tüzüğü, bir anlamda anayasası. Anayasa değişikliği yapılırken zorlamayla bu iş yapılmaz. İç işleyişimizdeki var olan sıkıntıları aşabilirsek bugünkü oy oranımızın çok üzerine çıkacağımıza inanıyorum. Burada örgütümüzün dört beklentisi var. Örgütlerden sorumlu yönetici olarak bunu tespit ettim. Bir defa CHP’yi sağ parti yönetim modeliyle yönetemezsiniz. Bütün dünyada sol sosyal demokrat partiler üyesine, kadrolarına, örgütlerine ve programlarına dayanır. CHP’de bunların sürekli dinamik olması gerekiyor. Bunların da kimi koşulları var. ‘CHP’DE EKSİK OLAN SEVGİYİ GETİRECEĞİZ’ Dıştan bakıldığı zaman görünen CHP tablosu şu: Bir tarafta Kılıçdaroğlu, bir tarafta Sav, bir tarafta da Baykal yanlılarının çekişmesi. Bunlar nasıl aşılır? MATKAP Evet, algı bu. Bunların bir an önce bütünleşmeye dönüşmesi konusunda ciddi çalışmalar yapmak lazımdır. Bu böyle devam etmeyecek. Kırmadan, dökmeden CHP’de eksik olan sevgiyi yerleştireceğiz. Çünkü Türkiye’nin her zamankinden daha fazla CHP’ye ihtiyacı var. Nedir bu koşullar? 2002’den bu yana yapılan yerel ve genel seçimlerde adaylar ağırlıklı olarak merkez yoklaması yöntemiyle belirlendi. Bir kere bunun yarattığı ciddi bir rahatsızlık var. Oranlara bakıyorum. Adaylar yüzde 80 oranında merkez yoklamasıyla, yüzde 20 oranında da ön seçimle belirlenmiş. Bu tabloyu tersine çevirmemiz gerekiyor. ç tüzük değişikliği gerekmiyor’ Geçmişte adaylar önseçimle belirlenmiyor muydu? ‘İ Öyle oluyordu. Adayların belirlenmesinden kaynaklanan sıkıntıları mutlaka geride bırakmamız gerekiyor. Bunun yapılması için tüzük değişikliği gerekmiyor. Var olan yönetmeliğimizde bir değişiklikle bu konudaki araçlarımızı geliştirebiliriz diye yola çıktık. Bizim partide önseçimler iki yöntemle yapılıyor. Birincisi tüm üyelerin katılımıyla yapılan önseçim, ikincisi de genişletilmiş aday yoklaması yöntemi. Ama bütün üyelerin katıldığı yöntemde bazı sakıncalar ortaya çıkıyor. Bir anda yığılmalar ola bilir. Bu da haksızlıklara yol açabilir. Genişletilmiş aday yoklaması yönteminde var olan delegeler oy kullanıyor. Peki, bu yöntem neler getirecek? Diyelim delegeyi seçtik. O seçilen delegenin resmileşmesi de gerekiyor. Bugün yönetmelikte yaptığımız değişiklikle delegenin seçilmesinden bir hafta sonra delege listesinin genel sekreterliğe gönderilmesi amir hüküm haline getirildi. Seçimler bu ay içinde başlıyor. Seçilen delege listesi bir hafta sonra genel sekreterliğe gelecek. Genel sekreterlik de bunları mühürleyip resmi hale getirecek. Herkesin de bundan haberi olacak. Yüz bin oy aldığımız orta büyüklükteki ilçelerde 2500 kişilik bir seçici kurul oluşuyor. Hem belediye başkanı, hem il genel meclisi üyesi, hem belediye meclis üyesi adayları ağırlıklı olarak bu delegelerle seçilecek. Böylelikle de aday yoklamasından doğan sıkıntıları aşmış olacağız. Özetlemek gerekirse herhalde 250 kişinin alacağı karar 1516 kişinin alacağı karardan çok daha sağlıklı olacaktır. Kimileri de bunun zorunlu hale getirilmesi gerektiğinde ısrar ediyor... Ne gerek var? Örneğin Doğu ve Güneydoğu illerimizde farklı yöntem uygularız, partimizin güçlü olduğu yerlerde farklı yöntem uygularız. Biraz önce güçlü olduğumuz bir yöredeki bir belediye başkanımız geldi. “Benim orada şimdiden 14 tane aday adayım var,” dedi. İyi de biz o 14 aday adayını nasıl ikna edeceğiz? Gitsinler o seçilmiş delegasyona projelerini anlatsınlar. Seçilmiş delegasyon da karar versin. Biz MYK olarak sadece yöntem belirleyelim. CHP’lilerin en büyük beklentisi buydu. Bu sorunu çözdük. Bir diğer beklenti de şuydu: 2003’te tüzüğümüzde bir değişiklik yapılmış. İl, ilçe ve genel başkanlık seçimlerinde delegelerden yüzde 20 imza şartı aranmış. Hatta genel başkanlık adaylığı konusunda bu CHP kurultaylarında çok tartışıldı. Çünkü kurultaylarda delegeler divana gidip kimliklerini gösteriyor ve imza atıyorlar, bu da ciddi bir baskı yaratıyordu. Hiçbir sosyal demokrat partinin işleyişine yakışmayan bir yöntemdi. Biz bu konuda hem MYK hem de tüzük kurultayı isteyenler olarak aynı fikirdeyiz. Üçüncü konu şu: 3 Kasım 2010’da partide ciddi bir sorun yaşandı. 2008’de değişen tüzüğümüzde MYK’nin seçim biçimi değiştirilmişti. Eskiden bizde genel sekreter ve yardımcıları modeli vardı. Bunlar PM’ce seçiliyordu. Ama 2008’de yapılma aşamasında çok tartışılan değişiklik genel başkan yardımcılığı modelini ön plana çıkarıyordu. Bu da daha çok sağ partilerde uygulanan bir model. ‘Projelerini anlatsın’ ‘Taban merkeze sahip çıkıyor’ Yıllardan bu yana seçimlere ilişkin prosedürlerin normal bir şekilde uygulanmadığını kaydeden Salıcı, şunları söyledi: “Geçen kurultaylarda, kongrelerde birbirlerine rakip olmuş kişiler aynı listelerde bir araya gelmek istemiyor. Bunlardan kaynaklanan sıkıntılar olabiliyor. Biz de diyoruz ki, o zaman çıkarın ikinci bir liste ile yarışın. Delege seçimlerinde bundan önce demokratik olduğu, şimdi zedelendiği iddiaları doğruyu yansıtmıyor. Partide çok uzun zamandan bu yana ilk kez sandık kuruluyor. Partinin tabanı partinin genel merkez çizgisine sahip çıkıyor. Birçok yerde tek liste çıkıyor. Burada istifaların nedeni ‘kaybetmiş olma’ olabilir. Kavgaların nedeni ise ‘işin iyi organize edilmemesi’nden kaynaklanıyor olabilir. Eksik varsa bu düzeltilir. Kimse hak kaybına uğramaz.” Salıcı, tüzük kurultayına ilişkin “Var olan tüzükten biz de rahatsızız. Burada sorun, tüzük kurultayı için imza toplayıp daha sonra bunu olağanüstü kurultaya çevirme niyeti. Biz böyle bir oldu bittiye karşıyız. Biz tüzüğün adamakıllı tartışılmasını, ilçelerden gelen önerilerin değerlendirilmesini istiyoruz” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlanmasıyla ilgili Matkap, “Bu fezlekenin hazırlanmasını hiç de samimi bulmuyoruz” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘İl, ilçe kongrelerinde tartışılsın’ Olağanüstü tüzük kurultayı isteyenlerle genel merkez arasındaki fark nedir? MATKAP Elimizde altıyedi aydır çalıştığımız bir başlangıç metni var. Martta ilçe kongreleri başlıyor. Ben örgütün tüzük değişikliği konusunda yeterince düşüncesinin alındığına inanmıyorum. İlçe kongrelerinin gündemine bu maddeyi ekletmeyi bir genelgeyle isteyeceğiz. İl kongreleri de mayıs, haziranda. O kongrelere de bu konunun girmesini istiyoruz. Katılımcı anlayışın daha da genişlemesi lazım. Çünkü tüzüğümüz anayasamız. Bunu ikide bir değiştiremeyiz. O kongrelerden çıkan sonuçlara göre temmuzda bütün düşüncelerin harmanlandığı, MYK ve PM’de yeterince tartışılan bir taslakla yola çıkmayı hedefliyoruz. Ama tüzük kurultayı isteyen arkadaşlar bunu bir an önce yapmakta ısrarlılar. Talep haklı. Ama ikiüç ay geç yapılsa kaybedeceğimiz bir şey olmazdı. Gerek genel başkan gerek genel merkez yönetimi bu tüzük değişikliklerinin yapılmasını kesinlikle ertelenemez görülüyor. Ama zamanlama ve yöntem konusunda aceleye getirilmemesini istiyorlardı. Katılımcı bir anlayışla anayasamızın değişmesi gerekiyor. Aramızdaki fark bu. Onun dışında bir şey yok. Tüzük kurultayının yapılacağı bir kere kesin. ağırlıklı olarak merkez yoklaması yöntemiyle belirlenmesi partililerimizi önemli ölçüde rahatsız etmiş ve bize gönül bağlayan kadroları pasif durumda bırakmıştır. Bunları aktif hale getirmemiz gerekiyor. Doğru bir parti stratejisiyle sol oyların gerilemesini durdurabiliriz. Türkiye’de sol oyların artık yüzde 3540’a çıkması gerekiyor. CHP’nin bu dağınık görünümüne de çare olur mu? Olmaz olur mu? Bu sürekli olağanüstü kongre arayışları partinin bütünlüğünü olumsuz şekilde etkiliyor ve oyların düşmesine neden oluyor. Seçmen haklı olarak kendi iç sorunlarını aşamamış bir siyasi partinin Türkiye’yi nasıl yönetebileceği konusunda da kuşku duyuyor. Biz bu gerçeği görüyoruz. Yöneticiler olarak da bu konuda üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız. ‘Tüzükten biz de rahatsızız’ ‘İddialar kesin sonuç değil’ ? İstanbul Haber Servisi Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “tutuklu gazeteciler”le ilgili iddianamelerde yer alan iddiaları kesin yargı gibi algıladığını ifade etti. Erinç yaptığı açıklamada, “Hükümetin tutuklu gazeteci yok tanımlaması onların iç sorunu. GÖP olarak düşüncemiz, tutuklu gazetecilerin yargılanmaması değil, mesleklerini yapmaktan men edilmeleri sonucunun doğmasıdır” dedi. yumuzu yüzde 40’a çıkarmalıyız’ Temel sorun bundan sonra adayların ağırlıklı olarak önseçimle belirlenmesi. Siz bunu tüzüğe de koysanız anlayışınız partiyi bir sosyal demokrat anlayışla yönetmek değilse yeniden başladığınız noktaya dönersiniz. Ama son 10 yıldır yapılan beş seçimde adayların ‘O Danıştay saldırısında 2 kişi serbest ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Danıştay saldırısındaki delillerin karartıldığı iddiasına ilişkin soruşturma kapsamında önceki gün gözaltına alınan ve “Danıştay’daki güvenlik kamera görüntülerinin silinmesi emrini verdikleri” ileri sürülen 2 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Bu kişilerin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın talimatıyla serbest bırakıldığı kaydedildi. CHP Anayasa Mahkemesi’nin verdiği cezayı AİHM’ye taşımaya hazırlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 6 bin liralık cezayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürme olasılığını tartışıyor. CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, her olasılığın düşünüleceğini, bunlar arasında AİHM olasılığının da bulunduğunu bildirdi. Tarhan, cezanın, aynı zamanda, “muhalefet ve halkın susturulması, hak arama özgürlüğüne darbe” anlamına geldiğini ifade ederek para cezasının, özellikle bireysel başvurularda çok büyük tehdit olduğunu söyledi. Tarhan, şu görüşleri dile getirdi: “Bir babayiğit çıksın da bizim kötü niyetimizi ispat etsin. Siz bir davada tarafsınız, sizin davanıza bakan bir yargıç, sizinle ilgili kapalı kapılar ardında dedikodular yapıyor. Bu yargıca siz güvenebilir misiniz, sizin hakkınızda adil bir karar vereceğini düşünür müsünüz? Bizim durumumuz da aynen budur. Sayın Başkan, bu kararlara katılmasın istiyoruz. Çünkü ABD Büyükelçisi’ne, CHP hakkında dedikodu yapmıştır. Biz Sayın Başkan’a güvenmiyoruz, gerekçeleriyle koyuyoruz. Bu süreç, emirdemir meselesine dönüştürüldü.” Sevag’ın annesi Ani Balıkçı: Oğlumu hiçbir şey geri getirmeyecek SELİN GÖRGÜNER Ermeni kökenli asker Sevag Balıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili davada tanık Halil Ekşi, sanık Kıvanç Ağaoğlu’nun ailesinin baskısıyla “kazayla oldu” şeklinde ifade verdiğini belirterek ifade değiştirdi. Ekşi, “Ağaoğlu silahını dolduruşa aldı ve Sevag’a ateş etti” dedi. 29 Mart’a ertelenen duruşma pazartesi gününe alındı. Ailenin avukatı Cem Halavut, baştan beri Sevag’ın öldürüldüğünü söylediklerini belirterek “davanın başından beri söylediklerimiz su üstüne çıktı. Adli tıp raporları nın mahkemeye gönderilmesiyle gerçek ortaya çıkacaktır. Sanık ilk duruşmada serbest bırakılmıştı yeniden tutuklanmasını talep edeceğiz” dedi. Acılı Anne Ani Balıkçı ise “İnşallah adalet yerini bulur. Yine yanılmayız. O yine yaşayacak, gülecek, gezecek. Ya biz ne yapacağız? Hiçbir şey Sevag’ı geri getirmeyecek” diye konuştu. Balıkçı’nın 24 Nisan 2011’de bir grup askerle birlikte karakol çevresine tel örgü çekerken birlikte görev yaptığı er Kıvanç Ağaoğlu tarafından vurularak öldürülmesinin ardından “cinayet mi kaza mı” tartışmaları başlamıştı. Turhan Narler anıldı ? ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Gazetemiz Çanakkale Temsilcisi Turhan Narler, ölümünün 5. yılında mezarı başında Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen iki ayrı törenle anıldı. ÇGD Çanakkale Şubesi Başkanı Aynur Ganiler, Turhan Narler’in yüzlerce genç gazeteciyi yerel ve ulusal basına kazandırdığını anımsattığı bir konuşma yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle